“Dinlemeye takıldı” diye istihbaratçıların bolca kullandığı bir deyim var. Bugünün teknolojisi binlerce -belki yüzbinlerce- insanın telefon konuşmalarını ânında dinlemeye müsait. Dinlemek kolay da görüşmelerde önemli bölümleri ayırt etmek zor; zorluk bilgisayar programları ile aşılıyor. Programa ‘dikkate değer’ sözcükleri yüklüyorsunuz, konuşanlar o sözcükleri kullandığında program sizi uyarıyor…
O sayede ‘dinlemeye takılma’ gerçekleşiyor.
Bizde öyle bir programa ilk yüklenecek sözcük ne olabilir?
Evet, bildiniz: ‘Darbe’ sözcüğü…
İlki 1960’da -27 Mayıs- gerçekleşen askeri müdahaleler yüzünden demokrasi en az dört kez akamete uğratıldı. Sonuncusu -15 Temmuz 2016 tarihli olanı- girişim halindeyken boşa çıkartıldı. Kim bilir kaçı da niyetlenildiği, hazırlık yapıldığı halde önlendi, engellendi.
Siyasi tarihi böylesine engebelerle dolu bir ülkede ‘darbe’ sözcüğü kulak dikmeyi hak eder elbette…
Öyle bir programım yok benim, ancak ‘darbe’ sözcüğü konusunda hassas gözlerim var.
Gözlerimin bu konuda şimdiki kadar hassas olmadığı bir dönemde -15 Temmuz uğursuz darbe girişimine gidilen günlerde- yazılmış uyarı yazılarını göremediğim için duyduğum pişmanlık, içinde ‘darbe’ sözcüğü geçen veya o sözcüğü akla getirebilecek özellikler taşıyan yazılar konusunda beni pimpirik yaptı.
Fuat Uğur’un yazılarına biraz daha fazla hassasiyetle yaklaşmam da bundan…
Uğursuz darbe girişiminin olacağını daha henüz plan safhasındayken yazı konusu yapmıştı Fuat Uğur.
Hem de üst üste iki yazısına…
İlki “Cemaat’in ‘Hususileri’ darbe için Ankara’da toplandı” başlıklı yazı. Birileri “Artık darbe olmaz” görüşünü sıkça kullanmaya başlayınca, yazar, o zamanki adını kullanarak ‘Cemaat’ diye andığı yapının ‘darbe’ hazırlığı içerisinde olduğunu duyuruyor. İçeriden bir kaynağa dayandırarak…
O yazısı şöyle bitiyor:
“Sayın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Sayın Başbakan Ahmet Davutoğlu, Sayın MİT Müsteşarı Hakan Fidan, hatta herkesin takdirle karşıladığı bildiriyi yayınlayan Genelkurmay Başkanı Sayın Hulusi Akar? / Emin misiniz? Rahat mısınız bu konuda? / Tüm yaşadıklarımızdan sonra herkesin diken üstünde olması gerek.” (Yazının tarihi: 2 Nisan 2016).
Aradan 20 gün geçtikten sonra, bu kez daha doğrudan bir uyarıyla okur karşısına çıkıyor yazar.
Yazısının başlığı şu: “Cemaatçi askerlere son uyarı: Tavuk ‘tar’da sayılır!”
“Tekrar cemaatçi kripto askerleri uyarıyorum. / Devlet ve komuta kademesi her şeyi biliyor ve suç işlemeye teşebbüs etmenizi bekliyor. / Hayır, kimsenin; ne Devletin ne de TSK’nın bu olası kalkışmadan çekindiği yok.” (Yazının tarihi: 21 Nisan 2016).
Dediği gibi de oldu; ‘Cemaat’ dediği yapıyla ilişkili olduğuna inanılan subayların da içerisinde yer aldığı bir grup darbeye kalkıştı ve darbeciler tünek üzerindeki tavuklar gibi tek tek enselendiler…
Ben de o iki yazıyı neden çıktığı günlerde fark edemediğime sonradan hayıflanıp durdum.
Tabii, ardından da, hem aynı yazarın hem de yazdığı gazetenin diğer yazarlarının köşelerini her zamankinden daha büyük bir dikkatle takibe aldım.
Darbe girişiminden iki yıl kadar sonra yeni bir uyarı kampanyası başlattı yazarlar.
İlki “Tavuk tarda sayılır” yazarından geldi uyarının:
“Tüm bu sıraladıklarımızdan eğer bir ders çıkarılmıyor ve bu olayların sistematik biçimde ülkemizdeki 15 Temmuz ruhunu karartmayı, Türkiye’nin birliğine kastettiği anlaşılmayıp gerekli önlemler alınamıyorsa söyleyeceğim şudur: / 2016 yılının Mart ve Nisan aylarında yazıp uyardım dinlemediniz. Bir defa daha fenersiz yakalanırsanız siz değil sadece, tüm millet perişan olacak.” (Yazının başlığı: “Provokasyonlarda FETÖ parmağı”. Tarihi: 15 Kasım 2018).
Ondan iki hafta sonra gazetenin yayın koordinatörü de olan bir başka yazarı “Darbeciler adım adım geliyorlar” başlıklı yazısıyla ona katıldı.
“Tecrübeyle öğrendik ki, asla ‘Darbe olmaz’ demeyeceksin. / Bir gün sözde Atatürkçü’yü kullanırlar, öbür gün sözde dindarı… / Bu coğrafyada yaşıyorsan her daim teyakkuzda bulunacaksın. / Hele ki, memlekette üst üste akla ziyan gelişmeler başladı mı, dikkat kesileceksin.” (Yazının tarihi: 6 Aralık 2018).
“Ne oluyor” demeye kalmadan gazetenin sonradan yazamaz olmuş bir başka yazarı daha “Sessiz bir tehdit yaklaşıyor” başlıklı yazısıyla koroya katıldı.
Yazısı şöyle bitiyor:
“Ve lütfen dikkatli olun! / Dikkatli olun, çünkü 15 Temmuz’dan çok daha korkunç bir tehlike bizi bekliyor. Bu tehlikeyi bertaraf etmenin tek yolu uyanık olmak ve birlikte hareket etmek!” (Yazının tarihi: 7 Aralık 2018).
Elbette ben yine kulak kabarttım ve dikkatli olmaya başladım. Neyse ki, onların işaret ettiği dalga -belki de onların uyarıları sayesinde- ülkemiz sahillerine varmadan kesildi.
Sonuçta o günlerde darbe olmadı.
“Bir daha olmaz” demeye başlamıştım ki, 15 Temmuz’u aylar öncesinden öngörmüş olan yazar dün yeni bir uyarı yazısıyla gündemi belirledi.
Dinlemeye takılan bu yazının son bölümünü, belki dikkatlerden kaçmıştır diye, aynen aktarayım:
“Bitleri kanlandı. / Sanıyorlar ki devlet gaflet uykusunda ve ne yapacağını bilmiyor. / Ders almadılar. / Artık dışarıdan gelecek saldırıların içeride de bir karşılığı olacaktır. / Bu ülke insanlarının iş birlikçiler için daha fazla eli kolu bağlı oturmayacağı aşikâr. / Üniformalı ya da sivil; ABD’nin Türk cezaevlerindeki tüm askerlerine ve casuslarına yenileri eklenecektir şüphesiz. / Geçen 15 Temmuz’da fareler kaçtı ama bu kez konulan kapanlar sürprizli ‘hediyelerle’ dolu. / Yine en baştan söyleyelim de hani, yok tiyatro yok kontrollü filan diye sonradan ciyaklamayın!..” (Yazının tarihi: 28 Haziran 2022).
Kim bu biti kanlananlar? ABD’nin askerleri ve casusları kim? Bilmiyoruz. Kim olduklarını açıklayan ikinci bir yazı gelebilir.
Bildiğimiz şu: Devlet gaflet uykusunda değil, ne yapacağını biliyor… Bu kez sürprizli hediyelerle dolu kapanlar kurulmuş… Dahası, bu ülke insanları da eli kolu bağlı oturmayacakmış…
Yani?
Emin olun bu soruya cevabım yok.
Dört yıl önce -2018’de- uyarıları boş çıktı diye hafife alıyor değilim, tam tersine altı yıl önce -2016’da- yapılan uyarıları zamanında değerlendiremediğim için iki değil bu defa tam dört kulakla yazılanları ciddiye alıyorum.
ΩΩΩΩ
Hakan Çakan 29 Haziran 2022 At 17:40 Yoruma cevap: Üzerinde yaşadığımız Ortadoğu’nun diğer bir adı da darbeler coğrafyasıdır. Vaktiyle bu coğrafyayı şekillendiren mütegallibe (zorba takımı) güçleri, buralardaki ülkelerin yönetimlerinin iplerini sürekli ellerinde bulundurdular. En ufak bir elden kaçırma tehlikesinde de darbe yaptılar.
Bu durumun tipik örneğini kendi ülkemizde görebiliriz: Merhum Adnan Menderes kalkınma hamlelerine girişti. Bunun için de kredi ve teknoloji transferi için dost ve müttefik bildiği ülkelerin kapısını çaldı. Başta ABD olmak üzere tüm dostlar (!) kapıları yüzüne kapadı.
O da bu durum karşısında Sovyetler’e yöneldi. Bu yöneliş ise, 1960 darbesini ve Menderes’in sonunu getirdi.
Keza, Süleyman Demirel’in 1965-70 arası döneminde, yüzde 5 enflasyonla, yüzde 7’lik kalkınma sağlanabilmiştir. Demirel de bu kalkınma hamlesinin bedelini, 1970 Muhtırası ile iktidardan düşürülmeyle ödemiştir.
Daha sonraki kalkınma dönemini merhum Turgut Özal’la (1983-93) yaşadık. Yüksek enflasyonla birlikte, ülke şantiye görünümündeydi. O da şaibeli bir ölümle aramızdan ayrıldı ve Türkiye ‘fetret’ devrine yeniden girdi.
2002 yılına gelindiğinde, ülke, her şeyiyle duvara toslamıştı. Devletin tüm gelirleri borçlarının faizlerini karşılayamıyor; gecelik faizler yüzde 7000’leri zorluyor, enflasyon ise yüzde 150’lerle ifade ediliyordu.
Milletimiz engin sağduyusuyla her ‘fetret devri’nden sonra olduğu gibi, yine şeytanın bacağını kırdı. Bir siyasi partiyi tek başına iktidara getirerek, istikrarı sağladı.Yirmi yıllık iktidarı boyunca AK Parti de üst üste muhtıralara ve darbelere maruz kaldı. Önceki iktidarların maruz kaldığı darbe sebeplerine bakınca, AK Parti bunların daniskasını hak etti! Zira onların hepsinin yaptığı kalkınma hamlelerinin onlarca mislini tek başına yaptı.
IMF’nin borcunu keserek, yeni bir stand-by anlaşması imzalamayarak, uluslararası sermayenin emrine girmeyi reddetti.
Dost ve müttefiklerinden tedarik edemediği hava savunma sistemini Rusya’dan alıyor.
Kudüs konusunda dünyayı ayağa kaldırarak, ABD’yi onursuz yalnızlığa itti.
Dolar tahakkümüne boyun eğmemek için, birçok ülkeyle milli paralarla ticarete yöneldi.
ABD’nin kurup geliştirdiği, donatıp eğittiği ve üzerimize saldığı terör örgütleriyle kıyasıya savaşa girişti. Ve bu savaş, henüz bitmiş olmayıp, sonuçları itibarıyla ne getireceği de belli değildir.
Satır başları halinde yalnızca birkaçını zikrettiğimiz bu hususlardan her biri başlı başına darbe sebebidir.
Üzülerek ifade edelim ki FETÖ’nün devlet ve millet hayatımızın kılcallarına değin nüfuz etmesi yüzünden, ülkemizde hâlâ darbe tehdidi ve tehlikesi mevcuttur. Zira bunların hepsi, ölü taklidi (takiye) yaparak içimizde yaşamaktadırlar.
Hâlâ ümitleri var ve hiçbiri pişman olmuş değildir. Siz hiç kendiliğinden savcılığa gidip de itirafçı olan FETÖ’cü gördünüz mü? Yakalandıktan sonra, kendilerini kurtarmak için itirafçı olanlar var sadece.
Asla unutmamalıyız ki yaralı yedi başlı ejderha, sağlamından çok daha tehlikelidir.
Bütün gücümüzle, tüm kurum ve kuruluşlarımızla üzerlerine gidip seferberlik başlatmalıyız.
Acırsak, acınır hale gelmemiz işten bile değildir.
Buradaki yorumcular Fetö elebaşının bu konuşmasına nasıl bir yorum getirir acaba. Videolar sahte olabilir mi. Özellikle Hakan bey den rica etsek yorumları.
https://youtu.be/7Y_cLmsmOuY
https://youtu.be/Sdn9YPJMyV8
https://youtu.be/XmU1QEJdzwA
Hiç kimse de bu yazarımsı Fuata sormadı, sen bunu nasıl bildin diye. 85 yaşındaki adam yıllar önce bir sohbetinde Sait Nursiden bir anekdot anlattı diye hesap sorup yıllarca hapis yatırdılar sonra da rahmetli oldu. Sahi sizce Fuat bunları nasıl bilmiş? Yoksa…
Elbette birileri söyledi. Gazetecinin işi de duymak ve duyurmak. Ayrıca açıklıyor yazısında. Asker içinden FETÖ’cüler ikilemde kalıyorlar. Eğer darbeye destek vermezlerse tehdit ediliyorlar.
20 sene öncesine kadar bizlere hep Karadenizlilerin fıkralarını anlattıklarını zannediyormuşuz oysaki hepsii doğruymuş.
Bunuda son 20 yılın Karadeniz Eyaleti Tayyip Cumhuriyeti Tarafından yönetilince önceden bizlere Fıkra diye anlatılanların fıkra değil gerçek olduğunu yaşıyarak öğrendik.
Sedat Peker ile AKP li bir MV aralarında geçen telefon görüşmesinde Peker sanki ben hadimim diyiyor karşıdakı oğlandan kızdan ne haber? Diye sorar gibi konuyu çarpıtyor.
Bende vu ses kayıdını dinleyince kafam dank etti neyi dank etti. Yapıp ettiklerini Soylunun üzerine yıktıklarını. Tıpkı ses kayıdında geçen konu ile uzaktan yakından alakası olmayan, AKP milletvekili M, olduğu iddia edilen bey efendi, Biden dan tutup suçu dış güçlere atarak konuyu saptırma bahanelerinden anladım.
Zamanında.
Mavi Marmayi “Ben Göndereim” dah sonra “giderken babamı sordular” dediğini
Hatırladım.
Ömrü boyunca hep mağdurları oynayarak kendisine acındırip gücü eline geçirir geçirmez. Hiç teredüt etmeden
Kendi deyimiyle ikarşı tarafların inlerine girdi.
F Gülen Erdoğana hiç güvenmemesine rağmen Erdoğan mağdurları oynayarak o hareketi kullandı ve hem onları hemde Türkiyeyi batırdı.
İktidarı eleştirdiğim şeyler var mı? Hem de çok var. Ama muhalefeti övebileceğim birşey arıyorum, arıyorum, arıyorum……arıyorum……
Nurdan abla “20 sene öncesine kadar” demişsiniz de, 20 yıldır da zaten iktidarlar, öncesinden de o fıkraları 20 yirmi yıl kadar filan dinlediyseniz eder 40 yıl…
Ayıptır sorması yaşınız kaç ki?
millet ekonomik darbeye yedi. Millet darda gecim.derdi ancak secimle gider. darbe yapma aptalligina doymayanlar. bu sefer cok fena tokat yiyecekler. fuat ugur dogru soyluyor…
ALLAH BU MILLETI DARBELERDEN VE DARBECILERDEN KORUSUN.
Dur yolcu!
“… Millet darda gecim.derdi ancak secimle gider…” diyorsun ama
daha önce hangi seçimden sonra geçim derdimiz bittiydi bi yazarsanız biz de öğrenmiş oluruz?
Efendim?
Evet, akpartinin iktidara geldiği seçimden sonra, doğrudur…
50 secimlerinde , 80 secimlerinden 2002 secimleronde ve gelecek secimde
Muhalefet Hakikaten Samimi mi?
Eğer Türkiye’nin normalleşmesi ve bir hukuk devleti olması isteniyorsa 15 Temmuz’un deşifre edilmesi şarttır. Burada yazının içinde ve bazı yorumlarda gayet net anlatıldığı üzere, “bir çok bilmiş kişi” aylar öncesinden darbeyi biliyormuş. Birtek darbe ile suçlananlar bilmiyormuş. F. Uğur ve benzerleri gazetelerinde çarşaf çarşaf da yazdılar. Ama onlara kimse birşey sormuyor. Buna karşılık bilmem kaç ay önce bir reklamda gülümseyen bebekten darbenin sublüminal mesajını yakalayan acar savcı ve hakimlerimiz iş başındalar.
Belli ki Fuat Uğur görevini yapıyor. Kendi kitlesini ve kamuoyunu yapacakları yeni operasyonlara hazırlıyor. Kendisine verildiği anlaşılan görev kamuoyunda yeni kurbanların şeytanlaştırılması ve hükümete mağdur rölünün yüklenmesi. Çok derin analizler yapmaya çalışmak yerine 15 Temmuz Projesini irdelemek ve F. Uğur’un bu projedeki görevine bakmak daha uygun olur.
Benden de bir uyarı F.U. ve ekibine, 15 Temmuz çok kötü bir senaryoydu. Neresini ele alsak elde kalıyor. Bu sefer anlaşmalı muhalefet olmayabilir, kendi oyununuz sizi vurur.
Bir çok kişi biliyorsa, suçlananların bilmemesi imkanı yok. Çünkü suçlananlar burada en örgütlü olanlar, kendi haberleşme kanalları çok güçlü, mutlaka onlar da biliyordu. Tek problem karşı tarafın bildiklerini bilmiyorlardı belki 🙂 Ama o da mümkün değil. Herkes biliyordu diyelim kısaca.
Fuat Uğur sonuçta bir gazeteci. Bu olayı yazarak aslında önemli bir kamu hizmeti yapmış oluyor. Gazetecinin görevi de bu zaten. Islık çalıcı olmak. Ona suç yüklemek doğru değil. Suçlanacak olanlar bu açık suç bildirisine rağmen görevini yapmayan başta güvenlik güçleri, istihbarat ve onların yöneticileri ve rapor verdikleri siyasiler. Unutmayalım istihbarat şefi bu kadar rezalete rağmen, bağlı olduğu Başbakan TV’de açıkça sitem etmiş olmasına rağmen hala oturuyor koltuğunda. Ne Meclis komisyonuna gelip hesap verdi, ne de bir savcı ona hesap sordu. Ortada tam bir fiyasko var demokrasi açısından. Bu bilinmezlerden dolayı da tiyatro diyoruz kısaca. Kötü bir proje Binali’nin tabiriyle. Ancak şunu unutmayalım, FETÖ burada en önemli aktör. Darbeyi planlayanlar, yürütenler başta onlar. Bu konuda hiç bir şüphe yok. Yoksa hala olduğunu düşünenler var mı?
15 Temmuzun kapsamlı bir proje olarak gerçekleştirildiğini daha iyi anlıyoruz gün geçtikçe (sadece Binali neden proje dışında bırakıldı onu anlayamadık, kendisi de 🙂 ). Fuat Uğur’un yazdığı ve yine ipuçlarını verdiği bir sonraki kalkışma da aynı çerçevede planlanıyor olabilir. Askerde her zaman bir kalkışma eğilimi var bunu biliyoruz. Sadece FETÖ değil başka örgütlenmelerin de olduğunu biliyoruz (Ergenekon’dan, yakında çıkan cüppeli paşalara kadar). Malum Avrupa’nın ve dünyanın en büyük ordularından birisi bu, darbe geleneği de çok kuvvetli. Bir daha darbe yapması da her zaman muhtemel. Çünkü bizde ordu her ne kadar sivil yönetime bağlansa da, hala savunma bakanı bir asker emeklisi, hala Meclis denetimi yok, daha doğrusu diğer bütün kurumlar gibi denetimden muaf (adımız demokrasi işte). Böyle olunca, ordunun ne yapacağını kestirmek de çok zor. Ordu dışındaki kurumlar da çok zayıf. Güya MİT, FETÖ’nün giremediği tek kurum, ancak 15 Temmuz darbesine resmen aval aval baktı. Bir asker gitti önceden ihbar etti MİT’e deniyor, ancak istihbarat reisi diyanet reisi ile genel kurmayda yemek yemekle meşgul, ne cumhurbaşkanına ne de başbakana haber verme ihtiyacı duymuyor. Darbe TV’ye çıktıktan sonra haberleri oluyor ikisinin de, biri eniştesinden öğreniyor, diğeri altgeçitte iki ateş arasında mahsur kalıp telefon ettiği halde Hakan’a ulaşmıyor. Bunlar millete TV’den bizzat kendileri tarafından açıklanan olmuş hadiseler. Yani tiyatroyu geçtik resmen filmlik olay.
Böyle olunca, denetimsiz bir ordu, denetimsiz bir demokrasi, yarın ne olacağımızı bilmek de her zaman zor. SADAT haberleri malum. CHP kapısına kadar gidip hesap sormak istedi. Çünkü sivil silahlı bir örgüt bu, ne boyutlarda ne yaptığı yine ne Meclis ne de kurumlar tarafından biliniyor yada denetleniyor. Ayrıca Sedat Peker’in 15 Temmuz’da sivillere silah dağıtıldı haberi var. Bu silahların akıbeti ve boyutu da yine belli değil.
Kısacası bilinmezler içinde bir ülke burası. Demokrasi hala gelmedi. Hala demokrasinin ne olduğu da anlaşılamadı maalesef. Halk işte seçiyorsunuz ya susun oturun diye kandırılıyor. Bu kadar zayıf bir demokrasi ile bu tür problemlerin üstesinden gelmek zor. İktidar pekala iktidarını sürdürmek için bu bilinmezlikler içinde yanlış işler yapıyor olabilir. Bunu denetleyemediğimiz sürece, yarın ne olacağını da bilemeyeceğiz. Fısıltı gazetelerinden duyduklarımızla yetineceğiz, işler olup bitince öğreneceğiz yada hiç öğrenemeyeceğiz. Belki bir gün filmi yapılınca 🙂
Vesayet siteminde işin sahibi belli olmadığından, devletin ve milletin işleri ‘kim vurdu’ya gidiyordu! Hükümetin dışında hemen herkesin yetkili olduğu mahut vesayet sisteminde devlet, tüm kurum ve kuruluşlarıyla kapanın elinde kalmıştır. İşte bu kapanın elinde kalan ve sorumlusu belli olmayan sistemden (gerçekte sistemsizlik) dolayı FETÖ, devletin tüm kurum ve kuruluşlarını nüfuz etti. Evet, tüm FETÖ’cülerin atamalarını siyaset kurumu yaptı lakin siyaset kurumuna bu atamalar, bürokrasi tarafından yaptırıldı. Cumhurbaşkanının önüne 5 isim konur, bunlardan bir tanesini seçmesi istenir; 5’i de FETÖ’cüyse siyaset makamı ne yapsın?
Üstelik kurumlardaki bu denli yapılaşma (tarlaların sürülmesi), uzun yıllara dayanıyor. Bürokrasi, mahut yapıyı askeri öğrencilikten generalliğe kadar hep kendinden (FETÖ’cü) yapmış. Askeriyede bunu yapabilen diğer sivil kurumlarda neler yapamaz? Siyaset kurumu bu kadroları önünde buldu, bunları atamak ve bunlarla çalışmak zorunda kaldı. Vesayete birazcık başkaldıranların, yani devlet ve millet lehine iş yapmak isteyenlerin akıbetlerini gördük. Kimi darağacını boyladı, kimileri de iktidardan alaşağı edildi. Başkanlık modeline işte bu vesayetten kurtulmak için geçildi. Anlayana!
abd de baskanlik sistemi var ama ordada darbe girisimi oldu. darbeyi onlyen mike pence in demokrasiyi icĺestirmesiydi. bizede bu anlayista devlet adamlari olmasi gerekiyor.
“Baran
28 Haziran 2022 At 10:19
Türkiye’nin askeri silah mühimmat bakımından zayıf olduğu, nükleer silahlar gibi caydırıcı gücü olmadığı söylenir…”
ONUN İÇİN Mİ HİÇBİR ÜLKE DOĞRUDAN KARŞIMIZA ÇIKAMIYOR, HEPSİ DE TERÖR MAŞASINI KULLANIYORLAR?
evet, dış güçler her istediklerini yaptırıyorlar. Şimdi de İsveç ile Finlanfdiya’nın NATO üyeliğini onaylattılar.
Sen şimdi teröristlere mi onaylattılar diyorsun Gayret bey, biraz açarmısın?
Evet, rusya avrupa konseyinden atılana kadar bu iki ülkecik de natoya alınamaz, türk sözü!
Tamam şimdi anladım;
“Bu kardeşiniz bu koltukta oturduğu sürece…., Ben burda olduğum sürece….;
Papazı salmayacağız.
İsrail’le ilişkilerimiz normalleşmeyecek.
Kaşıkçı dosyasını vermeyeceğiz.
….. ünlü bir Türk sözleri gibi mi:)))
Rusya Avrupa konseyinden çıktı y, sizin gasteler yazmadı mı?
“Muzaffer Sever
29 Haziran 2022 At 00:38
Bizde en büyük eksiklik kaliteli insan, kaliteli beyin eksikliğidir. Ülkemizde adam yokluğu vardır.”
MUZAFFER BEY, SİYASET TARLAMIZDAN FAZLA “ADAM” ÇIKMADIĞI DOĞRUDUR AMA YAŞANAN BEYİN GÖÇÜ İDDİALARINA DA BAKILIRSA KALİTELİ PERSONEL EKSİKLİĞİ ÇEKTİĞİMİZ PEK SÖYLENEMEZ, HATTA YURTDIŞINDA ARANAN BİR İŞGÜCÜNE SAHİP OLDUĞUMUZU SAVLAYABİLİRİM…
Öyleyse niye ilgisiz işlere kalite adam yokluğundan imam hatipliler atanıp durdu?
Onların yurtdışına çıkıp teknik-mühendislik konularında iş bulan var mı?
“KUŞAT YOL”UN MÜMESSİLLERİ
Küresel kapitalistler Hıristiyan değerlerini kendileri için tehdit görüyor.
Öyle olup olmaması önemli değil.
Ben bir tehdit görmüyorum.
Ancak onlar öyle görüyor.
Bu tehdit algısı nedeniyle Avrasyacı bir anlayışla stratejik hamleleri oldu:
1–İngilternin AB’den çıkması yani Brexit,
2– Trump’ın seçilmesi,
3– Başarısız 15 Temmuz teşebbüsü,
4– ABD’nin Afganistan’dan çekilmesi.
15 Temmuz zaten teşebbüs olarak planlandığı için, başarıyla uygulanmıştır.
30 yıllık meslek tecrübeme göre, kan dökmeye başlayanları bir tek kan tatmin eder:
“–Kendi kanları”
Tuzak olayına gelince:
Allah bu Dünyada yapılan kötülüklerin cezasını burada vermeyi taahhüt etmiyor.
Ancak plan-tuzak kurmak suretiyle bir kötülük yapılır ise bunun ahiretteki hariç, bu Dünyada da cezasını vereceğini taahhüt ediyor:
–Ali İmran/54 te tuzakları başalarına geçireceğini
– Nahl/45.46 ve 47. ayetlerde tuzakları ne şekide başlarına geçireceğini
– Fatır/43 te tuzakları başa geçirme uygulamasının hiçbir istisnasının olmadığını beyan ediyor.
Bekleyelim ve görelim.
Yine ilahi bir beyan:
“–Siz bekliyorsunuz. Onlar bekliyor. Herkes bekliyor. Pek yakında kimin hidayette olduğu görülecek.”
Sayın yk “Küresel kapitalistler Hıristiyan değerlerini kendileri için tehdit görüyor.” derken hangi değerleri kastediyorsunuz biraz açar mısınız?
Küresellerin(topaçlar) lgbt propagandasına bakıp da vatikanın değerlerine karşı olduklarını filan sanmayın ama,
çünkü vatikan kendi içindeki taciz tecavüz davalarını örtbas etmekle meşgul,
yani enseyi karatmayın, sıkıntı yok:)
Kuşat yolmuş…
Sayın yazar “dört kulakla yazılanları ciddiye alıyorum.” diyor ama durum pek öyle görünmüyor;
çünkü kendi kendine sorduğu “Yani?”
sorusuna
“Emin olun bu soruya cevabım yok.”
cevabını vermiş!
“Dahası, bu ülke insanları da eli kolu bağlı oturmayacakmış…”
ifadeniz de aslında gayet açıklayıcı halbuki…
Manda ve himaye kabul edilmez!
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım!
Yaşasın tam bağımsız türkiye!
İtin sahibi varsa kurtun da allahı var!
Ok?
Manda ve himaye elbette kabul edilemez. Bunu 100 yıl önce deklare ettik. Ama otokrasi ve diktatörlük kabul edilebilir mi? Demokrasiden uzaklaştıkça bunlar hem zorla hem de güzellikle kabul ettirilmek isteniyor. Halk karşı karşıya getirilmeye çalışılıyor. Halkın eli kolu bağlı oturmayıp silahlandırılacağı kastediliyor diye anlıyoruz. Demokrasi ve hukuk devletine dönmediğimiz sürece bizim için yakın tehlike devam eden otokrasi ve arkasından gelecek diktatörlüktür, yani keyfilik ve muz cumhuriyeti tadında sultanlıktır. Bu da halkın çoğunluğu istiyor diye dayatılacak gibi görünüyor. It is NOT Ok?
Şimdi sıra Erdoğan maaşına zam yapıyor diye yeri göğü yırtan Kılıçdaroğlu’nda. Erdoğan maaş zammından feragat etti, Kemal Bey sıra sizde. Siz de çifte maaşınıza yapılacak zamdan feragat edecek misiniz?
Meral bacı bugün şov yapmış adeta. Kendine güven 10 üzerinden 11.
Ama fakat, bu hafta hükmedenlerin NATO mıntıkası temizlik haftası sanırım.
Dövizden başlamış nebati yağ sürmüş te..
Yandaşın cebinden girip sözleşmeleri ₺’ye çevir talebinde bulunmuş.
Ben TV yi geç açtım tamamını izleyemedim (aslında ben bu siyaset şovlarını herkes gibi izlemiyorum hatta gereksiz veya başka yol yöntem! İle halka ulaşılması gerektiğini düşünüyorum).
Yazarın konusu ise…
Sağlık konusunda konuları tam anlamıyla çözüme kavuşturmak için anlamış ve muhalefettede kalsa, başbakanlık diplomasını da beklese, boş durmayacak bu kadın🤗.
Sağlık ocağı düzenini yıllar önce anlattım yine bildiklerini okudular. Hem şehir hastanesi hem mevcut hastaneler hem sağlık ocakları…
Hepsi maaile boş maşallah 😠. Ama gider kasalar dolusu herhalde.
Oysaki çözümleri bulmuş iyi!
-şehir hastanesi (metro yol hafif raylı sistem ve helikopter ile ulaşılabilen!)… (1000yataklı)
-eğitim araştırma ve üniversite hastaneleri…
-semt poliklinikleri (20-30 yatak+ küçük tahlil lab+yenidoğum hamile vb işler)..
-ve sağlık ocakları (salgın hastalıklar, tarama aşı okul taramaları vb).
(Helal olsun 👏👏👏).
“..Dahası, bu ülke insanları da eli kolu bağlı oturmayacakmış…
Yani?”
İşte bu kadarlık mesaj için…
Sayın yazar bizi Sabah sabah..
Hadi gari biz işimize bakalım. Güney yakada çitlerde gedik açmış tabanın domuzları🦂🐗
Hadi çitleri örüverinde gelin bakiiimm,
Sağsalim!
Tırnağınız bile kanamadan hadi yiğitlerim.
Bir yıldız daha çekildi dün karadelikten göklere.
Bu ülkenin yiğit delikanlıları bir sinema sanatçısını taklit ettiler hep.
Bir avucuna aldığı beş (5) ! Okla beş kefereyi tam kalbinden vuran üstün insan hakkında iki kelam etmedi bu yazar!
(Başka vefat edenlere yazmadı diye sitem ediyor bazan yorumcular🙂).
Bunun gibi sessiz kahramanlar var oldukça bir ülkede,
O filimlerle büyüyen yeni nesil daha iyi anlayacaktır vatanın değerini, milletin önemini.
Ve ölsede hep yaşayacaklardır kalplerde gönüllerde gitselerde ebediyete.
Allah mekanını cennet eylesin.
2002 den beri ordu içindeki Kemalist görünümlü Rus güdümündeki cuntalar ile ABD güdümündeki cuntalar (Fetö) darbe yapmak için uğraşıp durdu.Hatta ergenekon kumpasları da bunun bir parçası idi.
Hele The cemaat ile kavga başlayınca darbe tehlikesi herkes tarafından konuşulup durdu.
Mesala emekli asker zeki üçok un gazetelerede çarşaf çarşaf roportajları yayınlandı.
Herkes F tipi yapılanmanın ucu bucağı olmadığı söyleyip diyordu hele Sol kesim bağıra bağıra söylüyordu.
ama bilinmeyen bunların gücü nerede başlıyor nerede bitiyor ve bu işin ucunda kimler var.
Bukelemun olduklarından kemalst görünümlü binlerce subay aslında ABD adına çalışan the cemaat mensubu ?
O yüzden birçok kişide ordu içinde bunların gücü çok değil ,yargı içindeki kamikaze saldırıları yapamazlar diye düşünüyordu.
O gün yazılan onlarca darbe yazısından Fuat Uğur u seçip durmanız tabi ki tesadüf değil.
O gün bunların yargıdaki gibi kamikaze saldırıları yapabileceği herkes yazıp çiziyordu.
Bugün de 2016 yılından beri aynı durum var.Çünkü ordu içindeki 450 civarındaki paşanın yarısı iş üstünde yakalanmış daha kaç tanesinin B planı için arkda tutulduğu belli bile değil.
Kontrollu darbe diyen ABD algıcılarına bu kadar büyük bir güç bir ülkeyi bile işgal edebilir.
Bunların ABD tarafından desteklendiğine de şüphe yok.ABD ve Batı nın bunları koruyup kollayıp açıktan müttefiklerimiz dedikleri de ortada .
Yani öyle 3 tane askerle darbe yaptırılıp hepsini tarda sayılacak bir durum yok .Çünkü karşında bu konuda uzman ABD darbeleri var.
Bugün de boş durmadıkları ve aynı şeyin peşinde koştukları gün gibi ortada. Fehmi bey in görmeme numaraları ise takdire şayan.
Yargılanan veya yargılanmayan bütün ABD ajanları yakında biz sizi yargılayacağız bu bahar,bu güz demeleri sadece çözülmemek için yapılan motivasyonlar değil. Bunu herkes biliyor. Devlet de tabi ki hergün yeni hücreleri açığa çıkarıyor ve ABD planlarını her bahar ,bir sonrakine bırakmak zorunda kalıyor.Seçim yaklaştıkça seçim manipülasyonları ile beraber bu iktidarın bir şekilde iktdardan uzaklaştırılması ve yeniden sızma hareketları en büyük hedefleri
Fonlanan fondaşlar satır aralarında hangi darbeleri yapacaklarını faş ediyorlar (sadece askeri darbeler değil ).
Fonlanan fondaşlar hangi yalan dolanlarla bu yolları döşeyeceklerini saklamıyorlar.367 sabihler boşuna türemiyor örneğin
Kısaca ABD ajanı FETÖ örgütü 2010 yılından itibaren her türlü darbenin içinde ,onlarca kişi yazıyor ve biliyor.FETÖ nün eli ,kolu ,bütün vucudu bu işin içinde.Bir dini cemaat neden bu işlerin içindeyi de özenle gözleerden ve sorulardan kaçırıyor bu ABD ajanları
Bilinmeyen tarafı ve korkulan tarafı ise ABD ajanlarının eli,kolu nereye kadar uzanıyor ne kadar ABD besleyiğ,fonlayıp büyüttü.Malum ABD bu konularda dünyanın en tecürbeli,en acımaz ve en sinsi devleti.
FETÖ denen yılanı da nerelere kadar soktu. Kimin damadı,kimin kızı,kimin evladına kadar el attı ve bukelemun yaptı belli değil.
Allah haçlılar tarafından beslenen bu omurgasız örgütten devletimiz,milletimiz ve dinimizi korusun.
BEĞENDİM
Beyim!
Darbelerin veya darbe girişimlerinin “UĞURLU”su mu olurmuş da “uğursuz darbe girişimi” yazıp duruyorsunuz…
Böyle yazmazsam “darbe girişiminin bir yerine de beni koyuverirler” diye bir endişeniz yoktur sanmak istiyorum!..
BULANDIRARAK SULANDIRMA
SULANDIRARAK İTİBARSIZLAŞTIRMA
Söylemiştim akparti bu ülkede ahlakın son kalesi diye. Kimse de bu yorumuma itiraz etmediğine göre çoğunluk katılıyor demektir. Bu kanaatimi pekiştiren her gün yeni şeyler oluyor. Akpartililerin saflığı da bunun en büyük delili. Geçtiğimiz günlerde yine marmariste yüzlerce futbol sahası alan yandı. Tıpkı sayın yazarın dediği gibi bayram değil seyran değil toparlak trol “ormanlar yanacak, uçaklar nerede, helikopterler nerede, yine almadınız değilmi? mealinde sosyal medya da mesajlar atmaya başladı. YAngının çıkması ile bütün muhalifler düğmeye basılmışcasına uçaklar nerede, niye önlem alınmadı yaygarası koparmaya başladı. Akpartili yetkililer canla başla yangınla uğraşırken bu herifi na şerifler yangında mangal keyfi yapıyorlar zevkle iktidara vurma yarışına girmişlerdi.
Akparti de garibim bunlara cevaplar vermeye çalışıyor. Hatta ormanı yakanı bile yakaladılar. Bu sefer yangın bir sabotajmış, bu bile muhaliflerin hızını kesmedi. Yakalanan kişi babasına kızmıştı ormanı yakmış.
Siz inandınız mı?
Akpartililerde saf saf inanmış, halbuki bu şahsın muhalefetle ilişkileri araştırılmalı, sosyal medya fenomenleri ile görüşmesi olmuş mu bakılmalı.
Ak partililer zannediyorki muhalifler bu kadar da ileri gitmezler, sırf propağanda için ormanı yakmazlar.
Hey yavrum hey!
memleketi bile yakarlar
Ormanlar “memleket” değil.mi?
Görmek istemiyorsanız, yazı ile ifade edeyim: O “ahlâkın son kalesi” sandığınız kale çoktan yıkılmış; belki de öyle bir kale baştan beri yoktu, veya sanaldı, bizler öyle sanıyorduk!..
Normalde orman yangını olduğu zaman bakanlar bölgeye gitmezse muhalefet liderinin eleştirmesi lazım. Ormanlar yanıyor, bakanlar nerede diye hesap sorması gerekir. Ama bizim Kemal Bey, tam tersini yapıyor, “Bakanlar yangın bölgesinde ne yaptı?” diye soruyor.
Bir yaşıma daha girdim.
İşte bu yüzden CHP’nin oyları artmıyor, işte bu yüzden Kılıçdaroğlu halka güven vermiyor. İşte bu yüzden millet bir türlü “Kılıçdaroğlu benim cumhurbaşkanım olsun” demiyor.
Yazana DEĞİL YAZDIRANA BAKMALİ!
Fuat Uğur eline ne Tutuşturulsa onu yayınlar. .
Rıza Zarar, 19 Mart 2016’da Amerika Birleşik Devletleri’nin Miami kentinde banka dolandırıcılığı ve kara para aklamanın yanı sıra ABD’nin İran’a yönelik ambargosunu delmek suçlamaları ile göz altına alındı!
Emir erlerin’den F Uğur 13 gün sonra kendisine verilen #1 emıri yerine getirdi 18 gün sonrada #2 emri yerine getirdi.
Yazana değil yazdırana bak.
17/25 Aralığ’ın soygunculuğu’nu örtbas etmek için Türkiyen’in değeyerlerini yok ettiler.
Şimdide Ağustos ayında aynı davanın devamı var ve seçimde yaklaşıyor, onun için tek çıkar yolları var oda birilerine Darbe yapmak. Bunlar onun hazirlığını yapıyorlar.
Koltuğu bırakmamak için herşey yaparlar.
Gülen hareketı darbe yapacak olsaydı 5 yaşındakı çocü aklı ile yapmazdı.
Hepsi Tahsilli dünya görmüş bir kaç dil bilen insanlar darbe yapacak olsaidiler muhakkak başarılı olurdular.
Geçen günde yazdım sırada Süleymancılar var. Türkiyen’in anasını ağlattılar.
Fehmi Koru Anayasa ile ilgili bir yazı yazdı diye alarma geçenler Fuat Uğurun darbe yazısını görmezden gelecekler.
6 senedır her gün 100 lerce insana operasyon yapıyorlar. Genede insanlar tek kelime etmiyorlar.
İşte bunlar ona sinir oluyorlar.
Bu konuda bizim bir görüşümüzün , bir değerlendirmemizin olması hem mümkün degil hem de anlamsız olur ; devletin bu konuda görevli bunca kurum ve kuruluşları var , görev onlara düşer !
Bu arada NATO toplantısında Isveç ve Finlandiya ile üçlü bir mutabakat yapıldı ve sorun aşılmış oldu!
Ee.. ne oldi haşimdi !
Bunca afra tafra da yandaşlara armağan olsun !
Haa.. tabii ki bu mutabakattan çıkarılacak kahramanlık destanlarıni da bundan sonra seçime kadar tefrika halinde bol bol dinleyeceğiz!
Allah sabırlar versin .
Darbeyi en ince ayrıntısına kadar aylar öncesinden analiz etmiş bir ermiş yazar var, Fuat Uğur. Meclis darbe sonrası alelacele tiyatro gibi göstermelik bir darbe inceleme komisyonu kurdu. Küçücük bir odada, harala gürele, olduk olmadık herkesle görüştüler, güya bir rapor da yazdılar. Ama yayınlayamadılar, aradan 6 yıl geçmesine rağmen. Nedense bu ermiş yazarı çağırmak akıllarına gelmedi. Nedense bir savcı gidip sorguya almadı. Nerden bildin arkadaş bu işi diye. Şimdi tiyatro demeyelim de ne diyelim. Baştan aşağı tiyatroydu. Aha da Fuat Uğur söylemiş, darbe yapacaksanız bilin ki devlet hepinizi tek tek biliyor, tavuk gibi tek tek avlayacak diye. Öyle de olmuş. Dakka birde. Başka bir ispata gerek var mı? İktidar biliyordu darbeyi baştan sona, kimin yapacağını, ne zaman yapacağını. Bir tek Binali’nin haberi yoktu, az daha postu deldiriyordu. O yüzden bu projeyi hiç sevmedi, Hakan’a da küs hala.
Yoruma kapalı.