Adalet etkinlikleri tamam da, acaba CHP boşuna mı çabalıyor?  

7
Reklam

Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) anamuhalefet görevini hakkıyla yerine getirecek bir kıvama kavuşmasına önem veren kalemlerin Çanakkale/Eceabat’ta düzenlenen ‘Adalet Kurultayı’na ilişkin gözlem ve değerlendirmelerini okuyorum; onlar mutlu ve gelecekten de umutlu görünüyorlar…

Kurultay için Çanakkale’ye giden bazı CHP’lilerin günlük rutinlerini oraya da taşıdıklarını, içki keyfini sürdürdüklerini öğrenince CHP’nin ‘Şehitlere saygısızlık’ yaptığı konusunu büyüten ve işi 1962’inin ‘Kadeş rezaleti’ ile mukayeseye kadar vardıran yayınlar da oldu.

Bu görüntüye sebep olanların yaptığı terbiyesizlik elbette.

Ancak bazılarının terbiyesizliği, etkinliği değerlendirmeden kaçınmamızı gerektirmiyor.

Adalet AK Parti’nin isminde kalmamalı

Etkinlik, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP milletvekili Enis Berberoğlu’nun 25 yıla mahkum edilmesi ve tutuklanması yüzünden başlattığı, bir aya yakın sürmüş ‘Adalet Yürüyüşü’ ardından düzenlendi.

CHP ‘adalet’ konusunu ön planda tutan bu tür etkinlikleri 2019’da yapılacak seçimlere kadar sürdüreceğe benziyor.

‘Adalet’ gibi evrensel kabul gören bir kavramla ilgili bilincin yaygınlaşmasına kim neden itiraz eder ki?

Bu sorum, özellikle ‘adalet’ kavramını umursamayan ve işine geldiğinde ayaklar altına almaktan çekinmeyen bir anlayışın birinci derecede mağdurları tarafından oluşturulan ve hassasiyetini ‘adalet’ kavramını parti ismi olarak da seçmeye kadar vardıran Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti, AKP) için…

Reklam

İktidar partisi bu alanda kendisine yöneltilen eleştirilere kulak vermeli, haklı olanların giderilmesinde ön almalı.

“Yargı bağımsız, bizler ne yapabiliriz ki?” türü mazeretler, geçmişte yaşanmış mağduriyetler döneminde, sonradan AK Parti’yi oluşturacak kadro için geçerli sayılmamıştı; o mağduriyetlerin son örneğini, şimdi Cumhurbaşkanı olarak ülkenin başında bulunan Tayyip Erdoğan yaşamıştı.

Partisi iki defa kapatılmıştı Erdoğan’ın, kendisi de okuduğu bir şiir yüzünden hapis yatmış, siyasi yasaklı hale getirilmişti.

Erdoğan ve arkadaşları büyük bir adalet mücadelesi vererek iktidara erişmeyi başardılar.

Türkiye gibi ülkelerde ‘adalet’ ancak mücadeleyle gerçekleşebiliyor, haklar insanlara kendiliğinden bağışlanmıyor.

Kurultayda sürpriz isimler

Çanakkale’de CHP’nin düzenlediği ‘Adalet Kurultayı’, haberlerden anlaşıldığına göre, genel başlık altına giren değişik konularda yapılan çalıştaylara ek olarak son güne damga vuran bir panel halinde gerçekleştirilmiş.

Hürriyet’ten Yalçın Bayer Kurultay’a özel önem veren gazetecilerden.

Yazısının girişi şöyle:

Reklam

“ADALET Kurultayı’nın son günündeki ‘Devlette Adalet’ paneli kurultay sürecine damgasını vurdu.

“CHP’li İlhan Kesici, eski ANAP’lı Bakan Prof. Dr. Yüksel Yalova, eski ANAP Milletvekili, ilahiyatçı Abdülbaki Erdoğmuş, eski milletvekili ve EMEP Kurucu Başkanı Levent Tüzel, ÖDP Genel Başkanı Alper Taş ve AKP kurucularından eski milletvekili ve bakan Ertuğrul Yalçınbayır adalet kavramının ne kadar yaşamsal ve vazgeçilmez olduğunun altını çizdi.”

İsimler ilginç. Son zamanlarda 2019’da ‘cumhurbaşkanı adayı’ olabileceğinden söz edilmeye başlanan İlhan Kesici CHP saflarında politika yapıyor, ama kökeni itibariyle klasik CHP’lilerden farklı biri. Ertuğrul Yalçınbayır ise AK Parti kurucusuydu, milletvekili oldu, bakanlık da yaptı. Yalova ve Erdoğmuş ANAP’ta bulundular. Tüzel ile Taş ise ‘sosyalist’ kimliği belirgin kişiler.

Belli ki, CHP saflarını genişletmek ve son halkoylamasında yüzde 50’ye yaklaştığı görülen oyları hem artırmak hem de bir arada tutmak çabasında. Bunun yolunun d,a CHP olarak etkinlikler düzenlese bile o etkinliklerde göz alıcı yerleri CHP’li bilinmeyen isimlere ayırmaktan geçtiğinin bilincinde.

Halkoylamasında ‘Hayır’ oyu kullananlardan önemli bir bölümünün CHP’ye veya CHP’li bir isme oy vermeye ellerinin gitmeyeceğini CHP yöneticileri de biliyor olmalı.

Tutar mı bu çaba?

Yazının burasında, özellikle bu ara başlığı yazdıktan sonra bir müddet durup düşünmem gerekti.

Zor bir soru bu. Zorluğu, cevabın sonuçta ‘insan’ unsuru ile ve onun öngörülemeyecek davranışlarıyla ilgili olmasından kaynaklanıyor. İnsanlar için en güç olan, siyasi tercihlerini değiştirmektir.

Partiler bile kendilerini zamana uyarlamakta zorluk çekerken tek tek bireylerin birdenbire buradan oraya geçmesini beklememek gerekiyor.

Galiba bazı CHP’liler bunu bekliyor.

Kendileri fazla değişmeyecek, ama düne kadar AK Parti’ye oy verenler oy verme tercihlerini değiştirip onların istediği istikamette davranacaklar.

Böyle düşünmüyor olsalardı, bazı densizlerin günlük rutinlerini bozmayarak sebep oldukları ‘Şehitlikte içki rezaleti’ türü haberlere sudan cevaplar vermekle yetinilmezdi.

Lâfı fazla uzatmama gerek yok: CHP’nin sıradan insanlardan önce kendisini değişen zamana uyarlayacak biçimde yeniden dizayn etmesi şart.

Değişen zaman, 2000’li yılların başlarında, çok yakında iktidardaki 15. yılını dolduracak AK Parti’yi ortaya çıkardı ve iktidara taşıdı; AK Parti kurucu kadrosu, bunu, değişimi kendilerinde başlatarak sağlayabildiler.

CHP böyle bir kadrodan mı oluşuyor?

Bu sorunun sağlıklı cevabını bana ikna edici biçimde verin, size çabanın tutup tutmayacağını söyleyeyim.

Kurultay’a katılanlar “Bundan sonra ne olacak?” sorusunu birbirlerine sorarak Çanakkale’den ayrılmışlar.

Gerçekten de, bundan sonra ne olacak?

ΩΩΩΩ

Reklam

7 YORUMLAR

  1. İleri ülkelerde,Adalet,hürriyet gibi temel kavramların toplumun tamamının değil de,sadece bir kesiminin
    meselesi olarak kaldığı düşünülebilir mi? “beka meselesi”gerçekten dert edinilyorsa,bunun teminatı olan adalet ve hürriyet GARİP kalır mı?Garipliği,zaman ve zemin bağlamında geniş manada düşünmek icabeder.
    Gariplik nitelemesiyle,hem olağan karşılanmayan uygulamaları,hem de yalnız bırakılmışlığı kasdediyorum.
    Özünde kastedilen,anayasal temel haklardır.”Misal” denilirse,hangibirini yazayım,örneklerler okadar çok ki!..
    BYlock zede tanıdığı olanlar,bunu çok iyi(olay kötü!) anlarlar.
    “Sanık” konumuna sokulan,vatandaş,işinden atılıp,”içeri”alınalı biryıl oldu.7 Eylülde ki mahkemesinde,içeriğine güvendiği telefon iletişimiyle ilgili rapor gelmezse,duruşma kimbilir nereye atılacak?
    Beyler,anlaşılmak istenmeyen bu konu,bu yara kangrene dönüşebilir.

  2. CHP nin en büyük handikapı isminde…
    Adı çıkmış 9 a…
    İnmez 8 e…
    Bence CHP tabelasını indirip yerine başka bir tabela assınlar.
    Mesela Adalet ve Huzur Partisi olabilir.
    Çünkü toplumun en çok ihtiyaç duyduğu iki şey…
    Adalet ve huzur.
    Toplum hafızası diye bir şey var.
    100 sene de geçse CHP yine CHP dir toplum nazarında…
    Benden söylemesi.

  3. Meşhur sözü tekrar hatırlıyalım : Kırk yıllık Yani, olur mu, Kani. Takriben ve en az 100 yıllık CHP”nin “Kani” olacağını düşünmek ham hayal ve hamakat olur. Çünkü, CHP’nin bilinen bir a MAYASI vardır. Özeti, millete her zaman batan 6 Ok’u, dinSİZLIĞE yakın SABİT din anlayışı, Sömürü ve fakirlik karşısında ve söylevleriyle işçi sendikalarının yanında görünmesine rağmen, Yönetimin sürekli olarak batıcı kapitalistlerle beraber olan kişilerden teşkil edilmesi, ADALETİN sürekli lafını etmelerine rağmen, CHP’nin kendi içinde ve çevresinde bile adalete RASTLANMAMASI, lafını etmelerine rağmen RÜŞVETİN ve DEVLET Malını YAĞMALAMANIN daniskasını CHP’lilerin yapmaya devam etmesi HALK NEZDİNDE CHP’ye karşı onulmaz bir ALLERJİ ve Husumet PEYDA Etmiştir ve etmiye de devam edecektir.
    Yakın geçmişten birkaç misal verecek olursak ; Kemal Kılıçdaroğlunun SSK’ya YAKIN AKRABALARInı Doldurması, Bakan Seyfi Oktay (Moğoltay da olabilir) ın ADALET Bakanlığına CHP’li militanları almayıp da kimi alacaktım, diye ikrarda bulunması, Ecevit’in 3 aylık bir eğitimle NİCE Üniversite mezunu cahil-i cühela öğretmen peydahlaması bu samimiyetsizlikten birkaç örnektir.
    CHP Genel Merkezinde, CHP’li Belediyelerde ve Cumhuriyet Gazetesinde İŞÇİLERİN SİK SIK GREVe gitmek zorunda bırakılması, samimiyetsizliğin diğer tipik örneklerindendir. CHP ‘nn batı güdümlü politikası bu Milletin kendi ÖRFÜ, inancı ve Kültürüne de izin vermemektedir. Halkçı ! CHP’yi Yönetenler bir gecede milyarlar vurmakla kalmayıp, diskolarda, meyhanelerde milyarlar harcıyan, Halkın namus anlayışı ile taban tabana zıt SOSYETİK yaşayıştakı kimselerdir.
    “Gaziantep’te “İT’in aklı eksiği baklavadan pay UMAR” derler. CHP’den birşeyler beklemek, buna benzer birşeydir. Kaldıki, CHP kendi içinde birlik-beraberlik durumunda değil ki, milletin birlik beraberliğini sağlıya.
    Reerandumda “hayır oyu kullananlar” CHP için mi Kullandı ? Kafayı yemiş olmak lazım, bu sonucu çıkarmak ıçın.
    Allah, sure-i celilesinde, ” kendiniz uygulaMAdığıNIZ, eyleminizde görülmiyen şeyleri, ne diye söyleyip, söylenip duruyorsunuz” BUYURUYOR.
    eylemi İLE söylemi BİRBİRİNİ tutmıyan CHP, boş yere hayale kapılmamalı, baklavadan pay UMMAMAlıdır

  4. Bir hastanın yatağında inlemesi, avaz avaz imdat istemesi hastayı iyileştirmez. Hastanın iyileşmesi için onu iyileştirecek ilaç için hastaneye, eczaneye gidilmesi ve o ilacın satın alınması gerekir. Satın almak yetmez. İlacın tarife göre kullanılması gerekir. CHP’nin bağırıp çağırması, ismini Akevler’den aşırarak AK Parti’nin kurulması, isminin Adil Düzen olması bir işe yaramaz. Akevler eczanesinde karşılıksız verilen ilaç alınmalı, bütün partilerin birlikte değerlendirerek adaletin nasıl sağlanacağı ortaya konmalı ve ulusça birlikte uygulanmalıdır. Cemil Çiçek Adalet Bakanı iken önerdim. “Bu, AK Parti’de olmaz. Adil Düzen partisini kurun.” demişti. Yani zaten adalet kelimesini laf olarak almışlardı.
    “Dört kurum oluşturulmadır” demiştim.
    1- Savunma Yüksek Kurulu. Avukatların maaşları hakimlere verilen maaşlar gibi devlet tarafından verilmeli. Davaya girdikleri için değil, ortaklarının hukukunu korudukları için maaş verilmelidir. Herkesin bir avukatı olmalıdır.
    2- Soruşturma Yüksek Kurulu. Polis gücü Soruşturma Yüksek Kurulu haline getirilmeli, davacının siyasi partisi uygun gördüğü soruşturmacıları seçmeli ve davacının emrine vermeli. Soruşturmacıların ücretleri, siyasi partilere tahsis edilen fondan ödenmeli.
    3- Bilirkişiler Yüksek Kurulu. Bilirkişilik yapabileceklere yetkiyi bu kurul verecek. Soruşturmacılar gerekli görülen yerde bilirkişilere başvuracak. Bunların karşılığı da siyasi partilere ayrılan fondan ödenecektir.
    4- Hakemler Yüksek Kurulu. Davalara hakimler değil, hakemler bakacaktır. Hakemlerden birini davacı diğerini davalı seçecek. İki hakem başhakemi seçecektir. Tarafların iddiaları ve soruşturmacıların şehadetine dayanarak karar vereceklerdir. Hakimler sadece davaları yürütecekler, ne soruşturmaya ne de karara karışacaklar.
    Batı hukuku Roma’dan gelir. Roma’da hukuk halkın haklarını değil de devletin gücünü korumak için vardır. Devletin yani seçkinlerin halka hakim olması için yargı vardır. İslamiyet’te ise devlet halkın hukukunu korumak için vardır. Batıda halk devlet için vardır. İslamiyet’te devlet halkın hukukunu korumak için vardır.
    Yazdıklarımı anlamakta zorluk mu çekiyorsunuz? Sorun, açıklayalım.

    • Süleyman bey son
      Cümleniz günümüzde ters düz olmuş durumda.
      Örnekleriyle bakarsanız batı devletlerinde devlet halk icin var, Doğu devletlerinde halk devlet icin var.

  5. Bundan sonra Kemal Kılıçdaroğlu gaza gelip 2019 C.başkanlığı seçimlerine aday olursa , en yüksek 2 oyu alan K.kılıçdaroğlu ve şimdiki c.başkanımız 2. tura kalacak ve doğal olarak Sn. Recep Tayyip Erdoğan yeniden seçilecek. Ancak CHPden Kılıçdaroğlu aday olmaz , çatı aday olmayan , sağdan bir adayı desteklerlerse (Örneğin Meral Akşener) o zaman bir değişiklik olasılığından bahsedilebilir. Ama şu bir gerçek ki , Sn. C.başkanı 2019 da seçilse bile partisi mecliste çoğunluğu sağlamakta güçlük çekecek. Yani Sn.cbaşkanına oy verip Ak partiye oy vermeyecek ciddi bir seçmen kitlesi ile karşı karşıya kalacaklar.
    Sn.Akşener , Sn.Kılıçdaroğlu ve Sn.Erdoğan ın ilk turda yer aldığı bir c.başkanlığı seçiminin galibi kesinlikle Sn.Erdoğan olacağı bellidir.

Yoruma kapalı.