Adil Öksüz ile Binbaşı H. A. düğümünü Hürriyet yazarları çözemedi..

18
Adil Öksüz, Akıncı Üssü'nde...
Reklam

Türkiye’nin yakın siyasi tarihinde başına gelen en uğursuz olaylardan biri, muhtemelen birincisi, 15 Temmuz gecesi yaşanan darbe girişimiydi.

Ülkenin kimyasını bozdu kan dökmeyi de göze alarak demokrasiye yapılmak istenen müdahale…

Aradan aylar geçti ve pek çok kişi için o gecenin karanlıkta kalan yönleri bir türlü aydınlanamadı.

Darbeyi doğrudan FETÖ’ye bağlamaya yarayan Adil Öksüz adlı kişi kayıplara karıştı.

Yalnız o olsa neyse.. Akın Öztürk ve Mehmet Dişli adlı asker kişilerin darbeci mi, yoksa darbeyi engellemeye çalışanlar mı olduğu uzun bir süre anlaşılamadı.

Savcılığın mahkemeye sunduğu iddianameye kadar…

İddianameden her ikisinin de ‘darbeci’ olduğunu öğrendik.

Oysa, o uğursuz gecenin hemen ertesinde, Org. Akın Öztürk‘ün Akıncı Üssü’ne kendileri tarafından gönderildiğine ve darbeci olmadığına dair Genelkurmay Başkanlığı açıklama yapmıştı.

Reklam

Tümg. Mehmet Dişli de, gecenin sonunda, Akıncı Üssü’nden Çankaya’ya Genelkurmay Başkanı Org. Hulusi Akar ile aynı helikopterle gelmişti.

Demek ki.. o da ‘darbeci’ imiş…

Hürriyet’in iki yazarı.. peşpeşe..

Konuyu bugün ele almamın sebebi Hürriyet‘te iki gün üst üste çıkan iki köşe yazısı…

İlk gün Ertuğrul Özkök 15 Temmuz gecesinin kronolojisini bir tanığın ifadelerine dayanarak aktardı; hemen ertesi gün aynı konu ve kronoloji bu defa Abdülkadir Selvi‘nin sütunundaydı.

Selvi‘nin sütun komşusunun yazısından habersiz olabileceğini düşünemeyeceğimize göre, daha önce sunulmuş bilgileri tekrarlamasının bir anlamı olmalı.

Hiç değilse ben böyle düşündüm.

Özkök‘ün yazısı dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Org. Yaşar Güler‘in ‘mağdur’ olarak verdiği ifadelere dayanıyor. Hürriyet yazarı o ifadelerden hareketle geceyi senaryolaştırmış.

Bir subayın (H. A. diye anılıyor) 16.15’te MİT’e gelmesi.. Onun ihbarını ciddiye alan MİT Müsteşarının Genelkurmay’ı telefonla arayarak bilgilendirmesi.. Ardından yardımcısı Sabahattin Bey‘i karargaha göndermesi.. Org. Güler‘in anlatılandan etkilenip ihbarı Org. Akar‘a aktarması ve ”Hakan Bey’i çağıralım” demesi üzerine MİT Müsteşarı’nın da 18.15’te Genelkurmay’a gelmesi.. senaryoda yer alıyor.

Reklam

Ardından iki gelişme yaşanıyor: Genelkurmay Başkanı derhal telefona sarılıp hava sahasını askeri uçuşlara yasaklıyor… MİT Müsteşarı da Marmaris’te tatilde bulunan Cumhurbaşkanı’nı arıyor, istirahatta olduğunu öğrenince koruma müdüründen saldırı olma durumunda korunma gücü olup olmadığını soruyor…

Senaryo özetle bu.

Özkök’ün soruları geliyor bundan sonra.

Biri şu:

Devletin istihbarat ve güvenlik katında 6 çok önemli makam darbenin geleceğini biliyordu da, Cumhurbaşkanı ve Başbakan niye bilmiyordu?

İkincisi de şu: Bu darbe girişimi önlenemez miydi?

Abdülkadir Selvi‘de de hemen hemen aynı kronoloji yer alıyor.

Fark var mı?

Var, ama fazla önemli değil: Arada Genelkurmay Başkanı ile MİT Müsteşarı telefonla görüşüyor (saat 16.40’ta).. MİT Müsteşar Yardımcısı Sebahattin Bey görüşmesini bitirdiğinde Müsteşarı ”Bilgiyi verdim, ayrılıyorum” demek için arıyor, Hakan Fidan bunun üzerine Genelkurmay’a gidiyor ve orada 20.20’ye kadar kalıyor.. Görüşmede Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Salih Zeki Çolak da bulunuyor…

Önemsiz farklar bunlar.

Yoksa önemli de ben mi önemini idrak edemedim?

Abdülkadir Selvi, 15 Temmuz gecesi darbenin akamete uğramasında ”Hakan Fidan’ın rolü çok önemli” diyor ve ekliyor: ”MİT baskına uğradığı andan itibaren Hakan Fidan, darbeyi önlemek için büyük bir mücadele veriyor.” Ayrıca Genelkurmay Başkanı Akar‘ın darbeye karşı çıkmasını ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan‘ın tavrı ile onun çağrısına uyarak tanklara direnen milletin direnişini de vurguluyor Hürriyet yazarı…

’15 Temmuz bir milatsa” diyor, ‘‘Onu tarihe mal eden Erdoğan ve millet oldu.”

Amennâ.

Binbaşı H. A. hayalet miydi?

Sabah gazetesinde istihbarat konularında yazan ve ahaber‘de yorumculuk da yapan Ferhat Ünlü de, aylar önce (18 Aralık 2016’da) benzer bir kronoloji sunmuş, ancak dikkatini kendisinin ‘hayalet subay’ diye andığı ihbarcı subay üzerinde yoğunlaştırmıştı.

Ona göre subayın adı ‘H. A.’ olmadığı gibi rütbesi de muhtemelen binbaşı değildi. İhbar için MİT’in kapısına geldiği saati de 14.45 olarak vermekteydi Ferhat Ünlü. ‘Hayalet subay’ yerini bilmediği için MİT binasını bulmakta zorlandığını söylemiş…

Ferhat Ünlü MİT’e saldırı işini üstlenmiş iki başka subayın ismini veriyordu: Murat Bolat ve Rafet Kalaycı

Bu iki pilot darbe gecesinden üç gün önce, MİT’e yakın bir yer olan OSTİM’de, Adil Öksüz‘ün başkanlık ettiği bir toplantıya katılmışlar Ferhat Ünlü‘ye göre…

Yazısı şöyle bitiyordu Sabah yazarının: ‘‘Hayalet subayın bize yansıyan anlatımlarında kuvvetli çelişkiler var; bu çelişkilerin giderilmesi 15 Temmuz’un düğümünü de çözecek.”

Hürriyet‘te çıkan iki yazıdan sonra kafam daha da karıştı.

Düğüm çözülmüş değil çünkü.
ΩΩΩΩ

Reklam

18 YORUMLAR

  1. Her ayın 15’inde Kızımın tedaviisi için AÜ. Hastanesi Cebeci kampüüsne gideriz.
    15 Temmuz’da saat 09.15 de Etimesgut / Alsancak mahallesinde Belediye (EGO) otobüüsne bindik.
    09.45 sıralarında Zırhlı birlikler önündeyiz.
    Zırhlı birliklerden bir jeep önde arkasında tank taşıyıcısına bindirilmiş tanklar kışladan çıkıyor.
    Bir taşıyıcıda iki tank vardı.
    İki taşıyıcı (dört tank) kışla dışında ilerlerken iki taşıyıcıda nizamiyeden çıkmakta idi.
    Yanımdakilere “şayet tankların yönü Sincan olsa idi DARBE var diyecektik… Fakat yönleri Ümitköye doğru. İntikal diyoruz” dedim
    Akşam tv de “İstanbulda köprüye çıkmış tanlkarı” görünce bizimkileri çağırarak gelin bakın. O gördüğümüz tanklar boşa değilmiş. DARBE yapıyorlar dedim.
    Bu tanklar ışınlanarak Ankaraya gitrmedi.
    Yaklaşık 30 km mesafe kat etti
    Biizm gördüğümüz manzarayı
    MİT’İ
    Askeri istihbaratı
    Önünden geçtiği MGK genel sekreterliği
    Diyanet dahil bir çok bakanlık görmedi mi.
    EGO nun her otobüsde kamarası var.
    Yollarda kamaralar, MOBESEler var
    Hiç mi biri denk gelmedi?

  2. Bırakın da detaylarını hukuk araştırsın, davalar tamama erdiğinde elbette hepsi anlaşılacaktır. Şüphe uyandırma girişimleri dışında herkesin şahit olduğu gerçekler var. Örneğin; Darbe girişimi tamamen gerçek, arkasındaki ana yüklenici kesinlikle fetö örgütü, fetö örgütü kesinlikle türkiyeye ve millete düşman (bilerek veya bilmeyerek). Darbeyi “Erdoğan kendi kendine yaptı” veya “bu tiyatro” diyen fantastik film meraklısı insanlar kendi kendilerine şunu sormalılar, velev ki devlet darbe girişimini önceden biliyordu ve bunun faillerini tespit etmek ve etkisiz kılmak için çeşitli şeyler denedi ve başaramadı, bu fetö örgütünü ve yaptığı katliamı aklar mı. Yaptığı diğer cürümler(darbe girişimi dışındaki,17-35 aralık operasyonu, soru çalmalar,cinayetler, dini yozlaştırma girişimleri…) gözardı mı edilecek. Kendi örgütsel çıkarları için haramları mubah kılarak fetva veren üst yönetici kadroyu, yönetilen tayfasındaki bır kısmı sahte masumiyet hikayeleri kurtarır mı.
    Bu saatten sonra, ülkesine ve milletine ihanet eden bu örgütün ve suçların faillerinin hukuka uygun olarak cezalandırılmasına çaba gösterilmesi önemli, gerisi magazin gazetecilerinin konusu. “Cambaza bak” deyip asıl gerçekleri gözden kaçırmaya çalışanlara prim vermemek lazım.

  3. Bütün yapılan darbelerde darbeyi yapanlar belli,sorumluları da belli,sadece 15 temmuzu yapanlar karanlıkta,gerçi darbe demek ne derece doğru o da tartışılır.İşi cerbezeye getirip birilerini suçlamaya çalışmak ancak kendini kandırmakla olur.askeri okullara nasıl öğrenci alındığı,yüksek askeri şûra kararlarının yargı denetimi dışında olduğunu unutturmaya getirip birtakım senaryolarla belirli bir kesimi suçlamaya çalışmak gerçeklere değil hikayelere inanmakla olur.Herşeye rağmen vicdanlar sahiplerini huzursuz etmeye devam edecek…

  4. Teorik olarak bilinen darbeci yaklaşımın pratiğe dökülmesini bekleyip başını ezme hareketi.Durum bundan ibaret.2 taraf da kendi kurgusunu yaşattı.Kaybeden fetö oldu.

  5. 15 Temmuz ile ilgili hakikatlar (truth) aslında şimdiye kadar söylenmiş ve yazılmıştır. Hakikatin hangisi olduğunu öğrenmek istiyorsak zihni, hissi önyargı ve bağlılıklarımızdan kurtularak akıl ve mantığımızla hadiseleri anlamaya çalışmalıyız. Şu 2 prensibi herdaim gözönünde tutmalıyız. 1- Birşey, imkan dahilindeyse muhtemeledir. 2- Hakikatler, insanoğlunun hayal gücünden daha zengindir.

  6. Abi senden ricam bu çıplak adamların resmini buraya koyma adil öksüzün tek resmi varsa koy.

    Sahi bu adil öksüz ne oldu nerde acaba yaşıyor mu? Türkiye de mi yoksa yurt dışında mı? adamın akrabalarından tutuklanmayan kalmadı hiç birisi mi bu adamın nerde olduğunu söylemedi.. bilmiyor mu?.. ilginç.. evet cevap verilmesi gereken çok sorular var bu da zamanla olacak hiç bir şey gizli kalmaz.

    Ben bu hain darbe girişiminde tek suçlu fetö değil. Askerin içindeki kemalistlerle beraber yaptıklarını düşünüyorum. abd halen bu fetö yü vermedi.. almanya yine aynı.. yunanistan kaçak askerleri vermiyor. Bunlarla ilgili Fehmi abi bir şeyler yazar mısın.. CB bir çok kez sert konuşuyor batı ya karşı ama adamlar takmıyor bizi. Bakanların Evet mitingleri için konuşturulmaması bunlarla ilgili bir şeyler yazın.

    Not: Burada yorum yapan çok değerli arkadaşların yorumlarını Fehmi Koru okuyor mu?

  7. Merhaba Fehmi beycim,

    Yazilarinizi takip ediyoruz ama neden youtube videolariniza uzun aralar veriyorsunuz? Lutfen kamera karsisina da gecin ve yorumlariniza orada da devam ediniz.

    Tesekkurler!

  8. Herkesten ricam: Lutfen Ocak Medya’yi da okuyup yorum yazalim. Her iki sitenin de reklamlarina tiklayalim.

    Sayin Fehmi Koru’dan ricam: Lutfen Taha Kivanc ile konusun, yazilarina devam etmesi icin ikna etmeye calisin.

    Aslinda Baha Kivanc da arada yazsa ne guzel olurdu, karsi goruslu ama saygili biridir, hele ki gunumuzdeki bircok diger ornek ile kiyaslanirsa.

  9. Olay cok karisik. Aslinda Taha Kivac’in bu konuda bir yazi yazmasi lazim ama sartlar izin vermiyor ve kendine oto-sansur uyguluyor bence. Sayin Fehmi Koru’nun yazmasina ses cikartamiyorlar ama Taha Kivanc daha “derin” yazar genelde.

    Bu isin icinde gercekte kim var, kim yok, kim ne kadar biliyordu, ne kadar onceden biliyordu, zor sorular. Asil cozulmesi gereken soru su: Bu girisimin bu kadar beceriksizce gerceklestirilmeye calisilmayacagi asikar. Kesin yari yolda, muhtemelen bilerek ve daha onceki planlari geregi, birakanlar oldu. Bunlar kimdi ve niye boyle yaptilar? Arkalarinda gercekte kim var?

    Belli ki devlette ABD, Bati, Avrasya, Ulusalci, Kemalist kliklileri arasinda buyuk mucadele vardi. Avrasya kligi son 2-3 senede one cikip Cumhurbaskani’ni etkilemeye basladi. Muhtemelen Ulusalcilar/Kemalistler darbenin “yari yolda birakan” unsuru olabilirler.

  10. kafaların karışık olması herkesin sorularının olması normal değil mi…diğer darbelerin soruları kafa karışıklıkları aradan yıllar geçti de bitti mi. 40 yıllık bir yapılanmanın gizlenmenin takiyenin istihbarat örgütlenmelerinin eğitiminden geçmiş kişilerin ve hala kripto olan kişilerin yapageldikleri işlerin bir kaç ayda çözülmesi iyimser bir tahmin olur zaten. gecenin kronolojisi anlık işlere ışık tutarsa da asıl 40 yıllık kronolojiyi iyice araştırmak ve bu yapılanmayı tüm ayrıntıları ile ortaya çıkarmak gerekir. işte o zaman asıl mağdur listesi ortaya çıkacak.

    • Hiçbir darbe ve darbe girişimi geride bu kadar cevapsız konu ve-veya çelişkili cevaplar bırakmamıştı.
      Sıralamağa kalksam,bir yazıya sığmaz,pehlivan tefrikasına döner.
      Bir cümle ile,saatlerde mi yalancı?!..

      • bütün darbe girişimleri aysberg gibidir. görünen yüzle yetinirseniz böyle bir kıyasa gidersiniz. ve burada ne isterseniz onu görürsünüz. ben de çok şey sıralamak istiyorum ama tek endişem yazıya sığamaması değil. 40yıl var işin içinde bir kaç saat değil…

      • çünkü darbe başarılı olsaydı, kimse sorular sormayacaktı. önemli olan, darbenin sonuçları ne olurdu deyip herkes kendi başının çaresine bakardı. 27 mayısın da, cia belgelerindeki hala bilinmeyen tarafları çıkıyor. daha hala takriri sükun darbesini bile tartışmaya cesaret edilemiyor.

  11. MİT ve Genelkurmay’da neler gerçeklileştiğinin yanı sıra bununla bağlantılı Akıncı Üssünde de neler gerçekleşti, ne tür pazarlıklar yapıldı? …sorularının cevaplanması gerekir. Darbeciler ile beraber darbeye karşı olanlar da orada bulunuyordu çünkü.

    ”Karargâh Rahatsız’’ manşetinden sonra Hürriyet’te aynı konuda üst üste iki yazı çıkması manidar! 15 Temmuz hakkında ”bir kerte’’ bilgi daha aktarılacak kamuoyuna galiba.

    Hoş, kamuoyunun bunlara yetik olması gerekmez ya ve bu hep böyle devam eder gider. 1960’ tan beri 71 Muhtırası, 80 ihtilalı, 28 Şubat ve şimdi de 15 Temmuz…

    Milletin ne işi olur bunlardan. …bedelini!!! ödesin ve işine baksın!

    Sayın Koru, ’’Hürriyet’te çıkan iki yazıdan sonra kafam daha da karıştı’’ diyor, ama bizim (kamuoyunun) kafa karışıklığımız hiç eksilmedi ki,

    …ve ”Düğüm çözülmüş değil çünkü’’ diyor Koru.

    Düğümü çözmeye yarayacak ”okkalı bir(kaç) yazı’’ bekleme hakkımız var Koru’dan…

    Belki de 16 Nisan’dan sonra…

    Ve bunu yapabilmeye ötekilerden daha donanımlı Sayın Koru.

    Tabi isterse.

  12. anlasılmayacak ne var biri oyun yaptı ama kim erdoğan mı cemaat mi bunu zaman gösterecek… birisi temizlik yaptı ama kim kime yaptı zaman gösterecek.

  13. Durum, bazı uzmanları için “düğüm” bizler gibi sade vatandaşlar için kördüğümdür.
    Onların kafası karışık,bizim kafamız alt-üst olmuş halde.
    Yabancıların kafası bizden net olmalı ki tavırları belli,kanaatleri doğrultusunda taviz vermiyorlar.
    Bu kadar muğlak ve “hayalet”li bir konuda nasıl”tarihi” karar verilecek ve bu kararlar inandırıcı olacak?
    Daha da üzücü ve düşündürücü olansa,karamboldan yenilen gollerdir.
    İçerdekilerin ne olacağı muamma iken,”ihraç ve tutuklama” depreminin sonu gelmemesi “büyüklük” sayısını arttırıyor.(şiddeti de diyorlar)
    ….
    Hacı dostumun geç vakit gelen telefonu,kaygı ve hiddetini taşıyordu.
    “Kars”ta kamuda mühendis olan gelinim,”bylock” suçlamasıyle gözaltına alındı,geceyi nezarette geçirecek,evdeki küçük çocuğu babası bakacak,ne yapacağımızı şaşırdık kaldık,hanımla Kars”a gidecektik,yeni by-pas olduğum için oğlum gitmemizi istemedi.Gelinim melek gibi bir gençti,ne diyeceğimizi,ne yapacağımızı bilemiyoruz”dedi.Sabırtavsiyesi ve duadan başka ne yapabilirdim?Hepimiz çaresizis,haşa çaremiz ve sahibimiz var:Gafur ve rahim olan yüce ALLAH-Ü TEALA ve TEGADDES hazretleri…

  14. Bunların ne önemi var .Gazeteler dün ne yazıyor kullanmışım kullanmadım.Sırtım pek karnım tok sobamda kömürün çok. Bir hafta önce Atakta fetö parmağı iki gün önce 22. Atak hazır haberleri.Diyarbakırdaki tren kazası ardından gazetenin birinde çıkan k ırak petrolü haberleri.Hiç önemli değil.Uluslararası bir sabıkalıdan çağrı ropörtajı.Yurtdışında yaşayan bir hükümlüden spk açıklaması . Zaten bunlar bir şey ifade etmiyorki.Gazeteciler haber olsun diye yazıyorlar.Kim okuyup bakıyor ki .Bende öylesine yazıyorum herhalde. Başbakanı çok seviyorum o yüzden hayır diyeceğim.Ne ALAKA değil mı?

  15. Aslında bizdeki bu sivil darbeye sebep olan 15 Temmuz darbe girişimini dış devletler ve gazetecıler çok iyi biliyor, zaten bilmemeleri imkansız. Ellerindeki teknoloji ile birlikte dünya ile oyun oynuyorlar. Biz onlardan ihraç ettiğimiz akilli telefonlar vb gibi cıhazlar vasıtasıyla bizim yanımızda gibiler.Zaten
    şu aralar 15 Temmuzu Avrupalılar ucundan kulağından seslendirmeye başladılar.
    Gerçekleri bizdeki gazetecıler ve politikacilar bilmeye dursun. Biz yabancılar dan gerçekleri öğrenırız.

Yoruma kapalı.