Aritmetik çok basit bir beklentiye işaret ediyor: Muhalefet seçimde ‘dip dalga’ yaratacak bir varlık göstermek zorunda…

23
Reklam

Muhalefetten kiminle görüşsem iktidar için ağız dolusu eleştiride bulunuyor. Hangi muhalefet partisine mensup olursa olsunlar, muhalif siyasilerin işi gücü iktidarı eleştirmek. [İYİ Parti lideri, bu seçimde, iktidar kadar CHP’yi ve adaylarını da hedef alıyor.]

Görüştüklerim bir konuya daha mutlaka değiniyorlar: Bir ay sonra yapılacak seçimin hayati önem taşıdığına… Hepsi de, “İstanbul, Ankara önemli” diye söze başlayıp “Hele bir ciddi yenilgi yaşasın, iktidarın sonunu getirecek süreç de başlar” diye bitiriyorlar…

Ben de her konuştuğumun bu yoldaki sözlerini başımı sallayarak kös kös dinliyorum.

Ne yapsaydım, hepsi de dostum olan bu insanların yüzüne karşı “Yalancısınız” mı deseydim?

Yıllar içerisinde, sayısız seçimi yakından izleyerek geçirdiğim için, sandığa düşen oyların tesadüfi iktidarlar çıkarmadığını biliyorum. 

Seçimden kazanarak çıkmanın bir aritmetik işi olduğunu da…

Bu gerçeği ben bildiğim gibi muhatabım siyasetçiler de biliyor.

Neticede, sandığa yansıyacak oylar siyasi eğilimleri çok önceden oluşmuş insanlar tarafından kullanılacak. AK Partili AK Parti adayına, CHP’li CHP adayına oyunu verecek… Ayrıca bu seçimde, hemen her dikkate alınabilecek parti kendi adayını çıkardığı için, kendilerine sempati besleyen seçmenler de onların adaylarına verecekler oylarını…

Peki nasıl olacak da seçimde iktidar yenilgiye uğrayacak?

Örnek olarak İstanbul’u ele alalım.

Son yerel seçim 31 Mart 2019 tarihinde yapılmıştı ve o seçimde oylar iki partinin adayları arasında paylaşılmıştı: CHP adayı Ekrem İmamoğlu oyların %48.77’sini, AK Parti adayı Binali Yıldırım da %48.61’ini almıştı.

AK Parti’nin itirazı üzerine, Yüksek Seçim Kurulu, aldığı tuhaf kararla, yalnızca büyükşehir belediye başkanlığı seçiminin yenilenmesini sağlamış, 23 Haziran 2019 tarihinde tekrarlanan seçimde, CHP adayı İmamoğlu oyların %54.22’sini, AK Parti adayı Yıldırım da %45.0’sını almıştı.

Başka partiler aday göstermemiş miydi? Altı parti daha aday göstermişti, ancak yukarıdaki oranlardan fark edileceği üzere, tamamının toplamı %2.5 bile etmiyordu.

Aday gösterseler sonucu etkileyebilecek oy oranına ulaşabilecek bazı partiler aday çıkarmamışlardı.

Şimdi hepsi yarışa adaylarıyla katılıyorlar.

“Hepsi” diyorum ama MHP geçen seçimde olduğu gibi AK Parti adayını destekliyor; yani iktidarın geçen seçimdeki oyunu koruyabilmesi pek ala mümkün.

Buna karşılık, DEM, İYİ Parti, DEVA, Gelecek, Saadet, Zafer, Memleket ve TİP, bu seçimde varlıklarını ispat edebilmek için ciddi kampanyalar yürütüyorlar.

İyi de, geçen seçime çoğu kendi adaylarıyla katılmayan bu partilere gidecek oylar, geçen seçimde sandıktan önde çıkan iki partinin hangisinden gelecek?

Efendim, ne dediniz? Hangi adayın aleyhine çalışacak şimdiki durum?

Aritmetik bilgisi dört işlemden ibaret olanlarımız bile bu tabloya bakarak muhtemel sonucu tahmin edebilirler.

İstanbul’da -ve pek çok başka ilde de- aritmetik hesaba göre, iktidar adayları muhaliflerden daha şanslı.

[Daha önce de yazdım; ben bu seçimde ekonomik durumun -özellikle de nüfus içerisindeki sayıları 15 milyon gibi yüksek bir rakama ulaşan emeklilerin kitlesel sıkıntılarının- seçmenlerin parti kimliğinin önüne geçeceği ve ‘dip dalga’ dediğim bir gelişmenin tabloyu değiştireceği beklentisindeyim. Gerçekleşirse, muhalefet partileri yöneticilerine rağmen gerçekleşecek bu beklenti. Ancak bu yazımın konusu farklı

‘Dip dalga’ muhalefet partilerinin gafletine rağmen gerçekleştiğinde, tabii gerçekleşirse, esas sorun o zaman ortaya çıkacak.

Varsayalım ki, muhalefetin bu çarpık yapısına rağmen, İstanbul’da, iktidarın adayı seçilememiş olsun; hem de açık arayla… 

O başarıya kim sahip çıkacak?

Herhalde adayı kazanacak muhalefet partisi…

İyi de, o parti, ortaya çıkacak tabloyu doğru okuyabilecek mi?

Bir an için, doğru okuduğunu düşünelim, bugünkü haliyle herhangi bir muhalefet partisi, sözgelimi CHP, tek başına toplumsal muhalefeti taşıyabilecek mi?

Önceki 2019 yerel seçimi, başarının ardından Millet İttifakı’nı doğurmuş ve pek çok taktik hataya rağmen, o ittifakın cumhurbaşkanlığı seçimini ikinci tura taşıyabilmesini ve ikinci turda da adayının yüzde 48 oy alabilmesini sağlamıştı.

Şimdi ise…

Muhalefet bu seçimde ‘dip dalga’ yaratacak bir varlık göstermek zorunda.

ΩΩΩΩ  

Reklam

23 YORUMLAR

  1. AYM Erdoğan’ın yetkilerinden 37 tanesini iptal etmiş bu ne anlama geliyor?

    yorumlara baktım pek bir şey anlamadım.

    a) yeni anayasa tartışmalarıda Erdoğan bahçeli ikilisinin el artırmasına mi yarar? yoksa…

    b) Erdoğan’a bu güne kadar yaptığın ettiğin yanına kar kalsın, aldığın verdiğin yediğin ictivin senin olsun ama bu günden sonra aynı seyleei yapamazsin mi deniyor? yani devleti ektin biçtin bir şekle soktun, bu devletin şon şekli olsun daha fazla oynama mı deniyor?

    c) Erdoğan dönemi sona ermiştir denip devlet Erdoğan sonrası cumhurbaşkanına mı hazırlanıyor?

    d) AYM bu garip yetkileri daha önce iptal edemiyor muydu?

    • Baran bey “b) Erdoğan’a bu güne kadar yaptığın ettiğin yanına kar kalsın, aldığın verdiğin yediğin ictivin senin olsun…” diyorsunuz da,
      yok öyle yağma!
      Daha yeni “aym üyelerine denize sıfır villa projesi geliyor” diye bir haber vardı,
      demek ki “ne istedilerse vermekle” de olmuyor bu işler:)

      • muteahhidi MHP il yönetiminden biri olan villaları AYM uyelerine mi yapıyorlarmış)) MHP AYM uyelwrine değil villa yapmak, bir kaşık suda boğmak ister.o haber daha çok yargitay üyeleri için gibi görünüyor.

  2. Sayın Koru, CHP İzmir dahil sahip olduğu büyükşehirleri kaybedecektir. Daha net isterseniz İstanbul, Ankara, İzmir’den en az ikisini AKP kazanacaktır.

  3. İktidar DAKİLERİN! bir parnak şıklatanaktan tatlı CADI nın evin içinde yemek yerken!..
    birden masadan yok oluverişi gibi kaybolu vereceğini söylemek;
    RTE’nin “xxx ler bizden değildir!” dediklerinin deyeceği bir uydurmadır!😂
    Sadece konkordato ilan edile bilir! iflas verile bilir! Çamura yatıla bilir!…
    (Altında kalanın…)
    Burda asıl soru:
    SADECE ANADOLU KENTLERİ İLÇELERİ TATMİN EDER Mİ??? İktidar dakileri!🤗.
    Cevap:etmez tabii kii…
    İstanbul Ankara ve diğerlerini muhalifler bırakırlar mı?
    O biraz zor🙃. (Ama, mümkünsüz -imkansız demiyom bak- değil!)
    Neticeye gelirsek,
    Ankara İstanbul suz! iktidarı ver minaliye arşivdeki evrakların fotokopisini çektirsinler, sonra tümünü imha etsinler🤣🤣🤣.
    (Sekaya gönderirlerdi eskiden şimdi meka falan da kalmadı iyimi:( yak gitsin koyver ne’derse etsin☹️)

  4. MUHALEFET “DİBİN DE DİBİNİ” GÖRECEK
    Öncelikle muhalefet dibi görmeye özellikle uğraşıyor.
    Muhalefet tasnifini buradan mükerreren yapmıştım:
    Candaş, yandaş, yancı, kontrollü, irtibatlı,iltisaklı.
    Bu tasnif yani sınıflandırma iktidara “bağlılıkları” yönüyle idi.
    İktidara en az bağlı olan “irtibatlı ve iltisaklı” olan muhalefet partilerinin iktidar ile irtibatlı ve iltisaklı olduğu sanılmasın. İktidara zaten göbekten
    bağlılar da, muhalif seçmen tabanı ile irtibatlı ve iltisaklı açıklamasını da yapmıştım.
    Yani muhalif görünümlü siyasi partiler için durum o derece ümitsiz vak’a.
    Bu nedenle dibin dibini görecekler.
    Görmeliler de.
    İktidarıyla da işbirlikçi siyasi muhalefetiyle de.

  5. Sayın yazarın cebir aritmetik bilgisini sorgulamak haddimize değil ama
    durum o kadar basit değil,
    yani öyle dipdalgaymış bilmem neyle biraz zor…
    Her şeye rağmen %48 oy alarak chp tarihinde rekor kıran kemal beyi genç yaşında hurdaya çıkardılar, ayıp ettiler!
    En azından güvenli bir limana kadar sabretmeyi bilselerdi keşke…
    Bu işte en büyük pay da beyaztoroslu madama ait, şöyle ki,
    hem seçim sürecinde sergilediği zikzaklarla zillet ittifakına itibar kaybettirdi, bay kemalin kaybetmesi için elinden geleni yaptı,
    hem de seçimden sonra “bay kemal giderse ancak o zaman chp ile ittifaka devam edebiliriz” gibisinden ikircikli bir tavır sergiledi,
    istediğini alınca da gerçek yüzünü gösteriverdi,
    hür ve müstakil bla bla bla…
    Yine de seçimler kimse için çantada keklik değildir, politikacı şapkasından kaç tavşan çıkarırsa çıkarsın, seçmenin elinde de hep birkaç taş ya da tornavida ucu bulunur,
    herkes ayağını denk alsın:)

  6. BORRELL DİYOR Kİ
    AB yüksek temsilcisi Josep BORRELL demiş ki;
    “Hamas’ı kuran ve finanse eden İsrail’dir”
    Doğru söylemişse diğer eylemlerini hiçbir şekilde tasvip etmiyorum.Ancak İsrail’in bu projesine şapka çıkartıyorum.
    ABD’li rektörlerin başına gelen yakında Borrell’in de başına gelebilir. Daha doğrusu muhakkak gelir.
    Küresel Kapitalistlerin Brexit hamlesinin ne kadar yerinde olduğunu, tam isabet olduğunu gördünüz mü?
    BORRELL bir de ne demiş oluyor?
    “Siyasal İslamcılar işbirlikçidir” demiş olmuyor mu?

    • Dedim ya daha önce, aralarına en kolay ajan sokulabilen topluluklar müslümanlardır, hem Türkiyede ve hem dünyada. Selamün aleyküm diye lafa girdin mi müslüman almak zorunda. Tel Aviv Üniversitesi İslam Araştırmları Bölümünde müslüman görünümlü ve davranışlı kimbilir ne mossad ajanları yetiştirildi. Bu doğruysa İşid ve el kaide örgütlerinin de onların başının altından çıkmış olma ihtimali yüksektir. Din literatürümüz ve kültürümüzde de kullanılabilecek oldukça çok malzeme var. Allah kolaylık versin müslüman sivillere… Yazık!

      • o dediğin çok eskide kaldı yeni milenyumda devletlerin ajan istihdam etmeye ihtiyaclari olmadığı için buna para da zaman da harcamiyorlar sayın H.B. artık kanaatler ve anlayışlar beklentiler mefkureler ve çeşitli ‘hülyalar’ üzerinden kestirmeden sonuca gidiyorlar. mesela İsrail istihbarati senin akıl – iman sentezini öyle bir kullanır ki sen bile asla kullanıldığını anlayamazsin.

        • Yani sen, Borrell gibi düşünmüyorsun, Sn Baran! Neyin ne olduğunu ve Israil istihbaratının taktiklerini de epey iyi biliyorsun. Tabii ki eskilerden bahsediyoruz. Örgütlenmeler günümüzde türemiyor. Bu arada, bir yanlışını düzeltmiş olayım; sentez, sentez de “Akıl eksi İman” değil. İsrail istihbaratı o sentezin şuuruna erse zaten değil müslümana, hiçbir insana kötülük adına herhangi bir istihbarata giriş(e)mez. Girişirse sonu hüsrandır. Sadece kendi kendini kandırır. Ama nereye kadar? İster İsrail’de, ister Güney Anadolu’da yahudilerin cennet hülyalarına nazır 1.mevki mezarlar tahsis etsinler! Farketmez! Kürkçü dükkanından kaçış var mı?

  7. Kılıçdaroğlu Kent ittifakı gizli yaptı. Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu ise alenileştirdi.

    Ortada çok ironik ve acınası bir durum var aslında…

    Maalesef bütün bunlar “Atatürkçülük” nutukları altında yapılıyor. Bu arada Sevr Antlaşması’nı yırtıp atan Mustafa Kemal’e sırt dayanarak, Sevr’i hortlatmak isteyenlerle birlikte yol yürünüyor. “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diyenler, O’nun kurduğu Cumhuriyete düşman olanlarla el ele, kol kola veriyor.

    Niye?

    Sadece bir koltuk ve güç uğruna!

    Peki, ne farkları var bunların, o utanç anlaşmasına imza atan Osmanlı Heyeti ile? Ya da ne ilgileri ve irtibatları var Atatürk’le?

    Lafı hiç evirip çevirmeden söyleyelim: Bugün CHP ile DEM Parti arasındaki Kent İttifakı, Sevr’in yeniden güncellenmesidir. Bu kadar açık ve net! Ama bu devlet ve millet izin vermez.

  8. ak partiye mart pek iyi gelmiyor. martta yapilan secimlerin hepsinde kotu sonuclar aldi. bekliyelim gorelim.

    • ÖZGÜR ÖZEL AK PARTİ’Yİ ANARAK CHP’Yİ SAKLIYOR

      Özgür Özel çıktı ve “DEM bize kaybettirmeye çalışıyor çünkü AK Parti ile 31 Mart sonrası için görüşüyor” şeklinde bir yem attı ortaya. Yiyen olursa diye.
      Meral Danış Beştaş da yalanladı Özgür Özel’i ama neyse. Sonuçta da İstanbul’da başarısız bir 5 yıl geçiren İmamoğlu yerine Murat Kurum’u eleştirerek vakit dolduruyor.

    • İnsanlar ne yaptıklarını bilmiyorlar. Önce yapıyorlar, sonra biliyorlar. 2019 seçimlerde olduğu gibi.

  9. Evdeki (!) hesap çarşıya uymadı.
    Her bir muhalefet partisi içinden fokurdamaya başladı. Seçimde bekledikleri ‘dip dalga’ kendi çatılarını uçuruyor, uçuracak!
    Zira bundan böyle iktidar umudu taşıyabilecek muhalefet partisinin de (partilerinin değil) asgariden yüzde 40’lar bandında olma zorunluluğu var.
    Artık az olsun benim olsun anlayışı eski sistemde kaldı.
    Eski çamlar bardak oldu!
    Atı alan Üsküdar’ı geçti; birileri hâlâ nal toplama derdinde!
    Zararda ısrarın manası yok; ya kepenk kapatılacak ya da başaramayan yönetici gidecek, başarabilme umudu taşıyan yönetime geçecek.

    • ….
      Bardak olmaz eski çamdan,
      Bardak olur, kırık camdan…

      Eski çamdan olsa bardak,
      Hiç olur mu çamdam çardak?…

      Seçmen yine karamsar mı,
      Geleceği gören var mı?

      Seçimlerde oyu alan,
      Net galiptir arta kalan,

      Atla kimmiş son gaz geçen,
      Dürbünüyle var mı seçen?!

      Miğfer siper, başta tolga,
      Kötü vurur dipden dalga!
      …..

  10. Dibini kökünü dalga geçmeyi bırakın,
    geliyor gelmekte olan:))))))))))
    Martın sonu bahar:))))))))

    • milletin bilmediği ne gelecekmiş!

      emekli askerler amerikanin Erdoğan’a diz çöktürüp boyun eğdirdiğini söylüyorlar roportajlarinda TV konuşmalarında, onların gördüğünü ilk önce Putin görüyor olmalı ki ben verdiğim doğalgazın parasını geçen sene seçimlərde harcayasin diye almamıştım yerel seçimlerini de yap ama sonra paramı ver diyormuş. siz de kullandığınız doğalgazin parasını Putin’e verirsiniz olur biter. bunu bilen millet zaten doğalgazın bedava dağıtıldığı zamanlarda yüksek fatura ödememek için almamıştı kullananlar ödesin.

      Bizim evde ben kullandirmadim, elektriği de güneş enerjisi sistemine çevirdim yetiyor. geriye kalıyor mutfak faturaları onu da sebze meyve hariç yıllık alışveriş yapıyoruz.

      taksim meydanında tezgah açıp domatesi hıyarı kaça satacaksin da Putin’e olan borcunu ödeyeceksin. benden ve benim gibilerden alabileceğiniz bir tek domates hıyar parası gerisi sizden çıkacağına göre siz düşünün:))

    • …..
      Tahminler tutmaz sapar…
      Dip dalga sürpriz yapar,

      Mart kapıdan baktırır,
      Kazma kürek yaktırır…
      …..

      • ….
        Varsa bir alakası,
        “Nisan 1” dir şakası!

        Seçim-geçim yarışır,
        Birbiriyle karışır!

        Vatandaş oy verecek,
        Ertesi gün görecek!

        Eski tas, eski hamam,
        Herşey aynı tastamam!
        ….

Yoruma kapalı.