Başkanlar istifa ediyorlar etmesine de, neden istifa ettiklerini bileniniz var mı?

13
Reklam

Sonunda neredeyse hepsi ışığı gördü ve gereğini yerine getirdi, getirmeyen de getirecek…

Bursa belediye başkanı istifasını dün sundu; Ankara’nın belediye başkanı istifa için hafta sonuna randevu verdi. “Neredeyse” dememin sebebi olan Balıkesir’in başkanı direnişinde tek başına kalmış görünüyor.

O da sonunda hizaya gelirse şaşırmayacağım.

İrade güçlü çünkü; direnmeye niyetleneni niyetinden vazgeçirecek kadar güçlü.

Niğde.. Düzce.. İstanbul.. Bursa.. Ankara.. Balıkesir…

Kendilerinden istifa etmeleri istenen belediye başkanlarının illeri bunlar; biri hariç diğerleri istifa etti veya etmek üzere…

Sebepleri irdeleyince…

İyi de, bu başkanların kendi partilerinin lideri tarafından istifalarının istenmesinin sebebini bilen var mı?

Söylentileri ben de biliyorum, bilmesine: “FETÖ irtibatı” deniliyor… “Beceriksizlik, iş bilmeme” de diyenler var… Bazısı hakında ‘yolsuzluk’ imasında bulunanlar da çıkıyor…

Reklam

Direnenler muhtemelen biraz da bu tür ithamlar yüzünden direniyor.

Hangi suçlama hangi başkanı hedef alıyor, bileniniz var mı?

Bir belediye başkanıyla 17-25 Aralık (2013) sonrası söyleşirken, bana, belediyelerin o zamana kadar ‘hizmet hareketi’ diye bilinen yapıya yurt çapında aktardıkları değerlerin hayli yüklü olduğu bilgisi verilmişti. Bu bilgi 15 Temmuz’dan (2016) aylar önce çıkan kitabımda yer alıyor.

O değerlerin hepsi ve daha fazlası 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında devlet ve belediyeler tarafından geri alındı.

‘FETÖ ile irtibat’ denilen şey bu ise Hz. İsa’nın günahkâr bir kadına taşla saldırmaya kalkışanlara söylediği söz aklıma geliyor.

Gerekçenin ‘beceriksizlik’ olması da fazla ikna edici değil.

İstanbul, Ankara ve Bursa belediye başkanları birden fazla kez partileri tarafından aday gösterilerek o makama seçildiler. Sonuncu girdikleri seçim 2014 yılındaydı. Daha önceki dönemde başarılıydılar da, son bir-iki yılda mı becerileri eksildi?

Başarılı olmanın kriteri nedir sonra? Bunu bilirsek görevden ayrılmaya zorlanan başkanları yerlerinde kalanlarla mukayese etme imkânına sahip olabiliriz.

Reklam

En tedirgin edici itham ise ‘yolsuzluk’ imasıdır.

Defalarca aday gösterilerek belediye başkanlığında kalması sağlanmış isimler son birkaç yıl içerisinde mi böyle bir yola saptılar, yoksa sabıkaları eski mi? Eski veya yeni, böyle bir duruma nasıl müsaade edildi?

‘Yolsuzluk’ Türk Ceza Kanunu içerisine giren bir ‘suç’ olduğu için, öyle bir şaibeyle görevden ayrılması sağlanan başkan/lar hakkında cezai takibat yoluna başvurulacak mı?

Etrafta dolaşan bu tür söylentiler onun da kulağına gelmiş olmalı ki, Bursa’nın belediye başkanı, istifa ettiğini açıkladığı anda, “Benim alnım ak, yüzüm pak” deme ihtiyacı hissetti.

Öyle olmadığını düşünmemiz için görünürde bir sebep de yok zaten.

İlk kez tartışılıyor

AK Parti’nin bu tür tasarruflarda izlediği yöntem ‘kol kırılır, yen içinde kalır’ sözünü hatırlatıyor; genellikle “Neden?” sorusunun ortaya atılıp tartışma açılması istenmez AK Parti çevrelerinde.

Görevden alınan bakanlar, partide konumlarını kaybeden yöneticiler oldu, böyle bir soru sorulabildi mi?

Yine istenen, istifaların ‘parti-içi bir tasarruf’ olarak görülmesi ve tartışılmaması; bu belli…

Ancak, bu defa durum biraz farklı gelişti. Parti içi bir görevden istifa etmekten söz etmiyoruz çünkü. Parti tarafından halkın önüne seçsinler diye sunulmuş insanlar istifa ediyorlar.

İki yıl önce önlerine aday olarak beğendikleri parti tarafından sunulduğu için oylarını esirgemedikleri kişilerin şimdi istifa ettirilmesinin ardındaki gerekçeyi halkın merak etmemesi mümkün mü?

Merak ediliyor. Ben de şahsen bir oy sahibi olarak merak ediyorum.

2019 hayati seçimleri

Büsbütün gerekçesiz değiliz; bir de kulaklara fısıldanan “Önümüzdeki seçimden başarıyla çıkmak” gerekçesi var.

AK Parti 2019 yılı Mart ayında yapılması beklenen yerel seçimlere ‘hayat-memat’ meselesi gözüyle bakıyor. 16 Nisan referandumunda ‘Hayır’ oylarının önde çıktığı illeri kaybetme endişesi bu yola başvurulduğunu düşündürüyor.

Ciddi bir gerekçe bu.

Ancak endişeyi ortadan kaldıracak bir yöntem mi başvurulan? İstifa edip gidenin yerine konulan ismin kısa süre içerisinde fark yaratıp kendisini kabul ettirebileceği ne malum?

Özellikle de istifa süreci sırasında başgösteren tartışmaların kamuoyunda bıraktığı izlerden sonra?

Farkındayım, konuyla ilgili bulanıklığı ortadan kaldıracak açıklamalar yerine, zihni karmaşayı daha da artıracak pek çok soru var bu yazımda. Ancak hepsi herkesin zihninde taşıdığı sorular bunlar.

Cevap bekleyen sorular…

Ben sormasam da sorulan sorular…

Verilecek doyurucu cevaplar, en başta, AK Parti’ye oy vermiş insanları rahatlatmaya yarayacaktır.

ΩΩΩΩ

Reklam

13 YORUMLAR

  1. Beyler sahi biz demokrasi ile yönetiliyorduk değilmi ? hani halkın seçtiği ve sıkça vurgulanan “MİLLİ İRADE” .beyler milli iradeye darbe yapılıyor yahu yoksa ben mi yanılıyorum. Bu belediye başkanlarını biz seçmedik mi.Hırs ve kibir bir insanı ateşin odunu yediği gibi yer dostlar.

  2. Önümüzdeki seçimleri mutlaka kazanmaliyiz hırsının, siyasi yanlış yaptirmamasi çok zor. Bu da olası yanlislardan bir tanesi. Biz ne yaparsak yapalım halkımız hosgörecektir özgüveni. Bakalım halkımız daha ne kadarını hoş görecek.

  3. Anyasamızda ki”demokratik hukuk devleti”kavramıyla bağdaşmayan olaylar,yadırgamanın çok ötesinde hayret ve esefle yaşanıyor.bazı tuhaf sözlere,dinleyenlerin onay alkışlarını da anlamak mümkün değil.
    Üç Belediye başkanının istifa serencamı ise bambaşka bir alem ki,litaretura girebilecek özellikler taşıyor.
    Restleşme gibi başlayıp,gizli pazarlık sonunda,bir tarafın imalı tehdidi noktayı koyacak gibi.
    Bizler,Neden,niçin? diyerek iki nokta üstüste koyarak soracağız:Sandıkla gelenin,sandıkla değil,”kafeslenerek” götürülmesi demokrasi ve milli irade kavramlarına uygun mudur?
    Belediye başkanlığının üzerinde bürokratik şemada Vali,İçişleri Bakanı,Başbakan veCumhurbaşkanı yer aldığına göre “layüsel” olmayan Belediye başkanının tasarruflarının suçun şahsiliği kuralıyla üslerini ilgilendirmeyeceği elbet düşünülemez.Başkanların suçu varsa,teselsül tarikiyle onlara da uzanır.Açık rejim olan demokrasilerde kapalı kapılar altında ki işler,”müze”ye kaldırılmalıdır! Neyin
    “bedeli ağır ödenip,gereği yapılır”?Milyonlarca seçmeni doğrudan,milletin tümünü dolaylı olarak ilgilendiren konuları,”ben yaptım oldu” şark kurnazlığıyle icra edilmesi mümkün değildir,asla makbul değildir.

  4. Sayın Koru;
    “‘FETÖ ile irtibat’ denilen şey bu ise Hz. İsa’nın günahkâr bir kadına taşla saldırmaya kalkışanlara söylediği söz aklıma geliyor.”
    Cümlesi yazının en can alıcı noktası.
    Ancak bu noktadan sonra birden yazının içeriğinin yön değiştirdiğini görüyoruz.
    Acaba bir cesaretsizlik mi söz konusu diye düşünmeden edemedim.
    Tırnak içindeki cümleden sonra “İlk taşı günahsız olan atsın” diyerek yazı devam etmeliydi ve anafikrini kaybetmemeliydi.
    Sonra da şu soru sorulmalıydı:
    Günahsız olan var mı?

  5. C.başkanı son konuşmalrında yerimizi gençlere bırakmalıyız onlara hazırlanmalıyız diyor,yolsuzluklar çoğaldı diyor bir çok insanı sebebi bilinmeden görevden alıyor.Belkide Erdoğan başkanlık seçimlerinde aday olmayacak,önümüzde çok büyük bir ekonomik kriz olduğu herkes tarafından dillendiriliyor,Erdoğan üzerinden ülkemizin sıkıştırılmasıda malûm,Abdullah Gül ü C.başkanı olması örneğide önümüzde….Olamazmı sayın Koru sizce Sayın Erdoğan herkese yine gol atamazmı…?

  6. Demokrasi ideal bir rejim değil, bir kere, bunu çok yerde çok kişiye söylemişimdir. İyi çalışabilmesi, kısmen de olsa yararlı olabilmesi için medeni bir toplum, hakşinas bireyler lazım. Kurnaz, kaba, fırsatçı köy kültüründen, bedevilikten uzak bir şehir toplumu lazım.
    En belirgin faydası ! , belki, bilgi ve kültür birikimi olan şehrin eşrafı (şereflisi veya şerefsizi) yerine, çoban Sülü ve Obama gibi kara kişilere de mevkii ve makam sunmasıdır.
    Bilinen o ki, Türkiye Demokrasisinde Belediye Başkanlarını da m.Vekilini de HALK SEÇMİYOR. Halk, seçmen, Parti TERCİHİ yapabiliyor.
    Belediyeler ve M.Vekilliği HİZMET makamlarıdır. Aklı, gönlü ve cebi boş olanların pek de talip olmaması gerekir. Zira, para ve mevkii edinme yerleri değildir, bir ticarethane HİÇ değildir. O yüzden Hizmet makamı ve memuriyet denmiştir. (Anlıyan ADAMA, “sivrisinek saz…” demişler).
    Anlatılanlara göre – karakterini sevmediğim – BATIda, Belediye Başkanı kim, M.vekili kim, Başbakan kim, Başkan kim ? Halk bunlarla ilgilenmez ve adını bilmez, bile.
    Biz küçükken, “Ankara benim ” oynardık. Şimdi ise, herkes “benim” diyor. Oyunun anlamını yeni yeni çözmiye başladım.
    Atalar, “bir baltaya sap olamadı” derdi. Her aday olan bir sap olmıya, mevki, makam, unvan veya başka şeyler koparmıya veya çevresine caka ve çalım satmıya geliyor. O yüzden de hep tirübünlük, göstermelik çalışma yapıyor; şamata ve şarlatanlık … başını almış gidiyor. Çoğu, babasının MALINI bile, bu derce, savurgan ve merhametsizce harcamaz, belki.
    Bu mevkilere gelirken, Müslümanlık, kul hakkı ve hesap GÜNÜ kapı dışında bırakılıyor, Müslümanlarca. Bir nevi sekülerist oluyorlar. Laik ve materyalist olanlar ise, – gün görmüş istisnalar dışında – böyle bir kaygı taşımıyor ;zaten yok.
    “Bir ömür boy ALLAH İÇİN ÇALIŞTIM” diyerek, NEFSE hizmet ediliyor, belki de
    Kim yolsuzluk iddiasında bulunuyorsa, kim AB veya İslam KRİTERLerinden bahsediyorsa
    YOLSUZLUK BAKANLIĞI teklifini getirmelidir. Aksi takdirde, samimiyetsiz blr mürai ve sahtekardır
    Ak Parti ve bilhassa Başkan seçimleri hayat-memat mas’elesi olarak görüyor da ;
    Seçimler için geriye kalan 1 ve 1,5 yıl içerisinde, yeni başkanlar Ak Partiyi Mevcut Belediyelerinden mi edecek ? Yoksa, başkanlık ve m.vekili seçimlerine başka türlü mü etki edecek ? !
    İstifa ettirilen Başkanlar ve sempatizanları gönül rahatlığı ve şevkle Partiye çalışacak mı ?

    Koru’nun sorularının ve başarı ihtimalinin tek cevabı var. Başkanın, görevlendirilecek Belediye Başkanlarını başına buyruk değil, bir eyalet valisi gibi yönetme arzusunda yatıyor.

    Tekrar edeyim. Dış İşleri Bakanlarından İ.Sabri Çağlayangil’e sormuşlar; CİA nedir ?. – Seni onlara çalıştırırlar, sen farkına bile varmazsın.

  7. Sayin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Sayın Başbakan Ahmet Davudoglu nasıl gittilerse; bunlar da tıpış tıpış gideceklerdir. ..
    Sırada gidecekler daha çok. . Bakalım sonunda sıra kime gelecek…?

  8. Fehmi bey ak parti istişareyi, aklı , mantığı devre dışı bıraktı, tek kişi hariç kimsenin değeri ve kıymeti yok , peki bunun neresinde bereket , başarı ve doğru politika bekleyeceğiz.. Ama hepsi bu yolu açtıkları , hatalara itiraz etme cesaretini gösteremeyip , yanlışları olumladıkları için de müstehaklar..

  9. Sayın Koru sizin sorunuzun cevabi dünkü yazınızdaki alintılarda.
    Bu seferki seçimlerde günah keçisi olarak bu başkanlar seçildi.
    “Future”konuşmalardan bir kaç örnek.
    “İçimizdeki bu hainleri gördünüz, bizi arkadan vurdular, şehirlerin hallerine bakın.”
    Bunların hepisi fetocu imiş damarlarımıza kadar sızmışlar nasılda bilemedik beni affedin hakkinizida helal edin.bizi aldattılar.
    Ama ben halkıma söz veriyorum bunların inlerine gireçeğim ,memleketın düşürldügü hale bakın benim kadim milletım bunları haketmiyor.” ” Seçilirsem bunların bütün yolsuzluklarını tek tek çıkaracağım.”
    Dişarda ABD var orası tamam fakat ıçerde kullanılacak mağduriyet kahramanı kalmadı. Onun için belediye başkanlari paha biçilme hazine.

Yoruma kapalı.