Batı –yine– bize komplo mu kuruyor? Ekonomimizle oynayan yabancılar mı? Benim cevabım..

44
Reklam

 

“Bu defa da ekonomiden vurmak istiyorlar; bütün dertleri Türkiye’nin önünü kesmek çünkü…”

Son zamanlarda TV ekranlarından en fazla işittiğiniz cümle bu olmalı; bazı sütunlara da yansıyan yaygın görüş bu. Kendi haline bırakılsa, siyasilerimiz istediklerini yapabilseler, kanatlanıp uçacak Türkiye; ama işte birileri bunu istemediği için…

Ekonomi yalpalamaya yüz tuttuğunda, geçmişte de, buna benzer yakıştırmalar işittiğimi hatırlıyorum.

Küreselleşme ile hemen bütün ülkeler ekonomik açıdan birbirlerine bağlandığı için bütünüyle yabana atılmayacak bir görüştür bu.

Malınızı üretecek hammadde alamaz.. veya hammadde temininde zorluk çekmezsiniz, ama ürettiğiniz malı satacak yer bulamaz hale gelirseniz..

Ne yapacaksınız?

Dışarıdan mal alabilmek için bedelini yabancı para cinsinden ödemeniz gerektiğini de unutmayın…

Ekonomimizin gerçekleri

Türkiye, ekonomisi en düzgün çalıştığında, her yıl 200 milyar dolar kadar bir dış para girdisine ihtiyaç duyuyor. İhracattan, dolaylı-dolaysız yabancı yatırımlardan, turizm gelirlerinden, yurtdışı müteahhitlik hizmetlerinden gelenlere rağmen, yine de belli bir açığı oluyor ülkemizin…

Reklam

‘Câri açık’ diyor geçiyoruz, ancak o açık karşılanabilir olmaktan çıktığında…

Geçmişte IMF’nin kapısına düşüyorduk…

İhracat rakamımız şimdilerde yerinde, ama diğer bütün girdilerde önemli düşüşler var:

Bir ara doğrudan yabancı sermaye girdisi yıllık 20 milyar doların üzerine çıkmıştı; son birkaç yıl azala azala bu yıl galiba 1 milyar doların altında kalacak..

Turizm gelirlerimiz geçmiş yakın yıllarla mukayese edilemeyecek derecede düştü…

Yurtdışı müteahhitlik hizmetleri deseniz, dışarıda iş almakta zorlanmaya başladı müteahhitlerimiz.. ve evet o girdi de sözü edilemeyecek durumda bugün…

Doların değeri ABD başkanlık seçiminden sonra pek çok ülkede yükseldi, bizde hepsinden fazla yükselmesinin sebebi daha çok bu tablo yüzünden…

Tabloya bakıldığında, “Yabancılar müdahale ettiği için…” diyenlere hak vermemek elde değil…

Reklam

Daha önce Türkiye’yi yılda 20 milyar dolarlık yatırım yapılabilecek bir ülke olarak görenler kimlerdi? Ya şimdi yeni yatırımlar yapmak yerine eski yatırımlarını elden çıkarma çabasına girenler?

İkisi de yabancılar…

Ülkemizden uzak duran turistler?

Onlar da yabancı…

Müteahhitlerimize iş vermekte nazlananlar da öyle…

Hepsi el ele vermiş ekonomimizi durgunluğa itiyorlar…

Görüyorsunuz, basit bir akıl yürütmeyle bile, ülkemize karşı, ekonomik açıdan dize getirme amaçlı bir komplo olduğuna varılabiliyor.

Varılıyor, ama kendi hesabıma ben o noktada zihnime üşüşen soruları cevaplamakta zorluk çekmeye başlıyorum.

Kendimizin kendimize yaptığı…

Hepimizin en kolay cevaplayacağı turizm konusundaki sorudan başlayalım: Tamam, ülkemizi en çok seven ve her yıl tatilini güney sahillerimizde geçiren yabancılar bile bu yıl başka ülkelere gitmeyi yeğlediler; ancak bunun sebebi turizm yoluyla ekonomimizi çökertme niyeti midir, yoksa?

Rusya ile jet krizini yabancılar çıkarmadı ki… Aylar sonra yakınlaşabilmek için sarf ettiğimiz çabaların yarısını uçak düşer düşmez yapsaydık, Rus turisti bu yaz da ağırlardık, sebze ve meyve ihtiyacını Rusya bizden almaya devam ederdi…

Atatürk Havalimanı’ndaki, ülkemizin en büyük iki ili İstanbul ve Ankara’daki patlamaların fâillerinin ülkemizde neşv-ü nema bulmalarında yabancıların kabahati yok ki…

Yabancı ülkelerden iş alan müteahhitler daha büyük kâr kapısını kamu garantili Türkiye’deki inşaatlarda gördüyse ve dışarıya ilgilerini yitirdilerse, kim müteahhitleri suçlayabilir ki…

Doğrudan yabancı sermaye, evet ülkede demokratik standartlar yerinde midir, insanlar özgür müdür diye dertlenmeden sadece kâra gelir; öyledir ama.. önünü göremiyorsa.. yarın kârını dışarıya çıkarabileceğinden, hatta malına mülküne el konulabileceğinden endişe ediyorsa.. yargı sisteminize bakıp hakkaniyet ve adalet duygusu konusunda eksikliklerin varlığını fark ediyorsa..

Bu durumdaki yabancıya ne tavsiye edersiniz?

Küreselleşme çağında, eğer ülkeniz onun bir parçası halindeyse, global dengede nerede durulduğu da önemlidir.

Şaşılacak bir şey, ama gerçek:

Türkiye global dengede kendisinden vazgeçilecek ülkeler arasında bulunmuyor.

Şaşırtıcı mı geldi; ama üzerinde biraz düşünürseniz siz de aynı sonuca vardığınızı göreceksiniz…

Ülkemiz 1950’li yıllardan beri, çeşitli ittifaklar yoluyla, ABD ile ve Almanya, Fransa, İngiltere yanında diğer Avrupa ülkeleriyle aynı ligde yer alıyor. NATO’da üye.. Sonunda aynı çatı altında buluşmayacak olsa bile, Avrupa Birliği’nin ‘üye olabilir’ damgasını üzerinde taşıyan bir ülke..

Bunu bir çok sorunu birlikte daha kolay çözebileceklerini düşünerek ve bölgedeki diğer ülkelerden farklı muameleye tutarak Türkiye’ye sağladı Batılı ülkeler…

İstediğimiz zaman o ittifaklardan çıkabiliriz elbette; ortak politikalara, hatta ortak değerlere boş verip kendi yolumuzu kendimiz de seçebiliriz.

Hiç kuşkunuz olmasın bunu yapabiliriz.

Tek bir şartla: O durumda da ekonomik açıdan ayakta kalabileceğimiz farklı tercihlerimiz olabilirse…

Avrupa’nın ekonomimiz içerisindeki ağırlığı yüzde 50’yi aşıyor; o ağırlığı taşıyabilecek bir alternatif bulabilirsek..

O durumda olur, neden olmasın?

Soru şu: Bugün böyle bir alternatif var mı?

Yoksa, o halde neden varmış gibi davranılıyor?

Demokrasi tek alternatif, hukuk devleti olmak da…

Türkiye’nin AB perspektifi içerisinde kalması, daha demokratik ve insan haklarına saygılı gerçek anlamda bir hukuk devleti halini alması, yediğimizin içtiğimizin Alman, İngiliz ve Fransız’ın yediği-içtiğiyle aynı kalitede olması demek..

Hayır, “Biz farklıyız, bize daha değişik ölçüler uygulanmalı.. gazetecilerimizi, aydınlarımızı daha kolay hapse atabilmeli.. akademisyenlerimizi gözlerinin yaşına bakmadan görevlerinden uzaklaştırabilmeli.. bizim de kendilerine hoş gözlerle baktığımız dönemlerde örgüte arka çıktıkları için işadamlarımızın mal ve mülklerine el koyabilmeli.. örgüt elemanlarını yakalayamadığımızda genç-yaşlı bakmadan bir-iki yakınını cezaevlerine tıkabilmeliyiz” derseniz..

Kusura bakılmasın, ama…

Yabancılar, karşılarında, standardı yüksek bir Türkiye istiyor ve bunu gördüğünde bizimle iş tutuyor, bu görüntüden uzaklaşıldığında araya mesafe koyuyorsa…

Acaba buna “Bizi sevmiyorlar.. büyümemizi istemiyorlar.. önümüzü kesmek için ekonomimizi baltalıyorlar.. o yüzden” diyebilir miyiz?

Diyen çıkabilir elbette, ama başta beni ikna etmekte zorlanır.

Filmi başa sarmamız gerekiyor; fabrika ayarlarına dönmek güç olsa bile, değerler açısından 2011 öncesine dönmekte fazla zorlanmayız herhalde.

O zaman 15 Temmuz ihanetiyle de daha iyi hesaplaşırız; hiç kuşkunuz olmasın.

ΩΩΩΩ

NOT: Bu yazıyı yazabilme cesaretini, bana, Hürriyet‘te Akif Beki‘nin sütununda bugün karşılaştığım, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Mehmet Görmez‘in şu sözleri verdi:

“Bu yapıyla bir şekilde yolu kesiştiğinde cahil ve masum adımlarla hareket ederek iyi işler yaptığını zannedenler, örgütün akıl hocalarından, proje mimarlarından, kasa ve cüzdanlarından, elebaşlarından ayrı değerlendirilmelidir…

“Bu kişilerin topluma yeniden kazandırılması, karşılarında devletin hakkaniyeti ve mutedil duruşunu bulması son derece önemlidir…

“Bir kimsenin işlediği suçtan dolayı başkaca bir yakınının mağdur edilmesi düşünülemez. Suçlu da olsa hiç kimse açlığa ve yokluğa mahkûm edilemez, rızıkları kesilemez…

“Bu ilkeler hakkın ve hukukun gereği olup, FETÖ’yle mücadelede bu ilkelere riayet edilmesi adaletin yanı sıra toplumsal huzurun tesisi için de elzemdir…”

Kendisine teşekkür borçluyum. FK.

Reklam

44 YORUMLAR

  1. Buradan şu anlaşılıyor;
    Devlet ve siyaset erkanı ve erbabından daha dirayetli ve mantıklı çıkışlar yapılsa yazılarınızın cevvaliyet ibresi daha da yukarı çıkacak “belki işaret fişeği bekleyen az yazarlarımız da buna dahil olacaktır.”
    Hamiş: Bu arada Halep, İran ve Rusya eksen(sizliğ)inde siyasiler neden İran’a, AB’ye laf çaktıkları kadar çıkışmaz, ilişkileri sorgulamazlar. Rusya meselesine hiç girmeyeyim. Sebebi belli zaten. Ama meydanda söz yok. O zaman ben üstleneyim:
    ” Eyy Rusya, Ey mezhebi dininin önünde duran İran”…

  2. Eskiden güzel bir reklam vardı şuydu reklam. Fişini al yol su elektrik olarak geri dönsün . Tabi okul v.s de var. Ben buna beton yiginini da ekleyeceğim. Tabiki bunu da faiz lobisi ve hizmetkarlarina bağlayacağım . Ucagimizi tankı mizi uretebiliyoruz ama nedense bir kombi veya bir araba üretecek kapasitemiz yok. Dünya otomobil pazarına sahip firmaların ülkemize gerçekten madalya takması lazım . Adamların arabalarını satabilmesinin en önemli sorunu yol . Yollar eğer ne kadar çok olursa bir ülkede o kadar araba satışı olacak demektir . Reklam bile yapmadan araba satışı . 🙂 hemde servetler ödenerek alınıyor . Neden ; satan razı ,aracı ( devletimiz oluyor ) razı ve alan razı . Faiz lobisi nerde ?! . Bulunur bu lobi . Şimdi bu faiz lobisi bankalar vasıtasıyla insanları ülkeleri sömürür. Sen bina yapıp halkına satarken halkını bankalara muhtaç duruma getiriyorsan vede halkının yüzde 90 i bankalara borcluysa affedersin ama faiz lobisine hizmet ediyorsun demektir . Çıkıp ey faiz lobisi bizi durduramayacaksin yolumuzu kesmeyeceksin diyorsa birisi kesinlikle safça değil ne olursun beni sensiz bırakma demek istiyordur . Yazıyı cesurca ve gerçekten faydalı buldum . Kaleminize sağlık

  3. Darbe ve darbe sonrasındaki gelişmelerle alakalı yurtdışındaki basın outletlerini ve blogları takip ediyorum. Yurtdışında, Türkiye’deki iktidarın savunduğu görüşlerin aksi hakim olmakla birlikte, insan haklarının çiğnenmesi büyük tepki çekmektedir. Adil yargılamanın olmadığı bir ülkede, insanlar hergün ne ile suçlanmış olduğunu bilmeden göz altına alınıp tutuklanıyor, hatta işkence bile görüyorlar. Traji komik bir durum; baklavacısından dönercisine, futbolcular, ev hanımları tutuklanıp sorgulanırken, Adil Öksüz buharlaşıp uçtu. Bütün bu gelişmeler darbe gelişmelerinin tiyatro olduğuna dair kuşku uyandırıyor. Geçenlerde okuduğum bir bloğu referans olarak gösteriyorum: http://turkeypurge.blogspot.com.au

    Allah sonumuzu hayır etsin…

  4. Sayın Koru, siz lanet olası darbe gerçekleştiğinde de aynı yönde yazılar yazdınız.Şunu hiçbir zaman unutmayın mağdurlar sizi herzaman iyi hatırlayacaktır.Siz de bir anlamda mağdur sayılırsınız görüşlerinizi ancak kendi sitenizde ve Ruşen Çakır ile yaptığınız programlarda dile getirebiliyorsunuz.
    Allah aşkına ekranlara çıkan insanlara bir bakın yıllarca AKP yi nasıl desteklemişiz kendimdem utanıyorum.Mesele dindar olmak değilmiş mesele insan olmakmış.Siz(iktidar)insanların suçluluğu kesinleşmeden delil olmadan suçlu ilan ediyorsunuz.Bir çoğu yargının karşısına çıkamadan hakka yürüdü yürüyor bunun vebalini nasıl verceksiniz.
    Dört ayı geçti darbe daha karanlık olarak karşımızda duruyor o gün polise övgüler düzülüyor du bugün kapının önüne konuyor .En önemli tanıkları darbe komisyonuna gelip yaşananları anlatmıyor ama yurtdışı gezilerin de darbenin üç atlısı gibi gülerek poz veriyorlar .Yaktılar memleketi ,içimizden yaşama sevincini söküp attılar.Bu zulmün üstüne neyi bina edecekler!…
    Almanya da yaşayan bir yakınım artık Alman’ların bakışı bize karşı değişiyor .O kadar nefret dili kullanılıyor ki herkes uzaklaşıyor ondan sonra da herkes bize düşman aynı Avrupa sizi iktidara geldiğiniz de sizi destekliyor su reform yaparken ülkeyi getirdiğiniz noktaya bakın .Ve halkımız emin olun ki bunun hesabını soracaktır.

  5. “Suçlu da olsa hiç kimse açlığa ve yokluğa mahkûm edilemez, rızıkları kesilemez…” sözü gayet yerinde, ne var ki suçlu olmayan binlerce insan sorgusuz sualsiz benim gibi görevlerinden uzaklaştırıldı. Ben bir öğretim üyesiydim ve üniversitelerde artık görev alamayacağım. Hakikatleri geç seslendiren EY Diyanet İşleri REİSİMİZ! Hukuk Devleti benim rızkımı OHAL yöntemleriyle kesti…Rızkımı temin etmek için bundan böyle ben nerede çalışayım bana söyler misiniz? ..İki yabancı dil biliyorum, kendime güveniyorum o halde acilen Almanca Öğretmeni arayan bir Yabancı Dil Merkezine gideyim dedim…Tam anlaşmıştık ki bu sefer ben söyleyeyim bari dedim ve ihraç edildiğimi söyledim…aldığım cevap: “Aaaa Hocam! Bu bizi sıkıntıya sokabilir.” Ey DİYANET REİSİMİZ: Bu böyle devam ederse rızkımı yurt dışında aramak mecburiyetinde kalacağım. Duyuyor musun beni? Öz Vatanımda rızkım kesiliyor benim…Bunun vebali kimindir?

  6. Sayın Diyanet İşleri Başkanının sözleri gayet isabetli de neden bunu OHAL ilan edildiği günlerde söylemedi acaba?. Şimdi benim gibi şu 3-4 aylık bir zaman diliminde elinde kalem ve kitaptan başka “silahı” olmayan binlerce akademisyen “terörist” damgasıyla açığa alındı ve(ya) ihraç edildi. Bunun bir sorumlusu da hak-hukuk-adalet gibi değerlerin korunması için sesini yükseltmesi gereken Diyanet’tir. Ancak bu sorumluluğunu yerine getirmediğini ve açığa alınanları/ihraç edilenleri ayrıca dışladığını yaşadığım somut bir örnekle ifşa edebilirim: Diyanet , beni Ankara’ya manevi destek elemanları yetiştirme programına eğitmen olarak davet etmişti. (Ki bu alanda benim öncü konumda olduğumu Diyanet gayet iyi bilir). Ankara’ya gittim ama dersime 10 dakika kala bir şok yaşadım: “Ali Hocam, Sizin açığa alındığınızı daha yeni duyduk. Kusura bakmayınız. Keşke bunu bize daha önce söylemiş olsaydınız.” dediler. Bütün bilimsel birikiminiz bir anda hiçe sayılıyor ve kurumlar içinde en çok güvenmek istediğim Diyanet bile beni bile bile ötekileştiriyor. Hani şüpheli konumunda olmak, suçlu olmak anlamına gelmiyordu? Nerede sizin Masumiyet Karinesi inancınız? Diyanet, mağduriyete uğramış her bir vatandaşımızın vebalini çekecektir.

  7. Önyargıları ile hüküm veren birini, birşeye ikna edebilmek, deveyi iğne deliğinden geçirmek gibi zormuş. Çok önyargılıyım ki, farklı düşündüğüm Fehmi beyin bazı cümlelerinden çıkarttığım sonuçları, dikkatinize sunmak istiyorum.
    “Rusya ile jet krizini yabancılar çıkarmadı ki…”;
    Fetöcü pilotların rusya ile aramızda sorun çıkarması için, başka ülkelerin çıkarlarına uygun yapılan, bir eylem olduğunu sanıyordum. Devletin üst kademesinin ve milletin çoğunluğunun sahip olduğu bu görüşün yanlış olduğunu öğrenmiş oldum. Ayrıca Suriyede ve Irakta at koşturan abd,ab,rusyanın Türkiye ekonomisi ve istikrarı bozulmasın diye çok dikkatli olduklarını, aksine düşünmenin kötü bir akp propagandası olduğunu öğrendim.Oysa ben tersini düşünüyordum.
    “Atatürk Havalimanı’ndaki, ülkemizin en büyük iki ili İstanbul ve Ankara’daki patlamaların fâillerinin ülkemizde neşv-ü nema bulmalarında yabancıların kabahati yok ki…”
    Pkk,Dhkpc,daeş denilen örgütlerin, yabancılarla hiçbir bağı olmadığını, onların lojistik, para, silah desteklerinin türkiye içinde, kimsenin desteği olmadan kendi kendilerine karşıladıklarını Fehmi beyin bu cümlesinden çıkartabiliyorum, bilmiyorum yanlış mı anlıyorum. Ben bunun böyle olmadığını sanıyordum, yanılmışım.
    “Acaba buna “Bizi sevmiyorlar.. büyümemizi istemiyorlar.. önümüzü kesmek için ekonomimizi baltalıyorlar.. o yüzden” diyebilir miyiz?
    Diyen çıkabilir elbette, ama başta beni ikna etmekte zorlanır.”
    Standartlarını 15 sene önceye göre bir hayli yükseltmiş, her sene dünya ortalamasının üzerinde büyüyen bir Türkiyede olduğumuzu, dünyadaki çoğu ülke vatandaşları arasında bile artık eskisinden çok çok farklı gözle bakıldğımızı (olumlu manada) sanıyordum.Yunanistan gibi iflas etmiş bir ülkeye bile olumlu notlar verebilen kredi kuruluşlarının Türkiyeye hep haksızlık ettiklerini sanıyordum. Batı medyasınında dnalarından olsa gerek, bizi hep öcü gibi gördüklerini sanıyordum. Ayrıca medyanın, algıları yönetme konusunda çok önemli bir yöntem olduğunu, gizli servislerin ve ülkelerin kendi çıkarlarının propagandası için medyaya çok para harcadıklarını sanıyordum. Hatta gizli servislerle irtibatlı kimi sivil toplum kuruluşlarının, bazı medya mensuplarını maaşa bağladıklarını düşünüyordum. Meğerse hepsi kuruntuymuş. Onların objektif düşünüp, bizim yararımızı isteyen insanlar olabileceği tamamen aklımdan çıkmış.
    Sonuç olarak; bu kadar önyargıdan sonra artık objektif düşünmeye başladım. Bence de artık arvupa ile abd ile çatışmak yerine, manda olarak kimi seçeceğimize karar vermeliyiz. Çünkü batının alternatifi yok.

  8. Her geçen gün şaşkınlığım artıyor. Allah bizlere akıl, fikir, iman, feraset, dirayet zaafiyeti vermesin. Su’i zandan uzakta yazılarınızı okumaya çalışıyorum. Tarafgirliğim hiç olmadı, hala yok. Eski netlik ve orjinalliği bulamıyorum. Selam ve dua ile

  9. Üstad Necip Fazılın da beğendiği,merhum
    Mehmet Akif İnan’ın su misralari buraya
    yakışır herhalde :

    Anamı sorarsan Büyükdoğu’dır,
    Batı ki sırtımda paslı bıçaktır.

    Gel kurut bu çağın kargaşasını,
    Seninle beklenen şimdi şafaktır.

  10. 15 Temmuz hain darbesini yapıp bizim alnımıza bu kara lekeyi sürenleri Allahta affetmesin devlette affetmesin.Ben hayatımda bu kadar utandığım başka bir dönemi hatırlamıyorum.Bu utancı bize yaşatanları Allah’a havale ediyorum.

    • Resim sn Koru’nun yazısına imza olmuş gerçekten,dost acı söyler anlayışıyla yazılmış,faydanılması gereken güzel bir yazı olmuş,ayrıca yazıya yapılan yorumlardan’da ikinci güzel bir yazı çıkar,dilerim rövanşist duygularla haraket eden meslektaşları bu yazıdan başka anlamlar çıkarmazlar.

  11. Bugün sabahtan vakit bulup yazıyı okuyup yorum yazmıştım.
    (Genellikle vaktim olmuyor ama bir-iki gündür oldu.)
    Ama yorumumu herhalde onaylamıyorsunuz!
    Bilgi verirseniz; ona göre cevabım olur…
    Selam ve dualarımla…
    Reşad/RNE

    • Reşat Bey,

      Bugün 2-3 toplantıya katıldım… Yorumları doğru düzgün onaylama fırsatım olmadı. Sizin yorumlar genelde onaylanıyor, farkındasınızdır..

      Saygılarımla.

  12. Mehmet Görmez hoca benzer şeyleri önceden de söyledi. Adalete her zaman vurgu yaptı.

    Her cuma hutbesinde de “Allah adaleti emreder…”ayeti okunur.

    Adeletten ayrılın diyen hiç kimse yok.

    Milletimize 15 Temmuz kötülüğünü yapanların ve destekçilerinin cezalandırılmaması ise düşünülemez.

    • Evet, her Cuma o ayet okunur ve ne yazık ki rutine binmiştir: Kimse anlamını idrak etmek için uğraşmıyor yani okunması sıradanlaştığı gibi anlaşılması ve de idrak edilip uygulanması da olmuyor. Adaleti emrettik sonra devamında yakınlarınıza (akrabalarınıza diye söylerler) yardım etmeyi emreder (Diyanet İşleri Başkanlığı: Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayâsızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.). Rutine bindiği için uygulamada yok. Cuma namazında da bu ayet zikredildiğinde de kimse yapılan bir uygulamanın adaletli olup olmadığını maalesef düşünmüyor. Yani bakara süresinde belirtilen duruma “Yaklaşılıyor”-(Onlar) sağırlar, dilsizler, körlerdir. Artık (Hakka) dönmezler.

      Bekir Bey sizin de yaptığınız demagoji oluyor. Gerçekleri saptırmak için bir kaç kelam zikr ediyorsunuz. Değinen konu hoşunuza gitmiyor. Cuma günü okunan o ayet gündemle ilgili olsun diye okunmuyor: Güzel bir uygulama olduğu için rutine binmiştir.

      Anlayan anladı güzel insan. Burda kimse doğruları değiştiremez. Neyse fazla laf amacı saptırıyor. Noka.

      Selametle,
      İbrahim

    • Uzerindeki sis perdesi butunuyle henuz aydinlanmamis olan kanli darbe tesebbusune bizatihi katilanlar taniklarin ve kameralarin tesbiti ile adalete hesap veriyorlar. Bunlarla birlikte darbe planina dahil olup arkadan lojistik DESTEK verenler de ortaya cikariliyor. Fakat cemaate egitim ve hayir islerinden oturu destek olan sessiz cogunluk, kermesle para toplayan bayanlar, matematik anlatmaktan baska bir sucu olmayan ogretmenler darbeyle hicbir iliskileri olmadigi herkesce bilindigi halde cezalandirilmaktalar. Bu toplu mahkum edip cezalandirmanin, SGK’da fisleyip ise giremez hale getirmenin kanuna, adalete, diyanete, akla ve vicdana sigar bir yani var midir?

      AKP hukumetinden 3-5 bakan rusvet aldigi, ihaleye fesat karistirdigi, devletin ve milletin hakkini rusvetcilere peskes cektigi yonunde suclamaya maruz kaldilar. Erdogan tarafindan bu bakanlarin kabineden istifalari istendi ve bir daha ki secimlerde aday gosterilmediler. Velev ki bu bakanlar yolsuzluktan yargilanip hukum giyselerdi bu bakanlara DESTEK olan ve secilmelerini ve bakanlik koltuguna gelmelerini saglayan herkes size gore suclu olup cezalandirilmalilar miydi? Peki biraz daha isi ileriye gorurup tum AKP teskilatlarinda calisanlar bu devletin malini ve milletin cikarlarini yolsuzluk ve rusvetle zarara ugratan bakanlara dogrudan veya dolayli olarak DESTEK olmaktan oturu sorumlu tutulmalilar miydi? Sizi bilmem ama benim cevabim “asla sorumlu tutulamazlar, ortada bir suc olsa bile bu suc kisiseldir AKP teskilatlarini asla baglamaz” olurdu.

  13. Önce Ekonomi ekonomi kuralları içimde çözülür. Ekonomi siasyetle çözülemez. Yapılacak işler.
    1- İsatanbulda birkuyumcular koopetfi kurrulmalı, Vakıflar bankasının güvencesi ile bu kooeratif Aaltın bono çıkarmalı. Bu kooertfin dünyada şubeleri olmalı. Tüm ihracat ve ithalat bu bonolarla yapılmaldır.
    2- Hazine altınbonosunu Türklirası ile almalı ve satamaldır. Tüm arz ve talebi karşılamalıdr. Aaltın bononun değeri enflasyonun günlük ölçüsü kabul edilmeldir. Günlük ödmelr TL ile boröçlanmalar altın bolnısu ile olmalı ve faiz sıfırlanamlı.
    2- AB Gümrükbirliğinin ülkelerle işlem yapamz maddesi kaldırılmalı ve tümdünya için gümrük sıfırlanamlduır. Türkiye dünyanın açık pazarı haline gelmelidir.
    3- Tüm vizeler tek taraflı kjaldırlmalı, ülkeye hereks rahatçagirebilmeli ve çıkabilmelr. Yabancılar için kooperatifler kurulmalı o kooertfler ssoyal gfüğvenleiği sağlamaldır.
    4- Genel ssoyal güvenlik getrilmeli ve sigörta kişilerde n değil vergi ile birlkde işletmelerden alınmalıdır. Nakıt olarak değil üğretimden pay olarak alınamlı.
    5- Develt vatanadaşlara zorluk çıkarma bürokrasıs yerne çıkar paraleliğ içinde serrbst meslek erbabı ile yönetilemldir.
    Ekonomi bunlara ve benzerlerine dyanan tedbirlerle bağımszı hale gelir.
    Diğer Türkiye uçuruma gidiyor. Daha önce söylediklerimi hatırlatmak isterim.
    1- Olağan üstü hal ihanet değilse intihardır. Gün değil saat kaybetmeden kaldırmalıdır.
    2- Başkanlık ssitemi çalışmalarına resmen son verilemldir.
    3- Komşuların içişerne müdahele edilmeldir. Bize iltca eden değil hicret edenleri vatandaş yapıp ornaın mülklerini devlet onalrdan satın almalı ve bedelini odeten dveeltmzi istemeldir.
    4- Uluslar arası bloklaşmalarda Trürkiye tarafsız olamlı ve hakemlik ssitemini kabuleden develeterlle stratejik anlaşmalşar yapmalıdır.

  14. Fehmi Bey”in cesaret takviyesiyle de olsa sertlik derecesi azaltılmış “bir içimsu”gibi sunduğu yazısı bu bağlamda
    umarız kilometre taşı olur.Sayın Koru”nun yüzdeyüz doğru olan tesbitleri,AKPliler arasında anket konusu yapılsa
    sanırım yüzde doksan üzerinde reddedilir.
    Kendi “sakıncalı”uslubum beni zorluyor,canımı yakan gerçekleri acı tebessümle yazmak geliyor içimden.
    Fakat,yayımının yine ertesi güne kalması riskiyle standarlara bağlı kalıyorum.
    “Deniz bitti” demek isteyen,dahili ve harici bethahlar şunu bilsin ki,bizler,gemisini karadan yürüten Fatih”in torunlarıyız..Deniz bitse ne gam,karalar sağ olsun,kaptan-ı derya var olsun.
    Bir dezantajımız var,geminin,lafla yürütülemeyecek,”peynir gemisi” olması..
    Sadede gelelim…Hal-i pürmelalimizi yansıtan,deyim,öz değiş,halk söylemini sıralamğa bile olayın ciddiyeti el vermiyor.Yalan söylenmesi kesin gibi olacağı için”Allah için söyleyin”diye başlayarak vebale sebep olmayacağım.
    Söyleyin bakalım eyyyy AKP”liler!..Şu ülkede ve üzerinde yaşayan milletin hayrına olarak yapılan ne var?
    Hangi olayda DOĞRULUKtan bahsedilebilir? Ma”kustalihin sözkonusu olduğu 15 Temmuz belası bile karanlık içnde bırakılıyor.
    Yüce yaradandan,ayni konuda af dilemekle,”Lütuf” şükrü nasıl örtüştürülüyor?..
    Netameli,muğlak,birçok yönü belirsiz Darbe kalkışması kullanılarak,hakkın,hukukun,adaletin,insafın,merhametin,insani ögelerin,toplum barışının..rağmına tekrarlamağa bile tahammül kalmayan feci hataların sürdürülmesi bile tekbaşına Türkiye”yi dünyada yalnızlığa
    mahkum edebilecek vehamettedir.Bu satırlar,”istismar edebiyatı” değil,ancak yaşayanları bilebileceği vahim durumdur. Yangınlardayız…YURT YANGINLARINDA!..

    • Orhan bey ne zaman sizin yazınzı okusam ciğerim parça parça oliyor ve kendimi hiç afetmiyorum nasıl yıllarca AKP ye desdek vermişim.Birde size bir teklifim olacak lütfen birer yazıda.İnsan haklari, Sinir tanımiyan gazetecile,Birleşmiş Milletler gibi uluslar arası kurumların web sitelerine yazsaniz inanin bütün mağdurlarin sesini duyurmuş olursunuz, yalniz genel merkezlerine yazin onlar yaziyi kendileri çevri yaparlar.Sizizin yazilariniz gerçekden çok duygulu ve etkileyici yazsaniz ses getirir.Allaha emanet olunuz

      • Dert söyletir, fakat,bu toplumda kim okur kim dinler varak-ı mihri vefayı..Layık olmadığım
        müsbet görüşlerinizle gösterdiğiniz hüsnü teveccühe teşekkür eder,dualar gönderirim.

  15. Geç de olsa açıklamalarından dolayı Diyanet İşleri Başkanı Prof. Mehmet Görmez’e teşekkür ediyorum. 5 aydır sendika üyeliğinden başka suçu(!) olmayan beni( benim gibi yüz binlerceyi) , çoluk çocuğumla beraber aç bırakanları Allaha’a havale ettim. Dünyada olmasa ahirette hesaplaşacağız.

    • Murat bey, uzun zamandir mağdurlarin yorumlarıni okiyorum, ve hepiside kültürlü ve kibar bu kadar zülme rağmen hiç birinizin kaleminden incinmenize rağmen bir tek incitici kelime yazıldığına rastlamadım.Nedenini sizler daha iyi bilirsiniz fakat ben gende yazayım.Suçsuz ve günahsiz olduğunuz için. Eğer sizlerde zerre kadar suç olsa idi sizde koro şeklinde bir iki kalemden çikmiş hakaret dolu savunma yapma gereği duyardınız.Gecenin en karanlik zamani şafak sökeceği zamandir.Allah sizlerin bu çektiklerinizi İnşAllah büyük hayırlara çevirir. Allaha emanet olun.

  16. Diyanet İşleri Başkanı eğer yazının sonundaki lafları söylediyse yakında onu da FETÖ cü ilan ederler.
    Aslında Sayın Görmez’in bu lafları çok daha önceleri söylemesi gerekirdi onu da ifade edeyim.
    Ama nihayetinde o da bir devlet memuru.Kaderi iki dudak arasında.

  17. doğru şeyleri yazıp aralara yanlışları sokuşturmak gibi bir alışkanlığımız var. hep doğruyu devam ettirmek işte herkes için güç oluyor. 14 yıldır ekonomi de pek çok yanlışlar yapıldı tamamdır, halen gerekli adımlar atılmıyor dense tamamdır, efelenirken ekonomik açıdan daha güçlü olmak gerekir denirse o da tamamdır. aslında keşke hükümetin ekonomi tarım teknoloji politikalarındaki yanlışlıklar konularında nitelikli eleştiriler okuyabilsek…keşke yüzümüzü oraya mı dönüyoruz, bu tarafa mı dönecez şimdi, yok yukarımı bakıyoruz bulut mu seyrediyoruz dışında söylenecek sözler ortaya konacak vizyonlar olsa… birikimlerden faydalanabilsek…herkes yapabileceğini yapsa..

    Atatürk Havalimanı’ndaki, ülkemizin en büyük iki ili İstanbul ve Ankara’daki patlamaların fâillerinin ülkemizde neşv-ü nema bulmalarında yabancıların kabahati yok ki…
    elbette buna katılmak mümkün değil. nasıl söylendiğini anlamak ta mümkün değil. yabancıların türkiyedeki en büyük yatırımı terör örgütleridir.

    Yabancılar, karşılarında, standardı yüksek bir Türkiye istiyor ve bunu gördüğünde bizimle iş tutuyor, bu görüntüden uzaklaşıldığında araya mesafe koyuyorsa…
    buna da katılmak mümkün değil. paranın ahlakı olduğuna mı inanalım . mesela iranla iş tutmak için sıraya girerlerken standart meselesini napıyorlar acaba. binlerce örnek yazılabilir. çok az vaktim oluyor uzun yazamıyorum.

    Acaba buna “Bizi sevmiyorlar.. büyümemizi istemiyorlar.. önümüzü kesmek için ekonomimizi baltalıyorlar.. o yüzden” diyebilir miyiz?
    Diyen çıkabilir elbette, ama başta beni ikna etmekte zorlanır.
    deriz tabii niyeti olanı, anlamak isteyeni ikna da ederiz zor değil zaten anlamak …ancak bir doğru başka bir doğruyu elemez. bu gerçek bizim buna müsait bir zemin oluşturduğumuz gerçeğini elemez. bizim güçlü olmamız gerektiği bu coğrafyada zafiyete yer olmadığı gerçeğini değiştirmez.

    Mehmet dönmez meselesine de yorum yazmak isterim. akşam yazabilirim belki.

    • Italya, Ingiltire, Fransa, Turkiye ve daha pek coklari Almanya halkini sevdikleri ekonomisi iyilessin dedikleri icin mi Almanya guclu bir ekonomiye sahip? Dunya harblerine katilmis cok kayip vermis Almanya, Japonya gibi ulkeler, Guney Kore gibi ulkeler rakipleri onlari cok sevip icislerine, para piyasalarina hic karismadiklari icin mi guclu ekonomiye sahip oldular? Ekonomi yonetimi anlaminda, dunyanin reel politikalarina ayak uydurma anlaminda dogrulari yaparsaniz kendi ayaklariniz uzerinde durur ve sarsilmazsiniz, ekonominiz de guclu olur. Bu anlamda sayin Koru’nun yazdiklari iyi analiz etmeniz gerekiyor.

      Biz de her basarisizligin arkasinda topu taca atip sucu dis guclere vermek gibi bir muzmin hastalik var malesef. Bu dis gucler sadece Turkiye ile mi ugrasiyor, mesela Cin ile ugrasmiyorlar mi hic? Birbirlerine altin tepsi icinde firsatlar mi sunuyorlar? O yuzden mi Ingiltere “BRexit” deyip AB’den ayrildi acaba?

  18. Nihayet Diyanet Başkanımız konuşmuş.
    Bizde sizin gibi tesekkur borçluyuz .
    Size de Fehmi bey. İyiki varsınız.
    Geçen günkü yorumumu yayınlamadiniz ama olsun kirilmadim
    Sizi takibe devam.

  19. Diyanet işleri aslında yaptıkları işin din-ayet olduğunu bildiklerinde din için ayetlerin muhkem hakikatlarını referans alsalar rıfat börekçi hoca gibi ulemanın bugün hasaretle hatırlanan icraatları oluşmazdı. Rıfat Börekçi’nin zamanında işgal ettiği makamda oturan muhterem hocamızın artık bazı şeyleri görmezden gelmeyip Hakkın ve hakikatın sadası ile vermiş olduğu mülakat geç fakat yetmez kabilindendir. diyanet eğer Din-ayet’i temsil edecek ise siyasetin etki ve güdümünden kurtulmalıdır. Bahası ne ise ödenmeli ve bir ilk bile olunsa bu kazanç için ödenecek bedel, feda edilecek herşeye değer.

  20. Sizi tenzih ediyorum sayın koru. zaten siz M.görmez’in söylediklerinden fazlasını 5 ay önce dile getirdiniz. 5 aydır 100 binin üzerinde aile fertleri ile birlikte belki 500 bin insanın rızıkları kesik. Suriyeli mültecilerin bile düzenli bir geliri var memlekette. Diyanet işleri başkanı şimdi mi farkına vardı. yoksa toplumdan yükselen sesler ve yaklaşan referandum sebebiyle mi bu merhamet görüntüsü? Sadece m.görmez de değil tvlere çıkan iktidar yanlısı gazeteciler de bu söylemi dile getirmeye başladılar. Ben açık söylüyorum. 15 temmuzda sıcağı sıcağına bazı şeyler gözümüze hoş görünmüş olabilir. kamuda eğer suç işlemiş iseler görevlerinde durmasın kimse. ama toplumdan tecrit etmek, sgk kayıtlarında fetöcü diye insanları fişleyerek iş bulmalarını engellemek zalimliktir.

    Zulm ile abad olanın sonu berbat olur.

  21. Türkiye ekonomisine FETÖ’nün 15 Temmuz
    kalkışmasının verdiği zararın yakınından bile
    geçmemesi bu yazının bir noksanlığıdır. Devletin bu yapıyla mücadele etmek zorunda
    kalmasının ekonomiyi olumsuz etkilemesine değinilmemesi de hakeza.

    Öte yandan Türkiye’de hangi yabancının malına mülküne el konuldu ki bu gerekçe ile
    yabancılar çıkış yapsın?Çıkış oluyorsa Türkiye’ye zarar verme niyeti ister istemez
    akla gelir.Ancak biz “zaferden ümidi kes
    gayrdan imdat lazımsa” anlayışı ile hareket
    ederek başımızın çaresine bakmak durumundayız.

    ABD Elkaide’nin mal varlığına el koymaz da
    ne yapar?Elkaidenin sempatizanlarına bile
    iyi gözle bakar mı?

    Bugün,Suudi Arabastanın bike ABD bankalarındaki dolarlarını çekip çekemeyeceği tartışılıyor.

    Değerli Diyanet İşleri Başkanımız’ın dedikleri
    doğrudur,hiç kimse itiraz etmez buna.Zaten
    hükümet yetkilileri de benzer şeyleri söylüyor.

    Suçsuz bir adamın hapse atılması zulümdür,
    asla tasvip edilemez.Ancak 15 Temmuz’u
    yaşadığımız halde,bu bir senaryodur diyerek
    FETÖ’ye toz kondurmayanların durumu başkadır.Devlet bunlarla çalışamaz,bunlarla
    yoluna devam edemez.

    Bir de FETÖ’cülerin sureti haktan görünerek, “bizi siz semirttiniz,şimdi cezalandırıyorsunuz”
    söylemi var ki,ört ki ölem.

    • “Önyargıyı yıkmak,atomu parçalamaktan daha zordur.”-Albert Einstein-
      —-
      “Söylediklerinize dikkat edin,düşüncelere dönüşebilir.
      Düşüncelerinize dikkat edin,duygulara dönüşebilir.
      Duygularınıza dikkat edin,davranışlarınıza dönüşebilir.
      Davranışlarınıza dikkat edin,Alışkanlık haline gelebilir.
      Alışkanlıklarınıza dikkat edin,değerlerinizi oluşturabilir.
      Değer hükümlerinize dikkat edin,karakterinize dönüşebilir.
      Karakterinize,dikkat edin,kaderinizi etkileyebilir.”

      • Einstein doğru bir laf etmiş.Yoksa 15
        Temmuz’u yaşadığı halde örgütüne
        toz kondurmayanların,bu bir senaryodur
        diyenlerin durumunu nasıl izah edecektik?

    • Selamlarin en guzeli olan Allahin (cc) selamiyla Bekir Bey, sizinle ayni olan binlerce ortak yonumuz var.
      Allahimiz bir, peygamberimiz bir, kitabimiz bir, kiblemiz bir…. binlere kadar bir.
      Vatanimiz bir, ülkümüz bir, tarihimiz bir, ümidlerimiz bir, kaygilarimiz bir,…
      Ayri tarafimizin kiymeti, ayni olanlara nispeten binde bir.
      Siz AKP li siniz, ben cemaatten. Hicbir secimde, bir secim kutugunde kayitli degildim- yada bilmiyorum; ilgilenmedim. Ben bir ogretmenim. Işim, dini butun, ahlakli, vatanina-milletine; ana babasina hayrli evlat yetiştirmek. Benim ve benim gibi 10 binlerin gunahi ne? Sigortama, işime, diplomama, pasaportuma, ekmegime, haysiyetime, el konulmuş. Babadan kalma arsama da tedbir konulmuş, satamiyorum. Hangi mahkeme hakkimi arar? Hangi avukatta cesaret kalmiş?
      Bugune kadar, yalan- dolanini gormedigim insanlara 3-4 senedir denmedik birakmadilar. Zaten tum muesseler kayyum ile yonetiliyordu. 15 temmuz oncesi tek fark, kanunlar birazcik daha vardi.
      Sayin Cumhurbaşkanimiz, sadece eniştesiyle goruşebildigi o melun gecede, hangi bilgi- belgeye dayanarak hizmetin suçluluguna kesinlik addetti? Bir gecede 100binlerin listesi kopyala -tapiştirla bile cikarilamazdi.
      Bugun Turkiye deki zulum, Arakan Muslumanlarina yapilandan 10 kat fazla. Alkah icin, dininizi gercek manada hatirlayin. Vijdaniniza, kendinizi bizim yerimize koyarak sorun! Bir trafik sucunuz, bir tokatlik olsun kavga-şiddetiniz yokken bunca zulum Alkaha reva mi?

      BIZLER-HEPIMIZ ONCELIKLE ALLAHIN KULUYUZ. O’NUN DININE TABIYIZ. O’NA DONECEGIZ.
      ALLAH, YOLUNDAN AYIRMASIN!

    • Yorumunuza katiliyorum. Bir zamanlar yazilariyla taslari yerinden oynatan! sag goruslu dedigimiz yazarlarin bile birseyleri gizleme adina ne kadar basit bir yazi kaleme aldiklarini gostermesi acisindan ilginc bir yazi. Her yazarin yazdigi dogrumu diye yazdiklarini kritik edecek okur olmali diye dusunuyorum.

  22. Dindarlıkları nedeniyle cemaate sempati ile yaklaşanların bir gün Hocanın darbe yapacağını bilseler
    tamamına yakını semtine bile uğramazdı diye düşünenlerdenim.Bu nedenle meslekten çıkarılarak açlığa mahkum edilenlerin günahına girilmektedir.

  23. Dünyada sermaye hiç bir zaman din ırk ayrımı yapmamıştır.Bu söylemler tamamen gerçek dışıdır.Para nerede ne kadar kazandığına ve bu kazancı en az riskle nasıl transfer edeceğine bakar.Bu gün ülkede yatırımları durduran ana unsur risk faktörüdür.Kur iner çıkar ancak 3 ay sonrası sis duman içindeyse kimse kusura bakmasın ama yatırım beklemek sadece hayaldir.Anadolu da bir laf vardır:Kavgalı eve kız verilmez diye.Bu evde toz duman içerisinde iken hangi şaşkın gelip yatırım yapar ben bilemiyorum.Sonra aynaya bakmadan tüm mahalleyi hain ilan etmek ne derece doğrudur.Hele biz evimizin önünü temizleyelim sonra belediyeye kızmaya hakkımız olsun.Yıllardır düşman yaratıp kavga ederek belki siyasi sonuçlar aldık ama bir oturup bakın hele neyi kaybettik.
    Selam ve Dua ile.

  24. Diyanet isleri baskanligi bu yapinin palazlanmasinda bir numarali sorumludur… Insanlari zamaninda uyarmadi. Ve okadar masum insan sen uyarmadigin icin, siyasilerle beraber referans oldugun icin o yapida budular kendilerini… Diyanet yapilan yalnisliklari bildigi halde anlatmadi dogrulari bundan dolayida vebali cok buyuk bence….Neden??? Cunku guclu olana dogruyu soylemek kolay degil… Simdi Feto diye atip tutmak kolay… Gucluyken soyleyeceksin dogrulari… En buyuk cihatta bu zaten. Gucu elinde tutana hakki soylemek… Gucluyken cemaati cok sert elestirdim yalaklik yapmadim elhamdulillah… O donem cemaate yalaklik yapanlar ise simdi agac koku yesinler diyor…. Simdi ise insanlara yapilan haksizligi hukuksuzlugu elestirebiliyorum elhamdulillah…

  25. Diyanet için Çook geç yazılmış bir yazı..Ama doğru..
    Her cuma cami hutbelerinde bu tarz bir hutbe görmek istedim. Diyanet bu işin dini yönüne bakmalı, dine uygun hakkı hakkikati söylemeli..

  26. TARAFSIZ, BAĞIMSIZ, ETKİN VE SAYGIN YARGI
    olmadan hiçbir şey olmaz, olamaz; nitekim olmuyor…
    ADİL DÜZEN, ADİL EKONOMİK DÜZEN
    olmadan hiçbir şey olmaz, olamaz; nitekim olmuyor…
    BATMAKTA OLAN BATI YANİ BM, AB, ABD, NATO VS
    ile bir şey olmaz, olamaz; nitekim olmuyor…
    *
    İNSANLIK ANAYASASI
    İNSANLIK ANAYASASI KAVRAMI
    İNSANLIK ANAYASASI GEREKÇE KİTAPLARIMIZ
    köklü çare ve çözümler olarak, istisnasız herkes tarafından
    gündeme alınmalı, ilk adımlar atılmalı, gereği yapılmalı, uygulamaya geçilmeli…
    *
    Aksi halde sığ sularda ve basit sorunlarda debelenmeye devam…
    Ama bu sorunlar SOSYAL TUFAN seviyesinde de büyür…
    Evet, büyür-büyür-büyür ve herkesi boğar…
    Ve
    Geriye bir avuç ADİL DÜZEN ÇALIŞANI kalır…
    Elbette
    Onlar da ADİL DÜZEN GEMİSİ
    Yani bir ADİL DÜZEN OCAĞI VE/YA BUCAĞI
    Oluşturabildilerse, varlıklarını sürdürebilirler, diyorum…
    *
    Bugün de benden bu kadar!
    Herkese SİLM/SELÂM/İSLÂM…
    Yani
    ÇATIŞMA VE SAVAŞ değil
    BARIŞ.. BARIŞ.. BARIŞ…
    Ve de
    DUA.. DUA.. DUA…

  27. Sayın Görmez in söylediklerine aynen katılıyorum..Ama ekonomi ile ilğili görüşlerinize pek katılamıyorum.. Ben bir müteşebbis olarak 2003 yılında başladığım işe milyon dolar seviyesinde AR-GE harcamaları için para harcadım. Konusunda Türkiye de tek Avrupa da dördüncü firma olma hayalinde idim. Başladığımda dolar TL kuru 1.65 idi. Asgari ücret 225 milyon TL idi . 17 çalışanı çıkartıp makinaları sattığım tarihte dolar TL kuru 1.18 e gerilemişti 2008 yılında. İşte o dışarıdan gelen 20 milyar dolar sermaye var ya onun sebebiyle. Çalışanların da maaşı 550 TL ye çıkmıştı . Dolar bazında kaç liraya çıktığını varın siz hesap edin . İç piyasa daki alıcılar önce bizi alkışladılar böyle bir işe kalkıştığımız için sonra da malın fiyatını Çin linin fiyatıyla kıyasladılar. Çalışanların hiç biri aman işi kapatmayalım biz ücretlerden taviz verelim demediler. Alacakları tazminatlar ile hangi eksiklerini gidereceklerinin hesabını yaptılar. Hiç biri şindi işsiz degil . Ama ihraç geliri sağlayacak işlerde çalışmıyorlar. Müteşebbisler de gazeteciler gibi az sayıda bulunur. Devletler de bunlara sahip çıkmak ister. Ama rüzgar bazen tersten eser. İnsan dogası gereği her zaman rasyonel olamayabilirsiniz. Duygusal hareket edince de zarar kaçınılmazdır.

    • aslında çok güzel açıklamışsınız.. iktidarı alalım, kazanalımda ondan sonrası allah kerim, demek yeterli değilmiş. akparti iktidara geldiğinde dış sermeyeyi türkiye ye sokarak sanayici yi nasıl mahvettiğini şimdi daha net okuyoruz. sanayici ve ihracatçıların, çocukları inşaatçı ve ithalatçı olabilmek için atölye ve fabrikalarını devrettiler OSTİM.
      şimdi 15 yıl aradan zaman geçti her şey geriye dönüp okunduğunda hatalar anlaşıldı. Hataların tamamı Günahlar ın tamamı FEtöcülerin üzerine yıkılarak düzeltilmek isteniyor. Düzeltmek içinde kriz gerekir ki içeriyi devalüe etme li ki, Ahmet Melik Abibim gibileri yenden üretime başlasın….

Yoruma kapalı.