Bilin diye vurguluyorum: ‘Güçlü Türkiye – güçlü lider’ anayasasına MHP sayesinde kavuşuyoruz

27
Reklam

 

Mehmet Müezzinoğlu ve Ekmeleddin İhsanoğlu arzu ederler ve millet de oyunu verirse cumhurbaşkanı olabilecek…

Milletvekili nasıl olsa yedeği var denilip kolayca harcanamayacak…

21 maddelik anayasa değişikliği paketinden ‘doğuştan vatandaş’ olma şartı ile ‘yedek milletvekili’ maddesi çıkarıldı.

Lideri Devlet Bahçeli’nin Başbakan Binali Yıldırım’la son görüşmesine taşıdığı MHP’nin itirazı kabul gördü; böylece ülke sınırları dışında doğmuş olanlar cumhurbaşkanı olabilecek… ‘Yedek milletvekilliği’ ise bir başka bahara kaldı.

MHP’nin itirazlarına önem veriyor AK Parti.

Güçlü Türkiye için

Nasıl vermesin? Anayasa değişikliklerinin halkoylamasına gidebilmesi için Meclis’ten her maddesinin iki kez ve sonunda topluca 330’un üzerinde oy alması gerekiyor; AK Parti grubu 316 milletvekilinden oluşuyor; açığı MHP grubundan gelecek oylar kapatacak…

Tabii, AK Parti’den yapılmak istenen değişiklikleri yanlış bulanlar ve oyunu farklı kullananlar da çıkabilir… Küçük bir ihtimal, ama olabilir. MHP’nin 40 milletvekili var nasıl olsa…

MHP mümkün olduğunca sürece katkısını mütevazı tutmaya çalışıyor, ama gerçek şu: Türkiye bu anayasa değişikliği paketiyle sistem değişikliğine gidecekse, bunu büyük çapta, MHP’ye borçlu olacağız…

Reklam

Daha doğrusu MHP lideri Devlet Bahçeli’ye…

Yakın zamana kadar karşı çıktığı sistem değişikliğini şimdilerde içselleştirmiş görünüyor Devlet Bahçeli; ‘doğuştan vatandaşlık’ ve ‘yedek vekillik’ gibi grubundan en güçlü itirazlara muhatap iki maddeyi çıkartarak, yani küçük makyajlarla, değişiklik paketinin Meclis’ten geçmesini sağlamaya hazır görünüyor.

Partisinin çıkarlarını bile hiçe sayarak…

Benzer bir civanmertliği 2002 yılında yapmıştı MHP lideri; içinde yer aldığı koalisyon hükümetinin diğer ortaklarının şaşkın bakışları altında erken seçim talep etmiş ve 3 Kasım tarihini de aylar öncesinden kendisi telâffuz etmişti…

Sonucu biliyoruz: MHP’nin baraja takıldığı 3 Kasım 2002 seçimi ülkemize yeni bir iktidar getirmişti: AK Parti iktidarı…

Yeni fedakârlık da beklenen sonucu verirse, ülkemiz, bu kez yeni bir sisteme kavuşmuş olacak: Cumhur-başkanlık sistemine…

Aslında ‘başkanlık sistemi’ olacaktı bu sistem; ama MHP’den itirazlarla karşılaşabileceği düşünülerek, ‘başkanlık sistemi’nin adı, Devlet Bahçeli’nin arzusu üzerine, ‘cumhur-başkanlık sistemi’ olarak değiştirilmiş oldu.

MHP bu yeni fedakârlık sayesinde herhangi bir kazanım elde edeceğe benzemiyor; 2002’de olduğu gibi, yapılacak ilk seçimde ciddi bir kayba bile uğrayabilir…

Reklam

Genel olarak milletvekilleri bu köklü değişikliği dert etmiyorlarsa MHP ve MHP’li milletvekilleri neden dert etsin ki?

Güçlü lider

Anayasa değişikliği paketinde dünyadaki ‘başkanlık sistemi’ olarak bilinen başka örneklere uzaktan bile benzemeyen yönler var. Zaten bu yüzden ‘Türk usulü’ veya ‘bize özel’ diye anılıyor yapılmak istenen şimdiden…

Yapılmak istenen, ‘güçlü liderler çıksın da ülkeyi hamur gibi elinde yoğursun, başarıdan başarıya koştursun’ niyetiyle kaleme alınmamış mevcut anayasayı değiştirip, güçlü lider olduğunu ispatlamış Tayyip Erdoğan’ı arzu ettiği türden yetkilerle donatmak…

İstenen bu.

Devlet Bahçeli, partisinin Meclis grubuna ve tabanına, bunu, “Anayasada bulunmadığı halde Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından kullanılan yetkileri anayasaya koyarak var olan fiili durumu hukuki hale getirmek” biçiminde takdim ediyor…

Olan da bu zaten.

Cumhur-başkan için yeni anayasada öngörülen yetkiler kimlerden alınıp ona veriliyor?

Öyle ya, hukuki açıdan bugün bulunmayan yetkiler yine bugün başka birilerine ait olmalı.

Kime veya kimlere?

Başbakanlık kaldırıldığına göre hükümet başkanının uhdesinde olan yetkiler doğal olarak hükümete de başkanlık edecek cumhur-başkan tarafından kullanılacak…

Hepsi bu kadar mı? Değil. Mevcut anayasada TBMM’ne ait olarak belirlenmiş olan temel bazı yetkiler de.. anayasa değiştiğinde.. cumhur-başkan tarafından kullanılabilir olacak..

Meclis’i feshedebilecek.. yasa çıkmasını beklemek yerine kararname ile aynı sonucu alabilecek.. kilit mevkilerdeki bürokratların yarısını doğrudan atayabilecek.. cumhur-başkan aynı zamanda partisinin genel başkanı sıfatına da sahip olacağından milletvekillerini tek tek kendisi belirleyebileceği için.. yüksek bürokratların diğer yarısını da dolaylı olarak yine o atamış olacak…

Adı nasıl konulmuş olursa olsun, getirilecek sistem, ‘güçlü başkanlık sistemi’ olacak…

MHP’nin zaten savunduğu ‘güçlü Türkiye’ idealini hayata geçirme yönünde dev bir adım olarak da görülebilir böyle bir anayasa değişikliği…

“İdeal gerçekleşsin de MHP’nin zarar görmesi pahasına olsun..” diye düşünülüyor olabilir…

Milletvekili kalıyor ya..

Kendilerini işlevsiz bırakacak, Meclis’i ‘kaldır elini – indir elini’ otomatı haline getirebilecek bir değişikliğe milletvekilleri itiraz etmiyorsa, MHP neden etsin ki?

Milletvekilleri de muhtemelen kapılarına yığılan vatandaşların kendilerinden taleplerini yerine getiremeyecek olmalarının ciddi bir mazerete kavuşması ihtimali yüzünden seslerini çıkarmıyorlar…

“O yetki bizde değil ki..” cevabını verecek olmanın…

Şaka gibi geliyor, ama gelmesin…

Meclis’ten MHP’nin sağlayacağı destekle geçecek anayasa değişiklikleriyle oluşacak yeni sistemin, halkoylamasıyla vatandaşın onayına sunulduğunda, gereken desteği oradan da alacağını düşünüyorum.

Vatandaş, “MHP kendisini feda etmeyi göze alarak benim önüme gelmesini sağlamışsa, ben neden itiraz edeyim ki..” diye düşünecektir.

‘Doğuştan vatandaş’ ve ‘yedek milletvekili’ maddeleri nasıl paketten çıkarıldı, hiç unutmayalım; MHP lideri Devlet Bahçeli’nin müdahalesiyle…

Tabii o iki madde, pakete, itiraz edildiğinde kaldırılmak üzere konulmuş da olabilir.

Neden mi?

Onu da siz düşünün.

Reklam

27 YORUMLAR

  1. Belki MHP ve Devlet Bahceli soyle dusunmustur; koskoca Cumhurbaskani Abdullah Gul, elinde tum yetkileri varken ve akil adam rolunu oynayabilecegi cok kritik donemde, zerre kadar ne suya ne de sabuna dokunmamisken, bir grup kucuk azinlik, ne olur Allah askina bu gidis hayirli bir gidis degil, bu trenin sonu raydan cikmaktir derken o mutlu madurlar zumresi kilini bile kipirdatmamisken simdi biz neye nicin neden karisalim. Baskanligi verelim, 500’u verelim bu is huzur icinde cozulsun diye dusunmuslerdir belki. Su anda ulkenin kan damarlarini bir bir kesenletin degil en buyuk suc onlarin arasindayken soyleyebilecek sozu varken soylemeyen siz dili lal kesilmislerindir sucun buyugu. Allah hepimizi affetsin, eger mumkun olacaksa!

  2. Sayın Fehmi Koru, artık benzer bir civanmertlik de sizden bekliyoruz. Bugün yazmayacaksanız da ne zaman yazacaksınız? Sizde yaşlandınız artık, bugün var yarın yok.

  3. Sayın Fehmi Koru,
    Yıllar önce bir yazınızda milliyetçi partilerin varlığının belli bir görev için desteklendiğini ve yanılmıyorsam % 13-14 oy bandında tutulmasının sağlandığı, ne büyümesine ne küçülmesine izin verildiği mealinde bir yazı yazmıştınız.Takip ettiğim 91 Seçimleri sonrası Türkeş’in, ve 97’den sonra Bahçeli’nin çizgisine baktığımda, bazen millete rağmen bazen milletle beraber ama hep devletin yanında olduğunu görüyorum. MHP yönetimin ya da Devlet Bahçeli’nin siyasi iktidar kaygısı ve hesabı olmadığını lakin devletin istikrarı ve iktidarı kaygısı taşıdığını müşahade ediyorum. Sizin bahsettiğim yorumunuzdan yola çıkarsak, zannımca özel bir görev ifa etmek için varlığını sürdürmekte MHP. Ancak bu görevi belirleyen, tevdi edenler var mıdır, varsa hangi kişi, kurum veya oluşumdur bilemiyorum. Şayet bu görevi tevdi edenler varsa, bunlar şuan devletin iktidarının yeni sahipleri midir?

  4. Yazılarınızı dikkatle okuyorum ülke ve millet olarak keskin bir virajdayız ya sulh demokrasiyi seçeçeyiz yada felakete sürükleneceyiz bu günkü medyayla sonuç ne yazıkki belli

  5. Okuyucu yorumları bölümünde yazılanların “okunma garantisi” var. Ahmed taha bey hepsini okuyor.
    Babasının bugünkü yazısı “malumun ilamı” olmuş. Ben de Ahmed taha beyin süzgecinden geçenleri okudum, bilmediğim ne var diye. Bazen alttaki yorumlar, üstteki yazıdan fazla done ihtiva ediyor.

  6. Sayın Koru, uyarılarınıza kulak veren bir kitle olduğuna emin olabilirsiniz. İktidar çevrelerinde hoş karşılanmasa da hak bildiğini söylemete devam edecek birileri daima olmalıdır. Tüm fikirlerinize şahsen katılmasam da bir çoğunun bakış açısı geliştirilmesinde önemli olduğunu, bir kısmının da ıskalanmaması gerektiğini düşünmekteyim. Yazılarınızın devamını umuyor ve bekliyorum.
    Son olarak farklı bir tarzı olan Habertürk gazetesinin yazarı Umur Talu sağlık sorunlarından dolayı yazmayı bıraktığını açıkladı. Sitenizde kendisinin yazılarına ara ara yer vermeyi teklif etmeniz halinde geri çevirmeyeceğini düşünüyorum. Yeni bir bakış açısı getirip, fehmikoru.com okuyucularına yeni ufuklar açabilir. Bu da benim temennim olsun. Hayırlı günlere inşallah..

  7. Anaysa değişikliğini Ortadoğu dakı hayal edilen ve AKP nin diş dinamikleriyle okumaya kalksak , yanı federasyon hedeflendiğini düşünsek dahı bunun tek başına bu değişikliğin gerekçesi olamayacağı açıktır. 2011 tarıhınden beri AKP de derinden derine tartışılan kuzey irak ın federasyon çerçevesinde türkiyeye bağlanması gibi düşünceler in artık pratikte karşılığının olmamasına karşın AKP yönetiminin 14 yıldır işlediği anayasal suçalrdan kurtarma anayasası olarak okunması daha güçlü bir ihtimal olrak akla gelmektedir. (Devlet bahçeli zaten bu nu mevcüt durumun anayasaya uydurulması olarak zaten kayıt altına almış bulunuyor) Diğer Yandan Fehmi KORU beyefendinin AKP içinde ki bir çk cennahla ilişkisi bilinmekte iken 316 akp li milletvekilinin imazasıyla Bu anayasa değişiklik teklifinin TBMM başkanlığına sunulmuş olması karşısında ABDULLAH GÜL ekibinin farklı düşüncesinin çeşitli saiklerle karşı olmadıkları gibi bir sonucu da görmek gerekiyor. Demekkei karşılıkla mahkumiyetlerin olduğu görülmektedir. Bu ilişkileri de doğru okumak gerekiyor.

  8. Allah her kulunun hakkını verir. neye müstahaksa bu millet Allah onu verecektir mutlaka…. AMİN

  9. MHP’nin mutfağında kimler var bilmiyorum, yada Bahçeli için ‘üst akıl’ kim, onu da bilmiyorum. Lakin 2002 de erken seçim kararı alınmasına, Türkiye’de Siyasal İslam’ın yükseliş trendinde olduğunu ve Türkiye siyasetini dizayn etmeye çalışan batılı çevrelerin projelerine, ‘Yenilikçiler’ ile beraber Deniz Baykal ve Devlet Bahçeli’nin de dahil olduğunu, dost sohbetinde konuştuğunu Abdurrahman Dilipak doğrulamıştı. Ail Bulaç bu sohbeti teyit eden bir yazı kaleme almış, Abdürrahim Karslı’da bu görüşmeyi faş eden siyasetçi idi. Bu bende, Türk siyasetinin dizaynını anlamam adına milat teşkil eder. Halbuki; Bahçeli halen koltuğunu muhafaza eden ve MHP kongresini bertaraf edenlerin eli ile koltuğunu sağlamlaştıran bir siyasetçi. Bugün zayıflayan ‘ulus devlet’ sistemini güçlendirme girdabına giren ülkemde, Devlet Bahçeli yine gündemde ve kilit rolde.. Devlet, Devlet Bahçeli’nin eliyle ‘geleneksel ulus devleti’ güçlendirmenin yapı taşlarını döşerken, Ak Parti’nin ‘siyasal islam’ söyleminden neşet edecek bir yönetim şeklinin bir fantezi olarak anılar duvarındaki yerini aldığını görüyoruz. Ak Parti liderliği de DEVLET’in mutfağında pişen aşı üfleyerek yemeyi iktidarının devamı karşılığında kabul etmiş görünüyor. Bu ülkemizin bekası-birliği açısından iyi olmuşa da benziyor. Bu gün ilçemde ebediyete uğurladığımız El-Bab şehidimiz Muhammed BOZARSLAN’ın merasiminde Kürt-Türk, kahir çoğunluğun elinde ve işyerlerinde asılı Türk bayrağı ve minarelerden okunan Kur’an ve salalarla duygu birliği içerisinde bir halk vardı meydanda.. Bu, şekli ne olursa olsun, ‘devletin varlığını’ yeniden hisseden halkın birlikteliğiydi. Bu zor zamanlarda kenetlenen Millet için iyi bir şey. Bu, meydanı (devletten) boşalmış gören ve aşiret yada örgüt nüfuzunu kullanarak kendi ‘öz yönetimini’ ihdas etmeye çalışan çevrelerin en zayıf olduğu dönemidir, şimdilik. Din ve inanca dair olan kutsalları da Milletin böğründen söküp atmak çok kolay değilmiş. Egemen Ulusalcılar için bile…

  10. “Güçlü Türkiye…” !?

    İslam ve Türkiye düşmanlarıyla; onların elleriyle yetiştirip büyüttüğü uşakların en korktuğu şey…

  11. Sanki mhp’li ülkücü seçmen referandumda oy kullanmayacak veya Devlet Bahçeli’nin emir eri gibi oy kullanacğı üzerine yapilan analizlerini tutmayabilir.Bu kadar emin olmayın.Ak parti temsilcilerinin mhp üzerinden yıllardir savurduğu hakaretler bir kişiyi tek başına başkan yapmak için unutulamaz. Hem bu 2002’ye benemez, çünkü amaç ikili parti sistemidir burada amaçlanan, böyle bir sistemde de mhp’nin kapısına kilit vurmaktan başka caresi kalmayacaktır.

  12. Yeni sistem,”halk oylamasiyle vatandaşın onayına sunulduğunda gereken desteği oradan da alacağını düşünüyorum” dediktenten sonra nihai bir kelime daha isterdi: NOKTA!.. Sadece sözün değil, çok şeyin bittiği NOKTA…

  13. TBMM’nin temel fonksiyonu yasama organı olmasıdır. Kanun çıkarma yetkisi sadece meclise aittir. Bugün meclis kanun yapmanın dışında diğer bazı işleri yapıyorsa onlar tali görevleridir.

    Cumhurbaşkalığı sisteminde başkana KHK çıkarma yetkisi veriliyorsa, bu yetki bugün de hükümette var. Bu yetkinin hükümette olması ile başkanda olması arasında fazla bir fark olduğu söylenemez. Bugün KHK’ler belli bir süre sonra zorunlu olarak meclisin onayına sunulur. Başkanın çıkardığı kararnameler de
    mutlaka belli bir sürenin sonunda meclisin onayına sunulacaktır. Ayrıca KHK çıkarmak için bazı şartlar da konulacaktır herhalde.

    Eğer Cumhurbaşkanlığı sisteminde milletvekilleri için “kaldır elini-indir elini” görevi yapacaklar diyebiliyorsak, aynı şeyi bugün de diyebiliriz. Çünkü fazla bir şey değişmiyor meclis açısından.

  14. Meseleyi kavramak için ‘Türk’ doğmak gerektir, diye düşünüyorum. Zamanın ruhu hikmet-i hükümet bekliyor… Bu vatan için canını verenlerin çocukları zaten hiç bir zaman Boğaz’da ikamet etmeyi düşünmediler.

  15. Her gün uzun uzun yorum yazanlar bugün yok. Neden acaba? Konuyu mu beğenmediler yoksa konun ele alınış biçimini mi?

  16. başkanlık sistemine son derece sığ bir şekilde yaklaşıp tek adam sistemi yaftası yapıştırınca Erdoğan söz konusu olup sistemin ona göre dizayn edildiğini söyleyerek yaftayı da süsleyince ortaya savunulması kolay görüşler çıkıveriyor. en azında Erdoğan sevmeyenler çantada. oysa başkanlık sistemine tarafsız yaklaşıp tartışmak gerekir. ama buna bile gerek görmüyoruz. devlet bahçeli gerçek bir türk milliyetçisi ülkesine devletine bağlı gerçek bir ülkücüdür. bunu her fırsatta kendi partisinin çıkarlarını bile hiçe sayarak göstermiştir, bedelini de ödemiştir. asla bu devlete zarar verecek bir girişimin içinde ne kendisi ne partisi yer almaz. dolayısıyla bugün o ve mhp cumhurbaşkanlığı sistemine sıcak bakıyor ise en azından aynı fikirde olmasak ta nedenlerini anlamayı düşünebiliriz. hayır seçeneği yine cebimizde dursun.
    şimdi yeni sistemin taraflarına bir bakalım , milliyetçi MHP muhafazakar akp bir cephede güç birliği yaparken ne olduğuna karar veremeyen kendini kendi de bir türlü tanımlayamayan bende tanımlayacak bir şey bulamadığım chp ile özerklik ve özyönetim iddialı bağımsız kürt yönetimi tendaslı hdp bir diğer cephede birlikte mitingler yapıp ölen teröristlere birlikte ağlayarak diğer güç birliğini oluşturuyorlar. bu görüntü zaten pek çoğumuz için yeterli değil mi… kaset kumpasıyla yönetime gelen Kılıçdaroğlu ve ekibi maalesef CHP’nin çehresini çok değiştirdi. kendi milletvekillerinin bile kabullenemedikleri geldikleri noktada inandırıcı olmakta çok zorluk çekecekleri kesin. belki de bu nedenle meclisteki görüntülere şahit oluyoruz. HDP için artık bir şey söylemeye gerek yok, kendi seçmeni gerekeni söyledi…dediğim gibi bu tablo zaten pek çok kimsenin fikrini belirlemede yeter gözüküyor.
    hasılı kelam CHPnin başkanlık sistemine katkısı MHPden, Kılıçdaroğlu’nun katkısı ise Bahçeli’den çok daha fazla… tablo ortada.

  17. Erdoğan Yasaya aykırı hiçbir şey yapmamaktadır. Kullandığı bütün yetkiler yasaldır. Anayasamıza göre cumhurbaşkanı her istediği yapar ama sorumlu değildir. Sorumlu olan hükümettir. Cumhurbaşkanı kendisinin dinletebileceği bir başbakan bulamazsa orda durur. Onun dışında her zaman yeni hükmet kurma gücüne sahiptir.
    Ak Partinin yaptıklarına karşı çıktıklarım vardır. Kurana aykırı olduğu gibi, siyaset bilimine de aykırıdır.
    1- Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilmemelidir.
    2- Askerler sivil mahkemelerce yargılanmamalıdır
    3- Başkanlık sistemine geçilmemelidir.
    4-Komşuların iç işlerine karışılmamalıdır.
    5- Rusya ile arası açılmamalıdır.
    6- İran’la bir olunmalıdır.
    7- Ak Parti kurucuları devre dışı bırakılmamalıdır.
    8- Ak Parti adil düzene karşı olmamalıdır
    9- Ak Parti Akevleri dışlamamalıdır.
    10- AK parti uluslararası ilişkilerde tarafsız olmalıdır.

    Bunların içinden sadece İran’la arasını bozmamıştır. Onun dışında önce söylediklerime kulak vermemiş ama sonra bazılarından pişman olmuştur. Örnek olarak Rusya ile arasını düzeltmiştir. Suriye’de Esad’ı tanımıştır. Ergenekon uygulanmasından vazgeçmiştir.

    Anayasa değişikliğine şiddetli bir şekilde karşıyım. Bir gün Ak Parti haklılar göreceklerdir ama AK Parti olacak mı onu bilemem. 2002 seçimlerinde Bahçeli askerlerin isteği ile onu söylemiştir. Şimdi de askerler söyletmiş olabilir. Onlar da hata yapmaktadırlar.

    Kimse Kuran ne diyor, ilim nedir demiyor. Ona bakmıyor. Ben Erdoğan’ın da bunu sırala istediğine kanı değilim. Burada da sermayenin bir tuzağı olduğu kokusunu alıyorum. Orduya, MHP ye AK partiye tavsiye ederim vazgeçsinler bu sevdadan.

    Sermayeye de görüşümü bildiriyorum. Derviş’i Cumhurbaşkanı yapamayacaksın. Üçüncü cihan savaşını çıkarsan bile sonunda sen silineceksin masaya oturup cetvelle sınırları çizemeyeceksin.

  18. Darbe anayasası ile kıyaslandığında ne kadar demokratik! maddeler içerdiği hemen farkediliyor. Bundan böyle; işimiz çok daha kolay olacak. Düşünmemize üretmemize hatta çalışmamıza bile gerek yok. Seçeceğimiz Cumhur-Başkan bizim yerimize her şeyi yapacak ve Ülkemizde her türlü sorun çözülmüş olacak!
    İroni bir yana çağımızda ortalama standardı yakalamış hiçbir ülkede seçilmiş de olsa bu kadar Yetki alanı tek bir kişiye verilmemiştir.
    Şunu kesinlikle göz ardı etmememiz gerekmektedir; referandumda biz halk olarak Tayyip Erdoğan’a yada iktidardaki Ak partiyi oylamayacağız. Oylayacağımız şey çocuklarımız hatta torunlarımızın yaşayacağı ülkemizin yönetim tarzıyla ilgili maddelerdir. Bu maddelerin enine boyuna konuşulup tartışılması gerekir. Yarınlarda hepimizin aldanabileceği megolaman bir feto liderini de seçme ihtimalimizin olabileceğini göz arda edememeliyiz o zaman vay halimize!

  19. Sayın Koru, “Ey MHP sen ülkeyi nereye sürüklediğinin farkında mısın” demeye getirmişsiniz ama benim ikaziniza kulak verileceğine dair bir ümidim yok. Kendi düşen ağlamaz diyeceğim ama Bahçeli nin zaten kaybedecek birşeyi yok. Belkide aylar önce bunun pazarligini yaparak koltuğunu koruyabildi (!). Kim bilir ?

  20. Sayın Koru dünyada yükselmekte olan milliyetçilik eğilimini bu yazıda görmezden gelmiş. 2002’deki durumu anımsatarak MHP’lilerin yüreklerine korku salmak istemiş gibi görünüyor ama günümüz şartları o zamankinden çok farklı. Milletin çok sevdiği ve desteklediği “uzun adam”ın önünü açarak aynı milletin takdirini kazanıyor Sayın Bahçeli. Dünyanın mevcut eğilimini de dikkate alınca işler ülkemiz için iyiye de gitse sarpa da sarsa MHP kazançlı çıkar gibi görünüyor bana.

  21. Bu ortaklık MHB den ihraç edilen mualiflerin işini Bahçeiden kurtarmak için kolaylaştırır, fakat partiyi yenide hayata geçirblirlermi! O meçhu.Geriye dönüp baktığımızda kimlerin kim tarafından neden ve ne için harcandığın göriyoruz. Şimdide sıra Bahçelıde. Eğer MHP seçmeni ve millet vekilleri başkanlık sisteminin gelmesine yardımcı olursalar o zaman MHP diye bir parti kalmaz. Bence MHB tabanı evet oyu vermez fakat “trapoya” kediler girerse o zaman kimse birşey yapamaz kanunun meclisten geçmesıne yardımcı olduklari için buyurun MHP nin cenaze namazına. Rahmetliyi nasıl bilirdınız? Koltuk sevdalısı olarak bilirdik.

Yoruma kapalı.