Bir deli kuyuya… Kudüs’ü tartışılır kılmak öyle bir şey işte…

9
Sheldon Adelson.. Trump'ın akıl hocası..
Reklam

“Kudüs bizim ebedi ve bölünmez başkentimizdir” açıklaması modern zamanların işidir; İsrail devleti kurulduktan ve 1967 Arap-İsrail Savaşı sırasında kentin doğusu da işgali altına düştükten sonra sıkça duyulmaya başlanmıştır.

“Gelecek yıl.. Kudüs’te”

Ancak son beş asırdır, dünyanın neresinde yaşıyor olursa olsunlar, Yahudiler, Hamursuz Bayramı (Pesah) günlerinin başlangıcında topluca yenilen yemekten (Seder) sonra, hep bir ağızdan, dualar eşliğinde “Gelecek yıl Yeruşalem’de” demeyi ihmal etmemişlerdir.

‘Yeruşalem’ onların dilinde Kudüs kentinin adıdır.

Yahudilere ‘milli ev’ teşkil edecek bir yer arandığı dönemlerde, bu amaçla Afrika’da, Latin Amerika’da değişik adresler verilirken de, onların aklı hep Yeruşalem’de olmuştu.

İsrail Devleti 1948’de kuruldu, 1980’de Kudüs ‘bölünmez başkent’ ilân edildi ve bütün ülkeler büyükelçiliklerini oraya taşımaya çağrıldı, 1995’te ABD Kongresi bu davete icabet edeceğine dair bir karar çıkardı. Üç savaşa (1948, 1967, 1972), sayısız barış görüşmelerine ve dünya kamuoyunu çizgiye getirme çabasına rağmen, Amerikan seçmeni kendisini Beyaz Saray’a yerleştirene kadar başarılamayanı, Donald Trump, bir imzayla, İsrail’e hediye ediverdi.

Dün Washington’da yapılan açıklamayla, ABD Başkanı Trump, Dışişleri Bakanlığına, İsrail’deki büyükelçiliğini Kudüs’e taşıma talimatı verdi.

‘Gelecek yıl’ artık bugündür Yahudiler için…

Sheldon Adelson diye biri…

Ülkesinde köşeye sıkıştırılmışlık yaşayan, en yakın kadrosunu feda etmek zorunda bırakılmış, hakkında yürütülen ciddi soruşturmanın sonunda görevden ayrılabileceği konuşulan ve bu sebeple günleri sayılan Donald Trump, kendilerine ‘tarihi’ bir hediye sunduğu etkili çevrenin bu yolla desteğini devşireceği hesabında.

Reklam

Ayakta kalmanın yolunun Netanyahu ve benzerlerinin gönlünü almaktan geçtiği düşüncesiyle…

Özellikle de Sheldon Adelson’un…

Sheldon Adelson bir işadamı. Milyarlarca dolara bâliğ olduğu düşünülen servetini kumarhane işletmeciliğinden kazanmış. İsrail’de Benjamin Netanyahu’nun, ABD’de Donald Trump’ın en büyük destekçisi o…

Netanyahu’nun İsrail’in güçlü muhalif medyası karşısında zorluklar yaşadığı günlerde, Adelson, bedava dağıtılan bir gazete (Israel Hayom – İsrail Bugün) çıkarılmasını ve onun ülkenin en çok satan gazetesi olmasını sağladı. Ardından bir dini günlük gazete (Makor Rishon) ve bir internet haber-yorum sitesi (NRG) ile Netanyahu’nun imdadına koştu.

Kumarhanelerden kazandığı milyonlarını İsrail’de politik zemini dağılmış Netanyahu hükümetini iş başında tutmak için seferber etmesini bilmiş Adelson’un benzer bir desteği ABD’de kendisine vermesini artık bekleyebilir Trump

Adelson iki ülkenin (İsrail ve ABD) de pasaportuna sahip.

Trump’ın, modern dünyanın en eski ve en çetrefil sorununu daha da içinden çıkılmaz hale getireceği muhakkak olan ABD büyükelçiliğini Kudüs’e taşıma talimatını vermesinin sebebi bu kadar basit olabilir mi?

Tek bir adamın (Adelson) para gücüyle siyasette kendisini ayakta tutmasını umduğu desteğini almaktan ibaret bir beklenti?

Reklam

Evet, bana sebep bundan başka bir şey olamaz gibi geliyor.

ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’a, Kudüs konusunda atılacak bir adımın ABD’nin global imajını zedeleyeceğini, bu sebeple kampanya vaadi olmasına rağmen bundan uzak durulmasını istediği için, ateş püskürüyordu Adelson.

Kudüs kararından hemen önce, ABD medyası, “Tillerson gidici” mesajlarını vermeye başladı.

Gider mi gider…

Zengin işadamının, Trump’a, “Filistinliler bir işe yaramaz, bölgenin tek demokratik ülkesi İsrail’in onların talepleri istikametinde davranması imkânsız, Ortadoğu politikasını bütünüyle değiştir” aklını verip durduğu da biliniyor.

“Bir deli kuyuya taş atmış.. kırk akıllı çıkaramamış” derler ya, şimdi öyle bir durum var.

Dünya dünden daha tehlikeli bugün

Trump’ın attığı adım ABD’de kendisini, İsrail’de de Netanyahu’yu bir süre daha ayakta tutmaya yarayabilir.

O da belki.

Ancak, dünden beri dünyanın bir gün öncesinden daha tehlikeli bir hale geldiği kesin.

Dünya 1960’lar ve 1970’ler boyunca ‘Filistin sorunu’ ile baş gösteren direnişi barışçı bir zemine çekmek için çabalamak zorunda kalmış, 1980’ler ve 1990’larda yeşeren barış umutlarıyla 2000’lerde ‘iki devletli çözüm’ diye özetlenen formülün taraflarca kabul edilebileceği beklentisi doğmuştu.

Yeniden başa dönülebilir; hem de bu kez sadece Ortadoğu değil, dünyanın bütün köşeleri en masumu ‘direniş’ sözcüğü ile ifade edilebilen bir hareketlenmeye zemin teşkil edebilir.

Bundan da en büyük zararı dünya barışı görebilir.

‘Kıyamet Savaşı’na (Armageddon) bir adım daha yaklaşır dünyamız.

Yahudiler’in üçbin yıllık tarihinden ve o tarih boyunca Kudüs’ün başkent bilindiğinden söz ediliyor şu günlerde; gerçekten de çileli bir yolculuk Yahudiler’in tarihi…

Aynı çileleri şimdi Filistinliler’in de daha derinden yaşaması ve bayram sofralarında “Gelecek yıl Kudüs’te” duasının bütün İslâm Dünyası tarafından tekrarlanır olması mı isteniyor?

Tehlikeye bakar mısınız?

ΩΩΩΩ

Reklam

9 YORUMLAR

  1. Sahi şu sinsi ve her olayın altında parmak izi olan ve maalesef iktidarında onlarla işbirliği içerisinde olduğu İngilizler’in sesi neden çıkmaz.Yine gizli gizli hangi hinlikleri tezgâhlıyorlar dersiniz. Veya şöyle sorayım bu İngilizler son gelişmelerden nasıl bir kaos planlıyorlar ve Türkiye bu planın neresinde ?

  2. Dün Facebook’ta paylaştığım yazım Sayın Koru:
    ABD, TRUMP ve KUDÜS
    ABD halkı Trump’u başkan seçtiğine pişman oldu, ABD bürokratları da Trump ile uyumlu değil. Böyle olunca Trump’un koltuğu sallanmaya başladı.
    Hani derler ya “Eşeğe binmek bir ayıp, inmek iki ayıp.” Kendisi de pişman başkan olduğuna. Ama gel gör ki; kibir var. Dolayısıyla Trump başkanlığını devam ettirebilmek için Siyonistlere-İsrail’e arkasını dayamak zorunda kaldı. Koltuğu kurtarsın da ne olursa olsun, Ortadoğu kana bulanır mı? İsrail haritadan silinir mi? ABD askerleri hiç alakasız bir coğrafyada ölür mü? Umurunda değil Trump’un. Trump’un umurunda değilse de ABD halkının umurunda olmalı. Aksi takdirde bedelini ABD halkı öder.
    Bunun içindir ki; Trump, Kudüs’ün İsrail’in Başkenti olmasını gündeme getirdi. Bunun sonucunun nerelere varabileceğini düşünmüyor Trump. Şayet dediğini yapacak olursa “Bir deli bir kuyuya bir taş atar, kırk akıllı çıkaramaz” deyiminin tahakkuk ettiğini bir kere daha göreceğiz.
    Lakin Trump ve ABD şunu unutmasın; şayet bu yanlıştan dönülmezse, basiretsizliklerinin cezasını çok ağır öderler. ABD bir bakmışsın Ortadoğu oluvermiş!

  3. “Kudüs’ü tartışılır kılmak öyle bir şey işte…”

    Sizinle aynı düşüncedeyim Sayın Koru…

    TAM DA TÜM MÜSLÜMANLARIN; KUDÜS DiYE BiR SORUNLARININ VARLIĞINI UNUTTUKLARI BİR ZAMAN DA …

    Ama yine de kripto arz-ı mevudcuların etekleri zil çalıyor…

  4. Kısa ancak basit bir yorum yapacak olursak; Irak ve Suriye’deki görevlerini tamamlayan ekipler Kudüs’ün İsrail’in başkenti yapılmasına tepki veriyormuş gibi gerekçelerle alakasız insanları İslam adına katletmeye başlayabilir. Bu olaylar da batıda yaşayan müslümanların günlük hayatlarının daha da sıkıntılı hale gelmesine yol açabilir.

  5. İslam dünyası yeni bir ”fil hadisesi” daha bekliyor mu?

    1- Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın ismiyle.
    1- Görmedin mi Rabbin ne yaptı fil sahiplerine!
    2- Onların tuzaklarını boşa çıkarmadı mı?
    3- Üzerlerine sürü sürü kuşlar saldı.
    4- Onlara balçıktan pişirilmiş sert taşlar atıyorlardı.
    5- Derken onları, yenilmiş ekin yaprağı gibi kılıverdi.

    Ebrehe’nin; ”ben Kabe’yi yıkmaya gelmişken, sen hayvanlarının derdine düşmüşsün” demesine karşılık Abdülmüttalib: ”Ben develerimin sahibiyim, Kabe’nin sahibi ise Allah (c.c) tır.” demesinden sonra vuku buldu fil hadisesi.

    Şimdi İslam dünyasının, ”Kabe’nin de Kubbetüssahra’nın da sahibi Allah’tır” diyecek ve onu sahibine havale edecek duası makbul ne bir lideri var ve ne de ”hayvanlarını sahiplendiği” gibi kendi varlıklarını sahiplenecek bir Abdülmuttalib’i..o hem kendi malını sahiplenecek hem de ”evini” sahibine havale edecek kadar samimi bir Hanif’ti.

    İslam dünyası kan revan içinde..hem kendi iç çekişmeleri yüzünden dış mihrakların şer elini üzerilerine çekiyorlar hem de etnik-mezhebi çatışmalarla kendi elleriyle coğrafyalarını kana buluyorlar..parçalanmış aileler, Batı’nın insafına terk edilen kendi din kardeşi muhacirler ve siyasi bir koz olarak kullanılmaları, yetim kalan çocuklar, kadınlar? ve kadınlar!..

    Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
    Bir Müslümanın kalbini kırmak, haksız olarak incitmek, Kâbe’yi 70 kere yıkmaktan daha günahtır. [Rıyad-un-nasihin]

    Gelin bu hadis-i şerifin sadece zahiri manasını ele alarak düşünelim.

    Değil kalplerini kırmak, kalplerinin ölümüne de sebebiyet verdiğimiz, hayat haklarını da ellerinden aldığımız din kardeşlerimizin hali bu iken yetmiş kez değil, belki milyon defa yıktığımız Kabe orta yerde duruyorken, Kudüs’e olan sevgimiz ne kadar gerçekçi ne kadar samimidir?

    İslam dünyasının Kudüs meselesini çözemediğinin sebebi bu samimiyetsizlik olmasın?
    Bunun yanında İslam dünyasının bir de Kabe sorunu var mıdır acaba?

    İslam’ı ve ona dair değerleri bir ideoloji ve siyasi malzeme olarak kullamaktan öte onu sahiplendiğimiz ve yaşadığımız an inanıyorum ki ne Kudüs sorunu yaşarız ne de Kabe’nin kuşatılmışlığını…

    Başkalarının ısıtıp ısıtıp önümüze koyduğu gündemlere gark olup ve bir kaç salon ve cuma çıkışı protesto gösterileriyle geçiştirip kenara attığımız milli ve manevi değerlerimizi, ancak onu içine sindirmiş, şuurlu ve üretken nesiller yetiştirerek elde tutabiliriz.

    Trump iktidarını elde tutacak bir adım attı, daha güvensiz bir dünyaya yol açacak şekilde belki, ama ABD’ye çıkarılacak faturayı engelleyecek hiç mi aklı selim kimseler kalmadı Amerika’da?

    Bence duyarlı ABD kurumları ve kamuoyu Trump’ın hevesini kursağında bırakacak adımlar atacaklar. Değilse Yahudi diasporasının fantezilerini gerçekleştirmeye ram olmuş temelleri sarsılan bir ABD’ye ikna olacağız.

    İsrail mi?

    Onlar kıyametin başlarına kopmasını o kadar çok istiyorlar ki!..

  6. KURAN VE KUDÜS
    İnsanların nasıl gözleri, kulakları, ayakları, mideleri ve kalpleri varsa insanlığın da böyle görevli ulusları vardır. Almanlar teknolojide, Türkler askerlikte görevlidirler. İsmailoğluları da uygarlaşmada insanlar arasında harç görevini görürler. Yakup’un soyundan gelen peygamberler, dünyanın bu günkü uygarlığını hazırladılar. Hazreti Muhammed de onların yeğenidir.
    Kuran’ın gelmesi ile insanlık rüşte ermiş, artık peygamberlerin dadılığına gerek kalmamıştır. Bu sebeple Kuran’dan sonra yeni peygamber gelmeyecek, Yeni kitap nazil olmayacaktır. Kuran insanlığa kıyamete kadar gerekli olan bütün hükümleri içermektedir. Peygamberlerin yerini de ilim adamları almıştır.
    İsrailoğulları’nın durumu İsra suresinde anlatılmıştır. Bu sure Akevler.org seminerlerinde yorumlanmıştır.
    Kuran’a göre Filistin, Kudüs ve Gazze İsrail’in olacak. Ne var ki İsrail Devleti ticaret ve ilimde hizmet verecektir ama silahı olmayacak, onu Adil Adil düzende Kuran ehli koruyacaktır. Bu yirmi birinci yüzyılda gerçekleşecektir.
    İsrail’in merkezinin Kudüs’e taşınması beklenen bir olaydır. İsrail’in silahlanıp saldırması onun mağlubiyeti demektir. Galip geleceklerdir. Kuran’da عِبَادًا لَنَا denmektedir. İran ve Türkiye’nin işbirliği ile 2019’da İsrail Müslümanların himayesine girmiş olabilir.
    İsrail Devleti ile Sermaye’yi aynı kefeye koymamalıyız. Sermaye’nin hükümranlığı sona erecektir ama İsrailoğullarının varlığı kıyamete kadar sürecektir. Ticarette ve ilimde hizmet vermeye devam edecektir. Sermaye İsrail Yahudilerini Müslümanlara karşı kışkırtıp onları etkisiz hale getirip kendisi dünyayı sömürmeye devam etmek istiyor. Bunda başarılı olamayacak.

  7. Sayın Koru ,

    Akşam yapılan açıklamadan sonra bir çok kanalda konuşmacıların söylediklerini dinledim . Noktayı güzel koydunuz . Kelebek etkisinin sonuçlarını hep beraber göreceğimiz zamana geldik.
    Bir deli bir kuyuya taş atmadı. En kritik tuğlayı yerinden çekip aldı. Sadece islam alemi değil Hristiyan alemi içindende tepkiler olacak diye düşünüyorum. Görelim mevlam neyler neylerse güzel eyler !

    En saçma düşüncelerin tartışıldığı ortamdan en saçma işlerin yapıldığı ortama geldik. Şüphesiz bunların da sonuçları olacak .

  8. Acayip işler oluyor.American seçimlerinde FETÖ etiketli Gülenin desteklediği, yandaş medyada açıklanan Hilary Clinton’un Yahudilere Kudüs Başkentliğini vaat etmediği
    ve fakat Yandaş medyanın, siyasal islamcıların desteklediği ve Yahudilere de seçim vaadi olarak vaat ettiği Kudüs’ün Yahudi başkentliği sözü yerine geldi.
    Başka birşey, Türkiyenin, Gazze olayı ile ilgili israil ile yapılan anlaşmada, Anlaşma tarafları olarak birtarafta İsrail adına KUDÜS VE Türkiye Tarafı olarak ta ANKARA olarak sözleşmeye imza attıkları ortaya çıktı.
    yani Türkiye Israili KUDÜS tarafı olarak muhatap aldı ve sözleşme imzaladı çoktan.
    Yaşasın siyasal islam diplomasisi(!)

  9. Trumpun kızının din değişikliği yaptığ Müsevi gurubu ve diğer bir kaç gurup da karara karşi çikiyor.
    Elçilik binasının yapımına şu an başlansa elçılığın taşınması an az 4 yıl sürermış ve Trumpunda o kadar uzun kalamiyacağını savuniyorlar.
    Bu karardan sadece koltuğu sallanan israil başbakani memnun.
    Trump ne yaparsa yapsın Amerkan kamuoyununu lehine etkiliyemez. Oğlunun bugünkü 4 saatlık sorgusu kanallarda gene birinci haber idi.
    Rusyanin sayesinde Amerkanın başına tam bir. .. . Neyise ona yakışan sıfat bu siteye yakıştıramadığım için yazmiyorum.

Yoruma kapalı.