Bir gecede kazanılan-kaybedilen servetler ve Erdoğan’ın adaylığını açıklaması…

29
Reklam

Sonradan iyi arkadaş olduğum bir tanıdığım, servetlerin kısa sürede yapılıp ondan daha da kısa sürede eriyebildiğini kendi üzerinden anlatmıştı.

O yıllarda İngiltere’de yaşıyormuş. Oğluyla yakın olduğu Asil Nadir’in Polly Peck şirketinin geleceğini parlak görüp hisse senetleri çıkar çıkmaz elindeki kıt paraları İngiliz borsasında değerlendirerek kısa sürede servet sahibi olmuş…

“Dört milyon sterlin değerine ulaşmıştı elimdeki Polly Peck hisseleri” demişti.

Kendisinin Türkiye’ye gelmek üzere uçağa bindiği saatlerde İngiliz hükümeti Polly Peck şirketine karşı harekete geçmiş. “Uçağım İstanbul’a indiğinde elimdeki hisse senetlerinin değeri sıfırlanmıştı” diye anlatmıştı başına geleni.

Uçuyor olmasaydı, havayı koklar koklamaz senetleri elinden çıkarabilirdi oysa…

Bu olayı hatırlamamın sebebi, bu günün ilk saatlerinde yazı başına oturduğumda okuduğum bir haber…

Dün akşamın bir vaktinde, Hazine ve Maliye Bakanlığı yeni bir finans enstrümanının devreye alınacağını duyurur duyurmaz, dolar karşısında bayağı bir değer kazanmış TL. Duyurudan hemen önce 17.20 TL olan 1 dolar kısa sürede 16.88 TL’ye kadar inivermiş. Benim gecenin bir vaktinde bu inişten haberim olduğunda 17.22’ye yükselen dolar yeni bir rekor daha kırıyordu. [Euro da 18.07’ye düştükten sonra 18.32’yi görmüştü.]

O arada birileri para kaybetmiş, birileri de bayağı para kazanmıştır.

Reklam

“Amerikan parası yine düşüyor” telaşıyla elindeki dolarları 16.88’den elinden çıkaranlar kaybetmiş, ne olacağını bilen birileri de onların sattıklarını o değerden satın alarak bu güne kazançlı çıkmıştır.  

Kimler kaybetti, kimler kazandı acaba?

Hazine bakanlığı yeni finans enstrümanını dolarda duran tasarrufları TL’ye çekmek için devreye soktu. Ellerindeki doları bozduranlar, 20 Aralık 2021’de yaşandığı türden bir olayla karşılaşılacağını ve birkaç gündür mazot zammı gibi bir-iki lira birden artan dolar değerinin yere çakılacağını düşünmüş olmalı. 

Aralık ayındaki o günün ertesinde devreye sokulan kur korumalı mevduatta öyle olmuştu çünkü. 

Bu defa tepki farklı gelişti.

Uzmanlardan naklen gazeteler “Piyasa yeni enstrümanı beğenmedi” diye yazıyor.

Yeni enstrüman devletin elindeki yüksek değerli bir kurumla irtibatlı senet çıkarmayı öngörüyor. Uzmanlar şu soruyu sormakta: “Enflasyonun TÜİK tarafından bile %75’e dayandığı ilan edilen ülkemizde hangi devlet kurumu o orandan daha fazla kârlı ki?” 

Bu yaşanana en fazla AK Parti genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan üzülmüştür.

Reklam

Yeniden cumhurbaşkanı adayı olacağını kendi ağzından işittiğimiz gün yaşandığı için…

Adaylığını İzmir’de katıldığı bir etkinlikte ilan etti Cumhurbaşkanı Erdoğan.

Muhalefetin bir sözcüsü, “Onlar için hayırlı olsun; kaybedeceği bir seçime adaylığını açıkladı” dedikten sonra şunu da eklemiş: “Erdoğan ne zaman erken seçim yok dediyse bil ki 3 ay sonra erken seçim olmuştur.”

Oysa, “Cumhur İttifakı’nın adayı benim” demekle, dolaylı olarak, seçim tarihinin erkene alınacağını da ifade etmiş oldu AK Parti lideri.

İki kez seçilmiş bir cumhurbaşkanı, anayasaya göre, üçüncü kez aday olamıyor (m. 101). Tayyip Erdoğan ilki 2014, diğeri 2018 yıllarında olmak üzere tam iki kez cumhurbaşkanı seçildi. Hem de halk oyuyla. Böylece anayasanın kısıtladığı sınırlar içerisinde. 2023 yılı haziran ayında yapılacak seçimde yeniden aday olabilmesi imkansız.

Anayasada öngörülen tek istisna, seçimin tarihinin TBMM tarafından erkene alınması (m. 106).

Tayyip Erdoğan hakikaten aday olacaksa, AK Parti ve MHP’nin milletvekili sayısı yeterli olmadığı için, bu, ancak muhalefetle anlaşılıp seçim tarihinin erkene alınmasıyla gerçekleşebilir. 

[Bazıları konu tartışmalı olsa da adaylarla ilgili son kararı Yüksek Seçim Kurulu (YSK) vereceği için bu engelin üstesinden gelinebileceği iddiasında. Oysa kıdemli yargıçlardan oluşan YSK üyelerinin anayasadaki açık ifadeleri görmezlikten gelmeleri beklenmemeli. Bu konu İstanbul büyükşehir belediye başkanlığı seçiminin tekrarlanmasına benzemez.]

Cumhur İttifakı adına adaylığın ilanı, Kemal Kılıçdaroğlu’na da, Millet İttifakı adına kendi adaylığını açıklama meydan okuması aynı zamanda. 

Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı seçiminde karşısına Kılıçdaroğlu’nu çıkarmasını şiddetle arzu ediyor Tayyip Erdoğan ve bu arzusunu hiç saklamadığı gibi, karşı tarafı buna zorluyor da.

Neden acaba?

Sorunun cevabı kolay.

‘CHP genel başkanı’ sıfatı bulunan, yani CHP kimliği ağır basan biri, rakip olarak karşısına çıktığında, önceki seçimlerde kendisine oy verdiği halde şimdilerde oy verecek başka aday arayışı içerisine giren seçmenleri yeniden kendisine çevirebileceğini hesap ediyor da ondan.

Kılıçdaroğlu’nun CHP imajını olumlu olarak değiştirmeyi amaçlayan çabaları, zihin kodları CHP karşıtlığına takılı kitleler ile ‘helalleşme’ girişimi algıda değişime yol açsa da, o değişim CHP’ye oy olarak dönmedi, dönmüyor.

Tayyip Erdoğan ile Kemal Kılıçdaroğlu seçimde karşı karşıya geldiğinde, sandıktan hangisinin çıkacağını öngörebilmek kolay değil.

Zor da olsa Kılıçdaroğlu kazanabilir, ancak Cumhur İttifakı en kolay rakibin o olacağını düşünüyor ve bu yüzden de onu bir an önce adaylığını açıklamaya zorluyor.

Bir amaç da, gündemleri başka ve daha acil konularla meşgul olduğu için aday belirlemeyi en sona bırakan Millet İttifakı içerisine erken bir ihtilaf sokmak olabilir.

Dağılmalarına yol açabilecek bir ihtilaf…

Tam ağırlıklı olarak bu konu konuşulacak iken, daha ilan edilir edilmez boş çıkan bir ekonomik açılımla kamuoyunun meşgul edilmesi, AK Parti lideri Erdoğan’ı üzmüş olmalı.

İçi dışı bir olduğu için, Tayyip Erdoğan’ın üzülüp üzülmediğini, üzüldüyse ne kadar üzüldüğünü yakında anlarız.

ΩΩΩΩ

Reklam

29 YORUMLAR

  1. Sayın koru millet ittifakına yönelik “Bir amaç da, gündemleri başka ve daha acil konularla meşgul olduğu için aday belirlemeyi en sona bırakan Millet İttifakı içerisine erken bir ihtilaf sokmak olabilir.” demiş ama endişeye gerek yok, sonuçta küfür tek millettir!

  2. KONTAK ANAHTARI DEĞİL , SANKİ BOMBA PİMİ
    Bu gece uygulanacak benzin ayarı ile birlikte mazot da, benzin de 28 TL’yi geçmiş olacak.
    Yani bu gidişle haftaya 30’arTL.
    Yani araçların kontak anahtarları, adeta insanların cebini patlatan birer bomba pimi.

  3. ADAYIM ADAYSIN ADAY

    Sayın yazarın bir öngörüsü daha çöktü. Uzun süredir sayın Cumhurbaşkanının adaylığını açıklamadığını dolayısı ile aday olmayacağını, başka birini aday göstereceğini savunuyordu. Bunları ben hep söyledim fakat yorumlarım sansürlendiğinden okuyucular doğruları öğrenemiyor, hep tek tip bakış açısı. Sonra da ne oluyor, ne oldu, anlamadık, nasıl oldu şeklinde sorular. Cumhurbaşkanı aday kılışdaroğlu bakalım cesaret gösterip ben adayım diyebilecek mi?

  4. Seçim , 25 Haziran 2023 yerine , 1 hafta öncesinde 18 Haziran 2023 de bile yapılsa , erken seçim olacaktır. Bu da haziranın ortasına denk geliyor işte.

  5. 1 MİLYAR DOLAR İLE BİR GECEDE 5 MİLYAR TL
    20 Aralık 2021 gecesi 1 milyar dolarını 18 TL’den bozdurup, ertesi gün 13 TL’den geri 1 milyar dolar alan kişinin elinde 1 milyar dolar ve ilave olarak
    5 milyar TLniz de oluyor.
    Bilerek kuru yükseltip, düşürenlerin günlük kazancı işte bu.
    Bu 5 milyar TL ne?
    Kesinlikle hırsızlık.

    • O gece kimse öyle operasyon yapamadı, kurlar saliselik anda değişiyordu. Bir arkadaş 17.13 den almıştı satamadı. 5 mikyon kur zararı yazdı. Bir digeri ancak 14.41 den satabildi . 1milyon 250 bin kur zararı yazdı.
      Sizin anlamadığınız anlamak istemediğiniz , hak etmediğimiz borç ile yaşadığımız refahın bedelini ödüyor olmamız , istisnasız herkes bu bedeli öderken zenginler kat be kat ödüyor.
      Bir firma sahibi 40 yılda yaptığım servetin yarısi dolar bazında bu sene eridi diyordu geçen gün .

      • Bir kere de şu yazıları anlamak için okusanız, yazıda Londra borsasından bahsediliyor.

        Ayrıca daha önce burda bir kahvehane muhabbetinden bahsetmiştim 10’ar milyon dolar ve Euro cinsinden parasını bankanın haber vermesiyle elinden çıkardığı anlatılan bir muhabbet. O hikayede tek bir doğru var o da gerçekten de biri arayıp haber vermiş elindeki dövizi bozdur düşecek demiş. Ama o arayan bankacı değil kimin aradığını söyler mi hiç.

        Anlamanın en kolay yolu soru sor cevap ara. Mesela bankacı aramadıysa kim aramış olabilir? Peki son gün haberi aldın elindeki 20 milyonluk dolar Euro’yu bir günde elinden nasıl çıkarırsın?

        Senin arkadaşların gibi herkes bu işleri bilse bu tuzağı nasıl kuracaklar, o zaman erke dönergeci nasıl işleyecek?

        Sonuçta tuzak bütün millete kuruluyor, bir avuç yerli yabancı büyük sermaye sahipleri tarafından, özellikle banka sahipleri ile siyasetin ortak tuzağı bu.

      • Enflasyonu yüzde 10dan yüzde 170’e çıkarmak beceriksizlik ötesi bir yolsuzluk planı. Faizleri bir taraftan düşürüyorum yalanıyla gerçekte KKM aracılığı ile çok yüksek faiz veriyorlar. Birilerinin cebinden (bizim) alıp birilerine veriyorlar. Bunu yapan yolsuz iktidar gidecek. Herşey gün gibi ortada.

      • ‘ Hiç mi rastlamadınız ekonomistler sayıları 70 civarında olan ulusal bankaların 50’den fazlasının sahibi yabancı ya da yabancı ortaklı diye yazıyorlar.

  6. Erdoğan’ı amacına götüren yolda döviz önemli bir sorun. Her nekadar, amacına eriṣmek iҫin her aracı mübah görse de, temel prensiplerin tümünü ödün vermeden sorunu ҫözmek istiyor.
    Erdoğan Islam’da faiz konusunu ve Nass’ları laf olsun diye dile getirmedi.

  7. Sayın yazar “Tayyip Erdoğan ile Kemal Kılıçdaroğlu seçimde karşı karşıya geldiğinde, sandıktan hangisinin çıkacağını öngörebilmek kolay değil.” demiş ama önceki seçimlerin sonuçlarına da bi bakmak lazım belki:))))))

      • Kenyalı arkadaş sizin oralarda nasıldır bilmiyorum ama türkiyenin idari yapısına göre istanbul bağımsız bir ülke sayılmaz, ibb başkanı da protokolde cumhurbaşkanının yaveri kadar bile yer tutmaz, ok?

  8. Sayın uzun “anayasadaki açık hüküm” ne ola ki, 2023 haziran ayında seçim yapılamaz mı yazıyormuş?
    Aç bidaha oku istersen, o tarihte mutlaka seçim yapılsın falan yazıyor olmalı:))))

  9. Şimdilerde günlerdir Britanya’da kutlamalara sebep olan platin jübile elbette çok az ölümlüye nasip olmuş monarşik bir yıldönümü olsa gerek. Gönül ister ki 70 yıla sığdırılmış bu sembolik idari geçmişi II.Elizabet, 46. yılda jübile Kanuni gibi sandıklarda mahfuz fetvalar ile etik ve vicdani olarak emniyete almış olsun. Acaba fetvacıların verdiği fetvalar evlat katili Kanıuni’yi kurtarmış mıdır?
    70 yıl verilecek hesap olarak uzun bir monarşik periyot sanırım pek çok tarihi doğru ve yanlışa şahitlik etmiş bir ömür bir kısmına müdahil dahi olunmuş.
    Sanırım platin dışında 25 yıllık dönemler gümüş jübile olarak isimlendiriliyor fena süre değil nasip olana, kalbi müdakkik ve aklı hüşyar ise yaptıklarını gözden geçirmek için sağlam bir ömür süreci, çeyrek asır dile kolay. Bir milletin seçim ile başa geçen veya monarşik idarecilerinin “la yüsel” olmadıklarını idrak etmeleri ve yaptıkları işlerin elbette bir gün sigaya çekileceğini derk etmeleri için iyi bir kavşak noktası. Ve kader ağlarını örüyor küçük, büyük her fiilin faili tarafından makul gerekçesini sunmak için hazırlanma zamanıdır.
    Ey Kraliçe Elizabet! Ayağını denk al.

    “Kim zerre miktarı hayır yapmışsa karşılığını görür.
    Kim de zerre miktarı şer işlemişse karşılığını görür.” Zilzal/7-8

  10. Sayın Fehmi Koru; Yazdıklarını ilgiyle okuyorum bazı durumlarda ilgimi çekiyor. Bazı durumlarda da üzülüyorum. Geçmiş yazılarınızda da birçok defa zamanında yapılacak seçimlerde Sayın Erdoğan Cumhurbaşkanı adayı olamayacağını yazıyorsunuz. Gerekçe olarakta 3. defa aday olamaz diyorsunuz. Türkiye Cumhurbaşkanlığı sisteminde (Başkanlık) ikinci seçimine hazırlanırken 3. seçimden nasıl söz edebiliyorsunuz. Sizinde Sabih Kanadoğlu gibi demokrası dışı müdahaleleri yazmanız ve ima etmeniz doğru bulmuyorum. Sizin bu yaklaşımınızı görünce Sayın Abdullah Gül e ait şu deyimi kullanmak zorunda kalıyorum. İnsan bazen hayret ediyor.

  11. Abdülkadir Selvi bir kaç gün önce tartışma proğramında açıkladı, DSP de bakanlık yapmış kişi bir daha aday olamaz iddiası üzerine, anayasaya geçici madde konduğu o maddede ‘Cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili ….. madde anayasanın yürürlüğe girdiği tarihte uygulanır’ yazdığını söyledi, bunu neden açıklamıyorlar diye sorabilirsin, size cevap vereyim, sizin gibi Erdoğan düşmanları bu lafları etsin sonunda açığa düşsünler diye tahmin ediyorum, DSP li bakan defalarca bu konuyu açıp “Erdoğan adaylığını açıklayamıyor, çünkü adaylıktan vazgeçebilir diye söyleniyordu” açıkladığı akşamı yüzü mosmor olarak bu defa erken seçim yapacak iddiasını tekrar ediyor, inşallah onda da ağzının payını alıp bir daha kimse tarafından görüşleri merak edilmeyen bir insan olarak görülecek.

  12. Herkes defalarca hatta yaş sınırı olmadan siyasi görevlere “aday” olabilmelidir.
    -seçilebilir mi seçilemezmi, demokrasi!!!
    -önceki görevinde kendine yer ayarlar, bazı şeyleri kendine göre!.. demokrasi var!!!
    -ama ondan iyisini bulamayız,yok, demokrasi!??
    -kanun kuralları lehine!… demokrasi var burada!!
    -onu seçmezsek öbürü! gelecek ama!!! demokrasi! var bu ülkede engelliyemeyiz!!!
    Sayın yazar ihtilaf olur dağılırsa yaa..
    diye telaş etmiş,
    Daha seçimden önce uyanıklıkla 5 kişiye hikaye yapacak parti yada kişi sonra ne yapar bilinmez. Kendilerine menfi bir sonuç çıkmayacaksa zorlamakta nafile. Bir anlaşmazlıkta, daha beş kişi anlaşamadınız uzlaşamadınız, 85 milyon insanı nasıl idare edeceksin? Yedi düvelle nasıl baş edeceksin diye! sormaz mı? halk tümünü tasfiye etmez mi o zaman?

  13. İsminin önünde ‘ yüksek ‘ ! sıfatı da bulunan YSK nun bu güne kadarki yasalara aykırı ve taraflı davranışlarının hesabı mı soruldu ki bundan sonra farklı davranmasını bekleyelim !
    Ağam ne derse odur !

  14. Ben uzun zamandır söylüyordum cb adayım demedi diye ama bunu daha önce açıklamış gibi aksedenler vardı. Acaba bu kişiler şimdilerde ne düşünüyorlar.
    Sayın yazar cb tekrar aday olamaz diyor? olmaması için hiç bir engel yok, varsa da kaldırması kendi elinde, yani bütün yetki elinde olduğu için bunu da bir şekilde kaldırır. Ama işin en kötüsü de meclisin onay makamı olması oldu, yani noter gibi önüne geleni tastikliyorlar. iş böyle olunca meclis de millet vekili sayısı çok çok fazla, acilen şu ekonomik sıkıntıda milletvekili tasarrufuna gidilmeli…..
    Ülkemiz de gündemler baş döndürecek hızda devam ederken, yapılacak olan erken veya zamanında seçimde sandıktan ne çıkarsa çıksın yönetimin değişir mi?
    Ekonomik sıkıntıları dahi yok sayan, hatta şükürsüzlükle itham edenler yapamayacağı değiştiremeyeceği bir yasan olur mu?

    • 2023 Haziran seçimi netleşince Cumhurbaşkanının aday olamayacağını YSK ilan eder. Cumhurbaşkanı da kaybetme ihtimali yüksek bir seçime girmemiş olur.

    • […Türkiye, çok particilikle 1946 yılında tanıştı. İsmet İnönü, dış yönlendirmeye bağlı olarak ‘çok partili demokrasiye geçti’!..Oysa, çok partinin olumsuzluğu Atatürk döneminde iki kez yaşanmıştı. 1924 ve 1930’da, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası ve Serbest Fırka, ortaya çıkan karşı devrim girişimleri nedeniyle kapatılmıştı. Ancak, karşı devrim 1946’dan sonra, içinde özgürce hareket edebileceği geniş bir alan buldu… Siyasi işleyişte ülke koşullarına uygun olmayan ve aceleyle gerçekleştirilen değişim, 1938’e dek doğal çizgisine oturmuş olan yönetim düzenini bozdu. Yapılanlar, Türk toplumunun gelişim düzeyine ve gereksinimlerine uygun değildi. Batı ölçü alındığı için, her şey göstermelik, yapay ve topluma yabancıydı. Bu nedenle de baskıya ve yozlaşmaya dayanıyordu… Batı’daki siyasi işleyişe çok partili düzen deniyor. Ancak siyasete egemen olan işleyiş çok partiden oluşmuyor. Parti kurmak serbest ama siyasi düzen, paraya ve devlet gücüne bağlı olarak öyle kurgulanmış ki, rejimle bütünleşmiş iki ya da üç partiden başka bir partiye yaşam şansı verilmiyor. İki parti, burada rejimi tamamlayan devlet örgütü gibi çalışıyor. Yönetim gücünü elinde tutan sınıfın, egemenliğini sürdürmek için kullanılan basit birer araç haline gelmişler… 1945’ler Türkiye’sinde toplumsal yapı ve tarihsel evrim çok başkaydı ve Batı’yla uyumsuzluk içindeydi. Siyasi yapıyı Batı’ya benzetme çabası, bir yarar sağlamayacak, Cumhuriyet’le getirilen ve henüz tam olarak yerleşmemiş olan yönetim işleyişine zarar verecekti. Nitekim öyle oldu. Kamusal işleyiş bozuldu, devlet güçsüzleşti. Yönetim, parti adı verilen çıkar kümeleri tarafından ele geçirildi… Herşeyden önce, siyaset paranın gücüyle yapılan, bu nedenle dışardan denetim altına alınabilen bir iş haline geldi. Meclis, halkla ilişkisi olmayan ilkel bir parlamento haline geldi. Cumhuriyet devrimlerinden ödün vermeyi ilke edinen, Batıcı ve tutucu anlayışın etkisi altına girdi. Batı’ya bağlanma değişmez devlet politikası oldu ve bu politika, meclise girebilen partilerin ortak ilkesi haline geldi. Siyaset, partiler aracılığıyla Washington ve Brüksel’e bağlandı. Ülkesine ve halkına yabancılaşan profesyonel politikacılar, meşruiyeti dışarda aradılar. Kurtuluş Savaşı’nda reddedilen mandacılık, güncelleşmiş biçimiyle ve eylemsel olarak uygulanmış oldu… Halkı içine almayan partiler, doğal olarak demokratik kurumlar olamadı. Olmaları da mümkün değildi. Toplumsal yapıya uyumsuzdular. Denetim altında tutulan, sınıfsal temelden yoksun devşirme kurumlardı. Ulusal çıkarları savunmadılar. Birbirleriyle yarışıyor göründüler ancak yönetime geldiklerinde dışarda belirlenen aynı politikayı uyguladılar… Türkiye’nin sorunlarını çözmek bir yana yeni sorunlar yarattılar. Çıkar sağlamanın araçları haline geldiler. Halkı, her 4 yılda bir, önceden belirlenen kişilere oy veren edilgen kalabalıklar haline getirdiler…]

  15. “Kimler kaybetti, kimler kazandı acaba?”

    20 senedir kazanan kimlerdi ise onlar kazandı.
    20 yıldır kayıp edenler kimler idiyse onlarda kayıp etti.
    Kedinin fare ile oynadığı gibi bizdeki siyasetçiler de sıradan halkla ile oynuyor.

  16. Adaylığını açıklarken seçimin Haziran 2023 ortasında yapılacağını da söylemiş Erdoğan. Dolayısıyla anayasadaki açık hükmü bir şekilde aşacaklarını düşünüyorlar sanırım.

Yoruma kapalı.