Birlik-beraberlik günlerinde sıfır yanlışlık şart. 2 örnek…

31
Gazeteler...
Reklam

2014 öncesinde bir vesileyle yolum Çanakkale’ye daha doğrusu Çanakkale 18 Mart Üniversitesi’ne (ÇOMÜ) düşmüştü.

Orada geçirdiğim saatler içerisinde nasıl şaşırdığımı anlatamam.

Anadolu’nun bağrındaki bir üniversitede hemen her alanda bilimsel çalışmalar yapılıyor ve bulunduğu çevrenin nüfusunun dörtte biri kadar –40 binden fazla– öğrenciyi bünyesinde barındırıyordu üniversite.

En fazla dikkatimi çeken ise, açılan bir kampanya ile Türkiye’nin dört bir tarafından gönderilen kitaplarla oluşturulan muazzam kütüphanesi olmuştu ÇOMÜ’nün…

Gazetecilik günlerinden tanıdığım o zamanki rektörü Prof. Sedat Laçiner, ÇOMÜ’yü, kısa zamanda, diğer başarılı üniversitelerle rekabete hazır hale getirmişti.

Muhabirlikten akademik alana ve yazarlığa

Konuyu şimdi hatırlamamın sebebi Prof. Laçiner’in eşinden aldığım bir hatırlatma oldu: Meğer Sedat Laçiner de 15 Temmuz hain darbe girişiminin ardından gözaltına alınıp tutuklananlardanmış ve 18 aydır cezaevinde yatmaktaymış…

Avukatı Recep Seyhan, mahkemeye sunduğu dilekçede, müvekkilinin muhalif duruşu ve iktidar partisinin özellikle dış politika alanındaki yanlışlarını eleştirmesi yüzünden tutuklandığını vurgulamakta. (Sedat Laçiner dilekçesi)

Saadet Laçiner de, “Eşim Çanakkale’de tutuklu olduğu için basın tarafından unutuluyor” demekte.

Reklam

Unutulmamalı.

Milliyet’in Ankara bürosunda başarılı bir diplomasi muhabiriydi Sedat Laçiner; oradan akademik hayata atıldı; yüksek lisans ve doktorasını İngiltere’nin itibarlı üniversitelerinde (Sheffield ve Londra King’s College) tamamladı.

Çok sayıda kitabı ve ilgi alanı olan dış politika konularında yüzlerce makalesi çeşitli gazete ve dergilerde yayımlandı.

Zihninin berraklığı ve nitelikli bir araştırmacı olduğu eserleri ve makalelerinden bellidir.

Şimdi o tutuklu.

Bir genel tespitimi yeri gelmişken burada paylaşayım: “Tutuklu yargılama cezaya dönüşüyor” diye bir kanaat var ya, tamamiyle yanlış bir kanaat değil o; ama daha da önemlisi, mahkemelerin tutuklu yargıladıkları kişilerle ilgili genel bir tutumları: Uzun süreli tutuklu kalmış olan kişiler hakkında beraat kararı vermekte zorlanıyor sanki mahkemeler…

Hiç değilse bana zorlanıyorlar gibi geliyor.

Bir başka gazeteci hatırlatması

Hürriyet’in okur temsilcisi Faruk Bildirici gazetesinde yapılan yanlışlara değinirken, bugün, Şanlıurfalı gazeteci Muhammet Taşçılar’ın durumunu köşesine taşımış.

Reklam

Sedat Laçiner’i tanımama karşılık bu yazıya kadar Muhammet Taşçılar’ın adını bilmezdim.

Taşçılar ‘sanliurfa.com’ adlı bir internet sitesinin sahibiymiş. 18 Temmuz 2016 tarihinde gözaltına alınmış, 8 ay tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakılmış, ama davası sürmekteymiş.

Faruk Bildirici Urfalı Taşçılar’ın kendisine gönderdiği e-posta mesajını paylaşmış:

“Ne banka, ne ByLock, ne okul, ne dernek, FETÖ ile ilgili hiçbir şeyim yok. Yargılama sürüyor ama ‘FETÖ ile irtibatlı’ denilerek işyerime, özel aracıma hatta kiraladığım araçlara bile el konuldu. TMSF’ye devredildi. Şimdi de satılacağını duydum. ‘Satılsın’ diye bir mahkeme kararı yok. Bugüne kadar medyada yerel medyanın sorunları gündeme getirilmedi. Araştırdım, bize yapılan birçok yerel gazeteye yapılmış. Biz sanliurfa.com sitemizde gazetecilik yapıyorduk, bitirmek istediler. FETÖ ile ilgili mahkemem olduğundan iş kuramıyorum. SGK’da 36 kodu koymuşlar, işe giremiyorum. Bir arkadaşım bana para göndermek istese, paraya el konuluyor. Peki ben ve çocuklarımız ne yiyip içeceğiz?”

Hürriyet okur temsilcisi iddianameye bakmış, vardığı kanaat şöyle:

“Hakkındaki suçlama ‘sanliurfa.com adlı sitede FETÖ/PDY örgüt adına propaganda haberleri yaptığı, bu haberlerin altında yorum kısımlarının kapatılarak FETÖ/PDY terör örgütü ile ilgili olarak vatandaşların yorum yapmasının engellendiği’ olarak belirtilmiş. Ayrıca AKP’li Mazhar Bağlı da Ş.Urfa’dan 2014’te milletvekili adayı olduğu dönemde ‘Yıllık 15 bin lira vermezsen hakkında olumsuz haberler yaparak seçim sürecinde zarar veririz’ diye tehdit edildiği şikâyetinde bulunmuş.”

Bizler kendilerini unutsak bile Laçiner ve Taşçılar gibi fiilen gazetecilik yapan insanların durumları uluslararası örgütler tarafından yakından takip edilip Türkiye ile ilgili raporlarında yer alıyor.

Olumsuz örnekler olarak tabii.

Birlik-beraberlik günleri

Medya özgürlüğü skalasında Türkiye bayağı ağırlık kaybetti son yıllarda.

Henüz davası karar aşamasına gelmemiş, tutukluluk hali de bulunmayan bir kişinin mallarına ve banka hesaplarına el konulması, sahibi olduğu araçların satılmak istenmesi bana çok garip geldi.

“SGK’da 36 kodu koymuşlar, işe giremiyorum” notunu ise anlayamadım. İş buldukları halde, SGK, yargılanmakta olan kişilerin ailelerine ekmek parası sağlamak için çalışmalarını engelliyor mu yani?

Peki, bu insanlar ‘kötü’ diyelim, onların çoluk-çocuğu da mı açlıkla cezalandırılmayı hak ediyor?

Bu işte bir yanlışlık var.

Askeri operasyon yürütülen, bu sebeple birlik ve beraberliğin olağanüstü önem taşıdığı bir dönemden geçiyoruz. Birliği zayıflatacak en ufak bir yanlışlığa düşmemek gerekiyor.

Hatırlatmak istedim.

ΩΩΩΩ

Reklam

31 YORUMLAR

  1. Bugün cumhurbaşkanın iradesiyle 2014 yılından itibaren devlet politikası haline getirilen 2004 mgk kararlarının adım adım akp ve fethullah gülen grubunun bitirilmesi sürecini yaşıyoruz. cumhurbaşkanı 2014 ten itibaren devletin kaptan köşkünü yeniden daha güçlü bir şekilde gelen derin devletle koltuğu paylaşmak zorunda kalmıştır. Çünkü cumhurbaşkanın çok büyük kirli vatana ve millete ihanet eden kayıtları derin devletin elinde. ama bu kayıtlar sadece derin devletin elinde değil başka kurum ve teşkilatların da elinde bulunmaktadadır. Şu anda Türkiyede cumhurbaşkanına yakın çok önemli görevleri ifa eden şahıslardada aynı şekilde kayıtlar var. Türkiye’de ve yurt dışında kişi kurumlarda büyük bir kırılma olursa, siz 15 temmuzda dahil olmak üzere Türkiye’de halk şoklar yaşabilir. Büyük oyun 15 temmuzun kara kutusu olacak bir elin parmakları kadar olan insanlarda eğer kırılma olursa korkunç şoku Türkiye yaşaması muhtemel. İnsan zulmeder kader adalet eder. Devlette ve Türkiye’de 15 temmuz bir tasfiye ve zulüm projesidir. Devlette ve Türkiye’de çok büyük bir tasfiye ve zulüm ancak 15 temmuz gibi büyük bir hadiseyle gerçekleştirilebilirdi Türkiye bunu yaşıyor. Bu bir özel harp operasyonudur. Hedefteki kişi ve gurupları düşmanlaştırılarak operasyon icra ediyorlar. Fetö vari ifadeler derin devletin müştereken cumhurbaşkanının ortak kurgusal günah keçisi olarak kullandıkları düşmanlaştırdıkları türkiyede millete yapılan operasyonun adıdır.

  2. Sayın Koru, nerde yaşıyorsunuz bilmiyorum ama şu an Türkiye’de hiç suçu olmayan insanlar işlerinden atıldı, işyerleri kapatıldı, mallarına, paralarına el konuldu, hasta, yaşlı, hamile, engelli demeden; anne, baba, eş, kardeş çocuk kimi buldularsa yarıdan fazlası tutuklu ve hala büyük bir çoğunluğu hakim karşısına bile çıkmadı. Ne hikmetse ilk ihraç listelerinde 15 temmuzdan 2-3 sene önce ölmüş insanların isimleri de var. Acaba bu aklınıza birşeyler getirir mi bilmem? 36 koduna şaşırmışsınız ama ihraç edilen ve kurumları kapatılan tüm mağdurların SGK kaydı bu şekilde. İş bulmak imkansız. O kadar emek verip üniversite bitirmiş beyinler şu an ne yapacağını bilemiyor. Aldıkları diplomaları maalese artık ülkem demekten esef duyduğum Türkiye de kullanamıyorlar. Yurt dışına da çıkılamıyor çünkü pasaportlar iptal edildi. Ayeti kerimede dediği gibi ” Yarattığımız cinler ve insanlar içinde (iradelerini yanlış yolda, nefislerinin arzusu istikametinde kullanan) pek çoklarını Cehennem için ayırdık. Onların kalbleri vardır, fakat onlarla meselelerin özüne inip gerçeği idrak edemezler; gözleri vardır, fakat onlarla görülmesi gerekeni göremezler; kulakları vardır, fakat onlarla duyulması gerekeni duyamazlar. Bu halleriyle onlar, küçük veya büyükbaş hayvan sürüsü gibi, hattâ onlardan daha çok insiyaklarına tâbi, yol bilmez ve güdülmeye mahkûmdurlar. Onlardır gerçeklerden bütünüyle habersiz olanlar.” (A’RAF 179)

  3. Sayin Koru ikinci bir anayasa mahkeme karari mi cikacak diye insanlari telaslandiracaksiniz. Simdi siz gazeeciler kendi aranizda sözde birbirinize destek cikiyor ve evrensel gazetecilik yasalari felan filan gazel okuyorsunuz siyasetciler birbirini kolluyor yekaza polisi askeri ki zor bir görev gerceklestiriyorlar siz gazetecileri siyasilerdende zor onlarda kendilerini kolluyorlar vatandasin hakkini kollayan maalesef pek yok. Sedat Laciner yada siz kackere vatandaslarin sorunlarina egildiniz ve bütüncül bir yazar oldunuz.
    Haberlerden anladigim kadariyla Sedat Laciner belli bir gurubun cikarlarini korumaya calisacagina herkese esit davransaydi su anda hapiste olmazdi Emin cölaasan neden hapiste degil ??? hiç mi elestirmiyor hatta hakaret bile ediyor, yilmaz özdil ayni sekilde siz ayni sekilde.

  4. Savcılığın iddianamesi bu ama Propaganda denilen haberlerin hepsi ya A Haber’den ya sabah ya hürriyet ya milliyetten alınmış FETÖ aleyhinde olan haberler. Benim davada 3 kişi yargılanıyoruz, Sadece benim mallarıma el konulmuş.
    Mazhar Bağlı 3 mahkeme ifade vermeye gelmedi. Biz 3 mahkeme boyunca tutuklu kaldık.
    3. mahkemede bir yerde bulup Ankara’da ifade verdi. Yüzümüze gelemedi. Beni para istediğimi söylemiyor. Başka birini suçluyor ama onun benimle alakası yok. Yanımda hiç çalışmamış. Bir delili yok. Bizim medya etik değerlerimiz var. Birinin sevmediği haberi yapmışsak en az 1 yıl reklamını dahi almıyoruz.
    Benim için “Aleyhimde haber yapmış,” diyor ama bir tane “İşte bu haberi yapmış” diyemiyor.
    Çünkü yok.
    2 kişi şahit göstermiş, onlarda 3 mahkemedir gelmiyor. Çünkü böyle bir şeye şahit değiller. Ama ben 17 aydır. Ağaç kabuğu yer gibi yaşıyoruz.
    Ben Ergenekon sürecinde de Fetöcülerin mali baskısı ile karşı karşıya kaldım. 2 yıl içinde mali defterlerim 16 defa incelemeye alındı. 185 bin lira ceza kesildi. O günkü Urfa’nın idarecileri şu an FETÖ’den hapiste.

  5. Ohooooo Ooooooo !
    Ne yemiş ne içmişlerse; kusan kusana… En uygun yeri bulmuşlar kusmak için demek ki…

    Hepsi ayrı telden çalıyor ama bir tek ortak noktaları var:

    İslam’a ve Türkiye’ye bitmez tükenmez bir kin…
    Ağız dolusu kusuyorlar…

  6. Bu ülkede 1071’den 2002’ye kadar hiçbir din adamına istediği her şey verilmedi. 2002-2012 arası ise Fetö’ye “ne istediyse” verildi. Bunun adı cehalettir, gaflettir, delalettir, ihanettir. Sonra “Rabbim affetsin!” Kendi pisliklerini başkasının üstüne atmayı da iyi biliyorlar. CHP ile Fetö arasında bağlantı kuruyorlar. Kendilerine biat etmeyen herkes Fetöcü yani. Bu arada basının içine iyice ettiler, memlekette okunacak gazete bırakmadılar… Selahattin Duman yazacak gazete bulamıyor kendine. Fikri hür kalemler mutlaka ya kovduruluyor ya susturuluyor veya sesleri kısılıyor.

  7. “Allah’tan izinsiz yaprak bile düşmez”(Ayet) Buraların bir sahibi var! Herşeyinde bir zamanı var! Görelim Mevlam ne eyler.

  8. Koru, bugün zor bir konuya girmiş. Aşağı tükürse…..
    Adil düzen’de tutuklama, belki yok ama, Can Dündar, Dumanlı gibilerini kaçırma ve kaçırttırma da yok, MUHAKKAK.
    O düzende, aynı muhitte yaşayan herkes, suçluyu bulup, ortaya çlkarmakla da mükellef ; yoksa, herkes suçlu.
    Bu DÜZEN’de kötülerin cezasını MASUM İnsanlar çekiyor, mesela havaalanlarında.
    Vaktiyle;
    Yusuf Özal’a ssatlerce söyledim, Bu gidişle partiniz kaybeder, SİZler de Halkın AAH’ını alır, bedduaya uğrarsınız. Nafile….

    12 Eylul sonrası KÜRTLER neden kandırıldı ? PKK ne yüzden doğdu ? 12 Eylül Hapishanelerinde yapılan zulümlerden birkaç tanesini bugünün idarecileri ve askerleri mutlaka dinlesin, ben yardımcı olurum. Zulm ile abad olunmaz. İslamda yakmak, aç bırakmak, ZULÜM yoktur. Cezalar ve terk teşvikleri bellidir. Dünya hayatı için gerek görenlere.

    28 Şubatta etrafıma çok çok söyledim, bu yapılan zulümler geride (kesede) kalmaz. AAH’ı MUTLAKA çıkar. Hem de yıllar ! sürerek. Artık, Dünyevi Mahkeme cezayı bir an evvel açıklamalı, geciken ceza ceza değildir. Hazine YAĞMALARINJ gözardı edenler de bir gün bulur, er-geç

    Yanlış anlamayın. Ak Parti, İslamcı Partiyim, demiyor. Bu işleri Allah için yapıyoruz. Demiyor, sizler, halk, ” kendi kendine güveyi” olmaya kalkıyor.
    Bir de “kraldan fazla kralcı” olmaya kalkanlar var.
    Allah, at izi ile İT izini ayırd etme feraseti versin MİLLETE de Devleti Yönetenlere de

  9. Size en kötüsünü söyleyeyim: Bu dünyada en büyük servet nedir? Bence iman… Ben pek dindar biri olmadım ama inancım sağlamdı… Memlekette son yıllarda olanlardan sonra ben bile inancımı sorgulamaya başladım. Allah bu milletin sonunu hayretsin…

  10. Sayın Koru, mağdur olduğunu idda eden kişilerin yazdıklarının doğru olduğu kabulü üzerine oturtmuşsunuz yazınızı!
    Malum süreçte, birçok mağdur vardır ( mor beyin); kişiliksiz işgüzarların, kripto fetöcülerin eylemleri sonucu ortaya çıkan. Devlet bu mağduriyeti görüp giderebildiği ölçüde devlettir.
    15 Temmuz dan sonra yoğun bir şekilde, insanların fetö operasyonları nedeni ile mağdur edildiğine dair algı operasyonu yapılıyor. Bu büyük ihtimalle başka operasyonların hazırlığı mahiyetinde. Tabi gönül ister ki kimse mağdur olmasın da turnusol kağıdı vari bir madde yok ki, suçlu, suçsuz kolaylıkla ayırt edilebilsin.
    Bu arada fetönün mağdur ettiği kitleler de hiç konuşulmuyor…

    • Mağdur olmadığını iddia edenlerin yazdıklarının yalan-yanlış olduğu kabulü üzerine mi oturtsaydı 😀

  11. Haklıyı haksızdan ayırmak esastandır. Bunun aması fakatı olmaz. Hükümet bu işi öncelemelidir. Sapla samanı ayırmak ise herkesin sorumluluğudur. Sadece hükümete düşmez. Muhalif olmak başka şey hain olmak başka şeydir. Bizdeki sıkıntı öyle çok hainimiz var ki kanıksamaktan tanımakta zorluk çekiyoruz, karıştırma riskimiz yükseliyor.

    • Halifeniz herkesin fikrini zikrini biliyor ya ve meydanlarda rejon kesiliyor, ne olduda dün koçağ koçağa oturanlar bugün biri hain ilan edildi, öyle değil işte saltanat ve iktidar mücadelesi aklı başında hiçbir yurttaş kendi ülkesine ihanet etmez bence siz kendinizi biraz yoklayın ve herkesin hain ilan etme alışkanlığınızdan vaz geçin sizin gibi düşünen tüketen hain olmuyorda neden farklı düşünenlere hayın damgasını vurmaktan hicap duymuyorsunuz.

      • ben yorumlarımı açık ve net yazıyorum okuyanların anladıklarından sorumlu olamam isteyen istediği gibi yanlış anlayabilir.

  12. 1960’lara kadar yapılanları iktidardan bilir, onları suçlardık. 1960’da beni Demokrat Parti’li olmadığım halde öyle olduğumu iddia ederek işten attılar. Darbe olmuştu, beni askerlerin talebi ile attıklarını iddia ediyorlardı. Kimse de işe almadı. Bir sene sonra askerlere başvurdum ve İzmir’de görev verdiler. İzmir’de Remzi Güres adında eski bir milletvekili vardı, “Haktan sonra yalnız delalet vardır” diyordu.
    İşte o tarihten itibaren kişilerin değil düzenin suçlu olduğu kanaatine vardım. Bu nedenle ulus olarak Adil Düzen’i getirmemiz gerekiyor. Akevler böyle kuruldu. CHP ile koalisyon, MHP ile seçim ittifakı da bu sebeple yapıldı.
    Fehmi Koru dahil olmak üzere geçmişte beraber çalıştığımız arkadaşlarımız çalışmalarımıza sırt çevirdiler. İktidar olunca bizimle görüşmeye tenezzül bile etmiyorlar. Cari düzende başarılı işler de yaptılar. Hemen hepsi büyük başarılar elde ettiler. Yararlı işler de yaptılar ama bu geçici oldu. Sonuçta bugünkü duruma geldik. Milli Görüş artık bindelik dilimlerle ifade edilen oy oranına sahip, Gülen bütün dünyanın takdir ettiği bir konumda iken bugün insanların vicdanında mahkum olmuştur. AK Parti iktidarda gibi görünüyor ama ne yaptığını kendisi bile bilmiyor. Bir zamanların gözde ve başarılı gazetecisi Fehmi Koru bugün hiçbir gazetede yazı yazamıyor, bir gazetesi bile yok. AK Parti’nin kurucularının hepsi kapı dışarı edilmiş durumdalar.
    Bugün suçlu düzendir. Yargılama sistemi çökmüş durumdadır. Hakemlik sistemi getirilmelidir. Adil soruşturma sistemi kurulmalıdır. Adil soruşturma sisteminde kişiye idamlık suç isnat ediliyor olsa bile göz altına almak, tutuklama yoktur. Herkes tutuksuz yargılanır. Mahkum olan yani hüküm giyen kimse gelir infazını yani hükmün uygulanmasın ister. Gelirse infaz hukuki yoldan icra edilir. Gelmezse askeri usulle infaz gerçekleştirilir. Örneğin idam hükmü verilmiş ve kişi gelmemişse bulunduğu yerde öldürülebilir.
    Soruşturma dört kademede yapılır.
    1. Sözlü soruşturma yapılır. Sanığın ve tanığın yanına gidilerek sözlü olarak sorular sorulur, cevaplar alınır.
    2. Sorular yazılı olarak taraflara gönderilir. Cevaplar da yazılı olarak alınır.
    3. Konu aydınlanmışsa duruşma yapılır ve soruşturmacıların şehadeti ile hakemler karar verir.
    4. Konu aydınlanmamış ise duruşma soruşturması yapılır. Başkan re’sen karar verir. Kamuya açık ve tutuksuz gerçekleştirilir işlemler.
    Şantaj gibi tehlikeli durumlarda karakol soruşturması yapılır. Gerekirse işkence edilerek soruşturma yürütülür. Kişi suçlu veya suçsuz, haklı veya haksız olsun işkencenin diyeti muhakkak ödenir.
    Yalnız yazarlara ve profesörlere sormak yetmez, bir konuda karar vermek için tüm insanların fikri alınmalıdır. “Batılılar ne der?” denmemeli, “Allah ne der?” denmelidir.
    Biz kimseyi suçlamıyoruz. Suç düzende. Düzeni değiştirmek için çalışmayan herkes de suçludur.

    • Muaviye, Yezid, Sultan Süleyman vs. hiçbiri “Allah ne der?” demedi. Hesap Günü, Gayretullah vs. diye bir dertleri olmadı. Bildiklerini okudular, yaptıkları yanlarına kâr kaldı.

    • Süleyman hocam iyisin hoşsun da şu idam hükmü verilecek şahsın yargılanma safhasını tam anlayamadım.
      Yani idamla yargılanacak olan şahıs tutuksuz mu yargılanacak?

  13. Davayı deve yapıp üzerine binenler,önceleri mücahit iken sonraları mütahit olanalar.Ve daha nelerrrr neler.

  14. Hak; sevdiği kullarını uyarır, olmadı bela ve sıkıntı ile imtihan eder. Şayet bazı kullar da çizgi dışı İslam ve dolayısıyla da İnsan hakkına mugayir (ters) bunca iş görüp de uyarı almaz ve önleri iyice açılırsa, (Hak) o kimselerin gemleri salınmış olmasını murad buyurmuş demektir. -Onlar istedikleri kadar Hak’tan görünseler de- İpleri salınmış olanlar ise geçici olarak salınmışlardır. Bunun ne demek olduğu tarihte belgeleriyle şahittir. Anlayıp idrak edene, uyarana ve feraset ile meselelere bakana ne mutlu. Takdir Hüda’ya aittir.

  15. Sayin Fehmi bey bilmediginiz daha neler var neler. En basitinden ben neden ihrac olduğumu hale öğrenemedim. Hicbir kriter yok. Ne adli ne idari sorusturma geçirdim. Savunmam alınmad, suçum söylenmedi, müdür fetocu listesine adımı ekledi. 18 aydır issizim. Daha önce de mobinge uğradım. Seni buradan attiracağım demişti. Bu fırsat onun gibilere yaradı. Bizi vatan haini ilan ettiler. Ise giremiyorum, sosyal yardım alamıyorum. Her yer sıkıntı çıkarıyor. Moralim cok bozuk. Kucuk cocuklarim var, hasta olmasınlar diye dua ediyorum. Elde avucta biraz var cok şükür, onla idare ediyorum. İşe sokmuyorlar, damgayı yedik birkere yalnız kesinlikle yapanlardan sebeb olanlardan şikâyetçiyim. Allah’a havale ettim hepsini. Bu isin sonu hepimizi perisan etmeden birileri bu haksızlığa dur desin. Birileri kraldan cok kralcı olup benim gibi vatanseverleri milliyetcileri hain ilan ettiler. Şikayetçiyim ya rab.

    • Geçmiş olsun . Vatan haini ve vatanseverlik kavramı yer değíştirdiği için, sizin bu konuda úzúlmenize gerek yok, hatta gurur bile duyabilirsiniz. Şu an bizdeki vatansever kategorisine girenler küfür,rúşvet, iftíra,saldırgan, yalancı, yağcı,hırsız ve biatçılar tarafindan sahiplenildiği için. Varsın biz ve sizin gibiler onların vurduğu vatan haini damgasını gururla taşıyalım çúnkú biz o kategoride geçen hiç birine sahip değiliz.
      Türk bayraklari eşliğinde. Ülkemizi, hiç utanmadan Müslümanım deyip iftira ve küfúrden başka bir bilgi ve becerileri olmayanlar ülkesi görúnümúne dúşúrdúler.

      • Nurdan hanım memleketimize çok üzülüyorsunuz ama boşuna, her millet layık olduğu gibi yönetilirmiş boşuna üzülmeyin bulunduğunuz memlekette müslüman kadını temsil edin yeter.Ben 55 yaşına gelmiş 40 yıllık gurbetçi son 5 yılını Türkiye’de geçirmiş şimdi tekrar yurt dışına dönmüş biriyim.Hayatımda hep kendimi milliyetçi olarak gördüm ama bunlara bakarak milliyetçilik falan kalmadı Allah’ıma duvam bunlara bakıp İmanımı kaybettirmesin.Eskiden çocuklarıma tahsilinizi bitirip memlekete dönün hizmet edin diyordum ama şimdi kesinlikle dönmeyin diyorum.Sağlıcakla kalın fazlada kafaya takmayın Mevlam neylerse güzel eyler insanların acelesi var ama mevlamın acelesi yok adalet ergeç yerini bulur buda bir imtihan .

        • Mehmet bey Allah razi olsun.
          Evet biz Múslümanlar olarak en azíndan dinin başkaları tarafından yalnış anlaşılmaması için erkekler kíyafetleri dolayısıyla pek bilinmediğilden kadınlar biraz daha dikkat etmesi gerek.
          Çok şükür bu sorumluluğu elimden geldiğince yerine getirmeye çalışıyorum.
          Allaha emanet olun.

  16. Geleceğinden hiç şüphe bulunmayan mahşer gününde görülecek bütün hesaplar. Bu dünyada adaletin gramı yok

  17. Memlekette saflık bitmiyor. AKP’lilerin iştahı kabarmış bedava mala el koyuyorlar, hem de Allah adına yaptığını söylüyorlar. Zavallı halk da inanıyor. Ne günlere kaldık. Din tacirliği ivme kazandı, sorgulamak, yazmak suç oldu.

  18. televizyon programlarından Laçineri tanıyoruz. Eğer o FETÖcü değilse Fetullah Gülende değildir.

    • Sedat Laçiner fetöcümü değilmi bilmiyorum ama yıllar önce Suriye konusunda bu günleri gördü ve o zaman yetkilileri uyardı yanlış yaptıklarını söyledi.O ve onun gibi uyaranlar biraz dinlenseydi ne Suriyeli mülteci sorunumuz olurdu nede Ordumuz Suriye’ye girmek zorunda kalırdı.Ama şimdi Sedat Laçiner içerde Emevi camiinde Cuma namazı kılma hayali kurup Olayların bu hale gelmesine sebep olanlar kahraman.Ordumuzda bu sahte kahramanların hatalarını telafi etmek için Suriye’de.

    • Size katılıyorum.Sn. Laçiner 2007 de Abdüllah Gül’ün CB aday olmaması için Reis tarafından yazı yazmalarını istediği gazetecilerden biri. Tabii siz misiniz reise karşı gelen! Sonunuz böyle olur.
      Bir de Reisi okullarınızda reklamımı yapín ve İslam alaminde beni halife ilan edin emri red edilince doğmamış çocukları dahi terörist olarak hapisteler. Haklısınız sizinle aynı fikirdeyim bu úlkede reise laf sõylemek terörist olmak için yeterli sebep.
      Şimdi de ikinci bir terör listesi hazırlanıyor. Reisin Gaziliğine karşı çıkacak olanlar. İsterseniz bunlara da siz bir isim bulun.

  19. bizim Ülkenin insanlarına yapılan bu zulümleri değil yaşamak, okumak bile insanı kahrediyor.
    Demek ki ABD lobi şirketlerine vermek için valizler dolusu kaçak sokulan dolarların kaynağı, mallarına çullandıkların İNSANLARIN parası imiş.
    Rusya’nın İngilizce yayın yapan devlet kanalı RT’de hep bunları anlatıyorlardı.
    Ben o zamanlar AKP’li idim, kendi kendime onlara iftira atıyorlar diye kızıyordum.
    Bir gün dúşündüm ben bunların yalan söylediklerine inanıyorum, peki ya doğru ise, fakat hedeflerinde sadece o zaman başbakan olan şimdiki C Başkani ve ailesi olduğu için hiç ihtimal vermiyordum.
    Allahını Peygamberini bilen insanlar, hiç böyle şeyler yaparlar mı diyiyordum ve onlara iftira attıklarını düşünüyordum.
    Türkiye’nin bu günlerini onlar 2013 ile 2015 arası tahmin ediyorlardı, hatta tahminden öteye iddia ediyorlardı.
    Ben bir buçuk iki yıldır yayınlarını geç yaptíkları için RT’yi izlemiyordum fakat bugünden itibaren mümkün olduğu kadarınca izleyeceğim.
    Şu atasözü sanki şimdiki zúlüm gören mağdurlar için söylenmiş.
    Zülümle abad olanın sonu berbat olur.
    Allah mahsun ve günahsız olarak yerlerinden ve işlerinden olanların yardımcısi olsun.
    AKP ilk olarak Cem Uzan’ın malları ve medyasına elkoydu demek ki, onun tadı damaklarında kalmış ki bu tip zahmetsiz kazanç işlerine giriyorlar.

Yoruma kapalı.