Bizde kurumlar harekete geçmede acul davranmaz, ama günü geldiğinde… 

30
Kıbrıs’ta suikasta uğrayan gazeteci Kutlu Adalı..
Reklam

Neredeyse herkes tek ses halinde ‘‘Yargı nerede, iddiaların üzerine neden gidilmiyor?’’ sorusunu soruyor; haklı bir soru ve cevabını vermesi gerekenlerden de ses çıkmıyor.

Ancak, o da ne, iddiaların merkezinde bulunan, ismi mesajlarda birkaç kez anılan bir kişi, yurtdışına kaçma hazırlığı içerisindeyken, yaşadığı ilden uzakta bir yerde yakalanıp gözaltına alınıyor…

Demek ki, iddialara bütünüyle ilgisiz kalınmıyor.

Tersinden de olsa, iddialarda ismi geçen birinin peşine düşülmüş işte.

Gözaltına da alınmış…

Benim ‘‘Tersinden de olsa’’ dememin sebebi, yakalanan kişinin, rüşvet işine karışmışlığı olsa da, evlilik bağıyla içerisinde yer aldığı muhtemel rüşvet ağının ortaya çıkarılmasına da katkıda bulunduğu gerçeği…

Hatta, iddialar bugün olmasa da ileride bütün kapsamıyla ele alındığında, kanıtlamak için kullanılacak bazı somut malzemeler, gözaltına alınmadan önce onun tarafından kamuoyuyla paylaşılmış durumda.

Gözaltına alınmadan hemen önce, bir-iki gün içinde çok kapsamlı açıklamalar yapmak üzere kendileriyle temasa geçeceğini söylemek için, bazı haber kanallarını telefonla aramış o kişi…

Peşine düşülmesinin bunu önlemekle ilgili olabileceği de akla gelmiyor değil; ancak yine de Türk polisi iddiaların merkezindeki birini yakalamış işte.

Yakalanan kişinin vaktiyle rektörlüğünü yaptığı üniversitenin bağlı olduğu vakıf da, o kişinin görev süresince sebep olduğu sorunları kamuoyuna açıkladı. Meğer hakkında verdiği zararlarla ilgili pek çok dosya varmış.

Varmış, ama onların duyurulması için bu günler beklenmiş…

Hareketsiz kaldıkları için eleştirilen savcıların da hareketlenmesini beklememiz için bir sebep artık var: Suç duyurularını dikkate almak zorundalar…

Muhalefet partilerinin neredeyse hepsi, ayrı ayrı, iddialarla ilgili suç duyurusunda bulundular. Onların bu gayretleri yine de görmezden gelinebilir ve sessizlik bozulmayabilirdi; ancak itham edilen kişiler de, her biri farklı gerekçelerle, suç duyurusu yapacaklarını açıkladılar.

Yaptılar mı suç duyurularını, bilmiyorum. Ancak sözlerini tutmasalar dahi suç duyurusu yapacakları açıklamaları bile savcıların harekete geçmesi için yeterli. İthamların odağındaki isimler hakkında her gün yüzlerce olumsuz haber çıkıyor, karakterlerini yaralayıcı -hatta öldürücü- yorumlara muhatap ediliyorlar.

Eh, onların bu durumları konuya yargının müdahil olmasını gerektirir.

Bunu yaparken de, yargı mensupları, herhalde iddiaların gerçeklik payını da merak edeceklerdir.

Çok uzun yıllar önce, İzmir’de ‘Tek Yol’ dergisine katkıda bulunurken, cesur bir savcının yerelde güçlü bir gruba karşı verdiği mücadeleyi yakından izlemiştim. Bölgede siyaseten de etkili bir sermaye grubunun sahibi olduğu zeytinyağı firmasının, ürünlerine yasak olan ucuz katkı maddesi karıştırdığı ihbarıyla harekete geçmişti o savcı. Yalnızca dosya üzerinden konuyu takip etmekle yetinmemiş, vatandaşları uyarmak üzere basın toplantıları da gerçekleştirmişti.

O zamandan beri, aradan neredeyse yarım asır geçmiş, yargı mensuplarının cesaretleri dikkatimi hep çekmiştir.

Eminim, şimdi de, yerinde ve zamanında devreye sokulmak üzere, birden fazla muhtemel suç dosyası hazırlığı vardır. 

Geçen gün, kendi aramızda bu konuyu görüşürken, bir dostum şunu söyledi: 

‘‘Ülkenin yabancı para ihtiyacı had safhada. Günü gelen dış borçların ödenmesi için eldekinden daha fazla kaynak gerekiyor ve hükümet heterodoks yöntemlere başvurmak zorunda kalıyor. Sedat Peker, rüşvet ağının topladığı dolar miktarının 180 milyonu bulduğunu açıkladı. Dahası, o paranın nerede saklandığına dair adresleri de verdi. Heterodoks yöntemler yanında biraz da ortodoks yönteme başvurulsa ve o adreslere gidilip hala orada tutulduğu söylenen dolarlara devlet adına el konulsa…’’

İşitince ağzım açık kaldı. 180 milyon dolar milyarlarca dolarlık borç yanında çerez gibi görünebilir, ama yine de fena bir rakam değil.

Görüyorsunuz, iddialar karşısında hiçbir şey olmadığı söylenemez.

Peker’in mesajlarında isimlerini andığı önemli mevkilerdeki bazı kişiler istifa yolunu seçtiler.

Cumhurbaşkanı danışmanı sıfatı bulunan iki kişi…

Milletvekili henüz aynı yola başvurmadı; fakat o da kendisini savunma ihtiyacı hissediyor ve birbiri ardına açıklamalar yayımlıyor ya, bu da bir şey. TBMM şu sırada zaten tatilde; hele bir Meclis açılsın bakalım…

Kıbrıs’ta da kımıldama başladı gibi. Dünkü gazeteler, Peker’in bir yıl öne yayınladığı videolarda ismini geçirdiği ve sonradan bir cinayete kurban gitmiş kumarhane sahibi otelcinin bahis işlerini devam ettiren eşine dava açılmış…

Gazeteci Kutlu Adalı’nın adada uğradığı suikastla ilgili dosya acaba ne durumda? Peker, kardeşini Kıbrıs’a göndererek, Adalı’yı öldürmesi için kendisini görevlendirmek isteyenleri ifşa etmesini sağlamıştı.

Katil de, onu görevlendiren/ler de belli.

Dosya?

O da yeniden açılacaktır.

Umutlu muyum?

Evet, öyleyim.

ΩΩΩΩ

Reklam

30 YORUMLAR

  1. Aşağıda bir yorumcu ADALI hakkında bilgiler vermiş. Rahmetli ADALI stratejik bir arayüz olan Kıbrıs’ta duvarın öte yanını temsil etmişse bundan haberim yok. Öyle ise diyebilirim ki “Akıl*İman Sentezi” zafiyetinde biriymiş ve bu tercihinden dolayı kendine yazık etmiş. Yine de bence ölümü haketmemiş. Birileri ona aidiyetini başka türlü de hatırlatabilirdi.

    Devletimiz kurulduğunda gelecek hesabını, tepeden inme, şahsi bir “izm” değil de şövenizme kaçmadan “Akıl*İman Sentezi”ne dayandırmış olsaydı, Allah var ya, bu sistemde yetişen bir “ADALI” asla böyle davranmazdı. Bütün’e aidiyet konusunda şuurlu olurdu. Hatta iddia ediyorum şu da olurdu; Bu sistemde çok daha hızlı gelişmiş olacağımızdan ve bunun nimetlerini herkesle paşlaşmaya yatkın bir maneviyata sahip olacağımızdan dolayı Kıbrıstaki komşularımız kendilerini bize daha yakın hissederlerdi. Başka bir deyişle, duvarın o tarafından turkofilik (Türkseven) “ADALİS” ler peyda olurdu. Beğenmezlerse Helenler bize özenen bu “ADALİS veya ADALİOULUDİS”leri kendileri katlederlerdi. Kimbilir belki de katletmezlerdi! Birçok alternatifler varken can almak matah değil. Tabi bu “Akıl*İman Sentezi”ne göre böyle…

  2. ….
    Kızıp kızıp söylenir….
    Şaşar insan, beşerdir!
    Bir de hukuk yok denir,
    Bu günler yüzümüz ak!

    Hukuka başvuruldu,
    Bakın İşte kurtuldu!
    Hürriyete kavuştu,
    Özgür! baldırı çıplak!

    Kutuplaşma bu sana…
    Belli olmaz yine haa!
    Bir o yana, bir bu yana,
    Bakarsın “bir de burdan yak”!
    ….

    • ….
      Aklı artık ermeli”
      Samimi ilan vermeli,
      Kem sözünü yermeli,
      Her gaztede çıkacak!

      Özgürlüğün timsali,
      Bakılacak yok hali
      Madonnaymış ahali!
      Bize örnek olacak!

      Tüysıklet marka bir kilo!
      “Monkey see, monkey do”
      Matah değil bu tablo!
      Allah’a alnımız ak!
      ….

  3. Meral Akşener adayın kim olacağına dair
     “2 Ekim’de bunu söz söyleyeceğim. Şu an söyleyeceğim bir söz yok” demişti.
    Açıklayabilecek mi açıklayamayaca mı? diye iddaya giren
    varmı diye dün sormuştum

    Kaldı 32 gün.

    Var mı?

  4. Eskiden Fuat Avni leri vardı.
    CIA ajanlarının eline tutuşturfudüğ doğru,doğru,operasyon ,operasyon belegeleri ile adam avlarlardı.İhale edecekleri adamı da arada kim vurduya götürürlerdi.
    Şimdi de BEA de batının kucağında eskiden “Cumhura yan bakanın kanını içerim” diyen devletin kirli işlerini yaptırdığı bir adama bekl bağlamışlar.
    Doğru,doğru ,operasyon ,operasyon yapmaya çalışıyorlar.
    Kasıt bunlar birikiyor RTE yi yargılayacak doneler toplanıyor ise bunu çığıranların tamamı haçlıların kucağında “Haçlılar namusnuza dokunmaz;Haçlı kuacağı çok rahat” türküleri çığırıyor.
    Sahi ABD niye bunları bu kadar seviyor.
    Hiç mi merak etmediniz .
    Bçr böyük gazeteci olarakda mı merak etmediniz.
    Merak edin benden söylemesi .

  5. Sonunda Hdp li Meral Danış açık verdi.
    6 lı masayız diye milleti kandırıyorlardı. 6+1 olduklarını dünya alem biliyor.
    Niye saklıyorsunuz ki.

  6. Devletin size yaptığı bu kaçıncı kıyak?
    Pandemi’nin, savaşın tetiklediği şu ekonomik sıkıntı döneminde kârlarınızı 10-20 kat arasında artırdığınızı, hiçbir bedel ödemeden, ellerinizi yıkayarak çıktığınızı görüyoruz.
    Zam üstüne zam yaptınız, stoklardaki malların etiketlerini değiştirdiniz, acımadan fiyatları artırıp, üstüne hükûmeti ‘enflasyonla yeterli mücadeleyi vermiyor’ diye acımasızca eleştirdiniz.
    Bir kere de bu ülke için, bu vatan için elinizi taşın altına koymadınız.
    Aç bir ejderha gibi hep istediniz, yuttunuz.
    Şimdi 6 milyon dar gelirlinin istifade edeceği 30 milyar liralık destek paketine bakıyorum. Evet, vatandaşın icra takibine düşen 2000 liraya kadar olan borçlarını devlet üstlenecek. Varlık Yönetim Şirketlerine devredilmiş 2500 liraya kadar olan icra takibindeki borçlar da silinecek.
    Hepsini devlet üstlenecek.
    Burada bir başka SORU var: ALACAKLI KİM?
    Önemli kısmı elektrik, doğalgaz, telefon ve su şirketleri.
    Yani Devlet aslında bu paraları elektrik, doğalgaz ve telefon şirketlerine ödüyor vatandaş adına. 30 milyar lira (1 milyar 648 milyon dolar) aynı zamanda BU ŞİRKETLERE VERİLEN HİBE. Sonuçta vatandaşın söz konusu şirketlere olan borcu silinecek ama para aynı zamanda elektrik, doğalgaz, telefon şirketlerinin kasasına girecek. Yöntem de şu, şirketler devletin sildiği borcu, vergisinden indirecek.
    Böylece binlerce dosya icra takibinden düşecek, adliyeler rahatlayacak.
    Daha da rahatlayabilir.
    Nasıl mı?
    Bu ELEKTRİK, TELEFON ve DOĞALGAZ şirketleri “2500 liralık borcu da biz siliyoruz” der. Böylece 5000 liraya kadar borcu olan milyonlarca insanın borçlarının tamamı silinmiş olur
    Hadi, görelim sizleri.

  7. Pis bardaktan temiz su içilmez, Organize suç örgütü lideri temiz eller operasyonu yapıyor. Lafa bakmadan önce adama bakmayı öğrenememişsiniz, yaş 70 geçmiş olsun

    • Hayret yaa pis bardaktan temiz su içilmez diyor. O bardakmı ya. Belki adam tövbe etti. Bukonuda aç susuz kalan millete bi bardak su vermeden bardağı yıkamadımı diyosun. Adam kötü işler yaptığını kabul ediyor. Belkide pişman. Kabul önemli. Bir günahın affından umut varsa önce günah olduğu kalben kabul edilmesi lazım. Allaha sığınmış başka şık bırakmamışlar. Allahı ağzına alan biri devlete millete saygı ifadelerine şahit oldum. Belli mi olur adam öyle dolmuşki Allahın affına sığınarak belki hayırlı bi iş yapacak. Şans verilmeli millet şans veriyorki herkes izliyor. Şans tanımak istemeyenler sanki şeffafmı? ortada birçok sorun var karanlıkta kalan sorular var.

  8. 6’lı masa için “ortak aday” belirleme işi gittikçe sarpa sarıyor. Gül’ü açıklasalar çarşı karışacak. Kılıçdaroğlu’nu daha baştan “kazanamayacak aday” olarak ilan ettiler. Tanınmamış bir adayın akıbeti, daha önceki tanınmamış aday olan Ekmeleddin İhsanoğlu’nunkinden farklı olmaz. Ayrı ayrı girseler iddialarını kaybetmiş olacaklar. Bu açmazdan çıkmaları, adaylık düğümünü çözmeleri oldukça zor görünüyor.

  9. Bu devlet katil, bu devleti yıkmamız gerekiyor” demişti Türkiye İşçi Partili (TİP) vekil Ahmet Şık,

    TİP’e bak!.. Devleti yıkacak?!.. Nokta sıfır sıfır bilmem kaç oyla!.. N’apacak, bomba mı atacak?..

    Tabii devleti yıkarken de AK Parti’yi kapatacakmış. Bu arada AK Parti bir siyasi parti muamelesi görmeyecekmiş. Siyasi parti kılığına girmiş bir suç örgütü olduğu için yargılayacaklarmış…

    20 yıldır girdiği her seçimi kazanmış, halkın tercih ettiği bir parti için söylediklerine bak. Büyüğü de küçüğü de aynı bunların.

  10. Bir bakayım nete dedim bu adalı kimdir, necidir diye. kıbrısta bir Türk gibi değil de bir Rum gibi yazılar yazmış. diyecek bir şey bulamadım ondan sonra.

  11. sayın albayrağın “Allah sonumuzu hayretsin” duasıyla gidişinden sonra 128 milyar doların akıbetinden, peker ifşalarına kadar “hayır” adına ortada pek bir şey bulduğumuz söylenemez,
    büyük sorunların bini bir para ama,
    önümüzdeki en büyük sıkıntılardan biri, sayın fehmi korunun dostunun söylediği,
    yabancı para ihtiyacı ve ciddi bir dış borç ödeme takviminin geldiği kabusu.
    sayın erdoğan sürekli vatandaşa elindeki altın ve dövizi tl’ye çevirin çağrısı yapıyor, hepimiz aynı gemideyiz diyor.
    peki, vatandaş bozdursun dövizini, altınını kabul,
    peki, milyon, milyon dolar yurt dışına vergiden kaçmak için değil, ama vergiden kaçınmak için ve başka sebeplerle çıkarılması engellenebilecek yasa mecliste 10 yıldır bekliyorken yurt dışına taşınan paralarla ilgili de bir çağrı yapmasını beklesek olmaz mıydı?
    neden dövize bu kadar ihtiyaç duyduğumuzda ülkesinden milyon dolarlar kazananlar paralarını getirmiyorlar, üstelik neredeyse hepsi iktidara yakın şirketler. bizimle aynı gemide değiller mi? sayın erdoğan su almamıza neden olan bazı başlıklar açmış;
    mesela düşük maliyetli türk lirasını götürüp, dövize, altına yatırmak türkiye gemisinde delik açmaktır diyor,
    düşük maliyetli türk lirası, liramızın hali,
    dolara endeksli ihaleler gemide delik açıyor mu bu durumda. biz neden projeleri düşük maliyetli tl ile ödemiyoruz? sonuçta ülke beşi-onu bir yerdelerin inşaat alanına dönmüş durumda.

    evine, arsasına, arabasına, stoktaki malına, verdiği hizmete, sattığı ürüne enflasyon ve girdi maliyetlerine izahı olmayan fiyatlar koymak Türkiye gemisinde delik açmak demektir diyor sayın erdoğan,
    bu fırsatçılığı ve her türlü sahtekarlığı yapmayı minimize edecek bir sistem inşa edilemez miydi 20 yıldır, sonuçta bu bir sistem meselesi değil mi? tuik verilerinin açıkladığı enflasyon üzerinden mi maliyet hesabı yapılacak, rakamlar gerçeği ne kadar yansıtıyor, gerçek enflasyon kaç? ve ya kur öngörüsü yapabilen var mı? bir gece kararıyla MB başkanı görevden alınıyor kurlar fırlıyor, bir açıklamayla sert düşüş yaşıyor. kurun yüksek ya da düşük olmasından çok belirsiz ve istikrarsız oluşu çok büyük zarar veriyor ekonomiye.

    Paradan para kazanmak adına yapacağı yatırımı yapmamak, işçiyi çalıştırmamak, ürünü üretmemek, satabileceği malı satmamak Türkiye Gemisinde delik açmak demektir diyor sayın erdoğan.
    paradan para kazanmak ve yatırım yapmamak, kamu ve özel bankalardan alınan düşük kredileri bankalara koyup çatır çatır faizle para kazananlar kimler?
    kamu bankalarından kimler para alabiliyor?
    bütün sorunlarımızın temelinde güçlü kontrol mekanizmaları olan sağlıklı bir “sistem” kuramamış olmanın acı ve sancıları ve kaçınılmaz sonuçları var.
    türkiye gemisinde delik açan problem kaptanın gemiye sistem getirmemiş olması sorunudur. geneli yakın çevre kredi alanlar takip edilse, yatırımı denetlense bugün bu geminin su almasına neden olan bu delikten söz ediyor olmayacaktık,
    “Bu gemi güvenlik gibi ekonomi üzerinden açılan su alarak batarsa hepimizin boğulacağız.” dedi sayın erdoğan
    gerekli ve yeterli denetim mekanizmasıyla bugün su almamıza neden olan pek çok delik kapatılmış olacaktı ve kaptanın şu anda bizi açık açık uyardığı gibi kimse boğulma tehdidi altında bulunmayacaktı diye düşünüyorum.
    kurtarma botlarına kim binecek bakalım,
    her zamanki gibi 1. sınıf yolcuları mı?

    önümüzde ödenmesi gereken çok ağır bir dış borç takvimi var,
    ülkenin dövizi yok,
    hazinesinde net para yok,
    ve durmadan dövize endeksli projeler, saraylar, köşkler yapmaya, lüks araçlar almaya, pahalı binalar kiralamaya kısacası israf adına ne varsa yapmaya devam ediyoruz.
    Allah sonumuzu hayr eylesin.

    • Fatih 30 Ağustos 2022 At 21:08
      !Y! parti ve Chp nin yolsuzluklarını gözler önüne seren Zafer Şahin e tebriklerimi iletmeyi borç bilirim. Güzel çalışmalarının devamını dilerim.

      iyi parti ve chp nin yolsuzları gözler önüne serilmiş madem,
      gelelim günün konusuna, fehmi beyin yazısının başına
      Öyleyse yargı nerede?
      göz önüne serilmiş müzikli oyun değil sonuçta ağır suçlardan bahsediyoruz değil mi?
      siz neden muhalefetin yolsuzluklarının gözler önüne serilmiş olmasıyla yetiniyorsunuz
      neden adalet istemiyorsunuz?
      onlar yolsuz, hain, ajan, terörist yaftalamak yeterli geliyor mu?
      cezalandırılmalarını istemiyor musunuz?
      madem hain, yargılansın.
      madem ajan, yargılansın.
      madem yolsuz, yargılansın demeniz gerekmiyor mu?
      adalet talebiniz yok mu?
      neden yok?

      zafer şahine tebrik iletiyorsunuz ama adını yorumlarda iletmiyorsunuz, emeğe saygı göstermek gerektiğini düşünmüyor musunuz? bizler biliyor olsak ta, sonuçta misafir bir okuyucu yazdığınız yorumları sizin zannedebilir, o zaman bu hırsızlık olur değil mi? hem birilerini suçlayacaksınız o hain, bu ajan, bunlar yolsuz diyeceksiniz hem kapınızın önünü süpürmeyeceksiniz,
      oluyor mu böyle?

    • CHP Milletvekili İlhan Kesici, Merkez Bankası’nın kayıp 128 milyar dolar rezervine ilişkin “AKP’li arkadaşlar, sözcüler; grup başkan vekili seviyesi de dahil olmak üzere, bizim arkadaşlar laf atıyorlar arada beni referans gösterip ‘bu kayıtlarda vardır hiçbir şey kaybolmaz’ diyorlar. Tamam kaybolmaz. Bu kadar ekonomiden sorumlu arkadaşlar var, biri çıkar derli toplu bir açıklama yapar. Referans olarak kullanılır değil mi? Hala referans olarak beni kullanırlar. Çünkü benden daha iyi anlatacak kimseleri yor” dedi.

      Kesici ardından bu olayı fıkra anlatarak cevap verdi: Atila ile Dursun mahkemelik olmuşlar. Hakim soruyor; ‘Oğlum adın ne?’ Cevap veriyor: ‘Atila. Ama tek ‘L’ ile.” Dursun’a soruyor: ‘Adın ne?’ Cevap veriyor: ‘Dursun ama ‘L’ yok.’ Hakim Soruyor “Oğlum Dursun’da ‘L’ olur mu?’ Cevap geliyor: “Biz ne dedik hakim bey?”
      (128 milyar dolar) Ben diyorum ki bu kayıtlarda vardır. Bu kayıtlardan kaybolmaz. Onlar da diyor ki; “Biz ne dedik işte bunu dedik.’

      • Eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın vekili Av. İsa Sinan Göktaş, ‘128 milyar dolar’ yalanı nedeniyle CHP’nin tazminat ödemeye mahkum edildiğini duyurdu. Göktaş yaptığı açıklamada, “Yakın siyasi tarihin en büyük iftirası “128 milyar dolar yalanını” konu alan dava hakkında Türk mahkemeleri nihai kararını vermiştir. Davalı Cumhuriyet Halk Partisi’nin Sn. Berat Albayrak’a attığı iftiralar nedeniyle tazminat ödemeye mahkum olduğunu kamuoyuna bildiririz.” dedi. Tazminat miktarının 60 bin lira olduğu ve Albayrak tarafından Türkiye Şehit Yakınları ve Gaziler Dayanışma Vakfı’na bağışlanacağı açıklandı.

        • Yılın ilk altı ayında İş Bankası 7 kat, Yapı Kredi ve Akbank 6 kat, Garanti Bankası 5 kat kâr elde etmiş. Reysaş Gayrimenkul yüzde 1191, Ford Otosan yüzde 271, Anadolu Isuzu yüzde 158, Petkim yüzde 93, taşımalı doğalgaz pazarının lideri Natürel Gaz yüzde 422 kâr elde etti. Erdemir geçen yılın ikinci çeyreğinde 3,2 milyar lira olan kârını bu yılın ilk çeyreğinde 6,6 milyar liraya, Koç Holding, geçen yılın ilk çeyreğinde 5,3 milyar lira olan kârını bu yılın ilk çeyreğinde 22,2 milyar liraya (Yüzde 383 artış), Sabancı Holding geçen yılın ikinci çeyreğinde 1,7 milyar lira olan kârını bu yıl 16,3 milyar liraya yükseltti.
          Bir de “Enerji kaynağımız” olan önemli kurumumuz TÜPRAŞ’ın kârlılığına bakalım şimdi de.
          TÜPRAŞ 2021 yılının ilk 6 ayında 939 milyon 368 bin lira kârda.

          2022 yılının ilk 6 ayında ise 11 milyar, 601 milyon 182 bin lira kâr elde etmişler.
          Helâl olsun!!!
          Öyle yüzde 200-300 ya da 600 gibi değil kârlılık; yüzde 1135…
          Nasıl, beğendiniz mi?

      • sayın erdoğan,
        bu para hazinede dedi, ama yoktu,
        salgında kullanıldı dedi,
        cari açığın finansmanı için kullanıldı dedi,
        deprem felaketlerinde kullanıldı dedi.
        en son 10 Mart’ta AK Parti TBMM Grubu konuşması: “Tutturmuşlar şu kadar para nerede? Bu para Merkez Bankası’nda. Kaybolan bir şey yok. Kayıp varsa bunlar sizdedir…” dedi,
        herkes başka şey söyledi,
        kayıtlar vardır elbette,
        ama nerede?
        tek “n” ile.

  12. Olay olmadan olayı önlemek!
    Adam-kadın ölmeden katil!’i tutuklayıp yargılayıp! hapse tıkmak!!!
    Hırsızı daha camdan girerken yakalamak!
    Çocuk şeysi sapığı kamera kurmadan, tedbirler almadan, ihbarları yok sayarak! ç.k.nü donunda tutmak! birşey olmaz canıımm demek!
    Bankada hırsızlıktan sabılı birini çalıştırmak!
    Yaa hu.. bırakınız yapsınlaarr, bırakınız ıkına tıkına yesinlerr..
    Allah’ın da bir hesabı vaaarrr🤗.

  13. “….ama günü geldiğinde”
    Tazıya tut, tavşana kaç!
    Olmasın böyle işler,
    Ne bir rüşvet ne de haraç!

    Kaçamadan ensele,
    Bıraksın o parayı,
    Biri vursun neşteri,
    Temizlesin yarayı!

    İşbu para ülkenin,
    Binlerce yetimin hakkı!
    Birgün bunlar devletin,
    Milletinin yüz akı!

    İnsan nasıl katleder!?
    Anlamak mümkün değil!
    Bir yaşama son vermek,
    Ülkeden sürgün değil!
    ……

  14. “Ekmeleddin Bey’i anlatamadık. Zaman zaman kendisini arar, ‘Sayın Cumhurbaşkanım’ diye hitap ederim” Kemal Kılıçdaroğlu; 18 Haziran 2023’te yeniden aday göstersin! “Tıpış tıpış gidip oy vereceksiniz” buyruğun etkisi var mı? Yeniden göstersin!

    • Sabah akşam Kılıçdaroğlu. Adam iktidar değil, yolsuz değil, hırsız değil. Konuyu saptırmayalım lütfen. Sadede gelelim. Bu rüşvet çarkları, SPK’lar, borsa manipülasyonları, milyon milyon dolarlık rüşvetler, milletvekili, FETÖ’cü bankadan transfer abisi, TOBB Meclis üyesi, Saray danışmanı arasında kurulan rüşvet tezgahı falan ne oluyor. Savcılara suç duyurusu yağıyor. Savcılar gidiyor ihbarcıyı tutukluyor. Ne iş bu yaaaa? Hırsızı tutsanıza. Taşları bağlamışlar, itleri salmışlar memlekette. Rezalet tek kelimeyle. Ötesini sen tahayyül et.

      • Muhalefet Altılı Masa’yı kurarak çok büyük bir hata yaptı ve şimdi nasıl geri döneceklerini bilemiyorlar. Sebep?
        Çok açık, 2002 öncesinde 42 yılda 38 hükûmet kurulmuş. Halkın zihninde ve bilinçaltında bir koalisyon travması var ve bu Altılı Masa koalisyonun ta kendisi.
        Geçmişin koalisyon travması böylece yeniden hortlamış görünmekte. E bir de “Güçlendirilmiş parlamenter sistem” demeleri de zaten parlamenter sistemin ÇÜRÜK olduğunun teyidi anlamına gelmiyor mu?

  15. İşte böyle. Saadet zinciri bir yerde kırılıyor. Bu bazen mutsuz bir evlilik oluyor. Kadın yada erkek bütün pislikleri ortaya boca ediyor. Saadetin de sonu geliyor. Zincir bir kere kırıldı mı artık nereden kimleri çekeceği belli olmaz. Arkası boşalır gelir. Eh bize de keyifle izlemek kalıyor bu yolsuz sefil takımın cümbür cemaat gidişini. Yanında kola ve patlamış mısırla izleyeceğiz elbette. Bu son-bahar çok eğlenceli geçecek dostlar.

    • Diye bir olay vardı. Sanırım karısı ifşa etmişti yakalatmıştı. Kadının fendi herzaman yener.
      Kendini sokak ortasında dövenide kesenide alt etmenin yolunu bulacak!
      Hemde nafaka vs uyduruk işlere gerek kalmadan devlete güven gerisini merak etme sen

    • Nasıl restore ederlerse etsinler, kimi başrolde oynatırsa oynatsınlar karşılarında her daim yine Erdoğan’ı görecekler.
      Boşuna çırpınıyorlar. Zilletin zaferi olmaz.

      • MHP seçim zaferine hazırlanıyor! Hem de akp’den alacağı oylarla. Bence sen MHP’ye geç Muzaffer abi:))

Yoruma kapalı.