Cumhur-başkanlık sistemine doğru hızla yol alıyoruz.. Ya evdeki hesap çarşıya uymazsa?

38
Reklam

 

Nasıl bir zamanlamadır bu, hayret…

Bugün gazetelerde “MHP ile AK Parti, cumhur-başkanlık sistemi üzerinde anlaştılar” haberini okuduğunuzda, bir gazetemiz de (Habertürk), bir araştırma şirketine (andy-ar) yaptırdığı anketle, o başkanın kim olduğunu açıklayıverdi: Recep Tayyip Erdoğan

Eh, bize de kendisini tebrik etmek düşer…

Kayda geçsin lütfen, tebriği herkesten evvel yaptığım…

Rakamlar olur diyor

AK Parti’nin Meclis’teki milletvekilleri hiç firesiz parmak kaldırdıklarında 330 barajının aşılması için sadece 14 oy daha gerekiyor; MHP’nin 40 milletvekili olduğuna göre…

Halkoylamalı anayasa değişikliği çantada keklik sayılır…

Halkoylamasına gidildiğinde, yine Habertürk/andy-ar anketine göre, halkın yarıya yakını (yüzde 47.1) “Başbakanlığın olmadığı, Meclis’in devam ettiği cumhurbaşkanlığı sistemini onaylar mısınız?” sorusuna “Evet” cevabı vermiş görünüyor. “Başkanlık sistemi ülkeyi ileri götürür mü?” sorusuna “Evet” diyenler yüzde 49.9 zaten…

Arada ikna edilmesi gereken pek az kişi kalmış görünüyor.

Reklam

Herhalde o da olur.

Olur da iyi mi olur?

Bu soruyu yalnızca sistem değişikliğinin ülke için iyi olup olmayacağı kuşkusuyla sormuyorum; niye sorayım ki? Halkın yüzde 51.3’ünün “Türkiye iyiye gidiyor” kanaatinde olduğunu aynı anketten öğrenmiş bulunuyorum.

Kararını vermiş görünüyor halk. Daha iyiye doğru sadece bir adım kalmış gibi.

Yaz başında kurulacak sandık onu da sağlayabilir.

Ben yine de kuşkuluyum: Bunca zahmet göze alınarak.. “Ya olmazsa” endişesi yaşanarak.. halkı bu noktaya getirmek için doğrudan ve dolaylı yöntemler uygulanarak.. elde edilmiş bir sistem değişikliği ve ardından yapılan seçimde.. ‘andy-ar’a göre halkın yüzde 50.5’u “O olsun” dediği Tayyip Erdoğan seçildiğinde.. bu onun ve partisi için sahiden iyi olacak mıdır?

AK Parti ve Tayyip Erdoğan her seçimde çoğunluğu alarak ülkeyi 2030’a kadar, hatta ondan sonra da yönetme şansını yakalayabilecek midir?

Garip bir soru biliyorum, ama soru işte.

Reklam

Türkiye’de 2019 seçimler yılı olacak; genel seçim, yerel seçim ve cumhurbaşkanlığı seçimi hep 2019 yılında yapılacak…

cumhur anketiSenaryolar… Senaryolar…

Şöyle bir senaryo düşünün: Tayyip Erdoğan bugünkü popülerliğini ve halkın kendisine yansıttığı sevgisini daha da büyüterek seçimlere girdi ve karşısında en kabadayısı (andy-ar’a göre Kemal Kılıçdaroğlu) yüzde 2.7 alabilecek rakipleri karşısında başarılı olarak yeni sistemin cumhur-başkanı olarak seçildi…

Buna karşılık, AK Parti, kimsenin kabahati olmaksızın, iç ve dış olaylar iktidarın görüntüsünü sarstığı için.. Bu bir senaryo, unutmayalım.. Evet, çevre şartları yüzünden.. yalpaladı.. Seçmene kendini anlatamadı.. Rakip partiler bu defa gerçekten karşısında saf tuttular ve kaybetti AK Parti…

Olamaz mı? Pekala olabilir.

Ne olacak o zaman?

Cumhur-başkan, partisinin lideri olmaya devam edebilecek etmesine, ama artık iktidardan uzaklaştırılmış partisinin…

Makul olmayan bir senaryo gibi mi geldi bu? Oysa ‘başkanlık sistemi’ bulunan pek çok ülkede fiilen yaşanmış ve yaşanmakta olan gerçek durum bu. Olabilir yani.

Senaryo bir tane değil bizde…

İkinci senaryo biraz daha çetrefil, ama yine olabilecek bir senaryo.

Ülkemizi yeni bir sisteme doğru taşıyanlar (Tayyip Erdoğan ve arkadaşları ile Devlet Bahçeli ve bazı arkadaşları) bunu ne için arzu ediyorlar?

Türkiye’nin yeni sistemle daha iyi yönetileceğine inandıkları için değil mi?

Parlamenter sistem sıkıntılar yaşatıyordu.. aslında hiç hesapta yokken.. zorunluluk yüzünden.. cumhurbaşkanını halkın seçtiği bir ülke haline dönüştük.. Cumhurbaşkanı da Tayyip Erdoğan olunca.. Aslında anayasada bulunmayan yetkileri de kullanmaya başladı..

Ve.. kararlar çok daha kolay alınabiliyor…

Gerçek anlamda başkanlık sistemine geçtiğimizde.. Anayasayla uyum içerisinde bir sisteme geçilmiş olacağı için.. daha da başarılı çalışacaktır.. diye inanılıyor…

Ben de diyorum ki.. Ya beklenen olmaz ve iyi çalışmazsa bu yeni sistem?

Türkiye zor bir ülke. Halkının özellikleri sebebiyle zor. Bulunduğu bölge onu daha da zor bir ülke haline getiriyor. Bir de onunla uğraşanlar var: Üst akıl gibi (Herhalde vardır bir ‘üst akıl’ değil mi?).. Dost bilindiği, ittifak ilişkisi içerisinde bulunulduğu halde düşmanlık sergilediğine inanılan ülkeler…

Onlar geçmişte parlamenter bir sistemle karşı karşıya olduklarını bildikleri için fazlaca ısrarcı olamıyorlardı taleplerinde; oyunlar oynamaya kalktıklarında karşılarında yalnızca iktidar partisini değil muhalefeti de buluyorlardı.

Sistem değişip ‘tek adam’ ile muhatap olmaya başladıklarında..

Mazereti kalmayan bir sistem bulacaklar karşılarında…

Rusya’da Vladimir Putin.. ABD’de Donald Trump.. Türkiye’de Tayyip Erdoğan.. Güçlü liderler..

Lâfı uzatmayayım: Böyle bir dünyada Türkiye’nin bir o yana bir buyana sallanması kaçınılmaz hale gelebilir.

Gelirse.. O zaman yine ilk senaryo devreye girer; AK Parti gözden düşer, muhalefet iktidar olur ve partili başkan ile başka partilerin çoğunlukta bulunduğu parlamento ortaya çıkar…

Kavga çıkar vallahi…

Amerika'nın sistemini belirleyen kurucu babalar..
Amerika’nın sistemini belirleyen kurucu babalar..
ABD’de kurucu babalar.. Senato ile ‘dar bölge’..

Zaten bu tür mülâhazalar müzakereleri sırasında masaya getirildiği için, Amerika’da, 250 küsur yıl önce, sistemin esaslarını belirleyen kurucu babalar, tedbir olarak, parlamentoyu iki kamaralı tasarlamışlardır.

Temsilciler Meclisi yanında bir de Senato…

E, biz ise yeni sistemi yine bir tane Meclis’le götüreceğiz.

Hemen bütün başkanlık sistemlerinde Meclis yanında bir de Senato bulunur oysa…

Yalnız o kadar da değil, güçlü başkanı dengelemek üzere, parlamenterler ‘dar bölge’ sistemiyle seçilir başkanlık sistemlerinde…

Biz ise yalnızca ‘güçlü başkan’ seçtireceğiz halkımıza ve onun derdimize derman olmasını bekleyeceğiz.

Ağzımdan yel alsın senaryosu

Hadi bir başka senaryo daha hatırlatayım: Bütün bu kargaşayı sandıktan cumhur-başkan olarak Tayyip Erdoğan’ın çıkacağı varsayımı (veya andy-ar anketi) üzerine gerçekleştiriyoruz; ya beklenen olmaz, başka biri seçilmeyi başarırsa?

Olmaz olmaz demeyin… Tayyip Erdoğan için de “Ondan muhtar bile olamaz” denildiği günleri hatırlayın ve bugünü… O şimdi cumhurbaşkanı…

Demokratik sistemlerde ‘banko’ diye bir şey olmaz. Olsaydı, ABD’de seçimi Trump değil herkesin ‘banko seçilir’ gözüyle baktığı Hillary Clinton kazanırdı.

Ya AK Parti anayasa değişikliği oylanırken fire verirse? Ya MHP’den genel başkan ve genel sekreter dışında hiçbir milletvekilinin eli değişiklik paketine oy vermeye gitmezse? Ya OHAL’de yapıldığı için anketler gerçeği yansıtmıyorsa?

tayyip_erdogan_konusuyorBen yine de yeni başkanı bugünden tebrik etmiş olayım…

ΩΩΩΩ

Reklam

38 YORUMLAR

  1. Mühendisler proje yaparken bazan projede bir direğin yerini değiştirmek gerekir. Projeyi baştan hepsini yeniden hesaplarsınız.
    Bazı vatandaşlar zemin katları dükkanlara çevirirler, kolonun birini alalım otuz kolondan birini alsanız ne olur derler ama sonunda kolon kalır.

    Ak partinin en az dörtte biri emir bekliyor. MHP’nin dörtte üçü emir bekliyor.

    Sermaye isterse bir şartla başkanlığı getirmez ama bu oyun onun oyunu. Ak parti kaç defa yanıldı. Ergenekonda yanılmadı mı? Güleni desteklerken yanılmadı mı? Şimdi de yanılıyor.

    Enflasyonun kuralları vardır. %2.5 enflasyon yararlıdır ve zorunludur. %5 kadar yararlıdır. %10 kadarı zararsızdır. %100 kadar zararlıdır ama yine de devlet yaşar. Yüzde %100 dan sonra o devlet gitmek zorundadır. Enflasyonun halka kötülüğü %10 dan sonra faizle anlaşılmaya başlar ve artık durduramazsınız. Başkanlık sistemine geçiş, seçim sıkıntıları ve masrafları, seçimden sonra uyum yasaları ve sorunları ile enflasyon dayanılamaz hal alacak ve akıbet belli Yugoslavya ve sovyet sonrası Rusya.

  2. Benim sorum şu??? Aday kim olabilecek. Halen Cumhurbaşkanı aday adayı olma şansı kimsenin yok. Sadece 20 vekil aday göstermez ise olamazsınız. yani en fazla dört kişi aday olabiliyor.

    Seçilme hakkı olmayan Demokrasi…!! Siz bile kabul etmiş görünüyorsunuz. Örneğin, 5 Milyon seçmen Prof. Aziz Sancar’ı aday gösterse, buna rağmen aday olamıyor. Güney Afrikada Nelson Mandela 40 yıl siyahlara seçilme hakkı için hapse girdi. Bizde hala C.başkanı aday adayı olunamıyor. yeni sistemde kim aday adayı olabilecek. BU ÇOK ÖNEMLİ: bunu Lütfen yazıp sorunuz.

    Referandumda, Mevcut Cumhurbaşkanının 1019 yılına kadar devamını oylamak ne demektir. Tek adaylı bir Seçim demektir. Mevcut Milletvekillerinin 2019 kadar kalması da siyasi rüşvet demektir. Aksi halde Tek bir evet veya hayır yerine Her biri ayrı ayrı oylanmalıdır.
    1- Partili Cumhurbaşkanı veya Başkan istermisiniz EVET/HAYIR
    2-Seçimler hemen ardından yenilensinmi? EVET/HAYIR
    3-Mevcut Cumhurbaşkanı 2019 yılına kadar devam etsinmi EVET/HAYIR
    4-TBMM Cumhurbaşkanını denetlesinmi EVET/HAYIR
    5-Yolsuzluk soruşturması açılan Başkanlık düşsünmü EVET/HAYIR
    6-Herkesin seçilme hakkı olsunmu EVET/HAYIR

    Bunlar olmadan her soruyu birtek Başkanlık sorusuna bağlarsanız, bu daha önceki 23 madde değişikliği gibi oldu bitti olur. Anayasa dışında her şeyi diyebilirsiniz ama Anayasa olmaz. AKP nin kaybettiği ilk seçimden sonra değişecek bir Anayasa yapıyorsunuz demektir. Demokrasinin (D) si yoktur. Bunun adına MUTLAKIYET denilmektedir. sadece İranda var olan bir sistemdir.

  3. Başkanlık sistemi vesayetçi CHP ve onun velileri ABD ve AB ‘nin işine gelmez ,çünkü istikrar ve güçlü iktidar demek kalkınma ve hızlı içraat demektir. Çok partili siyasi hayatımızdaki kalkınma dönemleri güçlü iktidarlar
    dönemlerinde olmuştur. Ülkemiz zor bir coğrafyada olup koalisyon hükümetleriyle yönetilme lüksümüz yoktur.
    Başkanlık sistemi Erdoğan için değil Türkiyenin gelecek yüzyılı içindir. Halkımızın sağduyusuna güveniyorum
    Fehmi bey olmayacak rüyalara dalıp vatandasın kafasının karıştırmaya çalışıyor…

  4. Buda benim seneryo olsun! Bence refaranduma giden yolu MHP nin oylariyla bir sekide asilcak. AkP nin oyunuyla ve Yuce TURK miletinin oylariyla baskanik yolu acilcak. Beni ilgilendiren kisim bundan sonrasi. Bence eger AKP e ve Tayip Erdogana karsi guclu bir lider cikarsa butun anketleride butan seneryolarida alt ust edebilir… Ayrica ben bir sey Daha yaziyorum buraya AK partinin ilk basbakani Abdullah Gul. Ak partinin ilk Cumhurbaskani yine Abdullah GUl. Bence eger Abdullah Gul O. cesareti gostere bilirse Turkiyenin ilk Cumhurbaskani ABDULLAH GUL olacaktir. Buda Turkiyenin kurtulusu olacaktir.

  5. Necip Türk Milleti doları sever eski göz ağrısıdır çünkü kolay vazgeçemez. Kötü günlerde beraber ekonomik krizlere girmişler, defaatle üst aklın istikrarsızlık yağmurlarında beraber ıslanmışlar, usa’yı sevmeselerde de yanki parasını üstünde ki yeşil boyaya hürmeten mübarek kabul etmişlerdir. Bütün bu saydığım ve daha sayabileceğim sebeplerle Türk’ün dolarla imtihanı dolarizasyon denilen milyarlarca doların yastık altı veya vadelide istirahatı ile sonlanmıştır. Hal böyle olunca milli içeceğimiz ayran telkininden sonra milli yatırım aracımız olan altın için, dolarlarınızı satıp altın alın şeklinde ki CumhurReisimizin yaptığı teklifin dolar yatırımcısı olan milliyetçi, muhafazakar tabanında nasıl etki edeceği benim için en muteber anket sonuçlarından daha manidar olacaktır.

  6. İlaveten. Neden bütün insanları ilgilendiren asgari ücret, Avrupa birliği üyeliği, Suriye’ye girme vb. konular referanduma sunulmuyor da mecliste halledemeyeceklerini bildikleri şeyler halka götürülüyor?

  7. Bütün gündemimiz başkanlık. Mevcut sistem; teknolojiye yatırım yapmaya engel mi? Eğitim reformlarını yapmaya engel mi? Tarımı destekleyip kendi kendine yeten bir ülke olmaya engel mi? Demokratik hukuk devleti olmaya engel mi? İnsan hakları ile ilgili reformlar yapmaya engel mi? Arkasında kişisel menfaatler yoksa nedir bu başkanlık sevdası?

  8. “bati-yine-bize komplomu kuruyor?” Başlıklı yazınıza gönderdiğim yorumu, sonraki yazılarınıza gönderilen yorumların ışığında tekrar değerlendirmenizi istirham ediyorum. Hadsizliğimi samimi takipçiniz olmama bağışlayın Allah’a emanet olun

  9. UYDULARA UYARLAMA

    Vaktiyle Başbuğ kimseye minnetmederdi
    Asla kalmadı bu zillet size liderden
    Onurdur yaşatan ülkücüyü,ülkeyi
    Titre kendine dön ve kurtul kirlerinden.

  10. Fehmi bey, dün, kader, tevekkül ve sorumluluk ile ilgili bir yazı yazdı. Sorumluların, yapması gerekenleri yapmadığı halde, kadere yüklendiğini şikayet etti. Bugünkü yazısında ise sorumluluğunu yerine getirmeyen bir muhalefetin iktidar olabilmesi üzerinde beyin jimnastiği yapıyor. Meşhur sözdür “aramakla bulunmaz ama bulanların hepsi arayanlardır.” Ana muhalefetin, referandum veya seçimlerde kazanma şansı, şu an için yalnızca vehimden ibaret gözüküyor. Bazı yorumcu arkadaşların da belirttiği gibi bence de, arada bir şifa niyetine, muhalefet ile ilgili eleştirel yazılar yazılması, demokrasi için daha tamamlayıcı olurdu. Tek adam diye şikayet edenler, seçimlerde halkı yani bizleri ikna edebilecek birilerini çıkartamayışlarının sorumlusu olarak, yine halkı görmemeli. Er meydanı herkese açık. “Demokrasi tek başına sandık değil, uzlaşı kültürü” diyenler beri gelsin. Benim inancımı, fikirlerimi aşağılayan, bir parti veya kişi, uzlaşı adına bazı söylemlerini değiştirmesi gerekmez mi? Yoksa onlara uzaylılar mı oy verecek? Geçmişte bir milli eğitim bakanının “bu okullar olmasa, bakanlığı çok güzel idare ederdim” dediği gibi, muhalefette, bu halk olmasa ben iktidara gelirdim mi diyor yoksa. Bir partinin darbeden veya demokrasi dışı müdahalelerden veya yurtdışındaki kimi ülkelerden medep umup iktidar olmayı beklemesi çok acı değil mi? Uzlaşı denilen kavram çoktan içselleştirildi. Sarıklı sakallı ile mini etekli, içki içenle zemzem içen onyıllardır yanyana yaşıyorlar. Her görüşün sivil toplum kuruluşu, faaliyette ve kendilerine göre hizmet ediyorlar. Sorun bence, kimi sivil toplum merkezlerini, cemaatleri öcü görüp, onun her halükarda yok edilmesi gerektiğini düşünen zihniyette. Teröre, şiddete bulaşmamış her fırka kendini rahatça ifade edebilmeli. Şiddeti ve terörü tavsiye edenler, destekleyenler, yapanlar kim olursa olsun, gerekli cezaya çarptırılmalı.
    Saygılar.

  11. Ben demiyorum: “Koyun can derdinde,kasap et derdinde.”,Alevler içinde ev,üst katında ziyafet.”, Değirmen sele gidiyor, sen çıkrık arıyorsun.”, Sürü elden gitti,sen alaca dana derdindesin.” Tutuşansakalımdan, sigaranı yakıyorsun
    “Sel önünden,yonga kapma telaşı..”,”rüzgar çıkmadan, gavutumuzu(Kavrulmuş buğday unu) yiyelim.”

  12. şimdi sıkıntı neydi mecliste cumhur başkanını seçmek bazen kördügüm oluyordu meclis vesayet altında kalıyordu ne yaptık cumhurbaşkanını halk seçsin dedik . ve referandum ile cumhurbaşkanını halkın seçmesi kabul edildi.12. cumhurbaşkanını da halk seçti şimdi sıkıntı neydi meclise vesayet uygulanmasıydı ve millete giderek çözdük .
    ama böylede olmuyor denilerek seçilmş cumhurbaşkanı sadece noter görevi göremez yürütmeyide yapsın deniliyor tamamda ben de vatandaş olarak desem ki benimde istedigim gönül verdigim insan benim vekillim olsun benim vekillimin üzerinde parti lideri vesayet kuramasın ve vekilimin listesinide ön seçimle parti üyesi olarak üyeler yapsın bunuda sayın liderler milli iradenin tecellisi olarak degerlendirir mi?
    2.) DUA İLE İSTENEN BELA olmasın bu sistem degişikliligi

  13. “Yıkıluptur bu cihân sanma ki bizde düzele
    Devleti, çarh-ı deni verdi kamu mübtezele
    Şimdi ebvab-ı saadette gezen hep hazele
    İşimiz kaldı heman merhamet-i lemyezele” Sultan III. Mustafa 😉

  14. Kuruculuğunu İngiltere’nin yaptığı ve adeta bir sömürge cumhuriyetine dönüştürerek bir azınlık partisine teslim ettiği ve yüz yıldır o azınlık partisiyle ülkeyi bir kaşık suda sallaya sallaya cılk ettiği bir ülkemizde varsın bir de kendi kendimize deneyelim bir şeyleri. Zaten bu sistemde alacağımız fazlaca bir yol kalmadı.Bir adım önümüz savaş. Sanıyor musunuz ki yamalı bohça misali olan parlamenter sistemimizle gelecek on yılları rahat ve huzurlu atlatacağız.Hatta azınlık partisi birken iki oldu ve HDP yi de eklemlediler. Hadi ben de sizin gibi bir polemik yapayım bir komplo teosiri de ben uydurayım ve bunlara ermeni-rum vs azınlıklardan oluşan küçük bir parti daha eklemleyelim. Tadından yenmez değil mi. Al sana yüz yıl savaşlarının eşiğine gelmiş bir coğrafyada demokratik parlamenter sistemle yöneteceğimiz bir Türkiye fotoğrafı. Türkiye bir Ergenekon destanı yazmak zorunda. Yazamazsa sonu zaten her iki durumda da iyi değil. Mevcut sistemle varacağımız yer zaten belli. İngiliz gavuru sistemi kurarken ila nihaye kurmamış .Sonu göründü. Bunu denemek zorundayız.

  15. bir önceki anayasa refarandumunda çoğunluk yetmez ama evet demişti. bu günden geriye baktığımızda 15 Temmuza giden süreçte bu anayasa değişikliğinin kötü emeller için kullanıldığı açığa çıkmadı mı? iyi niyetle yapılan yarım işlerin sonu iyi olmayabiliyor malesef. eskinin tadilatı şeklinde değil sıfırdan yeni bir anayasa yapılmadıkça problemlerimiz artarak devam edecek sanırım. yapılması düşünülen bu sınırlı değişikliğin beklenen sonucu vermeyeceğinden ben de endişeliyim.

  16. Kaç seçimdir AKP nin seçmene yeni anayasa vadi vardı. gelinen bu noktada anayasada ufak bir tadilatla hükümet sistemi değişecek gibi görünüyor. peki vatandaş bu değişiklikten ne elde edecek? benim bildiğim kadarıyla vatandaş için değişen pek bir şey yok. yeni anayasa denildiğinde benim beklentim temel paradigmanın değiştiği birey hak ve özgürlüklerini devletin önüne koyan bir yasama ve yürüyme, devlet çıkarlarını değil hakları önceleyen bir yargı sisteminin kurulduğu kısa öz bir metin idi. bu haliyle yamalı bohçaya bir yama daha yapmaktan öte bir şey yapılmıyor gibi geliyor bana.

  17. dost olup olmadığı tartışmalı ülkeler derken tabii lafın gelişi diyoruz. mesela ülkesinin sırlarını ifşa etmiş bir gazeteci tutuksuz yargılandığı süreçte avrupaya kaçmış olsa orada korunsa her fırsatta panellerde televizyon kanallarında ülkesini kötülemek aşağılamak şartıyla bazı imkanlar elde etse bu ülkeler dost değil diyebilir mi..ya da terör mağduru olsa evi ailesi bombalanmış biri pkk nın yaptıkları terör sayılmaz diyen Avrupaya dost diyebilir mi. algımız nerde durduğumuza bağlı. kişiler gibi ülkelerin algısı da böyledir. herşey ortada ama kişiler ve ülkeler taraflardadır. herkes kendi tarafından bakıp görmektedir. ama işte adalet doğruluk düzen kavramları ortada değil. ortada yani merkezde olması gerekenler orada değil. kaybolmuş gibiler…

    • didem hanımefendi zaman zaman her görüşten tarihçinin yorumlarını dinlerim dün interneten sayın kadir mısıroglunun bir konuşmasını dinledim kadir beyde bir dönem ülkeyi terketmek zorunda kalmış ve almanya ile ingilterede yaşamış ben dondum çünkü ülkemizden bir şekilde yurt dışına çıkmak zorunda kalan herkes batıya gidiyor .benim yıllarca kitaplarını okudugum televizyonlarda yüzlerce kez batı hakkında görüşlerini dinledigim kadir bey bile herhangi bir islam ülkesi yerine batıya gitmişse evet kabul etmek istemesekte batıda insana en azından kendi egemenlik sınırlarında insanca davranılmasını tek sebep olarak görüyorum desem sizce yanılmışmı düşünmüş olurum

      • batı dediğimiz zaman halkları insanları şehirleri kastetmiyoruz ki.
        batıda ben de yaşadım okudum çalıştım. çok yakın arkadaşlarım oldu. batı dediğimiz şey bir zihniyettir zaman ve mekanın ardında olan bir şeydir. örnekler o zihniyet üzerinden verilmiştir, kişiler açıklamak içindir. doğu dediğimizde de böyledir. batıdan başka bir şeydir.
        kadir bey babamın yakın bir arkadaşıydı belki bunu en güzel anlatanlardan biri de odur.

  18. daha karamsar yazılar okuduğumda oldu, ama bu yazı da fena değil, bayağı karamsar olmuş.
    andy*ar dışında anket yapan pek çok firma var. aynı sonuçları veriyorlar.. mesela chp de anket yaptırıyor ama pek açıklamıyor.neden açıklamıyorlar acaba…çünkü sonuçlar farklı çıkmıyor. halka sorunca sonuç değişmiyor. o nedenle andy -ar yüklenmek için doğru adres değil…

    halka sorunca bir kısım hiç memnun olmuyor. çünkü istediği sonucu alamıyor. evet diyen halk kolayca manipüle ediliyor, olağanüstü halde doğru karar veremiyor, zaten cahil bilgisiz vs gibi suçlamalarla suçlanabilir tabii. aynı halk hayır derse birden sağduyulu doğru karar veren oluverecek gibi. aslında halkta bir numara yok sıfatlar bizim sıfatlarımız. nerde durduğumuza bağlı…daha ilerisi de konuşulabilir de henüz erken. mısır da darbe olunca bir chp milletvekili ”’demek sandık her şey değilmiş ”’ diye tweetleyivermişti. neyse söz uçar yazı kalır.. demokrasi ama ben ve benim gibi düşünenler için mantığı..

    AK Parti ve Tayyip Erdoğan her seçimde çoğunluğu alarak ülkeyi 2030’a kadar, hatta ondan sonra da yönetme şansını yakalayabilecek midir? diye sormuşsunuz;
    çok ciddi muhalefet sorunu olan bir ülkede 2050 yılına kadar bile yönetebilir, neden şu mesele anlaşılamıyor bu iktidarın alternatifi yok….insanların büyük kısmı çok memnun olduğu için değil ancak başkası olmadığı için oy veriyor. iktidara yapılan eleştirinin devede kulak kısmı muhalefete yapılabilse belki daha iyi bir muhalefetle bir alternatif oluşabilir … hdp leşen bir chp iktidara oy devşirir… sadece kavga üreten bir chp sadece oy kaybeder. MHP başkanlık sistemini daha geniş bir kitleye mutabakata taşıyor oyunu arttırabilir diye düşünüyorum, bazı noktalarda sn bahçeliyi eleştirsek bile o gerçek bir türk milliyetçisidir. buradan yazınızın senaryolar kısmına gelirsek korkularınız yersiz gibi..bizde bu ana muhalefet oldukça bu sandıklardan çıkacak oy belli.

    Dost bilindiği, ittifak ilişkisi içerisinde bulunulduğu halde düşmanlık sergilediğine inanılan ülkeler…
    Onlar geçmişte parlamenter bir sistemle karşı karşıya olduklarını bildikleri için fazlaca ısrarcı olamıyorlardı taleplerinde; oyunlar oynamaya kalktıklarında karşılarında yalnızca iktidar partisini değil muhalefeti de buluyorlardı diyorsunuz;
    oysa zamanın ruhu okunabilirse bunu kim diyecek ne talep edecek merak ediyorum. AB mi mesela . çıkış kuyruğu var sınırlar kendine dönüyor. seçimleri izleyelim. demokratik avrupamızda ırkçı söylemleri olan partilerin yükselişlerini bi görelim. le penn kime demokrasi dersi verecek ya da geert wilders…AB kaç kişi kalacak bakalım. dost olup olmadığı tartışmalı avrupadan fazla bir şey ummazdım doğrusu…abd de kendi ile meşgul olacak gibi…darbe yaptıracak fetöleri de kalmadı. kim kaldı bilmem yardım umacak…

    gerçi zamanımız var daha pek çok felaket senaryosu yazılabilir. sonucu negatif yönde mi pozitif yönde mi etkiler bilinmez. zira insanlar sıkıştıkça bir otorite etrafında toplanmayı tercih ederler. bakalım bu otorite kim olacak.

    • Didem, Allah razi olsun

      Fehmi bey asagidaki konuya egilse belki 1 yillik malzeme cikar.
      Turkiyede basinin sorunu da zaten bozuk ve cahil bir muhalefetin soylemlerini tekrar edip halka sunmak
      Gercek basin, gercek muhalefet sorunu var turkiyenin
      Akp yada erdogan sorunu yok
      “”
      bu iktidarın alternatifi yok….insanların büyük kısmı çok memnun olduğu için değil ancak başkası olmadığı için oy veriyor. iktidara yapılan eleştirinin devede kulak kısmı muhalefete yapılabilse belki daha iyi bir muhalefetle bir alternatif oluşabilir … hdp leşen bir chp iktidara oy devşirir… sadece kavga””

    • Erdoğan ın bir fani olduğunu unutmayın, belki Başkanlık sistemi gelir ama Allah nasip etmezse etmez, kimse bunu bilemez…Başkanlık konusu bu kadar dayatılmamalı

    • Ak Partinin en buyuk basarisi alternatif olabilecek olusumlari hissettigi anda onlem alip olusumu manuple edebilmesidir… Ak Partinin kendisine alternatif olabilecek diger partiler uzerindeki etkinligini kimse inkar edemez…(orn. Saadet partisi Tugrul bey Numan bey Suleyman Bey…. ) Insanlara alternatif kalmayinca hooopp oylar cepte… Ki bunu Bulent Arinc Beyde ifade etmisti…. ha birde medya….

  19. Sn Yazarın dediği gibi “Ya evdeki hesap çarşıya uymazsa”…Dünkü, Başbakan- Bahçeli görüşmesinde bir ayrıntı dikkat çekiciydi. Değişikliği istenen bir madde de “Cumhurbaşkanı olmak için Üniversite mezunu olma şartının değiştirilmesinin” teklifte yer alması isteği. Acaba şu üzerinde çok konuşulan DİPLOMA da bir şaibe korkusu mu? var. BAŞKANLIK BEKLERKEN, ELDEKİ CUMHURBAŞKANLIĞI DA GÜME GİTMESİN?

  20. Mübarek Cuma günü,”mübarek”kavramının dışında kalacak, sabırsızlık, öfke, hiddet, kontrolsüz tepki, şiddetli reddiye….. özetle, huyların efendisi olan sükutu gömecek bir yorumu nasıl yazayım, nasıl yazmayayım. Meşhur benzetmeyle, ağzımız, boğazımıza ,hattayüreğimize kadar,cam kırıklariyle dopdolu. Konuşsak, kanatacak ağzımızı yumuk sussak bunaltacak.. Yine de YA SABIR!.. İnşaAlah Cumamız mübarek olsun.

  21. 1. “Cumhur-başkan, partisinin lideri olmaya devam edebilecek etmesine, ama artık iktidardan uzaklaştırılmış partisinin…”
    Tamam ama siyasette ila nihaye Ak Parti devam edecek diye bir kural yok ki. Halk kimi seçerse o iktidar olur.
    2. “Makul olmayan bir senaryo gibi mi geldi bu? Oysa ‘başkanlık sistemi’ bulunan pek çok ülkede fiilen yaşanmış ve yaşanmakta olan gerçek durum bu. Olabilir yani.”
    Makul bir senaryo. Seçmene kendisini en iyi anlatan siyasi parti iktidar olur. Bu CHP için veya tüm muhalefet partileri içinde faydalı değil midir? 7 haziran olağan üstü bir dönemdi ancak buna rağmen oy dağılımlarını hepimiz biliyoruz. Ak Parti’nin oyları %40’a kadar gerilemişti. Millet bu yönde oy kullanmıştı.
    3.”Gelirse.. O zaman yine ilk senaryo devreye girer; AK Parti gözden düşer, muhalefet iktidar olur ve partili başkan ile başka partilerin çoğunlukta bulunduğu parlamento ortaya çıkar… Kavga çıkar vallahi…”
    Haklısınız ! kavga çıkar ve çıktıda. Krizlere de sürüklendik. Ama muhalefetin güçlü olduğu sistemler daima kazanımları olan güçlü demokrasilere evrilir. Bence Türk Halkı siyasi partilerden de onların liderlerinden de misli misline ileri görüşlü, sağ duyulu, zamana ayak uydurabilen bir halktır. Seçmenin vereceği hiç bir karardan asla pişmanlık duyulmamalıdır.
    4. “Yalnız o kadar da değil, güçlü başkanı dengelemek üzere, parlamenterler ‘dar bölge’ sistemiyle seçilir başkanlık sistemlerinde…”
    Bu fikrinize kesinlikle katılıyorum ancak dar bölge sisteminde vekilleri mutlak surette bölge halkı seçmeli başkaları tarafından tayin edilmemelidir. Bireysel muhalefette böylece güç kazanmış olur.
    5.”Demokratik sistemlerde ‘banko’ diye bir şey olmaz. Olsaydı, ABD’de seçimi Trump değil herkesin ‘banko seçilir’ gözüyle baktığı Hillary Clinton kazanırdı.”
    Rahmetli Turgut Özal’da Başkanlığı Referanduma götürdüğü zaman istenen olmamış ve halktan kabul görmemişti. Son senaryoda dile getirdiğiniz de vuku bulabilir bundan çekinmemek gerekli. Tekrarlaya geldiğim gibi Halk ne isterse o olsun. Referandumdan önce bakalım partiler seçmenin önüne hangi argümanlarla gidecek. Bekleyip göreceğiz. Hayırlı günler herkese.

  22. Hamilton, Madison ve Jay’in 1700’lerin son çeyreğinde yazdıkları “the Federalist Papers” zamanın konjonktürüne göre son derece demokratik bir sistem tasvir ediyordu; bicameral olarak kurulmuş olan bu sistem olması gereken “checks & balances”ı başarılı bir şekilde ortaya koyuyordu. Şimdi 2017’ye ramak kala yaklaşık 250 yıl önce temelleri atılmış olan bu sistemin bile “Acaba yeterince iyi değil mi?” düşüncesi ile değiştirilmesi tartışılırken Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde uygulanması söz konusu olan sistem insanı doğal olarak epey düşündürüyor. Olası senaryolarınızı oturup herkesin düşünmesi lazım enine boyuna, insan bu sonuçta, düşer şaşar. Yarın ne olacağını bilemeyiz. Allah selamet versin ülkemize…

  23. Erdoğan başkan seçildiğinde,ben önceden tebrik etmiştim diyerek ikinci bir tebriği
    esirgemezsiniz umarım.

    MHP bu şekilde desteğe devam ettiği takdirde mecliste anayasa değişikliğinde, referandumda ve başkanlık
    seçiminde bir sorun çıkmaz gibime geliyor.

    Bu gidişle Erdoğan,Allah ömür verirse bazılarını uzun
    yıllar mutsuz edeceğe benziyor.Erdoğan onları mutsuz etmek için bir şey yapmayacak.O’nun seçilmiş olması ve başımızda bulunması bazılarını mutsuz
    etmeye yetecek.

    • “Bazılarını”değil, kahir ekseriyetin mutsuzluk sebebi olacağından korkulur. Gelecek falcılığına ne gerek, Kur”anı Kerimin, “dosdoğru olun” emrine uyanlardan acaba yüzde kaçı bu gün “mutluyum”der?..

      • orhan bey, toplumun “ben mutluyum” demesi işin püf noktası değil ki. “gerçekler” denilen bir de durum var. hitlerin almanyasındaki halk da gayet mutluydu. ya da stalinin sovyetlerindeki halk. Stalinin zindana attırdığı devrimciler, kanları ile zindanın duvarına stalin yazıyorlardı. Stalinin yaptığı kötülüğü bilmiyor stalinin zindanlarında staline destek veriyorlardı. Castronun kübası da mutlu. solcular castroya methiye düzüyorlar. bu castronun, padişahlık gibi iktidarı kardeşine devrettiği gerçeğini değiştirmezki. Vicdan var, ahlak var, beyin var, gerçekler var.
        2005’de 1,32 tl olan dolar 3,60’a gelmiş. ülke borç altında, herkesle kavga etmişiz, tarım ölmüş, sanayi ölmüş, eğitim ölmüş, ahlak tümden ölmüş, vicdan zaten yok. ufacık çocuklara tecavüzün bile üstü itina ile örtülürken bütün vicdanlar sağır olmuş.
        dolar sadece yanlışların görünmesini sağlayan gösterge. geçmişte de dolar yükselmişti, ancak şimdi durum çok farklı. geçmişte dolar yükselince ihracat artıyordu. şimdi dolar yükseldiği halde ihracat artmıyor. durum böyle iken, halkın “ben memnunum” demesi herşeyi aklıyor mu?
        Ben fetullah gülencileri sevmem. 1. İnsan kendisini birşeyci olarak öne atıyorsa o insanda ahlak, din, iman, vicdan, beyin olmaz. çünkü onun herşeyi aslında kota yaptığı kişi ya da grubun davranışı olur. O adamın kendi davranışı yok ki kendi ahlakı olsun. İkincisi, bunların yaptıkları haksızlıkları bildiğim için. Üçüncüsü de fenerbahçe taraftarı olarak birfiil bunların kumpasını yaşadığım için.
        Ancak benim vicdanım var. suç işleyenlerin mahkemelerde yargılanmasını, hukuka uygun olarak yargılanmasını savunurum, gülenciler de olsa. oysa burdaki birçok kişi, utanmadan (isterse kusura baksınlar çünkü bu iş insan olup olmama olayı) binlerce masumun gülenci diye zulüm görmesine “oh olsun” diyorlar.
        Vicdanı, ahlakı olmayan insanların insanlığı da olmaz, böyle insanların dindarlığı olur mu? Din bile bundan utanır, bunlardan utanır. İslamcı kesim her muhabbette “yusuf islam, müslümanlığı tanımadan müslümanları tanısaydım islamı seçmezdim” demiş diye övünerek anlatırlar ancak yusuf islamın niye bunu söylediği es geçilir. Batı, “ikiyüzlü”, “aşağılık”, “ahlaksız” ilan edilir ama ne hikmetse yurtdışına kaçmak zorunda kalan bütün islamcılar (solcular da dahil) batıya sığınırlar. Batıya kaçarlar. Gerçekleri gizlemenin adına islamda ne deniliyor? Küfür mü?
        Bazı ezberlerin, artık bozulması lazım. Halkın oyunun, halkın iktidarı anlamına geldiği, ya da halkın seçiminin en doğru seçim olduğu ezberleri bunların başında geliyor. özbekistanda kerimov %98 oy almıştı.
        Herşeyi korkut, herşeyi denetim altına al, sonra da bu ülkede halk beni seçti de. Ben bundan birkaç ay önce bu ülkenin en fazla 1.5 senesi olduğunu, ülkenin batmakta olduğunu yazdığımda hürriyet gazetesi bütün yorumlarımı anında sildi. Sadece bu kadar yazı bile onları korkuttu. İnsanların konuşamadığı yere “islama uygun ülke” diyorlarsa bunlar, kusura bakmasından ama islam, bunlardan utanır.

        • “Halkın oyunun, halkın iktidarı anlamına geldiği, ya da halkın seçiminin en doğru seçim olduğu ezberleri bunların başında geliyor. özbekistanda kerimov %98 oy almıştı.”
          Halkın seçimi en doğru seçim değilse sizin öneriniz nedir? Halk Ak parti dışında başka bir siyasi partiyi seçerse de mi halkın seçimi doğru olmayacaktır?

        • Bu yazıya bütün kalbimle inanıyorum çok güzel bir yorum tamamen katılıyorum teşekkür ederim kardeşim Allah razı olsun

      • Milletin yarısı 1 yıl önce O’nun kurucusu olduğu partiye oy verdi. Bir yıldan bu yana meydana gelen olaylar, O’na olan teveccühü azaltacak değil artıracak
        yönde gelişti. Velakin önyargılı olanların bunu görmesini beklemek fazla iyimserlik olur.

    • Sahi! bu başkanlık seçimi diplamyi kurtaracakmi? Bahçeliye gelince, iyi bir siyasetci değil siyaset yapmayi pek beceremez, “AMA,”Ülkeyide kavga ortamina oy için sürüklemez. Örrnek 1980 öncesi ve sonrasi. Birde milliyetci kesimın bir kısmi onu bu yönü ile sever. Şimdi Bahçeli bu diplama meselesinde kendine desdek verenlerı nasıl ikna edecek bekleyip göreceğiz. Yoksa fazla geçmeden birileri uyanip “Fehmi Korunun” bu yazısında geçen önemli uyarılarını gene keskin bir “U”dönüşü ile bu işde biz yokuz dermi? Tipki Ocak medyadaki dünkü haber gibi.

  24. Allah rahmet eylesin Erbakan hocyi, nedense bu günlerde sık sık rahmetle aniyorum.İki gün öncede bu günki gibi yaziya dökerek andim,”fakat,”Sansüre takıldı.İnşallah bu yazım sansürlenmez.Bu aralar “U” dönüşlerın hiz limiti çok yüksek. Neyise burada noktalamam lazım çünkü elin kemiği var. Dilin kemiği yok ama onunda çaresi var.?

  25. Fehmi bey, cok degerli yazinida en kritik cumlelerinizden biri ‘ohal’de oldugu icin anketler gercekleri yansitmiyorsa’ kismi. Clinton secilecek demistiniz, cunku karsisina Trump gibi zayif birini cikardilar tezinizle. Acaba ust akil, dunya savaslari oncesi politik sistemde var olan cilgin kisilikli ‘tek adamli’ donemlere donulmesi icin hazirlik mi yapiyor? Dusunmenin sonu yok. Tek adamli sistemler, ulkedeki birligi daha mi ayristirici, bozucu etkiler yapiyor politik ve sosyolojik olarak?

Yoruma kapalı.