Demokrasinin kötü alışkanlığı… OHAL ve onun türevi KHK…

15
OHAL ile yönetilen ülkeler
Reklam

Olağanüstü Hal (OHAL), demokrasilerde, sigara tiryakiliği, içki düşkünlüğü, kumar bağımlılığı gibi bir şeydir.

Demokrasinin sağlığına zararlıdır.

Winston Churchill‘in, ”Zaman zaman denenen öteki sistemler daha kötü olmasaydı, aslında demokrasi kötü bir yönetim biçimidir” dediği bilinir. Ancak yöneten ile yönetilen arasındaki uyum demokrasi ile sağlanabildiği için dünyada en yaygın yönetim biçimi odur

Bir de ‘OHAL’ gibi kötü alışkanlıklara meydan vermeseydi…

Hükümetler için iyi ve arzu edilir olan halk için kötü, halkın arzuladığı da hükümetler için ancak katlanılır bir şeydir. Halk daha çok hak ve özgürlük talep eder, hükümetler ise daha geniş yetkilere sahip olmayı ve alınacak tedbirler konusunda elinin serbest kalmasını tercih eder…

İki ucun birleştiği yerde denge oluşur ve biz buna ‘demokrasi’ diyoruz…

Dengemizi 15 Temmuz iyice bozdu

Türkiye, tarihinin en alçakça saldırısına maruz kaldı 15 Temmuz gecesi; yaşananlar kolay unutulamayacağı gibi, yaşatanların da sinir uçlarına kadar izini sürmeye kararlılık var. 32 bin kişi son üç ay içerisinde cezaevlerine dolduruldu; 80 bin kadar memurun devletle ilişiği kesildi. Darbeci örgüt (FETÖ) ile irtibatlı bulunan işadamlarının mal-mülklerine el konuldu.

Bu tedbirlere normal bir ortamda başvurulması mümkün değildir. Bir tekine bile…

Reklam

Gözümüz önünde yapılan bu işlemlerin yapılabilmesini sağlayan ‘OHAL rejimi’dir.

Anayasada var olan OHAL uygulamalarının en çarpıcısı ‘Kanun Hükmünde Kararname’ (KHK) ile, hükümet, kendisini yasama organı (Meclis) yerine koyup istediği yasayı uygulamadan kaldırabiliyor, istediği tedbiri almasına imkân sağlayacak yasal güce sahip hale gelebiliyor…

Darbe girişimi sonrasında OHAL rejimi arayışı ortaya çıktığında yazmıştım: İlk anayasamız olan 1876 tarihli Kanun-u Esasi‘den beri var olan bir rejimdir OHAL ve hükümetler tarafından ne zaman başvurulmak istense muhalefetin şiddetli itirazlarına maruz kalınmaktadır.

O sebeple de, bugüne kadar, genellikle muhalefetin de itiraz etmeyeceği durumlarda başvurulmuştur OHAL’e…

Kanun-u Esasi'ye selam: Sultan Abdülhamid ve devletin esasları..
Kanun-u Esasi’ye selam: Sultan Abdülhamid ve devletin esasları..

Kanun-u Esasi‘de (m. 36), OHAL, Meclis’in toplantı halinde bulunmadığı… Ülkede ciddi bir güvenlik sorunu çıktığı… Buna rağmen Meclis’i acele toplantıya çağırma ve çıkarılması öngörülen kanun/lar/ı görüşme imkânına sahip olunmadığı… Böyle bir ortamda, anayasaya aykırı olmamak şartıyla… Hükümet tarafından alınacak kararlar… Padişah tarafından da onaylanırsa… Kanun yerine geçer…

KHK’nın Osmanlıcasıdır bu…

Roma Hukuku içerisinde de yer alan bir uygulamadır OHAL…

Hep belli sınırlar içerisinde ve Meclis’i devreden çıkarmadan demokrasilerde zaman zaman uygulanagelmiştir.

Reklam
Güya 45 günle sınırlı kalacaktı

Meclis 15 Temmuz’da tatildeydi. Hükümet, eski alışkanlıkla, KHK çıkarmaya imkân sağlayan OHAL uygulamasına gitmeyi yeğledi. Birbiri ardına çıkardığı kararnameler ile normal zamanlarda asla başvuramayacağı türden tedbirler ve o tedbirlere dayalı uygulamaları sürdürüyor hükümet…

İlk başlarda bayağı teenni ile davranarak, âdeta baştan pişmanlık duyuyormuş hissini vererek bu yola gitmişti hükümet; Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş ”OHAL çıkaracağız” açıklamasını yaparken, üç aylık bir yetki isteyeceklerini, ancak muhtemelen yarısı kadar bir süreyle yetinmeyi düşündüklerini söylemişti.

”Kötü alışkanlıklar gibidir” demiştim ya OHAL için; işte görüyorsunuz, üç aylık yetkinin sonuna geldik, uzatılması konuşulmaya başladı bile…

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ‘bir yıl, hatta daha da uzun’ bir süre biçiyor OHAL’e…

”Fransa’da var, orada kimse ses çıkarmıyor” diyerek…

Nerelerde var OHAL

Doğrudur, ‘OHAL’ uygulaması başka ülkelerde de başvurulan bir yönetim biçimidir. Fransa ve Türkiye dışında Tunus’ta, Mali’de ve Venezuela’da da uygulanıyor…

Hepsi bu kadar OHAL uygulanan ülkelerin…

Toplam 203 milyon insan OHAL’li ülkelerde yaşanıyor dünyada…

”Washington, Brezilya’da yaptığı türden kamuoyunun zihnini çelerek yönetim değişikliğini zorlayan bir altüst oluşu bizde de denemek niyetinde” diyerek OHAL uygulamasına geçen Venezuela dışındaki diğer ülkeler, teröre maruz kaldıkları için bu yola başvurdular.

Fransa meselâ… Geçen Kasım ayında Paris’i sarsan terör eylemleri sonrasında, Cumhurbaşkanı Françoise Hollande OHAL ilân etmişti. Bu yıl Bastille Günü’nde (14 Temmuz) OHAL uygulaması kaldırılacaktı.

Ben boşuna ”Bunlar zihinleri bulandırılmış birer Mançuryalı aday” demiyorum; OHAL’in kaldırılacağı gün, bu defa Nice’de, Müslüman bir kamyon şoförü kalabalıkların üzerine sürdürdü kamyonunu, sonra durdu ve halkın üzerine ateş açtı.

OHAL, bunun üzerine, 6 ay daha uzatıldı Fransa’da…

Sokağa çıkma yasağı ilân edilebiliyor OHAL ile Fransa’da, toplantılar ve sokak gösterileri yasaklanabiliyor, polis mahkeme kararı olmaksızın üst-baş ve ev araması yapabiliyor, ruhsatlı olsa bile silâhlar müsadere edilebiliyor…

Fransa’da uygulanan OHAL’in sınırları bu kadar…

İşten atmalar, kitlesel gözaltı ve tutuklamalar, mal ve mülke el koymalar, şirketlere kayyım atamalar…

Bunları yapma yetkisi vermiyor OHAL orada…

img_0353
Frederic Sicard, ünlü Fransız hukukçu
Enteller tartışıyor, ama halk dünden razı

Aşırı sağdan birileri, sözgelimi ”Terör sanıkları için temerküz kampları kuralım” teklifini paylaşan Laurent Wauquiez gibiler de var; ama uygulamalar Fransa gibi ‘Aydınlıkçı felsefe’nin etkisini bugün bile hisseden bir ülkede entelektüel çevrelerden ciddi tepkiler çekiyor. Ünlü bir hukukçu, Frédéric Sicard, ”Hükümet, böyle giderse, Fransa’yı birkaç hafta içerisinde diktatörlüğe sürükleyecek” bile dedi.

Siyasilerden Nicolas Sarkozy ”Fransa bir daha asla eskisi gibi olmayacak” der ve daha fazla tedbir isterken, eski başbakanlardan Alain Juppe, ”Dengeyi fazla bozmayalım” temennisinde bulundu.

Paris ve Nice eylemlerinden hemen sonra Fransa Halkoylaması Enstitüsü’nün (IFOP) yaptığı bir kamuoyu yoklamasında, halkın çok büyük bir bölümünün (yüzde 84) ”Yeter ki güvende olalım, kişisel hak ve özgürlüklerimiz kısaltılabilir” noktasına geldiği anlaşıldı.

Yüzde 80 de OHAL uygulamasından yana…

”OHAL türü uygulamalar kötü alışkanlıklar gibidir.” NOKTA.

Bizde de halkın OHAL ve uygulamalarına genel bakışının çok farklı olduğunu sanmıyorum. ”OHAL uzatılmalı” diyenler ve uzun süre biçenler de herhalde buna güveniyor…

Sınırlar iyi belirlenmeli, mağduriyetlere yol açılmamalı

Ancak…

Meclis birkaç gün sonra açılacak… Yasama organı Meclis ve her partiden milletvekilleri OHAL ile KHK çıkarma yetkisini en geniş biçimde kullanmaya başlamış hükümetin bu tavrını sınırlama ihtiyacı duyabilirler…

Anayasa Mahkemesi de, CHP tarafından önüne getirilmiş bazı KHK’lerin iptalini görüşüp karara bağlayabilir.

Demokrasilerde bir de böyle ‘fren’ mekanizmaları var.

İyi ki var.

Mağduriyetler ancak öyle engellenebiliyor çünkü…

OHAL bir süre daha devam ederken, hükümet KHK uygulamalarında anayasal sınırlar içerisine çekilebilir.

Çekilmelidir de…
ΩΩΩΩ

Reklam

15 YORUMLAR

  1. Bu günlerde masumları savunacak babayiğit pek çıkmıyor. Başına gelmeyen bilmez. Bir gün o alt yazıda okudukları haberler başlarına gelmeden anlayamayacak bir sürü insan var etrafta. Sorgu yok sual yok bankada üç kuruş paran var haydiiii sen fetöcüsün, darbecisin, vatan hainisin. Bakanların onaylarıyla kurulmuş üstelik 25 aralıktan sonra faaliyete geçmiş bir sendikaya üyelikten memuriyete son ver. Bakanlar … Haaa onları soracak olursanız görevde. Çünkü onlar kimsesiz gariban değiller. Yazıktır mahşer var, hesap vakti var. Unutma unutturma.

  2. Kılıçdaroglu kasetle geldi diyosunuz da deniz baykal niye çıkıp konuşmuyor? Niye akpnin yaptığını ima ediyor sürekli? Adama korkuyor diyorlar da neyden korkacak sanki zaten kasedi yayınlandı 10 tane daha yayinlansa ne olacak sanki? Chpde ne olduğunu en iyi baykal biliyor onun ne dediğine bakmak lazım.

  3. Demokrasinin nesi var?

    Sorun belki de demokrasinin ısrarla muhataplarını yönetmek istemesinde…
    Demokrasinin bireyi yetişkin kabul edip bu şekilde tanımamasında asıl sorun…
    Yani çağımızın demokrasisinin de kişilik sorunu var…

    Devlet aygıtını ele geçirenin hamiliğini ve sultasını onaylayan ve buna göre şekillenen bir demokrasi olmaz olsun…
    Egemenlik zırvalarına sıkıştırılmış bir demokrasi değil istediğimiz…
    Toplumu araçlaştıran, bireyi müritleştiren bir demokrasi istemiyoruz…

    Demokrasiyi devletten kurtarıp toplumsal katmanların kişiliğine ekleyemez isek, siyasal alanın cehenneminden kurtulamayacağız…
    Siyasal alanı birey ve toplumsal ilişkiler üzerinden demokratikleştiremezsek siyasi buhranın altında ezileceğiz…

    Demokratik siyaseti sürü gibi “yönetilmek” için değil, adam gibi “gözetilmek” için istiyoruz…

  4. OHAL DE; Romalılara kadar bizi götüren Üstad, OHAL ve KHK. ın cemazüyel evveline ışık tuttu. Görünen olmazsa olmazlar şunlar: Anayasaya, uygunluk, hükümet denetimi, devlet başkanının denetimi..

    Olmaz olmaz demeyin, bizde 21. y.y. bile pekala oluyor. Bir halk deyimi vardır: Gökten ne yağdı da yer kabul etmedi!. Metafizik ve tabiatla adeta yarışan otoriter yönetimler, yukarıdan-aşağıya tepeden inme empozelere imza atıyorda atıyor. Bu girizgahı 15 Temmuz yarı felaket sonrası, kaotik ortamda boy gösteren antidemokratik uygualmalarla somutlaştırmak mümkün. Tekrarlayararak, yaraları kanatmak istemem.
    acısının ne kadar derin olduğunu yaşayarak biliyorum. 4 ve 6 yaşındaki torunlarım sıksık babalarını soruyor. Sorgusuz, sualsız, hışım gibi bir kararla işinden aşından mahrum bırakılıp, şoke olmuş halde iken akabinde 15 gün önce başka bir şehirde tecrit edildiği göz altındaki babalarını.. Onbinlerce aileye yaşatılan bu dramın hesabı iki cihanlık cesamet ve fecaattadır.

  5. “Mançuryalı Aday”ı ısrarlarınıza dayanamayıp nihayet bir kez daha izledim, güzel filmdi.
    Allah Milletimizin yardımcısı olsun.

  6. 15 Temmuzla dengeler baya bozulmuş, bence fazla takılmayın. Bi tatile çıkın. Bol oksijen iyi gelicektir. Demokrat olcam diye bu kadar yıpratmayın kendinizi, zorla güzellik olmaz.

  7. Kötü alışkanlıkların çoğunun sonu kanser veya başka bir felaket olmakta. Devletin içine perinçekin beyaz taşları karışırsa dişi kırılmadık dindar kimse kalmaz. Devlet çok maksatlı ticari bir şirket yönetiminden kurtulup adaletle hükmeden devlet yönetimine kavuşturulmazsa güneşin doğuda batması dahada yakın olur.

  8. Sayın Koru,
    Karşılaştırmalı analizinize bir itirazım olacak…
    Fransa’da neden OHAL ilan edildiğini açıkladıktan sonra şöyle bir tespitte bulunmuşsunuz:
    “Fransa’da uygulanan OHAL’in sınırları bu kadar…

    İşten atmalar, kitlesel gözaltı ve tutuklamalar, mal ve mülke el koymalar, şirketlere kayyım atamalar…

    Bunları yapma yetkisi vermiyor OHAL orada…”

    Sizin de belirttiğiniz gibi Fransa’da OHAL kararının verilmesinin sebebi terör eylemleridir. Yani bizim onlarca yıldır alıştığımız ve artık sıradan sayılan terör eylemlerini Fransa yaşar yaşamaz OHAL kararı aldı. Gerçek kişiler üzerinden yapılan soruşturmalarda yasa dışı örgüt üyelerinin hangi malına kayyım atanacak, kim işten atılacak?

    Fransa’da bizde olduğu gibi devletin en kritik yerlerine sızmış bir örgüt var mıdır? Orada örgütler devletin uçağıyla, helikopteriyle, tankıyla halka ateş açmışlar mıdır? Orada örgütler kumpaslar kuracak kadar yargıya ve emniyete sızmışlar mıdır?…
    Malumun izahını uzatmaya gerek yok sanırım.

    Bizdeki OHAL kapsamında çıkan Kanun Hükmünde Kararnamelere göre yapılan uygulamalarla Fransa’daki OHAL’i kıyaslamak doğru olmasa gerek! Selamlar…

  9. Sade bir vatandaş olarak OHAL benim hayatımda hiç bir olumsuz değişiklik yapmadı. OHAL’den hiç bir şikayetim yok.

    Gördüğünüz gibi benim bu tavrım da sizin tezinizi doğruluyor: Vatandaş durumdan memnun.

    15 Temmuz cinayetini işleyenlerin, bunlara destek olanların, bunlarla sıkı bir dayanışma içerisinde bulunanların, hala da bir pişmanlık duymayanların rahatı kaçtıysa bu da bize dert değil.

  10. OHAL varken o hali savunmanın dayanılmaz hafifliğini hisseden yorumculara öncelikle teşekkürü borç bilirim hele birde en vatansever olduğuna inanan bir başka grup var ki bugün katli vaciptir ! fetvasını fetavayı hindiye’den yani hindiler için fetvalar kitabında bulsalar elde pala yola düşecekler kendilerinden daha az vatansever gördüklerini kesmek için… Allah muhafaza ! Allahım içimizde ki beyinsizler yüzünden bizi helak eder misin? etme Ya Rabbi ! Aklı selim ve sırat-ı müstakim tabiri orta yol için kullanılır yani şuzuzat denilen aslından sapmış şeyler ile hak ile batılı tefrik mümkün olmamıştır. Yoksa madem tarih eleştirileri şu günlerde modayken takrir-i sükunu hatırlatalım bu memlekete ne katmıştır hakkaniyet noktasında halbuki o takriri çıkaranlar kendilerini: Elbette biz yeryüzünü ıslaha çalışanlarız ! zannediyorlardı.

  11. Gerektiğinde OHAL uygulanır ve 15 Temmuz sonrası için de makuldür. Ancak OHAL kapsamına girmeyen çok sayıda operasyon KHK ile yapılmaktadır.
    – Askeri Liseleri ve Harp Okullarını kapatmak, Gata v.b. askeri hastaneleri Sağlık Bakanlığı’na bağlamak, Jandarmayı İçişleri Bakanlığına bağlamak ve Jandarma Genel Komutanını MGK’dan çıkartmak işlemleri OHAL ile yapılamaz.
    – 15 Temmuz darbe girişiminin nasıl olduğu daha tam belli değil iken, İlkokul 1. sınıflar dahil 15 Temmuz etkinlikleri düzenlemek, kitapçıklar bastırmak, 15 Temmuz’u resmi bayram ilan etmek de ne demek oluyor ? Bunlar, 27 Mayıs 1960 darbesi sonrasını hatırlatıyor !
    – TMSF’ye devredilen şirket sayısı 200’ü bulmuş durumda. Bunların toplam değeri milyarlarca dolar seviyesinde. Devlet memurluğundan çıkartılan elli binden fazla kişi var. Bugün değilse da yarın açılacak davalarda ortaya çıkabilecek tazminatları kim ödeyecek ?
    – Konunun uzmanları daha birçok örnek ekleyebilir …

    OHAL uygulamaları öyle bir hal almıştır ki artık buna OHA demek daha doğru olur. Yapılan OHAL uygulamaları milli (ulusal) çıkarlardan ziyade İktidar Koalisyonu’nun intikam alma operasyonlarına dönüşmüştür. Üstelik kendi içlerinde de çatlaklar çıkartacak şekilde !

  12. Hukuk her zaman devletin hakkını vatandaşa karşı savunduğu gibi , bireyin hakkını da devlete karşı savunmalıdır. Maalesef ikincisi bizim ülkemizde pek fazla olmaz. Çünkü devlet kutsaldır. Birey devlet için feda edilir. Gerekirse toplumun üçte ikisi feda edilir… Böyle bir anlayış günümüz Türkiye’sinde de geçerlidir. İman ettiği kitabın Ahzap /58. – Maide /8 . Nisa / 58 . bilmeyen veya bunlarla amel etmeyen devlet yöneticilerinin Anayasanın 38. maddesi / AİHS’nin 6.ve 7. maddeleri ile devleti yönetmelerini beklemek bence saflık olur.. Hele hele bu yöneticilerin takipçilerinin bu yasalar ve ayetlerden haberdar olduklarını ummak iyiden iyiye saflıktır… Not: 15 Temmuz lanetli gecesinin hesabı elbet sorulmalı. Ama yığınlar halinde mağdurlar yaratarak değil…..

  13. valla hepimiz aklımızı kaybettik herhalde diye düşünür oldum. sapla saman birbirine karıştı. acaba darbeci mahluklar bu sonuçları hesaba alarak mı kalkışma yaptı diye düşünür oldum. Sayın Cuhurbaşkanın tabiriyle ihanet içindeki üst kısmı kaçmış bir yapı varken alt da ibadet kısmında olanların içeri atıldığını gördüm. hele birde ticaret kısmı var ki evlere şenlik yıllardır anadolu sermayesi diye övündüğümüz antepli kayserili konyalı ne kadar sanayici varsa malına mülküne el konulduğunu gördüm. anadolu sermayesi yerle bir edilirken alacaklı olupta muhattap bulamadığı için batanlar gördüm. yav bunları bir ben mi gördüm. hakkaten bende mi var bir gariplik biri anlatsın. Bu namussuzlarla mücadele edeceğiz derken neler yapıyoruz haberimiz varmı.

  14. Haksız mağduriyetler, tabii ki trajik ve kimse gerçekleşmesini istemez. Ancak mecliste bulunan partilerden birinin genel başkanı FETÖ’nün yayınladığı kasetle koltuğa oturdu (üstelik “aday olmayacağım” dedikten bir gün sonra aday olarak), diğerinin eş başkanlarından biri ise PKK için “terör örgütü değildir” gibi ifadeler kullanabiliyorken, ülkede yüzlerce kişinin ölümüne sebep olmuş bir kalkışma gerçekleştiren FETÖ mensuplarıyla baş edebilmek için bugünün şartlarında OHAL’den daha etkili bir yol olduğunu düşünmüyorum.

    OHAL’i savunurken şunun da altını çizmem lazım, FETÖ mensuplarının yıllardır devletin her türlü hücresine sızmalarına izin verenler de yine OHAL kararını verenlerdir. Buradaki çelişkiyi vurgulamak gerek.

    Biraz da ülkemiz insanları ile demokrasi sisteminin ne kadar uyuştuğunu sorgulamak lazım. Demokrasiden ne anlıyoruz, ne bekliyoruz? Türkiye halkı için ideal sistem demokrasi midir gerçekten? AKP’nin bunca senedir hükumette kalmasının etkenlerinden biri de alternatifsizliğidir. Genel seçim zamanları “tamam AKP’ye oy vermeyelim ama kime vereceğiz?” diyen birçok insan görebiliyoruz etrafımızda. 2002’den bu yana geçen 14 senelik zaman zarfında hala AKP’ye alternatif, memleketi yönetmeye talip bir parti çıkmamışsa; böyle bir partiyi çıkaramayan insanların ve o insanların yönetildiği demokrasi sisteminin ciddi anlamda sorgulanması gerek.

    • Sayfayinizi bunun icin seviyorum… Yorumlarinizda yoruma katki saglayan elestirilerde katilsamda katilmasamda bile gayet zihin acici… Turkiyenin cok ihtiyaci olan ama malesef sinirli sayida bakis acilari….tesekkurler fehmi bey…

Yoruma kapalı.