Diyanet’in yeni başkanı ‘yalancı’ ve kindar’ mı?

20
Reklam

Bunca yıldır siyasi hayatı gözlemliyorum, CHP’nin derdinin ne olduğunu anlamak için Diyanet’e yeni bir başkan atanmasının gerekeceğini birileri söylese inanmazdım.

Sonunda makama Marmara ve Sakarya üniversiteleri kökenli, son görevi Yalova Üniversitesi rektörlüğü olan Prof. Ali Erbaş atandı.

Atandığı duyulur duyulmaz yaylım ateş de başladı; CHP’den isimler ve CHP’ye yakın kalemler tarafından…

Okurken utandığım, kulağıma geldiğinde yüzümü kıpkırmızı yapan saldırılar…

Yanlış anlaşılmaması için baştan uyarayım: Atanması yapılana kadar ismini bile duymadığım biri Ali Erbaş; yolumuzun kesiştiğini de sanmıyorum.

Ancak kendisine saldıranlar haksızlık yapıyorlar.

Neden olduğunu anlatayım.

Saldırı Prof. Erbaş’ın vaktiyle sarf ettiği şu sözlere: “Babam tarlada taşların arasına Kur’anı saklayacak korku yaşadı bu ülkede; bu ülke böyle bir süreçten geçti.”

Reklam

“Hayır” diyor CHP’li kalemler, “Böyle bir şey hiç yaşanmadı.”

Ali Erbaş için “Hem yalancı, hem kindar” diye yazan bile çıktı.

CHP’liler okumuyor olmalı

CHP’lilerin derdi CHP’ye oy vermeyenlerin ellerinden düşürmedikleri kitapları okumamalarından kaynaklanıyor.

Habertürk televizyonu adına Kemal Kılıçdaroğlu ile yaptığımız en son canlı programda, o dönemde de yine böyle bir konu gündemde olmalı ki, CHP’nin tarihinde dine yaklaşım konusunda eleştirilecek yönler bulunup bulunmadığını bir soru halinde CHP liderine yöneltmiştim.

“Yok öyle bir şey; CHP eskiden beri dine saygılıdır” genel cevabıyla yetinmişti Kemal Bey.

Onun okuduğu kitaplarda belli ki, öyle yazıyor…

CHP’yi bu yüzden eleştirenler ise çok farklı kitaplar okuyorlar.

Necip Fazıl’ın ‘Son Devrin Din Mazlumları’ kitabını okuyorlar sözgelimi.

Reklam

Ya da, Mehmet Akif‘in de yazılarıyla katıldığı Sırat-ı Müstakim ve Sebilürreşad dergilerini yönetmiş Eşref Edib’in (1882-1971) ilk çıktığında (1969) mahkemelik olup beraat etmiş ‘Kara Kitap’ adlı, alt başlığı “Milleti nasıl aldattılar? Mukaddesatına nasıl saldırdılar?” olan kitabını

Yaşım itibariyle kişisel tanıklıkla ortaya atılabilecek bir durumda değilim.

Kutuz Hoca ne diyor?

En iyisi, bu konuda, Diyanet’in yeni başkanı Prof. Erbaş’ın o sözünü ilk elden tanıklıkların terazisine vurmak…

Kitaplaşmış tanıklıkların…

Başkan Erbaş Karadenizli. O zaman ‘Kutuz Hoca’ lâkaplı Rize/Güneysulu Hafız Mehmet Kara’nın (1918-2011), oğlu Prof. İsmail Kara tarafından yayına hazırlanmış anılarına bakabiliriz.

Kitabın adı ‘Kutuz Hoca’nın Hatıraları – Cumhuriyet Devrinde Bir Köy Hocası’

Hoca anılarını kendisi kaleme almış. Karadenizli hocaların o devirde CHP’yi desteklediğini, DP’lileri hafifmeşrep, müsrif, devlet adamı sayılmayacak kişiler gördüklerini ilk ondan öğrendim ben.

Askerliğini yaparken dindarlığı sebebiyle komutanlarından hep ilgi ve sevgi gördüğünü de gururla anlatıyor Kutuz Hoca. Emekliliğe erken hak kazanmak için askerlik süresini memuriyet yıllarına ekletmeyi “O dönemdeki gayretlerimin mükâfatını öteki dünyada almayı ümit ediyorum” diyerek reddetmiş biri…

İyi bir gözlemci de.

Şimdi de, Prof. Ali Erbaş’ın “Babam tarlada taşların arasına Kur’anı saklayacak korku yaşadı bu ülkede; bu ülke böyle bir süreçten geçti” cümlesini Kutuz Hoca’nın tanıklığına sunalım:

Konu ile ilgili tanıklıkları ‘Hatıralar’ (4. baskı, Dergah Yayınları, 2015) kitabının pek çok sayfasında (38, 41, 47, 52, 95, 187, 188) yer alıyor.

Birini aktarayım:

“O yıllarda jandarmalar ansızın camilere ve Kur’an kurslarına baskın yapıyor, körpe çocuklara bağırıp çağırıyor, takkelerini tüfeğin namlusu ve eliyle yere fırlatıyor, bazan dayak atıyor, hocalara ise hakaretler yağdırıyor, canı isterse alıp götürüyor, dayak atıyor, hakaret ediyor, bazan birkaç gün hapsediyordu. Jandarmaların geldiği haber alındığı veya uzaktan görüldüğü zaman ilk yapılan şey Kur’an, cüz ve Elifbe nüshalarını ortadan kaldırmak olurdu, takkelerimizi de saklardık, çünkü bunlara karşı tepkileri her zaman daha sertti.” (s. 41-42).

Karaçam Hoca ne diyor?

Bir yazılı tanıklığım daha var: Prof. İsmail Karaçam’ın tanıklığı…

Prof. Karaçam anılarını ‘Kur’an Kursundan İlahiyat’a Din Hizmetinde Bir Ömür: Hâtıralar’ başlığıyla kitaplaştırdı (Çamlıca Yayınevi, 2009).

Karaçam Hoca Burdurlu, Kiravgaz/Kayaaltı köyünden.

Ne yazmış, okuyalım:

“Cumhuriyetin ilânından kısa bir müddet sonra dini konularda ortaya çıkan din aleyhtarlığı tutumun tezahürlerinden biri de dini kitap düşmanlığı olmuştur.” (s. 54)

Biri kendisine şu olayı anlatmış:

“Dedem bana: ‘Oğlum evimizdeki bu kitaplardan her biri bir bomba tehlikesinde. Bir şikâyet halinde mahvoluruz. Onun için başımızın çaresine bakmalıyız. Sen hemen bir kazma kürek al, evimizin önündeki bahçeye in, genişçe bir kabir kaz, epeyce geniş olsun, bu kitapları oraya götürüp gömelim’ dedi. Ben de dedemin emrine uyarak gittim, büyükçe bir kabir kazdım, kitapları çuvallara doldurarak kazdığım kabire attım ve üstünü de toprakla kapattım.” (s. 55).

Sözü edilen dini kitaplardır.

Aslında bu konuyu ele almak bana düşmezdi, ama üzerine düşenlerden ses çıkmayınca…

CHP’lilere kendi tarihleriyle ilgili ‘farklı’ kitaplar okumalarını tavsiye ederim.

ΩΩΩΩ

NOT: En tepede bu yazıyı süsleyen fotoğraftaki başı sarıklı kişi 1947-1951 yılları arasında Diyanet İşleri Başkanlığı görevini üstlenmiş Ahmet Hamdi Akseki’dir. Fotoğraf kendisinin başkan yardımcısı olduğu 1930’lu yıllardan. Hoca Cumhuriyet bayramı kutlaması için özel giyinmiş.

Reklam

20 YORUMLAR

  1. Üstadım Bediüzzaman Said Nursi’nin çektikleri eza cefa hapis ve işkenceler herkes tarafından biliniyor,ben rahmetli babamın dini kitaplarını 1960 ihtilalinde tenekelere koyup evimizin yanındaki tarlaya gömdüm.CHP bunları biliyor ama inkar ediyor,oysa milletten özür dileyip yapanları kınasa çok puan toplar.

  2. Hamza Akyol’u doğrusu yadırgadım. Kazım Karabekir Paşa ORDUSUNUN ağirliğinı koyması ile – nahak yere mahkum edileceği _ İDAMdan SON anda nasıl kurtulduğunu, İlgili herhangi bir kitabı veya
    ” Hayat ve Hatıratım ” isimli Kitabını okuyarak öğrenebilir.
    Cumhuriyeti kuranlar, 27 Mayıs İhtilalini YAPANLAR gibi, kendi arkadaşlarına İDAM ve YURDU TERK yolunu göstermiştir. CUMHURİYETİ kuranlardan SİNSİ; TAKİYYECİ ve SÖMÜRGECİ BATILILARLA kafa-kafaya uyanlar, kafalarına uymıyan, SÖMÜRGECİ BATILILARA YAR olmıyan ARKADAŞLARINIı – hiç acımadan, vicdanları sızlamadan – ÖLÜME Götürmüştür. Bunlardn biri de Rahmetli Trabzon mebusu Ali ŞÜKRÜ beydir. Kalleşçe, aldatma ile kurulan İSTİKLAL MAHKEMELERİnde, bu AZİZ Millet, ÇANAKKALE şehitlerinden daha FAZLA mümini ŞEHİD vermiştir. Bu konuda, halen, canlı şahitlerden biri olarak, Emekli Sayıştay üyesi Ahmet Mescioğlu hayattadır, zannediyorum. Onun, Babasından naklettiğine göre, sadece, ANKARADA “SAMAN PAZARI’NDAN ULUS’a kadar, karşılıklı iki sıra ve her İDAM SEHPASINDA 3 kişi olmak kaydıyla, karşılıklı idamlıklar asılı bulunuyordu. Ya Konya’dakiler, ya diğerleri…..
    Yorumcumız NURDAN’a, CHP dönemini KAVRIYABİLMEK için sadece, Necip Fazıl Kısakürek’in hapishane hayatını veya Ali Şükrü beyin hayatını, Yahut da LOZAN komite üyesi DR.RIZA NUR’un hatıralarını okumasını tavsiye ederim.
    Bugün de bir takim kimseler zulüm yapmış veya yapıyorsa veya VATANA – bilmiyerek veya bilerek – İHANET edenler olmuşsa MUTLAKA bu Dünya’da da cezalarını görecektir. Zulm ile Abad olunmaz.

    CHP nin ve İttihad-ı Terakki Partisinin ve Enver, Cemal, Tal’at’ın OSMANLI’nın ve Abdülhamid’in şahsinda Memlekete – bilmiyerek veya bilerek – ne büyük ihanette bulunduğunu BİRAZ anlamak için CHP M. Vekili HALÜK ÜLMAN’ın, SBF’de vermiş olduğu – bildiğim kadarıyla yayınlamak cesareti gösteremediği ” Sultan ABDÜLHAMİD ” isimli DOÇENTLİK TEZİni SBF Kütüphanesinden okunmasını Öğütlerim.
    Allah, HAKİKİ, doğru-dürüst ve ve samimi kul olmayı nasip etsin, müfterilerden korusun.

  3. CHP’li genç nesillerin bu inkarını – Atatürk ve İnönü’nün devrinde, CHP Yöneticilerince ” İSLAMA ve İSLAMİ ESERLERE ve Müslümanlara karşı İŞLENEN ZULÜMLERİN Akla ve havsalaya sığdırma” nın mümkün olmadığı gerçeğine dayandığı için makul karşılamıya çalışıyorum. CHP bir gavur ( sömürgeci uşağı) olarak, bu Millet (Kürt, Arap, laz….) e, Kutsallarına ve tarihine az İHANET ETMEMİŞTİR. Onun için bu Millet, babadan oğula, CHP’ye fırsat verilmemesi için tekrar tekrar VASİYET ve TENBİH edilegelmektedir. Bu yüzden, bilmeden savunma yapanlar masum görülebilir. AMMA ‘ bilerek inkar edenler veya bilmez görünenler ÇOK ŞEREFSİZ ve ÇOK ALÇAK İnsanlardır,demek ki. İnsanlar yaptıkları icraatı savunmak ŞEREFİNE ! sahip olmalı. Utanç verici, yüz kızartıcı eylemden de uzak durmalılar. İnkar etmek yerine, nedamet duyup, özür ve af dilemeli yapanlar ve torunlarınca. Elimde ve hafızamda çok delil ve belge var. Bunlardan , sadece birkaç’ını hatırlatmakla yetiniyorum, şimdilik :
    – Elli (50) Yaşın üstünde olanlar – eğer gözleri kör ve mühürlü değilse, İstanbul SİRKECİ GAR’ı ile Hüdavendigar Cad. arasındaki (GAR’ın bitişiği) Mustafa KARA Paşa (olacak galiba) CAMİİNİN SAZHANE ve Gazino-GECE KULÜBÜ olarak kullanıldığını bilir, görmüştür. İstiyen, orada esnaflık yapan bu yaştaki insanlarla sorup, görüşebilir. (Merak eden, İstanbul’da “Cami Kıyımı” ve ” Gazianteb’in Yok Edilen Camileri” Kitabına bakarsa… gözü pürtler…) Belki vergi dairei ve ticaret Odası kaydı da bulunabilir, işletenlerin

    – Gaziantepte Maarif Kahvesi var(dı). Onun yerinde Keyvanbey Cami varmış. İsmet Paşa geliyor, görmesin, diye bir gecede yıkmışlar, Vakıflar Emlakinden ve nadir kalmış yaşlılardan öğrenebilir, arzu eden.
    – Yazar, şair Necip Fazıl Kısakürek’in; AP M.Vekili O.Yüksel Serdengeçti’nin hayatını okursa epeyce şey öğrenir. meraklısı
    – Elim’de, !940’larda satılmış bir mescidin Tapusu var,
    – Gaziantep’te Ahmet ÇELEBİ Camii var. O satılmıştı, babamgil geri aldı. Mahalleye ismni veren Kılınçoğlu Camii var. Necip Teymur satın almış, onun adına kayıtlı
    – Benim ninem 13 sefer Kur’an öğretiyor, diye Karakol’a götürülüp, cezalandırılmıştı(r). barine ben şahit oldum.
    – Kıymetli Osmanlı Eseri bir kitap (…Arifin olacak), Bakkal’a satılmışken Rahmetli İBRAHİM EKEN hoca tarafından satın alınarak tercüme edilip, sonradan neşredilmiştir.

    Bunlar bir çırpıda hatırıma gelenler.

    Bir TV yiğitlik ve demokratlık edip de bu konuyu müzakere etsek
    Hem UYANALIM, hem GERÇEKÇİ olalım, hem de MERT (ADAM) olalım

  4. Dedem (babamin babasi) koy imami idi. Ondan dogrudan dinledigimi hatirlamiyorum. Ben kucukken vefat etti. Belki bahsetmek de istemezdi; bilemiyorum… Ama babamdan (ve yanilmiyorsam babaannemden) bazi hikayeler duydum. Ornegin, dedemin (gizli) kuran okuttugu odayi jandarma komutani (tabii ki jandarmalar ile beraber olmali) gelip basiyor ve fakat dedem, birilerinin dugunu icin o gun (ve ya o saatlerde) bir baska yerde. Mahkemeye veriliyor ve kendisine o gunun tutari bir inek satip odeyecek miktar bir ceza cikartiliyor. Ayrica, mahkemede komutan, eger seni o gun ele gecirseydim, araba (veya at)imin ardina baglayip sehre kadar getirecektim diye tehdit ediyor. O zaman daha koyde henuz ilkokul yokmus galiba. Daha sonra koye ilkokul geliyor. Orada da din ve din adamini tahkir edici olaylar oluyor. Ornegin, cocuklara musamere (piyes) yaptiriliyor. Piyeste, temsili bir koy hocasinin cocuklara okuttugu seyler, alayci bir dille ‘depict’ ediliyor. Saniyorum, Jandarma olayi gibi sebeblerden dedem koyu terkediyor. (Zaten aslen de o koyden degilmis ama babaannem o koydendi.) Koylu(ler), onun orada olmasinin koylerine olumsuz bir dikkat cekecegini ya soyluyor veya ima ediyorlar… O da bir baska koye gidip orada koy imamligi yapmaya devam ediyor.

    Esasen tum bunlar, son 5-10 yilda yasananlar ile birlikte sunu gosteriyor: Eger bir yerde/donemde, iktidardakiler, iktidarin hic ellerinden gitmeyecegi ve kendi yollarinin da mutlak dogru yol oldugu zehabina kapilirlarsa, bu ikisi, zulum icin mukemmel terkip olusturuyor. Bu terkibe sahip olanin, adinin musluman ya da laik olmasi pek bir netice degistirmiyor.

  5. Fehmi bey 90 yıl önce kuran mi saklanıyordu yoksa yasaklana kuran tefsiri mi saklanıyordu ?
    Kişisel fikrim hiçbir kitabın yasak olmaması.

    Fakat birazcık vicdanınız İle su soruya cevap verin; malum şahsin birçok kitabı, belki de tamamı evinizde vardı. Su an tek bir tane duruyor mu ?
    Hepsini yaktınız mi, attınız mi ?
    90 yıl öncesinin yasaklarını yazdığınız gibi bugün mesnetsiz, hiçbir hukuki dayanağı olmayan iddialarla yüzbinlerle insanın hayatının mahvedilmesine cevaben yazacak cesaretiniz var mi ?
    Soru sorarak, kaçamak yazılar degil. Net yazılar…

    • Malum şahsın kitapları elbette yanlışlarla dolu olduğundan atılacak kardeş. Bunda bir beis yok . Malum şahsın emrindeki yazarların kitaplarında da bir sürü hatalar var . İsmi lazım değil biri Kuran tefsiri yazmış , bir ayeti kerimede ” Müslümanlar aralarında bir ihtilafa düştüğünde sorunun çözümü için Ehli Kitap alimlerine sorsunlar ” şeklinde ayet tefsir ediyor. Bu kitapları yapmak da yetmez , küllerini bile bu dünyadan uzaklaştırmak gerek. Kuran indikten sonra Ehli Kitap ın kitabının da aliminin de hükmü kalmaz. Böylesine sapkın itikada sahipler.

  6. Yorumcuların yorumlarına saygı duymak gerekir ancak buraya yazan bir kardeşimiz maalesef zaman mefhumundan biraz habersiz. Örnek verdiği insanların hayatlarının belli bir kesitini görüp devamını göremediğine göre herhalde bizim zekamızla dalga geçiyor. Benim yaşım müsait ve olayı yaşayanların anlattıklarını da unutacak kadar bunamadım. Tek parti döneminde dinde reform yapılamaya çalışılmış ve birçok suçsuz insanın da canı yanmıştır. Görmek istemeyenler ise hala inkar etmeye çalışıyor ancak komik duruma düştüklerinin farkında bile değiller.

    • kimse suçsuz birçok insanın canının yanmadığını iddia etmiyor. suçsuz insanların her dönem canı yanıyor. bu işin başka bir boyutu. Anlatanlar sanki cumhuriyet dine karşı imiş gibi anlatıyorlar bu da iki türlü yanlış. bir ahlaken olayı çarpıtma olduğu için yanlış, ikincisi ise sonuçları itibariyle yanlış.
      olayın özü şudur: osmanlı imparatorluğu döneminde ülke işgal edilince bir kurtuluş savaşı başlıyor. bu kurtuluş savaşını başlatanların karşısında ise, işgal kuvvetleri, hükümdar ve hükümdarın yanında yer alanlar var. hükümdarın yanında yer alanlar ise daha çok dini argümanları kullanıyorlar. cumhuriyet kurulduktan sonra da bu ideolojik savaş devam ediyor. menemen olayları vb. olaylar sürüyor. Zaten laiklik ilkesi (ülkemizde laiklik olmamasına rağmen temel ilke olarak söylüyorum) islamcı ideoloji ile kökten çekişiyor. bu durum da islamcılar ile cumhuriyet yönetimi arasındaki çatışmaların sürmesini sağlıyor. olay, cumhuriyet yöneticilerinin dine karşı olması değildir. olay ideolojik bir çatışmadır. ideolojik çatışmayı “bunlar dine karşı” diye sunarsanız yalan söylemiş olursunuz.

  7. bu arada bu tür olaylarla ilgili bir örnek vermek istiyorum. istiklal mahkemeleri konusunda bir yığın kitap yazıldı. onbinlerce insanın idam edildiği de söylendi. bunu söyleyenlerden bir tanesi de dilipaktı. dilipakın katıldığı bir proğramda, aslında istiklal mahkemeleri ile ilgili türkiyede, o dönemde, sadece 1 tane araştırma yapılmış olduğunu öğrenmiştim. diğerleri üflemişler. utanmadan üflemişler. istiklal mahkemelerinde insanların idam edilmediğini iddia etmiyorum. ancak birşeyler söylemek, özellikle de toplumda infial yaratacak konular hakkında, yani sorumluluk gerektiren konular hakkında sorumsuzca beyanlarda bulunmak ne ahlaken, ne de sonuçları açısından kabul edilemez.

  8. haydar keleş’e söyleyecek bir sözüm yok. diğerleri için söyleyeceğim ise, yazılanlara bakıyorum da, ben iç anadoluda sunni ve dindar bir çevrede değil uzayda yaşamışım. iç anadoluda yaşadığımı düşünerek hata etmişim. kuran bile süngülenmiş.

  9. sanki şimdi kuran hükümleri mi uygulanıyor.O zamanlar bazı ahleki kurallar vardı şimdi onlarda kalmadı.Kendinizi böyle kandırmayın.

  10. Bir tanıklık da rahmetli annemden. Annem Fahriye, 1924 yılında Rize/Çamlıhemşin/Çat köyünde doğmuş büyümüş. ” Biz çocukken Kur’an okurken jandarmalar köye geldimi Kur’an ları halıların altına saklardık” diye bizlere anlatmıştı rahmetli.

  11. ayrıca diyanet işleri başkanının imamların kuranı saklayarak nasıl imamlık yapabildiklerini, mehmet akif ersoy gibi bir adamın yazdığı marşın nasıl ulusal marş olarak kabul edildiği ya da kazım karabekir gibi dindar insanların nasıl cumhuriyet yönetiminde yer aldığını/alabildiğini de izah edebileceğini umuyorum. bir de din düşmanı bu kadar insanın türkiye cumhuriyetine uzaydan mı geldiğini yoksa aslında böyle insanların olmadığını mı kabul edeceğiz?
    mehmet akif ersoy ve kazım karabekir (şu an aklıma bunlar geliyor ama dindar olarak bilinen başkaları da olduğunu biliyorum) acaba bunlar din düşmanı mıydı diyanet işleri başkanına göre? Eminim diyanet işleri başkanının ve bu tür iddialara inananların açıklamaları vardır.

    • Kazım Karabekir Paşa”nın hatıratını okumadan ve Mehmet Akif Ersoy”un niçin yurdunu terkedip gurbet ellerde yıllarca hasret çektiğini bilmeden veya bilmezden gelerek iki tekerleyip bir yuvarlayanlarla neyi tartışacaksınız?
      CHP.nin tek parti istibdatında, islamiyete gün göstermeme inadından,daha da elim ve vahim olanı da vardır. Şudur: Laiklik yobazlığıyla İslamın boğazı sıkılarak, müslümanların soluksuz bırakmağa yönelik hepsi de gerçek olan Kur”an, islam düşmanlığı, halkta din adına savunma rekleksine bağlıbazı yanlışlık ve aşırılıklara yol açmıştır. Bu, etki-tepki kuralının tabii bir sonucu olmuş ve millet-devlet birlik ve bütünlüğüne zarar vermiştir. Tek parti döneminin adeta alameti farikası olarak nakledilen geçmişteki olayların canlı şahitlerinin bir kısmı vefat etmiş olabilir. Fakat,benim gibi yaşlı yakınları, anlatılanların dolaylı bilirkişisidir. Bırakın şu, balçıkla sıvacılık “ustalığı”nı! Herşey “gün gibi”dün gibi ayan, beyan.

  12. Benim dedem de imamdı. dedemi çok tanımadım ama ne babamdan ne de diğer aile büyüklerinden dedemin böyle bir korku yaşadığına dair en ufak bir hikaye duymadım. Babam, gerçek hocalara hiçbirşey yapılmadığını, sahte hocaların cezalandırıldığını söylemişti. bu durumdan tabii ki diyanet işleri başkanının yalancı olduğu ya da diyanet işleri başkanının babasının sahte hoca olduğu anlamı çıkmaz. ancak insanların dindar olduğu için baskıya uğradığı iddiasını da çürütüyor. üstelik de bu tür düşünceyi sadece babamdan değil, başka dindar (bunların bir kısmı da imamdı) insanlardan da duydum. zannediyorum o dönem yaşananlar ideolojik bir çatışmaydı, dindar-dinsiz çatışması değil. ancak islamcı kesim, bunu “dindarlara baskı yapıldı” şeklinde lanse etmeyi çok seviyor.

  13. Benim de Kabatas Lisesinde tarih ögretmenim Samih Nafiz Tansu idi. Tarih ögretmenimizle ilgili hatiralarimi anlatmam mümkün degildir! Zira ülkemizde fikir hürriyeti yoktur! (Sinifimiz da sarisin cok güzel bir genc vardi!) http://www.islamvesulh.wordpress.com http://www.islamveiman.wordpress.com http://www.genclerlesohbet1.wordpress
    Muzaffer Alev Kopenhag —– —– ——- Bütün islam ülkeleri; 90-100 senedir, gayri müslim kapitalist ve komünist dinsiz ülkelere gizli esirdir! Suudi Arabistan Mekke de uzun senelerdir …her sene Kur’ani Kerim okuma yarismasi yapar. Dünyanin bütün Müslüman dindar Zeki Cocuklarini ve genclerini, 7 sene Mekke ve Medine islam Üniversitelerin de lüks vehabi tahsili yaptirip, tekfirci yani Vehabi olmiyanlara, kafir diyen müslümanlar yaparak islam dininden cikarip, getirdikleri ülkelere geri gönderip, bütün dünyayi islamiyetten cikarirlar! Suudlular ve diger petrol ülkeleri gayri islami hayat yasarlar! Dünyanin bütün Müslümanlari “Gizli Esir”, olduklari icin perisandirlar! Kuzey Ülkelerinde ki müslümanlar icin, orucun müddeti ile ilgili bir arastirma yapilamaz. Zaten islamiyet bütün dünyada 90 senedir sinsi seytani hilelerle yasaktir! Muzaffer Alev Kopenhag http://www.islamvesulh.wordpress.com GONCA GÜLSEL ŞENLER ; https://plus.google.com/10990588771724949…/posts/jNbS4cMkxYJ 16 Haziran 2016 07:15

    http://www.islamimakaleler.simplesite.com

  14. Rahmetlik anneanem de bir defasında çocuklugunda kuran öğrenmek için toplandıkları evin jandarma tarafindan basıldığını ve kuran kitablarının ve cüzlerinin süngülerle dağıtıldığını anlatmıştı . 1930 ların sonu 40 ların başında Elbistan da yaşanmıştı bu olay.
    Hakikatı tespit uzun ve yorucu bir çabayı gerektirir. En kolay olanı red etmektir. Gaflet ve dalalet içinde yaşamakta böyle oluyor işte.

  15. Türkiyenin bu hale gelmesinin (din tacirlerinin coğalmasının) suçlusu CHP nin ta kendisidir. Onlar dini yasaklamasa idiler millet bu kadar( din konusunda) cahıl kalmazdı.
    Gerçı dine karşı olan CHP döneminde ne bir kadın nede bir bebek doğumhaneden alınıp hapise atılmamıştır.
    Keşke millet olara CHP dönemindeki gibi Kuranlarınlarımızı saklamak zorunda kalsaidik de bu günleri görmeseidik. Kendilerini dindar olarak tanıtanların yapdıklarının yanında CHP nin yapmış oldukları devede kulak bile olamaz. O zaman hiç değilse milletin birbirini gambazlamaları için emir veren yoktu, iftira ile kimse yıllarca sorgusuz sualsız hapislerde çürütülmezdı.
    Işte bu zulumlari yapanlar ve emirileri verenler CHP sayesinde güçlendiler ve dine en büyük zararı onlar verdi.

  16. ÇOK yakın bir zamana kadar okul kitaplarında ey bizi yoktan var eden atatürk diye şiirler okutulur. Cumhuriyetin dini ile Osmanlının dini ayrı . Osmanlı hz Muhammedin, KURANIN islamiyetini esas alırken Cumhuriyet laiklik adı altına dinsizliği esas almıştır.ABD hariç o dönem bütün dünyada bütün dinlere karşı bir hücüm vardı dinler yer yüzünden sökülüp atılmak isteniyordu. İNKARI ULUHİYETİN DÜNYAYA BEDELİ İKİ DÜNYA SAVAŞI OLMUŞTUR. Allah geçmiş kavimleri helak ettiği gibi o azgın milleti de iki savaşla helak etmiştir.

Yoruma kapalı.