Hepimiz zamanında okullarda eğitim aldık. Zaman geldi, çocuklarımız aynı sıraları doldurdu. Benim özelimde sıra torunlarda; şimdi de benden ve çocuklarımdan boşalan sıraları onlar dolduruyorlar.
Zira bilgi sahibi olmanın yolu eğitimden geçiyor.
Daha doğrusu, gözlediğim bütün yanlışlıklara, çağın getirdiği imkanların yeterince kullanılmadığı görüntüsüne rağmen, bizde de eğitimin bilgi edinmek için en kestirme yol olduğunu sanıyordum.
Meğer durum artık farklıymış.
Vaktiyle Türk Silahlı Kuvvetleri’nin başında bulunmuş, uzun süre bakanlık yapmış, şimdilerde milletvekili olan biri, bir grup önünde yaptığı konuşmasında değişimi özetleyiverdi.
Dediği şu: “Eğitimin amacı bilgi değildir, Allah korkusu ve kuldan utanmaktır…”
Allah korkusu…
Kuldan utanmak…
Her iki başlığın da tartışılmaya açık yönleri var ama, bir an için gerekli olduklarını düşünsek bile, okullara gönderdiğimiz çocukların bunları o sıralarda otururken nasıl edinebileceklerini tahayyülde zorlanıyorum.
Tarih, coğrafya, matematik öğretmek üzere okullara atanmış öğretmenler, sorumluluk taşıdıkları müfredat yerine, politikacının gerekli gördüğü bu iki ana konuyu mu aşılamaya çalışacaklar öğrencilerine?
Nasıl olacak bu?
Diyelim bir yolunu bulup bunu becerdiler; tarih, coğrafya, matematik konularında cahil kalmaya devam mı edecek çocuklar?
Allah korkusu mu, yoksa Allah sevgisi mi önemli?
Kuldan utanmak mı, yoksa çevreyle uyumlu bir hayat sürmek mi daha doğru?
Görüyorsunuz, öne çıkartılmış başlıklar da sorunlu.
Açıklanan görüşün tek bir politikacının uluorta sarf ettiği sözler olmadığının işaretleri var.
Milletvekili, Anadolu illeri ziyaretleri kapsamında Kayseri, Balıkesir, Bilecik illeri ile ilçelerini gezerek vatandaşlarla bir araya geliyormuş.
Yaptığı uluorta gevezelik değil yani.
Bu yıl eğitim-öğretim her okulda törenlerle açıldı, her yıl olduğu gibi…
Ancak bu yılı önceki yıllardan ayıran önemli bir değişiklikle…
Milli Eğitim Bakanı, ilk açılış dersi olarak öğrencilere aktarılmak üzere, ana başlığı “Çanakkale’den Gazze’ye Bağımsızlık Ruhu ve Vatan Sevgisi” olan bir metin kaleme aldı. Çanakkale ile Gazze’yi birbirine bağlayan bir anlayışla kaleme alınmış metnin ilkokul ve ortaokullarda 40 dakika boyunca talim edilmesinin ardından, öğrencilerle ‘beyin fırtınası’ yapılması da öngörülüyordu.
Keşke imkan olsaydı da o fırtınayı bizler de izleyebilseydik.
Anlaşılan, bütün ülkenin binlerce İmam Hatip Okulu ile donatılması yetmemiş, sıra ‘düz’ diye tanımlanan ortaokul ve liselere gelmiş…
Ülkemizin 85 milyon nüfusu içerisinden 20 milyona yakın bir bölümü öğrenim görüyor. Tam rakam 19 milyon 126 bin 106 öğrenci.
Devlet bütçesinin önemli bir bölümü, 1 trilyon 90.2 milyar TL’si, Milli Eğitim’e ayrılmış bulunuyor.
Herkes çocuklarını bilgi edinmeleri için okullara gönderiyorsa, politikacının istediği ‘Allah korkusu’ -veya benim önemsediğim ‘Allah sevgisi’– ile onun istediği ‘kuldan utanma’ -benim önemsediğim ‘çevre ile uyumlu hayat’– nasıl aşılanacak?
Bu sorunun cevabı yüzyıllar boyunca hep aynıydı: Aile ortamında…
Tarih boyunca, Türk milletinin çocukların ‘iyi insan, iyi vatandaş’ olmasını sağlama temel görevini yüklediği aileler, bu görevlerinden azat mı edildiler?
Yoksa aile birliği son zamanlarda hızla çözülüyor mu?
Muhafazakar iktidarın 22 yılı dolmak üzereyken?
Galiba öyle.
Haberden aktarayım:
“Türkiye’de son 20 yılda evlenme oranı düşerken boşanma oranı hızla yükseliyor. 2021’de 562 bin evlilik yapıldı, 174 bin de boşanma kayda geçti. 2001-2021 arasını kapsayan son 20 yılda, bin kişilik nüfus başına düşen evlenme sayısını ifade eden ‘kaba evlenme hızı’ yüzde 20 düşerken ‘kaba boşanma hızı’ ise yüzde 47 arttı.”
Evlenenler azalıyor, evlenenlerin yarısı çok geçmeden boşanıyor…
Çocuklar?
Aile birliği kısa yoldan bozulduğu için çocukların daha önceleri aile yuvalarında edindikleri ‘iyi insan, iyi vatandaş’ olma -ya da politikacının ‘Allah korkusu ve kuldan utanma’ diye tanımladığı- özelliklere sahip olma görevi galiba okullara bırakılıyor.
Okul bu görevi yerine getirebilir mi?
Kuşkuluyum.
Aileden beklenen yerine gelmiyor; ya okul da görevini yapamazsa?
Cinayetlerin, hırsızlık ve yolsuzlukların artması, bu sorunun cevabı.
ΩΩΩΩ