Fırat Kalkanı haklı… Ancak ABD ile Rusya neden ses çıkarmadı? Oyun ne?

14
Reklam

Sir Arthur Conan Doyle‘un kendisinin de sevdiği Sherlock Holmes polisiye romanlarından birinin adı ‘Silver Blaze’dir (Türkçeye Gümüş Şimşek adıyla çevrilmiştir). Orada gizem, Sherlock‘un en başlarda sorduğu “İyi de, köpek neden havlamadı?” sorusunda gizlidir.

Şu Suriye işinde benim de öyle bir sorum var; ama yazının sonunu beklemeniz gerekecek.

Her ülkenin olduğu gibi, Türkiye’nin de, varlığına ve egemenliğine yönelik iç ve dış saldırıları def etmek için elinden geleni yapmaya hakkı vardır.

Bu hakkını kendi başına da kullanabilir ülkemiz, tehdit dışarıdan geliyorsa ittifaklar oluşturup müttefikleriyle birlikte de..

40. gününü geride bırakan ‘Fırat Kalkanı operasyonu’ sınırları dışında belirmiş bir tehdide Türkiye’nin verdiği cevaptır.

40. gününde Fırat Kalkanı Operasyonu (El-Cezire'den alındı)
40. gününde Fırat Kalkanı Operasyonu (El-Cezire’den alındı)

Türkiye’nin desteğindeki Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) IŞİD’i (DAEŞ de deniyor) temizleme operasyonunda ilk kez başarılar elde ediyor. Harekâtın başından itibaren kaydedilen başarılarla 960 km’lik bir alanda ‘tehdit’ sona erdirilmiş oldu.

ÖSO’nun Suriye’deki başarısı benzer bir harekâtın Irak’ta da devreye sokulması ve Musul’un IŞİD’ten kurtarılması yolunda değerlendirmelere sebep oluyor.

Peki, ama Türkiye desteğindeki ÖSO’nun bu başarısı, beş yıldır, büyük güçlerin (ABD ve Rusya’nın) üçüncü bir ülke (Suriye) üzerinden rekabetlerini durdurmuyor?

Reklam

Rusya’nın ihtilâfa müdahil olmasıyla kendine güveni artan Beşşar Esad ve Baas rejiminin daha acımasız hale gelmesini engellemiyor ise…

Herhalde oturup düşünmemiz gerekiyor…

Çıkarlar aslında çatışıyor

Bu beş yılın bilançosuna bir daha bakalım:

Yaklaşık yarım milyon insan öldü Suriye’deki iç-savaşta, 1 milyonun üzerinde insan abluka altında yaşıyor ve 11 milyon insan da evlerini terk etmiş, sığınmacı durumunda…

Evlerini terk etmek zorunda kalmış 11 milyon insanın yaklaşık dörtte biri Türkiye’ye sığınmış bulunuyor.

Suriye’deki savaşın durması, Şam’da kalıcı bir rejimin oluşması, ihtilâfa taraf olan ülkeler arasında bir tek Türkiye açısından ‘hayati önem’ taşıyor…

ABD ile Rusya için ve uzaktan seyreder görüntüsü verse de bu iki ülke üzerindeki dolaylı etkisiyle İsrail için, Suriye, ne kadar zayıflar –hatta ne kadar fazla tahrip olur– ise o kadar daha iyi olacak bir ülke…

Galiba Suriye söz konusu olduğunda politika belirleyicilerin bizde karar verirken en fazla ihmal ettikleri nokta da burası: Suriye’nin varlığı ve dirliği bir tek Türkiye için önemli; diğer taraf ülkeler için ise, en tercih edilir seçenek, Suriye’nin ‘haydut ülke’ statüsüne düşmesidir.

Reklam

Ona ramak kaldı zaten..

İsrail’in New York’taki eski başkonsolosu Alon Pinkas bu gerçeği 2013 Haziran ayında New York Times’a verdiği mülâkatta iyi özetledi:

“Her iki tarafın da kaybetmesini istediğiniz bir ‘playoff’ durumu bu; en azından taraflardan birinin kazanmasını istemezsiniz, beraberlikle yetinirsiniz… Bırakın iki taraf da kan kaybetsin, kan kaybederek gebersinler; bu buradaki stratejik düşünce.”

Şimdi aktaracağım görüş yine bir İsrailli’ye ait, ancak Washinton ve Moskova’da da ondan farklı düşünmeyen pek çok kişi bulunduğuna emin olabilirsiniz:

“Batı IŞİD’in daha da zayıflamasını arzulamalı, ama bütünüyle yok olmasını değil… Kötü adamların başka kötü adamları öldürmesine izin vermek bencilce gelebilir; ancak faydalıdır, hatta bunu yapmakla kötüleri meşgul edebiliyor ve iyilere daha az zarar vermelerini sağlayabiliyorsanız ahlâkidir de. Dahası, istikrarsızlık ve krizler bazen olumlu anlamda değişikliğin habercisi de olabilir…” (Begin-Sadat Center for Strategic Studies merkezi direktörü Efraim Inbar).

Inbar bu görüşünü iki ay önce (2 Ağustos 2016’da) açıklamıştı.

Neymiş, neymiş?

IŞİD’e karşı savaş onu bitirmek için değilmiş; çünkü IŞİD bölgede istikrarsızlık ve krizlere sebep olarak hayırlı bir görev sürdürüyormuş… Suriye’de birbiriyle mücadele eden güçlerden birinin diğerini yenmesine, yani Şam’da bir rejim değişikliğine, izin vermemek gerekirmiş…

Aslında Suriye’de beş yıldır yaşananların özeti bu görüş…

Biraz daha yakın zamanda olup-bitenlere dikkatle bakabiliriz artık.

Eylül ayının sonlarına doğru, Rus uçakları aslında ‘savaş suçu’ olması gereken bir saldırı gerçekleştirdi. BM ile Suriye Kızılayı’nın sivillere ilâç ve yiyecek taşıyan ortak yardım konvoyuna ateş açıldı.

Ateşkes anlaşması dinlenmeyerek…

Saldırıda ortak heyetin –biri başkanı olmak üzere– üyelerinin yarısı hayatını kaybetti.

Halep’e yönelik tek Rus saldırısı değildi bu; rejim-karşıtlarının yaşadığı mahallelere Su-Sukhoi 24 uçaklarının başka hava saldırıları da oldu ve onlarca insan o saldırılarda hayatını kaybetti, sayısız insan da yaralandı.

Yardım heyetine yönelik saldırılarda yasaklanmış türden bombalar kullanıldığı da tespit edildi.

Uzun uzun anlatmaya gerek yok.

Rusya, Suriye ihtilâfında Esad rejiminden yana devreye girdiğinden beri, iç-savaşın gidişini etkileyici bir işlevi üstlenmiş görünüyor.

‘Ateşkes’ ilânı için çaba harcar ve bunu sağlama başarısıyla övünmeyi ihmal etmezken, yanında yer aldığı Beşşar Esad “Ateşkes bitti” der demez, silâhların konuşmadığı o ara dönemde elde ettiği sahaya ait bilgilerle, uçaklarını ölüm kusmaya Halep’e gönderebiliyor…

Amerika-Rusya aynı sonuca oynuyor, Türkiye farklı

Hiç kuşkunuz olmasın, Rusya’nın Suriye’deki varlığı, Vladimir Putin’in Ortadoğu’da ülkesi bayrağını dalgalandırmasına yaradığı kadar, “İki taraf da kazanmasın, savaş Suriye bütünüyle enkaz yığınına dönene kadar sürsün” stratejik değerlendirmesi istikametinde bir tavrın başarıya ulaşmasını da sağlıyor.

Barack Obama’nın inişli-çıkışlı görünen Suriye politikası da, genel değerlendirme açısından yaklaşıldığında, Putin’in izlediği politikadan pek farklı değil: Önce “Esad’lı olabilir”, sonra “Esad gitmeli”, daha sonra “Muhalifleri güçlendirelim, içlerinden başarılı olan çıkarsa Baas rejiminin yerine o geçsin”, şimdilerde yine “Esad mutlaka gitmeli”

Aynı kapıya çıkıyor: Savaş uzuyor, tabii Suriye’ye ve Suriyeliler üzerine getirdiği ölüm ve tahribat da devam ediyor…

Sherlock Suriye için hangi soruyu sorardı?
Sherlock Suriye için hangi soruyu sorardı?

Şimdi dönüp Türkiye’ye bakabiliriz.

Ne demiştim en başta? Şunu: Her ülkenin olduğu gibi Türkiye’nin de varlığını ve egemenliğini tehdit edenlere karşı çıkma, gerekirse savaşma hakkı vardır. Türkiye IŞİD belâsına karşı ‘Fırat Kalkanı operasyonu’ ile bunu yapıyor.

Rusya da ses çıkarmıyor buna, ABD teşvik de ediyor…

Peki ama, bu iki ülke açısından IŞİD yok edilmesi gereken değil, zayıflatılmakla yetinilmesi arzu edilen bir güç ise, Türkiye’nin sınırları dışındaki harekâtının tam anlamıyla başarılı olmasını ister mi bu iki ülke?

İlk bakışta farklı çıkarları olduğu göze çarpsa da, biraz deşince, ikisinin de, “Şam’da güçsüz bir Esad” noktasında buluştukları çözüm, Türkiye açısından Suriye’de en makul çözüm ile aynı mıdır?

Aynı değilse… Ki aynı değildir… O taktirde Türkiye’nin şimdi aldığı pozisyonu bir kez daha gözden geçirmesi gerekmez mi?

Diye sorayım ve cevabı Sherlock Holmes‘lara bırakayım.

ΩΩΩΩ

Reklam

14 YORUMLAR

  1. Irakta Saddam’ a karşı cephe aldık şimdi Irak yönetimi bize kafa tutuyor. Kaddafi yi tekmeledik muhalif Libya bizi tanımıyor. Mısır dersen ayrı.
    Safane duygularla 3 günde gireceğimiz safsatası ile bugün sınır güvenliğimiz için sınırlarında olduğumuz Suriye…
    Amerika bizi çook kötü kandırıyor (yada kandırılmaya RAZIYIZ) dostlar..

    Allah ve milletimiz bizi affetsin.

    BUNDAN GAYRI NE DERSENİZ DEYİN NE YAZARSANIZ YAZIN HİKAYENİN PARÇASI.

  2. Amerika ve Rusya nın İsrail’in çıkarları için çalışmasında bi gariplik göremiyorum. İkisi de aynı lobinin etkisi altında değil mi zaten ?

  3. Türkiye’nin fırat kalkanı operasyonu aslında ABD tarafından desteklenmedi. rusya’nın teşviki ile başlatılan fırat kalkanı operasyonu, ABD yi Türkiye ile pyd arasında bir seçime zorlamıştır. Burda asıl olan rusya dır. deyim yerinde ise bir taşla iki kuş vurmuştur. hem ABD den istediği desteği alamayan pyd nin bölgede farklı ittifaklar arayıp rusyanın kucağına düşmesi, hemde türkiye vasıtası ile öso nun sempatisini kazanıp ilerleyen zamanlarda olası bir barış ortamında arabuluculuk rolü üstlenip pastadan payını(büyük bir pay) alacak olmasıdır. burada Türkiye akıllı oynamalı rusya’nin arkasında değil yanında durmalıdır ki suriye meselesinde muhattaplardan biri olabilsin. aksi taktirde piyon misali ilk hamlede yutulur.
    Not: tarihte tetikciler değil sahipleri hatırlanır…

  4. yahu sen yazı yazmak içinde zahmet etme biz yazarız. bir öngörün yoksa niye yazıyorsun? her yazının sonunda havale yöntemi… sonuç ne olursa olsun ben demiştim tarzı değil mi bu? biraz da kendinizi ve aklınızı ortaya koyun…

  5. Türkiyeyi yıpratmak ve bu karanbolun içinde oyalanmanı sağlamak zayıflamasına sebep olmak olabilir mi? Ne de olsa zaman zaman Abd’ye ve Rusya’ya kafa tutan veya sorun yaratan bir Türkiye var. Bundan kurtulmak isteyebilirler.

  6. Fehmi bey
    Cok konuda hemfikir olmasakta bu yaziniza sapka cikarilir ama …..
    Soru kismini pek anlayamadim
    Acaba Turkiye nin elinde baska bir alternatif varmiydi suriyeye girmekten baska
    Aksi takdirde haritaya baktiginizda guneyimizde ki ince uzun cizgi nasil cevrelendigimizin gostergesi idi (hala da oyle)
    Kim garanti edebilirdi yarin bugun zayifta olsa pyd nin elinde olan topraklari yarin ruslar yada iran yada arabistana birakmasinlar
    Yada isid le birlikte pyd ye
    Yangini hissetmedikmi ulkemizde
    Bakin kac gundur bombalama yok
    Evet haklisinis belki cikilmaz bir kuyuya girdik ve cok stratejik olmaliyiz
    Kesinlikle ruslar ve abd ikili oynuyor olabilir
    Masaalti iliskiler gozardi edilmemeli
    Turkiyede cok uyanik olmali bakasniza icerideki dost bile birak celme takmayi kafa atabiliyor ki disaridaki napmaz
    Erdogan hukumeti basindan kesinlikle boyle bir seye karsi cikip
    Rusya ile beraber harelet edip esad yonetimini yumusatma yolunu sonsuza dek savinmali. Tum isyancilari desteklemekten vazgecmeli
    Bu gun iranin rusyanin yaptigini yapmaliydi
    Ama yanlis yaptik
    Umarim bunu hukumet gormustur su an
    Suriyede ulke butunlugu onemlidir ve saglanmalidir buda su an mumkun degil gibi gozuksede rusya turkiye iran birlikteligiyle mumkundur

    Tum ulkeler emperyalist ideolojilerden vazgecmeli biran once ortadoguda barisi saglamali
    Tum dis etkenleri topraklarindan kovmali
    Bu ancak dis guclerin ellerini cekmesiyle bolge ulkelerin birlikteligiyle mumkundur
    En buyuk etken ortadogu olaylarindan bizim cb sivri dilli olmasi kendini komtrol edememesi olmustur
    Erdogana birileri sakin olmasini tenkitleseydi su an durum belki biraz farkli olabilirdi
    Bakin feto siyasetini ornek alsaydi erdogan cok daha iyi olurduk su an ki uluslarasrasi siyasette bu cok onemlidir
    Israile bakin hic elini ayagini suya sabuna dokundurmadan bolgedeki savaslardan en karli cikan ulke olabiliyor
    Bizim ulke olarak cok akilli olmamiz lazim
    Birlik ve beraberligimizi kurdumuz lazimiz cerkezimiz turkumuzle saglam tutmaliyizki barisa ozlem duymayalim
    Aksi takdirde birgunde ne ekonomi kalir ne bayrak nede can guvenligi
    Canimizi ve gelecegimizi seviyorsak butunlugumuzu herseyin uzerinde tutup birlikteligi mize gelen tehditleri kaynagi kim olursa olsun siddetle reddetmeliyiz
    Bahceliyi cok tutmazdim ama herkesin lutfen bahceliye kulak asmasini rica ediyorum

    Selametle

  7. Osmanlı İmparatorluğu’nun toprakları üzerinde kurulan tüm devletlerin haritasını zamanın ABD’si olan İngiltere çizmişti. Günümüzde ise İngiltere’den icazet de almış olan ABD diyor ki “ bu haritaları vaktiyle biz çizdiğimize göre uygun gördüğümüz zaman da değiştirebiliriz ”.

    1) ABD’nin bu gerekçesinin doğru olup olmadığı bir yana, Türkiye ve İran için geçerli olmadığı açıktır. Türkiye zaten sahibi olduğu topraklar için ‘Kurtuluş Savaşı’ yapmış ve tarihin o dönemi kapanmıştır.

    2) Türkiye, topraklarında 30 yıldır terörist eylemler yapan PKK’nın yan kuruluşu PYD’nin güney sınırlarını kapatmasına izin veremez. Bu da açıktır.

    Bunların dışında kalan konular ise tartışmaya açıktır. Yorum yazımı şu soru ile bitiriyorum :
    ‘Erdoğan / Bahçeli / Avrasyacı-Kemalistler’ ittifakı Türkiye için ‘üst akıl’ olabilir mi ?

  8. Başını İsrail in çektiği Batılı ülkeler ve Rusya nın tek amacı İsrail in güvenliğinin sağlanmasıdır. O yüzden savaşın bitmesini istemezler. Ve müslümanlar ölmeye devam eder… Ne zamana kadar? Müslümanlar akıllanıncaya kadar.

  9. 3′ e bölünmüş 1 Suriye ; 1-Rusya destekli Rejim Suriye’nin batısını kontrol ediyor. 2-ABD destekli Kürtler Suriye’nin doğusunu kontrol ediyor. 3-Türkiye destekli ÖSO Doğu ve Batı Suriye arasındaki bölgeyi kontrol etmeye başladı. Bu durumda siyasi olarak kaybeden kim? Tabii ki Avrupa!

  10. Turkiye zaten bu yuzden uzun sure dolayli olarak isidi desteklemedi mi? Ancak gorunen o ki kurt karti vs ile topa girmek zorunda kaldi. Geriye dogru yorum yapmak kolay olabilir ama gorunen o ki hata en basta Esadi hedef gosterip suriyenin istikrarsizlastirilmasina destek olan Erdogan Davutoglu ekibi tarafindan yapilmis.

  11. Amerika ve Rusya sesini çıkarmıyor diyorsunuz. Fakat yaranın ağrıları gittikçe dağılmaya başlıyor. Örneğin Avrupaya yaşanan göçler, türkiyedeki suriyeliler. Bu bir çözüm getirmeyecek, kimseye de huzur getirmeyecek. Demek ki tüm dünyaya yayılan huzursuzluk sorununu da göze almış bu iki ülke ama arkasındaki düşünce ne olabilir. Şimdi dediğinize göre gidersek sokak diliyle” ne ölsünler ne de gülsünler… ” ama huzurlu bir ortam ekonomik ve demokratik olarak daha faydalı gözüküyor. Heralde birilerinin işine gelmiyor. Size sorum ne kadar daha ve ya bizim yapmamız gereken ne dir? Bizde kaçıp güvenli limanlara mı gitmeliyiz ailemizle ve yahut burda kalıp yapılan bu politikanın esirimi olmalıyız.

  12. Bence Türkiye’nin hedefi de IŞİD’i tamamen yok etmek değil, Türkiye sınırından o kadar uzaklaştırmak ki topraklarımıza herhangi bir tehdit oluşturamamasını sağlamak. Hazır sınır ötesine geçmişken de PKK’nın güney kapısını kapatmak.

    Sonraki hedef ise PKK’yı yurtiçinde yok etmek olmalı. Ancak yazınızın düşünsel temelini oluşturan hipoteze göre Türkiye’nin de PKK’yı tamamen yok etmek istemiyor olma ihtimali var. Güneydoğudaki Kürt halkı bir taraftan PKK’yla uğraşmaya devam ederse anadilde eğitim, özerk yönetim gibi isteklerini dillendirmeye fırsat bulamaz çünkü. Umarım hedef bu değildir.

Yoruma kapalı.