Dün yıllık tüketici enflasyonu TÜİK tarafından %50 civarında (%48.6) ilan edildi.
Yine dün, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin (AKBK) Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarının Türkiye tarafından uygulanmamasını sorgulayan tavrına karşı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan “Bizim mahkemelerimizi tanımayan mahkemeyi biz de tanımayız” çıkışını yaptı.
Haberler açısından bereketli bir gündü dün.
İki gelişme de bazılarımıza şaşırtıcı geldi.
Kendi hesabıma beni şaşırtmadı her iki gelişme.
Ülke ekonomisi Ali Babacan’dan sonra iyi yönetilmiyor. Ekonomimiz acemilerin elinde bir o yana bir bu yana savruluyor. Sorunların çözümü yolunda alınan kararlar temel sorunu daha da büyütüyor.
Vücuduna virüs saldırısı olduğu insanın ateşinin yükselmesiyle anlaşılır. Öyle durumlarda doktora gideriz; doktor hastalığımıza teşhis koyar, hastalığı geçirmemiz için kullanmamız gereken ilaçlardan oluşan reçetemizi yazar, ayrıca almamız gereken başka tedbirler varsa onları yerine getirmemizi de tavsiye eder.
Ciddi durumlarda başımızda sürekli doktor ve sağlık elemanları bulunması için hastaneye yatmamız da gerekebilir.
Enflasyon da ekonominin ateşi gibidir. Bir şeylerin yanlış gittiği enflasyonun yükselmesiyle kendini belli eder. Bilgili uzmanların ekonominin hastalığına doğru teşhis koyması, o teşhis istikametinde tedbirler önerilmesi ve yetkililerin de o önermeler istikametinde uygulamalar başlatması gerekir.
Avrupa’da ve ABD’de enflasyon daha önce görülmemiş yükseklikte çıktı diye çalmaya başlayan alarm zilleri bizim buradan da işitiliyor. Avrupa ülkelerinin ortalama enflasyonu %6.5 oysa; ABD’de %7… Aylık oranlar bunlar. [Bizde Ocak 2022 enflasyon oranını TÜİK dün %11.10 olarak açıkladı. Aylık enflasyon oranımız Avrupa’nın yıllık enflasyon oranının neredeyse bir misli. Üstelik bu da üzerinde oynanmış resmi oran.]
Çalan alarm zillerine kulak verirsek, Avrupa ülkelerinde ve ABD’de, yönetimlerin, birkaç aşamalı tedbirlerle, Covid etkisiyle dengeleri bozulmuş hasta ekonomilerini yeniden sağlığına kavuşturma çabasına girdiklerini anlarız.
Bizde ise uzmanların söylediklerine kulak tıkanıyor ve bu yüzden de hastalık bir türlü geçmiyor. Sorunlar daha da kalıcı hale geliyor.
Nesine şaşıracağım bu durumun?
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın AKBK’nin Osman Kavala’nın serbest bırakılmasını isteyen tavrına verdiği “Bizim mahkemelerimizi tanımayan mahkemeyi biz de tanımayız” tepkisi de beni şaşırtmadı.
Anayasada (m. 90) AİHM kararlarının yerel mahkemeler tarafından uygulanması gerektiği belirtildiği halde hem de. [Maddenin ilgili bölümü şöyle: Usulüne uygun yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır.”
Etrafımdan gelen “Osman Kavala bu defa serbest bırakılır” beklentisini zaten paylaşmıyordum. Tersine, seçime kadar geçecek süre içerisinde, müttefiki olduğumuz veya önemsememiz gereken ülkelerle ilişkilerimizin söylem planında iyileşmesini beklemiyorum.
Benimsenecek tavrın “Doğru olan biziz, onlar hep yanlışta ısrarcı” cümlesiyle özetlenebilecek bir tavır olacağı inancındayım.
Sadece içeride sertlik artmayacak, dışarıya karşı da sertleşilecek beklentisi var bende.
Yumuşak olmayan üslup bundan önceki birkaç seçimde iktidara prim yapmıştı, bu defa da aynı söylemin işe yarayacağının düşünüldüğüne dair güçlü belirtiler var.
Mısır’la başlayıp en son Ermenistan ve İsrail ile devamı getirilen aramızın açık olduğu ülkelerle arayı düzeltme hamlelerinden de, yine seçim kampanyaları göz önünde tutularak vazgeçilme ihtimali büyük.
İyileşen ilişkiler mi daha fazla oy getirir, aranın açıklığı mı? Bu soruya “İkincisi” cevabı verildiği gün hükümette de buna uygun bir değişikliğe gidilebilir.
Adalet bakanlığındaki görev değişikliğine değinirken, Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerektiğinde hükümette yine yeniden değişiklik yapabileceğini kendisi söyledi.
Cumhurbaşkanı seçiminde ‘yüzde 50+1 oy’ şartı devam ettiği sürece normalleşmeyi unutmak zorundayız.
Ülkemizdeki gelişmeleri izlerken bir yandan da gözüm başka coğrafyalarda.
Dün İngiliz gazeteleri yine başbakan Boris Johnson’u yerin dibine batıran haberler ve yorumlarla doluydu.
Hatta kız kardeşi Rachel Johnson’un da yazarlarından olduğu Muhafazakar Parti taraftarı Mail grubuna ait gazetelerde bile Boris Johnson’a öfke artıyor.
Daily Mail’in kıdemli köşe yazarlarından Stephen Glover’in dünkü yazısını ilgiyle okudum. İktidarın akıl almaz müsrifliğine değinen bir yazıydı bu. “Biz Thatcher’in yolundayız” iddiasını seslendiren iktidar sözcülerine “Thatcher’in tırnağı bile olamazsınız” tepkisini veriyordu yazar.
Kısa süre önce dışişleri bakanı görevine getirilen Liz Truss Avustralya’ya tarifeli uçakla değil de 500 bin Sterline kiralanan özel bir uçakla gitmiş. Hükümet kişisel koruma tedbirleri için 8.7 milyar Sterlin harcıyormuş. Korona vesilesiyle sağa-sola açılan kredilerde 4.3 milyar Sterlin birileri tarafından iç edilmiş.
Glover “Bu 13 milyar Sterlini çöpe atan hükümet şimdi Nisan ayında bizlerden 12 milyar Sterlin tutarında ek vergi talebinde bulunuyor” dedikten sonra Margaret Thatcher’in başbakan olduktan ve konuta taşındıktan sonraki tutumlu davranışını örnek gösteriyor.
Thatcher konuta taşındığında ihtiyaç duyduğu 19 Sterlinlik yeni ütü sehpasını kendi kesesinden aldırmış. “Thatcher bu olayı gösteriş için kullanmamıştı; 1979’da meydana gelen bu olaydan, tam 30 yıl sonra, o döneme ait belgeler yayınlandığında haberimiz oldu” diye yazıyor Glover…
Başbakan Boris Johnson ve kadrosuna “Sizler müsrifsiniz, kamu kaynaklarını kendi cebiniz gibi rahatça ve müsrifçe kullanıyorsunuz” mesajını yazarı aracılığıyla duyuruyor ‘yandaş’ bilinen Daily Mail gazetesi…
İngilizlerin ‘yandaş basını’ da farklı sizin anlayacağınız.
Şaşırdınız mı? Ben buna da şaşırmadım.
ΩΩΩΩ
Batıdaki “askıda kahve” uygulamalarına medhiye düzmeyi bırakıp şimdi de eski ingiliz başbakanının ütüsüne mi övgüler yağdırıyoruz? Akparti iktidara geldiğinde yüzlerce mebus lojmanını satarak devletimize milyarlarca lira tasarruf sağlamıştı, ankara milletvekilleri hariç herkes kiralık evlerde oturuyordu,
o zaman bu jesti için hükümete madalya mı takmıştınız?
Kazın ayağı öyle değil kardeş devletin tasarruf politikaları nedeni ile kamu lojmanları satılıp akvekiller, pepenin çukur ambarına doluşmuşlardı da Ankara’da çingene yatağı çukur ambar birden bit pazarına nur yağmış misal kıymete binmişti. Ne çabuk unutuyor ve unutturuyorsunuz o günler hem daha iyi günlerinizdi.
Margaret Thatcher’in başbakanlığı döneminde ; 1982 yılında (Nisan Mayıs ayları ) , İngiltere ile Arjantin arasında , Falkland adaları yüzünden yine aynı isimle anılan Falkland savaşı meydana geldi.
Bu savaşta , kraliyet mensubu olan bir prens de helikopter savaş pilotu olarak görev almıştı ; ona herhangi bir ayrıcalık tanınmamış , donanmayla birlikte o da savaşa katılmıştı.
Ancak, başlangıçta ismi çok gizli tutulmasına rağmen , daha sonra bir şekilde isminin açığa çıkması üzerine geri çekilmiştir.
Yine Afganistan’da görevli olan bir İngiliz Korgeneral ; oldukça kritik ve tehlikeli bir yerde
görevli yüzbaşı rütbesindeki oğlunu , herhangi bir ayrıcalık yaparak geri çekmemiş cephede , olduğu yerde tutmuştur.
Ancak daha sonra bir çatışmada ağır bir şekilde yaralanan bu yüzbaşı , maalesef bu dürüstlüğün bedeli olarak bir bacağını kaybetmiştir !
Bunun gibi hemen hemen herkeste mutlaka bir çok kıssalar vardır .
Sonuç olarak ; manevi değerlerden yoksun ve fakat şeklen müslüman olan bizler, manevi değerlerle dopdolu olan ancak şeklen müslüman olmayan yabancılar !
Selamlar, saygılar
Tuncay Özkan, Kılıçtaroğlunun en yakınında. Kılıdaroğlu’nun ‘ölümüne savunucusu’ bile denebilir ona. Genel Başkanı’nın cumhurbaşkanlığı adaylığını da sözde en çok o savunup dile getiriyordu.
Fakat gündem İBB Başkanı İmamoğlu’nun balıkçı kaçamağına odaklanmışken birdenbire sosyal medya hesabından önemli bir hamle yaptı. Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun video yayını yaptığı odanın geniş açıdan fotoğrafını paylaşarak 100 bin liralık lüks odayı deşifre etti. Söz konusu lüks otel odasının fotoğrafının CHP’nin gençlik kolları tarafından ifşa edildiği sanılıyordu ama paylaşımı ilk yapanın Tuncay Özkan olduğu ortaya çıktı.
Tuncay Özkan’ın 21:13’te yaptığı paylaşımı CHP Gençlik Kolları’nın 21: 52’de paylaştığı görülüyor.
CHP medyası da bölünmüş durumda.
İmamoğlu zor durumdayken Yılmaz Özdil’den Kılıçdaroğlu’na hiç de yenilir yutulur olmayan suçlamalar, salvolar geldi.
https://youtu.be/L-nJXjibYSk
Ancak bu gibi iç iktidar mücadelelerinde açık saflaşmalar, çatışmalar normal sayılır. Dün “Gandi Kemal” diyenler bugün “Tuncelili Kemal” demeye başladı.
2023’te kimin aday olacağı hususu CHP’ye bırakılmayacak kadar önemli bir konu. Bu yüzden eğer “uluslararası ve ulusal karar vericiler” İmamoğlu’ndan yana karar verirse Kemal Bey’in başına daha çok iş gelir.
Bu arada Chp yeni bir gündemle uğraşıyor. Samsundaki Atatürk heykeline alkolikler saldırmış. Bu olay Kılıçtaroğluna yarar. İmamoğlucuların son hamlesi boşa düştü. Karşı hamle bekleniyor.
Fatih sanırım iç işleri bakanı Süleyman soyluyu anlamış görünüyorsun.
Süleyman Soylu: “Batı’nın ‘biz ne yapacağız’ diye kendi kafası karıncalanırken hedefi ve istikameti belli olan bir dönemdeyiz.”
hedef ve istikamet CHP! ileriii marş!:)))
Haberler açısından bereketli bir günmüş dün. Benim için en şaşırtıcı olanı siyaset sahasında bir birinden güzel goller izliyoruz. Ama bu goller kendi kalesine atılan goller.Benim tatip edebildiğim en güzel gol iktidar milletvekilinden geldi, Müftülüğe yazdığı yazıda ricada bulunmuş, ne diyor, bu ilk değil bundan sonra da olabilirmiş. Anlaşılan bundan sonrada çok güzel kk golleri izleyeceğiz.
Sayın yazar ekonomi ile ilgili hastalık bir türlü geçmiyor diyor bana kalırsa geçmesini istemiyorlar.
Son olarak da İngiltere bizi kıskanıyor…
Enflasyonun 48.6 çıkması, şunu gösterir Erdoğanın ekonomiden anlamadığını.
“Faiz sebep enflasyon sonuç demişti” yani faiz düşünce enflasyon düşer demekte, demek ki neymiş faiz düşerse enflasyon artar.
Sadece enflasyonu faizler etkilemez başka argümanlarda var misal para basma.
Şu an Afrika kabileleri bile iyi yönetiliyor çünkü onların parasıda Türk parasına göre daha değerli hale gelmiş.
Bu günler daha iyi günleriniz Her 2 ay geçince önceki ayları arayacaksınız.
Abd son 40 yılın en yüksek enflasyonu, Almanya da son 29 yılın en yüksek enflosyonu, İngiltere de so 30 yılın wn yüksek enflasyonu, Fransa ve isviçrede son 14 yılın en yüksek enflasyonu çıkmış Recebim. Bunların hiç biri ekonomiden anlamıyor anlaşılan.
Recebim yaşın kaç bilmiyorum ama Vikipedi ye Türkiye ve enflosyon yaz cevabını bir gör.
Türkiye’de enflasyon, Türkiye ekonomi tarihinde sürekli yapısal problemlerden birisiydi. Yakın dönem Türkiye tarihinde 1971’den başlayarak 34 yıl süren çift haneli verilerin görüldüğü enflasyonist bir süreç yaşandı. 2002 li yıllardan sonra tek haneli rakama düştü.
2013 ten beri yok geziydi, yok darbeydi, yok Fetöydü, yok hendekti, yok Suriyedeki gelişmelerdi, yok Pandemiydi. Sen nerelerde yaşıyorsun. Uzaydamı.
3 senedir pandemiden dolayı dünyayının ekonomik seyrini Marstan mı takip ediyon nedir.
Şöyle sağlıklı kafayla düşününce, dünya ülkelerinin de mevcut pozisyonlarını hesaba katarak iktidar olan Cumhur ittifakını savunabilmeniz için az ya da çok bir takım elle tutulur somut gerçekler yok değil, var.
Neden savunulabilecek gerçeklerle taraftarlık yapmıyorsunuz da hiç bir gerçekliği olmayan saçma sapan meselelerle saldırgan bir tutum takınıyorsunuz Fatih bey?
Batı ülkeleri enflasyonu bilerek ve planlayarak yüksek tutuyorlar ve bundan tam olmasa da bir netice de alıyorlar. Ama Türkiye’nin yüksek enflasyonu hep kötü neticeler doğuruyor. Neden hükümeti savunacak doğruları bırakıp da hep yanlışlarını savunarak muhalefete hücum ediyorsunuz. Kime cihangirlik yapıyorsunuz?
Benim siyasi bir tarafım yok. Ama siyasi bir tarf olsam ve tarafım da Cumhur ittifakı olsa, hükümeti şöyle savunurdum;
“3. Dünya savaşı muhakkak, bundan kaçış yok” gibi sanki gelecekten bu güne gelip haber veriyormuş gibi kanaat belirtenlerin çok olduğu kritik bir zamanda, dünya ülkelerini yönetenlere baktığımızda Çin uzun yıllardır komunist parti tarafından yönetiliyor, meselelere vukufiyeti tartışılmaz. Rusya hakeza 25 yılı bulan tecrübeli kadrolar tarafından yönetiliyor. Almanya, Avrupa devlet geleneğini istikrara kavuşturmuş oturaklı kurumlarıyla yönetiliyor. ABD Trump macerasına bir plan dahilinde katlanmış olduğu en son yaptığı deliliğe hiç bir ceza vermediğinden anlaşılıyor ve yaş ve siyaseten oldukça tecrübeli Biden’ı iş başına getirdi. İngiltere de sanırım aynı plan çerçevesinde iş başına getirdiği Jhonsen’ı değiştirmeye hazırlanıyor görüntüsü veriyor. Türkiye ise 20 senelik yönetim tecrübesi olan Erdoğan tarafından yönetiliyor. Erdoğan ise dünya dengelerini çok iyi gözettiği, uluslararası siyaseti iyi okuduğunu belli eden bir siyasi.
Şimdi Fatih bunları söylemek size yetmiyor mu da saldırgan tavırla muhalefete sallıyorsunuz. Suçsuz günahsız insanlar hapislerde tutuluyor. Yüzlerce suçsuz insana bir hiç uğruna işgence ediliyor. Cezaevi ziyaretlerinde Küçücük çocukların iç çamaşırları elle kontrol ediliyor. Ömer Faruk Gergerlioğlu’un anlattığı işkenceler akıl alır gibi değil.
Amerika’yla Çin’in savaşından bize ne kardeşim demiyorsunuz neden?
İç işleri bakanı kime konuşuyor, kim etkileniyor bu konuşmalardan?
Yahu Amerika’ya sallıyorsun kendi vatandaşını eziyorsun, Avrupa’ya sallarken kendi vatandaşın işkence çektiriyorsun. Kime sallarsanız sallayın kardeşim bize ne, gariban vatandaşa niye çektiriyorsunuz?
Samsun’da Onur Anıtı’na saldıran 2 kişinin ifadesine ulaşılmış. Olay gecesi zanlıların sabaha kadar alkol aldıkları söyleyen B.F. ve C.F anıta urgan bağlayıp yıkmaya teşebbüs etmiş ve yakalanma korkusuyla olay yerinden kaçmıştı.
Uyuşturucu başta olmak üzere çok sayıda suç kayıtları bulunan B.F. ve C.F.’nin anıta saldırısıyla ilgili yapılan araştırmada, olayın her hangi bir siyasi boyutunun olmadığını söylemişler. Yırtmaya çalışmışlar. Eğer doğru söylüyorlarsa bunlara 1 sene hergün anıtın çevresini temizleme cezası versinler.
Büyük ihtimalle operasyonel eller bağımlı olan bu kişilerin kullanışlı olduğunu düşünmüş olmalı. Aynı Hrant dink veya Malatyadaki rahiplerin katledilmesi olayında olduğu gibi.
Bakalım bugün Edirnede adalet anıtını yakmaya çalışan yine iki kişi oldukları belirlenen müptezellerin ifadesi ne olacak. Bunlar tinerci çıkar şimdi.
Karar vericilerin bugünlerdeki gündem hoşlarına gitmiyor anlaşılan .
İmamoğlu, İngiliz büyükelçi ile görüşmesi için CHP Genel Başkanı’nın haberinin olup olmadığına ilişkin soruya “Benim hangi yemeği yediğimi niye takip etsin” diyerek Kılıçdaroğlu’nun haberinin olmadığını söylemişti.
Bugün Kılıçtaroğlu, tam 12 gün geçtikten sonra İngiliz büyükelçiyle yemek yemesine ilişkin “Haberim vardı” demiş.
Çok ayıp etmiş Kılıçtaroğlu. Başkanının nerede kiminle yemek yediğini neden izletiyorsun. Çok ayıp.
Şaşırdınız mı. Ben şaşırmadım.
Bir iki haftalık gündem hoşlarına gitmemiş olacak ki karanlıklar yine devrede. Dün Samsunda bugün Edirne de heykellere saldırılar başlamış. Basit bir olay mı kaşımaya devam edeceklermi göreceğiz.
Sayın Koru ,
iki gün önceki yazınızda TUİK in enflasyon rakamını açıklaması ile ilgili endişelerinizi yazmıştınız. Öyle olmadı. Doğrusu açıklandı. Ali Babacan dönemi değerli TL yurt dışına seyahat eden veya yurt dışında okuyan ya da çocuk okutanlar için iyiydi. Ülkenin üretimi ve Turizmi için iyi değildi. Duygusal tepkiler bunlar. Emekliler de bu enflasyon farklarına göre maaş farklarını gecikmeli de olsa alacaklar. Kimse mükemmel değildir. Elbet herkes hata yapabilir. Ancak sizin hata gördüğünüz de zekice kurgulanmış hesaplar da olabilir. Ukrayna seyahati jet motor teknolojisine ulaşmamız için bir adım.
Zenginleştiği söylenen müteahhitler daha önce yaptıkları işlerden olan alacaklarını erimiş olarak alacaklar. Fedakarlık yapmış olacaklar. Ocak ayı dış ticaret açığı 10 milyar dolar ve bu yükselen enerji faturası sebebiyle herkesin bir bedel ödemesi gerekiyor. Şaşırmıyorsanız hikmetini anlıyorsunuz demektir !
Evet herkes bedel ödemeli ve bu adil olmalı .
Almanya sizce bu duruma geldi küçük bir hikaye anlatayım.
Savaş bitmiş ülke perişan Alman bakan Türkiye ye gelir.Bizimkiler enfes bir sofra hazırlarlar ve bakanı büyür ederler.Alman bakan benim halkım orada sahanda yumurta yerken ben burada ziyafet çekemem der ve sofraya oturmaz.İste bu hikaye ülkelerin nasil kalkindigini hatırlatır.
Fedakarlık doğru ama önce tepeden başlayacak örnek olacak bizi yönetenler.Sagcisindan solcusuna ateistinden en muhafazakarina kadar.
Bilmem anlatabildim mi.
Ahmet bey bir maşrapa bira uzatsalardı, görürdük o alman bakan nasıl da başına dikiyordu:)
Sahanda yumurta da o yıllar için kötü sayılmaz aslında…
Gayret efendi sana tek cümlem:
Komşusu açken kendi tok yatan bizden değildir
Başka söze hacet var mı?
Ahmet bey, milyonlarca savaş mağduru mülteciye kucak açan, yedirip içiren hangi ülke? Ne tok yatması, aç kalkmasından bahsediyorsunuz siz allaaşkına!?
Ekonomi ile ilgili sıkıntılar sorun çözüm yöntem ve diğer hususlar konusunda kafamızın karışık görünmesi,
Sanki yerimizde sayıyormuşuz da bir mucize bekleyen insanlar durumda oluşumuz, görünüşümüz!
Geçmişten gelen alışkanlıklar, bize yutturulan şeyhler Dervişler ? nedeniyle olmasın!!??
Yani biri gelecek ve… Kurtuluşa ereceksiniz?
Bilemedin, ben gidersem siz batarsınız..??
Hele bide şuna bakın, “sizden bir elimi eteğimi çeksem varyaaa”..????????
Hadi bakeemm kolay gelsin
Bir acaip zor yarış☺️
GERİ GERİ DAHA GERİ
Dün akşam regaib kandiliydi. Bir kısım insanlar sabah kadar uyurken Kemalistler Samsunda atatürk heykeline saldırı oldu diye sabaha kadar nöbet tuttular. Hem de bu soğukta. Bununla kalmadılar bütün sosyal medyada trent topiktiler.
100 yıl sonra acaba güzel ve yalnız ülkem kemalist doğmatik teokrasiden aklın ve bilimin yönüne evrilir mi diye umut etmiştik. Gelecek yüzyılda şimdiden heba oldu, geçmiş olsun.
“H. Gayret
4 Şubat 2022 At 11:39
H.B.
4 Şubat 2022 At 01:18
“yahu şu Avrupa’da neler oluyor neler bitiyor” kabilinden entelektüel bir ilgiye sahip olunsaydı.. Keşke!
SAYIN HB Osmanlı’nın o döneminde entellektüellerimiz DÖNEN VE YUVARLAK DÜNYANIN HARİTASINI SIFIR HATA İLE ÇİZMEKLE MEŞGULDÜLER.
Piri Reis bir istisna olsa da iskemleden sıfır hata ile senin kadar attığını sanmıyorum! Dünyanın döndüğüne ve yuvarlak olması konusuna Kuran’dan mı ilham almışlar acaba? Kuran’da Güneşin ve Ay’ın izafi hareketlerine değiniliyor ama Dünya’nın hareketine değinilmiyor (bildiğim kadarıyla). Yuvarlaklık konusu Galile’nin o keşfinden çok daha önce ve müslümanlara gidiyor. Dünyanın çapını hesaplayan Eski Türklerden Orta Asyalı Biruni. O ve çağdaşı diğerleri ilhamlarini Kuran’dan alan müslümanlar. Piri Reis de ilham almıştır mutlaka. Ancak değindiğin haritanın tam olarak nereden geldiği tartışma konusu. Yuvarlak oluşu bilindiğine ve çapı hesaplandığına göre, haritanın müslümanların eseri olmuş olması daha muhtemel. Peki bugünkü Reis’in Kuran’dan herhangi bir ilham aldığını söyleyebilir miyiz? Örneğin, faiz’in neden haram kılınmış olduğunu ve bunun haram olmasından müslümanlar olarak ne anlamamız gerektiğini sorsan acaba ne der?
Asıl soru şu: Günümüz 2020li yılların T.C.’inde, AKP kontrolündeki devlet ve mahkemeleri 1600 yıllarda engizisyon mahkemeleri kadar olabildi mi olamadı mı ?
H.B. 4 Şubat 2022 At 01:18
Peki , sonra Piri Reisi ne yapmışız ; idam etmişiz !
Hezarfen Ahmet Çelebiyi ne yapmışız ; önce sürgün , sonra katletmişiz !
Yaaa.. işte böyle !
Piri Reis te mi şehit edilmiş! doğrusu bilmiyordum. Osmanlıyı genel olarak kötülemek için ortaya atılan palavralardan biri olabilir mi, acaba? Neyse…
“Akıl*İman Sentezi” gözlüklerini takıp gerek T.C. tarihine ve gerekse Osmanlı tarihine daha da önemlisi yaşadığımız bu günlere bakılırsa vahim hatalar o kadar net görülebiliyor ki. Geri kalınmışlıktan kurtulmanın, herkese yetebilen ekonominin, hakkın hukukun tesisi için bize uygun en iyi yolu “Akıl*İman Sentezi”dir (2*2 = 4 = 2 + 2).
Piri Reis gerçekten idam mı edilmiş konusunda internette biraz bilgi araştırdım. Gördüğüm kadarıyla öyle bir şey yok. Var diyorsanız kaynak gösterin. Aradığım bilgiler zincirleme yeni şeyler öğrenmeme de vesile oldu. Piri Reis Gelibolu’da (Çanakkale) doğmuş. Halihazırda orada ona ait bir anıt/heykel yoksa güzel ve aslına uygun estetik bir yapıyı hak eden biri. Hatta bu onun ismiyle anılan güzel yemyeşil bir park alanında da olabilir. Turizm cazibesi olarak ta o bölgeyi oldukça zenginleştirmiş olur. Anıtının yanında o haritanın önemini anlatan bir özet bilgi levhası olmalı. Piri Reis tarihi bir karakter, yetenekli biri olduğu konusunda hiç bir şüphe yok. Önemli bir denizci ve harita uzmanı.
Geriye bıraktığı o haritanın önemi dünya tarihi ile ilgili geriye bir çok soru bırakmış olmasıyla ilgili. Antartika’nın buzullarla kaplanmamış halini; sadece deniz kıyılarını değil iç kısımlardaki, ana kara kısımlarındaki ayrıntılarla ilgili doğru bilgiler içermiş olması ki bu durum 1 milyon yıl geriye giden bir durum. Piri Reis tabi ki oralara gitmiş yerin ölçeğine göre haritasını çıkarmış biri değil. Meraklı işinin ehli biri olarak Osmanlı arşivlerinde bulabildiği haritalardan yararlanarak ve dikkatle çizmiş o haritayı. İstabul’a gelen giden onunla görüşen harita alan yabancılar var. Dünya denizcilerinden Kristof Kolomb’un onun haritalarını kullanarak Amerikayı keşfettiği bilgisi de var. Bir şey daha öğrendim kendisi sonradan İstanbula yerleştiğinde askeriyede kullanılan patlayıcı maddelerin hazırlanması konusunda da uzmanlığı var. Devlete sadık biri; isyancı veya tehlikeli insanların etkisiz hale getirilmesinde kurulan suikastçı timlerinde görev yapmış bu birimin şefliğine yükselmiş beri. Edindiğim bilgiler Piri Reis’in 83 yaşında vefat ettiği yönünde. İdam konusuna rastlamadım. Kaynak sormamın nedeni bu!
Piri Reis haritasının 1 milyon yıl kadar önceki coğrafyayı doğru olarak gösteriyor olması insanlık medeniyetinin sanıldığından çok çok daha eskilere gittiğini, ama sonradan yok olup yazılı tarihin bildirdiği şekilde, yani arkeolojik buluntularla kanıtlanmağa çalışıldığı gibi zamanımızdan ancak 10 bin-15bin kadar geriye gittiği tekrardan geliştiği yönünde. Kuran’daki bilgiler de insanlık tarihinin çok daha eskiye gittiği yönünde- Kuran içeriğine bakarak ta bu konuda hepsinden farklı bir çıkarım yapmak da mümkün, ayrı mesele. Piri Reis haritasıyla ilgili yabancılar tarafından ifade edilen bir başka ihtimal de harita havadan kuş bakışı ayrıntıları içerdiğinden bu tür bilgileri ancak dünyayı ziyaret eden uzaylı hemşerilerimizden dünyalılara intikal ettiği yönünde. Bir başka ihtimal de bu haritanın şekil çizmeyi seven birinin Piri Reis gibi rastgele çizmiş olmasıyla tesadüfen bütün doğruları tutturmuş olması yönünde.
Piri Reis ; Süveyş kanalında ,Aden’de ve Hürmüz adasındaki savaşlarla ilgili olarak , Basra valisinin de entrikasıyla suçlu bulundu ve Kanuni Sultan Süleyman’ın emriyle Kahire’de boynu vuruldu .
İnternetteki bütün açıklamalarda bu bilgiler var .
Ayrıca -Dün aklıma gelmemişti- Takiyüddin Efendi tarafından kurulan , Osmanlı’nın ilk ve son rasathanesi olan Tophane’deki gözlemevi de 1580 yılında denizden yapılan top atışlarıyla yerle bir edilmiştir !
İyi günler
Sayım hb, piri reis ve haritasının karamanda çok güzel bir heykeli vardır, galiba oralıydı zaten?
Mucib bey yuvarlak harita çizdiği için idam mı etmişler piri reisi?
Sayın Koru . sizi ne şaşırtabilir?
BD’nin yeni Ankara Büyükelçisi Jeffry Flake 7 Ocak tarihinde Türkiye’ye geldi.
26 Ocak’ta Cumhurbaşkanı Erdoğan’a güven mektubunu sundu.
Cumhurbaşkanı tarafından kabul edildikten sonra ilk ziyaretini İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yaptı.
İmamoğlu’nun İngiliz Büyükelçisi ile balıkçıdaki buluşması tepkilere neden olmuştu. Çünkü o gün İstanbul, yoğun kar yağışı nedeniyle bir felaketi yaşıyordu. ABD Büyükelçisi ile görüşmenin öyle bir yönü yok. Ama siyaseten çok daha önemli mesajlar taşıyan bir görüşme.
KILIÇDAROĞLU’NUN SAVUNMASI
Bakmayın Kılıçdaroğlu’nun, “Ekrem Bey lokantada olmayıp da dozerin başında mı olacaktı” diye savunmasına. Cumhurbaşkanı adaylığında en ciddi rakibi olan Ekrem İmamoğlu’nun bu olaydan dolayı aldığı darbe karşısında en çok sevinen kişinin Kılıçdaroğlu olduğundan kuşkum yoktur.
BAKANLARIN SUÇU NEYDİ?
1 dakikada başvurun, limitinizi öğrenin, ilk yıl aidatsız kullanın!
Akbank
Yastık altına sabun koymaya başladılar… Ünlü Türk’ün dahice çözümü!
House Tricks
by Taboola
Ayrıca yanlış bir değerlendirme. Başkan o gün dozerin başında olmayacak da nerede olacaktı? Rize’de, Giresun Dereli’de, Sinop Ayancık’ta sel felaketi yaşandığı dönemde bakanlar Süleyman Soylu, Murat Kurum ve Adil Karaismailoğlu kimi zaman kepçeyle vatandaşlara ulaştılar kimi zaman dozerlerin başında durdular ama her zaman çizmeleri çekip kurtarma çalışmalarını yönettiler. 20-25 gün evlerine gitmediler. İmamoğlu, 24 saat dahi AKOM’un sıcak ortamında kalıp krizi yönetemedi. Ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan bölgenin üzerinden elini çekmedi. Sonuç ne oldu? Kısa sürede yaralar sarıldı, 1 yıl içinde vatandaşlarımız evlerine kavuştu.
ERDOĞAN VAN’DAYDI
Van’da deprem olduğunda Erdoğan, bakanları yanına alarak üç buçuk saat içinde Van’da olmuştu. Deprem sonrası gittiğim Van’da halk, “Devleti yanımızda hissettik. Gece yarısı Başbakan’ımız Van’daydı” demişti. Erdoğan 1 yıl içinde Van’a 4 kez gitti. Felaket anında vatandaşımız devletini yanında gördü.
CHP GENEL MERKEZİ’NİN BİLGİSİ VAR MIYDI?
İstanbul’da sadece 24 saat içinde bir kar yağdı ama ‘Halk cefada başkan sefada’ durumu oluşmuştu. Ayrıca bu görüşmeden CHP Genel Merkezi’nin haberinin olmaması ayrı bir skandaldı. Kılıçdaroğlu, 24 Ocak tarihinden bu yana geçen 12 gün zarfında birçok yerde konuştu. Birçok programa çıktı ama hiçbirinde İmamoğlu’nun İngiliz Büyükelçi ile görüşmesi hakkında kendisini bilgilendirdiğini söylemedi.
ABD BÜYÜKELÇİSİ’NİN ZİYARETİ
ABD Büyükelçisi’nin Cumhurbaşkanı’na güven mektubu sunmasından sonra ilk ziyaretini Ekrem İmamoğlu’na yapması ise siyasi açıdan değerlendirilmeyi hak ediyor. İstanbul büyükşehir belediye başkanları yabancı ülke büyükelçileri ile görüşürler.
Ama ABD Büyükelçisi’nin Türkiye’de ilk ziyaretini İmamoğlu’na yapması başlı başına bir mesaj anlamını taşıyor.
DİPLOMATİK TEAMÜLLERİ ÇİĞNEDİ
Büyükelçi Flake’in Cumhurbaşkanı tarafından kabul edildikten sonra diplomatik geleneklere uygun olarak sırayla AK Parti Genel Başkanvekili’ni, ana muhalefet partisi olarak CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nu ziyaret etmesi gerekiyordu. Flake teamülleri çiğnediği gibi Türkiye’nin başkentini yöneten Mansur Yavaş’tan da randevu talebinde bulunmadı.
Başkenti pas geçip koşa koşa İmamoğlu’nu ziyarete gitti. Güya, “Askıda fatura” projesi hakkında bilgi almak istemiş. Acil… Sanki alacağı bilgiler Rusya’nın Ukrayna’yı işgalini önleyecek. O yeni bir proje değil ki, İmamoğlu seçildikten bu yana uygulamada. ABD Büyükelçisi herhalde aklımızla alay ediyor.
O İmamoğlu’nun askıda cumhurbaşkanı adaylığını kesinleştirmek için bu ziyareti gerçekleştirdi.
İMAMOĞLU’NA ZARAR MI YARAR MI?
ABD Büyükelçisi’nin İmamoğlu’na ziyaretinin tek bir anlamı var. ABD Büyükelçisi, “Bizim Cumhurbaşkanı adayımız İmamoğlu” mesajını verdi. Bu mesajın üç adresi var. Biri Ekrem İmamoğlu, ikincisi ise Millet İttifakı’nın ortakları. Üçüncü adres ise Türk kamuoyu.
şte o noktada durmak gerekiyor. Büyükelçi, cumhurbaşkanı adaylığı konusunda ABD’nin, İmamoğlu’na desteğini gözümüzün içine soka soka verdi. Belli Büyükelçi, Biden’ın, “Erdoğan’ı yenecek duruma gelmeleri için hâlâ var olan Türk liderliği unsurlarından daha fazla verim almalı ve onları güçlendirmeliyiz. Darbe ile değil, seçim süreci ile” projesini gerçekleştirmek için gelmiş.
“yıllık oranlar bunlar” olmalı değil mi?
HAYIRSEVER İŞ İNSANLARI
TUİK’in açıkladı rakamlara göre;
Ülkemizdeki iş insanları geçen yıl 100 TL maliyeti olan ürünleri bu yıl;
– 193 TL ye maledebiliyor;
– 148 TL ye satıyorlar.
Yani 45 TL zararına.
Açıklanan rakamlara göre yıllık bazda;
Tüketici enflasyonu TÜFE %48,
Üretici enflasyonu ÜFE%93.
Ve bu fark oransal olarak uzun süredir devam ediyor.
Yani son ay yada aylara mahsus değil.
Yani TÜİK verilerine göre, üretici net bir şekilde açık ara ve uzun süredir “zararına” satıyor.
Yada????
Hayırsever işadamı Rezanın kokusu Amerika’dan çıkıp tüm Dünyaya yayılmıştı.
Bakalım bu ne zaman patlayacak?
Şaşırdık mı? hayır.
Troller yorumları ile akıllara seza çıkarımlar yapmadan fıkrayı yapıştıralım. Çünkü memleketin durumu ancak trajikomik olarak nitelendirilebilir.
“Dursun ile İdris, borç meselesinden dolayı mahkemelikler. Hakim, davacı Dursun’un şikayetini hatırlatmış İdris’e.
Sonra da, “Dursun’dan aldığın borcu niye ödemiyorsun?” diye sormuş. İdris, “Dursun kim?” demiş; “Ben Dursun diye birini tanımayrum ki!”. Bunun üzerine Dursun’a dönmüş hakim; “Bak adam seni tanımadığını söylüyor. Seni tanımayan bir adam, senden nasıl borç para almış olabilir ki?”
Dursun hiddetle gürlemiş; “Haçan” demiş, “O beni tanımaysa, ben de onu hiç tanımayrum!”
Yoruma kapalı.