Günlüğüme not düşüyorum, ama herkes okusun isterim

35
Beyaz Saray'da basın odasındayım, yıl 1999 olabilir...
Reklam

Önce eski bir anı.

1999 yılı olmalı. Başbakan Bülent Ecevit‘le ABD’nin başkenti Washington’dayız. Önemli gezinin en önemli bölümü Beyaz Saray ziyareti. Amerikalı meslektaşlar, ABD’de görevli Türk ve Türkiye’den gitme gazeteciler olarak, biraz sonra iki lideri yanyana görmemize izin verilmesini bekliyoruz.

Canım sıkıldı bahçeye çıktım. O sırada bir düşünce üreten kuruluştan aldığı davetle zaten Washington’da bulunan Cengiz Çandar’ın iki Amerikalı’nın kolunda bahçede tur attığını fark ettim. Uzaktan “Gel” işareti alınca yanlarına yaklaştığımda, sağ taraftaki Amerikalı’nın kısa süre öncesine kadar Ankara’da görevli bir diplomat, diğerinin de Başkan Bill Clinton’ın Avrupa ve Ortadoğu danışmanı olduğunu gördüm.

Beyaz Saray ve bahçede bekleşen gazeteciler...
Beyaz Saray ve bahçede bekleşen gazeteciler…

Daha Cengiz Çandar’ın takdimine fırsat vermeden, Ankara’dan Washington’a yeni gelmiş diplomat (Nick Kass), diğerine (Philip Gordon) beni ismimle tanıttı. İlk kez orada karşılaştığım danışman ne dese beğenirsiniz: “Tanımam mı? Her gün yazılarını Beyaz Saray’da hepimiz dikkatle okuyoruz.”

Biraz alınır gibi mi oldu Cengiz Çandar? Olabilir.

Uykusunu kaçırdığım Amerikalı

O olaydan birkaç yıl sonra, ‘1 Mart tezkeresi’ (2003) öncesi günlerde, ABD Büyükelçiliği’nde, gazetelerin Ankara temsilcileri olarak bulunuyoruz. Benim ‘Alman soyadlı Amerikalı diplomat’ diye andığım büyükelçilik görevlisi o günlerde AK Parti milletvekillerini yakın tâkibe almış, tezkerenin kazaya uğramaması için canla başla çalışıyor, ben de onun her hareketini izleyip yazıyorum.

Büyükelçiliğin 2 numarası, bir ara beni kenara çekip, “Sizin yüzünüzden sabaha karşı yatağa giriyorum” deyiverdi.

Uykusunu kaçırmak için ne yapmış olacağımı ben düşünedurayım, Amerikalı sözlerine şöyle devam etti: “Gazetenizin internet sitesine yazınızın konulmasına kadar kendimi uyanık tutmak zorunda hissediyorum da… Yattıktan sonra da gözüme uyku zaten girmiyor…”

Reklam
ABD'nin Ankara Büyükelçiliği
ABD’nin Ankara Büyükelçiliği

Takip edilmek her zaman takdir edilmek anlamına gelmez, ama kesinlikle dikkate alınmak anlamına gelir…

Yerli örnekler de var, fakat bugünlerde yaşanan olaylar açısından ABD önem taşıdığı için bu iki olayı özellikle o ülkeden seçtim.

Beni mazur görün

Bazen günün gelişmelerini izlerken o günkü yazımla irtibat kurarım… Ardından aklım bana bunun kuruntu olduğunu söyler… Ardından belleğim yukarıda anlattığım türden anıları ön plana getirir… Ardından gözümün önünde yazımın internet sitesine konulduğu saati bilgisayarı başında bekleyen diplomat hayali belirir… Ardından aklım yine devreye girer…

Son günlerde birkaç kez oldu bir önceki paragrafta aktardığım çelişkiler…

Musul’a düzenlenen harekâtın ‘Haçlı Seferi’ görüntüsü taşıması ihtimalini gündeme getirdiğim gün, tabii yazımın internetten ulaşılabilir olduğu saatten daha sonra, IŞİD’e karşı düzenlenen harekâtın her tarafında ABD, Fransa ve İngiltere izleri bulunduğu halde, Arap ve Kürt unsurların asker ve polislerinin ön planda olduğu görüntüsünün tercih edildiği görüldü.

ABD, Fransa ve İngiltere, havadan ve karadan, uçakları ve tanklarıyla sanki harekâta hiç katılmıyorlarmış gibi yapıyor…

TV ekranlarına, gazete manşetlerine de kamyonları üzerinde IŞİD’le savaşmaya giden Iraklı asker ve polislerin görüntüleri yansıtılıyor…

“Yine okumuş olmalılar” diye düşündüm ve kendime pay çıkardım…

Reklam
İki yıl beklendi ve…

Musul’u IŞİD’in elinden kurtarmayı amaçlayan harekâtın hazırlıklarının iki yıldır sürdüğü biliniyor. Yani IŞİD’in Suriye’deki varlığını Irak’a taşıdığı ve Musul’u eline geçirerek bütün dünyanın dikkatini üzerinde topladığı ilk günlerden beri…

Beklendi beklendi ve birdenbire şimdi başlatıldı harekât…

Türkiye’yi bu seferden uzak tutma görevi de Irak yönetimine verildi.

İlk gün (16 Ekim) sıcağı sıcağına yazdığım konuya ilişkin yazımda, büyük kuşkumu Amaç bu harekât ile IŞİD’i bütünüyle ortadan kaldırmak mı, yoksa bir ‘haydut devlet’ daha mı ortaya çıkarmak?” sorusuyla ifade edip “Bu denklemde ülkemiz olmadığı için üzülmemeliyiz” sonucuna varmıştım.

Hâlâ öyle düşünüyorum.

Ertesi gün (17 Ekim), ABD, Fransa ve İngiltere öncülüğünde yürütülen harekâtın, Ortadoğu insanının bilinç-altında yerleşik halde duran ‘Haçlı Seferleri’ tarihi arka-planı yüzünden, zaten var olan Batı ürpertisini yeniden canlandırma sonucu vereceği düşüncemi okurlarla paylaştım.

Bir de, IŞİD yenilse ve bu topraklardan def edilse bile, onun yerini ondan daha vahşi bir başkasının alabileceği beklentimi…

Doğru olanı da şöyle formüle ettim: “Keşke Türkiye İslâm Dünyası’nı ayaklandıracak bir hamleyle büyük bir cephe oluşturabilse ve sorunun çözümü bu coğrafya içerisinde sağlanabilseydi.”

Ardından, dün (18 Ekim), “Doğulu-Batılı güçlerin birleşip yürüttüğü bir savaşla dünya tarihinde daha önce hiç karşılaşılmadığını” ve savaşın bazılarının bekledikleri türden ‘İslâm Dünyası’nın 30 yıl savaşı’ olabileceğine dikkat çektim.

Bir yerlerde yankı bulmuş mudur yazdıklarım?

Varak-ı mihri vefayı kim okur, kim dinler?

Uzaklarda bir yerlerde yankı bulmuş olsa bile, bizim ülkemiz sınırları içerisinde, politika belirleme mekanizmasında yer alanlar üzerinde, fazla bir etki fark edilmiyor.

Ankara, Musul’a doğru yol alan uluslararası güç içerisinde yer almak istediğini ısrarla tekrarlıyor.

Ben ise böyle bir hengâmede ülkemin adının geçmesinin doğru olmayacağı kanaatindeyim.

Haçlı Seferlerinden bir görüntü...
Haçlı Seferlerinden bir görüntü…

Musul harekâtının, sonunda bir paylaşım kavgasına evrileceği, o civardaki ekonomik değerlerin kurulacak bir masada yer alanlar arasında bölüşüleceği öngörülüyor olmalı ki, en yetkili ağızlar, “Biz de o masada yer alacağız” mesajını veriyor…

Kusura bakılmazsa, harekâtın amaçlarının bizler tarafından doğru okunamadığını, beklenen belki 100 ayrı ve hepsi de yakışıksız muhtemel sonuç senaryosu arasında paylaşıma dair birinin bulunmadığını düşünüyorum.

O yolda yapılan açıklamalar yüzünden, Batı’dan bakanların hakkımızdaki olumsuz kanaatlerinin bu süreçte İslâm Dünyası tarafından da paylaşılır hale gelmesiyle zora da düşebiliriz.

Sırf bu amaçla bile bizi uzakta tutma kararı almış olabilir harekâtta başı çeken ülkeler…

Türkiye’yi gözden düşürme operasyonuna dönüşebilir bu harekât…

Bu hengâme içerisinde unutuyoruz: Ülkemiz son 30 küsur yılı bir terör örgütüne karşı hâlâ sona erdiremediği bir mücadeleyle geçirdi; terör örgütlerinin tabiatı böyle, öldürmekle bitirilemiyorlar… IŞİD de temelde bir terör örgütü; o da uzun sürecek bir savaşa çevirebilir bu harekâtı…

Uzaktan gelen ülkeler için de uzun süren bir savaş tehdittir ama, Türkiye IŞİD’le cephe ülke olduğu için işimiz daha zor…

Ya Irak da, bu harekât etrafında çıkan tartışmalar yüzünden, etrafımızda sayıları hiç de az olmayan bize zarar vermeye hazır ‘düşman ülkeler’ arasına katılırsa?

Herkes vakitlice okuyabilsin diye bu yazıyı erkenden siteme yerleştiriyorum.

ΩΩΩΩ

Reklam

35 YORUMLAR

  1. Fehmi Bey,
    Siz gerçekten ABD, Fransa, İngiltere gibi ülkelerin işledikleri ya da izleyecekleri politikalarda bir etkiniz olduğunu düşünüyor Musunuz? Hayır Haçlı seferi gibi görünmez miti de ilk dillendiren şi değilsiniz. Kusura bakmayın ama lütfen tapmayın kendinizi bu duruma sokmayın.

  2. Fehmi bey, sizi 90’lı yıllardan beri takip ederim. Eski yazılarınızda hep umut aşılar, modern dünyanın emperyal egemenlerine kafa tutar, onların oyunlarını boşa çıkarma çabasında olurdunuz. Ancak karşıt olduğunuz dünyaya bu kadar entegre olacağınıza hiç ihtimal vermezdim. Artık yazılarınızdan anladığım: Siz dünyaya değil yansımasının düştüğü aynaya bakıp sadece kendinizi görüyorsunuz. Nedir yani eski hatıralarla övünüp beni hala anlamadınız tripleriyle Hükumete ve Cumhurbaşkanına laf çakmak. İnanın, kırılma nerdedir bilmem ama, Bilderberge katılmadan önceki Don Kişotvari cesur, pervasız ve umut dolu yazılarınızı özlüyorum. Mesela dünya 5’ten büyüktür diye haykıran liderimizin mücadelesine destek olmak size neden zül geliyor. Bu yazıyı yayınlamazsanız da ben onu sizin 90 lı yıllarda şevkle okuduğum yazıların vicdanına yazdım. Saygılarımla…

  3. Selamlar Fehmi Bey,
    Sizi 1997 yilindan itibaren yazilarinizi okur ve takip ederim.
    Belirgin bir cizginiz. Ozellikle kuresel aktorlerin plan ve arka plan ajandalarini desifre konularinda yol gosterici oldunuz bizim gibi genc nesillere.

    Ancak ozellikle, Ottowa’daki toplantidan sonra, yazilarinizda kuresel aktorlerle ilgili bir esneme daha dogrusu kaleme almama gibi his uyandiriyor.

    Bilgi ve tecrubelerinize ihtiyacimiz oldugu bu gunlerde, sahaya keskin bir giris yapmaniz dilegiyle….

    Saygilar.

    • Doğru bir tespit yaptığınız Ömer Bey, Bilderberg toplantısı sonrası bende ciddi bir konulara yaklaşım değişikliği oldu: O toplantı vesilesiyle tanıdığım ‘önemli kişiler’ ve orada dinlediğim konuşmalar bana gözlerimizde büyüttüğümüz insanlar ile Bilderberg gibi örgütlerin de etkisinin fazla olmayabileceğini düşündürdü.
      Sıfır etkili denilemez, ama üstesinden gelinemez bir etki de değil…
      O toplantı sonrasında bana daha fazla cesaret geldi diyebilirim.
      Tespitinizi paylaştığınız ve bana bu notu yazma fırsatı verdiğiniz için de teşekkürler…
      Fehmi Koru

  4. Ahhh Nurdan Hanim ve Orhan Bey
    Keske Fehmi bey su bilge ve arastirmaci kisiligini feto kimdir, cia baglantisi ne kadar derin? Fuller gercekten fetoyu neden sevsin.
    Kara kas kara goz bende de var .
    Yada amcam neden optu beni gibi laflar bosuna soylenmemistir sanirim.
    Osman ozsoyu izlediniz mi?

    Kimin kanalinda, hizmet dedigi grup kim?
    Neden asker olmak istedi prof olmak yerine?
    Vede balci denen diger zombi neden shok oldu erdogan canli yayina cikinca
    Neye dayanarak erdogan halki sokaga davet edemez dedi.
    Nato cu komutanlar ordudan uzaklastirilmis darbeyle
    Bu kotumu sizce kotuyse neden?
    Bence bu turkiyenin lehine
    Bakalim sigarayi nasil yakacagiz
    Selamlar

  5. Memleketimizde sizin gibi araştırmacı gazeteci çok az.. Düşünceleriniz uzun tecrübe ürünü Tebrikler fehmi bey iyiki varsınız yalnız dikkat edin Sizide muhalif fikirli olmakla suçlayıp Fetö diye yaftalamasınlar. Malum suçla-cezanın orantısız olduğu, yargısız infazların arttığı, Adaletin komisyonlara havale edildiği.. zor günlerden geçiyoruz. Selamlar

  6. Uluslararası bürokrasi çevrelerinin Fehmi abiyi yakından takip ettiği izlenimine bende katılıyorum, boşuna amerika ortadoğuda bataklığa saplanmadı… şaka şaka. Fehmi abiye bir sorum olacak. Abdülkadir Selvinin son yazısında musul operasyonuyla ilgili olarak, göç dalgası oluşturabileceği, pkknın kandil gibi ikinci bir üs kurma olasılığı, musulun demografik yapısının değiştirilmesi olasılığı gibi Türkiyenin çekincelerini dile getirmişti. Kendisinin dışında yürütülmek istenen bu operasyona Türkiyenin de katılmak istemesinin temelini “ekonomik paylaşım” olduğu fikri tek başına biraz eksik kalıyor. Kaldı ki amerikanın ıraka, suriyeye demokrasi getirdiğinden beri milyonlarca göçmen yükünü tek başına karşıladığı halde, “onlar sınır dışımızda nasıl düzen kurarlarsa kursunlar bizi ilgilendirmez” demek gerçeklerden hayli uzak kalmak demek değil mi. Ona bulaşma, buna bulaşma da, sözde müttfeiklerimizin kendilerine göre yapıp ettiklerinin ucu sürekli bize dokunuyor. Bizde masada olalım zararı aza indirelim.
    Sorum şu, bu misakı milliyi nereye koyacaz. Unutup üzerine su mu içelim.

  7. Makul ve mantıklı bir yaklaşım. Kanaatimce ,Türkiye’nin Musul ve Suriye’den uzak tutulmasının asıl nedeni , yeniden şekillenecek olan ortadoğuda kürtlere atfedilen önemin Türkiye tarafından idrak edilmemesinden kaynaklanıyor. Fehmi Bey, bu durumu tatlı uslubuyla bizim yöneticilere anlatsa iyi olur!

  8. Muhterem Fehmi bey,çok akademik ve sofistika olmayan bir yazıyla karışan birçok elin çekiştirerek,”arap saçına”döndürdüğü Orta doğu cehennemini sadeleştirerek yazarsanız şahsen çok memnun olurum.Buna çok ihtiyacımız var.Birazdan başlayacak tartışma programlarını dinleyince kafam iyice karışacak,çünkü herkes başka telden çalıyor.Orkestra şefleri de yetersiz olunca konserin tadı olmuyor.Bir başka istirhamım da şu,Zaten şeffaf olmayan 15 Temmuz esrarengiz belasının,Orta doğunun gölgesiyle karanlığı arttı.Oraya da SANSÜRSÜZ bir ışık tutarsanız duacı olurum.Esselamü aleyküm ve rahmetullah.

  9. Sayın KORU, ABD – AB’nin politikalarını Türkiyenin çıkarlarıyla özdeşleştirip servise sunmakta pek mahirdir. Tezkere olayında olduğu gibi Türkiyeyi oyunun dışında tutmak için bayağı çaba sarfetti. Fakat türkiye yumurta kapıya gelmeden harekete geçemeyen bir ülke oldu. Fırat kalkanında ne kadar geç kalındığı
    ortada. Pro aktif bir politika yapmak zorundayız. Yurtta sus, cihanda sus dönemi çoktan geçti. Musula 60 a yakın ülke müdahil fakat Türkiye Seyirci kalsın mantığı tavsiye ediliyor.

    Zamanında yapılmayan geç kalmış politikalar çok pahalıya patlayabilir. Hesaplanmış risklere girmek zorundayız.

    • Sayın okuyucu,

      2014 tezkeresini geçirmemiz ABD – AB politikalarına ters miydi yoksa onların da istediği bir şey miydi?

      ABD Savunma Bakanı: “Çok olumlu bir gelişme olarak görüyoruz. Tezkerenin Meclis’ten büyük çoğunlukla geçmesinden de memnunuz”. İlgili yazı linki:
      http://www.hurriyet.com.tr/abd-savunma-bakani-hageldan-tezkere-aciklamasi-27319715

      Batı bu tezkereyi geçirmemizi istiyordu. Keza üs sahibi oldular. Bu sayede çok düşük maliyetlerle bir sürü operasyon yürütebiliyorlar komşu ülkelerimiz üstünde. Devletimiz de bu tezkere ile bir şeyler elde etmeyi planlıyordur, kendi oyunu vardır. İşin sonunda ne kazandık ne kaybettik muhasebesi hem devletimiz, hem medya ve akademik dünya tarafından yapılacaktır..

      Yukarıda yazdığım bilgiler ışığında, “Fehmi Koru’nun bu tezkereye ve 1 Mart Tezkeresi’ne karşı olması ABD – AB politikalarının servisi” yorumunuz gerçeklikten kopuk. Fehmi Koru’nun bakış açısı ABD – AB ile zaman zaman uyumlu, zaman zaman uyumsuz oluyor. Çünkü olaylara başkalarının penceresinden değil, kendi penceresinden bakıyor. O pencerede gördüğü şey ise, “Orta Doğu’da savaş değil, barış. Karışıklık varsa, kendi coğrafyası içinde halledebilen bir Orta Doğu”.

      “Siyasette suskunluk kötüdür, aktif olmak gerekiyor” düşüncenizle ilgili bir yorum yapmayacağım. Tartışmalara genelde müdahil olmuyorum…

      Saygılar.

  10. ABD öncülüğündeki Batılı emperyal güçler Ortadoğu problemini çözmeye çalışmıyor, tam tersine problemi çözülemez hale getirmeye çalışıyor. Amaç İsrail’in güvenliğini sağlamak ve bunu kalıcı hale getirmektir. Musul ve Kerkük petrolleri de bu amaçla tavşanlara uzatılan ‘havuç’lardan birisidir. Bu petrol alanları ‘Emperyal Batı’ya kayıtsız şartsız biat edenlere bırakılacaktır. Ancak önce uzun bir süre ortalığı karıştırmak için kullanılacaktır.

    Bu projede Müslüman ülkelerin görevleri de aşağıda tanımlanmıştır :
    “Göreviniz tehlike … Göreviniz birbirinizi yemektir”. Eğer görevini yapmak istemeyen Müslüman bir ülke olursa görevini yapmak isteyen başka bir Müslüman ülke/örgüt ona görevini hatırlatır. (Yönetmelik maddesi gibi oldu …)

    Bu aptalca ve onursuz durumdan Müslüman ülkeler nasıl kurtulur ? Kısa vadede zor soru, ancak önce ‘püf noktasını’ görmek gerekir.

  11. Fehmi Korunun bilgisini tartismak için yazdigi yazilari anlamak lazim. Fehmi bey yazilarini tarihler ve deliller ile yazar, yazilarini anlamak veya anliya bilmek için onu her gün yazdigi yazilari bir kaç kez tekrar tekrar okumak gerek. Bunun yani sirada dünya basinini takip etmek tarafsiz, iftirasiz, ve yalansiz bir medya olan gazetecileri hapisde olmayan bir ülkede yasamak gerek oldugunu düsünuyorum veya yalan kiskanç, iftiraci ve saldirgan yazarlarin yazilarina kanmamak gerek bunlarida Fehmi beyi araliksiz takip edenler çok iyi bilir. Fehmi bey ben bu yaziniz için tesekür etmistim fakat yorum yapmamisdim, bu yaziyi okuyunca sizin o günün gündemini takib eden yazi dizilerinizi hatirladim. Yarinki yazinizi simdiden tahmin edebiliyorum, bakalim bu tahminim de yanilacakmiyim sizin yazilarinizda simdiye kadar pek yanilmadim. Hosca kalin

  12. İyi ki varsınız Sn. Koru. Anladım ben durumu şimdi…

    Batılı ülkeler ve özellikle de Irak; Türkiye’yi çok sevdikleri ve muhtemel bir olumsuz algıdan korumak istedikleri için uzak tutuyorlar onu Musul harekatından…

    İnanın ben asla düşünemezdim böyle bir durumu…

    Boşuna dememiş Atatürk her görüşün üstünde bir görüş vardır diye…

  13. ayrıca Amerika ırak a müdahaleden sonra hani özgürlüğünü sağlayacağı, üzerine tanklarla demokrasi ihraç ettiği bu günde can çekişen ıraktan savaş tazminatı olarak neler aldı. bölgeye getirdiği silahları hangi şartlarda ırak hükümetine bıraktı. bu silahların türleri ve yaşları ne idi lütfen bu konularda da bizi aydınlatın.

  14. Fehmi Abi yi her okuduğumda batının düşünceleri ile paralellik görüyorum. İçimdeki his, tezkere meselesinde Türkiye’nin bu işe bulaşmamasını savunurken de aslında ince bir taktikle aslında ABD nin isteklerini dillendiriyor, diyor bana.

  15. fehmi bey yazılarınızdan algıladığım kadarıyla ya bölgeyi iyi analiz edemiyorsunuz yada Amerika koridorlarında konu böyle görünüyor. otuz yıldır pkk yı devlet bitirememiş öylemi. bölgenin insanı olarak size bir şey söylemek istiyorum. abd ve Avrupa pkk ya verdiği desteği geri çeksin 24 saat bu örgütün bitmesi için yeterli süredir. şayet bunların neler olduğunu merak ediyorsanız email adresimden bana ulaşabilirsiniz. Amerika ırakta getirdiği koku alma köpeklerine dahi 6500 $ maaş aldıysa bölgede artık nasıl bir paylaşım olmayacakmış bilemiyorum. valla bildiğim bir tek şey var o da kırk sekiz yaşına geldiğimde gördüğümdür. abd ve Avrupa binmediği eşşeğin önüne ot koymaz. bölge ile alakalı yazı yazacak kadar bilgiye sahipseniz sizden ricam abd ve Avrupalı şirketlerin ırakta yaptığı sözleşmeleri ve şartları ile birlikte bize açıklayınız. eğer bu konular hakkında yeter bilginiz yoksa lütfen onu da beyan ediniz. Türkiye tam anlamıyla terör örgütleri ile komşu yapılmak isteniyor neden?

  16. Epeydir yorum yazmıyordum. Beyaz saray’ın basın odasındaki fotoğrafınızda giydiğiniz baklava dilimli kazağınızı görünce dayanamadım yazayım dedim? Kazak epey nostaljikmiş. Umarım saklıyorsunuzdur. İyi çalışmalar diliyor sevgi ve selamlarımı gönderiyorum.

  17. Musul harekatında neden Fransa çok aktif? IŞİD’ in bu bölgedeki misyonu Türk Ordusu’nun sınırları aşmasıyla son bulmuştur çünkü IŞİD ile açılmak istenen koridor Fırat Kalkanı ile engellenmiştir. IŞİD’ in yeni görev alanı Afrika’dır. Fransa’nın ise Afrika’da birçok sömürgesi var ve buralarda filizlenecek terör olayları Fransızları epey fakirleştirir, o nedenle Fransa işi Ortadoğu’da bitirip terörün Afrika’ya geçmesini istemez.
    Türkiye neden Musul’da olmalı? Ortadoğu enerji havzasının kontrolü ABD, Rusya ve Türkiye tarafından sağlanacaktır, Avrupa ve Çin bu bölgeden uzak tutulacaktır. ABD Kasımdaki Başkanlık seçimlerinden sonra daha çok Afrika ile ilgilenecektir, Fransa da bu ilgi esnasında Afrika’daki menfaatleri zarar görmesin diye ABD’nin dizinin dibinden ayrılmıyor.

  18. Türk DEVLETİ haykırıyordu. “Siz imza attığımız Lozan’ı tanımadınız. Biz de bundan zaten çok memnun değildik. Madem bunu siz bozdunuz biz de Misak-ı Milli’ye geri dönüyoruz” dedi….

  19. Fehmi Bey, ABD, Fransa, İngiltere, iran, Rusya ve diğer devletlerin Suriye ve Irakta ne işleri olduğunu anlat. Bizim neden oralarda olmamız gerektiğini biz anlayalım. Korkakların gelecekte varlıklarını sürdürmeleri başkalarının insiyatifindedir.

  20. Bu harekâtta olmaması gerekirdi kısmına katılmıyorum. Türkiye gözden düşse ne olur? karalansa ne olur? Biz osmanlının torunu olmak şerefinden dolayı kara defterlerindeyiz zaten. Türkiye yalnızdır herzaman….

  21. Siz münasebetsiz sorular sormaya devam edin biz de okumaya . Bir şeyler yapması gerekenler de yapmaya devam edecektir. Alem terennüm eyler , Arif alemi temaşa eyler demişler. Arif olmasak da seyretmeye devam edecegiz ki belki bir gün hakikatı kavrarız.

  22. Bu resimdeki görünüşü, Turgut Özal ve Erbakan hocanın gençliğine benzettim. içimde geçen acaba siyasete girmiş olsaydınız onlar gibi Türk siyasetine damga vururmuydunuz. sanki olabilirdi gibi geliyor bana.

  23. Biz de bunca zamandır sizi boşuna takip etmiyoruz. Keşke takip etmesi gerekenler de üstlerine düşeni yapsa. Malesef okuyup okuyup iç geçirmekten başka bir şey gelmiyor elimizden. Kaleminize sağlık.

  24. Fehmi Bey’in yazıları, emek mahsulü yazılardır. Yani baştan savma değildir, özene bezene yazılmıştır. Bugünkü yazısı da öyle.

    Velakin öngörülerinin isabetli olduğu çok şüpheli. Daha doğrusu ileri sürdüğü fikirlerde bir orijinallik yok. Türkiye’nin klasik politikasından başka bir şey değil: Aman biz bu işten uzak duralım. Yani meydanı İngiltere’ye, ABD’ye, Fransa’ya bırakalım. Bu tür olaylara bulaşmak bizi aşar.

    Elbette konunun riskli yönleri var. Ama risk üstlenmeden başarılı olmak, iyi bir sonuç almak da pek mümkün değil. ABD, İngiltere dünyanın öbür ucundan gelip komşu ülkede cirit atarken, bizim buna seyirci kalmamızda bir orijinallik göremediğimi tekrar etmeliyim.

  25. Söylediklerinizde haklısınız, sonuçta ülkemiz doğu ile batı arasında gerçekten tam bir eşik. Batıdan bakanlara göre doğuyuz, doğudan bakanlara göre batıyız. Aslında ikisi de değiliz. O yüzden ne batı politikalarını (iç veya dış fark etmeksizin) olduğu gibi kopyalayıp ülkemize uyarlamalı ne de doğunun tepkisel ve gelenekçi mantıksızlığına hapsolmalıyız. Sırtımızı kimseye yaslamadan, kendi ayaklarımızın üstünde durarak; gerektiğinde batının da doğunun da baktığında faydalı bir şeyler bulabileceği politika ve düşünce ortamı oluşturmalıyız. Batısından doğusuna, ülkemizin bulunduğu coğrafya özgün olmayı gerektiriyor.

  26. Yahu adam kollarına girmiş geziyormuş işte. Sen onları süzerken el etmiş, çağırmış. Ne alınacak!?
    ABD’lilerin övgüde fazla ileri gittikleri de düşünülürse çok çok bıyık altından gülmüştür Çandar..

  27. Erken paylaşmanız çok iyi oluyor. İmkan olursa sabah namazından sonra paylaşsanız çok daha iyi olur. Doğrusunu söylemek gerekirse tel elime alıdığımda ilk sizin sayfaya bakıyorum. Veselam.

  28. Aslinfa cok acik yazsaniz da herkes anlasa ya. Kalin kafalilar cok iceride ve disarida. Herkes devlet bahceli yada sen ben degil. Devlet Bahçeli’nin mezhepsel aciklamalari iyi analiz edilmeli 15 yil once arkadasima israil kokenli bir mail listten gelen emaili okudugumda sok olmustum. Aynen ortadugudaki bugunu anlatiyordu.

    Rusyami abd mi dediniz ya bende pardon demek istedim aslinda. Turkiye rusya ve iran bolge barisi icin bir anlasma imzalamali acilen Iraktaki ne b…ksa o sia orgutunun adi. Iran acilen o orgutle bagini kesmeli. Bizde sivri dillikten vazgecip bolgede dostluk ve barisi yukseltmeliyiz. Axilen yollar aranmali irakla iliskilerin duzeltilmesi icin. Birileri dugmeye basti. GizLi el sozde sunni daesi bitirip sozde sia milislerini sunnilere karsi kullanmak icin buyuk caba sarfediyor. Inanilillr gibi degil. Dimi? Bravo fehmi bey. Yuksek sesle konusun ve bunu feto yu dinleme meclis komisyonunda dillendirin

    Gizli odaklarin oyununa gelmeyelim.

    Saygilar,

    Pilim bitiyor

  29. Tesekürler Fehmi bey, ben üç gün önce 15 günlügüne Seattledan Dallasa geldim, üç gün sizin yazilarinizi sabah kalkincà okudum sizde bilirsiniz Dallas Seattledan iki saat ilerde sizin yazilariniz genellikle Türkiye saati ile sekiz sekiz buçuk arasi internete giriyor Seattle da gece 22 veya 2:30 gibi o saate okuyup ondan sonra uyuyorum. Bugünde siteye sadece reklamlara tiklamak için girdim yeni yazinizi görünce çok sevindim. Bizleri düsündügünz ve yazilariniz için tekrar tesekürler. Allaha emanet olunuz.

    • Nurdan Hanım, bizleri mahçup ediyorsunuz.
      Bu siteye başladığımda sizin gibi okurlarla karşı karşıya gelebilmeyi umuyordum; sizin ve diğer okurların varlığı beni mutlu ediyor ve şevkimi artırıyor.
      Vaktiniz olmadığı için yazıları daha sonra okumak üzere, ama sitenin 3-5 kuruş daha fazla geliri olsun diye, yine de reklâmlara tıklamak için girmeniz ve bunu da diğer okurlarla paylaşmanız…
      İki gündür hep bu konu üzerinde düşünüyorum.
      Ne diyebilirim ki ”Sağolun” demekten başka?
      Sağolun, var olun…
      Fehmi Koru

Yoruma kapalı.