Hakkında hiç de iyi şeyler düşünmediğim Baba Bush'un cenaze törenini izlerken aklıma gelenler…

9
Reklam

Bush Ailesi‘ni sevmem gerekmiyor. Bugün bizim bölgemizi etkisi altında tutan kan ve ateş çemberini tarihin TV ekranından (CNN) canlı yayınlanan Irak’a karşı savaşıyla ilk başlatan Baba Bush‘tu (George H. W. Bush), 11 Eylül uğursuz eylemlerini bahane edip bütün bölgeyi ordusuyla işgal etmeye gelen de oğlu (George W. Bush).
İkisi hakkındaki olumsuz değerlendirme yazılarım arşivde duruyor.
Baba Bush öldü ve dün cenaze töreni Washington’da yapıldı.
Sevmesem de ikisinin başrolünde yer aldığı cenaze törenini TV’den ilgiyle izledim.
ABD’nin halen sağ olan beş başkanı onu yolcu etmek üzere kilisedeydi.
Daha da önemlisi, 94 yıllık hayatında Baba Bush‘un yolunun kesiştiği, dostluk kurduğu, değişik devlet görevlerinde ve en son başkanlık döneminde birlikte çalıştığı hemen herkes törende yerini almıştı.
Teksas’tan Temsilciler Meclisi üyeliği, BM’de ve Çin’de büyükelçiliği, CIA direktörlüğü yapmış, Ronald Reagan‘ın başkan yardımcılığı sonrasında başkan seçilmiş biriydi Baba Bush
Kilise çatısı altında toplanan insanları gözden geçirir, kendisinin bizzat seçtiği insanların hakkında yaptıkları konuşmaları dikkatle dinlerken önceden provası yapılmış bir olaya tanık olduğum hissine kapıldım.
Öyleymiş. Cenaze törenini en ince ayrıntılarına kadar Baba Bush‘un kendisi ölmeden hayli zaman önce planlamış.
Amerikalılar böyle olayları belli bir amaçla kullanmayı severler. Baba Bush da cenaze törenini kendisi üzerinden ülkesinin reklamı olacak biçimde düzenlemiş…
Şu sözler 1989 yılında başkan seçildiğinde, Beyaz Saray’a taşınacağı gün yapılan yemin töreninde halka hitabından:

“Çocuklarımıza daha büyük bir otomobil, daha yüklü bir banka hesabı bırakma umuduyla yaşamamalıyız. Sadık bir dost, sevecen bir baba ve anne olma, içinde yer aldığı kenti, mahalleyi ve aileyi ilk halinden daha iyi hale getirmiş bir vatandaş olma hissini onlara verme umuduna sahip olmalıyız. Artık onlarla birlikte olmadığımızda bizimle birlikte çalışan kadınlar ve erkeklerin bizim arkamızdan ne demelerini bekleriz? Kendimizi etrafımızdaki herkesten daha fazla başarıya şartladığımızı mı, yoksa hasta bir çocuk acaba iyileşti mi diye sormak ve bu yolla dostluğumuzu karşımızdakilere aktarmak için bir anlığına durma ihtiyacı duyduğumuzu söylemelerini mi?”

Oğlu dünkü törende babasını anlattığı konuşması sırasında hatırlattı yıllar öncesine ait bu sözleri.

Bir an kendimizi yoklayalım

ABD’de dün yapılan törende verilen fotoğrafın benzeri bizde söz konusu olabilir mi?
Diyelim olabildi, herhangi bir devlet büyüğünü ebediyete uğurlarken yapılan-yapılacak olan törende neler yaşanır, bir düşünün bakalım.
Baba Bush iki döneme uzanabilen başkanlık serüveninde yalnızca ilk dört yılla sınırlı kalmış az sayıdaki başkanlardan. Karşısına rakip olarak çıkan, önemsiz bir eyaletin valisi olduğu için halk tarafından fazla tanınmayan Bill Clinton tarafından başkanlık yarışında hezimete uğratılmıştı Baba Bush.
Clinton eşiyle birlikte cenaze töreninde yer aldı.
Daha da önemlisi, Clinton‘dan sonra Bush Ailesi adına girdiği yarışı kazanarak Beyaz Saray’a taşınmayı başarmış Oğul Bush, cenaze töreninde yaptığı konuşmada, iki rakibin sonradan çok yakın ilişki kurduklarını “Biz çocukları, Clinton’ın da içinde yer aldığı bazılarının, babamın bizimle aynı anne-babadan olmamış çocukları olduğunu bilirdik” sözleriyle aktardı.
Kameraların o anda üzerinde odaklandığı Bill Clinton ile eşinin o sözleri başlarını sallayarak onayladıklarını gördük.
Siyaseti kavga -hatta bir tür savaş- olarak algılayıp farklı bakış açısına sahip olanlara ‘düşman’ gözüyle bakılan bir geleceğimiz var bizim. Çoktan toprak olmuş tarihi şahsiyetlerimizi bile değerlendirirken aynı hasmane gözlüklerimizi takıyoruz. Birbirimize acımamız yok ve yaşatmayı değil kahretmeyi yöntem olarak yeğliyoruz. En büyük zaferin kalpleri kazanmak olduğunu aklımıza bile getirmiyoruz.
Bush’lar, babası da oğlu da, ABD tarihinde ‘iyi’ ve ‘başarılı’ sayılan başkanlar arasında yer almıyorlar. İkisi de zamanında kalabalık kitlelerin aleyhte nümayişleriyle karşılaşmış, kınanmış ve unutulmaya terk edilmişlerdi.
Öyle de olmaları gerekiyordu.
Ancak işte görüyoruz, onlar bile, bir cenaze töreni vesilesiyle kendilerini hatırlatabiliyorlar.
Türkiye büyük devlet olmak, Türk siyasetçiler başkalarından saygı görmek istiyor.
Bunun yolu, kendimizi, daha doğrusu hasletlerimizi takviye etmekten geçiyor.
Cenaze törenini izlerken işte bunları düşündüm.
ΩΩΩΩ

Reklam

9 YORUMLAR

  1. Ikinci donem secilmemesinde Israil’in* rolu çok büyük. Cunki baba Bush, Israil’e yapilacak yerleşim kredi garantilerine karşı cikti. Yoksa, Amerikan cikarlari icin ondan daha iyi bir baskan çok az çıkar. Oglu ile Isim benzerliği sebebiyle ayni kefeye konmasi da büyük bir haksizlik ki ogul Bush’un seciminde de Israil’in rolu kesinlikle vardir – aynen Trump’un secilmesinde olduğu gibi. (*Burada ‘Israil’, Israil ve Israil’in cikarlarini Amerika’ya denk veya ondan ustte tutan kisi ve kurumların adidir.)

  2. Bende Özal’ı hatırladım. Bu zalimlerle boğazda yaptığı tekne turu gözümün önüne geldi.

  3. Kendine iyi davranan bir Batı izledik akşam.
    Kendini sevdiği kadar kendi gibileri de seven.
    Bir arada yaşama kültürüne sahip olan.
    Sapla samanı karıştırmamayı bilen.
    İktidarın oyuncağı ve zırtapozu olmamayı seçen.
    Bunu engellemek için iktidarı süreli kılan.
    Kazanmayı da kaybetmeyi de bilen.
    Kamusal olana değer veren.
    Kendini değerli kıldığı kamunun içinde gören.
    İnsani ve dünyevi zenginliğine sahip çıkan.
    En azından sınıfının değerlerini ayırımsız uygulayan.
    Ne diyelim darısı başımıza.
    Kıskançlığa, öfkeye ve hınca kapılmadan.
    En azından kendi kendimize iyi olarak,
    Ve kendi kaderimize sahip çıkarak.

  4. Adil Düzen
    Selçuklular, Abbasiler halifelere sonuna kadar sadık kaldılar. Osmanlılar da Selçuklu hükümdarlarına sonuna kadar sadık kaldı. Cumhuriyet Abdülhamit düşmanlığı üzerine kuruldu. Demokrat Parti CHP düşmanlığı ile iktidar oldu. AK Parti muhalefetin tek konusu oldu. Bugün de bu devam ediyor.
    MSP, CHP ile koalisyon yaptı. MHP ile seçim ittifakı yaptı. Doğru Yol Partisi’ni dışarıdan destekledi. Akevler ile irtibatı kesen MSP şimdi ne yaptığını kendisi bile bilmiyor. Akevler gelecekte Adil Düzen Partisi’ni kuracaktır. İktidar olmak için değil ortaklık düzenini halka ve partilere anlatmak için. Kur’an’a göre siyaset ‘sen in ben çıkayım’ değildir. Siyaset, ‘Sen kal ama hakkın yanında olarak kal’ için yapılır.
    Akevler’in düşmanlık yaptığı parti olmamalıdır. PKK’ya karşıdır ama HDP’yi hep savunmuştur.
    Sabırla bekliyoruz. Semt kooperatifleri içinde halkımızı barıştıracağız inşallah.

  5. “ABD’de dün yapılan törende verilen fotoğrafın benzeri bizde söz konusu olabilir mi?”
    Olur olur…
    Ben de olmaz diyordum.
    Vaktiyle Erdoğan Bahçeli iklisinden biri ölse diğeri cenazesine bile gitmez diyordum.
    İşte gördünüz…Kanka oldular.
    Hala Youtube da birbirlerine söyledikleri ağır hakaret ve eleştiriler duruyor oysa.

  6. Rahmetle yad edemeyeceğim seni Bush. Çeşitli bahaneler üreterek müslüman kanı içmeye and içmiş zalim sen ve oğlun bizlere büyük acılar yaşattı. Esfeli safilindeki yerine erişip ilahi adalet önünde hesap vereceğin gün başladı. Tüm zalimlere ibret olması temennisi ile.

  7. Buş ölduğu gün büyük oğlum ile telefonla konuşuyorduk, bana şunu söyledi “anne Buşun öldüğünü duyunca aklima 1990 daki o gece saat 3 te bizim evi ariyip ırak savaşının başladığını haber veren o telefonu hatirladım.”
    Evet o gece saat 3 te telefon çaldı ben cevap verince bir bayan ” savaş başladı televiziyonu aç”demişti.
    Telefon edende yalnış numarayi aramıştı faka yalnişlıkla aradığı numarda İrakta akrabalari olanin evi olduğunuda kendisi duyunca çok şaşirmiştı.
    O savaş Turkiyeye çok pahaliya patlamişti.
    Ayni zamandada, o dağda soğuktan ve işdikleri sudan dolayide epeycede Iraklının hayatinada mal oldu.
    6 kişilik bir ailede bende 1/5 yil 3 kişilik ailde onlarla birlikte 2 ay kalmişlardi.
    Daha sonra Iraka dönmek istediler, ben birakmadım ve Birleşmiş milletlere muracaat ettiler.
    BM vasitasi ile bir aile Kanadaya kardeşleri ABD ye, diğer 3 kişilim ailede Avusturalyaya gittiler.
    İşte baba Büşun orta doğuyu kan gölüne çevirerek maddi manevi bizlere yaşattırdıği o olayları öldüğünde 41 yaşinda olan oğlum o zamanlar daha 13 yaşinda idi ve o sene 5 dersten ikmale kalmişti.
    Kendisi halen daha bana kiziyor, sen bizi değil onlari düşuniyordun diye.
    Buş, Saddam, ve diğerleri, makam mevki uğruna insan kani akitmak çok hoşlarina gidiyordu.
    Işin garip tarafı onlar gibilerinin sayisi azalacak yerde gittikçe artiyor.
    Amerkalilar başka ülkelere saldiranlari dahil öldükten sonra politikayi bir tarafa birakip öleni saygı ile aniyorlar, ve gittikçde büyüyorlar.
    Ya bizdeki bir takim yobazlar? Atatük, ınönü, Ecevit, ve diğerlerine karşı gaddarca saldiriyorlar, vede gittikçe de küçüliyorlar.
    Ölüden şeytan dahı vaz geçmişken bizdeki insanlar ellerinden gelse onlarin kemikletini mezarlarindan çikarip parçalarlar.

  8. İstiklal şairimiz mehmet akif avrupa seyehatinden döndüğünde oranın ahvalini soranlara işleri dinimiz gibi dinleride işimiz gibi cevabını vermiş.
    Yüz yıla yakın zaman geçti.bu söz maalesef eskimedi.
    İslam adına yola çıkanlar altınla dolu nehirlere daldı ve bu dünyanın geçici olduğunu ahiret hesabını unuttu veya kendine göre bir din icat etti.

  9. 1979’daki konuşmasında dikkatimi çeken bir birkac cümle vardı:“Çocuklarımıza daha büyük bir otomobil, daha yüklü bir banka hesabı bırakma umuduyla yaşamamalıyız. Sadık bir dost, sevecen bir baba ve anne olma, içinde yer aldığı kenti, mahalleyi ve aileyi ilk halinden daha iyi hale getirmiş bir vatandaş olma hissini onlara verme umuduna sahip olmalıyız.
    Hz Ömer hariç, bana bir tane devlet adamı gösterin ki çocuklarına mal mülk bırakmış olmasın. Evet her insan gibi birgün Liderler de ölecektir. Onca insanların vebali, yolsuzluğu, hırsızlığı, haksızlığı, adam kaytarmayi başka Devletleri gasp etmeyi de beraberinde mezara götürecekler. Herkes kendi cehhenem odunu beraberinde götürür derler ya; ne kadar da doğru bir söz… Baba Bush ve zalim Devlet liderleri de Cehennem odunu kendileri ile beraber götürecekler.
    SAYGILAR SEVGİLER

Yoruma kapalı.