Kimse şaşırdığını belli etmiyor ama Türkiye’nin dış politika kriterlerinde şaşırtıcı değişiklikler artık herkes tarafından fark ediliyor. AK Parti’nin iktidarının ilk dönemlerinde bugünküne benzer bir ortama girildiğinde “Eksen kaydı” diye yeri göğü inletenler çıkardı; bu defa tersine bir gelişme sert biçimde yaşanıyor, değişim AK Parti eliyle gerçekleştiği için olacak, şaşırıldığını belli eden bir ses kimseden çıkmıyor.
Oysa Türkiye’nin dış politikasında resmen kulvar değişikliğine gidildi.
Dün Brüksel’de katıldığı NATO dışişleri bakanları toplantısı sonrası gazetecilerin karşısına çıkan dışişleri bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun ağzından yeni bir ‘müjde’ daha duyuruldu: Mısır’la da yakınlaşılacakmış…
Okuyalım:
“Mısır’la da ilişkileri normalleştirme konusunda adımlar atıyoruz. İlerleyen günlerde de atacağız.”
‘Normalleşme’ ise bu yaşanan, şimdiye kadar izlenen politikanın ‘normal olmadığı’ en yetkili ağız tarafından ilan ediliyor demektir.
Gerçekten de yakın zamanlara kadar izlenen dış politika ‘normal’ değildi.
İlk ‘normalleşme’ Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile yaşandı. BAE’nin veliaht prensi ülkemize geldi, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan BAE’yi ziyaret etti.
İsrail ile arada buzlar vardı, onların eritildiğini ülkenin cumhurbaşkanı Isaac Herzog’un Ankara’ya gelmesiyle dünyaya duyurmuş olduk.
Suudi Arabistan’la ilişkilerimiz, İstanbul’daki başkonsolosluklarında Riyad’tan gelen 12 kişilik bir timin gazeteci Cemal Kaşıkçı’yı vahşice infaz etmeleri sonrasında yok denecek dereceye inmişti; dün İstanbul’da tim mensuplarının ‘sanık’ olarak yargılandığı dava durduruldu, dosya Suudi Arabistan’a havale edildi.
Her biri çok değil altı ay önce dahi öngörülemeyecek, öngörüp beklentisini açıklayan olsa üzerine lanetler yağdırılacak çapta gelişmeler bunlar…
Şimdi de sıra Mısır’da.
Mısır’da Müslüman Kardeşler üyesi olduğu bilinen cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin askeri darbeyle devrilmesi sonrasında yönetime geçen Abdülfettah el-Sisi’yi içine sindiremeyen az sayıdaki ülkelerin başında Türkiye geliyordu.
Tepkimizi ‘Rabia’ işaretiyle her fırsatta dışa vuruyorduk.
Yaklaşımlarımız değişti.
BAE’yi 15 Temmuz (2016) hain darbe girişimini finanse etme eleştirilerimizden vazgeçtik.
Davos toplantıları tarihine geçen 2009’daki ‘One Minute’ krizinde, İsrail, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ağzından en keskin dille suçlanmıştı; o üslubun yerini taziye mesajları almış bulunuyor.
Cemal Kaşıkçı cinayeti sonrasında Türkiye’nin öncülüğünde açılan medya taarruzuyla Suudi Arabistan köşeye sıkıştırılmış, BM tarafından görevlendirilmiş özel soruşturmacının ve ABD’de CIA’nin hazırladığı raporlar açıkça o ülkenin yönetimini suçlamış, bu yüzden Riyad’ta devreye sokulan bir mahkeme alelacele yürüttüğü yargılamayla -sonradan cezalar hafifletilse de- birkaç tim üyesine idam cezası vermişti.
Türkiye o yargılamanın biçimine de verilen cezalara da itiraz etmişti.
Yargısına güvenmediğimiz ülkeye, yargılasınlar diye, burada yürüyen davanın hatırları için kapattığımız dosyasını gönderiyoruz.
Kulvar değişikliği böyle bir şey.
Suudi Arabistan’da yönetimi elinde tutan veliaht prens Muhammed bin Salman, Körfez İşbirliği Teşkilatı içerisinde birlikte oldukları Arap ülkelerini İsrail’le ‘barış’ amaçlı bir ittifakın içerisinde yer almaya teşvik etmişti.
‘İbrahim İttifakı’ (Abraham Accords) Arap ülkelerinin daha önce ‘düşman’ diye andıkları İsrail’le diplomatik ilişki kurmalarını sağladı.
Türkiye ile özel ilişkisi sebebiyle Körfez İşbirliği Teşkilatı tarafından ambargoya muhatap Katar da, sonunda, diğer Körfez ülkeleri ile arasını düzeltti.
Mısır zaten İsrail ile 1970’li yıllardan beri ilişkisi bulunan bir ülke.
Ürdün de öyle.
Ankara ve Kahire’nin yakınlaşması ile Türkiye de İsrail’in oluşturmaya çalıştığı ‘barış’ çemberinde yer alan ülkeler arasına katılmış oldu.
Atılan bu adımların her birinin birer bedeli var doğal olarak.
Suudi Arabistan’la yakınlaşmak için Cemal Kaşıkçı davasından vazgeçildi sözgelimi.
İsrail ile yakınlaşma, Ankara’nın Filistin’de Hamas’a verdiği destekten ve gurbette yaşayan Hamas üyelerine Türkiye’de gösterilen kolaylıklardan vazgeçilmesini getirmiş olabilir.
Mısır’ın yakınlaşma için istediği bedel zaten biliniyor: İstanbul’dan Mısır başta olmak üzere Arap ülkelerine yayın yapan televizyon kanallarına gösterilen kolaylıkların sona erdirilmesi ve daha da önemlisi Türkiye’yi mekan tutmuş olan Müslüman Kardeşler mensuplarını himayeden vazgeçilmesi…
Dışişleri bakanı Çavuşoğlu’nun ‘atılacak yeni adımlar’ ile kast ettiği, bu konularda alınacak yeni tedbirler olabilir…
Yakınlaşmalar Arap ülkeleriyle oluyor görünse bile, girilen bu yeni kulvar Türkiye’nin Batı ülkeleri ve Rusya ile olan ilişkilerini de mutlaka etkileyecektir.
Etkilemeye başladı bile.
Hep merak edilen şu: Türkiye epeydir izlediği politik çizgisini sert bir manevra ile farklı bir kulvara taşıyor, bu belli; bunu gerçekleştirirken katlandığı zorlukları da biliyor, anlayabiliyoruz; ancak acaba bunlar ne için yapılıyor?
Ortalık spekülasyondan geçilmiyor.
Ekonomik sıkıntıları daha az hissettirecek parasal beklentiler ile gelişmeyi ilintilendirenler de var, beklentileri daha geniş tutanlar da…
Hatta, bu yoldaki spekülasyonlara bakıp ufukta erken seçim görenler de artmaya başladı.
Bilmiyorum, bilemiyorum.
Türkiye’nin bugünkü durumunu özetleyebilecek bir tespitim var ama: Her an her şeyin olabileceği bir ülke burası…
ΩΩΩΩ
Cevdet paşa ile Hammer’a kadar giderek patron trol lakabını bihakkın entel trol mertebesine terfi ettirecek abimiz birden akİt yorumcuları tadında bir yorum ile hepimizi dümur etmiş durumda. Ya kâfirlerden yanasın yada ?. Burayı doldurarak ve muhayyileniz elverdiğince şu Ramazan günü bir şeyler yazmanız mümkün mesela trol abi ve ablalarımdan 5’e kadar sayabilenler beş ve katları ile burayı doldurabilirler matematiği daha iyi olanlar 180 ve üstü sayıları sonsuzluğa doğru bükebilirler veyahut beyhude çaba bunlar oraya bir şey yazmayıp boş bırakalım bile diyebilirler. Yada kocaman bir sıfır bile yazabilirler. Samimi soruyorum şu son 20 sene zarfında İsveç size oturum verdi de gitmediniz mi? Dünkü çamlıca hutbesinden alıntı yapan kazete ne güzel olayı özetlemiş neymiş? “Türkiye’nin geri kalmışlığı sadece insanlarımızın günlük hayatlarındaki yoksulluklar, eksikliklerle ilgili değil; asıl geri kalmışlığı zihinlerde yaşamıştık.” Nereye doğru götürüldüğümüzün farkında mısınız?
TC hukuk değil guguk devletidir. Bak Kaşıkçı, Zarrab, Rahip Brunson, Cem Özdemir, Sezgin Baran Korkmaz… TC kırmızı çizgileri yerine yılbaşı donları olan bir devlettir. Suriye, Mısır, Suudiler, BAE, Katar, AB, ABD… TC Dünya’nın beşten büyük olduğunu iddia eden geri kalmış 105. devletidir. Dünya mutluluk sıralamasında sondan beşincidir. Enflasyonda sondan ikincidir. Tarım yapılabilir topraklarına konut yapan, fabrika yapan, madencilere ağaçları yok etmelerine izin veren… Ormanları için 4 uçak almayıp 14 bakan yardımcısına asgari ücretin 4 katı ücret ödeyen…
Yahya bey “TC hukuk değil guguk devletidir.” buyurmuşsunuz da;
Sıkıyorsa elektrik faturanızı bi ödemeyin, o zaman anlarsınız hukuk devleti mi yoksa guguk devleti miymiş:)
Akçakoca belediyesi 6 milyon liralık elektrik faturasını ödemedi ne olmuş. Hiç bir şey de olmadı.
H.Gayret kardaş , yahu bu işte bir yanlışlık var galiba !
Elektrik faturalarının parasını devlet mi tahsil ediyor yoksa özel şirket mi !
Vallahi benim de aklımı karıştırıyorsun , bak şimdi ben de şaşırdım , iyi mi!
Otokrat ve faşist zihniyetteki siyasi islamcılar tarih öncesinde kalmış bir zihniyetle batıya karşı savaş ilan edeceğimizi falan hayal ediyor olmalılar ve bize tarafınızı belli edin, kafirden yana mısınız gibi saçma sorular soruyorlar. Bunlara da Putin’i örnek veriyorum. O da hiç sevmediğiniz batıya karşı bir savaş açmış durumda. Örnek aldığınız Suriye’deki Çeçenistan’daki sefil savaşçılar gibi gidin Putin’e yazılın, siz de savaşın. Bu ülkenin zavallı halkını da rahat bırakın. Sizin peşinize takılarak geldikleri durum ortada.
Fehmi Bey ne etseniz ne yapsanız sayın Gül’ü kadrana sokamıyorsunuz, Troller sizi yanıltmasın. Erdoğan kazanacaktır ve sayın Gül de onu destekleyecektir.
Erdoğan Gül’ü sepetledikten sonra bir de destek mi bekliyor. Gerçi çoğu sepetledikleri desteklemeye devam ediyor. Çünkü onlara bir sandalye bir koltuk yağlı maaşlar vermeye devam ediyor. Yada iyi tehdit ile susturuyor. Herhalde Gül de ses çıkarmadığna göre …
Mahallenin namlı kabadayısı her zaman olduğu gibi mahalle kahvesinin tam önünden geçerken mutat narasını atar,
– Heeeyyyyt ! Var mı bana yan bakan ! derdemez , ensesine şrak diye inen kuvvetli bir tokatla neye uğradığını şaşırır !
Büyük bir şaşkınlık ve hayretle geriye dönüp bakar ki ne görsün !
Izbandut gibi bir adam , kollarını hafifçe yana açmış ve sanki ikinci tokadı basacakmış gibi hazır bir vaziyette , hışımla gözlerinin içine bakmıyor mu !
Anında yelkenleri suya indiren kabadayı çaresizdir, yapacak hiç bir şey yoktur , mecburen alttan alır,
– Bak, hemşehrim, aslında ben bu tip şakadan hiç hoşlanmam ama belli ki seninle iyi arkadaş olacağız ! diyerek adamın koluna girer ve tekrar , şaşkın şaşkın bakan kahvedekilere dönerek ,
– Heeeyyyt be ! Var mı ikimize yan bakan !
Bu yolu Tayyip Erdoğan seçti.
Erdoğanın acelesi vardı Bir ekonominin düzelmesi için Evrensel ekonomik kuralları uygulasan düzelmeninin görülmesi için en az 5 yıl gerekir. Erdoğan bunun kadar süre bekleyemez çünkü ilk seçimde hükümet düşerdi. Yeni bir yol denemeliydi.
Neden Bunu yapıyor Demek ki Birşeylerin ortaya dökülmesini istemiyor.
Titanic Gemisinin batması gibi Denize batacak.
Titanic devrin En mükemmel tasarlanan gemisiydi. Titanic bir darbe alsa batmayacak şekilde tasarlanmıştı. Gemi oda oda şeklinde tasarlanmış bir oda su alsa diğer odalar su almayacağı için suya batmayacak şekilde tasarlanmış.
Titanici yapanlar bu Gurur ve Kibir diyor ki:
Tövbe haşa “Tanrı bile batıramaz” dediler.
Bu söz İmtihanı başlattı.
Tiştanic buz dağına çarpmamak için manevra yaptı. Buz dağı gemiyi boydan boya Çizdi ve bütün odalar su alarak battı.
Gurur ve kibir sonu hüsran.
Bir çizik yok etti yine gurur ve kibir abidesi Nemrutu Allah bir sinekle yok etti.
Şimdi bir korono virüsü göndererek Kibir ve Gurur abidesi Ekonomileri bozarak Kralların düşmesini görüyoruz.
STRATEJİK SIĞLIK
Malumunuz komşularla “sıfır sorun” politikasının da tez olarak ileri sürüldüğü “Stratejik Derinlik” kitabının yazarı Ahmet Davutoğlu.
Davutoğlu bu tezini Suriye’deki iç çatışmalara kadar başarıyla uyguladı.
Ve son derece iyi de sonuçlar aldı.
Bu tezin uygulandığı Suriye süreci de
“Kardeşim Esad” olarak tarihe geçmiştir.
Ta ki, Davutoğlu fikirlerini ortaya koymaktan vazgeçmiş, dayatmalarla hareket etmiş, o zaman işler şirazeden çıkmıştır.
Davutoğlu’nun en büyük hatası, 1 Kasım 2015 seçimlerinde milletvekili listerine damga vuramamasıdır.
Mısır patlar gibi bomba patlarken bunu yapabilmesi kolay bir iş değildi.
Neyse ki, bir projede yer almayı kabul etmediği için görevden affedildiğini düşünüyorum.
Sayın KORU’nun ortaya koyduğu fotoğraf, ilkesizliğin resmi.
Bu kadar ilkesizliğin içeride alıcısı maalesef ciddi sayıda.
Bakalım dışarıda var mı?
Ҫin’le iyi iliṣkiler uğruna Uygur Türklerinden vaz geҫtik.
Ilkeli davranıṣımızla haklı olarak övünürken, Suudi Arabistanla iyi iliṣkiler iҫin Rahmetli Kaṣıkҫı’yı feda ettik.
Ilke milke kalmadı.
Bu parasızlık ҫok kötü bir ṣey.
SEVİYE BU:
“Recep
7 Nisan 2022 At 11:52
…
Bu arada su Nimetini için Alaha şükredelim memleketimizde bol ve ucuz Ama sorumsuzca yapılan binalar, yeşili yok etmemiz ve ozon kullanmayla küresel ısınma sonrası artık Türkiyede su azalıyor.”
RECEP BEY SUYUN memleketimizde bol ve ucuz OLDUĞUNU NERDEN ÇIKARDINIZ BİLMİYORUM AMA BİR DAMACANA SUYUN KAÇ PARA OLDUĞUNDAN DA SİZİN HABERİNİZ YOK GALİBA?
İLLAKİ ŞÜKREDECEKSEN O bol ve ucuz BULDUĞUN SUYU BİRİKTİREN BARAJLARI YAPAN HÜKÜMETİMİZE ŞÜKRET, OK?
HE, TABİİ, O KULLANMADIĞINIZ BARAJLARIN PARASI DA SİZDEN ÇIKIYOR DEĞİL Mİ?
Türkiyenin şu anki halini kavramak için EKONOMİST olmaya gerek yok.
rastgele bir vatandaşı çevirin sorun ekonomik perişanlığı da çaresini de size anlatacaktır. idarecilerimiz sanırım durumumuzu görmek istemiyor. Deve kuşu gibi kafayı kuma gömüp polyanacılık oynayarak Rüyanın bitmesini istemiyor. Sonları vahim ondan sorunu görmek istemiyorlar sorunu görmek için denediklerinde Kaygı Çok şiddetleniyor depresyon noktasına geliyor uykuları kaçıyor. Bir süre daha polyanacılık oynasınlar.
Kötü gidişi durdurmak için bir an evvel seçime gidip vatandaşın iradesine başvurmalı,başka çare görünmüyor Allah bu millete acısın.. Amiiin !
Tolga bey “bir an evvel seçime gidip vatandaşın iradesine başvurmalı,başka çare görünmüyor” demişsiniz de;
nihayet sandıktan başka çıkış yolu olmadığını sizin gibiler de anlamış görünüyor, ha gayret!!!
Zimbabve’den sonra dünyada en yüksek enflasyonun bizde görülmesi utanılacak bir durum değil mi? Bütün bunların nedeni keyfi tek adam yönetimidir. Ekonominin kurallarını tersine çevirerek uygulanan modelin sonucu dünyada sondan beşinci olmak demek ki.
Yeni verilerde dünyada beşinci olduk.
https://tr.euronews.com/2021/12/05/enflasyon-oran-nda-turkiye-dunyada-11-inci-avrupa-da-birinci-s-rada
İNSAN GERÇEKTEN HAYRET EDİYOR
Yazının en üstünde fk nin resmini ve ismini görmesem bu yazıyı yılmaz özdil yazdı zannedecektim. Hatta yazı bitince tekrar yukarı baktım acaba onun yazısını alıntılamış olabilir mi diye? Geçenki emin çölaşan ile aynı günde yazılan amerika vatandayı gazeteci cemal kaşıkçı olayından sonra insan 30 yıldır okuduğu yazılara bile inanamıyor. Dünyanın en kuytu yerinde bir vatandaşının ayağına taş değse orayı darmadağın eden abd kendi vatandaşının parçalanıp pakatlenmesini dert etmiyor, sayın yazar bizim sudilere savaş açmamızı bekliyor. Türkiye işin üzerine gitti, olayı açıkca ortaya çıkardı, dünya kamuoyunun önüne getirdi, daha ne yapsın.
Bütün bu yorumlar samimi olsaydı 2 nedene dayanırdı. Tarih bilgisi eksikliği : ahmet cevdet paşanı osmanlı tarihini veya hummer tarihini okusaydınız bir avusturya macaristan ile bir yıl iran ile osmanlının savaş içinde olduğunu, bir yıl ara ile bu devletler ile yapılan yazışmaların dilinin hayret edecek derecede farklı usulüp barındırdığını görürdünüz. Osmanlı ile ne işimiz var diyorsanız yakın zamanda inönün anadoluyu işgal edip katliam yapan yunanlı ile sosyal medyada resimlerine bakınız. İkinci olarak cumhuriyetin 1/5 ine denk gelen çok uzun ak parti iktidarı. eskisi gibi 2 yılda iktidar değişse idi böyle bir kronoloji çıkarmayı düşünmezdiniz.
Neyse geçen gün sabahattin alinin ölüm yıldönümü idi. Altındaki yorumların çoğu “siyasal islamcı” kafayı suçluyor. Kim siyasal islamcı idi m.kemal mi inönümü. Muhalefetin bu kadar sığ akıllı trol ordusunu okudukca Türkiyenin geleceği hakkında hiçbir umudum kalmadı.
Türkiye 120 yıldır demokrasi yolunda mehter takımı gibi iki ileri bir geri giderken sonunda gele gele orta asya diktatörlüklerinin kapısına geldi. Bunu da siyasal islamcı zihniyet yaptı. Bunda anlaşılmayacak bir şey yok. Zihniyet aynı.
Aslında o ülkelerle yaptığımız el ense oyunları, peşrev çekmeler , söylenen tekerlemeler , maniler bizler icin gerçekten çok eglenceliydi ; şimdi onlardan mahrum kaldık!
Seçime gelince; 3Nisan 2022 tarihinde YSK da oy kabini ve istampa ile mühür ihalesinden sonra 21,5 ton ağırlığında oy pusulasi ve zarf ihalesi icin ilan verildi !
Haydi Allah rastgetire!
Evet bir anda dış güçlerle masaya oturmaya neden karar verdi iktidar. Yoksa bütün bu kötüye gidişin sebebi dış güçler değil miydi? Yoksa hepsi birer yalan mıydı? Yoksa yoksa bütün bu sefilliklerin sebebi içimizdeki yolsuz iktidar mıydı? Gerçekten mi? Nedense hiç şaşırmadım. Hiç inanmamıştım zaten. Biliyordum hatta. Söylemiştim de.
— seçim bizi kurtarır mı,
— seçim ne’den bizi kurtaracak?
-Bu hükümetten ve baştakilerden!?
-Pahalılıktan, enflasyondan, kötü ekonomiden?
-yolsuzluk haksızlık hukuksuzluk var da! bunlardan!!?
*Yada belkide yeni gelecek olanlar daha iyiyi daha çok güzel ekonomiyi hatta çağdaş ülkeler seviyesine taşımayı!!!…
Daha da profesyoneller de, onlar yapacak herşeyi yapacak😯 güllük gülistanlık bir parmak şıkladanarak😂
(*)Seçim muktedir olanların iki dudağı arasından çıkmadan önce gözleri şunu görecek:
$% ekonomi istediğim gibi! (Herşey ucuz anlamayın☺️) olacak mı?
👪👨👩👦🌵🌴🌳🌲✈️🛫🛬🏗️🏢🏨🏘️🏘️🏘️🏘️
Daha çok daha fazla en fazla …
Hepsini….. 😂😂😂😭😭😭
Sevgili trol House of Cards dizisini izleyince Amerika’da demokrasi olmadığı kanaatine varmış. Bravo, çok çabuk karar verivermiş. Türkiye’den bakınca Amerika da farklı görünüyormuş. Sabah akşam milletin beynine dört nala koşan sağa sola kılıç sallayan Selçukludan Osmanlı’ya bilumum tarihi çöplükleri zerkedince millet de kendini kaf dağlarında görüp Amerika’sının batısının topuna birden sabah akşam sövüyor elbette. Orasını anlıyorum. Demokrasinin de hiç nimetten sayılmadığı bir ülke burası. Ama her zaman diyorum Hatice’ye değil neticeye bakalım. Ülkenin zavallı hali ortada. Millet ekmek kuyruklarında. Asgari ücrete talim, sabah akşam yapılan zamları da sineye çekiyor. Ama nereye kadar. Dıj güçler safsatası da artık para etmiyor. Şimdi tüm dıj güçlerle tekrar sofraya oturmuş görünüyorlar. Eeee o zaman bu kadar haltı niye yemişti bunlar. Orasını da troller açıkasın. Malum çark etmeyi seviyorlar.
Didem’ciğim sıranı aldıysam özür dilerim 🙂
Sorulara cevap verin lütfen , etrafından dolanmayın ! Dünkülere ilaveten ;
Toprak ağaları ucuz iş gücü için köleleri Afrika dan taşırken, küçük çiftlik sahiplerine sormuşmuydu ? Demokrasi nerelerdeydi ?
Siyahlara beyazlarla aynı haklar verildi mi ? Hala siyah çocukları vuran beyaz polislerin yargılanmaları gündem teşkil ediyor. Savunma harcamaları bütçeden önemli bir tutarı alırken , sokaktaki insanlar gerekli sağlık hizmetini Türkiye de kilerin aldığı gibi alabiliyor mu ?
Kitle imha silahı yalanı ile Irak a girip 2 trilyon doları batıranlar Amerikan halkı mı idi ? Sonra da Afganistan a , yoksa demokrasinin üzerine çöreklenmiş otokrasimiydi ? Yıllar dır aynı insanlar Senato koltuklarını işgal ediyor bunu da mı göremiyorsun ?
12 trilyon dolar dış borç ile karşılıksız dolar basarak dünya emekçilerinin sırtından geçinen ABD de yaşayarak sen de buna ortak oluyorsun ! Tarafın belli olsun ! Kafirden yanamısın değilmisin ?
Demokrasi bir süreç. Amerika iki yıl öncesine göre daha fazla demokrasi. 200 yıl öncesine göre kat kat demokrasi. Ülkemiz ise 20 yıl öncesine göre çok çok az demokrasi. Demokrasinin babası ABD işte bu durumda diyerek defolarını ortaya koyuyorlar ve bizden demokrasiden vazgeçmemizi, orta asya ve Osmanlı diktatörlüklerine dönmemizi öneriyorlar. Demokrasiden vazgeçmeyeceğiz elbette. Çünkü ortada çıplak bir gerçek var. Demokrasi ile taçlanan ülkeler mutlu ve refah ülkeler. Azerbeycan da seçim yapıyor İran da, diyoruz bunlara. ABD’nin veya diğer demokrasilerin tarih içinde yaptıkları ve halen yaptıkları hataları kimse savunmuyor. Bizde ise hala Osmanlı’nın köhne düzenini savunan bir zihniyet var. Bu karanlık zihniyetle mücadele etmek ise her demokratın görevi. Benim tarafım demokrasi. Otokrat ve faşist zihniyetle savaşmak da insanlık görevim.
soruya bakar mısın?
kafirlerden yana mısın?
diğer taraf kim?
dinbazlar mı?
kırk katır mı, kırk satır mı???
nasıl bir dünyada yaşıyoruz değil mi???
ramazan boyu benim yerime de yaz arkadaşım.
Kısaca çarkçı diyoruz bunlara ve artık şaşırmıyoruz. Sürekli 180 derece çark durumu. Trolleri de burada sürekli çark ediyorlar ve rahatsız olmuş da görünmüyorlar. Alıştılar artık bir geri bir ileri vites yapmaya. Biraz görüntü yamuk ama olur o kadar kusur kadı kızında. Çevir kazı yanmasın durumu. Devam sevgili troller klavye patlatmaya. Boşuna maaş almayın.
sosyal medyada boy gösteren trollerin %85 i muhalif, bunu ak parti ile ilgili herhangi bir tvitin altındaki yorumları okuyarak görebilirsiniz. Büyükşehir belediyeleri tarafından finanse ettiği anlaşılan chp trolleri tvit başına anlaşmış olmalılar ki akşama kadar milyonlarca tvit ile gündemi elde tutmayı başarıyorlar buna ibadet aşkıyla ak parti aleyhine yorumlara destek veren 100 bin civarında fetöcüyü de eklerseniz Türkiye tam bir sosyal medya bataklığı olmuş dersiniz. Mansurun trolleri daha başarılı, derinden ve polemiğe girmeden sırf mansur uçtu kaçtı, sayın cumhurbaşkanımız yolunda tivitlerlele yürüyorlar. imamoğlunun biraz daha eğitmesi lazım.
https://www.milligazete.com.tr/haber/9854430/fehmi-korudan-carpici-yazi-erken-secim-beklentileri-artiyor
https://www.milligazete.com.tr/haber/9854147/unlu-iktisatcidan-hayati-uyarilar-toplumsal-cokuntunun-esigindeyiz
Açlıkla terbiye ediyorlar. Bu işi biliyorlar.
Erdoğan ne kullanışlı değil mi?
Önceki abd başkanı türkiye ekonomisini daha önce de mahvettim yine mahvedeceğim demişti. Şimdiki Biden muhalefeti kullanarak erdoğanı devireceğim diye seçim sözü verdi. Biden muhalefeti kullanıyor işte. Nasıl şartlanmış trolseniz koskoca abd başkanlarına bile inanmıyorsunuz.
İyi de bunu iktidarın da duymuş olması lazım. Neden yine aynı yatağa girdiler ona bir açıklama bekliyoruz. Dış güçler değişmedi, bunlar neden değişti. Mantıklı bir çark etme bekliyoruz.
Yoruma kapalı.