“Sular seller gibi” denir ya, gibisi yok; yazıya oturduğum şu sırada yağan yağış İstanbul’un pek çok yerinde suları sele dönüştürmüş durumda.
Umarım, yağışlar çiftçilerin yüzünü güldürür de ekonomiye yararı olur.
Eskiler kendi toplumlarından söz etmeleri gerektiğinde ‘millet-i merhume’ derlerdi. Hayır, ‘ölü millet’ anlamına gelmiyor, ‘rahmete mazhar millet’ demek bu kalıp…
Yaşanan ekonomik sıkıntılar günümüzde merhametsizce milletin üzerine geliyor.
Karar’da İsmet Berkan bugün ilginç bir yazıyla okur karşısına çıkmış. Yazının bir yerinde “Türk ekonomisi kendi kuyruğunu yemeye çalışan bir yılan gibi veya eskilerin deyimiyle bir ‘fasit daire’ içinde” tespitinde bulunuluyor.
İnsanlarımızın ve şirket sahiplerinin neden dolara hücum ettiğinin sebebi de, “Yüksek enflasyon ortamında varlıklarını korumak” olarak takdim ediliyor.
Herhalde öyledir. Ancak bugünün ortamında enflasyonun yıpratıcı etkisinden kimse kurtulamıyor; birikimini dolarda değerlendirenler de…
Türkiye’deki enflasyon TÜİK’e göre bile yüzde 75’e dayandı; bu ayın enflasyonu birkaç puan daha yüksek çıkacaktır. Ancak ABD’de de -yani doların kendi ülkesinde de- enflasyon yüzde 10’u buldu; onu ne ne yapacağız? Bizde bankada veya yastık altında duran dolarlar ABD’deki enflasyondan etkilenmez olur mu; etkileniyor ve birikimler eriyor elbette…
Politik kadrolar ile onlar için çözümler üretmesi gereken bürokrasi yalnız ülke enflasyonunu sıfıra yaklaştırmanın değil, kendi insanlarımızın birikimlerinin başka ülkelerin enflasyonundan olumsuz etkilenmesini önlemenin de formüllerini üretmeliler.
Üretmek bir yana böyle bir gereklilik olduğunu düşündüklerini bile sanmıyorum.
Ne yapıp edip ülke enflasyonunu dizginlemek ve TL’ye değerini yeniden kazandırıp tasarruf olarak tutulan dolarları bu yolla çözdürerek yabancı enflasyona karşı tedbir almak; formül bu. Bunun olabilmesinin formülü de…
Bence her şeyin formülü aynı: İşi ehline vermek…
Günümüzde ülkemizde işlerin ters gitmesi bu evrensel formülün işlevsiz bırakılmasından…
Acaba seçim olur ve iş başına yeni bir yönetim gelirse bu durum değişir ve işler yoluna girer mi?
Bu soruya muhatap edildiğim her zaman kısaca “Umarım” cevabını veriyorum.
Kuşkumun temelinde, mevcut iktidarın gitmesi için çaba gösteren muhalif cepheyi destekleyen güçlerin motivasyonlarına duyduğum güvensizlik yatıyor.
Muhalefet medyasına, bazı sivil toplum örgütlerine…
Onları izleyen ‘kararsız seçmen’ kitlesinin kararını beklenenden farklı vermesi pekala mümkün…
İktidar değişmeyebilir (?)
Hadi, iktidar bir biçimde değişti diyelim, yancı kuvvetlerin etkisiyle yeni iktidarın kısa sürede yıpranmayacağından emin değilim.
Kimsenin karşıma “Örnek ver, örnek” diye dikilmesine gerek yok; şu birkaç günde yaşananlar bile kuşkulara birden fazla örnek sağlıyor.
Ömrünü İslami -ve hatta bir yönüyle milli- hizmetlere vakfetmiş bir manevi önder, Mahmut Ustaosmanoğlu, vefat etti. İsmailağa Cemaati’nin manevi önderinin ne kadar sevildiğini anlamaya, Fatih Camii’nde ifa edilen cenaze namazına olağanüstü katılım bile yeterli. Camiye giden bütün yollar namaz vaktinden çok önce cemaatin yoğun ilgisiyle kapandı.
Cenaze namazına Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve bakanları ile AK Partili siyasilerin katılması iktidara karşı -muhalefetin CHP kanadına yakın- bazı örgütleri rahatsız etmiş durumda. Örgütün biri cenaze namazı görüntüleri yüzünden yasal yollara başvuracakmış…
Anayasanın laiklik ilkesi çiğnenmiş; iddiaları o…
Laiklik ilkesinin böyle kullanımının çok gerilerde kaldığını sanan ve öyle olduğunu savunanlar herhalde yanıldıklarını anlamışlardır.
Mesela CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu gibiler…
CHP lideri, Türk Ocakları tarafından önceki gün İstanbul’da düzenlenen ‘Günümüz İslam Dünyası’nda meseleler ve çözüm yolları sempozyumu’na katılmış ve orada şunları söylemiş:
“İslam hangi gerekçe ile olursa olsun adaletsizliğe, eşitsizliğe izin vermez. İslam hangi gerekçe ile olursa olsun kayırmacılığa, denetimsizliğe, otoriterliğe izin vermez. İslam’ın temel değerlerini savunuyormuş gibi görünerek zenginliği, kayırmacılığı, özgürlüğü, denetimsizliği kendisine bahşeden; gerçek bağlamından kopartılarak sunulan, sabır ve şükür tavsiyeleriyle de milyonlara yoksulluğu, dışlanmayı, baskıyı reva gören anlayışlara karşı ödünsüz bir şekilde adaleti savunmalıyız. Günümüz İslam dünyasının temel problemlerinin kaynağı adaletsizliktir. Dolayısıyla günümüz İslam dünyasının temel problemlerinin tek çözümü de adalettir.”
Kılıçdaroğlu’nun bu sözleri de, bir siyasinin ağzından çıktığı için, aynı çevrelerce ‘laikliğe aykırı’ bulunabilir…
Zihni ve gönlü maneviyat dünyasına da açık CHP milletvekili İlhan Kesici’nin İsmailağa Cemaati’nin manevi önderi Mahmut Hocaefendi’nin cenaze namazına katılıp saf tutmasını da içlerine sindiremedi aynı çevreler…
“Kemal Kılıçdaroğlu olmayacaksa CHP içinden kim cumhurbaşkanı adayı gösterilirse kazanabilir?” sorusuna cevap aranırken ilk akla gelen isim olan İlhan Kesici üzerine, günlerdir, iktidar karşıtı medya ve sosyal medyada yerleşik muhalifler aracılığıyla, yıldırımlar yağdırılıyor.
Kararsız seçmen bu gelişmeyi ibretle takip ediyordur.
Yalnız kararsız seçmenler de değil, ekonomik bunalımdan çıkışı muhalif kesimden beklemeye kendisini ısındırmaya başlamış geniş kitleler de…
Muhalefet ve özellikle CHP ile lideri Kılıçdaroğlu sorunlarla boğuşan İslam Dünyası’na çözüm yolları üzerine kafa yorarken, mesailerinin bir bölümünü de, yakınlarında bulunan ve ezberlerinden vazgeçmediklerini her vesileyle dışa vuranlara ayırsalar iyi olacak.
Umutları yok etmek o kadar kolay ki…
ΩΩΩΩ
DELİRMİŞ OLMALILAR
CHP genel başkanı Kemal KILIÇDAROĞLU’nun
Türk Ocakları İstanbul şubesince düzenlenen sempozyuma daveti ve katılması büyük olay oldu.
İnfial şeklindeki tepkiyi anlamak mümkün değil.
Zira sözkonsu tepki Kemal KILIÇDAROĞLU’nun;
1–CHP genel başkanı sıfatı ile ise:
CHP ulus devlet olan Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu partisidir. Türk yada Türk’çü, yani bu yönüyle tüm milliyetçiler CHP’ye şükran borçludur.Tarihi vetireye uygun ümmetçi bir devlet olan Osmanlı İmparatorluğunun yerine, milli bir devlet olarak Türkiye Cumhuriyetini kurulmuştur.
2– Mezhebi, yani alevi olması nedeni ile ise:
Bir sünni mezhebi mensubu olarak şunu gönül rahatlığı ve tüm içtenliğimle ifadeyi alevi vatandaşlarmıza bir borç biliyorum:
“–Alevilerin Türk kültürüne, özellikle sözlü kültürüne olan katkılarını çıkartırsan geriye ne kalır?”
Yeri gelmişken Gayrimüslimlerin de yazılı kültürümüze olan katkılarının çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Seçimden sonra oluşacak koalisyon benzeri yöneten kadronun seçimden önce görev dağılımı ve yapılacak işler listesi hazırlamadan!!!
Konsensüs oluşturmadan baskın seçime yakalanmalarıdır🙂.
Hükmeden mevcut partiler yeni bir bakış açısı👀, yada yeni projeleri ile seçmeninin karşısına çıkacağına dair bir belirti vermiyor!!!
(Aynı tas aynı hamam riskli olmazmı?)
Muhalefetin ise “yanlış gittiğini düşündüğü”!!!
şeyleri (devenin eğri boynu herhalde🐫) düzelteceğiz lafından başka çarpıcı bir cümle hatırlamıyorum.
Not: seçmenin yanlış yaptı eyvaahh dayanamıyooruummm. Şarkısı söylediği partililer ayrılırsa partilerinden (yada görevlerinden) birer birer,
Üzülmez kimse merak etmeyin sonu mutlu biter😊🤗😭😂😆
(Hele seçmen!… Kâh kih Koh gülmekten yazamıyom).
YAPTIKLARI EN AHLAKLI İŞLERİ !
PEKER tripod savaşında “belaltı” cephesini açtı.
Olayın her yönüyle doğru-yanlış kısmına girmiyorum.
Görüntüleri ifşa edilen kişilerin hemcinsleri ile bile olsa ilişkileri, yapmış oldukları ahlaksızlıklar içinde en hafifi en ahlaklı olanı.
Zira sonuçta kendini ilgilendiriyor.
“Cinsel tercihidir”der geçeriz.
Asıl ahlaksızlık ve karaktersizlikleri, üç kuruşluk makam ve çıkarları için, zülüm ve soygun sisteminin azat kabul etmez kölelikleridir.
Mahmut Ustaosmanoğlu Hocaefendinin geçen Cuma kıldığımız cenaze namazına, Fatih Camiinin içine ve avlusuna ilaveten, Fevzipaşa ve Darüşşafaka Caddeleri dahil, camiye giden cadde ve sokakları da tıklım dolduran muazzam bir cemaat iştirak etti.
İsmailağa cemaati mensupları, kendilerine has sarık ve cübbeleriyle namaza katıldılar.
Aslında gayet normal olan bu görüntüyü birileri yine malûm laikçi reflekslerle “irticanın gövde gösterisi” diye tahrik konusu yapmaya çalıştılar. Hattâ CHP Milletvekili olarak cenazeye katılan İlhan Kesici’ye de hücum ettiler.
Ama iyice marjinalleşen bu toplum gerçeklerinden kopuk ve sakat zihniyetin bağnaz tepkileri mâkes bulmadı ve kabul görmedi.
Kaldı ki, cenazeye katılanlar sakallı, sarıklı, cübbeli, şalvarlı insanlardan ibaret değildi.
“Sıradan” kıyafetliler çok daha fazlaydı.
Bu arada, Hocaefendiye duyulan muhabbetin ifadesi olan bu izdihamı tersinden farklı bir “gövde gösterisi” olarak sunanlar da oldu.
“Kâfirleri korkutan ve titreten buluşma” gibisinden çok provokatif söylemler kullanıldı.
Farklı, hattâ zıt fikir ve dünya görüşlerine sahip kimi sembol isimlerin cenazelerinin, karşılıklı olarak birbirine meydan okuma mesajları verilen gövde gösterilerine dönüştürüldüğüne yakın geçmişte çokça şahit olmuştuk.
Ve bu durum gerilimi tırmandırıp ortak paydaları tahrip etmiş, ülkeye zarar vermişti.
Aynı şeyin tekrarına meydan verilmemeli.
Geçen Cuma olduğu gibi cemaatin büyük çoğunluğunun halisane duygularla katıldığı cenazelerdeki izdihamın siyasî istismar konusu yapılmasına da müsaade edilmemeli.
Ama Cumhurbaşkanının cenazede çekilen bazı görüntülerinin medyada kullanılış biçimi, yine böyle bir istismar niyetini ele veriyor.
Cenaze istismarı, ebediyete uğurlanan zata da, namaza katılan cemaate de saygısızlık.
Nitekim namaz öncesi yapılan anonslarda Cumhurbaşkanının da konuşacağı duyurulduğu halde, namaz kılındıktan sonra cemaatin hatırı sayılır bir kısmının konuşmayı beklemeden ayrılması, bu bakımdan hayli manidardı.
Bu tavrı, cemaatin çok ince bir mesajı olarak okumak herhalde pek yanlış olmasa gerek.
Bir diğer nokta: Erdoğan’ın başbakanken Fatih’te cenazesine katıldığı Sungur Ağabeyin, bilâhare ailesine reva görülenler unutulmadı!
Cemaat ve tarikatlar kapılarını tamamen siyasilere kapatmalılar. Siyasilerde cemaat ve tarikatlardan el ve ayaklarını çekmeliler. Hep örnek verilir ama boşuna. Tatihte dergahına hükümdarı almayıp geri çeviren tarikat büyüklerinin hikayeleri anlatılir ama günümuzün siyaset ve cemat ve tarikatları buna uymazlar. Siyasiler oy bekler. Tarikat ve cemaatlarda maddi destek beklerler. Ve bu çarpik düzen böyle gider sanırız. ama artık gitmiyor.Gençlere acıyalım.Gençler artık tarikat ve cemaatlardan soğutuldu.Tarikatlar ve cemaatlar iç ve dış eleştirilere açık olmalılar. şeffaf olmalılar….
” Çarşı her şeye karşı!” En büyük korkuları TBMM de muhallefeti kaybetmek.
Marmaris’te bir orman yangını çıktı. İlk alevlerle birlikte, siyasi körükçüler devreye girdi. Chp fondaş medyası
“Nerede bu uçaklar” kadrosu bağırmaya başladı. 72 saatlik yangın sırasında alevlerin üzerinde binlerce saat uçuş yapan ve 15 bin tona yakın su döken hava araçları karartılmaya, gösterilmemeye çalışıldı.
Hatta Kılıçtaroğlu üzerinden gürültüyle geçen helikopterlerin altında basın toplantısı düzenleyip “Beceriksizler, nerede uçaklar” diyebildi.
Sonra kundakçı fail yakalandı. Yangın sırasında devlete yüklenen, verilen o büyük mücadeleyi kirletmek için ellerinden geleni yapanları karalayan siyasetçiler ve fondaş medya sırra kadem bastı. Bir anda ortadan kayboldular. İçlerinden kundakçı alçağa tek bir laf eden bile çıkmadı.
Sizin şehiniz size boş ve yalan konuşmayın. Başkalarında. duyduğunuz her hangi bir lafın doğruluğunu araştırmadan Dillendirmeyın. Açıkçası İftiranın affını olmadığından falan bahs etmdimı?
MOTANA, İLİÇ–ANADOLU
Jared DİAMOND, Çöküş kitabında ABD Montana eyaletinde maden şirketlerinin doğa tahribatının işin içinden çılkılamaz boyutlarını da izah eder.
Erzincan iliç’te Fırat nehri ve iliç barajına altın madeni işleten şirket siyanür karışmasına neden olmuş.
Neymiş rekor para cezası kesilmiş.
Neymiş siyanür 20 ton değil, 8 lityreymiş.
Neymiş siyanür temizlenmiş.
“Debisi saniyede 3.500 tona kadar çıkabilen bir nehirde, koskoca bir brajda siyanür nasıl temizlenir?” diyebilen kerameti kendinden menkul bir yetkili yok mu?
Altında devletin payı %4.
Yanlış okumadınız yüzde dört.
Tabii ki o da doğru bilgi verilmesi halinde.
Böyle bir istila en son Moğollar zamanında mı yaşanmıştı?
Muhalefet o kadar rezil haldeki…mazotun 30 lira oldugu enflasyonun en az yuzde 120 oldugu ve hergün zam olan bir ülkede iktidar adayi degilde muhalefet adayi yıpranirmis..komedi gibi…ve bunu kim diyor .adil dúzen erbakan çizgisinden gelen temel….halbuki bu ortamda sag seçmen nazarinda erbakan cizgisi bir alternatif olarak görebilir sag secmen…ama iyi partide saadet de chp nin kuyruguna girdiler ve kendilerini bitirdiler…düşünsenize 😊erbakan cizgisi ßu ekonomini berbat oldugu ortamda adayimiz yipranir diye ezber tutmus..ne kadar bu millete güven vermekten uzaklaşmis…
CHP Lideri’nin bir gün helalleşme, diğer gün tehdit dilini kullanması, kucaklayıcı değil sert muhalefeti tercih etmesi onun kucaklayacak bir cumhurbaşkanlığı profiline taşınmasına engel oldu. Seçmenin gözünde klasik CHP genel başkanı olarak kalmasını sağladı.
Chp de düşüş İyi partide yükseliş gözleniyor.
Chp yandaşları ve medyası sürekli intikamvari açıklamaları Chp nin yüzde 25i koruyamadığını ve yüzde 20 gidişini hep birlikte göreceğiz.
Chp seçmenleri iyi partiye yönelmiş durumda. Sürekli Hdp nin yanında durması, sırf Erdoğan karşıtlığı yüzünden milli meselelerde Türkiye nin yanında duramayışı bir kısım Chp seçmenlerini İyi partiye doğru yönelmesini sağlamış demekki. Önümüzdeki günlerde Akşener makam atlayarak ben başbakan olacağım yerine Cumhurbaşkanı olacağım diyebilir.
Marjinal Chp tabanını İmamoğlunu da harcadığı gözleniyor. Akşener in eli giderek güçleniyor.
İslam’ı tanımlama, İslam’ı yaymak, İslam’ı tam olarak öğrenip uygulamak, uygulanmasını sağlamak!.. ve benzeri birçok durumda,
İnancını yaşamakla inancını başkalarına dayatmak!
Dayatmaya zorlamaya çalışmak!
Sonuç olarak,
“Ya benden/bizdensin, yada….”
Noktasına gelmek!
Gelinmesine müsade etmek!
Bütün meselemiz bu olabilirmi acaba?
Bu coğrafyada büyük bir çoğunluk,
Başında bir humeyni
Başında bir Saddam
Yada Esed maaile
Veya merkezi pensilvanyada olan,
Dağlarını keleşlerle koruyan paralı askerleri olan,
Sınırları kevgir gibi bir ülkede …
Saraylarda oturan (sayın RTE ‘nin CB yerleşkesi külliyesi kastedilmiyor lütfen!)
Yönetici, saray erkanı, papatyaları, çeteleri, kuklaları (ege kıyılarındaki komşular çağrışım yapar) ve benzeri yapılar!
İstemiyor!
Güncelleme sadece teknolojilerde değil sosyal yaṣam iҫinde geҫerli galiba.
Bazıları 1400 yıl, bazıları da 100 yıl önce olanları derin dondurucuda tutar gibi uygulama ҫabasında.
Tutsunlar, kendi yaṣam tarzlarını istedikleri gibi uygulasınlar, saygım var ama yaṣam tarzı, siyasi görüṣü, inancı varklı olanlar da günlük yaṣamlarında saygı bekliyorlar.
Güncellemeyi kendi iҫlerinde baṣaran toplumlar ilerliyor.
Baṣaramayan toplumların bireyleri ise birbirleriyle bitmeyen bir kavganın iҫindeler.
Almancı arkadaş sen bunları güneydeki sevdiğimiz küçük ülkedeki kapalı kutu cemaatlerin mensuplarına da bi anlatsana!
Yalnız dikkatli ol, oralardaki takvime göre öyle 1500, 2000li yıllarda filan değil en az 5000li yıllardayızdır, ona göre:)
H. Gayret,
Baṣka ülkelerde durumun bizden daha kötü olması seni teselli edebilir, beni etmiyor.
Almancı arkadaş teselli olabilmeniz için illaki bizde mi kötü olması lazım durumların?
Efendim?
bu ulkenin de islam dunyasininda TEMEL SORUNU ADALETTIR.
Adalet vucutdaki bagisikliik sistemi gibidir. adeletin olmadigi bir devlet mekanizmasi yapisina bulasan kirleri kotuleri temizleyemez. ve bir sure sonra biter…
adelet olmazsa ekonominiz art niyetli kisilerce spekulasyonlarla bitirilir. bu da toplumda guvensizlik olusturur.
….the end….
“Muzaffer Sever
27 Haziran 2022 At 18:20
“CHP’nin oyları niçin yüzde 22 dolaylarında geziniyor?”
Yorumu Cevapla
Hayret!
28 Haziran 2022 At 01:06
Hayret yaa! bunu anlayamadınızmı bir türlü. O kesim genellikle beyaz türklerden oluşur. Sorumluluk istemez aydan aya devletten maaş alır keyfine bakar. Çocuk istemez nüfusları artmaz. Oylarıda artmaz.”
HAYRETTİN BEY, BENİM BİLDİĞİM CHP SEÇMENİNİN ÇOĞUNLUĞU KÖYLÜDÜR, AKDENİZ EGE VE TRAKYA KÖYLÜSÜNÜN TAMAMINA YAKINI CHPLİDİR;
TARIMLA UĞRAŞIRLAR, EĞER SAHİLDE BİR PAVYON DA İŞLETMİYORLARSA, ESKİ USUL KASKET GİYERLER, BİLDİĞİN MARABADIRLAR YANİ…
SİZ DE BUNLARA BEYAZ TÜRK MÜ DİYORSUNUZ?
HELE DE MAAŞLA GEÇİNENLERE NASIL BEYAZ TÜRK DENİLEBİLİR, MEMURA MEMUR DENİR ARKADAŞ, NE BEYAZI NE SİYAHI?
Kesici’nin İsmailağa Cemaati Lideri Mahmut Ustaosmanoğlu’nun cenaze törenine katılmış olması bir ayıp, bir yanlış veya bir kabahat değildi. Kılıçdaroğlu’nun “Dindarlarla, muhafazakarlarla helalleşme” laflarının politikasının pratiğe dökülmesiydi. Demek ki neymiş “laf”mış.
Laf olduğunu nerden anlıyoruz. Taban İlhan Kesiciye öfke kusarken Chp üst yönetiminden bu öfkeye ve lince sessiz kalışından.
CHP üst yönetimi suskun kalarak Kesici’nin linç edilmesine göz yumdular.
Bunların söylemlerinin Laf olduğunu biz biliyoruz da bile bile ladese yatalar veya safa yatanların belki gözü açılır. Ya da gözleri varda görmezler.
CHP’yi iki- üç bağnaz yüzünden dışlayamazsınız. Bütün partilerde bu tür insan var. Sağ partilerde bu tür insanlar çok var. sağ koldan gelen kroşe canımızı Çok yakmakta. Çevremde görüyorum Dini duyguları sağ partilerde ki kişiler daha çok sömürüyorlar.
CHP ve diğer partilerde bırakında doğru, dürüst ve vatansever kılıçdaroğlu ,ilhan kesici ve abdüllatif şener gibi insanlar bu partilerde çoğalsın ve değişim yaşasın.
Erdoğan gibiler Mahmut Ustaosmanoğlu, sevdiklerinden mi katıldılar hayır oy uğruna cenazeye katıldılar. Erdoğanın Belediye başkanıyken Kediciklleri olan kişiden oy istemiş. ilk zaman oyumu AKP’ye vermiştim bunu öğrenince artık vermedim.
Mahmut Ustaosmanoğlu, Değerli bir Kişidir. Cüppeli hoca ayrı bir yapıdır. Mahmut Ustaosmanoğlu destekleyenler cüppeliden uzak duruyorlar zaten varisini cüppeli olmadı.
CHP’li iki – üç bağnazın böyle davranmanın sebebi bilmediklerden karşı tarafın kapalı kutu olması karşı tarafada hak vermek gerekiyor.
Mahmut efendinin kendini ve cemaatinin Hak yolunda olduğunu kimseye zarar vermek istemediklerini ve siyasetten uzak oldukları gibi açılımlar yapmalıydı.
Karşı taraf kapalı kutu olarak görüyor ve buda hertür söylentiyi inanmak zorunda bırakır.
İslami hiç bir cemaat kapalı kutu değil. Bu İsmail Saymaz gibi yarım yamalak bakabilen kalın gözlüklülerin bir uydurması değilse doğru ifade edilememiş bir galet. Kapalı kutu olma hali islam toplumlarının doğasına aykırı. Ancak İnsanlar farkına varmadan kendilerini etraflarına kapatabiliyorlar. Bunu muhafaza adına yapıyorlar. Bu genel bir durum değil, bilememekten gelen yanlış bir tutum ve avam kesimlerinde olan bir şey. Halbuki başkalarıyla en çok buluşan ve bu buluşmaların getirdiği benzeşme hali de bu alt kesimde görülür. Tezatlar genelde cehaletten gelir. Yoksa Mustafa Öztürk hocanın bahsettiği tezatların oluşturduğu kaos üstteki yüksek kesimlerde görülmez. Aynı durum diğer kesimler için de geçerli ancak bunu düşünenleri azdır ya da hiç yoktur.
Türkiye’nin askeri silah mühimmat bakımından zayıf olduğu, nükleer silahlar gibi caydırıcı gücü olmadığı söylenir. Bu nispeten doğru, dışarıya karşı caydırıcı güç değil Türkiye. Ama içeriye karşı dünyanın en caydırıcı gücüne sahip türkiye sadece içeriye kendi milletine karşı hiç çekinmeden her dönem ger fırsatta rahatça milletin üzerine hücum eden devasa bir güç türkiye.
Nasıl?
Türk siyasi yapıyı sağ-sol diye iki ana başlıkta değerlendirirsek (bu tartışma konusu olabilir ama ben tartışmak için yazmıyorum)
Türkiye’de sağ partilerle sol partilerin ellerinde tuttukları iki kitlesel imha silahı bulunuyor. Bu silahlar Türkiye’nin savunma gücünün çok üstünde güçlere sahip.
Öyle ki Türkiye’nin savunma gücünü bastırmada ve zayıflatmaktan başka da hiç bir işe yaramıyor. Bu durum da fasit daireyi oluşturuyor. Kitlesel imha silahları her dönem hiç susmuyor sürekli kullanılıyor.
Sağ partilerin ellerinde tuttukları ve sol partilerin de kolayca destekleyerek mevcut gücünü katlayarak zirveye taşıyan kitlesel imha silahının adı ‘terör’. Her iki siyasi kanadın üzerinde birleştikleri tek ve en güçlü silah terör silahı ve siyasi taraflar bu silahı sürekli çalıştırmakta çok hevesli bir o kadar da mahir.
Sol partilerin ellerinde tuttukları kitlesel imha silahının adı da ‘laiklik’ ve sol partiler tek başlarına iktidara gelseler de koalisyon ortağı olarak iktidar olsalar da devlet içindeki varlıklarını laiklik silahını kullanarak devam ettirebileceklerine inanıyorlar. Sağ partiler bu silahın kullanılmasına karşı dursalar da savunma birliğini dağıtmış durumdalar.
Bu gün devletin siyasi yapısına bakıldığında 20 senelik sağ parti iktidarında sınavsız, parti referanslı devlet personeli alımlarıyla sağ kesimlerin devlet içindeki kalabalık varlığı gözlense de bunun çok yanıltıcı olduğu sokaktan sıradan bir ilkokullunun bile farkedebildiği bir gerçek halini almış durumda.
Devlete yerleştirilen sağ muhafazakar kimselerin cehaleti olaylara bakışlarındaki sığlık o kadar göze batıyor ki en küçük bir sol parti iktidar ortağı olsa bile laiklik silahını kullanarak tek bir atışla bütün kadroları değiştirebilir.
Nasıl değiştirebilir size zor mu geldi, hiç zor gelmesin çok basit bir formülle bütün kadroları değiştirebilir; laiklik silahıyla terör silahını birlikte kullanarak elbette. Hafi canım sen de buna güçleri yetmez mi diyorsunuz, millet irin dolu çıbanın cerahatını bışaltır gibi rahatlayarak seyretmekle kalmaz bir de destek verir emin olun.
Bu saatten sonra bu milletin, hatta komşu ülkelerin insanıda dahil!
Şunlar olacaktır kutsalı, silahı, herbişeyi:
Vatan toprağı
Devleti ve milleti
İnancı
Ailesi
Toprağı tarımı hayvanı fabrikası aşı ayranı..
Denizde boğulan Aykan bebeği gören,
20 yaşında gencecik kokusuna doyamadığı evladını toprağa veren,
Kafasına düşen bir füzeyle 100-150 kişinin öldüğünü, elli telelik pardon elli katlı apartımanının on saniyede yerle yeksan olup ormanıyla birlikte yandığını gören gözler 👀👀👀👀👀👀👀👀👀👀
Daha başka birşey istemez bundan sonra.
Türk Ocakları tarafından önceki gün İstanbul’da düzenlenen ‘Günümüz İslam Dünyası’nda meseleler ve çözüm yolları sempozyumu’ na LGBT yi destekleyen Kılıçdaroğlu ve bir oturuşta bir domuz yiyen Canan katılmış.
Kılıçdaroğlu “din afyondur” diyen Marks dan bol bol nasihatlar vermiş.
Fıkra bu kdara diyeceğim ama bu fıkra değil.
Bu RTE gitsin de ne olursa olsun diyen fondaşların düştüğü rezil durumun özeti.
En az “Haçlılar namusunuza dokunmaz” diyen reziller kadar rezil bir durum.
Birileri söyletiyor işte serdar, ne yaparsın hep sağ kazansın yeter!
Teröristi veya onun maşası parti vs varsa onu savundurtturur,
Ertesi gün ona oy verenden oy isterttittirir!!!
İnanç üzerine halkın önemsediği birini yada birşeyi kötülettirir,
Seçim zamanı onun kılığına girip seçmenden oy istettirir,
L… Her neyse çocukları kadınları korumalısın diye yutturup yazarını çizerini içeri attırttırır.
Senin bu haçlılar gelseler yurt içi çinde h iş çolmazsa da kendilerini herkes tanıda bilse! Yandaşları yoldaşları uşakları kimlerse bizlerde bilsek ah keşke 🙂
Eh mecbur ABD askeri olunca böyle olur demedi deme.
Ya Biden den şefaat dilenecen.
Ya pkk dan
Ya Almanya dan .
Ya sünnetsiz ,dinsiz,ateistten dini kurtarmasını bekleyecen .
Dönü Haçlılar namusunuza dokunmaz haçlıların safına geçecen
Keşke dosdoğru olup imanına güvenseydin.
O zaman bu yolda yensen de yenilsen de zafer senin di.
Siz öyle mi yaptınız Gitiniz 30 yıldır ABD den şefaat dilendiniz.
sonununuz Uçak körüğünde Haçlılar namusunuza dokunmaz olacaktır elbet.
Bu lafı boynunuza asın ve gezin her aynaya baktığınızda sağa solda hata aramak yerine görürsünüz geldiğiniz son durağı.
Konu odun! Odun!
Ne işsizlik ne adaletsizlik ne seçim, budur tek sorun: bakıpta görememe, görüpte alamama.
Haa parası mı yokmuş diyen olursa, kafa bazen almaz diye bir laf vardır Anadolu da..
İlk verecekleri lakırdı bu konuda “feto den ders çıkarmadınızmı halâ” olacaktır çünkü yok! gerek görmemiş başka söyleyeceği birşey🤗.
Laiklik ile İslam’ı karşılaştıracak bilgi ve ilim yok bende. Ama, biraz kırıntı serpeyim civcivlere.
#-Laiklik’ te “inanç özgürlüğü” yohmidur sizce?
#-inancı yüzünden oy verdiği kimselerden gelmemeli mi yanına hiçkimse?
#-öyleyse tarikat cemaat terör iltidaklı kimseler niye cirit atıyor içinizde???
Son söz olarak şunu söyleyebilirim,
Camiyede git baloyada, cemevinede git cenazeye de, at’a da bin yat’a da, ….
Lakin!…
Vatikana gidip o birlerinin elini öpme!
Tramp gibi elinde kitap sallama seçimde!
Herhangi bir din islam inanç önderi alimi her kim olursa olsun önünde diz çökme!!!!!!
Caminin önünde demeç verirsen, kilisenn önünde de vermen geretiğini söyleyen çıkabilir bir günde! gelecekte..
Cenazesine düğününe katıl ama şunu unutma:
Elinle verdiğin “evlenme cüzdanı” !!!!
yarından itibaren maaile birer yezit olarak çıkabilir halkın, fakir fukaranın karşısına!!!
Bunu da aklından geçir, hiç bu ihtimali de göz ardı etme👀.
Kim olursa olsun ve kimin cenazesi olursa olsun , bu dünyadan göçüp giden bir faniye karşı son görevi yapmak kadar insani bir davranış olamaz!
Cenazeyi de ne olursa olsun başka amaçlara alet etmek de bir o kadar insanlıkla bağdaşmaz bir saygısızlık ve çirkinliktir !
Ve nihayet kim olursa olsun bir cenazeyi olağanüstü bir tarzda , adeta bir debdebeyle toprağa vermek de bir o kadar yanlıştır ,günahtır, çirkindir!
Doğruyu bulabilmek için aramak gerek, aradın fakat birde bulmak gerek! Gayret ve sabır.
Ama daha önce yanlışı eksiği bulmak gerek.
– adamların ayağına en yüksek topuklu makam adamı gelmiş, tarım hayvancılık yapan millet, yüksek makamdan “yol” istiyor😯. Yüksek yüksek tepelerden kız vermesinleer diye bir türkü vardı onun gibi😠.
– yağmur suyunu bentte barajda toplamamışsan eğer, ne çifçiye yarar o su, ne yılana ne hayvana!
– paranı ister samanlığa sakla ister gökdelenin tepesinden at aşağıya!..
Hiçbir kıymeti yoktur bu Enflasyon ortamında!
Netçeksin?
* Önce istikrar, eşit işe eşit ücret, alın terinin karşılığı, adil vergilendirme, adalet, en önemlisi de: “EĞİTİM!”, PLANLAMA.
dolar yılanı seni mi yiyor?
Aynı delikten iki kere sokulma!!!
Neden halkın hala %35 inin AKP ye pardon Erdoğan a destek verdiğini anladınız mı acaba .Tek projeleri Erdoğan gitsin olan bu muhalefet cenahindan hiç bir cacık olmaz.
Daha şimdiden kendi içinde kavga eden , parti yetkililerini DALLAS varı sectiren bu CHP den ne olur sizce?
Umut gene sn Erdogan a yönelmiş durumda .Toparlar mi zannetmiyorum.Daha dibi görmedik muhalefet kazansin ki dibe çabuk ulaşalım.Sonrasin da elbet bir kurtarıcı gelir .Tercihim yavaş yavaş dibe inmektense hızlı inip sonra bir kurtarıcı elin uzanmasini beklemektir.
Yükseklik korkusu olanlar dibi göremezler:))
Sayın yazar
Yanlış ata oynamışsınız.
Bu at safkan değil. Orjini karışık.
Size boş tüyo vermişler.
Sizin 6 lı tutmaz.
sizinki tutacak mı göreceğiz faize “getiri” adını verip hakikati perdelemeye çalışanların oynadığı ahiret kumarı …
İlk kez bu hükümet fazi verdi değil mi?
Faizi de bunlar getirdi.
Her ne kadar büyük değişimler yaşasa da CHP’nin bir kesiminin ideolojik bağnazlıktan kurtulamadığını, ideolojisiz hukuk devleti anlayışını, Din ve Vicdan Özgürlüğünü benimseyemediğini söylemek abartı olmaz. Bu durum Ak Parti ve MHP içindeki bazı kesimler için de geçerli tabii.
O yüzden var olan yönetimin icraatlarından rahatsız olan Ak Partililerin ve MHP’lilerin CHP’ye geçmeleri çok kolay gözükmemekte. Ancak eskiden “oy verecek yer mi var” gerekçesiyle her şeye rağmen bu partilere oy vermeye devam eden seçmenin artık yeni seçenekleri var.
DEVA, Gelecek, Saadet ve İyi Parti artık Ak Parti ve MHP’den uzaklaşan seçmenin rahatlıkla gidebilecekleri yerler. CHP’nin bazı kesimlerinin yaklaşımdan rahatsız olanların bu partilere yönelmesi rahatlıkla beklenebilir.
Her ne kadar Ak Parti de akıllıca bir taktikle sadece alternatifi CHP imiş, başka seçenek yokmuş gibi göstermeye çalışsa da durum bundan ibaret.
İdeolojik bağnazlık: yaparsa akparti yapar!
Dün gece yatmadan önce 10 dakika televizyona baktım, TRT’de kerli ferli insanların toplandıkları salonda konuşmacıyı alkışlamalarını gördüm;
Kürsüde konuşan (TRT’nin önemli bir yetkilisi olsa gerek) ” TRT yayınlarının milli eğitim müfredatıyla uyumlu yayınlarının olduğunu bilmek ve bu yayınları izlemek büyük mutluluk bizim için…..” diye anlatıyordu.
İktidar ile muhalefet bir çok konuda kesiliyorlar, yolları bir şekilde buluşuyor. Artık CHP’liler de ak partilileşiyorlar, isteseler de istemeseler de. Ama bu onların laiklik silahından vaz geçecekleri anlamına gelmez. Nasıl iktidar terör silahını iktidarlarına temel dayanak yapmışlarsa CHP’liler de laiklik silahını varlıklarına ve ana muhalefet konumlarına temel dayanak yapmışlar.
Davutoğlu, yüzde 1’i aşamayan oy oranıyla nesine güveniyor?
“Yamanmaya” çalışıyor.
Babacan için de, Karamollaoğlu için de durum farklı değildir.
İttifaka bir ucundan dahil olacak, sonra da hiç hak etmediği bir başkan yardımcılığı…
Yüzde 1 oy alacak adam Türkiye’yi yönetenlerden biri olacak.
Buna da demokrasi diyecekler.
Yoksa düşlerinde bir dışişleri bakanlığı falan mı görüyor? (Başbakanlık yok, onu Akşener kapmış ya.) Ama asıl ABD’nin CHP konsolosu Çeviköz kendini o göreve hazırlıyor.
Aman, Davutoğlu o göreve gelirse, Suriye’ye daldığı gibi bu sefer de İran’a dalmasın… Tahran’da cuma namazı kılmak üzere…
Elinde petrol yok, doğalgaz bile yok, emperyalizm yapmaya kalkıyorsun…
İmparatorluğu yeniden ihya edecek…
Bu kadarını Kadir Mısıroğlu bile hayal edemezdi…
Sorunlarımızın temelinde ne olduğunu araştırırken Prof. Dr. Erdal Türkkan, Türkiye’deki “negatif seleksiyon” yani “kötünün iyiye tercihi” olgusu ile karşılaşmış. Bu konuyu araştırırken olayın çok uzun zamandan beri ortada olduğunu ve analiz edilmediğini fark etmiş. 2021 yılının sonlarına doğru “Negatif Seleksiyon” adı altında bir kitap yazarak durumu izah etmeye çalışmış.
Kitabı alamayacak olanlar şu iki linkten bu konuyu dinleyebilir.
1) https://www.youtube.com/watch?v=7CEyiFVzXcw
2) https://www.youtube.com/watch?v=0m1YprNL4po
Kendisi bir iktisatçı olan Prof. Türkkan, kötünün iyiye tercihi bireyler düzeyinde olduğu gibi politikalar düzeyinde de olduğunu söylüyor.
Sayın yazarın “işin ehline verilmesi” şeklinde ifade ettiği konunun ülkemizde cari olmadığını söylüyor Türkkan.
Bu sorun çözülmeden de hangi parti iktidara gelirse gelsin işlerin düzelmeyeceğini belirtmek gerekiyor.
“Cehaletin asıl kaynağı bilgisizlik değil, ahlaksızlıktır, karaktersizliktir”
Bilgisiz, ancak ahlaklı ve karakterli bir insan, bilmediğini açıkça itiraf eder.
Bilmediğini de bilir.
Öğrenme istikametinde gayret sarfeder.
Başkalarını biliyor edelarıyla yanıltmaz.
Bütün anketlerin bir ortak noktası var:
İktidar oyları az biraz dalgalanma gösteriyor:
Döviz kuru yükselince azıcık iniyor, döviz düşünce azıcık çıkıyor.
Amma ve lakin muhalefet oyları hep ama hep yerinde sayıyor.
Böyle durumlarda “kararsızlar” artıyormuş.
Kararsızlar, “İktidara mı oy versek muhalefete mi” diye düşünenler değil.
Öyle düşünen yok.
“AK Parti’ye desteğimizi sürdürsek mi yoksa küsüp darılsak mı” diye ikileme düşenler.
AK Parti onları geri kazanabilir.
Hiçbir muhalif “Ben kararsızım” demez.
“Anketlerde kararsız oyların eşit dağıtılması” da koskocaman bir palavradır.
Hiç öyle olmaz çünkü.
Muhalefet slogan atıyor. Ortaya hiçbir “somut eylem programı” koyabilmiş değil.
Önerdikleri yalnızca sistemi değiştirmek, daha doğrusu eski sisteme geri dönmek.
Bunun ötesinde bol bol boş laf.
Başkan adayı olarak gösterecekleri kişi “sembolik” olacakmış.
Güçlü ama güçsüz! Bir tuhaf vatandaş…
Yani aday, halka “Bana oy verin ama ben bir şey yapacak değilim” diyecek!
İki yıl havyar kesecek ve ülkeyi yeni bir referanduma ve yeni bir seçime götürecekmiş.
“Ya koltuk tatlı gelir de beş yıl gitmezse?” sorusunun cevabı yok.
Ama hemen bir “kıyıma” girişeceği kesin.
Belediyelerde yaptıkları şekilde devlet kadrolarını da hallaç pamuğu gibi atacaklar.
Birçok gazete ve televizyona, birçok holding ve şirkete el koyacaklar.
FETÖ ve PKK tutuklularını salıverecekler.
“15 Temmuz’cular” gün yüzü görecekler.
Suriye ve Irak’tan çekilecekler.
Şehitlerimiz Niyazi olmuş olacaklar.
Bir tek Ali Babacan’ın ekonomik programı belli, IMF’ye tam teslim.
Ama onun da oyu yok.
Kararsızlar Partisi’ne yazıldıysan bunları da düşüneceksin arkadaş.
Benim oyum yerli ve milli olan Suriyelilere. 10 senedir Türkiye’de doğan çocuklarıyla beraber sayıları 10 milyonu buluyor. Parti kursalar ana muhalefete kesin otururlar. Suriye’den gelip Türkiye’de yerli ve milli olan biri aday olursa oyumu hiç düşünmeden veririm.
10 milyon Suriyeli size abartı gelebilir ama bana hiç abartı gelmiyor. İktidarın söylediği 3.5 milyon suriyeli henüz yerli ve milli olmamış fakat vatandaşlık almak için gün sayan Suriyeliler. Vatandaş olanlara Suriyeli denmiyor, onlar artık yerli ve milli.
Ben Suriyelilerin devlet yönetiminde mutlaka yer almalarını savunuyorum. Temsil hakları var.
İlhan Kesici beyi ekonomi bakanı olarak görmek isterim. Türkiye’nin sorunlarını çözer.
Muzaffer bey ikesici daha önce hangi ekonomik sorunları çözmüştür acaba? Memleketi götürüp imf ye teslim etmekten başka bir bildikleri yok bunların!
Bizde en büyük eksiklik kaliteli insan, kaliteli beyin eksikliğidir. Ülkemizde adam yokluğu vardır. Hangi partiden olursa olsun, İlhan Kesici iyi bir politikacı, iyi bir milletvekili idi. Planlamacıydı, ülkemiz hakkında dış yayınları dikkat ve titizlikle ediyordu. Vazife şuuru ve idrakine sahipti. Şu anda birtakım sinsi ve hain güçler Türkiye’yi bayağılığın, kaosun, ehliyetsizliğin çukuruna yuvarlamak için seferber olmuş durumdalar. Kulağı delik, stratejiden anlayan, perdenin arkasındaki oyunları ve dolapları bilen çok az sayıda kaliteli insanımız var ki, onlar bugünkü durumumuzun bundan yüzyıl önceki Sevr şartlarından daha kötü olduğunu biliyor ve anlıyorlar. Ama medya bunu halka ve aydınlara duyurmuyor.Suriye savaşı bizim için büyük felaketler, büyük dertler getirecek. Biz buna katılsak da katılmasak da, dış düşmanlarımız hakkımızda ağır hükümlerini ve kararlarını vermişlerdir. Hava karanlık, deniz fırtınalı, düşmanlar pusuda, gemi bin türlü hayati tehlike ile karşı karşıya. Onu selamet sahiline ulaştıracak kadrolara sahip miyiz?
bir CHP li! sizde buyuk degisim var muzaffer bey.
Türkiyen’in hiçbir zaman iki yakası bir araya gelmez.
Her konuda param parça olmuş yalan, iftira, küfür, hakaret kendini üstün görme kendinden olmayani DÜŞMAN olarak kabul etme vb vb.
Ben şahsen bizde sayıları 400 geçmeş Tarikatlar ve Cemaatlara karşıyım beni inandığım İslam Dini bölünmey, parçalanmayi ve Allah ile arasına aracı koymayı yasaklıyor.
Çünkü Allah CC bize şah damarlarımızdan daha yakın.
Araplar genelde din eğitimi verenlere Şeyh derler. Buda ömür boyu olmayıp öğretmen talebe ilişkisinden ileri gitmez
Sehler Benim ile Yaratıcımın arasına giremezler.
Fakat bu demek değilki gidipte kendi inancımı benım gibi yaşamayanlar dikta edeyim.
Herkesin inancı kendine, bana düşen yaratılanlari yaratıcıdan dolayı sevmek.
Bizde Sünni meshebi inancında 400 çivarında Tarikat olduğunu söylüyorlar ve herkes kendini diğerinden üstün görüyor.
Ben şimdiye kadar karşılaştığım Cemaat ve Tarikat mensup lari Gülen hareketine mensup olanların dışında hepsi benim cemaatım veya tarikatım doğru onlarınkı yalnış dediler hale daha aynı değişen birşey yok.
Yani Dinin yasakladığı kendini beyenmışlık bunların hepsinde mevcüt.
Bir ülkede hatta bir ailede her konuda birbirini beyenmiyen bir topluluğu yönetse yönetse Yalancı ve ve iftiracar yönetir.
Doğrulardan fellik fellik kaçan adeta güce tapmiş kendinden olmayan’lara hakaret eden ve iftira atan yalan söyleyenler’ın başında Sağcı partiler geliyor! buna her yerde hatta bu sitede dahi şahit oluyoruz.
O sağcı partileri de Ayakta tutanların başındada Şehler tarafından uyuşturulmuş toplumlar geliyor.
CHP nin içinden saman altından
Su yürütmeyi beceremiyen’ler karşı çıkınca CHP ye oy verecekler vaz geçerse o zaman varsın bu ülke DİN TACİRLERİ TARAFINDAN iyice batırılsın
Bu sitede dahi ellerine verilen Iftir ve yalanlardan oluşan yorum altında kalbur çeviren Din satanlar topluluğundan her yerde var.
Müslümanlık hırsıza hırsız diyenlere zülüm edilirken lider olarak Alparslan Kuytulun yaptığı gibi yapamayan ve kalkıp de tek kelime laf etmeyenlerin kıymet verip yanında yer alanlara CHP lilerin tepki göstermesi bence milleti kandıranlardan daha şerefli bir harekettir.
Bu ülke olduğu gibi görünmeyenlerden çok çekti ve hale. dahada çekemeğr devam ediyor.
Müritlere (ÖĞRENCERE) e bak.
Günde Erdoğanın o meşhur iftira sakızı ile birlikte durmadan yorulmadan Muhalefet liderleri ve başka değerlerie iftira atıp hakaret ediyorlar.
Bir tane örnek gösterebilir misin?
Senin bana yaptığın bu eleştiri (yoruma cevap) iftira atıp hakaret ediyorsun diye algılamadım. Ben ne zaman ve hangi yorumda iftira atıp hakaret etmişim. Hatamı ispatla senden özür dileyim abla mı desem bacım mı desem bilemedim.
Sn,M SEVER!
Ben yorum yazdım ki şeyde eleştirmedim gerçekler neyse onu yazdım.
Parmağım dokununca sizin yorumunuzun altında çıkmış daha sonra aynı yorumu gönderdim fakat yorum onaylanmıştır. Birilerine yorum yaptığım zaman ismini yazarım.
Zaten sizin yazılarınızı okumuyormki yorum yapayım.
İlhan Kesici politikaya Devlet Planlama Dairesi Müsteşarlığından geçmiş, ekonomik, mali ( finansla ilgili) meselelerini çok iyi bilen uzman bir kişidir. Bu konuda değerli bir arşivi vardır. Türkiye’nin durumu niçin İlhan Kesici beye sorulmuyor? Niçin onun uyarıları, fikirleri, tavsiyeleri alınmıyor? Ülkemiz nereye götürülmek isteniyor? Militan Sabataycılar, militan ateistler, militan İslam düşmanları memleketi, milleti, devleti nerelere sürüklemek istiyor?
Yoruma kapalı.