İktidar olmak kadroları dönüştürüyor.. muhalif sesler muhaliflere tahammül edemiyor..

7
Reklam

Kemal Kılıçdaroğlu’nun Ankara’dan başlattığı yürüyüş bitti bitecek. Yürüyüş kolu artık İstanbul’da ve yarın geniş kalabalıkların katılması beklenen mitingle 25 günlük eylem yarın sona erecek.

Hepimiz.. yalnız CHP’liler ve yürüyüşe destek verenler değil.. eylemden mutluluk duymayanlar da.. onun kazasız-belâsız nihayete ermesinden mutluluk duyacağız.

Barışçı bir eylem, savaşa sebep olmadan son bulmuş.. sevinilmez mi?

İktidarın dönüştürücü gücü

Eylemin devam ettiği günler boyunca AK Parti sözcülerinden gelen itirazlar yüzünden iktidarın yürüyüşten hoşlanmadığını biliyoruz.

İktidarlar kendilerine yönelik eleştirilerden, hele bir de eyleme dönüşmüşse o itirazlar, evvel eski hoşlanmazlar. İtirazlar haklı, eylemler hukuka uygun bile olsa…

Osmanlı’dan bu yana siyasi tarihimizde değişmeyen görüntü budur zaten: Aslında bizzat kendilerinin sebep olduğu rahatsızlıklar toplum içerisinde huzursuzluklara yol açıp huzursuzluklar sonunda gösterilere dönüştüğünde, devleti yönetenler, her zaman aynı tepkiyi verirler.

Muhalifler iktidar olduğunda, onlar da, vaktiyle karşılarına çıktıkları iktidarlar gibi davranmaktan geri durmazlar.

Cumhuriyet döneminin siyasal tarihine bir de bu gözle bakın; bu tespitimin gerçeği yansıttığını göreceksiniz.

Reklam

Genelde sürekli muhalefette bulunduğu için iktidarlara tepki verme alışkanlığına sahip bir çizgiyi temsil ediyor AK Parti; o da bugün kurala uyuyor ve muhalif eylemlere sert tavır koyuyor.

AK Parti’nin tavırını anlamakta bu sebepten hiç zorlanmıyorum.

Adalet yürüyüşünden bir kesit..

Zorlandığım, partili olmayan AK Parti destekçilerinin yürüyüşe verdikleri olağanüstü aşırı tepki: CHP’nin geçmişte yaptıklarından hareketle bugünkü eyleme yaklaşmaları.. yürüyüş kolunda yer alan genişçe ittifakın unsurlarına bakıp yol arkadaşları üzerinden eylemi mahkum etmeleri.. elde taşınan üzerinde ‘adalet’ sözcüğü yazılı pankartla belli edilen yürüyüş amacını çok daha başka noktalara çekmeleri.. Kilometrelerce uzanan Türk bayrağına rağmen yürüyüşü ‘milli’ olmamakla suçlayabilmeleri..

Bunu anlamakta zorlanıyorum işte.

Zorlanmamın sebebi, AK Parti’yi doğuran şartların kökenine her inme teşebbüsümde, yollarda birlikte yol alırken benimsenmiş muhalif sesi kulaklarımda her an hissetmemdi.

Yalnızca iktidara ve onu oluşturan partilere değil, onların sahiplendiği sisteme de muhalifti, sonunda AK Parti saflarında buluşan siyasi kadro.

Ona destek verenler de muhalif tavırlarıyla tanınan kalemler ve yorumculardı.

AK Parti, iktidar olduktan hayli zaman sonrasına kadar, o ‘muhalif’ karakterini korumaktaydı.

Reklam

Tarihin bir noktasında şimdi tanığı olunan değiş-tokuş yaşanmış olmalı.

Şaşırtıyor mu bu durum beni?

Hayır. İktidarın böyle dönüştürücü bir gücü olduğunu biliyorum.

Osmanlı’da.. tek partili dönemde.. sonrasında da..

Demokrat Parti’ye (DP) muhalefetteyken destek vermiş, hatta bir bölümü onun listelerinden milletvekili seçilmeyi kabul etmiş kalemler vardı. Tek parti döneminin muhalifleri…

Bazısının kalemleri o dönemde iktidar sahipleri tarafından kırılmıştı da.

Sonrasını biliyoruz: İktidar DP’yi dönüştürmeye başladığında önce hayal kırıklığı yaşamaya, daha sonra da destek verdikleri çizgiye ters düşmeye başladı o kalemler; bir süre sonra parti çizgisinden kopup eski muhalif tavırlarına taşındılar.

Tevfik Fikret ve çevresinin.. Rıza Tevfik ve arkadaşlarının.. Mehmet Akif ve İslâmcı kalemlerin.. Sultan Abdülhamid dönemindeki sert çıkışlarını hatırlayın.. bir de aynı kişilerin muhalefetteki İttihad ve Terakki’nin ‘iktidar’ olması sonrasında yaşadıkları hayal kırıklıklarını…

Aynısı DP döneminde de yaşanmıştı… Adalet Partisi ve Anavatan Partisi dönemlerinde de…

Tarih bizde sürekli tekerrür eder; günümüz de bu kuralı çiğnemiyor işte.

İktidardaki parti değişsin, yerini şimdinin muhalifleri alsın; o zaman da aynı kısır döngünün kendini hissettireceğine kalıbımı basarım.

Cumhuriyeti kuran kadronun partisi CHP, sonraki iktidar yıllarında, başlangıçta kendisine ölümüne destek çıkmış siyasiler ve siyasetten uzak durmayan kalemlerle hesaplaşmaya başlamış, huzursuzluklarını muhalifliğe kadar vardırmış olanları İstiklal Mahkemeleri’ne havale etmişti.

Değişmez bir kural mı bu? Değiştirilemez mi?

Ne yalan söyleyeyim: Kılıçdaroğlu’nun partili kimliğini geri plana iterek başlattığı ‘adalet’ vurgusu hakim yürüyüşünün böyle bir işlevi olabileceğini.. iktidar partisinin kendi muhalif tarihi kökenini hatırlayıp daha sessiz kalacağını.. eylemin muhafazakar kesimden daha geniş bir destekçi bulacağını.. ummuş ve beklemiştim…

Kuralın bu yolla değişeceğini de…

Farklı olabilirdi AK Parti dönemi; olmadı.

Vuslat bir başka bahara kaldı.

Hele yarınki miting de hayırlısıyla kaşlar gözler yarılmadan bitsin de…

ΩΩΩΩ

Reklam

7 YORUMLAR

  1. Yaşananlar yazılan senaryonun oynanmasıdır. Senaryoyu Sermaye yazmış, bin yıldan fazla zamandır oynamaktadır. Senaryoda iktidar temsilcileri ve ile muhalefet var. Görevleri belli, söyleyecekleri belli. Herkes onu oynayarak başarısına kavuşuyor.
    İktidarla muhalefet yer değdirerek iktidarda olana istediğini yaptırmaktadır. Senaryoda ufak tefek değişiklikler olsa bile roller oyuncuya göre değişmez. Kılıçdaroğlu’nun yaptığı, adaleti getirmek yahut iktidarla uzlaşmak değil ki. Kılıçdaroğlu’nun yaptığı, iktidar partisine daha çok OHAL yaşatmak, başkanlık sistemine daha çok yer etmek için senaryoda yazılan rolü oynamaktır. İktidarın saldırısında yine o senaryoda muhalefete yer verdiler.
    Benzeri 15 Temmuz’da Gülenci subaylarla Gülenci olmayan subaylar arasında oynandı. Her iki taraf da oyunlarını sadakatle yaptıklarını iddia ediyorlar. Gerçek ise başkadır.
    Yazılan senaryoyu oynayanlar geçek hayatı da yaşıyorlar. Oyuncular da öyle yapmaz mı? Sahnede oynar ve de yaşar. 15 Temmuz’da da, adalet yürüyüşünde de oyuncular çok başarılı oynadılar. Oyunu halk sahnede seyredip dışarı çıktı, hayatına devam etti.
    15 Temmuz’da senaryodakiler gereği tankla ve helikopterle sokağa döküldü, oyun başarı ile oynandı ama kavga çıkmadı. Oyun sahnede kaldı halk barış içinde yaşamaya devam ediyor. OHAL de aynı şekilde devam ediyor.
    Kılıçdaroğlu başarılı oyunculuk yaptı. İktidar da başarılı davrandı ama iki taraf da oyun oynadı ve orada bitmektedir. Sahnenin hayata etkisi artık görünmüyor.

  2. Geneli bu günkü iktidarın tabanını oluşturan halkın bir başörtüsü eylemi vardı yıllar önce. Yapılan da yürüyüş değil sadece el ele bir eylemdi. Taşkınlık yoktu, slogan yoktu, siyasetçi de yoktu. Sadece içi acıyan mağdurlar ve yakınları vardı, bir de halkın desteği. Taşkınlık yoktu. Olağanüstü durum da yoktu. Demokrasi vardı, özgürlük vardı. Ama bu masum eylemcilere değildi. Valiler, kaymakamlar, asayiş ekipleri bu masum eyle müsade etmemişti. Bu gün olağanüstü hal var, ülke felaketin eşiğinden hala dönmüş değil. Fehmi bey hala bir darbe ihtimalini yazıyor. Başka yazarlardan alıntılayarak. Demem o ki hala çan seslerini duyanlar var. Her an provakayif eylem ya da eylemler olabilir. Tüm bu olumsuzluklara rağmen bu yürüyüşe engel teşkil edecek hiçbir adım atılmamışken bu günle geçmişi karşılaştırmayı hiç de yakışık göremiyorum.

  3. Tam da bu sebeplerden CHP’nin icinde bulunduğu herhangi bir seye destek verilmiyor. Muhalefette oken bazi seyleri dogru söylüyor olabilir, ama yarin iktidara gelirse eger bambaska davranacagina inaniliyor. Bir yanlis varsa da daha büyüğünden muhafaza olmak icin vatandas bu sekilde dusunuyor.

  4. Muhalefetin iktidarı eleştirme hakkı da var,
    yürüyüş yapma hakkı da.Muhalefet bu hakkını kullanıyor.Fetö ve diğer terör örgütlerinin bu yürüyüşü desteklemesi
    bahs-i diğer.Haydi bunu bir an için görmezden gelelim.

    Pekiyi,iktidarın da muhalefetin eylemini
    eleştirme hakkı yok mudur?İktidar muhalefeti
    eleştirmekten başka ne yapıyor?Üstelik yürüyüşün kazasız-belasız sonuçlanması için gerekli önlemleri de almıyor mu iktidar?

    Fehmi Bey,muhalefete verdiği hakkı iktidara
    vermiyor.İktidarın muhalefetin bir eylemini
    yersiz görüp eleştirmesini iktidara çok
    görüyor?

    İktidar,muhalefetin terör örgütlerinin de desteğini alarak sürdürdüğü bir eylemi
    eleştirmesin mi? Böyle bir eleştirinin ne sakıncası var?Velev ki sert olsun.Sonra
    sertliğin ölçüsü ne?

    Bu yürüyüşle adalet aranmıyor,adalet kullanılıyor sadece?

    Bence Kılıçtaroğlu bir adalet yürüyüşü de 15
    Temmuz şehitleri ve gazileri için düzenlemeli.Ayrıca Fetö’nün mağdur ettiği,
    zarara uğrattığı tüm halkımız için de yürümeli.

  5. Aynen son cümlenize katılıyorum. Kazasız belasız bir bitsin şu adalet! yürüyüşü.
    Adalet daha önce dediğiniz gibi herkes için lazım. Kılıçdaroğlu’nun talebi, herkes için adalet olsaydı bu yürüyüş çok daha önce başlardı. Yazarımız Veysi Dündar bey de bu konuya yürüyüşün samimiyetine atıfta bulunarak değinmişti bir yazısında ama sonra fikri değişti. Mesela şu 24 gazetecinin sabah tahliye edilip akşam tutuklandığı günün ertesinde kararı veren hakimlerin görevden alındığı günlerde başlasa idi adalet talebini belki samimi bulabilirdik. Ne zaman ki Enis Berberoğlu 25 yıla mahkum oldu bir chp li milletvekili o zaman,adalet, adalet. Bu yürüyüşün maksadı; hukuk sisteminin mağdur ettiği insanlar ve bu insanların mağduriyetlerinin diğer insanlar üzerinde bıraktığı muhalif duyguların da rüzgarını arkasına alarak siyasi rant elde etmektir. Ve bence etik değerlerden yoksun, şeytanca yapılmış bir organizasyondur. Dünyada mevcut hukuksal prosedürlerin Adaleti tesis etmek gibi bir amacı bulunmamaktadır. Hukuğun birinci önceliği sosyal düzeni sağlamaktır. Adalet dediğimiz kavram bütün veriler özümsenip taraflar dinlendikten sonra vicdanları kanatmayan bir kanıya, karara varmaktır. Buradan hareketle adalet eğer herkes için talep ediliyorsa bunu yasaları daha uygun hale getirmek için çaba sarfetmek, olması gereken platformda mucadele mucadele etmek gerekir. Aleyhtede olsa devletimizi, mlletimizi zor duruma düşürecek devlet sırrı olarak nitelendirilen bilgilerin ifşası kime sorarsanız suçtur. Bu yürüyüş hareketinden sonra Enis berberoğlu serbest bırakıldığında yürüyüş amacına ulaşmış olacakmıdır. Kılıçdaroğlunun bu yürüyüşle bir beklentisi de Türkiye Cumhuriyetine uluslararası seviyede baskı ve yaptırımlar uygulanarak hükümetin yıpratılması ve imajının menfi bir görünüme bürünmesidir. Bu durum izole bir şekilde hükümete etki edecek bir durum olsa eyvallah, aynı zamanda Memleketimizin de imajını zedeleyecektir. Kılıçdaroğlu fizik görünümüyle Mahatma Gandhi’ ye benzetildi, sonrasında tuz yürüyüşüve tuz yürüyüşünün rekoru kırıldı, ciddiyet eksikliği de var. Hep desinler kaygısı. Şunuda belirtmek gerekir ki hem CHP hem de AKP muhalifi olan kişilerin bu yürüyüşü kutlu bir adalet yürüyüşü gibi takdim etmeleri ve beklenti içine girmiş gibi görünmeleri, AKP’nin bu yürüyüşten zarar göreceği umudunun pratikteki karşılığıdır. Hasılı hem iktidarda hem muhalefette ileri görüşlü, şahsi veya herhangi bir grubun menfaatlerini amaç edinmemiş, dürüst, samimi, ahlaklı ve ilkeli devlet adamlarına ihtiyaç var. Hasan Günay beyin yorumuna da katılmaktayım.
    Bu yorumum da onaydan geçmiycek belki, ama netice itibariyle fikirlerim böyle.

  6. İktidarın dönüştürücü gücü: …”Yürüyüş kolu artık İstanbul’da ve yarın geniş kalabalıkların katılması beklenen yürüyüş…” ..eğer ülkemizde ”OHAL”in gadrine uğrama korkusu olmasaydı sivil katılımın daha fazla olacağını söylerdim..bir de bu yürüyüşü başlatanın CHP’nin olmadığı durumda…

    Fehmi Bey’in …”İktidardaki parti değişsin, yerini şimdinin muhalifleri alsın; o zaman da aynı kısır döngünün kendini hissettireceğine kalıbımı basarım.” diye tarif buyurduğu ”iktidarın dönüştürücü gücüne” halk çoktan ”kalıbını basmış” ta bilenimiz var mı?

    Halk bunu biliyor.. yani iktidara geldiklerinde şimdiki muhaliflerin, ”iktidarın dönüştürücü gücüne” ram olacaklarını..hele bir de CHP’nin.. bu yüzden onlara güvenip de ”ADALET” arayışlarına, kendilerini onların peşine salarak boşuna kürek çekmeyi yeğlemiyor. Belki, ilk yıllarında Adalet ve Kalkınma partisinin ismindeki ”adalet” vurgusuna kendini fazlaca kaptırıp, bu gün onu hesap edememenin hayal kırıklığını yaşadığından artık halk, ”adalet” talebini Ak Partinin de arkasına takılarak beklemeyecektir.

    Bu tablonun sonunda savaş da çıkmaz kaş göz de yarılmaz, bir kaç marjinalin-provokatörün dışında, halk buna prim vermez.

    ”ADALET” her zaman hepimize lazım. Bu gün onu, bu şartlarda yeniden tesis edecek bir ”yürüyüş” ise; bunu -her ne kadar kimliğini arkaya saklasa da- bir siyasi partinin organizesi değil..belki siyasetten ari STK organizeleri veya ”sivil halk direnişleri” ve peşine takılanın siyasi partilerin olduğu organizeler…

    Buna acil ihtiyaç var. Tabi ”benim adalet anlayışım seninkinden daha iyidir” denmezse..

  7. Sizingibi düşünenlerin anlayamadığı veya anlamak istemediği.Adalete kim neden karşı çıkabilir.
    Bu yürüyüş belki bakıldığında iyi niyetli olabilir. yalnız
    90 lı yıllarda Sivasta yaşananlar ve Gezi denen yakma yıkma oparosyonuna bakıldığında onlarda iyi görünen şeylerle başladı bizim ülkemiz de her konuyu istismar edecek düşünceler var herzaman
    Hele birde bu tür eylemlerin içinde CHP zihniyeti varsa birde yanında eli kanlı iki terör örgütü üyeleri kortej oluşturmuşken muhazafakar kesim niye neden bunların yanında olsunlarki?

    Belki muhazafakar kesim ve milliyetciler bu yürüyüşü destekleyebilirdi şu olsaydı K Kılıçtaroğlu ve CHP zihniyeti koreje eşlik edenler yıllardır bu ülkede binlerce şehit verdiğimiz terör için kanın durması silahların bırakıması için doğu bölgelerimize bu şekilde makul bir eylem yapılsa idi şimdi bunu anlamlı bulurduk ama siz bir darbe girişiminden ve bundada 250 şehit ve binlerce yaralı vermişken siz tutupda arkasında darbecilere destek mahiyetinde bir yürüyüş yapıyorsunuz ve bunada adalet diyorsunuz bende derimki hangi adalet kime adalet o zaman pkk teröründen madur olmuş darbe girişiminden madur olmuş yakınlarını kurban vermişler kimden isteyecek adaleti
    Sadece güya adalet arayanların fikirlerini günlèdir dile getiriyorsunuz ya karşıtarafın tezlrini ve fikirlerini birazda onlarınkine kulak veseniz doğru veya yanış işte Adalet bu.
    Sadece diyorumki biraz vicdan
    Bakın Allahın adaletine bu ülkeye düşmanca yaklaşan ülkemideki terörüstleri besleyen destekleyenlere şimdi bazıları bizden kötü duruma düştüler İnşallah bu onlara ders olur.
    Allah yar ve yardımcımız olsun

Yoruma kapalı.