İktidar peş peşe hatalar yapıyor ve siyaset alanında zararını da görüyor.. Endişem büyük…

38
Reklam

Akıl doğruyu yanlıştan ayırt etmenin aracıdır. Akıllı insan hep ‘doğru’ kararlar verir, ‘yanlış’ yapmaktan kaçınır. Doğru ile yanlış, iyi ile kötü, güzel ile çirkin arasındaki fark, insan yaşayışında, hep ‘akıl’ sayesinde kendini belli eder.

Böyle bir ayırımı yapamayacak durumdaki kişiler ‘temyiz kudretinden mahrum’ kabul edilir. İslam dinine göre, akıl nimetinden mahrum kişilerin hukuki ve dini açıdan sorumluluğu da yoktur.

Yalnızca bireyler için önemli değildir akıl; örgütlerin, kurumların, şirketlerin, milletlerin, ülkelerin, devletlerin de ‘aklı’ vardır; daha doğrusu akılları olduğu varsayılır. O akıl sayesinde onlar da yanlışlardan uzak durur, doğru kararlar alarak varlıklarını sürdürmeye çalışırlar.

Kurumsal akıl devrede değilse şirketler iflas edebilir, örgütlerin, devletlerin, milletlerin başı dertten kurtulamaz.

AK Parti’nin sürekli yanlışları

Son seçime bir de bu genel kabul açısından yaklaşalım istiyorum.

AK Parti 31 Mart seçiminin sonucunu İstanbul için kabul etmemekle ‘doğru’ bir tercihte bulunmadı. Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) başvurması, o başvuru için bulduğu gerekçeler, o gerekçeleri kullanış biçimi, kendi durumunun haklılığını savunmak için devreye soktuğu parti yetkilisi hep birbiri ardına alınan yanlış kararlardı. [YSK da kurum olarak yanlış bir karara imza atmış oldu.]

İki seçim arasında yürüttüğü kampanya da baştan sona yanlıştı AK Parti’nin. Yanlışlıktan dönmek amaçlı son birkaç güne sığdırılan yeni propaganda unsurları ise katmerli yanlışlar olarak siyasi tarihimizde yerlerini aldılar.

Reklam

Seçimden sonra sandığa yansıyan daha güçlü yeni iradenin AK Parti adayı tarafından hiç vakit kaybedilmeden kabulü ve ardından partinin kurumsal yapısının da ona eşlik etmesi doğru davranışlardı. Bunlara bakıp “Burada duracak mı yanlışlar?” derken seçim sonrasında da yanlışlara yenileri eklenmeye başlandı.

Çevre bakanlığının belediye şirketleri ve iştiraklerinin yönetimlerini belirleme yetkisini belediye başkanlarından alıp belediye meclislerine vermesi gibi…

Hukuki açıdan yok hükmünde olan karar mahkemeden de döndü zaten; ancak bakanlığın kararında ısrarlı olduğu da gelen haberler arasında. Halkın oyuyla seçilen belediye başkanlarını elindeki gücü kullanarak başarısız kılma yanlış arayışında AK Parti.

AK Parti çevrelerinin daha önce kendilerinde olan belediye başkanlıklarını kaybetmeyi kabulde zorlandıklarına dair dışa vuran yanlış tepki ve değerlendirmeleri de bu arada hesaba katmak gerekiyor.

O çevreler bu defa kendilerine oy vermeyen seçmenin yanlış davrandığını düşünüyorlar. Kendi yanlışlıklarının farkında olmadıkları izlenimini verdikleri hemen belli oluyor.

Yanlış yapma bayrağını AK Parti aldı

Geçmişte şimdi AK Parti’de görülen türden peş peşe hataları muhalefet partileri yapardı. AK Parti’nin 17 yıl boyunca üst üste seçim kazanması, her seçimde oylarını artırarak 31 Mart’ta kadar gelmesi hep karşı tarafın yanlışları sayesindedir. Şimdilerde sürekli yanlışlar yapmakta olduğunu tespit ettiğimiz AK Parti, yakın zamana kadar, kendi yanlışlarını erken fark edip telafi yoluna gidebiliyordu.

Siyaset alanında yapılan yanlışların telafisini partiler yapamazsa devreye halk giriyor. Ankara ve İstanbul başta olmak üzere AK Parti’nin pek çok büyükşehiri son seçimde kaybetmesi, 31 Mart’a gelen süreçte yaptığı bir dizi yanlışları sebebiyledir.

Reklam

[Deri değiştirir gibi kadro değiştirip kurumsal hafızayı zayıflatması ve deneyimlilerin yerini başka özelliklere sahip partililerin alması, kendini eleştirilere kapatması, medyanın tek sesli hale gelmesine göz yumması, parlamenter sistemden vazgeçip bize özgü yeni bir sisteme geçilmesi, MHP ile ittifak kurulması yanlışlardan sadece bir kaçıdır.]

Yanlışlar devam ederse sonunda çareyi yine halk bulacaktır; bu konuda herhangi bir merakım yok.

Merakım başka bir konuda: Siyaset alanında sürekli yanlışlar yapan bir kadro, iktidar gücünü elinde tutuyor ve millet-devlet adına kararlar veriyor.

Türkiye’nin dört bir yandan sorunlarla karşı karşıya bulunduğu bir zaman diliminde üzerinde düşünülmesi gereken bir konu bu.

Özellikle AK Parti içerisinde siyaset yapanların…

MHP’nin “Titre ve kendine dön” diye bir sloganı vardı; AK Partililerin şu tabloya bakarak, titreyip kendilerine gelmesinin zamanıdır.

İş işten geçmeden…

Doğru ile yanlışı ayırt etmeye yarayan akıl bu günler için önemli.

ΩΩΩΩ

Reklam

38 YORUMLAR

  1. dogru söylenildigin de sapka cikartacagiz degil mi… E ben de öyle yapiyorum.davayi göturen kemik kadro refuze edilirse kan kaybi olur o da direnci dusurur sekil A, da görundugu gibi.

  2. Muhafazakâr kesimin bir kısmında şöyle bir endişe görüyorum. Eğer A.Gül/A.Babacan yeni bir parti kurarsa sağ oylar bölünecek ve CHP (Ekrem İmamoğlu rüzgârı ile birlikte) iktidar olacak.

    Ben şahsen olası bir CHP iktidarından ürkmüyorum. E.İmamoğlu ve M.Yavaş açılımları ile birlikte CHP özüne dönmeye başladı. (1950-1980 arası CHP oy ortalaması %35’dir, yani millet onları öcü falan görmüyordu). Ayrıca tek adam rejimi olan AKP=Erdoğan yönetiminden gözle görülür bir şekilde daha iyi yönetim gösterebileceğine de inanıyorum.

    Fakat benim tuttuğum bir parti hiçbir zaman olmamıştır. Duruma göre CHP’ye veya yeni kurulacak merkez partiye oy verebilirim. Gelişmelere ve şahsi değerlendirmelerime göre karar vereceğim.

    Yeni partinin kurulmasının CHP iktidarına yol açacağından korkan muhafazakarlara gelince … Onlar AKP’nin halen %40’a yakın oylarının bölüneceğini ve bu şartlarda CHP’nin kesin iktidar olacağı hesaplarını yapıyorlar. Eğer böyle bir endişeleri varsa yapacakları tek şey AKP=Erdoğan partisini %10 seçim barajı altında bırakmaktır. Erdoğan’ın düzelmesini ummak beyhude bir beklentidir. Erdoğan bozulmadı, aslında buydu zaten sadece fırsat kolluyordu. Onun için Türk Milleti değil hayali bir İslam Ümmeti önemlidir. Artık o da kalmadı sadece kendi geleceğini düşünüyor.

  3. Eğer yanlış anlamadıysam Üstad bu yazıyı dış politikadaki yanlışlıklara dikkat çekmek için kaleme almış. Hadi iç siyasetteki yanlışlıkları halk bir şekilde düzeltir peki dış siyasetteki yanlışlıkları kim düzeltecek demiyor mu yazı. “Çevremiz ateş çemberi” Akdeniz’de ki(Kıbrıs) sorunlar ortada her an bir kıvılcım çıkacakmış gibi. Suriye’den şehidimiz geldi ordumuz karşı hamle yaptı büyük sıkıntı. ABD ile S-400 krizi büyük sıkıntı. Daha başka sorunlar …dolu dizgin yanlışlara giden hükümet bize güven telkin edecek bir politika sunabiliyor mu? ABD yaptırımları sorulunca Cumhurbaşkanı NATO üyelerinin birbirlerine yaptırım uyguladıklarını bilmiyordum diye cevaplıyor.
    Gel de endişelenme…! Her an bir savaş çıkaracaklar diye geceleri uykularim kaçıyor. Bu sabah ekrana düşen haberlerin ilk dört tanesi kabus haberleriydi. Üstüne de göz attığım bir köşe yazısı tam bir kabustu karamsarlığa kapılmamak için hemen kapattım. Bakıyorum da kimsenin umurunda değil.

  4. Sayın Fehmi Koruyu uzun zamandır takip ediyorum. Savunduğu fikirlerin de çoğuna katılırdım yine katılırım. Sağduyunun ve temkinli olmanın samutlaşmış halidir kendileri, lakin İBB seçim sürecinde yazdığı bazı yazılarında kanaatim odurki duygularına yenik düşüp bazı olayları çarpıtarak ( bu vesileyle sayın Fehmi Korunun da bunu yapabildiğini görmüş olduk, örneğin; bütün oyların sayılmadığı halde bir kaç defa tekrar tekrar sayılmış olduğunu ifade etti, bazı yazılarında da ima etti, ilçe seçimlerinin neden iptal edilmediğine kendisi kanımca çok iyi vakıf iken, kafasında soru işaretleri olan kişileri, ilçe seçimlerinin iptal edilmeyerek sadece ibb seçiminin iptal edilmesini sorgulamak suretiyle ve daha bir çok manevrayla karşı tarafa kazandırma gayreti içine girdi.) bazı yanlış durumları tekrar tekrar yazdı. Bu durumdan benim anladığım okuyucu yanıltmak için çaba göstermektir ki sayın Fehmi Koru çok daha zor zamanlarında bile böyle bir eyleme iştirak etmemiş idi. Demekki işin rengi siyasi taraftarlığa gelince değişebiliyor. Son bir kaç yıldır gazete köşe yazarlarını okumaya ilk sayın Fehmi Koru ile başlar, onun tavsiye ettiği köşe yazarlarına da akşam illaki göz gezdirirdim, eski şevkim kalmasa da yine takip ediyorum, ederim.
    Az önce bir sitede bir haber okudum. sayın Babacan’ın 5 kişiden oluşan bir kurulla yönetimi idame ettireceği bir yapı kurulacakmış, kurulda sayın Fehmi Koru da var. Eğer o kurul bu şekilde oluşursa nasıl ki Davutoğlu kurulda olduğunda ahenk bozulacaktı, yine bozulacaktır. Şimdiden umutlarımız kıraca doğru yayılmaya başladı bu ihtimale binaen. Fehmi Koruyu yazar olarak takip ederiz lakin devlet yönetiminde bir tarafa meyil gösterirmi diye de tereddüt ederiz, edindiğimiz tecrubeye göre de olaya bir şerh koyarız.

  5. Metin Yıldız beyin yazdıklarına biraz da ben ekleme yapmak isterim….

    1-Açık yüreklilikle… ötelemeden…. zamana yaymadan….Khk ile magdur olan kişilerin durumlarına el atmadan toplumsal huzur gelmez…..Bu durum sürdükçe Fetöcüler ve bu durumdan nemalanan partilerin ekmeğine yağ sürer iktidar…..

    2-Fetö olayında cemaat sempatizanlarını ve Fetö üyelerini aynı torbaya koyarak çözümleme yapmanın sonucu hükümet aynel yakin görmüştür… görmelidir…

    3-Yurt dışına kaçan fetöcüler,içerdeki kripto fetöcüler yapamadıkları darbeyi magdur edebiyatına dönüştürdüler…..

    4-Hem fetöden hem devletten mağdur olan masum insanlar, aileleri, yakınları, çocukları,ana babaları bu durumlardan yeterince etkilenmiştirler…. Seslerini nasıl duyuracak bu insanlar…İkdidarın yıkılması için Chp ye de oy verir Hdp ye de…Yeni parti kurulmasına da destek verir…Canını yakanın canını yakmaları doğaldır….

    5-Khk dan etkilenenlerde kendilerini Fetöden ayrıştıracak şekilde samimi bir şekilde bir platform kurmalıdırlar… Fetöcüler buna müsade edermi bilmiyorum…..Oraya da bir şekilde
    sızarlar…

    6-Anasının babasının bilerek veya bilmeyerek yaptığı hataları evlatları çekemez…. çekmemelidir..

    7- Fetöcü hainler…. bu insanları bylock’a bulaştırmış,sendikaya bulaştırmış, bankasına para yatıtırmış diyerek hepsini hain ilan etmek vicdanlara aykırıdır…..

    8-Bu insanlara bu muameleyi yaparsan onların gerçeği görmelerini engellersin… Onlara sahip çıkanlar muhtemelen illerde yeniden faaaliyete başlamışlardır….Boş durmazlar…. sadece ortalıkta gözükmezler….

    9-Darbeye karışan, darbenin oluşması için için militanlık yapan kişiler mahkemelerde yalan söyleyebilirler onların yetiştirlmeleri gizlilik ve tam itaat prensibine göredir. onlara en ağır ceza ne ise veriliyor zaten….. Ama Khk dan mağdur olanlar ister istemez birbirilerinden etkilendikleri için korktukları için herşeyi inkar edebilmelerini doğal karşılamak gerekir..Darbeye karışmadıkları sürece sadece cemaat sempatizanı diye bu kadar eziyet ve mağdur edilmemelidirler…. Unutulmamalıdır ki Ak partinin gelişi ve yükselişi darbeler ve 28 şubattan sonradır….

    10-İktidar Zamanı geçmeden bence tam vaktidir…Fetöyü ve cemaat sempatizanlarının farklı olduğunu görmelidir…. ve bu farklılığı üstüne basa basa bütün toplumla paylaşmalıdır…

    11- Lamı cimi yok bu insanların tekrar işlerine güçlerine dönmesi sağlanmalıdır… Rızkı veren Allahtır… Rızıklarına mani olunmamalıdır….Allah masumların yanındadır…..

    12-Buradan şu anlaşılmamalıdır…. Fetöyle mücadeleyi bırakalım istediği gibi at koştursunlar… hayır….Buna kimse müsaade etmez artık…. Ama adaletli olunmalıdır….iktidar bu benim işim değil yargınının işi dememelidir….Bal gibi iktidarın işidir…… Khk lıları durumlarını çözecek Akparti-Mhp-İyi-Saadet ve Yenicilerdir…. Fetöcüler ister Chp ye ister Hdp ye gitsin farketmez….Onlar kopmuşlar artık.. onları kimse çözemez….

    • Olması gereken bu, sınırları çizilmiş bir şablon çıkmış ortaya. Ama bunu yetkililer neden düşünmez? Bana öyle geliyor ki maksat bahçeyi dövmek…

    • Böyle yorumlara ihtiyacımız var bende bir sendika yüzünden hayatı Kararmış kişilerden biriyim 15 ay tutukluluk ve 15 ay sonra ilk defa mahkeme karşısına çıkmak 33 ay sonra da Berat sadece bir sendika yüzünden devletin Sesimizi duyup sahip çıkmasını bekliyoruz

  6. Güneş mutlak doğacak
    karanlığı bulacak
    Herşey çok güzel olacak

    Zulüm elbet bitecek
    Hak yerin bulacak
    Herşey Çok Güzel olacak

  7. Tayyip Erdoğan daha dün,yani 31 Mart 2019’da sağlam bir güven oyu aldı,%52 ile.Yeni cumhurbaşkanlığı seçimi de 2023’te.

    Bu durumda yapacağınız bir tek şey var beyler:2023’e kadar sabretmek.

    İstanbul seçiminin yenilenmesini yanlış buldunuz da,görev süresinin bitmesine 4 yıl gibi bir süre olan,üstelik 1 yıl dolmadan
    bir de tekrar güven oyu alan kişiye mi
    tahammül edemeyeceksiniz?

    Şurası da var:Erken seçim kararı alındığı takdirde şu an milletvekili olanların vekilliği de sona eriyor.Buna hangi parti
    razı olur?CHP bile erken seçim istemediğini deklare etti.Yeni kurulacak partinin mensupları bir an evvel vekil olsun diye kimse erken seçime gitmez.

    Sabırsızlananlara son sözün:Sabır hacı,sabır.

  8. Sayın Koru, neden endişeleniyorsun? Hala bu kadrodan umudun mu var? Öyleyse çok iyimsersin. Metin Yıldız Bey ülkenin en önemli problemini bazı yazarların yazısı ile özetlemiş. Bu konu çözülmeden hak yerini bulmayacak, sorunlarla boğuşmaya devam edeceğiz…

    • Kesinlikle ülkenin en önemli sorunu budur.
      Çünkü bu sorun aileye zarar veriyor. Nice aile bu sorun yüzünden sarsılıyor, parçalanıyor.
      Bu sorun, cana zarar veriyor. Maruz kaldıklarını hazmedemeyen insanlar canlarına kıyıyor.
      Bu sorun, dindara zarar veriyor. Bazıları maruz kaldıkları olayların sebebinin “din” olduğu sanısına kapılıyor. Dindar insanların yaptıklarını hazmedemiyor. Vicdan duygusu çok büyük yaralar alıyor.
      Bu sorun, nesle zarar veriyor. Yüzbinlerce KHK mağdurunun varlığı kendilerinde, çocuklarında telafisi çok zor yaralar açıyor. Vatanını canından aziz bilen insanlar, devletine kırgın hale getiriliyor.
      Bu sorun, ekonomiye zarar veriyor. Hayatlarını idame ettirebilmek için insanlar yok pahasına ehil olmadıkları işlerde çalışmak zorunda kalıyor. Hem o insanın emeği zayi oluyor. Hem de ülkemiz ehliyet, liyakat sahibi insanlardan yararlanamıyor.
      Bu sorun, adalet duygusunu yerle bir ediyor. Adalete olan inanç derinden sarsılıyor.
      Umarım yetkililer ülkemizin en önemli sorununa bir an önce el atarlar. Basra harap olmadan…

  9. Gazeteci bir günde yapılan olayların dökümünü ele alarak köşe yazısı yazmamalı bu basit gazetecilik veya muhabir gazeteci yazısıdır. Bilâkis olayların geçmişini de ele alarak ve bütün bunları harmanlayarak yazısını yazmalıdır
    Şunu diyorum iktidara geldiği günden beri çok ağır bir maliyet ödemiş milletin takdiri ile iş başına gelen Akp geçen 17 senelik zaman zarfında olağan değil olağanüstü bir emek harcayarak ve bütün ihanetlerin üstesinden gelerek iş yapmışlardır

    • Fehmi Koru 17 yıllık AKP döneminin tamamını eleştirmiyor ki. Tek adam rejiminden sonra gücün yozlaştırdığı AKP=Erdoğan dönemini eleştiriyor. Bunda yanlış olan ne ?

    • AKP marstan gelmedi. Milletin ödediği ağır maliyeti doğuran kadrolara dahildiler. Bülent Arınçtan Güle Cemil Çiçekten E. Yalçınbayıra hepsi o günü oluşturan koşulları üreten kadroları oluşturdular. Olağanüstü emek demişken, tüm zorunlu ekonomik kararlar bir önceki hükümet tarafından alınmıştı, 2008e kadarda bir önceki hükümetin aldığı tedbirlerle ekonomi rayına girmişti. Hazır olan ekonomik istikrarı bozan AKPdir.

  10. Sn.Koru ‘ nun , Ak Parti’nin yaptığı hataları sayarken daha ilk 3 hata içinde MHP ile birlikteliği sayıp , Ak Parti ‘ nin 15 Temmuz sonrası izlediği yanlış yolu eleştirmemesini , eleştirmeden geçemeyeceğim. Bunu açıkça eleştirememek neden ? Çünkü Ak partinin çöküşünün ana nedenlerinden biri 15 temmuz hain darbe girişimi akabinde , kendi kitlesinin bir böümünü yargılamadan,sorgulamadan , peşinen acımasızca cezalandırmasıdır.
    Kendi kitlesinin bir bölümünü terörist ilan edip ( Silahlı kalkışmaya katılmayan , darbeden haberi olmayan sivil Ak partili seçmen ) seçim kaybetmede etkisi , MHP ile birlikte olmadan çok daha fazla ve ana sebeblerin başındadır. ( Ekonominin berbat olması ile birlikte )
    MHP nin oyunun içinde olmadığı bir siyasette , Ak Parti de sahnedeyken , Ak Partiden doğacak 1 veya 2 partinin , hele hele Beşir Atalay , Sadullah Ergin gibi eski siyasetçileri içinde barındıracak yeni siyasi partilerden ne kendilerine ne memlekete bir hayır geleceğini sanmıyorum.
    Yapılacak şey açıktır :
    – Ak parti günahlarına tevbe edip , açık yüreklilikle yaptığı hataları , hayatlarını mahvettiği insanların gönlünü almalıdır. ( Benim için sorun değil , gönlünü almasa da olur ama ilk seçimde iktidarı kaybeder.)
    – 15 temmuz davaları bir an önce sonuçlanmalı , memleket bu felaketin boyunduruğunda bir atmosferden çıkarılmalıdır.
    – FETÖ nün siyasi ayağı araştırılmalıdır. Siyaset kurumu beladan muaf tutulmamalıdır.
    – MHP ile birlikteliği vatanın ve milletin bütünlüğüne hizmet edecek , eski hataları izale edecek politikalarla yola devam edilmelidir. Hatta Bahçelinin MHP de görevi bırakmasıyla İYİ parti tayfası da Cumhur ittifakı içine alınmaya çalışılmalıdır. İyi partide olup CHP ye yakın olanlar da CHP ye geçsin.
    – Ali Babacan ve ekibi denen yni ekiplerden parti kurmalarına mahal kalmadan zaten ayrılmadan katılımları sağlanmalıdır.
    – Millete ve devlete faydası olmayan politikalardan derhal vazgeçmek.
    -Saadet partisiyle bir şekilde birleşmeyi sağlamak ,
    – Yiyici tayfayı Ak partiden defetmek ( Artık kefen parası da hazineye devroldu.Yiyecek , zıkımlanacak bir şey bırakmadı Ak parti.)
    – Eleştirilere kulak verme , olumsuzlukları derhal düzeltmeye çaba sarfetme .
    – İsraftan uzak yeni politikalar üretme ,
    – Bunları yapmayacaksan da rahmetli Anavatan partisi ve Adalet partisinin mezarlığında onlara komşu olma . RIP Ak parti tabelasını mezarlığa asma .

    Selam ve dua ile.

    • Kokan bir yemek temizlenmeye çalışılmaz, çöpe atılır ve yenisi yapılır. AKP=Erdoğan’dan medet ummak beyhude bir uğraştır. Ancak yeni yemeğin nasıl yapılacağı tartışılabilir.
      (Kısaca açıklamak için böyle bir benzetme yaptım, maksadım hakaret değil, teşbihte hata olmazmış).

      • Sn. F.K.T , Çöpe atılan yemeğin içindeki bulgur ve nohutları mı toplayıp yapılacak yeni yemek ?
        Yeni kurulacak parti diye bahsedilen partiler ile ismi geçen şahıslar tam da böyle .
        Artık yeni yüzler , kandırmayan ve kandırılamayan siyasetçiler istiyoruz.
        Ak partinin eskilerine ihtiyacı yok Türkiye’nin .kimse kusura bakmasın.
        Selamlar ;

        • Yeni partiyi kuracak öncüler çoktandır Erdoğan ile yollarını ayırmış kişilerdir. Fakat sizin de dikkat çektiğiniz hususta kamuoyunu ikna etmeleri gerekir. Bence yeni partide AKP dışında kişiler çoğunlukta olmalı. Mesele sadece kişiler meselesi de değildir, zihniyet farkının ne olduğunu nasıl açıklayacaklar ben de merak ediyorum. Zira geçmişte ‘Partiye zarar vermemek adına’ çok ketum davrandılar.

  11. AK Parti gücünü bu milletten almıştır ve yine aynı millet bu gücü AK Parti’den geri alacaktır. Değil bir parti yüz parti dahi kurulsa milletin feraseti gücü kime vermek isterse ona verir. Ülkemiz tarihinde her zaman doğru yapanlar halk tarafından layık görüldüğü mertebeye çıkarılmış. Haketmediği zamanda o mertebeden indirilmiştir. Baskılar, istibdadlar, hukuki zorlamalar, medya gücü hiç bir zaman halkın ferasetini yenememiştir. o yüzden diyorum ki Recep Tayyip Erdoğan’a gücü veren millet isterse onu Ali Babacan’a da verir Ahmet Davutoğlu’na da verir. AK Parti vahiy ile bize şart koşulmuş bir parti değildir Erdoğan da müjdelenen lider değildir. İyi yönetilirse kalır, hatalar yapmaya devam ederse gider. Bunda büyütülecek bir şey yoktur. Yakın tarihte yapılan ve sayın Koru’nun da belirttiği gibi hatalar yapılmaya devam ederse, halk bu değişimi her halükarda yapacaktır. A ismine B ismine bakmaksızın yapacaktır. Unutmayalım ki yeri geldiğinde Ecevit’e bile sahip çıkmıştır. Bugün AK Parti’ye oy veren seçmenlerimiz.

  12. Yetmez
    Hata yapmamak yetmez. Doğrusunu yapmak da gerekir. “Şunları hatalı yaptın” demekle yetinilmez, “Bunları yapmalısın” denmelidir.
    1- MHP’lilerle ittifak ettin oysa ‘Hayır’da ittifak etmeliydin. Sermaye’nin deneme tahtası anayasa yerine milli anayasa yapılmasında ittifak etmeliydin şimdi CHP ile milli anayasada ittifak etmelisin. Bütün partiler büyük ittifaka çağrılmalıdır.

    2-Olağan üstü hal zulüm olduğu gibi olağan hali olağanüstü hale çevirmek daha büyük zulümdür. Genel af çıkarılıp eskilerin üzerine sünger çekilmelidir.

    3- İnsanlık işçilik döneminden ortaklık dönemine geçmektedir. Bu, tarihin kaderidir. Bunu kimse durduramaz. Durdurmak isteyenler ezilip giderler. Ortaklık sistemine geçme çabasına girilmelidir. Bütün partiler, anayasa uygulamaları yaparak, deneyerek hazırlık yapmalıdır.

    4-Bütn partiler iktidara gelmek için değil semt kooperatifleri kurmak için seferber olmalıdır. Akevleri örnek almalıdır. Hayati Yazıcı Hizmet ve Dayanışma Kooperatifi’nin statüsünü çıkarmaya imkan verdi diye AK Parti, Kooperatifler Genel Müdürlüğü’nü tasfiye etti. Şimdi kendisi tasfiye ediliyor.
    AK Parti tövbe etmeli. Hayati Yazıcı yeniden bakan olmalı ve Kooperatifler Genel Müdürlüğü yeniden faaliyete geçirilmelidir. İlahi kader, tarihin akışı tasfiye edilemez, ona karşı gelenler tasfiye olurlar.
    Bunu Bünyamin Demir hatırlamalı ve partisini uyarmalıdır. Onun da onlarla gark olmaması için bu uyarıyı yapmalılar.
    “Kooperatifler Genel Müdürlüğü’nü neden tasfiye ettiniz?” diye soran yok.

  13. Evet, peş peşe hatalar yapıldığı için son durum bu noktaya gelebildi. Bu gerçeğin oluşmasında, İmamoğlu’nun kendi payına ciddi bir başarısı yoktur. Kendisi için son derece şanslı bir dönemdir. Erdoğan yönetiminin iç ve dış politikada itici çıkışlarından kaynaklanan “oy” kaçışlarının mirasçısı olmuştur.

    Ancak, bu “oy kaçışları” İmamoğluna yaradıysa, İmamoğlu CHP’den kaçabildiği ölçüde bütün ülkeye daha fazla yarar sağlayabilir. Tabi, “Bağımsız Anadolu Birliği” (BAP) şeklinde yeni bir siyasi parti kurmaya dair bir özgüven oluşturabilirse….

    Millet BOP’a karşı hop dedik dedi, ama “BAP”a karşı ancak hap diyebilir. Yani, “BAP” Türküyle, Kürdüyle bütün Anadolu’ya işin ilacı olabilir!

    Parti içindeki mevcut haliyle İmamoğlu grubunun başörtülü bir teyze ile el açıp dua ederek göreve başlamış olması, çokçası “dini kullanma”ğa yönelik bir vitrin olabilse de bu şekilde işe başladığını gören kronik laikçi CHP’lilerden bir taraftan yüzleri kızarırken diğer taraftan dizini döven, içini çekerek “şu parti ne hale geldi yahu” diyenler olduğunu tahmin etmek zor değil!

  14. 2001-2002 döneminde Ecevit’in başbakanlığı döneminde, koalisyonun artık son dönemleri yaşanırken yapılan peş peşe hatalar ile bugünküler arasındaki benzerlikler ilginç değil mi sizce de? Ekonomik darboğaz ve siyasal alanın daralması durumu, hatta yeni parti dedikoduları vs de sanki daha önce izlediğimiz bir filmin, daha iyi tekniklerle kotarılmış tekrar versiyonunu hatırlatmıyor mu? Konuya biraz da bu açıdan bakarsak, sırada neler olduğunu ve rakibin hangi hamlelere hazırlık yaptığını bir miktar kestirebiliriz belki.
    Olmaz mı?

  15. Kurulacak yeni partideki 5 li komisyon üyeleri;
    1- Fehmi koru
    2- Abdullah Gül
    3- Beşir Atalay
    4- Sadullah Ergin
    5- Haşim Kılıç
    Komisyon sözcüsü Ali babacan:

    Anlaşıldığı üzere madem Akparti içinde mücadele etmeyeceksiniz….
    Fehmi Bey daha neyi bekliyorsunuz. Kurun yeni partiyi….boşverin Ak partiyi….

    Ali babacan,Sadullah Ergin,Beşir Atalay…. daha niçin AK PARTİYE ÜYELER…..Etik olan istafa etmeleri, değil mi…

    Daha şartlar oluşmadımı… vur kaç taktiği nereye kadar…..

    Öğrenmek için soruyorum…. Amacınız Kitle partisi mi olmak…Akpartiyi devirip devamı olmak mı… Biraz ordan biraz burdan koparmak mı….

    Chp seçmeninden oy alma hedefiniz varmı
    Sizin oluşturacağınız kitle Chp ye gönül rahatlığıyla oy verebilir imajı varda….Acaba Chp lilerin yüzde kaçı size oy verir.. ya da size kaç kişi oy verir…

    Taş devri ekibindeki arkadaşlarınızdan ne gibi yenilikler bekleyebiliriz( bu arada Haşim kılıç ın yaşı 69)…
    İcraatleriniz ne olacak…. Hedefiniz nedir…

    Bir kaç gün önce Ali Babacan ve Cumhurbaşkanı baş başa görüşmüş… bu nu nasıl okumalıyız….Amaç şu mu? Biz Sorunlar için bir rapor hazırladık… Zaten kabul görmedi algısı yayıp yeni partinin kurulmasını hızlandırmak mı? Peki Cumhurbaşkanı kabul etti görüşlerinizi… o zaman napacaksınız…. Niye gitti ki… üyelikten istifa etmeyi niye bekliyor…
    Gelin hedeflerinizi burda gerçekleştirin derlerse siz ne yapmayı düşünüyorsunuz….

    Partinizi sabırsızlıkla bekliyoruz….. ha bu arada Hayırlı olsun…

    • Ali Babacan ve ekibi ülkeye nasıl bir ‘yeni’ hikaye sunabilecek?’Ak Parti’nin fabrika ayarlarına dönmüş versiyonuyuz’ mesajından öte toplumda heyecan ve sinerji oluşturacak neler söylenecek?, doğrusu merak ediyorum.

      Bu ekibe tavsiyem İmamoğlu rüzgarıyla ülkede oluşturulan yeni dinamikeri iyi okumaları.İşe önce Ali Bayramoğlu gibi aydınları, ikna edebilirlerse Mahfi Eğilmez, Asaf Savaş Akat, Uğur Gürses vb., ekonomide gerekli yapısal reform paketine katkı sunabilecek ekonomistleri ekibe katarak yola çıksınlar.

      An itibariyle Türkiye’de Ak Parti dönemi sona ermiştir.Hala % 38 halk desteği de yanıltmasın, 2023’e kadar o destek de eriyecektir.

      Bagajlarında Ak Parti’nin hataları, siyasal islam ve FETÖ yükünü taşıyan Babacan ekibinin başarı şansını düşük görüyorum, ta ki toplumu ikna edecek ve heyecan yaratacak ‘yeni’ bir hikaye ile çıkabilirlerse.

      Örneğin Sn Babacan, Ak Parti’nin iktidara geldiği anda IMF ve Derviş’in hazırladığı Ekonomik önlemler paketi yürürlükteydi.Bu programın ömrü 2006’da tamamlanmıştı.Soralım, 2006’dan sonra Sn Babacan ve ekibi ekonomide hangi yapısal reformları hayata geçirdiler?2008 dünya finansal krizi geliyorum diye bağırıyordu, Sn Babacan cari açığın düşürülmesi için hangi önlemlere baş vurdu?Yerli üretim girdilerinin ithal ikamesi yoluyla ülkede üretilebilmesi, sınai girdilerde ithalat bağımlılığını azaltmak için hangi teşvikleri uygulamaya koydu?

      Hele de Türkiye’nin kanayan yarası eğitim alanında Ak Parti ülkeye ne kazandırdı?

      Sn Babacan, Sadullah Ergin, Beşir Atalay vb. hala Ak Parti üyesiler.2002’den beri kendilerinden Ak Parti’nin yanlışlarını ve yapılması gerektiği halde yapmadıklarına dair hiç bir eleştiri duymadık.

      Evet soruyorum, Sn Babacan ve ekibi halkın teveccühünü celbedecek hangi ‘yeni’ hikayeyle yola çıkacak?Bagajlarındaki Ak Parti’nin yanlışları, siyasal islamın dine verdiği zarar ve FETÖ yükün toplum nezdinde oluşturduğu menfi algıları nasıl giderecekler?

      Velhasıl, işleri kolay değil.

  16. İlk düğme yanlış iliklendi, artık doğrulma imkanı kalmadı.( Milli eğitim bakanı hariç bütün bakanlar liyakat değil sadakat düsturuyla o makamlarda. Ziya beyin de eli kolu bağlı bir görünümü var) o yüzden ortak aklın ortaya çıkması ihtimali yok. Aslında bu durumdan herkes de memnun gibi görünüyor, muhalefet dahil. Hiç iktidar değişikliği için proje (en basit konularda dahi) açıklayan muhalif gördünüz mü? Özgür,Aytun,Cihan, Sezai.. Bir tek Temel bey, o da Doğu bey gibi marjinal sayılarda kaldı. Ortak akıl ittifaklar ile karşılanır. İnşaallah vazgeçilmez bu ittifak kabullerinden..

  17. Fehmi bey’in Bugünkü anlattığı olay…

    Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü ile Ankara Beledeiyesi arasındaki dava….

    “Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na Mansur Yavaş’ın seçilmesinin ardından belediyenin yüzde 99.67 oranında hissedarı olduğu BELKO şirketine Kerim Yılmaz atandı. Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın genelgesini gerekçe göstererek Yılmaz’ın ticaret sicilinde tescil ve ilanı işlemini yapmayınca atama mahkemelik oldu. Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi, belediye başkanlarını yakından ilgilendiren flaş bir karara imza attı. Mahkeme, Yılmaz’ın tescil işleminin yapılmamasını yasaya aykırı buldu.”

    Kurulacak yeni partinin üyesi olan:

    Fehmi koru..68 yaşında
    Abdullah Gül…68 yaşında
    Beşir Atalay…..72 yaşında

    Taş devri iması ile dünkü yayınladığı karikatürdeki;

    Devlet Bahçeli..71
    Tayyip Erdoğan…65

    Fehmi Korunun yazılarından çıkan sonuç……. Yeni partinin kurulmasına kadar…. Sarsabileceği kadar sarsmak…Zemin hazırlamak…..
    Şunu biliyorlar herhalde…. “Chp ye biz oy verdik de Chp den zırnık oy alamayız”…. O zaman oy alabileceğimiz kesime yönelenelim…
    Taş devri arkadaşlarıyla aldığı karar bu herhalde….

    • Türkeş bey,sizi samimi buluyorum.Son seçim sonuçlarından ve sonrasında getirilen eleştirilerden duyduğunuz üzüntünün büyüklüğü cümlelerinizin satır aralarından dahi okunuyor.Ne olursa olsun iktidara eleştiri olmamalı ve ülkeyi mutlaka şu an ki iktidar yönetmeli,aksinin -en azından- iktidara karşı vefasızlık olduğunu düşündüğünüzü okuyorum yazdıklarınızdan.Ancak olanlara tek taraflı baktığınız kanaatindeyim.Ülkede herşey güllük,gülistanlık bu insanlar niye ortalığı bulandırıyorlar demek ,ne kadar doğru?Haddimi aşarak bir günlüğüne eleştiren insanlar gibi düşünmeyi size önereceğim. Başlangıç için örneğin;

      “Deri değiştirir gibi kadro değiştirip kurumsal hafızayı zayıflatması ve deneyimlilerin yerini başka özelliklere sahip partililerin alması, ” haksız mı bu eleştiri,ne diyorsunuz buna?

      Abdullah Gül,Ali Babacan,Mehmet Şimşek,Davutoğlu ,Beşir Atalay vs vs.Niçin partiden uzaklaştırıldılar ?yetersizler miydi bu kişiler?

      Yetersiz görülen bu kişilerin ülke menfaatini düşünerek yeni bir demokratik arayış içine girmeleri neden vefasızlık olsun?
      Kendilerinin dışlanmaları vefasızlık değil miydi?
      Ya bu insanların yanlış gördüklerine yanlış demeyip bir kenara bırakılmayı hoşgörüyle kabul edip sadece olanı biteni izlemekle yetinmeleri bu ülkeye bir vefasızlık olmaz mıydı?

      Sizden bir günlüğüne bakış açınızı değiştirmenizi,eleştirilere odaklanmanızı ve empati yapmanızı bekliyorum.Zira gözlerinizi kapatmanızın dışarıda olup bitenlerin gerçekleşmeyeceğine dair hiçbir etkisi olmayacaktır.Yanlış yerde durduğunuz gibi anlamsız bir direnç ve kırgınlık içinde olduğunuz kanaatindeyim.Takdir ve tercih elbet sizindir….Saygılar sunarım.

      • Aklıselim bunu gerektiriyor ama “yanlışsa da benim yanlışım,savunurum” demek artık sadakat ve doğru kabul ediliyor.
        Allah sonumuzu hayır etsin.

      • Kişinin anlattığı karşısındakinin anladığı kadardır…..Bu kişilere vefasızlık yapıyor demedim ama sen öyle anladıysan haklısındır….

        (Fehmi bey in ortada gibi duran yazılarından sonra kırgınlıklarından sonra,benzin dökmeye başlaması acayibime gitmiyor artık saflar netleşmeye başlamış… En azından net olmaya başlamış…)

        Chp nin kurumsal olması bizlere bir şeyler anlatmalı…….Menfaatleri, kavgaları farklı farklı olsa bile, derin eleştiriler yaşansa bile çoğunluğu mücadelesini parti içinde yapmaya çalışır….

        Chp nin kemik gibi durduğu yerde Sağ-sol kalmadı,Hangi devirde yaşıyoruz diyenler Türkiye deki siyaseti bilmiyor demektir…Chp den ne mhp ye ne ak partiye ne saadete ne iyi partiye zırnık kadar oy gelmez…

        Sizler şu anda yüzde 40 lardaki bir partiyi bölmeye çalışıyorsunuz… Bizlerde düşmemesi için omuz veriyoruz…

        Benim için inanın Chp ve Hdp karşısında Ak parti, saadet partisi, iyi parti, bbp si akrabam gibi kardaşım gibi komşum gibi…

        Bahsettiğin Abdullah Gül,Ali Babacan,Mehmet Şimşek,Davutoğlu ,Beşir Atalay çok önemli Kişiler…. sevdiğim kişilijler aynı zamanda…Bu kişileri kimse partisinden uzaklaştıramaz…Anladığım kadarıyla kendi tercihleri….
        2012 den beri Türkiyedeki fetö ile yapılan savaşı gördük….Safımızı belirledik…. Bu adamlar kendi arkadaşını sanki tek başına bıraktılar…Şu anda bile bence isteseler çok rahat görüşür ve birlikte hareket edebilirler…

        Bu süreçte bölünme ülkeyi vesayet düzenine geri sokar..Seçimle gelen seçimle gitmelidir… Bölündükçe kuvvetiniz kalmaz…Vesayetçiler fırsat beklemekte…. Kardaşlar arasında dostluklar arasında kırgınlık küskünlük olur…Ama yine kardaşsınız yine dostsunuz… Tayyip erdoğan anlayana kadar parti içinde mücadeleyi sürdür….

        Mhp ve Akp ne Erdoğan’a kalacak ne Bahçeliye….Bu partiler kemik gibi kurumsallaşmalıdır…kavgada olur döğüş de olur…Düşmanlık olmaz… Keşke Meral Hanımda erken davranmasaydı Bahçeliden sonra Mhp tek vucut yanında olurdu… Bbb, İyi parti, Mhp üçe ayrıldı… Güzel mi oldu….hayır….

        Parçalanmalarını istemem ama Görülen o ki ateş yakılmış…Kurulacaksa yeni partiyi kursunlar… uzatmasınlar…..Kimse engel değil…. Bence Fehmi Bey de Ak partiye akıl verir gibi görünmesin…Artık çıksın meydana…

        Bu ikili sistemde 2023 veya olası bir erken seçimde Chp ve Hdp nin sol kesimi haketmediği şekilde başa geçecek….Sayemizde Makyajlı kişiliklerle İstanbul ve Ankara yı aldılar… Öyle gözüküyorki bir kaç seçim Türkiyeyi istesek de istemesek de adamlara elimizle teslim edecez….

        “””Yanlış yerde durduğunuz gibi anlamsız bir direnç ve kırgınlık içinde olduğunuz kanaatindeyim.”””diye belirtmişsiniz Uğur bey…. sen Sana göre doğru yerdesin… ben yanlış yerdeyim….Sana göre ,sen anlamlı bir yerdesin ben anlamsız bir yerdeyim……Kendine de bana da haksızlık etmişsin onu belirtiyim….

        Kırgınlığım var.elbet…. umudum…da

        • İyice yozlaşan AKP=Erdoğan gitsin, yerine yeni kurulacak muhafazakar parti gelsin. Gerekirse MHP ve IYI ülkücüleri bu yeni oluşumu desteklesin. Böylece şiddetle karşı çıktığınız CHP de iktidar olmasın. Böyle bir çözüm varken neden ille de AKP=Erdoğan diyorsunuz? Erdoğan mı önemli, Türkiye mi?

          • Erdoğan da,Bahçeli de,Meral hanım da Temel bey de Erbakan da Türkeş de Özal da Menderes de benim değerlerimi temsil ediyorlar…Abdullah Gül de…. Hiçbiri benim gönlümde farklı değil…Hepsinin hatası var, sevabı var, hizmeti var….

  18. YANLIŞTA ISRAR NİÇİN?
    Son günlerde herkes eteğindeki taşları dökmeye başladı. Kim, nerede yanlış yaptı muhasebesi had safhada. Bazı yazarların dikkat çektiği, ancak kamuoyunun gündemine pek de girmeyen en önemli konulardan birisi Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç edilen kamu görevlilerinin durumu.
    Sayın Süleyman Özışık, “FETÖ operasyonlarının AK Parti’nin aleyhine döndüğünü, ülkesine sadakatle bağlı olanların, vatanını canından aziz bilen insanların KHK maharetiyle mağdur edildiğini” yazdı (Türkiye Gazetesi, 24/06/2019).
    Sayın Ahmet Taşgetiren dün Karar Gazetesi’ndeki “Herkes Her Şeyi Biliyordu” başlıklı yazısında yanlışlıklar silsilesi ile ilgili birçok hakikati dile getirdi. Taşgetiren’in yazısında bana göre en çarpıcı bölüm şu şekilde:
    “Türkiye’de bir adalet sorunu olduğunu… FETÖ operasyonlarının daha önceki kumpaslara benzer şekilde karmakarışık bir hal aldığını, kimin içerde kimin dışarda olduğunun bilinmediğini, içeriye “İhanet” takımından daha çok, hatta kat kat fazla “İbadet” takımının girdiğini ve onun da sokakta yürek sızlatan dramlara yol açtığını, bu arada “FETÖ borsası” diye bir hadisenin dudak uçuklatan rakamlarla ve toplum vicdanını adalet adına sızlatan söylentilerle devam ettiğini… Bir de Trump ya da Merkel’in girişimi söz konusu olduğunda “Yargı kılıcı”nın pekala esneyebildiğini…”
    Durum bu kadar açık ve net iken neden yanlışta ısrar?
    Çok mu zor Kanun Hükmünde Kararname ile ihraç edilen insanlara haklarını geri vermek?
    Bu yanlışların bedelini kim ödeyecek?

    • Metin Yıldız, yıllardır belirtilen partiye çevremiz muhfazakar olması sebebi ile hem eğitim bir sene hem de örgütsel faaliyetlerine destek verdik. onun bedeli olarak da 701 lendik. şu an herhangi bir zarar görmeyen, üstüne bu durumdan istifade faydalananlar oh olsun iyi olsun, daha da beter olsun diyor. eğer kişi kendini yetiştirebildi ise herhalükarda bu çukurdan çalışarak çıkar. sorun nerede sorun bunları görüp te sorgulama ve düşünmeden bu adalet dengesini bozarsam, kişinin kanunen aklanmış olup olmadıgına bakmadan oh olsun dersem bu dengesizlik ülkeye zarar verir mi vermez mi düşünmüyor. sonunu düşünen kahraman olamaz deyip devam ediyor.

      • Bu durumdan istifade eden kişilerden bahsetmişsiniz. Oh olsun, daha da beter olsunlar diyen kişilerin varlığı. İnsanı hayrete hatta dehşete düşürüyor. Ne güzel demiş şair:

        Hiç sıkılmaz mısınız Hz. Peygamber’den

        Ki uzaklardaki bir mü’mini incitse diken,

        Kalb-i pâkinde duyarmış o musibetten acı.

        Sizden elbette olur rûh-u Nebi davacı.

        M. Akif ERSOY

Yoruma kapalı.