Kaşıkçı olayının üstü kapandı mı sandınız? Perde asıl bundan sonrası için açılıyor…

14
Reklam

İstanbul’daki Suudi Arabistan Başkonsolosluğu’nda vahşi bir cinayete kurban giden gazeteci Cemal Kaşıkçı hakkında son sözü ABD başkanı Donald Trump söylemiş gibi oldu. “Talimatı o vermişse ne olmuş yani; Suudi Arabistan bizim müttefikimiz, Veliaht prens de yakınımızın (damadı Jared Kushner’in) yakını; onlardan vazgeçmeyiz” buyurdu Trump.
Acaba bu sahip çıkılmadan sonra Veliaht Prens Muhammed bin Salman (MbS) rahat bir nefes almış, “Oh kurtuldum” havasına girmiş midir?
Girmişse yanlış yapar; bundan sonra işi zor MbS’nin…
Medyanın dikkati üzerine çevrildiği için artık attığı her adımı dikkat çekecek, daha önce önemsenmeyen özelliklerinden hareketle her yaptığı özenle izlenecektir.

Prens MbS sanat düşkünü

Sözgelimi, Prens‘in sanat düşkünlüğünü duymuş muydunuz?
Meğer MbS geçen yıl Louvre Müzesi‘nin Abu Dabi’deki şubesi adına bir resim satın almış; bir tabloya tarihin en yüksek bedelini ödeyerek…

Salvator Mundi tablosu..

Leonardo da Vinci‘nin ‘Salvator Mundi’ (‘Dünyanın kurtarıcısı’ anlamına geliyor ve Hz. İsa’ya atfediliyor) tablosu için tam 350 milyon Pound ödemiş MbS… TL olarak 2 milyardan fazla bir para bu. Daha önce en yüksek bedel olarak 179.4 milyon Dolar ödenmiş bir resme; 2015 yılında Picasso‘nun ‘Cezayirli kadınlar’ tablosuna…
Prens ile birlikte resim piyasası tavan yapmış…
Gazetenin biri (İngiliz Daily Mail) bunu şimdi hatırlatıyor, ama bir önemli uyarıyla: Tablonun satın alındıktan sonra ortalıktan kaybolduğu uyarısıyla… Satıştan bu yana tablo hiç ortada görünmemiş… Muhabirleri Abu Dabi’deki müzeye sormuşlar, onlar da nerede olduğunu bilmiyorlarmış…
Bu ilk haber…

Prens MbS nükleer silah peşinde

İkinci haber New York Times‘ta (NYT) çıktı. O habere göre de, MbS, Suudi Arabistan’ı nükleer bir güç haline getirmek sevdasındaymış. ABD’nin enerji bakanlığıyla Suudi Arabistan’a nükleer tesis kurma konusunda temas halindeymiş Prens ve 80 milyar Dolarlık bu anlaşma için ABD dışişleri bakanlığı da kendisine müzahir olmaktaymış…
“Yalnız” diyor NYT, “Bu işin ilginç bir yönü var: Başka ülkelerden çok daha ucuza satın almaları mümkünken nükleer yakıtını kendileri üretmek istiyor. Bu da Washington’da Suudluların yakıtı gizlice silah projesine dönüştürmek niyetinde olduğu biçimde yorumlanıp endişeye yol açıyor.”
Her iki haber de eskiye ait, gündeme geldiğinde fazla önem verilmeyen konularla ilgili. Cemal Kaşıkçı cinayeti olmasaydı belki de hiç ele alınması gerekmeyecek konularla…
NYT “Trump, benzer niyete sahip olduğu gerekçesiyle İran’a kapsamlı yaptırımlar uygulattırıyor” diye hatırlatıyor.
Bir de MbS’ın bu yılın başlarında yaptığı “İran nükleer silâha sahip olursa en kısa zamanda biz de onu izleriz” açıklamasını…
İran…

Prens İran’a karşı

Suudi Arabistan kendisini İran’a karşı konuşlandıran bir ülke olarak görüyor. Yemen’de İran’ın desteklediği gruplara karşı o da kendisine yakın gördüğü başka grupları destekliyor ve iki ülke orada resmen savaşıyor.
Veliaht prens MbS de bu konuşlandırmanın mimarı olarak kendini takdim ediyor.
Sanıyorum MbS şu sıralarda batı basınını takip etmekten vazgeçmiştir. Keyfini kaçırmamak için, kendisiyle aynı çizgide yayın yapan Arap gazetelerini okumakla yetiniyordur. En çok da Türkçe dahil bir çok dilde basılan Şarkul Avsat‘ı okuyordur…
Şakul Avsat‘ta önceki gün çıkan, ülkesinde bir ara kültür bakanlığı da yapmış Salih Kallab‘ın ‘İran Türkiye’ye pahalıya mal olacak’ başlıklı yazısı onu mest etmiş olabilir.
Yazıya göre, İran’ın Türkiye topraklarında bile gözü var ve Türkiye bu tehdidi gördüğü halde sesini çıkartmıyor.
Okuyalım:

“Cumhurbaşkanı Erdoğan, eğer İranlıların Akdeniz’in kuzeyine gelmelerinin ne anlama geldiğini idrak edemezse, İskenderun-Hatay bölgesi Türk devletinin bir parçası olmaktan çıkacak demektir. Bu bölge halkının ve tüm büyükşehirlerinin Nusayri çoğunluğa sahip olduğu bilinmektedir. (..) Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bütün bunları biliyor olması gerekir! Yine Erdoğan’ın çok iyi idrak etmesi gereken bir mesele de şayet İran Akdeniz’in kuzeybatı kıyılarına ulaşırsa, Suriye ve Sovyet istihbaratı tarafından Türk topraklarının büyük bir bölümünde kendi arzu ettikleri devleti oluşturmaları için kurulmuş olan PKK’ya yardım edecektir, zira bunda çıkarı vardır.”

Prens artık bu tür yazıları okuyordur. Washington Post‘ta çıkan ve Prens ile al takke ver külah olmakla Trump‘ı suçlayan Jackson Diehl‘in yazısını okuyacak değil ya!
Yeter ki, Trump’a…
Trump’ın “Velev ki talimatı o vermiş olsun…” diye yorumlanan açıklamasından sonra dünyanın her tarafındaki diktatörlerin kendilerini istedikleri muhalifi öldürtme yönünde rahatlamış hissedeceklerini yazıyor ve şunu ekliyor Diehl: “Bizim başkentte pek çok Mısırlı muhalif yaşıyor; Kaşıkçı olayından önce de tehditlere ve tacizlere maruz kalıyordu bu insanlar… Bunlardan biri ortadan kaybolur veya öldürülürse, Trump, Abdülfettah el-Sisi’yi suçlar mı dersiniz? Trump ona da yeşil ışık yakmış oldu.”  
Diehl‘e göre, yeter ki Trump‘a iltifatlar yağdırılsın, onun için egzotik eğlenceler düzenlensin, aileye ticari kazanç getirilsin ve Amerika’dan yüklü bir şeyler alınma vaadinde bulunulsun, diktatörlerin yaptıkları yanlarına kâr kalacaktır.
Ağır bir yazı. Ağır yazılar Prens‘e göre değil.
Neyse ben de burada keseyim.
Başta da kayda geçirdiğim gibi, MbS‘nin işi asıl bundan sonra zorlaşabilir.
ΩΩΩΩ

 

Reklam

14 YORUMLAR

  1. Şarkül Avsat , Türkiye’yi araplarla karıştırmasın . Hatay Fransızların işgalinden sonra , Atatürk’ün vefatından sonra halk oyuyla ( Referandum ) Türkiye”ye katılmış , Anadolu’nun ayrılmaz bir parçasıdır . Hatay da yaşayan insanlarımızın dini veya mezhebinden önce akıl ve izanı , Türkiye’ye ait olmayı yeğler . Ki zaten bu 1939 da da böyle tecelli etmiştir . Arap basını bir zırva yazdı diye , bu dutum değişmez . Türk milleti ve Şamlı ordusu 1 çakıl taşı bile vermez , vermeyecek . Ancak şer güçlerin denemeleri devam edecek . Güçlü olmak zorundayız . Dünkü devletlere yem olmak gibi bir şey asla vuku bulmayacak . Türk devleti ilelebet payidar kalacaktır .

  2. ABD ne derse o olur. Veliaht yapan onlar, kalmasını isterlerse, kalır. Alternatifi varsa onu getirirler. MBS’nin durumunu merak etmek boş bir iş bence… sadece onu ilgilendiren bir mesele…

  3. Arap ın ‘tersi’ paraymış mı desem, bedevi sanattan ne anlarmış mı desem; konuya neresinden girsem bilemiyorum? En iyisi mi; arap yağı bol bulunca bilmem neresine sürermiş özdeyişimizle başliim de arkası gelir zaten. Boşuna mı demişler arabın derdi kırmızı pabuç diye; beğenmiş almış demek ki tabloyu… Normalde türkiyeye gelip giden arap turistleri avmlerde filan görüyoruz; öyle müze gezen, resim sergisi dolaşana hiç rastlamadım. Belki de bi tür arap rönesansı yaşanıyordur da bizim haberimiz yoktur:) sayın korunun kesikbaş cinayeti konusundaki bu heyecanını/coşkusunu paylaşmış olmayı çok isterdim ama şimdilik şu kadarıyla yetineyim: tahtadan maşa araptan paşa olmazmış! Not: hemen ırkçılık ya da arap düşmanlığıyla suçlayacak olanlar yanlış anlamasın; komşu kültürlerle ilgili bu tür folklorik ögeler her toplumda görülür. Ayrıca arap turistlerin türkiyeye daha da çok gelmesini de isterim.

    • „Not: hemen ırkçılık ya da arap düşmanlığıyla suçlayacak olanlar yanlış anlamasın; komşu kültürlerle ilgili bu tür folklorik ögeler her toplumda görülür.“
      Başka ırktan insanları küçük düşürücü sözleri derleyip medyada yazmanızın bir nedeni olsa gerek. Arap medyasında benzer şeyler bizim için yazılsa hoşunuza gitmezdi herhalde.

      • Sayın şahin, ırçılık anlayışımız başka ırkları küçümsemek ya da onlara düşmanlık etmek değildir; yaradılanı severiz yaradandan ötürü! Ama kendi ırkımızın üslüğüne de inanırız:(takvada ve güzel ahlakta tabii:) türk ırkına mensup olduğumuz için her daim tanrıya şükrettik, küfre karşı geldik!

  4. Dünyanın sorunları
    Dünyanın sorunları var.
    İşçilik dönemi sona eriyor. Ortaklık dönemine geçilemiyor.
    Karşılıksız Dolar sallantıda, altın Dolar çıkarılamıyor.
    Yargı iflas etmiş, kimse artık yargılanamıyor.
    Bürokrasi artık dünyayı yönetemiyor.
    Kaşıkçı ile veliaht Selman sorun bile değil. Trump yerine başkası gelse ne değişecek? Kaşıkçı ölmez de Kepçeci ölür.
    Sermaye asıl sorunların ele alınmamasını sağlamak için kurban Kaşıkçılar bulmaya devam edecektir.

  5. A.B.D. NİN SINIR DIŞI ALASKA DAN BAŞKA KAÇ EYALETİ VAR ACABA?
    Yanı federe devletler iç işlerinde serbest dış işlerinde FEDERAL HÜKUMETE BAĞLILAR.
    Federal hükumetin başında da şimdilik T. isminde bir başkan.
    Gündem ekonomik gerçeklere göre yol alır.
    Bazı olaylar gözümüze sokulurcasına gündem oluyorsa mutlaka altında yakın,orta ,uzak vadede bir hesap vardır.
    Bu hesap insan kimyası değişmediği sürece hep ekonomik nedenler olacaktır.
    Güvenlik endişesi de bunun bir parçası.
    Bilgiye herkes ulaşabiliyor.
    Çok kirletilmiş bilgiler de bize ulaşıyor.
    Aklımızla,analitik zekamızı kullanarak daha isabetli tahminler yapma imkanımız var.
    Dünyanın hızı,eğim açısı,diğer gezegenlerle pozisyonunu yanlış veya doğru bilmemiz sonucu etkilemez.
    Aynen öylede,mudahıl olamayacağımız bütün bilgileri bilme imkanımız olsa bile ne bize kimse inanır nede kendimiz istemediğimiz olayları engelleyebiliriz.
    Sadece kendi küçük yörüngemiz de küçük rota değişiklikleri yapabiliriz.
    Amazon ormanlarında kelebeğin kanat çırpması gibi bir şey.Okyanuslarda fırtınalara neden olma ihtimali ne kadarsa.
    Bazen düşünürüz bir tek kişi ,bir lider nasıl bu kadar güç sahibi olabiliyor.
    Toplum böyle tanrısal bir lider çıkarmak için uygun hale dönüşmüş oluyor.
    Zamanla gelişen olaylar halkı öyle bir yoğurup kıvama getiriyor ki;Tanrısal otoriter güç un doğması için çok küçük bir reaksiyonun gerçekleşmesi yeterli oluyor.
    Toplum o an beklediği büyük kurtarıcıyı bulduğunu ve bunu büyük bir arzuyla karşılıyor.
    Artık toplum liderini,liderde kendini doğuran halkını bulmuştur.
    Bu durumun, o halkın başına büyük belalar gelene kadar simyası bozulmaz.
    Büyük felaket,veya buhran gelip halkı çarptığı ana kadar derin uykusundan uyanması imkansızdır.
    O zamanlar toplumların edindiği acı tecrübeler bir sonraki veya iki kuşak sonrasına kadar devam eder.
    Bu acı tecrübeleri yaşamamış veya unutmuş kuşaklar bir sonra ki felakete kadar yeniden geçmiş döngüyü tekrar ederler.
    EĞER DERS ALINSA TARİH TEKERRÜR ETMEZDİ.
    Tarih okumakla tarihten ders alınmıyor demek.
    Aynen böyle bir çoğrafya ve toprakta belli sıcaklıkta ,şöyle yağışlar olursa şöyle bitkiler yetişir,onlardan beslenen şu özellikte hayvanlar oluşur demek az bir bilgiyle tahmin edilebilir.
    Toplumda aynen böyledir ,toprak gibi yetiştireceği ürün ve ondan beslenen egemenleri de buna göredir.
    (kimine göre yanlış da olsa bu milli irade dır)
    Bir zamanlar; ellerini bir makas gibi açarak, DURUN KALABALIKLAR BURASI ÇIKMAZ SOKAK.
    Demek; Bu zamanlarda milli iradeye saygısızlık sayılmaktadır.
    Dünya sanki geçmiş hatalarını tekrar etmekte ısrar ediyor.
    Dünya da yeniden bir otoriterlik rüzgarları her yerde esmeye başladı.
    Yeniden geçmişin acılarını yaşamamış veya unutmuş bir kuşak var.
    Yeniden bir kısa dönemli de olsa buzul çağına girdiğimizin işaretlerini alıyoruz.
    Buzul çağı geçtikten sonra dünyada tek kültür hakimiyeti(etkili ve çoğunluğun tercihi)TEK DÜNYA DEVLETİ VE FEDERE DEVLETLER OLACAKTIR.
    EVRENSEL HUKUK,EVRENSEL GÜVENLİK,EVRENSEL ÇEVRE de etkili olacak BİRLEŞMİŞ MİLLETLER FEDERAL DÜNYA DEVLETİNDE ÇOK DAHA ETKİN hale gelecektir.

    • Alper arkadaş “Avam hamleleri anlamasada vakti geldiğinde hakkını teslim eder.” diyor ama ben öyle düşünmüyorum ey avam! Sandıktan çıkan milli iradeye saygı duyacaksın, küfretmeyeceksin; milletin adamının başarılarını kabul edeceksin(takdir etmeni beklemiyoruz). Ondan sonra başta muhalefetin durumu olmak üzere eleştiriye geçeceksin! Tek dünya devletiymiş… Kainat imamı da ister misin?Zaten almanyada ‘dinevi’ adıyla diyalogçu tapınağı da yaptırıyormuş fetöcüler, hadi hayırlısı bakalım…

    • Alaska dışında eyaletlerini sormuş arkadaş, cevap verelim. ABD’nin (Devlet adı Amerika değil! Birleşik bir devlet) Hawaii adaları, Porta Riko, Samoa, Virgin ve daha yüzlerce irili ufaklı adalar. Sınırdışı eyalet değil bunlar. Eyalet olarak kabul edilen bir tek Hawaii adası. Ayrıca konudan konuya, daldan dala atlamışsınız mı? Acaba… Jeopolitik, coğrafyanın insan çıkarlarıyla ne ilgisi olabilir. Olay Çıkar ilişkisidir. Bunu da herkes bilir zaten. Her şey HER ŞEY çıkar düzeninde kuruludur. İnsan doğası değişmez. Tarihi coğrafyayı ekonomiyi bir yere bırakalım. Bir cümleyle sizin söylemek istediğiniz bu. Çıkar. Bitti.

  6. Politika ile siyaset benzer gibi görünse de aslında nerdeyse birbirine zıt, siyasi bir kişilik devlet adamlığına terfi edemediğinde Kemal Sunal’ın canlandırdığı başbakan olur, yani politikacı. Politikacınn temel ekseni kendi şahsi çıkarıyken devlet adamınn ki adı üstünde devlettir. Devlet adamı uzun vadeli düşünür, günü kurtaracak anlık hamleler yerine kapasitesine göre 8 olmadı 4 hamle sonrsını düşünüp ona göre hareket eder. Avam hamleleri anlamasada vakti geldiğinde hakkını teslim eder. Namert sofrasına mert gidilmez de olmaz, doğru söyleyip dokuz köyden kovulmakda , yani devlet adamlığı zor zanaat, oyunu iyi kurmak, verileri iyi işlemek ve değerlendirmek, basiretli olmak…
    Bu MBS benim gördüğüm kadarıyla bu özelliklerin hiçbirine haiz değil, hep hissi hareket eden, karakteri oturmamış, ezikliğinden kurtulmak için yaranma peşine düşmüş, ama kendi içinde gücü eline aldıktan sonra da bu ezikliklerinin rövanşını alabileceğini düşünen, ihtiraslarının esiri olmuş, basiretsiz ve zeka fakiri bir insan. Doğal olarak muhatabları Trump, iran AB ve diğer kişiler herkes kendi çapında faydalanmaya ve mevcut faydalanma durumunun da muhafazasına çalışıyor.
    Demem O ki; önce kurulan oyunu iyi kavramak sonrada oyunu kendi çıkarımıza uygun tarafa doğru evirmek zorundayız. Bütün dünyanın az ya da çok, uzun vade, kısa vade parsiyel ya da tamamen yaptıkları şey bu. İlkeler hep var ve görüne o ki AB de sanki biraz daha baskın ama menfaatlarla çeliştiğinde ilkeler değişmiyor ama davranışın algısı ya da imajı değişiyor menfaat baki kalıyor.
    Yani bakalım inş Sayın Koru’nun dediği gibi olur ama ben Kaşıkçıya destek olarak yazılan yazıların, haberlerin ikincil amaçlarının daha baskın olduğunu düşünüyorum. Amerikadakiler muhalif duygularından, AB bakınız tepkiler genelde asgari düzeyde ve her şeffaflık çağrısında sanki bize de ver gibiler..

  7. Şakul Avsat Gazetesi kendi görüşünü desteklemek adına hezeyanda bulunmuş resmen. “Bu bölge halkının ve tüm büyükşehirlerinin Nusayri çoğunluğa sahip olduğu bilinmektedir” diye yazmış. Antakya’da yasıyorum ve hic de oyle bir durum yok burada.

  8. yemende 10 milyona yakın insan açlık tehlikesiyle karşı karşıya.
    100.000 e yakın 5 yaşın altında çocuk açlıktan öldü.
    msb nin sanat sevdiğini sanmam. sanat biraz yürek işidir.
    trump böyle düşünüyorsa abd trump tan müteşekkil olmasa gerek. onu ikaz edecek senatosu mahkemeleri basını falan yok mu? istediği gibi hareket edebilecek mi? abd böyle bir ülke mi yani şimdi??? bir kaç cılız yazı ile durumu geçiştirmezler diye düşünüyorum. dünya da trump tan müteşekkil değil herhalde. efendi trump bunu unutalım dedi diye dünyanın kalanı da olayın üstünü kapatacak değil , değil mi??? bunların batı değerleri falan var. insan haklarını onurunu koruma iddiaları falan var. bunların stk ları, bm leri, insan hakları mahkemeleri falan var. trump yeşil ışık yaktı diye bütün dünya da yeşil ışık yakacak mı yani??? elbette, kaşıkçı olayının üstü kapandı san-mam. perde bundan sonrası için açılıyormuş, bakalım 2. bölümde ne var…

  9. Aslında Suudi Arabistan Devletine 2. ABD dersek yanlış söylemiş olmayız. Zira Suudilerin bütün sermayesi ABD’ye akıyor. Prensler ve değerli iş adamları hepsi ABD’de yatırım yapmış veya para aktarmışlardır. Suudilerde petrol ve Kabe olduğu sürece ABD’yi doyurmaya devam edecektir. Trump, Suudileri korumak zorundadır. Trump’ı trump yapan Suudilerin kendisidir. Dün bir köşe yazısında görmüştüm. Eğer Türkiye Kaşıkçı olayını örtbas etmezse; Suudiler Türkiye’ye yaptırım uygulayacaklar. Maalesef Türkiye de bu olayı kapatmaktan başka çaresi yok. Allah kaşıkçı ailesine sabır versin. Başka Kaşıkçılar ölmemesi dileğiyle….
    SAYGILAR SEVGİLER…..

  10. Suudi yazar Salih Kallab, Iranin gerçek amellerini çok iyi tarif etmeş.
    Bu konuda yazdıklarinda eksiklikler var abarti yok.
    İran kendi ülkesinde Kürtleri adamdan saymazken dişarda PKK nin en büyük destekcisi.
    Sirf osmanliyi kariştirmak için Sünnü iken Şii meshebine geçip Osmanlınin içinde fitne çıkararak Alevi Sünni ayrimciliğini soktu.
    Dünyada hiç bir millet iranliların Üşkağatçilığına yetişemez.
    Aslında İranın Şiilik diyede bir derdi yok onlarin derdi Türkler ve Araplar, bu iki milleti nasıl ortadan kaldiririz diye uğraşiyorlar.
    Azarbeycan Şii değilmidide Ermenistanla savaştiğinda İran Ermenistana yardim etti.
    Nedense oldu bitti Refah partisi daha doğrusu Milli görüş geleneğinden gelenler İrana çok önem veriyorlar.
    Ona rağmen İrandan en ufak dostluk adına karşılik görmiyoruz, buna rağmen biz genede en pahali gazi irandan aliyoruz.

Yoruma kapalı.