Kritik maddeler bugün oylanacak.. Paket kazaya uğrarsa erken seçim olur.. Erken seçim olursa ne olur?

20
Reklam

“Hatırlar mısınız?” diye soracaktım, ama nereden hatırlayacaksınız; pek çoğunuz gençsiniz ve 2002 yılı gençler için tarih öncesine ait bir zaman dilimi…

Son açıklamalar bana 2002 yılı ortalarında yaşadıklarımızı hatırlatıyor…

Şimdi yaşananlar

Meclis’te bazılarının Türk siyasi hayatının üçüncü kabuk değişimi olarak tanımladıkları bir yenilenmeyi gerçekleştirmeyi amaçlayan anayasa değişikliği paketi oylanıyor…

İlk değişim, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçişti (1923); ikincisi, çok partili sisteme geçiş (1946)… Şimdi de parlamenter sistemden başkanlık sistemine geçilecek; eğer paket Meclis’te bir kazaya uğramazsa ve halktan da yeterli oyu alabilirse…

Anayasa değişikliğinin ortasına bomba bırakmaktan farkı olmayan ses, MHP lideri Devlet Bahçeli’den geldi.

MHP lideri, Meclis’teki kavga-gürültü görüntüsünden memnuniyetsizliğini belirttikten sonra, paketin Meclis’ten geçmemesi durumunda, “Meclis çalışamaz hale geldiği için çalışabileceği bir zemin aranır, millet iradesine gidilir” deyiverdi.

Siyasi terminolojide ‘millet iradesine gitmek’ zamanından önce seçim demek; yani erken seçim…

Hemen ardından, AK Parti’nin ağır toplarından, Anayasa Komisyonu başkanı Prof. Mustafa Şentop’un da, benzer bir görüşü açıkladığı duyuldu.

Reklam

Onun dediği de şu:

Bu şartlar, Türkiye’nin yaşadığı süreç, hepsi birlikte dikkate alındığında bunun geçmemesinin neticesi, zorunlu olarak Türkiye’yi bir seçime götürür. Baharda götürür, sonbaharda götürür ama götürür. Kimse engelleyemez seçimi.”

CHP genel başkan yardımcısı Özgür Özel’in “Seçim kararına biz de evet diyoruz” ve HDP sözcüsü Ayhan Bilgen’in “Erken seçim taraftarıyız” açıklamaları ile, siyasi ortam, Albert Albee’nin vaktiyle bizde “Kim korkar hain kurttan?” adıyla sahnelenmiş Broadway oyununa benzemeye başladı.

Burada “Yine” demek gerekiyor…

Yine, çünkü buna benzer bir senaryonun ilk perdesi, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin “Erken seçime gidelim” repliğiyle 2002 yılının ortalarında açılmış, hatta seçim tarihi olarak “3 Kasım” da Bahçeli tarafından belirlenmişti.

MHP seçim sever de, seçim MHP sever mi?

Bugün bir seçim olsa derdini kendi kitlesine anlatmakta zorlanacak parti hangisidir?

MHP değil mi?

Sosyal medya denilen er meydanında parti liderinin AK Parti ve başkanlık sistemi üzerine aylar boyu sarf edegeldiği aleyhte ve olumsuz ifadeler dönüp duruyor.

Reklam

MHP tabanı liderlerinin tavır değişikliğini anlamakta zorlanıyor.

Bazı MHP milletvekilleri en baştan olumsuz oy kullanacaklarını açıkladı ve öyle de davranıyor; firelere bakılırsa, tavır koymayanlardan da oy vermekte zorlananlar var MHP milletvekilleri arasında…

E, böyle bir ortamda ‘milletin iradesi’ MHP’nin işine gelir mi?

Hakkını yememek için belirtmem gerek: Devlet Bahçeli ‘milletin iradesi’ veya ‘seçim’ sözcüklerini, gidilecek seçimde partisinin ne kazanıp ne kaybedeceğinin muhasebesini yaparak ifade etmiyor.

2002’de de etmemişti…

AK Parti’yi Devlet Bahçeli iktidara erkenden taşımıştı

O yılın Temmuz ayında telâffuz edilmişti ilk “3 Kasım’da seçim” arzusu.

MHP Meclis’te 128 milletvekiline sahipti ve üçlü koalisyonun ortağı olarak hükümetteydi; Devlet Bahçeli de DSP lideri Bülent Ecevit başbakanlığındaki hükümette başbakan yardımcısı konumundaydı (öteki koalisyon ortağı ANAP’tı ve genel başkanı Mesut Yılmaz da başbakan yardımcısıydı).

MHP’li kaynaklarım, kameralar karşısına çıkıp “3 Kasım’da seçim istiyoruz” açıklamasını, Devlet Bahçeli’nin, kimden geldiğini bilmedikleri bir telefon görüşmesi sonrasında yaptığını kulağıma fısıldamışlardı.

İlginç bir dönemdi.

Hürriyet gazetesinin 25 milyon Euro harcanarak yenilenmiş Almanya’daki matbaa tesislerinin açılışı için Frankfurt’a bazı siyasileri davet edip götürmesi rahatsız etmişti MHP liderini…

Benim de tanığı olduğum bir akşam yemeğinde farklı masalarda oturan ANAP’ın önemli isimleri ile DYP yöneticilerinin ileri saatlerde aynı masada toplaşması.. kamuoyuna.. MHP’yi dışarıda bırakacak yeni hükümet formulü üzerinde çalışma olarak yansımıştı.

Aynı günlerde, yine Hürriyet gazetesi, Başbakan Ecevit hakkında sağlık durumunu ön planda tutan yayınlara başlamış, Rahşan Hanım’ın eşine iyi bakmadığı, temizliğine önem vermediği, gıdasına dikkat etmediği tarzında çirkin yazılara da yer vermişti.

Ecevit’in sağlık kontrolü için gittiği hastahane kendisine ‘evde kesin istirahat’ raporu vermişti.

Başbakan, eşinin her zamanki doktorunu değiştirmesi ve hastanenin raporunu rafa kaldırmasıyla görevine devam ediyordu.

Devlet Bahçeli’nin “3 Kasım’da seçim istiyoruz” açıklamasıyla kamuoyu önüne çıkması, Hürriyet’in tavrına ‘Frankfurt kriterleri’ teşhisi koydukları içindi.

3 Kasım’da da seçim yaptırdı MHP…

Kamuoyu yoklamaları bir önceki seçimde yüzde 18 oy almış partinin sandıkta baraja takılma ihtimali olduğunu gösterdiği halde…

Nitekim, 3 Kasım seçiminde baraja takıldı MHP…

Erken seçim, yeni kurulmuş AK Parti’ye iktidar yolunu erkenden açıverdi.

Frankfurt’ta Hürriyet’in konukları arasında AK Parti genel başkanı Tayyip Erdoğan da bulunuyordu.

7 Haziran (2015) seçiminden 80 milletvekiliyle çıktığı gün, “Seçim yenilenmeli” demiş ve 1 Kasım’da yenilenen seçimde partisi 40 milletvekiliyle kaldığında da fazla umursamamıştı MHP lideri…

Bugün ne olur?

Paket Meclis’te kazaya uğrar ve seçim kaçınılmaz olursa, sandık nasıl bir sonuç verir? Özellikle MHP için?

AK Partili Prof. Burhan Kuzu ‘2 partili başkanlık sistemi’ adını koymuştu paketin kabulüyle işlemeye başlayacak yeni dönem için…

Beklentisi o zaman gerçekleşir.

ΩΩΩΩ

Reklam

20 YORUMLAR

  1. MUHAMMED HÜSEYİN ŞEHRİYARİ”NİN HAYDAR BABAYA SELAM ŞİİRİ
    Haydar Baba şeytan bizi azdırıp, Hayder baba göyler bütün dumandı
    Muhabbeti yüreklerden kazdırıp Günlerimiz birbirinden yamandı
    Kara günün ser-nüviştin yazdırıp Birbirizden ayrılmayın amandı
    salıp halkın birbirinin canına Yakşılığı elimizden alıptır
    Barışığı beleşdirip kanına Yaksı bizi yaman güne salıblar.

    Haydar Baba dünya yalan dünyadır Hayder baba gayret kanın kaynarken
    Süleyman”dan,Nuhdan galan dünyadır Karakuşlar senden kokup,kalkarken
    Oğul verip,derde salan dünyadır O,saldırım daşlarıynan oynaken
    Her kimseye her ne verip alıpdı Kayzan menim himmetimi orda gör
    Eflatundan bir kuru ad galıpdı. Ordan eğil,kametimi darda gör.

    Haydar baba yavru yoldaş döndüler Hayder baba senin könlün şad olsun
    Birbir meni çölde goyup döndüler Dünya varken ağzın dolu bal olsun
    Çeşmelerim,çırağlarım söndüler Senden keçen yakın olsun,yad olsun
    Yaman yerde gün döndü akşam oldu Deyne menim şair oğlum Şehriyar
    Dünya mene harabe-i Şam oldu. Bir ömürdür gam üstüne gam çalar.

    • Güzelim şiiri karma karışk ettim,ihtiyarın kusuruna bakmayarak,6 kıta olan şiiri birinci satırdaki”azdırıp”kelimesinden itibaren bölerek okursun artık.

  2. Talha bey oncelikle Dr. calismalarinizda basarilar…yorumlarin altina puanlama veya begenip begenmeme koyacaktiniz…

    • 5 gün içinde doktora tezimi savunacağım. Son düzlükteyim, inşallah kazanacağım doktor sıfatını..

      Bu ara sitede atılım yapamıyorum bu sebeple.. Savunmadan sonra sitelere odaklanabileceğim.

      Saygılarımı sunarım.

  3. …”Bugün ne olur?
    Paket Meclis’te kazaya uğrar ve seçim kaçınılmaz olursa, sandık nasıl bir sonuç verir?
    Özellikle MHP için?
    AK Partili Prof. Burhan Kuzu ‘2 partili başkanlık sistemi’ adını koymuştu paketin kabulüyle işlemeye başlayacak yeni dönem için…
    Beklentisi o zaman gerçekleşir.”

    Evet; paket kazaya uğrarsa AK Parti’nin dolayısı ile Burhan Kuzu’nun beklentisi gerçekleşmiş oluyor sayın Koru’ya göre.
    Tam tersi olamaz mı? Yani halkın, ülke parlamenter sistem ile devam etsin, ikiden fazla çok partili sistem ile uzlaşı içerisinde yönetilelim gibi. AK Parti kuruluş çizgisine çekilsin. Bahçeli bunu mu görüyor acaba?. ”Tüh Millet beni yine meclise sokacak gibi’:)

    2001 ekonomik krizinde bile dolar, 4 TL sınırına bu kadar yaklaşmamış, aşma beklentisini de oluşturmamıştı. Çevremizdeki sorunlar, Suriye bağlamında içeride-dışarıda Kürt meselesi, Batı ile olan ilişkiler ve Rusya yakınlaşması.. Terööör.. İçeride siyasi ayrışma ve kutuplaşma.. ”Aleme nizam vereceğiz” den kendi iç ve dış-çevresel sorunlarıyla boğuşan bir ülkeye…

    Tam da burada halk, şu soruları sorar mı?
    Zaten 2002 den beri ülkeyi hep AK Parti iktidarları yönetmiyor mu? Hem de gücüne güç katarak (7 Haziran hariç).. ve 2011 e kadar bütün göstergelerin pozitif olduğu bir yönetim… İki kez kendi adayını Cumhurbaşkanı seçtirmiş ve şimdi fiili olarak zaten Başkanlığı yaşıyoruz. Ne oldu da her şey tersine döndü? Bu kadar sıkıntı-sorun neden? diye… Sistemden mi acaba?..

    Halkın referandum da bu ve benzeri soruları yoğunlaşarak soracağı şimdiden belli olmaya başladı da.. bu yüzden mi Bahçeli ”..milli iradeye gidilir” deyip restleşmeye başladı acaba. Referandum sonrası seçimde MHP baraj altı, bir erken seçimde MHP, yine baraj altı, (bana göre). Bahçeli ne yapmaya çalışıyor.

    Bahçeli’ye göre; Meclis karıştı, daha da karışacak. Millet’in hal-i pür melali ortada. AK Partinin ısrarı sınırları zorluyor.
    Bahçeli, ”bak AKP, bu böyle devam ederse sizi ben bile kurtaramam. Bari Meclis’i bu hale sokmayın, halkı daha fazla germeyin ki bir erken seçimde Başkanlık (..ve Başkan yardımcılığı da) suya düşer. Bir erken seçim repliğiyle ”PAKATTEN DESTEĞİMİ ÇEKEBİLİRİM HAA!” dedi.
    Acaba bunu Bahçeli’nin kulağına kim fısıldadı?
    Pr. Mustafa Şentop ise, mealen ”Tabii sayın Bahçeli, grubumuz bundan sonra yasalara daha saygılı davranacak ve uslu olacak” dedi.
    CHP ve HDP de ”mal bulmuş mağribi” misali, atladı..

  4. Sayın koru Çok iyi bilenlerdensiniz TURKİYE TARİHİN BELLİ Dönemiyle başlayan projelerle yönetilen vatanımız bugun yanlışlarıyla da, olsa bu ayrı bir konu ANCAK DIŞ proje Yuzdesi bir hayli duşuk YERLİ MALI PROJE Durumuyla daha iyi olacak inşallah .Tabiki Çok daha fazla duşunerek Vatanımıza yedirilen BİR ÇOK işleri Bu KEZ Değişen Dunya Siyasetini yeniden önümüze koyarak VATANIMIZ ÇIKARINA OLMAZ SA OLMAZ LA MUCADELE EDEREK ………..

  5. Bahçeli’nin partisine yüksek faturalar çıkaran iki erken seçim deneyiminden sonra üçüncüsünden söz edebilmesi inanılır gibi değil. Türkiye’de demokrasi diye adlandırdığımız sistemi gözler önüne seren daha uygun bir örnek zor bulunur. Nokta.

  6. Daha önce de yazmıştım. Milletvekili sayısı 550 den 600 e boşuna çıkarılmadı. Bahçeli 50 vekillik için kontenjan sözü aldı. AKP çatısı altında seçime girip 50 vekili çıkaracak. Sonra da yeniden MHP ye dönecekler. Aklı sıra MHP yi böyle kurtaracak. Bir kenara yazın.
    Tabi planın işlemesi için Anayasa değişiklik paketinin halkoyundan EVET alması gerek.
    Peki alır mı? İşte orası şüpheli.

  7. Bahçeli, ülke çıkarlarını, parti üstü gördüğü için. milli irade üzerinde oynanan oyunları bozuyor. 2002 de bunu yaptı. çokta doğru yaptı.

  8. seçim olsa ne olur. AKP ve MHP oylarını arttırırken CHP ve HDP oy kaybeder doğal olarak…hdp nin oyları ak partiye gider, MHP ak partiden ve chp den oy alır… mecliste daha sakin bir ortam oluşur. çoğunluğun chp li olduğu bir sitede yaşıyorum hiç bu kadar MHP lehinde milliyetçi söyleme şahit olmamıştım. her partide yanlışlar, doğru uygulanmayan politikalar, kızdığımız icraatlar var ama chp de eleştirdiğimiz işler bunlar değil. seçim olsa bunların zararı da chp ye olmazdı. neden olsun… ama ülkenin bu denli terörle uğraştığı bir zamanda hdpleşen, aynı söylemlerde bulunan, beraber miting yapan, aynı sıralara oturan, terörist cenazelerine giden, ypg terör örgütü değildir diyen chpnin ve türkiye ile iran savaşsa irandan yana olurum diyen yada izmir özerk olsun diyen ya da sokak anarşisini destekleyen mecliste durmadan bağırıp çağıran chplilerin kendilerine büyük zararı olacağına inanıyorum…halkın büyük kesimi bunları affetmeyecektir. seçim olsa en erken kasımda olur kasıma kadar pek çok konu da daha iyi bir zemine taşınacağından türkiye güçlü bir AKP MHP ile huzurla yoluna devam eder…

  9. Karakolda doğruyu söyler mahkemede şaşar.Muhalefette farklı iktidar da farklı,işine gelene doğru, gelmeyeni görmeme, duymama gibi bir özelliğimiz var bizim.Cemaat,tarikat,parti… liderlerimizin karşısındaki bu sinik ve silik duruşumuzla,ne üretebiliriz nede İmanımızı şirkten kurtarabiliriz.Beyhude bekleriz kurtarıcılar gelsin bizi de kurtarsınlar. Özgür ve özgün olamadığımız için yanlışa düşme ve yanlışları savunma gibi garabeti de çok rahat sindirebiliyoruz. İçimize sinmeyen meselelerde gerekçemiz hazır,yukarının bir bildiği vardır.Halbuki vahiy ve sünnetin ışığın da aklı kullanmak İmanımızın gereğidir.Dünyevi kaygılarla “ancak sana kulluk ederiz”tasdikimizin gereğini her dem yerine getirmeliyiz.Ve yalnız haktan yana taraf olmalıyız ki kulluk görevini layıkıyla yerine getirmiş olalım. Rabbim bizleri emrine amade kullarından eylesin

  10. GELECEĞİNİN NASIL ŞEKİLLENECEĞİNİ HEMEN HEMEN KİMSENİN BİLMEDİĞİ BİR ÜLKE…
    Daha birkaç hafta öncesi Başbakanımız “OHAL şartları içinde referandum olmaz “ ve “erken seçim filan yok” dedi….Bugün birden erken seçimden bahsediliyor…üstelik biraz da tehdit içerikli…”ya anayasa değişikliği ile ilgili maddeler meclisten geçer, geçmezse erken seçim olur”….yani…”ey milletvekilleri eğer evet demezseniz, erken seçim olur ve bir daha milletvekili adayı olamazsınız”…memleketimizde siyaset bu kadar basit ilkeler üzerinden yapılıyor maalesef…Buyurun seçim olsun…hangi sorunumuza çare olacak?

    • Ali Bey merhaba.Biz Türkiyeliler olarak (benim gibi sıradan vatandaşlar ) politikacılarımızı seçerken neden Tükiyenin,kendimiz ve çocuklarımızın geleceğını düşünmek yerine bu kadar beceriksiz koltuk düşkünlerini adete başımıza taç yaparcasına onlarin koltuklarini korumak için kendi hayat damarlarımıza giden kanı kesip zehirin akmasını sağliyoruz?Siz bir bilim adami olarak be zahmet bunun bilimsel açıklamasını bizlerle paylaşa bilirmisiniz? Yolunuza döşenen dikenli tellerin bir an önce temizlenip tekra mesleğinize kavuşmanız dileklerimle.selamlar.

      • Tütkiyenin politikacılarını anlatmak için tek bir örnek: Türkeşin oğulları ve onlari korumak için seçmenlerin halleri. Geçmiş dede şimdide her zaman Meclisın bunun gibi örneklerle dolu olduğuna hep şahit olmuşuzdur ve olmayada devam ediyoruz. Peki böyle bir meclis ne kadar milleti ve vatani düşünür? Bize kavgadan söz eden değil barışdan söz eden, bölüp parçaliyan değil birleştiren Devle adamlari ve liderler lazım. Haa sahi şu an mecliste böyle bir lider veya vekil varmi?

        • Nurdan Hanım; Siyasî partiler, hükümetler, siyasî gücü olan kurumlar ve temsilcileri ile seçmenleri (vatandaşları) arasındaki karmaşık ilişki ağının zamanla nasıl değiştiğine dair bir sosyal araştırma yapmak, enteresan sonuçlar doğurabilir. Türk(iyeli) insanın ve siyasilerin şahsî profillerini ve beklentilerini ortaya koyduğumuzda belki de karşılıklı çıkar ilişkileri kapsamında birçok ciddi bulgu bulmak mümkündür. Hukuk sistemi tam olarak işlemezse, kurumlar kendi asli görevlerini ifa etmezlerse seçmeler de, iş tâkibi için araya iki de bir milletvekillerini devreye koyarsa sonuç vahim oluyor. Temel hakların uygulanabilirliğinin sınırlandırıldığı, hak aramanın zorlandığı, fırsat eşitliğinin sağlanamadığı ve nepotizmin hâkim olduğu bir topluma dönüşmek. İlk hipotezlerim bunlar. Bunu tabii ki test etmek lazım. Ne var ki bunu yapmak için şu anda ne moralim var, ne de imkânım. Bir de tecrübelerim bunu söyler, bu tarz sosyal projeler bazı zaaflarımızı ortaya koyacağı için, ilgili kurumlardan destek görmez. Zaten öyle bir sorunumuz yok ki denilir ve sosyal projeniz reddedilir….Nurdan Hanım; yetkililerimize inanalım, biz boşuna kafa patlatıyoruz…Türkiye’de her şey güllük gülistanlık…..)):

  11. Dünki yorumum da işaret ettiğim link de geçmişden günümüze idarecilerin halkın taleplerini göz ardı etmemesi gerektiğini anlatan siyasetnameleri örnek göstermek istedim. Bu da sizin ” Mutabakatsiz anayasa uzun ömürlü olmaz ” onermenize destek anlamına gelir . Yorumu yayınlamadıniz. Soylediklerimiz daha önceden söylenenlerden ibaret. Yasadiklarimiz da. İbn i Haldun toplum teorisinin son aşamasında yeni mutabakat sözleşmeleri arayışı son derece normaldir. İşin ucu paranın yeniden dağılımına dayanır. Elli yıllık Kıbrıs sorunu doğalgazın Avrupa pazarlarına ulaştırilmasi sonucu edinilecek para beklentisi olmasaydı bir elli sene daha giderdi. Warren Buffer biz den alın halka dagitin derken buna işaret ediyordu. Bundan yirmi sene önce bir Ağa’nın yanında bahçeci olarak çalışan kisinin serzenişi “Adama bak bir araba da karısına almış. Senin araban yok deyip kötü bir araba da bana almıyor da ‘ . Ya şimdi bu adamın çocukları ne düşünüyor ? Eğitimsiz ve mesleksiz bu insanlar kendilerinde bir gelecek umudu görüyorlar mı yoksa kendilerini umursamayan bu toplumdan bir nevi intikam alma duyguları ile mı hareket ediyorlar. Topluma taşıma araçlarına zarar verirken acaba şöyle mi düşünüyor ? “Herkesi işine , sevdiğine mutlu olabilecegi bir yere götürüyorsun da benim gidecek bir yerim yok o zaman yakarım seni !”

  12. GÜÇLÜ BAŞKAN GÜÇLÜ TÜRKİYE!

    Başkanın (Cumhurbaşkanı) yetkilerinin kısıtlı, meclis, yargı ve ordu karşısında eli kolu bağlanmış olmasından kim ne çıkar umar diye bitirmiştim önceki yazımı.

    Fehmi Koru “Hatırlar mısınız?” diye başlıyor yazısına. Aba altından sopa göstererek.
    Evet çok iyi hatırlıyoruz! Ordunun başındaki bir takım zevatın elindeki silahı veren, karnını doyuran millete parmak salladığını, mealen “özümüze değil sözümüze bağlı cumhurbaşkanı isteriz” dediğini. Yargının iktidar partisine “yarasalar, gericiler” diye kapatma davaları açtıklarını, yetmemiş gibi 5 li çete denilen iş adamları, sendikalar ve sair halk düşmanlarından oluşan gurubun hükumet gitsin diye yaygara kopardığını, gazetecilerin “aha! aha! işte yakaladık burada memurlar namaz kılıyor!” diye manşetler attığını hep hatırlıyoruz.

    Fark ettiniz sanıyorum yukarıda saydığımız, o gün bu cadı kazanının başındakilerden hiç biri yetkisini halktan almıyor. Ama halk adına kararlar veriyorlardı. Daha da kötüsü halkın nasıl yönetileceğine, neyi düşünüp neyi düşünmeyeceğini bile onlar belirliyordu.

    Halk seçimlerle, referandumlarla ve en sonda 15 Temmuzlarda dişe diş mücadele ile geldi bu noktaya. İradesine sahip çıktı. “Kayıtsız şartsız milletindir” denilen egemenliğe sahip çıkan, egemenliği bölüp birer parçasını cebine atan güç odaklarını gerileten bu millet artık geldiği noktadan geri adım atmak istemiyor.

    Yeniden halkın iradesinin gasp edilmesini önlemek için şu an görüşülen anayasa değişiklikleri gündeme geldi. Ve eski Türkiye’nin sahipleri ve temsilcileri bunun farkında oldukları için bütün güçleri ile saldırıyorlar.

    Şimdi MHP nin seçimden zararlı çıkacağı iması nedir?

    Yeni bir Türkiye var artık. Şükür ki feraseti ile doğruyu ve yanlışı ayırabilen bir milletiz.

    (son düzeltilmiş Metin)

    • 28 subat maduru biri olarak soruyorum (Ogretmen olmam gerekirken12 yil issiz gezen biri olarak)… iki yalnis bir dogru edermi peki… saygilarimla…

    • Şu anki durum sizin anlattığınız dönemlerden dahami iyi? Ben o zamanlar hiç bir baş örtülü hamile kadına kelepçe takip polisler eşliğinde hapis haneye götürüldüğnü dünya TV lerinde görmedim.Kendimde bir baş örtülü mağdurdum fakat o çok çok zalim cuntacilarin bu kadar zalimleştiğini ne gördüm nede şahit oldum.Zalimdiler bizi bilmemne olun İrana gidin diyecek kadar kendilerini ülkenin tek sahibi olarak göriyordular.”AMA” hic bir dönem şimdiki kadar zalim olmadılar. O cuntacılardan kurtarmak için hayatlarini ortaya koyan gazeteciler şu an nerede? Ben sizin yorumunuza ancak el insaf derim. Sağlicakla kalın

Yoruma kapalı.