OHAL içinde yaşarken üzerinde durmayı unuttuğumuz olağan düşünceler… Ben bir deneyeyim dedim..

43
Reklam

 

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin Avrupa Birliği adaylığının dondurulması kararını alan Avrupa Parlamentosu üzerinden Batı’ya meydan okurken.. OHAL’in hiç kaldırılmayacağını düşündüren cümleler sarf etmişti.

Başbakan Binali Yıldırım ise, Sağlık Zirvesi’nde, OHAL’in 2017’de kaldırılacağını duyurdu.

2017 bir ay sonra girecek…

Hangi açıklamanın geçerli olacağı üzerinde tasalanırken, fazla düşünmeyi gereksiz kılan açıklama yine Başbakan Yıldırım’dan geldi.

Fatih Çekirge’ye dün söylediği şu:

“Tabii hemen 2017’ye girer girmez kaldırılacak diye bir şey yok. Bu daha çok referanduma gitmeden OHAL’in kaldırılması düşüncesidir. (..) Şimdi, referandum olması halinde, elbette kimseye, ‘OHAL altında seçime gidildi… OHAL şartlarında referandum yapıldı’ gibi bir söz söyleme fırsatı vermeyiz. Bu nedenle referandum öncesi OHAL kaldırılır diye düşünüyorum.”

Her politikacı, her bürokrat OHAL sever

Anayasa, yasalar ve teamüllerde olmayan yetkileri bile kullanmaya eğilimlidir siyasiler; yerleşik kuralların yerine en geniş yetkileri yönetici kadronun eline kendiliğinden sunan OHAL gibi bir olağanüstü yetkiler manzumesinden hiçbir siyasi kolay kolay vazgeçmez.

Göreceksiniz: Seçim veya referandum, hangisi önce gelirse, OHAL’in hâlâ geçerli olduğu bir ortamda gideceğiz.

Reklam

Tabii, OHAL’den rahatsızlık duyması gereken insanlar ve onların önünde yer alması beklenen kanaat önderleri seslerini duyulacak biçimde yükseltmezlerse…

Türkiye’de yaşanan uğursuz darbe girişimini, Batılılar, ilk önce tam kavrayamadı; işin vahametini anlamaları biraz zaman aldı. Ancak anladıktan ve anladıklarını belli ettikten sonra da darbe girişimi ertesinde ülkemizde yaşananları kavrama ve içselleştirme sorunu yaşıyor Batı…

Bu kadar insanın tutuklu olması… Şu kadar memurun görevlerinden uzaklaştırılması… Öğretmenler ve akademisyenlerin yerlerinden edilmesi… Mallarına-mülklerine el konulan işadamları… Cezaevlerindeki gazeteciler… Derdest edilen politikacılar… Medyaya hakim olan tek seslilik…

Ülkemize baktıklarında gördükleri tablo bu.

Alışık olmadıkları bir tablo…

Nürnberg yargılamaları..
Nürnberg yargılamaları..

“Darbeye hiç muhatap mı oldular ki, kendi ülkeleriyle bizi mukayese edebilsinler?” diyecekler çıkabilir, ama doğru bir argüman değil bu. Batı ülkeleri ‘askeri darbe’ yaşamadı, ama insan kırımına yol açan 60 milyon insanın hayatına mal olmuş savaşlar gördü ve o savaşları çıkaranlarla hesaplaştı. Ayrıca, kendilerine yakın hissettikleri bir ülkede, Türkiye oluyor bu, son 50 küsur yıl içerisinde siyasi hayata dört müdahale yapıldı ve Batılılar o sırada ve ardından neler yaşandığını da gördü.

Demokrasi sınavında çakıyoruz

Tepkileri Batılı siyasilerin ağzından veya kanaat önderi sayılabilecek kişilerinin kalemlerinden okuduğumda, kendilerine ‘aşırı’ gelen uygulamaların toplum tarafından sessizce karşılanmasının.. yüksek perdeden itirazlar gelmemesinin.. toplumun ve onun önünde yer alması gerekenlerin uysallığının.. Batılıları müthiş şaşırttığını anlıyorum.

Reklam

“Fransa OHAL’i 3+3=6 ay şeklinde uzattı. Ona böyle bir karar aldınız mı? Seçimler sebebi ile Fransa yeniden uzatmayı düşünüyor. Belki üç ay daha, size ne ya?” dedi Cumhurbaşkanı Erdoğan Batı’ya meydan okurken; ancak Fransa’da OHAL ile tek bir politikacı, gazeteci, yazar cezaevine atılmadı; tek bir kişinin akademik hayatı bitirilmedi…

Mallarına el konan işadamı da yok.

En başta söylediğimi burada bir daha Fransa özelinde tekrarlayayım: Fransa’da da siyasi iradeyi temsil eden kadrolar ile onların göreve getirdikleri, ‘ülkelerindeki terörün kökünü kazımak için’ OHAL’i vesile edip en aşırı tedbirlere başvurmayı, sözgelimi şiddete bulaşmış yabancı kökenli kişilerin ailelerini geldikleri ülkelere geri göndermeyi.. onların eylemlerini “Böyle davranıyorlar, ama sorun bakalım neden?” diye anlamaya çalıştığını gördükleri akademisyenler ile medyadan isimleri susturmayı.. mutlaka akıllarından geçirmişlerdir…

Politikacılar öyle düşünür çünkü.

Ancak..

Bizde aşırı sayılabilecek tedbirlerin kolayca alınabilmesi ve bir itirazla karşılaşılmaması Batılıları şaşırtıyor işte…

Türkiye demokrasi sınavında çakmış görünüyor; hayır politikacılarımız yüzünden değil –onlar kendilerinden beklenen şekilde davranıyorlar–, ama onlara demokratik kurallara davet çıkışı yapması ve bunun mücadelesini vermesi beklenenlerimizin tavırları yüzünden…

maxresdefault“Yumuşak başlı isem kim demiş uysal koyunum…”

Mehmet Akif’nin bu mısralarını kimbilir kaç yüz kere Tayyip Erdoğan’ın ağzından işitmişizdir… Haksızlığa uğradığı her zaman bu mısra ile başlayan çıkışlar yapardı Tayyip Erdoğan

İnsanlar dalâlet üzerinde birleşmez, evrensel bir kuraldır bu…

Bu konu üzerinde pek düşünen yok.

OHAL yetkilerinin kullanılmasıyla, gözaltı, tutuklama, görevden el çektirme, banka hesaplarını dondurma, mallarına el koyma işlemlerine muhatap edilen politikacı, memur, akademisyen, öğretmen, işadamı sayısı 100 binin bayağı üzerine çıktı.

Çok önemli bir rakam bu.

Toplum içerisinden bu kadar büyük sayılabilecek bir grubun, 15 Temmuz gibi hâin bir girişimin içerisinde yer aldığını, ya da yapılmasını tasvip ettiğini düşünebilir miyiz?

Her toplumda her türlü ihaneti yapabilecek tıynette insanlar elbette vardır; bizde var olduğunu 15 Temmuz gecesi gördük de.

Ancak bu kadar geniş bir kitle midir o girişimle irtibatlanabilecek kişiler?

Bu soru üzerinde ne zaman kafa yorsam, dilimin ucuna, derhal her toplum için de pekâlâ geçerli olabilecek evrensellikte bir dini uyarı gelir: “Ümmetim asla dalalet üzerinde birleşmez.”

Taberani’nin İbn-i Ömer’den naklettiği bu hadis, yanlış işler yapanların her toplumda az sayıda insan olabileceğine işaret ediyor.

Yanlışı ortadan kaldırmaya çalışanların bu ilkeyi unutmaması gerekir.

Aksi halde?

Şu olur: Çok insan, kendisine imkân verilse arasına mesafe koyacağı, mensubiyetle itham edenlerden daha fazla karşısına dikileceği bir yanlışlığın parçası haline dönüştürülmüş olur.

Batılı, bu evrensellik taşıyan özelliği bildiği için, 60 milyon insanın hayatına mal olmuş Hitler yanlışlığını hesaba çekerken bile…

Evet o zaman bile, hesaplaşmasını sınırlı tutabilmiştir.

Karar verme mekanizması içerisinde yer alanları.. yanlış olduğu sonradan ortaya çıkmış kararları gözünü kırpmadan uygulamaya koyanları.. ellerindeki gücü toplumu fesada uğratacak biçimde kullananları.. hesaba çekmiştir Almanya ile İtalya…

Fransa ve İngiltere de onların işbirlikçileriyle hesaplaşmıştır…

Ancak, havaya uyup, kalabalıkların etkisinde kalarak yapılanları görmezden ve işitmezden gelenleri kendi vicdanlarıyla baş başa bırakmayı tercih etmişlerdir.

Bizde de sınırı makul bir yerden çekmek şart; OHAL’li veya OHAL’siz…

Yakışan, olağanüstü olmayan bir hal üzre yaşamaktır.

ΩΩΩΩ

Reklam

43 YORUMLAR

  1. Üstadın yazısının ana fikri ile alakasız bir sürü yorum yapılmış. Soru şu . OHAL i uzatmakta ve OHAL şartları içinde yaşamaya devam etmekte devlet erkini kullananların hesabı ne ? Yurt dışına kaçan üst yapının güçsüz kılınıp birbirlerine düşmesi için , içerideki destekçilerini güçsüz kılarak onlara para akışını engellemek mi ? Nazizm çöktükten, Lideti Hitler öldükten sonra Nurnberg mahkemeleri yapılmıştı.

  2. Fransa ve Türkiye ohal uygulamalarının karşılaştırılıp, “ne kadar kötü bir demokrasiyiz” e bağlanmasının yanlış bir karşılaştırma olduğunu düşünüyorum. ikisi de ohal olmasına rağmen, farklı konulardaki farklı hedeflere yönelik iki ayrı uygulamadan bahsediyoruz.
    Fransada da, devletinin her kademesine yerleşmiş ve emirlerini seçilmiş yöneticilerinden değilde, hristiyan bir papazdan alsaydı. Bu papaz kendini kainat papazı ilan etseydi, her devlet kurumuna kendi papazlarını gizlice görevlendirseydi. Son olarak bu papaz, artık yeterince güçlendik deyip her kademedeki bağlılarına “hadi faaliyete geçip antichrist başkanı ve ekibini değiştirelim” deseydi ve bunları uygulamak için asker, polis, gazeteci, yayın organı ne varsa, kullanılsaydı, yüzlerce vatandaşı da ölseydi acaba fransa aynı çeşit ohal uygulaması mı yapardı yoksa farklı mı davranırdı bunu araştırmak lazım.
    Fransada daeş terör saldırısı yapıldıktan sonra ohali uygulamaya soktu, bizde ise darbe yapılmaya çalışıldı, sebep ve olası sonuçları arasında dağlar kadar fark var.
    Fransada ohal uygulaması olarak 20 cami radikal islamcıların merkezi olması sebebiyle kapatılmış. Bu demokratik! uygulama, bunların, darbe girişimi olsaydı neler yapabileceği ile ilgili bir ipucu verebilir bence.
    Ayrıca kendileri arasındaki hesaplaşmada 60 milyon kişiyi katledenler, kendilerinden olmayanları öldürmekte herhangi ahlaki bir kaygı güderler mi diye geçmiş yazınızda bahsettiğiniz dnalarını inceleyerek saptayabiliriz.
    “Ümmetim asla dalalet üzerinde birleşmez.” hadisi şerifi yanlış bağlamda kullanılmış bence. zaten ümmetin çoğu, fetöye, fetöcülere, ülkemize yaptıklarına iyi gözle bakmıyor. 80milyonluk ülkede 100-200 bin kişi ümmetin yüzde kaçını temsil eder. Türkiyede veya çevresinde , şu anda toplamda 5-10 bin kişilik pkklı terorist varsa bunların sayısı çok diye, ümmeti temsil ederler gözü ile yaptıklarının yanına kar kalmasını mı sağlayacağız. Ortada bir suç var, bu suçun merkezinde olanları var, daha alt kademelerde olanları var, hepsi yaptıklarının, yaptığı kadarının cezasını çekmeli. Elbetteki haksızlık olmasın, kurunun yanında yaşta yanmasın, bunun için çaba sarf edilsin. Bu kadar çok insanın işinden olmasının, hapiste olmasının nedeni, yalan söylemeyi kendince dini vazife gibi gören bu örgütün yöneticilerini tespit etmekteki güçlük. Yani aslında kendi uygulamalarının cezasını çekiyorlar.
    Sistemi ele geçirenlerle, sistem içinde kalıpta nasıl mücadele edilir, bu ancak, sistemin kendisi için varolduğu halkın açık desteği ve duruma el koyması ile yapılabilir. Zaten bu yapılıyor. Eğer gerçekten iddia edildiği gibi çok fazla mağduriyet varsa yakın zamanda ki referandumda bunun sonuçlarını alacağız. Çünkü haksızlıklar, halkımızın vicdanında ciddi yer bulursa, buna tepkiyi hiçbir parti veya kişi engelleyemez. Cumhurbaşkanımızın dediği gibi, batının bu konuda ne söylediği bizim için çok önemli değil.
    bknz.ümmet hadisi şerifi

  3. Soru şu;
    Siz olsaydınız suçluyu, suçsuzu nasıl ayırdederdiniz? Mahkemelerin tasviye ile ilgili mevcut kriterlerinden hangilerini yanlış buluyorsunuz?
    “Ancak bu kadar geniş bir kitle midir o girişimle irtibatlanabilecek kişiler?” -100 bin fazla, uygun sayı nedir? 50 bin mi?
    “Çok insan, kendisine imkân verilse…” 100 bin kişiye imkan verilse; devlet mi, cemaat mi, sorusuna devlet, lakin cemaat eliyle devlet cevabını verenlerin sayısı ne olur? Cemaate dışardan destek verenler haricinde, üyelerinden –aldatılmışız, diyen kaç kişi var ki?
    “Nazi dönemi böyle; 60 milyon insanın ölümüne sebep olmuş Nazi aşırılıkları yüzünden 24+185 kişi hesaba çekilmiş oldu.” Çünkü naziler “Svastika” ile etiketliydiler. -Yapmadım, diyen çıkmadı; -ben değildim, diyen çıkmadı; -tiyatroydu, diyen çıkmadı.
    Bakınız: a-Kestinazi tarikatı –kimse bilmiyor-, b-25/02/2015 tarihli yazı http://www.21yyte.org/tr/arastirma/orta-dogu-ve-afrika-arastirmalari merkezi/2015/02/25/8085/kesnizani-tarikati-veya-buyuk-bir-ortulu-operasyon ve c-Babil’de Amerikan Tangosu : Saddam’ı Deviren Güdümlü Tarikat Kesnizani (2004)
    Askerlerin 28 Şubat döneminde –hatta her darbeden sonra– arzulayıp da hayata geçiremediği ne varsa, kendisine bağlı askerleri ‘Huruç vakti geldi’ diye ayaklandıran FETÖ, onların günümüzde yapılmasını sağlayıverdi. ‘Yazık ettiler ülkeye… Hepimize… Lânet okumam bu yüzden…’ Lânet olsun gerçekten…
    Lânet olsun gerçekten. Namnunun ucunda yine “gavur” yok. Biz bize ve karşı karşıyayız, karşı cephelerde… Olan yine memleketin evladına oluyor. İmamlar vatana ihanet ile birlikte –aslında- kendilerine gönül vermiş vatan evlatlarına da ihanet ettiler. Lânet olsun…
    Sayın Koru lütfen yorumlara da eşlik ediniz. Soru şu;
    Siz olsaydınız suçluyu, suçsuzu nasıl ayırdederdiniz? Mahkemelerin konu ile ilgili mevcut kriterlerden hangilerini yanlış buluyorsunuz?
    Selam ile…

  4. Ak parti kendini devletin sahibi sanıyor. Bir zamanlar CHP’nin yaptığı gibi. Tutuklanan bazı belediye başkanları yerine kayyum olarak vali, kaymakam atıyor. O illerde belediye meclisi var, kendi içinden birisini seçebilir tekrar. Nerde seçim, nerede seçim sonuçlarına ve demokrasiye saygı?

    Bu eski Türkiye’de hep eleştirdiğimiz CHP uygulamaları. Yargıyı sen atıyorsun, yasamayı bağlıyorsun, denetim yok, özgür basın yok, özgür konuşma yok, özgür üniversite yok, yok da yok. CHP zulmünden zamanında çok çeken millet şimdi de AKP’nin zulmünü yaşıyor.

    Evrensel hukuk, ispat edilene kadar suçsuzsun der. İspat yok, yargılama hiç yok, sadece ceza var. Bunlar çok yanlış uygulamalar. Ak parti iyi başlamıştı ama filmi çok kötü bitiriyor görünüyor.

    Ak partiyi bunun için desteklemedik yıllarca. AB standartlarında demokrasi getirecek beklentisi ile kolladık. Ama AB’de kalmadı, demokrasi de. Ak parti baştaki Ak parti hiç değil. Baştaki Ak partililerden de kimse kalmadı, hepsi yol kazasına uğradı. Dolayısıyla Ak parti kurumsallıktan da tamamen uzaklaştı. Kendi kendisini inkar ediyor parti ve yok olmaya doğru gidiyor görünüyor.

  5. Ben de OHAL in uzun süre uygulanmasına karşıyım. Normal Şartlar iyidir normal olarak belirli “norm”da olduğu için. Fehmi KORU argümanlarını fazla zorluyor. Batı sadece kendine demokrat. Batı demokrasiyi bizim içinde isteseydi değişik libaslar altında faaliyet gösteren teröristleri bize karşı koruyup kollar mıydı? Batı azkaldı bizede demokrasi getirecekti ?! Mursinin başına indirdikleri Sisi demokraSİSİnden ya da taaa IRAK a getirdiklerinden. (Mehmet Akif ERSOY u hepimiz severiz de onu okumak en çok R.T.E.ye yakışıyor. Sözüm odun gibi olsun hakikat olsun dese de yakışıyor dili yok kalbimin ondan ne kadar bizarım desede)

  6. İslamcı kesimin bir kısmı değil de- İslamcı kesim hakkında bir gözlemimi söylemek istiyorum. İslamcıların söylemleri övünçleri hep 4 halife dönemi ama uygulamaları düşünce sistematikleri ahlakları nedense muaviye dönemini bir adım geçmiyor diyen biri ” ne mağduru onlar her türlü kötülüğü hak etti ” diyen birini eleştirebiliyor. kolayca yargıya varan biri kolayca yargıya varmış birini neden eleştirir…bu kadar güzel eşleşirken…

    • Didem hanım, işin doğrusu ben diğer kesimi hiç göremedim. Bu kadar yaşanmış yıllar içinde varılan yargıya “kolayca yargı” demek yerine, beni ikna edecek kişi ve uygulamalar söyleseydiniz bir anlamı olurdu. Ben islamcı değilim, ancak islamcı kesimi yakınen de tanıdım. Pekçok islamcının davranışının papazın papağanı fıkrasındaki gibi olduğuna yakından şahit oldum. Fıkrayı bilmiyorsunuzdur muhtemelen ama benim gördüklerim şudur, ellerine fırsat geçtiğinde, söylediklerinin tam tersini yapmakta hiçbir tereddüt göstermediler. Mesela cemaatçilerin yaptıklarını hangi dönemin davranışı olarak görürsünüz. ya da cemaatçilere şu an diğer kesimin yaptıklarını hangi dönemin ahlakına uygun görürsünüz? Göğsünüzü gere gere “hz Ömer adaleti” diyorsunuz ama dünyanın en vahşi uygulamalarından geri kalmıyorsunuz ya da bunlara sesiniz çıkmıyor. İnsanların çocuklarının bile cezalandırılmasın haklı çıkaracak düşünceler geliştirmeyi vicdanınıza nasıl kabul ettiriyorsunuz? Ensar vakfında olanlar hakkında islamcı kesimden pekbirşey duymadım. Çocuklara tecavüzün üstü pekgüzel örtüldü. Gülencilerin yaptıkları zulümleri alkışlarken de elleriniz bayağı güçlü vuruyordu. Şimdi de gülenci olan, ama darbe ile alakasız pekçok kişiye, dünyada çok az zalimin yaptığı zulümleri de aynı şekilde alkışlıyorsunuz. A kişisi, B kişisi farklı olabilir. ancak kesim olarak, yani grup olarak, yani topluluk olarak, yani bir kitle olarak böyle bir davranış göremedim. Eğer siz biliyorsanız söyleyin, ben de yanlış yargımdan döneyim.
      Bu bir kültür meselesi. Size başka bir örnek vereyim bu sitede yaşanmış. Başkanlık parlementer sistem tartışmalarında parlementer sistemi savunanlar ve başkanlığı savunanlar tartışırken osmanlı dönemi baz alınıyordu. bu sayfanın editörü bile tartışmada, padişahın vezirlere yetki verdiğini bu nedenle parlementer sistemin bize daha yakın olduğunu anlamına gelen şeyler yazdı. Oysa islamcı kesim için baz alınması gereken ya çağdaş durumdur, değilse 4 halife dönemidir, Osmanlı değildir, osmanlı olmamalı diye düşünüyorum. Eğer bir düşünceniz varsa, bir bildiğiniz varsa onu duymak isterim.

  7. Alakasız (!) bir konudan yazayım da gerisi vicdanlı ve imanlı insanlara kalsın. Milleti dinin önüne koyan zevatın anlamasını bekleyemem: Çünkü onların Rabbi millettir. Bugünlerde yapılanların iyi anlaşılması için bir örnek vereyim: Gündoğuda 90 lı yıllara gidin. Yakılan köyleri inceleyin. Malından yurdundan olan insanları inceleyin. Sonra köylerden şehir merkezine gelen 6-7 yaşındaki nesli inceleyin. Nereye gittiler. Kimlere meze oldular bakın. Umrunuzdaysa. Yakılan köylerde bir tane destekçi bile olmasına gerek yoktu: Temel amaç kontrol edemeğim yerde yaşam ortamı da bırakmam idi. Köyleri yakmakla kimlere insan kaynağı sağladılar? PKK, hizbullah, kapkaç mafyasına ve fuhuş bataklığına güzel (!) bir kaynak sağladılar. Bu bataklığın en son meyvelerinden bir kaçı Diyarbakır/Sur, Cizre vb yerler oldu. Oralar şimdilik kurtuldular. Ama oralardan sağa sola savrulan nesiller yarınlara emanet edildiler: Birilerinin kolayca sömürüp yetiştirmeleri için bataklığa itildiler. Malum devletin bekası için bu millet kardeş katili dahi olmuştur. Dolayısıyla bunların lafı hiç olmaz. Masum ve suçsuz olmaları hiç önemli değil! Ha bir de Nurcu geçinen kardeşler bir gemi de kaç suçlu olunca o gemi batırılmayı hak ediyor? Duymadım… Devlet daha önemli demi?

    Gelelim malum ve güncel olaya: Değerli cemaat üyeleri siz de şuan Güneydoğu’nun 90 lı yıllarını yaşıyorsunuz. Aranızda hak hukuk tanımayanlar topunuzu attı ateşe. % 90 ve belki de daha fazlanızın bu olaydan haberi bile yoktu. Onun için mantığınız hiç kabul etmiyor. Masum olduğunuza inanmazlar. Yormayın kendinizi. Milleti imanın üstünde tutandan vicdan beklemeyin. Yıllarca beraber olduğunuz konu komşu ellerinden gelse sizi tek kurşunka siler. Sizi evinizden atarlar ve de oraya yerkeşip namaz kılarlar. Namaz dedim ötesi yok bunun. Yani milli piyangodan para kazanır ve bunu hayır işlerinde harcayan zihniyet gibi. Ha bunlardan örnekler de yaşanırdur. Onu da mağdurlardan yazmalarını bekliyorum. Tarihe not düşmek için yazın. Malum herşey unutuluyor.

    Suça bulaşanları bilmem ama masum olanlarınızın durumu kuyudaki “YUSUF” gibidir.

    Bir notu da düşelim de çukurlaşanlar olmasın: Ben bir milliyetçi değilim ve de vatan sevgimi de her rüzgarda sağa sola savrulanlar sorgulamasınlar. Her türlü kışı yaşatanlar vatan haini oldu ama ben byrdayım.

    Selametle,
    İbrahim

  8. Bazı şeyleri anlamak ne kadar zor oluyor. Birileri mağdurlar olduğunu söylerken, birileri ise, “ne mağduru onlar hertürlü kötülüğü haketti” diyorlar. Oysa bu meselede birkaç nokta var ki, “mağdur” veya “ne mağduru onlar hertürlü kötülüğü haketti” sonucundan önce akılda tutulması gerekiyor.
    1.- Herşeyden önce, insanlar, bağımsız ve tarafsız mahkemeler tarafından hukuka uygun soruşturma ve yargılamalar sonucunda suçlu bulunana kadar masumdur. (Bu herkese lazım olabilecek bir kural. Şimdi “mağdur” denilenlere lazım olduğu gibi “ne mağduru onlar hertürlü kötülüğü haketti” diyenlere de gün gelir lazım olur. Ayrıca şu kadar basit gerçeği kavramak neden zor anlayamıyorum. bu zeka sorunu olamaz. Görevden alınan insanların çoğunluğu, mallarına el konulan insanların çoğunluğu, cezaevine atılan insanların çoğunluğu, temmuz ayında insanlara silah sıkmadılar. Darbe girişiminde bulunmadılar.
    2- Suçun ve cezanın şahsiliği ilkesi: Bu da hukukun bir başka ilkesi. Diyelim ki ceza verilen bütün insanlar suçlu. öyle bile olsa, o insanların yakınlarının ne suçu var. onların da cezalandırılmasını vicdanınıza nasıl sığdırıyorsunuz.
    3.- Cezanın, suçun ağırlığı ile orantılı olması. Kişiye verilen ceza suçun ağırlığı ile orantılı olmazsa zulüm olur. Toplumda adaleti ve dolayısı ile ahlakı yok eder. İstediğiniz ahlakı tamamen bu toplumdan kaldırmak mı?

    Bunlara ilave olarak, dışardan birisi olarak, islamcı kesim hakkında bir gözlemimi de söylemek istiyorum. İslamcıların söylemleri, övünçleri hep 4 halife dönemi ama uygulamaları, düşünce sistematikleri, ahlakları nedense muaviye dönemini bir adım geçemiyor.

  9. Fetöcüler devleti ele geçirirken bu işi zorla yapmadılar. Çünkü devleti kendilerine teslim eden işbirlikçileri vardı. Fetöcüler 15 Temmuzda hükümeti zorla ellerine geçirmek istediklerinde Türkiye’deki sağduyulu insanlar bunu önledi.
    Bugünkü yazıyı eleştirenler, neden devleti Fetöcülere teslim eden bu işbirlikçilerle ilgili bir kelime yazmıyorlar?

  10. Kamudan ihraç edilen ve tutuklananların çoğu, zaten sütten çıkmış ak kaşık. KPSS, KPDS veya ÜDS gibi bildiğimiz veya bilmediğimiz onlarca merkezi sınavın sorularını çalarak ve binlerce kişinin hakkını yiyerek, sanki kimse kamuya yerleşmedi. Harp okulları, askeri liseler ve polis okullarında da masumların canı hiç yanmadı zaten. Yargıdaki kumpaslarla sönen ocaklar hiç olmadı. Örgütün mobbingine uğrayıp işinden gücünden olanlar da yok. Tehditle ve şantajla himmet parası da toplamadılar. Seçilmiş Cumhurbaşkanına suikast düzenlemeyi ve meclisi lağvederek demokrasiyi rafa kaldırmayı da istemediler. Darbe gecesi canları alan da zaten kaza kurşunlarıydı. Ne adaletsizliği? Neyin haksızlığı? Eğer şu anda yargılananlara bir haksızlık yapılıyorsa, Avrupa ve Amerikaya kaçıp lüks içerisinde yaşayan abi ve ablaları tarafından yapılıyor. Vicdanının sesini dinleyip Pişman olan veya Etkin Pişmanlıktan yararlananları da çok az görüyorum. İşimiz gücümüz demagoji ve ajitasyon.

    • Alperen bey sizin yorumunuzda demogojiden ileriye gitmiyor. Burda yazanların büyük kısmı darbeyide yapanlarıda zerre katkısı olanıda savunmuyor. Hepsinin söylediği şey 100 bin kişinin bu olaya katılmasının imkansız olması. Eğer bu kadar kişinin haberi varda devletin ruhu duymuyorsa ülkenin istihbarat örgütlerinde sorun var demektir.

      Yazanların hepsi suçlular cezasını çeksin diyor. Kopya ceken yok sanki diyorsunuz. 2010 kpss de 2000 kişi tespit edildi. Bunları al direk içeri. Diğer sinavlardanda 5-6 tanesinde kopya cekildigi üzerinde bi kanaat oluştu hadi onlardanda 8000 kişi al oldu sana 10000 darbeye katkisi olanlara hazirlayanlara baksan 10000 anca cikar oldu 20000. Şuan alinanlar 100.000 geçmiş durumda.

      Herkes suçluları alsınlar diye feveran ediyor. Zira masumların alınması bu davalarıda ergenekon ve balyoza çevirecek. Süreç ona dönecek ve masumların bahanesiyle asıl suçluların kurtulmasına sebep olacak.

      Bakın ergenekon ve balyozdan kimse kalmadı içerde. Sebebi fetönün hak ile başlayan davaları sulandırıp suçsuz insanları sırf kendisine karşı oldukları için tutuklamışlardı. İtiraz eden insanları iyi dinlemek gerekir. Gerekirki suçlular cezasını çeksin.

  11. Bu köşenin takipçilerine lütfen bugün tevafuken alt alta gelmiş Sn Didem Kuzu’nun ve ve Sade Vatandaş rumuzlu yorumcunun yorumlarını okuyup vicdanlarına sormalarını rica ediyorum. Kim haklı, kimin yorumu daha makul, kim bu milletin sağ duyulu çoğunluğunun sesini dile getiriyor?

    Fehmi Koru üstadımız hala bu halkın çoğunluğunun ‘demokrasi sınavından çaktığını’ düşünüyor, eleştirse de The Cemaat mensuplarıyla aynı düşünceyi paylaşmış oluyor. Öyleki ‘İnsanlar dalalette birleşmez’ savının kendi tezini çürüttüğünün bile farkında değil.Evet bu halkın çoğunluğu The Cemaatin dalalet içinde olduğunu düşünüyor.Üstadım bu tavrınız zorlama mı, yoksa gönlünüzün meylettiği tarafın kayırılması mı? Umarım açıklık getirirsiniz.

    Bir de Fehmi Koru üstadıma soruyorum. Batılıların bizi anlamamalarının sorumlusu niçin hep biz oluyoruz? Ortalama eğitim seviyeleri bizim toplumumuzun fevkalade fevkinde olan bir kitlenin Türk toplumunun genel eğilimlerini daha doğru algılamasını isteme hakkımız neden yok? Neden Batılılar bu konuda hep mazur görülüyor da yanlışların hep bizim tutumumuzdan kaynaklandığı düşüncesi hakim oluyor? Tam tersinel Batılı toplumların demokrasi sınavından çaktığını düşünenler haklı olamazlar mı? Ne dersiniz Üstadım?

    Ayrıca bu köşede, katılmadığımız yorumları onun bunun ‘trolcüsü’ diye yaftalayarak bu platforma katkı verebileceğimizi düşünenlerden olmadığımı ifade ediyorum.

  12. Yorumlarda katılmadığım hususlar:

    1.Devlet memurluğuna KPSS sınavı ile girme usulü Ak Parti iktidarından önce başladı ve Ak Parti iktidarı da bunu aynen devam ettirdi. Koalisyon hükümetlerinin tek hayırlı icraatı buydu bence.

    Ak Parti iktidarında tanıdığım çevreden, örneğin öğretmen olanlar şöyle oldular: KPSS sınavına girdiler, puanlarını internetten öğrendiler, öğretmenliğe müracaatlarını,tercihlerini internetten yaptılar, atandıkları yeri internetten öğrendiler ve göreve başladılar. Bu sistemde başbakan bile torpil yapamazdı. Çünkü nereye kimin atandığını ve kaç puanı olduğunu herkes görebiliyordu. Her şey bu derece şeffaftı.

    Torpil bir tek, önceden sınav sorularını vermekle olabilirdi. Bunu da Türkiye’de sadace FETÖ’nün yaptığını herkes biliyor. Zira itirafçılar var. Bu noktada devlet, sorulara iyi sahip olmamakla suçlanabilir, torpil yapmakla değil.

    Dolayısı ile en küçük memuriyete bile torpille girildiğine dair yorumlar temelsizdir.

    Evet, mülakatta kayırma olabilir. Devleti mülakata dönmeye mecbur bırakan da FETÖ’dür. FETÖ’nün ifsat etmediği hiç bir alan kalmadı. Mülakatın vebali de onlara aittir. İnşallah Devletten FETÖ’cüler temizlendikten sonra tekrar yazılı sınavlar esas alınmaya başlanır.

    2. Zaman gazetesi okuyanların, çocuğunu “cemaatin” dersanesine verenlerin işten atıldığına dair görüş de isabetli değil. Ben kendim çok uzun yıllar zaman gazetesi okudum, çocuklarım da “cemaatin” dersanelerine gitti. Daha ne diyeyim bu konuda?

    3. Zalimin ve destekçilerinin cezalandırılması zulüm değildir, adalettir. Zira 79 milyona zulmetti bu FETÖ. Bu nokta yorumlarda göz ardı ediliyor.

    • Devrilen ağaca balta vurmak kolaylığından ötürü vuranlar çok olur.Vurucular,çiftlik yanaşmaları ise,bu işi bizatihi görev bilirler.VUR,FAKAT (biraz dur )DİNLE diyen bencileyin garibanların eli-kolu tutuluyorsa,işleri iyice kolaylaştırılıyor.Vurun ha vurun,böyle devran,böyle ortam bulamazsınız.

  13. “VUR FAKAT DİNLE”..
    Hukuka,adalete bağlı demir elinin kadife eldivenli adil devletin uyması şart olan o gerekliklere ,ferdi olarak insani meziyetlere,içtimai olarak organize toplu yaşama çağdaş kurallara aykırı işler göz önündeyken,bunlara karşı üç maymunları oynamak,insan olarak çokçok üzücü..
    SORU:Son on yılda Gülen cemaati, ÇİFTLİKteki bir ağaç gibi kendi kendine mi boy atıp,serpildi,en boylu ikinci ağaç oldu? Bu süper gelişmede,HERNE GEREKİYORSA YAPAN bahçıvanın emeğigözardı edilebilir mi?
    Bu özel emek ve katkıların özel bir amacı olmalıydı:Aşılı ağaçtan çok değişik meyve alınacaktı.
    Çiftlik, bir resmi kurum,ağaçta evrenselleşen bir topluluk(müzik topluluğu değil!) olsun.
    SORU.Büyük aygıt,büyütüp,palazlandırdığı potansiyel gücü kullandı mı kullan madı mı?
    Mesela ordu vesayetine karşı,mesela yargıda jürokrasiye karşı…misaller çoğaltılabilir.
    SORU.Donatılan “hazır kıta” ve-veya paralı,makamlıvelhasıl her istediğiverilen bu güç,devlet içinde devlet-paralel yapı) haline iktidar sayesinde gelmedi mi?
    SORU.Ne oldu da,siyasal kutsal ittifak bozuldu.Sosyolojik izaha girmeden,fizik kanunuyla somutlaştırayım:Ayni adlı elektrikler birbirini iter.
    Boynuz kulağı geçecekken,toslamayla boynuz kırıldı.
    SORU.”Milat denilen toslama,toslaşma,yani 2013″ün 17-25 Aralığı acaba ne idi?
    Hükümete göre,”darbe” öyle düşünmeyenler için bambaşka birşey..Şöyle:(MEŞRU)Gayeye ulaşmak için heryol mubah”diyen Makyevelist bir bakışla,amaca ulaştıran bu yol meşrudur,makbuldur ve devlete hizmettir.Ben de böyle düşünenlerdenim.Bu operasyonla mega ve sınır aşan bir yolsuzluk ve rüşvet olayı meydana çıkarılarak,şahısların çıkarı uğruna Devletin zarara uğratılması önlenmiştir.Sadece usul hatası yapılmış, zaruretin memnu kıldığı metotlar(dinleme gibi)uygulanmıştır.
    SORU.Çok netameli olan ve Levent Gültekin”in Videosundan yeni öğrendiğim kısmı da dahil,İKİLİ DİYALOG içeriğini tekrarlamayacağım.Fakat bu tapeler “montaj” idiyse,yurtdışında tarafsız bir labaratuarda inceletmek yerine hasır altı edildi de yargıya gidilmedi?
    SORU.Keza,olayın Mecliste,heryönüyle irdelenerek,soruşturma komisyonukurulması,nihayetinde gerekiyorsa yargıya intikal ettirilmesi niçin önlendi?
    SORU.İlk anda,algı mühendisliği amacıyla otobüs üstüne çıkarılan adeta Türkiye buraya eller havaya dercesine neredeyse halay çekecek olan süper dörtlünün daha sonra Meclis kürsüsüne çıkarılıp,yaptırılmak istenen kamuoyunu uyutma seansları tutmayınca üzerlerinin çizilmesinin başka izahı var mı?..
    SORU. Amerikadangelenhaberlerede rağmen,17-25Aralık skandalına,”fetödarbesi”yakıştırmasısürdürülecekmi?
    SORU.15 Temmuz Darbe teşebbüsünün “Feto” ayağı dışında net olarak görünmeyen kısımları var mı?
    SORU.Olmaması mümkün olmayan siyasi ayağı üzerine niçin gidilmiyor?Yoksa ayak PROTEZ Mİ?
    SORU.Başarıya ulaşmış darbelerde görmediğimiz,”lütuf” sayılan bu başarısız darbe sonrası despotça yapılan hukuk,insaf,merhamet dışı Devletin manevi şahsiyesine yakışmayan zulme varan işlere cevaz verilmesini,aklın,izanın,vicdanın kabul etmesi mümkün değildir.
    ——-
    Şu soruları,Saygı Öztürk”ün,”KOD ADİ MÜRTET”kitabından naklediyorum.
    SORU.Köprüde üç tank ve elli asker tarafındandarbecilik oynanmasına hangi ilerizekalı(!) karar vermiştir?
    Soruların tamamını yazsam,saatlerimizi alır.Kısaltarak yazsam,anlam kayması olabilir düşüncesiyle,kitabı bulup oradan okusanız daha doğru olur diye düşünüyorum.

  14. Sayın Fehmi Koru Bey,
    Ben ihraç edilmiş bir kamu calisaniyim. Zor günlerden geçtiğimiz su süreçte her seyden once Allah memleketimizi ve milletimizi korusun. Olağan üstü zamanlar olağan üstü bir hassasiyet ve akıl gerektirir ve bu akıl bütün bir ülkeyi, vatandaşları ve idarecileri kapsamalıdır. Mevcut halde insanlar kendi durumlarını bile iletecek ve derdini anlatacak bir muhatap bulamiyorlar. Kimsenin kimseye sahip çıkacak cesareti yok.
    Allah milletimize ve ülkemize güzel aydınlık günler nasip etsin hain planlar kuranların planlarını akım kılsın
    Umarım insanlar haklı oldukları konuları rahatca ifade edebilir eder ve demokrasimiz evrensel standartların bile üzerine çıkar ki biz çocuklarımıza aydınlık bir ülke bırakabiliriz.

  15. Beni asıl korkutan OHAL in falan devam etmesi değil. Çünkü bir gün gelir mutlaka kalkar. Beni asıl korkutan bunca haksızlık ve zulmü görmelerine rağmen sırf siyasi tarafsızlık gayreti ile buna alkış tutacak bunca insanın varlığı. Bu kadar vicdanını kaybetmiş bagnaz ve yobazla bu toplum nasıl yeniden toplum olacak. İşimiz çok zor Allah yardımcımız olsun…

    • Burak bey,siz bunlara öğle inanmayın. bu yazılanlar hep bir iki kişi tarafından yazılıp başka .isimler adına gönderiliyor, bu durum yurt dışında ki yazarlarada yapıliyor. O yazarlar bunu tesbit ettiler devletin maaşla çalışan elamanları. Siz eğer burda yazılanlari takip etti iseniz hemen hemen hepsi ayni kalemde çıkmiş gibi.Bizdeki havus medyasinia baksanız o da ayni. Etme kulum bulursun zulum.İftira, yalan, küfür, ondan sonrada Elhamdülillah Müslümanım demek Besmele ile banka soymak gibi bir iş. Allah her zaman doğrudan yanadır.

  16. Fehmi Bey;
    Ne zaman darbeden sonra yapılan insan kıyımını ölçüsüz olduğunu dile getiren bir yazı yazsanız hemen Aktroller burayı basıyor ve başlıyorlar aynı teranelerle yorumlara…
    Sizde mi Fetöcüsünüz?
    Bilmem şu kadar şehidimiz var.Görmüyor musunuz?
    Yok şuraya da sızmışlar, buraya da sızmışlar…
    Bunlar hain bunlar ajan…
    Falan filan.
    Hiç kendilerine sormuyorlar ki bir ülke de 100.000 den fazla hain ajan olur mu?
    Haini ajanı bu kadar çok olan bir ülke ayakta kalabilir mi?
    Bizim ülkemiz kadar insanların hainlikle ajanlıkla bu kadar kolay itham edilebildiği, sırf zanla suçlu ilan edildiği başka bir ülke var mı?
    Çevremden onlarca insan sırf bu cemaatin sohbetlerine katıldılar, Allah rızası için bağışta bulundular, bankasına para yatırdılar, dersanesine okuluna çocuklarını verdiler, sendikasına üye oldular diye işlerinden oldular, tutuklandılar ve genç yaşta hapislerde çürüyorlar. Burada mağduriyet örnekleri anlatacak olsam sayfalar yetmez. Ve en önemlisi 100 binlerce insan sıra bana da gelecek mi diye huzursuz.Çünkü cemaatle iltisaklı adam avına çıksan daha 100 binlercesini bulabilirsin. Bir zamanlar hangi işyerine girsen baş köşelerinde Zaman gazetesini görürdünüz. Sırf Zaman gazetesi okudukları için adam tutuklamaya başlasanız ne olur? Bu gazetenin tirajının 1 milyona vardığı günler oldu.Düşünebiliyor musunuz cadı avının sınırlarını ve sonuçlarını…?
    Sanıyorum yapılanları hoşgören bu insanlar, iktidara desteklerini sürdürürlerse, devletten atılanların yerine kendileri için alan açılacağını oralara kendilerinin atanacağını filan hayal ediyorlar.Haksız da sayılmazlar.Kamu da görev almak hala bizim ülkemizde en büyük nimet olarak görülüyor.En büyük işveren devlet olduğu sürece bu böyle devam eder.Rahmetli Ecevit’in getirdiği KPSS sınav sistemi artık eskisi gibi değil.Şimdi işe alımlarda mülakat sistemi var ve sınavlardan en yüksek puanları bile almış olsan mülakatta eleniyorsun.Yani torpil ve kayırma sistemi yeniden geri geldi. İşsizliğin %11 lere vardığı hele eğitimli işsiz oranının daha da yüksek olduğu gözönüne alınırsa torpil ve kayırmanın ne derece önemli olduğu ortaya çıkar. Daha geçenlerde yüksek okul mezunu yaşı 30 ları bulmuş ama hala işsiz bir akraba genç bana; “Amca bu işten atılanların yerini bizi alırlar mı ne dersin?” diye sordu. Ben de yavrum torpilin varsa neden olmasın dedim.
    Bir zamanlar Davutoğlu Yeni Türkiye diyordu ya…Aslında yeni filan değil Türkiye hızla 90 lara hatta 70 lere doğru gidiyor.
    Allah sonumuzu hayreylesin. Vesselam…

  17. Tepkileri Batılı siyasilerin ağzından veya kanaat önderi sayılabilecek kişilerinin kalemlerinden okuduğumda, kendilerine ‘aşırı’ gelen uygulamaların toplum tarafından sessizce karşılanmasının.. yüksek perdeden itirazlar gelmemesinin.. toplumun ve onun önünde yer alması gerekenlerin uysallığının.. Batılıları müthiş şaşırttığını anlıyorum.
    bizde neden şaşırdıklarını anlıyoruz. onca maddi manevi kışkırtmaya bunca satın alınan insanların tehlikeli söylemlerine bölgelere akan ajanların provakasyonlarına rağmen bu millet uygulamaları sessizce karşılıyor çünkü yapılanları yanlış bulmuyor… destekliyor. elbette yapılan mücadelede yanlış yok demiyor, elbette masum kişiler zarar görsün istemiyor ama içinden geçtiğimiz zamanı koşulları anlıyor sağduyulu hareket ediyor. asgari müşterek te AKP ve MHP ile buluşuyor….

    fransa da ohal uygulamasında içeri giren siyasi yok yazmışsınız. deaşa ufak bir yer açalım özerk oluversinler diyen oldu da biz mi kaçırdık. gazeteleri deaşa açık açık güzellemeler yaptı da biz mi okumadık. fransanın başında pkk ve birlik içinde olduğu diğer saz arkadaşları mı var, hdp nin bir versiyonu parti mi var suriye ırak gibi komşusu mu var, içinde bulunduğumuz şartlarla denkleyebileceğiniz ne var …ne var orada… ama bir yazınızı demokratik AB nin yeni kararına ayırın. medyaya kısıtlama getirmeye kalkıyorlar.. bakalım bir halk yürüyüşüile karşılaşacak mıyız.. bilmem ki fransa da son yürüyüşte polisin dayaklı coplu biber gazlı tepkisinden sonra cesaret ederler miiiii…

    türkiye ” ya bize azıcık toprak verin sonra genişletiriz” diyen siyasileri sadece siyaset arenesında bile kalmaya davet etti. pkk ya arabalarıyla silah taşıdılar.. bunlar hapse girince yanlış yapıldı halk ses çıkarmayınca da demokrasi sınavında kalındı oldu. olsun . doğuda bile destek % 70 ten fazla.. fetöcü the cemaate destek olanlara bir çok pisliğin yanında bir de darbe yaptırıldı bunlar hapse girince yanlış oldu ses çıkarmayan halk ta demokrasi sınavından kaldı. kalsın.

    kırmızı başlıklı kız masalındaki babaanne kılığına giren kurt gibi gazeteci siyasetçi hukukçu kılığıyla gezenlerle dolu ortalık. masum kızın babaannesini yadırgaması gibi bizde bunları yadırgıyoruz. masum kız uzun burundan sivri dişlerden ortada duran kuyruktan şüpheleniyor zira kurt istese de bunları saklayamıyor. bizim masalımızda da dişler de kuyruk ta ortada. kim neyi saklayacak. o nedenle biz bu demokrasi kılıfını kabul etmiyoruz…..belki eskiden ceketin iç cebine yazılırdı made in germany made in usa gibi. şimdi en görünen yere yazılıyor, bir çok kimsenin ise alnında görülüyor artık. belki de bu yüzden sessiz kalıyoruzdur kimbilir….

    hdp de chp de halkı sokaklara davet ediyorlar … liselerde üniversitelerde kahve köşelerinde bazı duvarların arkasında kimler nerelere davet ediliyor…kimler ne davetler veriyor.. davet sıkıntımız hiç yok denebilir…demokrasi burada tıkır tıkır işliyor.

    • Didem hanim eylül ayında memurlar.net te çıkan bir haberde ağustos ayının sonuna kadar 40.000 civarında kişi şikayet edilmiş. Edenlerin büyük çoğunluğu ailesinden, akrabasından, iş çevresinden birileri ve bunların çok büyük kısmı çıkarlae için. Bir bakanın ağzındanda duymuşsunuzdur. Rektör adayı kendisinden daha fazla oy alan diğer adayı devre dışı bırakmak için şikayet ediyor fetöcü diye.

      Malesef insanlar ailelerine güvenemez oldu. Bu bir ahlaki çöküntü değilmi. Ve insanlar bu yüzdende sesini çıkartamıyor olabilirmi?

  18. Hep beraber hatırlayalım, hatırlatalım lütfen;
    MAİDE8: Ey mü’minler! Allah için hakkı ayakta tutan hâkimler ve adaletle şâhidlik eden kimseler olun. Bir topluluğa olan kininiz, sizi adâletsizliğe götürmesin. Adâlet yapın ki, o takvaya en çok yakın olandır. Allah’dan korkun. Çünkü Allah yaptıklarınızdan haberdârdır.

  19. Allah razı olsun Fehmi bey…Itidal’in sesisiniz…Sizi okumak huzur veriyor…
    Her şeyin başı sağlık deriz.Toplum için de her şeyin başı huzur…Huzur’un içi çok büyük…Doldurabildiğin kadar doldur…
    Almanya ve diğerleri büyük bir savaştan bugünlere gelmişler.Sizin dediğiniz doğru.Çerçeveyi geniş tutup çok kişiyi cezalandırsalardı bugünlere gelemezdi.Demokrasi,hukuk,insan hakları,özgürlüklerle huzuru sağlamışlar ve bu günlere gelebilmişler…

  20. Kıyaslar yanlış.. avrupa tam bir ikiyüzlülük abidesi ..Yanlışlar doğru kabul edilip doğru bir dünya kurulamaz…Teoride söylenen doğru bizde OHAL olmamalı …fakat biz her daim bu haldeyiz … Güvenlik sıkıntısı değil bizimkisi, bir dünyanın varoluş sıkıntısı..Ve bize seçenek bırakmıyorlar..Analiz etmek için ve izah etmek için zihin yapınız ve yazıda geçen argümanlarınız yetersiz dersem kızmayın ! Neticede tahminlerinizde haklı çıkmaya devam etseniz bile bilin ki bu zihniyet yapısı ve argümanlar dünyayı izah etmek için yeterli değil…Fakat çok çok faydalı …

    • Avrupalılar ikiyüzlülük abidesi de, Suriyeliler müslüman kardeşimiz (Ensar) deyip Avrupalılara kapıyı açarım Ensarı size gönderirim diyenler kim.Bumu Müslümanlığınız Ensar seviciliğiniz. Birde düşünün Ensar neden Türkiyede kalmak istemiyorda Avrupaya varmak için ölümü göze alıyor.

  21. Değerli hocam
    Evet demokrasiden çaktık
    Ama işlenen suç üzerine yürüyecek mekanizmaların çökmüş olması, demokratik çalışma prensiplerini uygulayacak sistemlerin bozuk olması nedeniyle.
    Hukuki sistem sıkıntılı.
    O nispeten düzgün çalışıyor olsa, devleti ali bu kadar sert hareket etmez.
    Öğreniyoruz ki her alınan Cemaat mensubunun yerine biri gönderiliyor hala.
    Bürokrasi içinde emniyet ve adalet sistemi içinde savaş devam ediyor.
    Ben hiç hoşnut değilim ohalden. Ama tehlike devam ediyor. AKP için değil devlet için.

  22. Fransa ile Türkiye’yi OHAL açısından karşılaştırabilmek için onların da devleti ele geçirmiş bir FETÖ’lerinin olması gerekir. Genelkurmay başkanlarını terör örgütü lideri diyerek içeriye tıkabilecek bir örgütün yargılarını ele geçirmiş olması gerekir. Emniyet teşkilatları içinde cumhurbaşkanlarının bileğine kelepçe geçirme tehditi savuranların kol gezmesi gerekir.Böyle bir örgütün sayısız dernek, dersane,okul,üniversite,hastane ve bankasının olması gerekir.

    Adam doktor,15 Temmuz sabahı,bu bir seneryo diyebiliyor.Şimdi devletin bu adamı çalıştırmaya nasıl devam etsin? Bu kafa yapısındaki insanlarla devlet çarkı nasıl yürüyecek?Böylelerinin kamudan kökü kazınmadığı takdirde ancak yeni 15 Temmuzlar yaşanabilir.

    Ayrıca şu noktaya da dikkat etmek gerekir: Türk halkının FETÖ mensuplarına, iltisaklılarına,sempatizanlarına olan öfkesi devlet yetkisini kullananlarınkinden az değildir.Fehmi bey bu noktayı göz ardı ediyor gibime geliyor.

    FETÖ içinde faal olmayanların içeri atılması gerekmeyebilir.Velakin orada bulunmaktan dolayı hiç bir pişmanlık duymayan sempatizanların kamuda çalışmaları sakıncalıdır.

    79 Milyonun hepsi kamu çalışanı değil ya. Herkes ekmek parasını nereden,nasıl çıkarıyorsa FETÖ ile iltisaklı olmaktan dolayı kamudan atılanlar da ekmek parasını öyle çıkarsınlar.

    Hem mağdur olanlar sadece kamudan atılanlar değil,79 milyon mağdur oldu,zarar gördü.Daha da önemlisi şehitler var,yaralılar var.

    Siz,kamudan atılanlar içinde,Gölbaşındaki 48 arslanı uçakla bombalayarak şehit eden FETÖ’yü lanetleyen birini gördünüz mü? Hala bu bir seneryo,bunu bizimkiler yapmadı havası içindeler.

    Elbette adil olmak gerekir.Adaleti sağlayacak olan ise mahkemelerdir.Biz yorumcular, vatandaşlar veya köşe yazarları değil.

    OHAL’e vatandaştan niçin bir itiraz yükselmiyor?OHAL’in vatandaşa olumsuz bir yansıması yok da ondan.

    İşten atılanlar vatandaş değil mi?denebilir. Vatandaştır,velakin töhmet mahallerinde gezip dolaşanlar neticesine katlanır.Kişi bulunduğu yerin neresi olduğuna bakmak durumundadır.

    Allah, bîgünah olanların(şayet varsa) sıkıntısını ankaribüzzaman gideriversin duası ike yorumumu bitiriyorum.

    • Bekir bey mesele suçlu ile suçsuzu ayıramamaktan ibaret. Evet soruları çalıp bir yerlere gelmişse, vatana ihanet içerisinde olmuşsa… şeklinde ise zaten kimsenin bunları savunduğu falan yok. Ama vallahi billahi ilk kez bylock programını 15 temmuzdan sonra duymuş biri olarak, ne banka ne de başka hiçbir üyeliği olmayan sadece okulda ne de olsa yasal deyip ha o sendika ha bu sendika deyip üye olmuşların ihracı sizin hiç mi vicdanınızı sızlatmıyor? Herkes kamuda mı çalışıyor diyorsun ama Türkçeyi 2. sınıfta öğrenen biri olarak bu mesleğe hayatımı verdim 2011 yılında mezun olurken bizim için ayrılan 40 000 kontenjanın 30 000 i 2010 senesinde kopyadan dolayı ve 2011 seçimlerinden dolayı 2010 KPSS ye girenlere aktarıldı. 2011 senesinde 86 küsür puan almama rağmen atanamadım ve 2012 yılında 87 küsür puanla atanabildim. Kamuda çalışma diyebilirsin ama özelde benimle çalışmak isteyen ama buna bile izin vermeyen bir zihniyet hakim şuan. Öğrencilerim için yaptıklarımı bilseniz uykularınız kaçar çünkü velilerim öğrencilerim her gün her ortamda bize yapılan haksızlığı anlatıyorlar. inanıyorum bir gün hakkım olanı alacağım ama ne hikmetse sözde alnı secdeli insanların toptancı zihniyetini gördükçe dincilerden epey soğudum onlara dinci diyorum çünkü onlar dindar olamaz. Size de tavsiyem Maide 8 i iyi okuyun, madem insanların gözündeki değil Hak katındaki konumumuz önemli. Bunları söylerken cemaat adı altında her türlü hainliği yapan kansızları unutmuş da değilim. Olay ne biliyor musun? ” develer tepinir olan çimlere olur”. Cemaat adı altında yaptıkları ile insanları cemaatlerden dinden soğutanlar da güç eline geçince adaleti bir kenarı bırakıp sadece kendine muhalifler için bizim hukuk gukuk mu? deyip kendilerine gelince de bu hukuku tanımıyorum saygı da duymuyorum diyebilenler de unutmasınlar ki diğer tarafta hesap çok çetin geçecek.
      Bizim millet olarak çektiğimiz sıkıntılarda dini kendilerine göre şekillendiren kendilerine göre fetva verenlerin payı çok. Bu süreçte yapılan haksızlıklara ses etmeyenler, torunları bugünkü haksızlıkları dillendirdiğinde ne cevap verecekler.
      Bu sınav biz gibi haksızlığa uğrayanların sınavı olduğu kadar, diğer herkesin de sınavı. Ve ben hakkımı bu sürece sebep olan, ülkemizde bu huzursuzluğa sebep olanlara helal etmiyorum.

    • Bekir bey ohal durumu suyun bulanık olmasına benzer. Bulanık suda balık avlıcam derken su yılanıda, balıkda başka bişeyde avlayabilirsiniz. İstediğinizi avlamak için suyun durulması ve balığı net görmeniz gerekir. O yüzden operasyonların sağlıklı ve haklı olması için ohal in bir an önce kalkmasında fayda var.

      Savcılar ve hakimler bile tedirgin. Kendilerine gelen kişiye tutuklama kararı vermedikleri halde kendileri soruşturmaya alınabiliyor. İnsanlar kendilerinden korktukları için bu şekilde kararda verebilir.

      79 milyon kamuda çalışmıyor onlarda başka şeyler yapsın diyorsunuz. Size şahit olduğum bir olayı anlatıyım. 17-25 aralık olayları sonrası yapıdan ayrılan bir öğretmen bir özel sektöre baş vuruyor yönetici cv yi görünce hayran kalıyor çok güzel diyor. En sonda çalıştığı kurumu görünce kusura bakmayın diyor. Anlattığım olay terör örgütü ilan edilmeden önceydi. 15 temmuzdan sonra bu insan hiç bir şey yapamaz. Kimse almaz. Tarımla uğraşsın deseniz birikmişi olmicak aksine borçlu olacak(aldığı tüm maaşlar geri alınacak) büyük ihtimalle bu insanlara kredide verilmeyecek. Şimdi size ne yapabilir diye soruyorum?

      Eğer hakediyorlar diyorsanız. Az dahi olsa Darbe yapıldığını bilerek hareket eden kim varsa yaşadıkları haktır herkes diyor. Öbür türlü insanlar inançlarından dolayı yaptığı yardımdan sorumlu tutulup alınması doğru değil. Yarın, bugün rahatlıkla yardım toplayan vakıf ve dernek terör örgütü ilan edildiğinde aynı şeyler onlar içinde söz konusu olabilir. Bunun ne kadar doğru olduğunu siz vicdanınızla karar verin.

      Kurunun yanında yaşta yanar mantığı bizim kültürümüze ters ve doğru değil. Hz. Ömer dağda bir koyunu kurt kapsa sorumlusu kendim bilirim diyor. Bir masumun göz yaşı hepimizi yakmalı.

      Bu sebeple özellikle irade sahiplerinin kılı kırka yarması şuanda malesef yetmez. Kılı seksen yarmalı.

      Bunların en büyük sebebi fetönün çok sinsi çalışması. Bilen insanların arasına bilmeyen masum insanlarıda karıştırması. Masum insanları iyi ayırmak lazımki davalar ileride ergenekon balyoz davalarına dönmesin. Masumlar yüzünden suçlular kurtulmasın. Son olarak duanıza amin diyorum.

    • Bekir Bey, sayın Koru tünel vizyonlu bir yazar değil. Yorumlarını değişik pencerelerden bakarak yazdığı için parti yandaşlarının işi zor.

      „Fransa ile Türkiye’yi OHAL açısından karşılaştırabilmek için onların da devleti ele geçirmiş bir FETÖ’lerinin olması gerekir.“ Diye yazıyorsunuz.
      Hiç bir Fransız hükümeti Fetöcü gibi bir guruba, oylarım artsın diye devleti teslim etmeyeceğine göre, Fransa‘nın Türkiye’nin durumuna düşmesi mümkün değil.

      Şimdi Türkiye’de devleti ele geçirenlerden, devleti teslim edenler hesap soruyor. Size göre devleti teslim edenlerin hiç günahı yok mu?

  23. Fehmi bey hayırlı sabahlar.Sizden ve sizin gibi şak şakcı olmayanlardan Allah sonsuza kadar razi olsun.İnsan olan bu kadar zülmüe gözsü kulaksıs olamaz.Bizim atip tuttuğumuz ahkaklarından tutunda hiç birşeylerini beğenmediğimiz batıllar haksızlık yapan kendi evladi dahi olsa hiç gözünün yaşına bakmadan dini, meshebi, ve ırakı ne olursa olsun mazlumun yanında yer aliyor. Baş bakana gelince,Herhalde bundan böyle B Bakan izinsiz OHAL ve buna benzer konularda konuşmaya yemin etmiştir.Fehmi bey sizin bildiklerinizin biz binde birini dahi bilemeyiz.Bu batılılar darbenin bir oyun olduğunu üstü yari açik yari kapalı dillendiriyorlar.Örnek bir Alman dergisi yazmişdi darbe sabahi hepisini toplayın mesajlarını.Micheal Rubin,darbe gecesi şehid edilenlerin kimler tarafindan şehid edildiklerini açik açik yazdi. Şu an bizdeki mağdurlarin durumu Süriyeli göçmenlerden çok çok kötü bir durumdalar, siraliyacak olursak,göçmenlere yemekleri veriliyoe ailece bir arada yaşiyorlar, özgürler vb.Bizdeki mağdurla ailenin yarisi hapisde dişardakiler açliğa mahküm edildikleri yetmezmış gib birde vatan haini olarak millet tarafindan linç kampanyalaria maruz kalmişlar.Sahi bizim Türkiyedeki Uluslar arasi af örgütü ve sınır tanimayan gazetecilerin dernekleri ne işe yariyor? Onlarin kuruluş gayeleri ne?.Ben burada Birleşmiş milletlerde görevli birisi ile görüştüm onunda tavsiyesi ordaki maddi sikintida olanlar hiç zaman kayip etmeden baş vursunlar dedi başka bir bilgi daha verdi fakat ben onu buraya yazamam.Hoşca kalın.

    • Nurdan arkadaşımız uzaklardan sayfamıza çok faydalı katkı sağlıyor. Fakat bugün ketum davrandı. “ben onu yazamamam”dediği gizemli şeyi de yazsaydı alayü ala olacaktı. Bilinmeyenler zincirinin o kadar çok halkası var ki, yenileri eklenmese keşke… dedirtiyor.

      • Orhan bey onu buraya yazmaktan çekindiğimden değil yazacağım bilgiyi yazarsam bizim ordaki açik gözler mağdurlara firsat vermeden kendileri faydalanir.Keşke sizinle özel yazişma imkanim olsa bazi şeyleri anlatabilsem. Allaha bu günlerinizi sizler için büyük hayırlara çevirecektir bundan hiç şupheniz olmasın.Ben de sizinki kadar olmasada bayaği haksızlığa uğradım,fakat şimdi diyiyorum’ ki iyki öğle olmuş.Birde sizin affınıza sığnarak bir dua şekli paylaşmak istiyorum.Siz kerrat saatleri dışında her zaman yapa bilirsiniz.Biliyorsunuz’ki namaz kılarken insanin aklina şeytan bazi şeyler getıriyor fakat Allaha en yakın olduğumuz an sacded hiç bir şey aklımızdan geçmiyor.Tarifini yapacağım dua şeklini hep yaparı yolculuğa çıkıp ve döndükten sonra, sadece bunu örnek olarak yazdım her hayirli haberde şük için zor anlarda Allahın bu anlarımdan hayırlısı ile kurtarması için.Secdeye gidip en az 11 defa cecdede okuduğumuz Subhane Rabil Ala okuyup duanizi yapip kalkdikdan sonra ikincikez aynen takrar edip Allaha şükür edip kalkip selam vereceksiniz.İnanin babanın va annenin evlada kari kocanın birbirine ettiği dualar daha içten olduğu için insan secdeden hiç kalması gelmiyor orda dakikalarca ağliyorsunuz Allaha her rıcamızda önce hayirlisini istiyelim. Allahım bütün sıkıntılarınızı hayırlara çevirir İnşAllah.Dualarımız bütün mağdurla.Allaha emanet olunuz.

        • Secdeden hiç kalkmasi gelmiyor olacakti(kalması değil)bu google başımızın belası göndermeden kelimeleri konturol ettiğimiz halde gönderme tuşuna bastığımız an değiştiryor.

      • Orhan bey tercumanlarla falan her hangi bir işiniz olursa çok dikkat edin çünkü tercumanlar çok hatalar yapiyor örnek siyaha beyz demek gibi.Bunu ben değil burdaki bir Türk avukat söyledi, benimda başimdan geçti sağlıklı sigortası ile telefonda görüşiyordum görüşdüğm memura ben hizli konuşulunca bazen anlamakta zorlaniyorum diyip biraz yavaş konuşmasını istedim adam bir dakika dedi bir baktim tercumana bağlanmiş teecuman benim ingilizce bilmediğimi zannetti adamin sorduğu soruyu bana yalniş çevirdi benim cevabimida on yalniş çevirince ben araya girdim tercumanin hatalarini sirasi ile düzeltince tercüman hemen telefonu kapatti. Hoşca kalın.

    • Saygıdeğer Nurdan hanım, geçen günkü yazdığınız yorumda Cemaatçilerin farklı özelliklerini yazdıktan sonra, bunların kesinlikle adam öldürmeyeceğini ve asla darbe yapmayacaklarını belirttiniz.

      Peki darbeyi kim yaptı Nurdan hanım?

  24. Belki de Batılılara önce şunu anlatmak gerekiyor:

    Türkiye’de liyakat sistemi olmadığı için; en basit memurluğa bile gelebilmek için torpile, tanıdıklara, siyasi ilişkilere sahip olmak gerekiyor. Tabii ki bulunduğu konuma hakkıyla gelen insanları ayırıyorum bu önermeden.

    Bence Batılıların anlamadığı, Türkiye’de önemli mevkilere gelebilmek için ne tür dolapların çevrilebildiği. Mutlaka Avrupa’da veya Amerika’da da istisnalar vardır ama bu denli ölçekte olduğunu zannetmiyorum.

    Sanırım Türk yetkililerin önce şu itirafı yapmaları gerek: “Biz, bugünlerde tasfiye ettiğimiz insanları; sırf tanıdıkları var diye, bir cemaate mensuplar diye, okyanus ötesinden gelen listelerde isimleri yazıyor diye hak etmedikleri mevkilere getirdik. Bunu yaparken de o mevkileri gerçekten hak eden insanların hakkını yedik. Göreve getirdiğimiz kişilerin de kendi üstleri haricinde gelen emir ve talimatları yerine getirip devlete ihanet etme olasılığı olduğu için, bu insanları görevlerinden alarak yaptığımız hatayı düzeltmeye çalışıyoruz.”

    Bu açık yüreklilikle önceden yaptıkları hatayı itiraf edebilirlerse bence batıdan gelen tepkiler yumuşar.

    • Hak etmeden konum sahibi olmak veya konumunu yükseltmek bu ülkeye Fetö ile gelmedi. Rüşvet ve iltimasa tevessül her kademade her zaman var idi. Hepimiz adam kayırmadan, iltimastan yakınır liyakatin esas alınmadığını söyleriz. Ama her hangi bir işimiz olduğunda mutlaka adam ayarlama yollarını ararız. Batı’nın canı cehenneme onlarada bir şey anlatmak zorunda değiliz. Önce bireyler olarak kendi vicdanımızı, davranışımızı, ahlakımızı mengeneye sokup yamuklukları düzetmemiz gerekmez mi?

    • Mesajınız sanki ihraç edilenlerin tümü torpille işlerine getirilmiş gibi anlaşılıyor. Ben hiçbir torpile başvurmadan sadece sınavlarla kadromu almış bir doçenttim. Anabilim dalıma yeni bir hoca alınacağı zaman kişiye özel ilan vermeyelim, açık ve genel bir ilan verip komisyonla öğretim üyesi alalım diyen bendim. Ne oldu? Yasal bir banka hesabı yüzünden ihraç edildim. Herkesi aynı kefeye koyan mesajlar yazmayın lütfen. Ayrıca torpil yapılıyorsa önce torpili yapanı işinden ihraç etsinler lütfen.

    • GERÇEKTEN bu yüzbinlerce kişinin başkalarının hakkını yiyerek mi geldiğini düşünüyorsunuz. ben de ihraçlardan biriyim ALLAH VAR ne şartlarda buraya geldiğimi herkes biliyor. Kimsenin herhengi bir referansı olmadan, eişmden ayrılıp , üç çocuğumla gece gündüz çalışıp,başörtü yasağından tamamlayamadığım eğitimimi bitirip, sınavı geçip atandım .bunda hiçbir zümrenin katkısı yok. Bir çoğunun da bu durumda olduğunu düşünüyorum. o kadar zoruma gdidiyor ki haksız ithamlar. lütfen herkes hakkıyla soruşturulsun savunması alınSıN ve varsa yanlışı cezasını çeksin. bir kaç kendini bilmez yüzünden yüz binler ızdırap çekmesin ALLAH AŞKINA. 16 YIL çalıştım hiç bir kurumum yada öğrencim diyemez bize şöyle proaganda yaptınız ya da şöyle yönlendirdiniz. her zaman öğrencilerime iyi insan,iyi vatandaş olmaların anlattım. bunu Meb zaten istiyor. şimdi 34 yaşında başladığım öğretmenlikten atıldım 52 yaşındayım ne iş yapacağım bundan sonra yıllarım boşa gitti. Bana bu zulmü ve haksızlığı yapanları ALLAHA HAVALE EDİYORUM

Yoruma kapalı.