Perde açıldı, Kaşıkçı cinayetinde sona yaklaşıldı.. Ve bizim medyanın acıklı hali…

22
Reklam

Gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayeti ile ilgili son haber Halifax‘tan geldi: Milli savunma bakanı Hulusi Akar, orada katıldığı bir uluslararası toplantıda, Kaşıkçı‘nın parçalanmış cesedinin Atatürk Havalimanı’dan kalkan Suud uçaklarıyla dışarıya çıkarılmış olabileceğini söylemiş…
Halifax Kanada’nın doğu ucundaki Nova Scotia eyaletinin başkenti. Her yıl bu zamanlarda orada kentin de adını taşıyan Halifax International Security Forum toplantısı yapılır. 16 Kasım günü başlayan ve bugün sona erecek toplantıya katılmış bakan Akar.

[Toplantıya katılan 300 kişi arasında 10 kadar da Türk var. Fikir üreten kurumlarda çalışan uzmanlar, iş insanları ve diplomatlar çağrılmış. Dikkat çeken isimlerden biri Selim Akar. Credit Suisse finans kurumunda çalışıyormuş.]

Demek ki, cesedin cinayetten hemen sonra kimyasal kullanılarak eritildiği bilgisi doğru değilmiş…

Trump da sıkışmış durumda

Konuyla ilgili henüz bilinmeyen unsurların sayısı giderek azalıyor. En sonuncusu ABD tarafından haklarında ‘yaptırım’ uygulanan, cinayete karışmış 17 kişiye bir ismin daha ekleneceği bilgisi. O isim de, Suudi Arabistan’ın gerçek hakimi olan, Kral’ın oğlu ve veliahtı Muhammed bin Salman (MbS)…
CIA, önce birden fazla medya organı üzerinden, örgütte yapılan değerlendirmelerin sonunda cinayetle ilgili talimatı MbS’nın verdiği kanaatine ulaşıldığını duyurdu; Beyaz Saray ve dışişleri bakanlığına ek olarak Trump‘ın kendisi de “Henüz bu bilgi benimle paylaşılmadı” açıklamasını yaptı. Ancak, can kaybına yol açan yangın alanını ziyaret etmek üzere Kaliforniya’ya giderken, önceki görevi CIA direktörlüğü olan dışişleri bakanı Mike Pompeo ile şimdiki CIA direktörü Gina Haspel birlikte, son değerlendirmeyi Trump‘a aktardıkları anlaşılıyor.
Artık Trump da gerçeği öğrenmiş ve cinayetin neden, kimler eliyle ve kimin talimatıyla işlendiği, cesede ne olduğu böylece ortaya çıkmış oluyor.
Geriye ne kaldı?
Belki şu sorunun cevabı: Acaba MbS bu hunharca eylemin işleneceğini babası Kral Salman ile de paylaşmış mıdır?
Kimsenin işi o noktaya kadar vardıracağını sanmıyorum.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da, Kral Salman‘ın olayla ilgisi olmayacağına inandığını söylüyor ve kendisine yapılabilecek en nazik hitap tarzı olan “İki kutsal kentin hâdimi” anlamına gelen “Hâdim-ül Haremeyn-üş Şerifeyn” sıfatını da kullanıyor.
Şimdi ne olur, MbS veliaht konumunu yitirir, hatta ismi diğer 17 kişinin yanına eklenerek ABD yaptırımlarına muhatap edilir ve Suudi başsavcısı onun da yargılanmasını talep eder mi?
Doğal olarak bunların gerçekleşmesi beklenir.
Hem ABD’de Trump, hem de Suudi Arabistan’daki dengeler yüzünden bu hayli zor görünüyor
Bizzat başkana bağlı olan Ulusal Güvenlik Konseyi‘nde görevli, Konsey’de Suudi Arabistan’ı da içeren bölgeden sorumlu olan ve Kaşıkçı cinayetini soruşturmak üzere Riyad’a gönderilmiş bulunan Kirsten Fontenrose adlı uzman Beyaz Saray tarafından istifaya zorlandı. Kadın uzmanın, cinayet üzerinde daha ciddi durulması, Suudi Arabistan’a can acıtıcı yaptırımlar uygulanması ve MbS’nin de sorumlu olduğu yolunda değerlendirmeler yapmasının sonunu getirdiği gelen bilgiler arasında.
Trump’ın “Sistemimize para pompalıyorlar, işgücümüze istihdam sağlıyorlar” diye övmeye devam ettiği Suudi Arabistan’daki yönetimi üzecek, Ortadoğu politikasını emanet ettiği damadı Jared Kushner‘in bölge dengelerini üzerine bina ettiği MbS’yi denklemden çıkaracak bir tavır almasını beklememek lazım.

Bu arada bizim medya

Konunun bana ters gelen bir yönünü de burada paylaşmalıyım.
Cinayetle ilgili son haberlerin hepsinin kaynağı Amerikan yayın kuruluşları. Hatta New York Times (NYT), gazetenin internet sitesine, 2 Ekim gününden bu yana yaşananları tek tek sıralayan ve belgelerle bulguları da bu arada gözler önüne seren bir video da koydu dün.
Türkiye’de ve medyanın başkenti İstanbul’da meydana geldi hunhar cinayet, ancak dünya onunla ilgili en can alıcı bilgileri Amerikan medyasından öğrendi.
Bizler de…
NYT’ın videosunu bile bizim gazeteler -sağolsunlar, İngilizce anlatımı Türkçe altyazıyla besleyerek- aktarmakla yetindiler.
Amerikalılar haberlerinde, ilk günden itibaren, ‘bir Türk yetkiliden öğrendiğimize göre’ diye kaynak belirttiklerine göre, bizim istihbaratçılar da, hayati bilgileri dünyaya duyurmak için bizim gazetecileri atlayarak Amerikalı gazetecilere sızdırmayı tercih etmişe benziyor.
“Helal olsun” mu diyelim?
“Gerçek gazetecileri ‘medeni ölü’ haline getirip medyadan uzaklaştırırsanız, medyayı işte böyle öldürmüş olursunuz” da demek mümkün…

[Bazıları ‘medeni ölü’ deyimini son zamanlarda üstlenerek kullanmama takılıyor; kendimin o hale geldiğimi kabullenmemi dostlar kabullenemiyorlar. Oysa benim veya öyle oldukları ilan edilen meslektaşların utanıp üzülmesini gerektiren bir durum yok; tam tersine, bu duruma sebep olup bunu yaptıkları için övünenler utansın.]

Artık bundan sonra izlenmesi gereken en önemli konu, MbS’nin akıbeti…
ΩΩΩΩ

Reklam

22 YORUMLAR

  1. Eski türkiyede gazetecilerin bazen vahşice(gözaltındayken) bazen de medenice(posta yoluyla) öldürüldüğü olurdu ama yeni türkiyede bu tür olaylar görülmüyor. Son yıllardaki uygulamaya göre meslekte belli bir performansı sergileyebilmiş olan gastecilere doğrudan mebusluk verilir oldu: oktay ekşi, m.balbay, e.berberoğlu, e.erdem, t.özkan vs. Eğer meclisteki koltuk dağılımı uygun değildiyse en azından almanya cumhurbaşkanının elinden alınmak suretiyle yeni bir pasaport ve alman vatandaşlığıyla taltif de ediliyorlar c.dündar gibi… Mesleki performanstan kastımızın ne olduğunu heralde aramızdaki mutemet arkadaşlar da bileceklerdir! Şimdi bu şartlara bakıldığında; medeni mi değil mi demeyip insanın “biraz da biz ölelim” diyesi geliyor:))) haksız mıyım nurdan abla?

    • Su an ortalikta gazeteci kalmadigi icin oyle seylere tevessul etmiyorlar.Yoksa piyasa da gazeteci kalsaydi herhalde bi hal caresi bulunur du.En temiz yol iceri tıkmak şu devirde.

  2. Rüşvet- parmak hızlı çırpınca, her yerden geçilir. Transit yükler bile DAHİLDE satılır. Daha önce de söyledik, Anayasa Mahkemesi Kararına rağmen hukuk adına işlem yapanlar, o 15 kişiyi de birkaç günlüğüne misafir edilebilirdi, sonra, katil zanlısı adamı nasıl olur da gönderirsin ; heyecan, acemilik veya Çok çok güçlü başka delillerin varliğı

  3. Bir gazetecinin vahşice ortadan kaldırılması ve bunun güvenli olması gereken bir yerde yapılması.
    Bu kadarda pervasızca nasıl yapılmış.
    Normal mantık kurallarınca çözülemiyor.
    Gazetecilik bütün dünyada güven altında değil artık.(Hiçbir zaman olmadı ki)
    Otoriter seviciliğinin her ülkede artmaya başlaması.
    Otoriter heveslisi çok lider var ve her geçen gün bu tiplerin sayıları artmaktadır.
    Otoriter olmak isteyen liderin ilk hedefi MEDYA dır.
    Medya kontrol altına alındığı an işin yüzde doksanı halledilmiştir.
    Bu sebepten zannediyorum MEDYA bu olayı çok irdeliyor.
    Yanı gazeteciler için olmak yada olmamak durumu.
    Her yerde bunun emareleri görüldü.
    Bugün otoriterliğin hakim olduğu yerlerde gerçek gazeteciler yaşayamaz.(barınamaz)
    Acaba diyorum;Medya ile otoriterlik heveslisi liderin savaşı kaşıkçı üzerinden mi açık oldu.
    Orada gazeteciler biliyor ki;Bu mücadeleyi kaybettiğimiz an bizim ülkemizde, otoriter yöneticilerin kucağına düşecektir.
    Ülke menfaati deyip her hukuksuzluğa göz yumulduğu zaman bunun arkası gelecektir.
    Kendileri açısından bir hayat memat meselesi var.
    Orada devletin alı menfaatlari bahanesiyle gerçek gazetecilerin sonları gelecektir.
    Orada da besleme bir basın oluşturuldu mu işlem tamamdır.
    Bence MEDYA mensupları bunun farkında olduğundan,Kaşık cı olayının bu kadar üstüne gidiliyor.

    • Elçilik odalarında ilk kez gasteciler rehin tutulmuyor, kuşatmaya alınmıyor veya kim vurduya gitmiyor dünyada! Otoriteye saygılı olunsun, güneydeki sevdiğimiz ülkeninki otorite de bizimki bostan korkuluğu mu ey avam?

      • Hiçbir yoruma ihtiyaç bırakmayacak açıklıkta ki bu yazının altına gene herzelerini serpiştirdinya Haydar, ben senin insan olamayacağına inandım, olsan olsan hissiz duygusuz bir robot olabilirsin. Hasan kaçan beyefendi ve Nurdan hanımefendi çok haklı hakikaten cevap haketmiyorsun bu da benim sana son sözüm olsun.

  4. Bir gazeteci hunharca katledildi.Bunun sonucunda Başta amerikan basını olayın üzerine ciddi anlamda gitti bizde ise basın geçmişte kendini bitirdiği için maalesef olayı gerektiği gibi yürütemedi.
    Sıra devletlere geldi şuan : Bakalım ABD ve avrupa finans kaynağı olarak gördükleri bu arapları cezalandırabilecekler mi ? Bize gelince en ufak bir olayda ambargo uygulayanlar 100 milyarlarca dolarlıksilah siparişlerini iptal edebilecekler mi ? hak hukuk adalet mi yoksa paramı işte batının gerçek yüzünü göreceğiz.
    Hiç zannetmiyorum neyapıp edip olayın üstünü kapatacaklardır.Olaya karışanlar baş emredicinin prens olduğunu çok açık bir şekilde ispatlıyor .Evet trump efendi Selmanı harcayacak mı bekleyip görelim.
    Dolarcıklar mı ? Adalet mi ?

  5. Cinayet kime yaradı sorusu ile başlamak gerekiyor. Kaybedenler listesi kısa: maktül, MbS (zavallı oyuna geldi ve dünya kırallığı gitti elden, belki cennet kırallığı da, haremeynin hadimi olabilirdi :-), Trump (prensi kurtarmasına izin verilmeyecek gibi, sermaye çuvalladı haha :-). Başka? Kazananlar listesi ise oldukça kalabalık diye düşünüyorum, bilinen ve bilinmeyen. Onu da siz yapın canım 🙂

  6. SAYIN KORU
    BEN KAŞIKÇI’NIN ÖLDÜRÜLDÜĞÜNE İNANMIYORUM.O,SAĞ VE NEREDE OLDUĞU BELLİ DEĞİL.BİR NEVİ KAYIP DİYEBİLİRİZ.BENDE BU KANAATİ OLUŞTURAN OLGU İSE,NİŞANLISININ İNANILMAZ SERİNKANLI TAVRIDIR.SELAMLAR.

    • Sizin düşüncelerinize bende katiliyorum.
      Prens o kadar akılsız olsa dünya lideri ülkeyi haraca bağlayamazdı, hatta dünyayi haraca bağlamiş. ABD dişişleri bakani Yemeni bombalamayın dedikten sonra tam 200 kez bombalamiş. PRENS
      Akıllık konusunda en az bizim Riza Saraf kadar akillidir! HERHALDE!!!!
      Rızanın burnuna kötü kokular gelmeye başlayinca soluğu ABD de aldı ve kendini güvence altına alirken TC ile kedinin fare ile oynadıği gibi oynadi ve halende oynamaya devam ediyor.
      TC nin Kaderide 32 yaşindaki Şeytanlarin TUZAĞINA düşmek.
      Çünkü Ümmetin lideri bizim ülkemizden çiktiği için herkes kıskaniyor.??
      CIA bir telden çaliyor bizmkiler ayri bir telden Nişanlisi başka bir telden çaliyor.
      Bu bağlama ekibi birbiri ile uyumlu olmadıği için bayaği kulaklari tirmaliyorlar.

  7. Kaşıkçı ve tehdit
    Kaşıkçı cinayetinin yapılış şekliyle ve sonradan büyütülmesi ile iki şey hedeflenmektedir. Derin Sermaye gücünü insanlığa göstermektedir. “Sizi istediğim zaman parça ederim ben güçlüyüm.” Diyor. Kime? Trump’a, Putin’e, Erdoğan’a, hatta Rothschildler’e. “Bana karşı çıkmayın.” diyor. Diğer hedef ise yaptığı cinayetin faturasını birilerine çıkarmak, onları tasfiye etmek veya yola getirmektir.
    CIA başkanı Türkiye’ye geliyor. Olayı aydınlatmak için değil, olayı istediklerine fatura etmek için.
    Derin Sermaye’nin yanıldığı bir husus var. Bunların hepsini sıraya dizse ve hepsi hazır ol rahat emrine girseler, bir şey değişmez. İşçilik dönemi sona ermektedir. Ortaklık düzeni derin Sermaye istese de istemese de gelecektir. Bizim yapacağımız, Kaşıkçı cinayetini yargıya bırakıp hiç ilgilenmemek, ölümden korkmamaktır. Nasılsa öleceğiz. Bir gün önce veya bir gün sonra ne fark eder. Bir gün Hakemlerden oluşan yargı sistemi gelecek ve şimdi Kaşıkçı’nın başına gelenler onların da başına gelecek. Bu dünyada olmasa bile ahirette.
    Bizim korkacağımız infaz timi değildir. Bizim korkacağımız, bizi var edenin gazabına uğramamaktır. İsteyen istediğini yapsın. Yapabilirse tabii.

  8. HER ŞEY PAZARLIKLARDA ŞEKİLLENİR.
    Herkes istediğini alana kadar bu iş çok su kaldırır.
    İnsan hayati çok önemlidir,ancak bazıları nedense çok daha önemli oluyor neden?
    Durumdan vazife çıkarma durumları.
    Herkesin hesabi başka başka.
    Güç sahiplerinin bir kere hesap alanına girdiğinizde hesabınız çok vahim sonuçlar doğurabilir.
    Hangi olaydan ne gibi bir sonuç devşırıleceğını senaryo sahipleri bile hesaplayamaz çoğu zaman.
    Bir zamanlar Basra körfezinde yağlanan bir balıkçı kuşunun yasını bütün dünyaya tutturmayı başaranlar,milyonların ölümü ,yetimi,işkenceleri ,sakatlıklarının yası dünya kamuoyunun radarına giremedi.
    Demek ki güç sahipleri gündemi istediği gibi belirliyebiliyor.
    Güç sahipleri istediklerini aldıktan sonra her şey unutulacaktır.
    Egemenler yeni gündemler oluşturmakta veya bulmakta hiç zorlanmayacaklardır.
    Bizde güç sahiplerinin gündemlerini tartışır gideriz.
    Gerçek yazarların bence gündemi değerlendirirken edilgen olmamasıdır.
    Egemenler çalar yönetilenler hep oynar .
    Yönetilenler bir gün kendi çalıp oynadığında o zaman ergen olacaklardır herhalde.
    Günümüzde benim ülkem ne zaman denmeyecek.
    Ne zaman benim dünyam diyeceğiz.
    Başka gezegenlerde yeni dünyalarla temasımız olunca mı?
    Özellikle gelişmiş ülke liderleri hep benim ülkem dediği ölçüde huzur olmayacaktır.
    Ne zaman lider ülkeler benim dünyam ve onun için çalışıyoruz derse insanlık daha iyi yerlere gelebilir.

  9. Bizde gerçek gazeteci hiç olmadı gibi geliyor bana. Batı ülkelerinde gerçek görevleri gazetecilik olanlar hep var. Gazeteler sürekli gündemi ve siyaseti sarsacak haberler yapıyorlar. Ekip olarak uzun araştırmalarla hazırlanmış raporlar yayınlıyorlar. Geçmiş tarihe baktığımızda ben hiç göremiyorum bizde bir tane örneğini. Bizim gazeteciler her zaman operasyon gazetecisi idiler. Bağımsız gazeteci olmasına da hiç bir zaman izin verilmedi burada. Gerçek demokrasi olmanın birinci şartı bu belki de. Fakat her zaman sadece köşe yazarları önemliydi gazetelerde. Onlar da fanatik taraftar gibi hep taraflılar, köşe yazarları gazeteci değiller aslında. Oturdukları yerde yorum yapıyorlar sadece. Yani onlar da bir tür siyasetçi. Medeni veya değil, ölü olsalar da olmasalar da önemli değiller. O yüzden belki de doğrusu bu. Gazetecilik zaten yoktu. Yorumcu siyasetçiler olmasa da olur. Fazla bir şey farketmez. Hakettiklerini buldular kısacası.
    Niye köşe yazarları siyaset yapıyorlar çünkü gerçek siyasetçi muhalefet de yok bizde. O da ayrı bir yazı konusu 🙂 Kimse işini yapmıyor işte hep başkaları üstleniyor. Örneğin mühendisler işlerini doğru yapmıyorlar, genelde iş yerlerinde teknisyenler daha önem kazanıyorlar. Az buçuk iş yapılıyorsa onlar yapıyor gibi. Örnekleri çok yani.

  10. Yetkililerimizin cinayet ile ilgili bilgileri amerikan basını üzerinden servis etmelerine, bizim gazetecilerimizin ve yazarımızın hayıflanmasına gerek yok.
    Çünkü ortada ülkemizden pek hazzetmeyen devletlerin, istihbarat örgütlerinin ve menfaat çevrelerinin dahil olduğu, ülkemizi ve bölgemizi de ilgilendiren çeşitli karışık ilişkiler ve bir cinayet var. Bunların sorumlularının çeşitli yollarla cezalandırılması ve gelecekteki karşıt eylemlerinin de engellenmesinde, cinayetle ilgili bilgiler de illaki kullanılacaktır. Burada en önemli faktör Abd olduğuna göre oranın basını üzerinden Abd çevrelerinin, yönetiminin ve kamuoyunun etkilenebilmesi için o ülke basının kullanılması da çok normaldir. Aynen onların çeşitli vasıtalarla bizim basınımızı kullandıkları gibi. Gocunmamalı, memnun olmalıyız çünkü bu tür mücadeleler aynı silahları kullanarak yapılırsa etkili olunuyor.

    • Ülkeler birbirinden hazzetmezler doğal olarak. Sevgililer birbirinden hazzeder 🙂 O yüzden bunu argüman olarak kullanmak gereksiz. Basın illaki kullanılacaktır. Ancak basın gerçeğin peşinde olduğu sürece bunun da bir önemi yok. Kullandığını sananlar kazanamazlar o zaman kesinlikle ve gerçekler er geç açığa çıkar.

      • Bu olayda olduğu gibi etki için zaten gerçekler kullanılıyorsa olay farklı olur ve öyle de olmakta gibi görünüyor.

  11. Suud Kraliyet ailesi ve paralı uşakları feci alçaklığı örtbas etmek için her hafta bir YALAN uydurarak DÜNYA Kamu oyunun karşısına çıktılar. Oysa , CİNAYET İşlendiği günden itibaren GELİNEN noktayı ve safhalarını – akl-ı selim ile – AÇİKLIYAGELDİM. CESEDİN yurt dışına, parçalanıp, müjde olarak gönderildiğini ve BAŞ KATİLİN emri veren PRENS Salman olduğunu yazdık.
    Şimdi, Delilleri YOK ETMEK İÇİN Prens Salman’ın o 17 kişi içinden tam şahit ve asıl Failleri İDAM Ettirerek YOK EDECEğini de bekliyebiliriz. Bu meyanda Türkiye aleyhine, çeşitli oyunlar ve desiseler de uydurmuya başlıyabilirler.
    Bu arada, üzülecek bir husus, ailece hep saygı beslediğim – o şöhretsiz – F.Koru’nun Dinsiz, Donsuz İFTİRACI ve RÜŞVETCİ basını canhıraş bir şekilde – şu günlerde ve ısrarla – KORUDUĞU kadar DİNİni, aileyi, gençliği ve genel ahlakı – ki TC. Anayasası’nın da kat’i emridir – korumaya çaba göstermemesi kendisi adına çok çok ESEF edilecek bir durum olarak SIRITMAKTADIR. Anlaşılan, millet kesesinden yaşadıkları o ŞA’ŞAALı günler, büyük hasretle hafızasından silinmemektedir, bir turlü.
    Gerçekten, Allah KİMSEYİ Gördüğü günden GERİ BIRAKMASIN; MEŞRU bir zeminde kaldı ise, tabii.
    Tekrar Tekrar gördük ki, gayretullah’a dokunan her karaktersiz – bu dünyada da – istisnalar dışında – müstehakını bulacaktır. İTTİHAD-ı Terakki, 27 Mayıs, 12 Eylul, 28 Şubat elebaşıları (ve ila-nihaye) nın acınacak AKIBETleri , üstelik daha bu Dünya’da. Her nevi ZALİMLER için YAŞASIN CEHENNEM

  12. Arasıra tv kanalları arasında zap yaparken açık oturum proğramlarına rastlıyorum.
    Hiç tanıdık yüz yok.hele bazıları varki heryerde varlar.ben mi çok ihtiyarladım acaba diyorum.bu arada yaşım 60.
    Hey gidi günler hey diyorum.
    Fikirlerimiz uyuşmasada ali kırcayı ve siyaset meydanı bile özlediklerim arasında.
    Zannediliyor ki tek ses olunca ülke daha iyi olacak.hadi oradan.
    Bence medeni ölüler iktidar yanlıları.

    • eski türkiye eskimiş yüzleriyle beraber öldü çok şükür; size ve tüm sevdiklerinize yeni türkiyede sağlıklı ve uzun bir ömür dilerim:)))

  13. Fehmi bey, bizdeki gazetecilik oynayanlar,
    ve onlarin patronlari emirle yazilmiş tek kalemden çıkmiş yazilardan başkasina imza attıkları zaman aninda “HAVUZDAN” atilirlar ve soluğu SILIVRIDE alirlar.
    Zaten onlar gazeteci olsaidiler şu anda oralarda olmazdilar.
    Trump in cinayetten kisa bir süre önce MbS e yaptiği çağrısinda “biz olmasak seni o koltukta bir gün dahi oturturmazlar” diyerek para istediğini herkes hatirliyor.
    Gazeteciler Kaşikçi olayini ilk olarak Trump’a sorduklari zaman o soruya cevap verirken herşeyden haberi varmiş gibi tedbirli konuştu ve MbS savundu.
    Bu olayda Trump’ın geri adim atacağina dair bir ihtimal gözukmiyor.
    Trump MbS in cinayetten haberi olmadiğini kanitlar, zaten bizim başkanda Kıralın haberi olmadiğini söyliyor.
    Böğlece olayda kapanir, tabii bu üçlüye ve bizim gazeteci rolu oynayanlara göre.
    Tabii bunlari ABD halkinin “duşmani”(trumpa göre) ABDli gazeteciler rahat bırakirsalar ve olayi eşelemesseler.
    Bizim MS Bakani cesedin parçalar ayrilarak dişari çıkarildiğini söylemiş! İyide
    şimdi adama sormazlarmı, sizin hava alaninizin güvenliği ceset parçalarini görünce neden valizleri açipte ne olduğuna bakmadilar?
    O değilde bundan sonra Türkiyeden güvenlikten geçen valizleri uçaklarada almzlar.
    TH Yollari ile gelecek olanlaride ülkelerine sokmazlar.
    Bizmkilerin galiba ne konuştuklarini kulaklari duymuyor.
    Zaten yabancilar bizim yetkililerin konuştuklarini dinlediklri zaman çok şaşiriyorlar.
    Ben geçen ay Dallasa gidiyordum, benim sirt çantamda yiyecekler vardi onu dahi açip baktilar.
    Heleki et parcasi olacak da kimse fark etmeyecek.
    Suudi Arabistandan 15 20 kişi geliyor ve ayni gün döniyorlar, bizimkiler gelenlere neden geldiniz kaç gün kalacaksıniz diye sormamişlarmı…
    Bu işte bir bit yeniği var, ama….

Yoruma kapalı.