Petrol enerji kaynağı olarak önemini yitirirse halimiz nice olur?

6
Reklam

Her sabah henüz tavuklar bile uyanmamış ve ABD’deki okurlar yatmamış iken ayaklanıp internet üzerinden gazetelere göz atıyor, bu arada ‘ocakmedya.com’ sitemizin ‘seçilmiş yazılar’ bölümüne yerleştirmek üzere 10 yazı belirleme çabasına giriyorum.

Özenilmiş yazılar yer alıyor o bölümde.

Bugün de erkenden gazetelere göz gezdirirken son zamanlarda karşılaştığım en zihin açıcı yazıyla yüz yüze geldim.

Murat Yetkin’in Hürriyet’in internet sitesinde yayımlanan ‘Petrol Çağı Biterken Uluslararası Siyaset’ başlıklı yazısıyla

Trump’ın kararı yeni çağdan haberli olduğu için mi?

Enerji modern dünya için en hayati malzeme; onu zihninizde bir an için ortadan kaldırın, hayatımızın durma noktasına geldiğini fark edeceksiniz.

Hürriyet yazarı, petrol-odaklı günümüz enerji tüketiminin bitme noktasına doğru yol alıyor olabileceğini duyuruyor.

Petrol ve doğalgaz, daha şimdiden, siyasi sonuçlar doğurabilecek birer silâh olma özelliklerini kaybetmiş görünüyor.

Unutulduğu için hatırlatayım: Petrol açısından en zengin kaynaklara sahip Ortadoğu dünyanın en köklü ihtilâflarının da yaşandığı bölge. Bölge ülkelerinin önemi, dünyada yaşanan enerji açlığını gidermeye katkıları sayesinde daha çok.

Reklam

Suudi Arabistan’ın başını çektiği petrol üreticisi ülkelerin 1970’li yıllarda Batı’ya uyguladıkları petrol ambargosu yüzünden pek çok ülkede hayat durma noktasına kadar varmıştı.

O boykotun en önemli sonucu, varil başına tek haneli rakamlarda seyreden petrol fiyatının, üretildiği ülkelerin çoğuna kısa zamanda çağ atlatacak bir yüksekliğe tırmanmasıdır.

Bir diğer sonucu da, bir daha ‘boykot’ yapılmasına meydan vermemek için, başını ABD’nin çektiği Batı ülkelerinin, petrol zengini ülkelerin hassasiyetlerine itinayla yaklaşmalarıdır.

Son zamanlarda da, Rusya ve İran’ın enerji kaynaklarına sahip oluşları, uluslararası dengelerde onları dikkate alınması gereken ülkeler statüsüne kavuşturmaya yaradı.

Donald Trump’ın bir çırpıda verebildiği ülkesi başkentini Kudüs’e taşıma kararı daha önceki başkanlar döneminde sürekli ertelenmişse, en önemli sebeplerden biri, petrol üreticisi ülkelerin hassasiyetlerinin önem taşımasıdır.

Hadi bir sonucu daha hatırlatayım: Petrol fiyatlarının yükselip (bir ara 100 doların hayli üzerine çıkmıştı) aşağıya inmesiyle (şimdilerde 50 dolar civarında) enerji açı ülkelerin ekonomileri de regüle edilmekteydi.

Enerjide petrol-dışı kaynakların kullanıma girmesiyle dengeler de değişir.

Henüz petrol-sonrası çağın başladığı söylenemez; ancak belirtiler de ortada. Güneşin, rüzgarın enerji kaynağı olarak yaygın kullanıma girmesi, biyo-atıkların, kaya gazının, hatta çöplerin enerjiye dönüştürülmesi söz konusu.

Reklam

Laboratuvar çalışmalarıyla bulunmuş, varlığı henüz açıklanmayan ‘devrim’ niteliğinde başka yeni kaynaklar da söz konusu olabilir.

Biz Amerika’dayken ve döndüğümüzde…

Lâfı yine kendime getireceğim, ama bu bazı durumlarda kaçınılmaz oluyor.

Eşim Nebahat Koru kimya mühendisi. Ege Üniversitesi, ‘alternatif enerji kaynakları’ üzerine yaptığı doktorasını tamamlaması sonrası, kendisini, oradan gelen davetle, ABD’ye, Massachusetts Institute of Technology (MIT) üniversitesine göndermişti.

Daveti yapan ABD’nin en prestijli teknik üniversitelerinden MIT’nin malzeme bölümü başkanı Prof. Roy Kaplow’du.

MIT’de eşimin iki yıl boyunca katkıda bulunduğu laboratuvar petrole alternatif arayışına cevap teşkil edecek hummalı çalışmalar yürütmekteydi.

Eşimin beklentisi, döndüğünde, orada elde edilmiş bilgi ve deneyimleri Türkiye’ye taşımayı sağlayacak imkânları devreye sokmaktı.

Karşısına çıkan ise çok farklı bir tavır oldu: Kimse “ABD’de ne gibi çalışmalar yaptın, oradaki bilgi birikimini bizlerle paylaş” demedi; öğrenciliği ve asistan olarak çalıştığı dönemlerde de başörtülü olduğu halde, yeni kurulan YÖK’ün getirdiği yasak yüzünden, sonunda üniversiteyle ilişkisini kopardıkları sorgulamalara muhatap edildi.

Devrim niteliğinde yeni kaynak bulundu mu?

Alternatif enerji kaynakları üzerine çalışmalar ABD üniversitelerinde kesintisiz devam etmiş, petrolün ve doğalgazın yerini alacak daha ucuz yeni bir enerji kaynağı bulunmuş olabilir.

Türkiye üzerinden geçen enerji hatları..

Petrol ve doğalgaz-sonrası çağ, her ülke kadar, hatta kendisini üzerinden boru hatları geçen bir ‘enerji-hub’ı olarak konuşlandırdığı ve köylere kadar doğalgaz kullanıldığı için diğer ülkelerden daha fazla, Türkiye’yi de ilgilendiriyor.

Yeni çağda petrolün önemi azalacak ve yerini daha ucuz enerji kaynakları alacaksa, milyarlarca dolarlık boru hatları da bir süre sonra işlevsiz kalacak demektir.

Türkiye’nin ortak olarak içerisinde yer aldığı yeni hatlar (Türk Akımı, TransAnadolu Doğalgaz Boru Hattı –TANAP- ve Türkiye Bulgaristan Enterkonektörü –ITB-) projelerine de bu ihtiyat gözüyle bakmak gerekebilir.

Eğer o günlere çok yaklaşılmışsa, petrol ve doğalgaz sonrası yeni çağ, ülkeler arası ilişkileri derinden etkileyecek bir dönem olacaktır.

İran’ın petrol ve doğalgaz üreticisi olduğu halde nükleer enerji çalışmalarına yoğunlaşmasını ve Suudi Arabistan ile diğer Körfez ülkelerinin siyasi sistemlerini gözden geçirme ihtiyacı duymalarını bu beklentiyle açıklamak mümkün.

Tabii birileri henüz kesin bir sonuç alınmadığı halde sanki alınmış –veya kısa süre alınacakmış– gibi köklü siyasi değişimleri zorlamıyor ise…

Murat Yetkin’in TMMOB’nin Adana’da düzenlediği ‘Enerjinin Geleceği’ sempozyumundan hareketle gündeme taşıdığı tartışma konusu olağanüstü önemli.

ΩΩΩΩ

Reklam

6 YORUMLAR

  1. Fosil yakıtlarının önemini yitirmesi ile ortadoğınun cazibesini yitirmesi bu bölgeyi rahatlatır
    Enerji kaynaklarının çeşitliliği üzerine çalışmalar yeni değil Bunu amerikanın bulma olasılığı var Japonya Rusya hatta Pakistan Hindistan Çin de bulabilir
    Yalnız pratik de fosil yakıtlarının 50 yıl daha kullanılabileceği ön görülüyor
    Bu süre içinde yatırım yapılır

  2. Fehmi Bey,

    Bugunlerde favori yazariniz Murat Bey herhalde. Son gunlerde yazilarina kac kere gonderme yaptiginizi sayamadim. Tecessusumu mazur gorurseniz, bu ilginin ozel bir sebebi var mi?

  3. Petrol enerji kaynağı olarak önemini yitirirse halimiz nice olur?
    Valla bize bir şey olmaz.
    Petrol zengini Araplar düşünsün.
    Ülkemizden geçen boru hatlarına gelince sanki borudan geçen gaz petrol bizim gazımız bizim petrolümüz mü?
    Parasını verdiysek bizimdir parasını vermediysek başka ülkelere akıyordur. Bu kadar basit.
    Hiç telaşlanmaya gerek yok.
    Sayın Koru eşiniz bilimsel çalışma için gittiği Amerika dan geri dönmüş. Ne güzel.
    Ona çalışması için alan açmayan ve bilgisinden istifade etmeyen Hükümet utansın.
    Ne yazık ki beyin göçü bir gerçek.
    Bir çok değerli bilim insanımız kapağı yurt dışına atabilirse oralarda kalıyor.
    Geçenlerde çocukları Amerika ya doktora için devlet tarafından gönderilmiş ama doktora sonrası dönmeyip orada kalmış bir tanıdık geldi.
    Sizden bir ricam olacak bi zahmet notere kadar gelip bizim çocuk için kefil olurmusun dedi.
    Dedim burslu olarak ilk gönderildiğinde zaten kefalet senedi vermemişmiydiniz?
    Dedi ki evet verdik ama devlet yeniden istiyor. Miktarı artırmışlar. Ana para ve faizleriyle beraber sekizyüz küsur bin liralık bir kefalet senedi isteniyormuş. Kefil sayısın da iki den dörde çıkarmışlar.
    Anlaşılan devlet gönderdiği elemanları geri getirmek için böyle bir yola başvumuş.
    Ama geri gelseler ne olacak?
    Aynı sizin eşinizin başına gelenler olacak.
    Bir oda bir masa bir sandalye şurada otur salla başı al maaşı diyecekler.

  4. Kainat 13.7 milyar yıl önce yaratılmış ve yıldızlarda Hidrojen enerjsi olarak depolanmıştır. O enerji her gün düzgün olarak  salınmaktadır. Kainat da o enerjiyi kullanarak varlığını sürdürmektedir.  Yıldızlarda dolayısıyla güneşteki enerjinin yarısı tükenmiştir. Diğer yarısı duruyor. Demek ki kainatın 10 milyar yıl yaşayacak enerjisi vardır.
    Yeryüzünün enerjsinin %99’a varan kısmı güneşten gelmektedir. %1 civarında yerdeki ağır maddelerin demire doğru dönüşmesi şeklinde üretilen enerji vardır.

    Enerji üç şekilde depolanmaktadır. Kimyasal, termik ve mekanik olarak depolanmaktadır.  Nakli  ise dört şekilde olmaktadır. Katı, sıvı,  gaz ve elektrik  enerjisi olarak dağıtılmaktadır. Yer altında gaz, sıvı ve katı yakıtlar vardır. Bunlar bitmek üzeredir. Güneş enerjsi ise sürekli devam edecektir. Canlılar kimyasal olarak depo etmektedir. Katılar sıvılara dönüştürülüp sıvı yakıt oarak dağıtılabilir. Yahut elektriğe dönüştürülüp dağıtılmaktadır. Gelecekte sıvı dağıtım devam edecektir çünkü araçlar doğrudan elektriği kullanmaz. Gaz ve katı yakıtlar sıvı veya elektrik  enejisine dönüştürülecektir.
    Nebahat Koru’nun doktora üstü çalışmasında  önemli bir buluş gerçekleştirilmiştir. Güneş enerjisinin gücü suyu ayrıştırmaya yetmiyor.  Elektrik enerjisi  ile takviye yaptığı takdirde  Güneş enerjisi ile hidrojen enerjisi üretilmektedir.  Basit su değirmenlerinde önce düşük voltajlı elektrik enerjisi elde edilir. Bundan sonra da güneş enerjisinden yararlanılarak  hidrojen gazı elde edilir. Mevcut katı yakıtların üzerine gönderilerek sıvı yakıt elde edilir. Bunun teorik çalışması yapılmış ve gerekli formüller üretilmiştir.

    Ben bu proje ile ilgilendim. Kooperatif içinde böyle bir tesisi küçük çapta denemek istedim ama kimse sahip çıkmadığı için duruyorum. Şimdi   bu projeyi uygulamak isteyen bir araştırmacı çıkarsa, kendisine maaş verdiremem ama bunun için gerekli finansı sağlamaya çalışırım. Yalova’ya taşınacak ve bu projeyi faaliyete geçirecek.

    Nebahat Koru Amerika’ya gitmeden ve bu projeyi uygulamadan önce başörtüsü sorunu yoktu. Bu projeye sahip çıkınca başörtüsü sorunu ile karşılaştı. Bu size bir şeyler söylemiyor mu?

  5. Sayın Koru ,
    Değişim içinde yaşayan bizler aslında ne büyük bir savrulmanın içinde olduğumuzun farkında olamıyoruz . Bunu farketmek için zaman zaman durup nerden nereye nasıl gelindiğine bakılması lazım ama bunu da herkes yapamıyor . ilk cep telefonunun ülkemize gelişinden bu yana bu sektörde kaç milyon kişi istihdam ediliyor ekonomiye nasıl bir katkısı oldu ? Çoğumuz farkında değiliz .

    1903 yılında Oliver ve Wilbur Wright Kardeşler ilk uçağı uçurduklarında ki birinci denemede 7 saniye ikinci de 42 saniye sürmüştü ancak 10 yılsonra bombardıman yapmak için kullanıma başlanacak kadar hızlı bir gelişim göstermişti.
    Almanya yenilebilir enerji kaynaklarına bir hareket getirmek amacıyla güneş enerji panellerinden üretilen elektrik fiyatlarını sübvanse ettiği dönemde % 1 den %15 e yükseldi panellerin verimliliği. İşin ilğinç yanı ABD de ki en büyük nükleer den elektrik üretip dağıtan şirketlerden biri olan Westinghouse Electric iflasını istedi geçtiğimiz aylarda . Diğer taraftan Panasonic laboratuvar ortamında güneş panelleri için % 25 verimliliğe ulaştıklarını açıkladılar . Bir diğer proje uzay yerleştirilen film panellerden üretilen elektriğin mikro dalga olarak yeryüzüne iletilmesi . Sizin de yazdığınız gibi bir çok işaret var . Kapitalist sistemin zorlayıcı unsuru kıran kırana rekabet . Bu durum sadece enerji sektöründe değil buna dayalı bir çok alanda akıl almaz değişiklikleri tetikleyecek . Endüstri 4.0 démodé oldu. Şimdi yapay zeka ile çalışacak sistemler harıl harıl projelendiriyor . Gelecek de bir gün gelecek ama nasıl gelecek ve biz buna ne kadar hazır olacağız ?

  6. Türkiye’nin kaderimi desek! Ne desek.
    Dünya’nın hiç bir ülkesinde bizdeki kadar bilim dalında yetişmiş beyinleri bu kadar kolay harcayan bir ülke daha yoktur. Fehmi bey ben sizin Eşinizle Ankarada bir seminerde karşılaşmıştım kendisi konuşmacı bende dinleyici olarak o toplatıda idik. Ayrıca da kendisinden çok etkilenmiştim mütevazı bir hanımefendi ve öğrenciler ile çok samimi idiler.
    Keşke burada USA kalsaidi hiç değilse burada onun birikimleri den insanlık yararlanırdı.
    Eğer Melahat hanım gibi maden muhendislerini doğuda köylere gönderip araştırma yaptırsalar en az Türkiye’ye yeteecek kadar hem doğalgaz hemde petrol kaynakları bulurlar.
    Benim çocukluğumun geçtiği köyde dere yataklarındaki göleklerin üstünü hep mazot kaplardı vede geceleri belirli yerlerde mum gibi işıklar görürdük. Tabi bizim büyük ler oralarda isimsız evliya mezarları olduğunu söylerdiler?.
    Hele birtane mezar vardı ordada evliya yatiyor diye etrafını çevirmişdiler ve bazende o evliyayı görenlerde oliyordu 1985 e kadar o hikayeyi herkes yutmuştu. Bir saba köylüler bir de ne görsünler mezar açılmış büyük bir maya kazanı kapaği da orada birakılarak içi altın dolu kazanı almış gitmişler( maya kazanı çok büyük 6/7 kova süt alır)
    O ziyaret deki evliyayi görenler gerçek casus olduğunu ne bilsinler tepenin başindaki çeşmede abdest alip geliyormuş falan filan.Ruslar kaçarken hazinelerini gommüş kayıp olmaması içinde mezar gibi yapip milletede evliya mezarlari diyerek oraları kortmuşlar.
    Ne kadar inançlı bir milletız değilmi??????.

Yoruma kapalı.