Seçim İstanbul’da, ama bütün Türkiye hareketlendirildi.. Bunun anlamını irdeliyorum…

47
Reklam

Acaba iki hafta sonra sandık başına gideceğimiz seçim İstanbul’a belediye başkanı seçmek için yerel bir seçim değil de Türkiye’yi kimin yöneteceğini belirleyecek bir genel seçim olsaydı şu anda tanığı olduğumuz kampanyalarda ne değişecekti?

Seçim yeri İstanbul, ama adayların biri Karadeniz kıyılarını dolaşıyor, diğeri Diyarbakır’a, Sivas’a uzanıyor. Adaylar, seçmen karşısına çıktıklarında ve medyaya görüş açıklarken, talip oldukları koltuk bir ilin yöneticiliğini değil de ülkenin bütününü yönetmeyi getirecek gibi konuşuyor.

En son televizyonda siyasi münazara konusu bile bu görüntüyü pekiştirdi. Hepimiz -ben dahil- ikilinin karşı karşıya gelme niyetlerini geçmişin liderler arası atışmaları ve hatta ABD’deki başkanlık seçimleri ile mukayese ettik.

[Yeni Şafak’tan Mehmet Acet, bugün, AK Parti’deki kaynaklarından aldığını söylediği şu bilgiyi veriyor: “Bu karşılaşmada, ABD’deki Başkanlık seçimlerinde uygulanan yöntem baz alınacak. / İki adaya da aynı soruların sorulduğu, eşit sürenin tanındığı, kuralları önceden belirlenmiş bir format.”]

Algı gerçeğin yerini aldı

“Neden bu?” diye düşünmeye başladığımda şu sonuca vardım: Galiba İstanbul seçimi ülkeye kaybettiğimizi yeni yeni idrak etmekte olduğumuz bir boşluğu hatırlattı: Başbakanlığı…

İstanbul belediye başkanlığı seçimini başbakanlık makamını doldurmak üzere yapılan bir seçim gibi algıladığımızı düşünmek için pek çok sebep var.

Oysa bu algının yanlış olduğunu hepimiz pekala biliyoruz. Sonuçta sandığa yansıyacak seçmen iradesiyle İstanbul’un belediye başkanı seçilmiş olacak…

Reklam

Algı AK Parti adayı Binali Yıldırım‘ın aday gösterildiği görev için gereğinden hayli fazla özelliklere sahip olmasıyla ilintili. Geçmişinde bakanlıklar, başbakanlık, TBMM başkanlığı olan biri Yıldırım; her ne kadar ülkenin beşte bir nüfusunun yaşadığı bir ile belediye başkanı adayı göstermiş olsa da, sonunda seçilirse üstleneceği görev onun için bayağı hafif kaçıyor.

Seçmenin önemli bir bölümü de bunun farkında ve 31 Mart seçiminde oyunun beklenenden az çıkmasının bir sebebi de bu. 23 Haziran’a giderken İstanbul seçiminin başbakanlık gibi bir makam için yarış haline dönüşmesi, bir önceki seçimde sandık başına gitmeyen veya oyunu esirgeyen AK Parti seçmeninin fikrini yeniden çelebilir.

İşin ilginç yanı, seçimi İstanbul’dan Anadolu’nun başka illerine taşıma girişiminin ilk CHP adayı Ekrem İmamoğlu‘ndan gelmesidir. Onun doğduğu il olan Trabzon’a, oradan da Karadeniz’in başka illerine uğraması, Binali Yıldırım‘a da başka illere açılma fırsatı sağlamış oldu.

Diyarbakır ve Sivas çıkarması bilinçli bir tercih.

Pek çok başka kentimizde de durum böyle, ancak İstanbul ülkemizin yine de en fazla göç alan kenti. 1970’te nüfusu yalnızca 3 milyondu İstanbul’un. Şimdi 16 milyon olan nüfusun içinde İstanbul kökenli olanlar bugün küçük bir azınlık teşkil ediyor. Boşalan köylerin halkı önce kentlere, oralarda iş bulamayanlar da İstanbul’a göç ediyorlar.

Sivas’tan ve Diyarbakır’dan daha kalabalık Diyarbakırlı ve Sivaslı nüfusu var İstanbul’un…

Duyumlarıma göre, başta bu iki il olmak üzere Anadolu’nun pek çok kentinden yakınlarını partilerine oy vermeye ikna etmek üzere gelmiş/getirilmiş insanlar şu günlerde İstanbul’da cirit atıyor.

Bu da İstanbul belediye başkanlığı için yapılacak seçimi olduğundan daha farklı bir zemine oturtan başka bir gerçek.

Reklam

En kalabalık seçim, ama bunun bir bedeli var

Yazdır, insanlar tatil beldelerine giderler ve seçime katılım görece az olur diye düşünülürken, bu özel ilgi sebebiyle, 23 Haziran’da yapılacak İstanbul seçimi tarihin en yüksek katılımlı seçimi haline gelebilir.

İstanbul seçiminin yerelliği aşan bir tarafı olması doğal, hatta hep konuşulduğu üzere bu seçimin ülke siyasetini etkilemesi de kaçınılmaz; ancak yeniden sandık başına gidilmesi öncesinde iki tarafın zemini İstanbul dışına taşımaları, sandıktan kim çıkarsa çıksın, alınacak sonuç şimdi akla gelmeyen pek çok başka konuyu daha gündeme taşıyacaktır.

Partiler ve adaylardan çok yerel özellikler sonucu belirleyecek çünkü. Bunun da yeni belediye başkanını ve ülke yönetimini zora düşürücü etkileri olabilir.

Dıştan bakıldığında her zaman alıştığımız yerel seçimlere damga vurmuş türden bir kampanya yürütülmüyormuş gibi geliyor; ancak çok daha derinden bir dalgaya hareket verildiği için, şimdilerde tanık olduğumuz daha etkili bir kampanya türü.

Ne demek istediğim herhalde seçim sonrasında daha iyi görülüp anlaşılabilecek.

ΩΩΩΩ

[Bu yazının İngilizce tercümesi için link:]

Reklam

47 YORUMLAR

  1. [ Ne Dediysek Yaptık, Yine Biz Yaparız (İ.B.B. Başkan adayı Binali Yıldırım) . Bakalım neler yapmışlar ? ]

    Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın 2002 İnsani Kalkınma Raporu’ndan bazı bilgiler :

    – Mevcut eğilimler devam ederse 2003 yılı tahminine göre 10 milyon kadar olan İstanbul, 2030 yılında 15.8, 2050 yılında 17.8 milyona yükselecek ve bu rakamlarda durağanlaşacak.
    – 2050 yılında Türkiye nüfusunun 101 milyona ulaşacağı ve bu rakamda durağanlaşacağı tahmin ediliyor.
    – 2000 nüfus sayımı verilerine göre Türkiye nüfusunun yüzde 64.9’u kentlerde (il ve ilçe merkezleri) yaşıyor. Bu oranın 2030 yılında yüzde 77 , 2050 yılında yüzde 82 olacağı öngörülüyor.

    Bir de 2018’de gerçekleşenlere bakalım :

    – İstanbul 2018 nüfusu 16 milyon , (yarım milyon göçmen dahil). 2019’da 2030 tahminine ulaşılmış !

    – Türkiye 2018 kent nüfus oranı yüzde 92.3 , belde ve köylerde yaşayanların oranı ise yüzde 7.7 oldu.

    Türkiye ile ilgilenmeyen yabancı bir uzman sadece bu rakamları görse şöyle düşünür : “Türkiye kısa sürede tarihe geçecek bilim-teknoloji-sanayi devrimi yapmış. Oluşan işçi ihtiyacını da öncelikle kendi kırsal kesiminden karşılamış ve köyler boşalmış. Fakat yüksek bilim-teknoloji’ye sahip bir ülkede yüzde 7.7 tarımsal nüfus fazlasıyla yeterli olmuştur”.

    Türkiye’yi bilenler ise şu gerçekleri telaffuz ediyor :
    – 2002-2018 dönemi ortalama kalkınma hızı %4.7
    – Toplam dış borç 2002’de 130 milyar $. 2018’de ise YİD (yap-işlet-devret) borçları dahil 500 milyar $ civarında.
    – İşsizlik oranı %12’den , genç işsizlik oranı %22’den fazla. Faiz oranı %24.
    – Eğitim sisteminde bir ilerleme kaydedilemedi, hatta geriye gidiş var.
    – Devlette kuvvetler ayrılığı diye bir şey kalmadı. İç politikada R.T. Erdoğan, dış politikada D. Bahçeli tek adam oldu.
    – Millet Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı şeklinde adeta birbirine düşman iki kampa bölündü.
    – Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan, “M.Kemal’e zerre muhabbeti olan cenazeme gelmesin, vasiyetimdir” diyen Kadir Mısıroğlu için övgü dolu ifadelerle taziye mesajı yayınladı (daha önce de ziyaret etmişti). Böyle ‘Devlet’ olur mu ?
    – Tamamını hatırlatmak gerekse kitap yazmak gerekir. Burada bir nokta koyalım.

    AKP, 2002-2010 döneminde doğrusuyla yanlışıyla sınıfı geçiyordu (ilerleme dönemi). Erdoğan’ın dizginleri ele aldığı 2011-2015 duraklama dönemi oldu (sınıfı geçemedi). Erdoğan’ın tek adam olduğu 2015-2019 dönemi ise tam bir facia oldu. Mesele vatansa AKP de CHP de onların liderleri de teferruattır. İşte size Türkiye’nin bir özeti. Önce gerek iç gerekse dış politikadaki bu ‘kabul edilemez’ gidişata bir dur demek lazım. Sonra ne mi olur ? Allah büyüktür, bir kapı kapanır başka bir kapı açılır. Fakat aman CHP gelmesin de isterse memleket batsın sapkınlığı artık fazla oluyor. Kaldı ki A.Gül/A.Babacan ve arkadaşları da Millet’ten bir işaret bekliyor. Yenilenecek İstanbul seçimlerine bu gözle bakmak gerekir.

  2. Aşağıdaki partizan düelloları görünce durum beni şöyle bir rasyonelleştirmeye sevketti… İngilizcede bir ifade var: “If you can’t beat them, join them”. Devlet Bahçeli Erdoğan’a demediğini bırakmadı. Daha önce Türkeş AKPye geçmişti. Bahçeli neden geçti diye küplere bindi. Şimdiki İçişleri Bakanı Soylu da Erdoğan’a çok kötü laflar etti, gerçekten neler neler demiş. Numan Kurtuluş sanırım biraz daha kibardı (fazla çirkefleşmedi). Başkaları da olabilir. Şahlanan bir at gibi muhafazakar milletin sırtına atlamış olan Erdoğan bir süre sonra Üsküdarı geçince ve Bahçeli ve Soylu’nun kötü sözlere dayalı siyaseti bir işe yaramayınca, yaya kalan bu zat-I muhteremler azılı birer AKP/Erdoğan muhalifi olmuş olmalarına rağmen fırsatını bulunca, AKP “Vagon”una atladılar.

    Batıdaki siyasi oyunlarda böylesine geçişler mümkün değil. Bu kadar gözükaralık yok, böylesine çaresizlik ve umutsuzluk yok. Sistemleri sağlam. Sessiz çalışan yaygarasız iş yapacak kahramanları çok. Biz bu seviyede değiliz. Sistem pamuk ipliğine bağlı, korku endişe büyük. Ortaya çıkanlar kendilerini yegane kahraman görmekte. Bunu isbat için kendince ne yapması gerekiyorsa yapıyor; küfürbaz oluyor, kabadayı oluyor, çete reisi olabiliyor; esip gürlüyor. Birçok örnekleri var. Muhtıra veren askerler buna dahil. Askere yekten posta atmış olan A. Altan da buna dahil örnekler…

    Siyaseten bunu rasyonalize eden birkaç nokta var. “Sözkonusu Vatan ise, gerisi teferruattır”. Yukardaki İngiliz deyimi “şayet onları yenemiyorsan, onlara katıl” diyor. İngiliz şöyle düşünüyor; Onlara katılırsan hiç değilse bir nebze de olsa birlikte yönetme, önemli kararları kendinin de yönlendirme şansın var. Gördüğümiz siyasi manevralardaki olay budur! Erdoğan da şöyle düşünüyor. “Bu adamlar bana bu kadar küfür ettiklerine göre bunun bir sebebi de ‘vatan aşkı’ olmalı. Beni yıkıp yerime geçemeyeceklerine göre bunları yönetime dahil etmeli, birlikte yönetmeğe bakalım…” Erdoğanın kendisi tamamen böyle düşünmüyorsa bile onun kulağına fısıldayanlar böyle düşünüyor olmalılar. Nihai analizde “Neler yapmadık şu vatan için; kimimiz öldük, kimimiz nutuk söyledik…” Orhan Veli bunu onyıllarca önce görmüş ve bu hallerimizi dile getirmiş. Yani bu açıdan bir arpa boyu ileri gidememişiz…

    Koalisyonlar iyi hoş ama, herşeye rağmen yönetim “akıl*iman sentezi” zafiyetinden müstarip; muazzam eksik ve hata üstüne hata yapıp durmaktalar. Örneğin, kendi yarattıkları bir “Beka” sorununun farkına varabildiler. Ve bu siyasetin de bir işe yaramadığını gördüler…..

    16 Hazirandaki münazara umarız iyi bir referans noktası olur. Siyasi kültüre bir nebze kalite katkısı olabilir…..

  3. Sayın cumhurbaşkanı istifa etmek için bahane arıyor olabilir mi? Yeteri kadar altı çizilmemis bir başarısızlık, bahane olarak insanları doyurmayacağından, yeniden seçimi dayatıp, daha bir iddialı hale koyup, gösterişli bir kaybın sonunda, siz beni istemiyorsanız hadi eyvallah diye istanbula ve Türkiyeye, sizin için saçımı süpürge ettim, kadrini bilemediniz, benden bu kadar diye sitemle veda için, mutantan bir fırsat mı ayarlamaya çalışıyor sayın cb?

    Önce uğur Dündar
    Sonra ismail kucukkaya…

    Daha ortadan bur sürü gazeteci varken…

  4. Yeniden merhaba, Baran. Fehmi Bey bu akşam Medyascope TV’nin “Güne bakış” programının konuğuydu. Bugün seninle üzerine fikir yürüttüğümüz konulara açıklık getiriyor. Dilersen bir göz at derim. Selamlar.

    https://www.youtube.com/watch?v=pBMXWAolQJ8

    (Not: Fehmi Bey ile olan söyleşi videonun 5:03 ile 17: 04 arasında kalan bölümünde.)

    • Üstad yazısında anlatmaya çalıştığını biraz daha açarak anlatmış. Benim konuşmaktan kaçındığım nokta: a) herhalukarda ufukta bir erken seçim göründüğü ( görüneni konuşmaya gerek yok). b) bu sürecin nasıl geçeceğine dair tedirginliğim. Zor zamanlarda benim gibilerin susmasi daha hayırlı diye düşünüyorum.

  5. Benim kücuk bacım 60 yasinda ve 13 yaşindan bu tarafa CHP lilerin coğrnluk olduğu bir mahallede Iş yeri isletiyor önce abime ait olan iş yerini abim kapatinca kendişi aldı.
    O mahale halki kardesim ve eşini cok severler.
    Iste bu bacım akli kesti keseli MHP li şu an bizim ailede 2 kişi MHP uyesi birisi bacim digeride abimin kizi bunlar koyu MHP liler.
    Peki ben bunu niye yazdim?
    Burdaki AKP li olupda kendilerini MHPli olarak tanitanlar icin yazdım.
    Bende 1980 Ihtilalina kadar MHPli idim vede Ihtilal olmasaidi MHP Cankaya kadin kollari başkani olacaktim.
    Benim tercubelerime dayanarak değil bacimin ve yeğenimin tercümelerine dayanarak söyliyorum. Fehmi beyin okurlari arasinda belki MHP liler olabilir fakat yorum yazanlar arasinda değil bir yarim dahi MHP li yok.

    MHP liler Erdoğani ne kadar sevdiklerini öğrenmek isteyenler Bernar beyin, bugün verdiği linkin vidiyosunu birdaha izlesinler.
    https://www.youtube.com/watch?v=pBMXWAolQJ8

  6. “Sende şeref ve mertlik işportaya düşmüş. Senin yaptıklarına ancak iblis teşebbüs edecektir. Bu şahıs hergün fitne saçmaktadır. Hergün yalan dolanla milli vicdanı sarsmaktadır. ALÇAK VE ŞEREFSİZSİN! (Alkışlar. . . Coşkulu alkışlar.)

    Recep Tayyip Erdoğan aslında Türk tipi değil, Tayyip Tipi başkanlık hayalleri kurmaktadır. Bütün yetkilerin kendisinde toplandığı, yargının kendisine bağlandığı, yasama meclisi organının kendi denetimine sokulduğu, denge denetim ve fren sistemi olmayan tek adam diktatörlüğü, tahtsız ve taçsız sultanlık peşinde koşmaktadır.

    Beştepe hanedanı ve AKP yönetimi aile boyu rüşvet ve yolsuzluk çamuruna batmıştır. Yolsuzluk dosyalarının bir daha açılmamak üzere kapatılması, ve bu rüşvet, hırsızlık ve yolsuzluk çarkının döndürülebilmesi, Tayyip Erdoğan’ın bütün yetkileri elinde toplayarak diktatörlüğünü ilan etmesine bağlıdır.

    Hadi cumhurbaşkanı olmanı geçdik de, sen nasıl bir insansın? Sende hiç mi Allah korkusu yok?”

    Kaçınılmaz ve hala yanıt bekleyen sorular:

    (1) Cumhurbaş,kanı Erdoğan’ın şeref ve mertliği işportaya mı düşmüştür?
    (2) İblis ile cumhurbaşkanı arasında bir karşılaştırma yapılabilir mi? Yanıt “Evet, yapılabilir” ise, bu ne tür bir karşılaştırma olabilir?
    (3) Cumhurbaşkanı Erdoğan hergün fitne saçıp yalan dolanla milli vicdanı sarsmakta mıdır?
    (4) Cumhurbaşkanı Erdopan alçak ve şerefsiz midir?
    (5) Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe’nin hanedanı olup aile boyu rüşvet ve yolsuzluk batağına mı batmıştır?
    (6) Cumhurbaşkanı Erdoğan, yolsuzlukları açığa çıkmasın diye mi diktatörlüğünü ilan etmiştir?
    (7) Cumhurbaşkanı Erdoğan nasıl bir insandır?
    (8) Cumhurbaşkanı Erdoğan’da hiç mi Allah korkusu yoktur?

    Ne dersin, Türkeş?

  7. 2011 seçimlerinden sonra Erdoğan kendi rejiminin temellerini atmaya başladı….
    Buna önce parti içinde kendisine kayitşiz şartsız itaat edecekleri (Davutoğlu Yıldırım) giblerini önemli görevlerle getirdi.
    Erdoğan için önemli olan,iş yapan değil kendisine itaat eden olacaktı.
    Dsvut oğlu ile dişariyi halletmesine rağmen Davutoğlunun başbakanlığı döneminde, kendisini dinlemiyeceğini fark edince, Hemen 9 yıllık ulaştirma bakanığı yapmiş gemicikleri filolara dönüştürmüş ve emrinden çıkmayan B Yıldirıma hükimeti teslim ediyormuş görüntüsü verip…başta Istanbul olmak üzere büyuk şehirlerın seçilmiş B Başkanlarini ışten atarak kendi emrinde çalişan memurlarini oralara atadı.
    Erdoğan, şu an en güvendıği ve ikisinin de Istanbul sayesinde köşelik oldukları rantlari ve kazandiklari imkanları Değil CHP li B Başkani B Yıldırim hariç AKP li her hangi birisine dahi teslim etmez ve ettirmrmez….. onun içın RT eğer 23 Haziranda normal yollardan kaźanmasina kazanamazda katakulle yolundan kazanamayacağıni anlarsa ne eder eder Istanbulu Yildirimdan baskasina teslim etmez. Çünkü Istanbula B Y ın harcinde kime gelirse gelsin Erdoğanin Siyasi hayatinin bitmesi demektir.

    TÜRKIYEDE siyasetci olmak yağcilar için çok kolay çünku onlari halk değil bir kişi seçiyor oda parti başkanlari.
    Onun için TBMM de fügurler değişsede cahaletlık değişmiyor.
    1999 TBMM Merve dişarı diye bağranlarla, Dün B Y Kürdistan denmiş ve HDPli vekillerde tabiki orasi Kürdistan deyince mecliste adate kendini parcalayan vekillerle aralarinda hıc bir fark ok.
    O zaman Merve Dışarı diyenler şu anki Türkiyenin iflas etmesine sebep oldularda bugün Kurdistan kelimesinden rahatsiz olanlarda Dünden itibaren kendilerinin sonunu hazirlamiş ve Erdoganin hazirladiği tuzaga düşmüş oldular.

    Cahaletimize bakın! Çoğunlukla Kürt kökenli insanlarin yaşadiği bölgeye Kürtistan denmesinden bu kadar korkmaya gerek varmı? Kürt nufusun yarisindan fazlasi diğer bölgelerde yaşiyor ve et tirnak olan bir milletti hiç kimse bölemez, Ama! böyle seçim zamanları fakir fukaranin ellerinden ekmeklerini almakla yetinmeyip, evlatlarinide Şehit verdirerek seçim kazanmak için teröri yok etmek yerine dahada artirirlar ve yok etmezler.
    Osmanli doneminde G Dogu bolgesine Kürdistan deniliyordu ya, kurtulus savaşinda G Doğu halki ne yaptı?
    Allah aşkina bu cahaletten kurtaralim bu ne böğle! Yalanci rantci siyasetciler siradan vatandaşin ellerinden ekmeklerini almak icin Diş ve iç düşman yaratarak bizleri kendilerine köle ediyorlar onu farkina dahi varamiyoruz.
    Bskiniz Merve dişari dediler ya ne oldu?
    Solcular oynanan oyunun farkina bile varamadilar. Onlarin yaptiklarinin aynisini Şimdi bunlar yapiyor.

  8. Birisi sizi arıyor, ben komiser falanca. PKK hesabınızı ele geçirmiş sizi kurtarabilmemiz için hesabınızdaki parayı çekip şu adrese getirin deniyor ve getirenler oluyor. Hatta evini arsasını satıp parayı istenilen yere bırakanlar bile oluyor.

    Benzer bir durum siyasette de yaşanıyor. Beka hesabınızı ele geçirmiş, sizi kurtarabilmemiz için oyunu şuraya at …

  9. CHP ve AK Parti sözcüleri yaptıkları ve uzlaşmayla sonuçlanan görüşmenin neticesini az önce paylaştılar kamuoyu ile: İmamoğlu ile Yıldırım arasındaki ekran tartışması 16 Haziran’da saat 21:00’de. Şöyle de okuyabilirsiniz bu haberi: İhale Binali Abi’ye kaldı. Yenligiyi ona yazacaklar. Erdoğan ve Bahçeli ortalarda görünmeyecekler. Erdoğan, en sonunda -bu kez istemediği halde- Binali Abi’nin de başını yedi : )

  10. oy seçmenin yaptırım gücüdür. onun üzerinde maddi, manavi, askeri, baskı yapılırsa milletin yaptırım gücü elinden alınmış olur. O zaman seçilenler istedikleri gibi at koştururlar, ellerinde ki yaptırım gücünü kendilerini iktidarda tutmak için kullanırlar, cumhuriyetin ilk yıllarında diğer geri kalmış ülkelerde olduğu gibi. Birinin seçilmesi ile ülke batmaz seçilmemesi ile çok yükseklere çıkmaz.
    Allah ı ve ahiret gününü inkar edenler cenneti kaybetmiş olurlar dünyevi gerçekleri inkar etmiyor kendilerine göre adil yaşamaya çalışıyor iseler dünyada cenneti yaşarlar. Birde sosyal güvenliği geliştirmiş israftan kaçınıyor işkolik olmuşlarsa Japonlar gibi

  11. 1000 kişi birleşir temsilci olarak 1 ali sçer. 1 aliler birşey yapamazsa halk kendi işini bildiği yöntemle seçimle halledr. yüzde yirmi verdiğini yüzde 1 ile yolcu eder. anadolu işsiz çocuğunu bir halde istanbula yollamış. ya bir bmenzincinin sürürgesine bindirmiş yollamış, ya bir başka yol bulmuş. ”uzaylı” 1 ali uzaydan bahsetderken madenci çıkarmadığı maden ile ”kılıç” yapıp uzaya doğru sallayarak karanlığı kesmeye uğraşır. umut edelim de makus talihsizliğimiz iyiye gitsin: İBB ile aynı partiden anadolu kentleri akilleri akıllasın. kendi kentlisine kendi kentinde iş imkanları yaratsın. İBB de bu insanlara kendi kentlrinde yardım etsin. kimse ankaradakilerin işini kasaba politikacılığı seviyesine indirmesin. bu saatten sonra yüzbin alininde imamın çocuğununda istanbullu için hiçbir farkı yok. rahat bırakın insanları. bence herkes kendi işini yapsın.

  12. AKP=Erdoğan olması ve bir de üzerine partili Cumhurbaşkanlığı rejimi gelince şöyle bir şey de oluştu. Yerel yönetimlerde AKP’li Belediye Başkanları yok, onlar Erdoğan’ın belediye kâhyaları konumunda. Örneğin ;

    AKP’li belediye başkanı (kâhyası) Ankara’yı arar : “ Efendim imar planında 20 kat izin verilmişti, fakat Rant İnşaat malum yakınımızdır ve 30 kat istiyor. Ne emredersiniz ! ”

    Artık değişim zamanı geldi. İstanbul’un birinci önceliği dürüst ve şeffaf bir yönetimdir.

    • imamogluyla mi değişim?siz bile inanmıyorsunuz imamoglunun başarılı olacağını, çünkü Beylikdüzü beton şehiri mutaahhit olarak kuranlardan ve belefiye baskanligindan? fakat Erdoğan düşmanlığı hadi işi gücü bırakıp erd.muhalifligi açısından böyle konuşiyorsunuz zannedersem..istanbul belediyecilikte marka bir şehir…metrolariyla, banliyö trenleri metrobüs köprüleri,akan sulari ile temiz sokaklari bakımlı olması ile filan olsa olsa başka saikler var,imamoglunu kaxandiracak çeşitli muhalefetin ayricaliklar kazanacagi bize göre facia…

      • 1-Siz Beylikdüzü hakkinda yazdiğıniz iftiralari okuyunca, sizin havuzdan başka bir mekan bilmediğiniz anlaşılıyor.
        2- Sizin için bir insanin yaptiği yalnişlari övmek dostluk olurken, ikaz edip uyaranlar ve eleştirenler DÜŞMANMI oluyor?
        O zaman sizin gibi dostlar Erdoğan başina. Bizim gibi düşmanlarda dostlar başına.
        Siz onu bunu birakinda ABD de 25 yil İmamlik yapmiş, o arada defalarca (bana göre hiç bir mahsuru olmayan hatta faydasi olan) Hiristiyan liderlerle ve Papa ile görüşmüş diyalok temelleri atmiş, arti ailecede sürekli Turkiyeyi ABD ve BM den tutunda dunyaya şikayet etmiş baba Kavakçı! Ekim 2013 de neden başinda bulunduğu yani çakıştığı işyerinde kimselere haber vermeden 25 yil körüklediği Turkiyeye gelmiş?????
        O zamanki eyalet senatörü twitter hesabindan olayin gerçek olup olmadiğini çalıştığı kuruma sorunca onlar heber vermeden gittiğinden haberdar olduktan sonra kitabina uygun bir yazi ile duyurmuşlar.
        ABD vatandaşı olan bir insan ABD çıkarlarıni korumak için yemin ediyor…

        Soru:3- 1999 da meclisi ve Turkiyeyi kariştirip ABD ye dönerek buralarda New York sokaklarinda başörtülü tesetürsüzlerle el ele tutarak kilometirelerce uzunluk oluşturan her firsatta Turkiyeyi yerden yere vuran Merve Kavakci nasil olurda büyük elcilik yapabilir?
        Peki Turkiye ABD ile savaşsa Kavakçi ailesi ve babalari ABDli olan torunlari ve kendileri, hangi taraf olacaklar? Turkiye Tarfatari olsalar yalan yere yemin ettikleri için yani 335 miliyon Amerkaliyi kandirdiklari için Ahiretleri gitmekle birlikte Erdoğanin TC Devletini kimlere emanet ettiğinide oğrenenler sizin gibi olmalarıni istiyorsaniz! Işte o mumkün olmaz çünkü, biz 82 miliyonun felaketini değil refahini istiyoruz…..
        Bu Erdoğan düşmanlığı ise tekrar ediyorum bizim gibi düşman dostlar başina sizin gibi dostlarda Erdoğan başına.
        Bu soruları daha oncede sordum fakat Erdoganin dostlari sizlerin hic birinizden ses cikmadi.
        Cevabiniz de diye merak ediyorum.

        • sinsi fetocular doluşmuş anlaşılan.erdogan elestirilerinin tümü kendilerinde ve liderlerinde var.ne dini nede yerli bir duruş icindeler,fakat görmüyorlar.veya görüyorlarda ve hatta başta ABD ile batıyı artik anavatanı görüyorlar.Birileri onlari bu topraklardan, değerlerden kopartmiş . Erdoğan düşmanlığı, karşıtlığının uluslararası olduğunu ve Erdoğan üzerinden islam dünyası şeytanlaştirildigini goremiyecek kadar korlesmiş insanlar…mesele akp, Erdoğan degil islam…kendilerine hizmet eden İslamcıları destekler.esas arkadaşların zeki olduklarını bildiğim için batı nin yüzyıldır suren kültürel,dinsel ve hatta maddi işgalin ve islam dünyasına efendiliklerinin devamı için tehlike arz eden kim olursa olsun darbelerle bile yokedilmesine saik verirler.(menderes,mursi cezair fis v

          • Sizde iki kelime yazacak bilgi olmadiği belli benim soruma cevap verin, Kavakçi ailesi ve Erdoğan ailesinin ABD deki mal varliklarinin nereden geldiğini aciklayin.
            O zaman esas teroristin kim olduğu ortaya çıkar.
            4 miliyon dolara ciftlik alan erdoganin kizi O parayi Turkiyeden çıkarirken kaç para vergi verdi.
            En iyisi be birtwitter hesabi açimde belgeleri o hesapta sizin gözünüzde bilmeyenlerle birlikte görsün.
            Sinsilige gelince Havuz ve cevredeki sizlere bakin kim sinsi olduğunu gorursunuz.
            Cennet anahtari dağitanlar sizce ne oliyor. Bence sizin gibi – 0 bilgiye sahip olanlar gibi cahil biat ettikleriniz gibide aldatici oluyor.
            Merak etmeyin biz hakkimizi hokkabazlardan geri almadini biliriz.

          • nurdan hanim mi erkek feto trol mu? sıkışınca hakaret etmeler, işte islam ahlakindan yoksun getirilmiş ler…..Feto ve ileri gelenler hatta küçük esnaflarin asya finans vb kuruluşlardan aldiklari buyuk meblağli kredileri vermeyip (nede olsa 70 milyon öder ne kadar da 28 Şubat zihniyetine benziyor ayni kibir,elit insanlara üsten bakmalar, herşeyi biz biliriz demeler ……)Allah icin söyleyin sizlerde bu yolsuzluklar,haram yemeler oldumu olmadi mi?fert fert değil mi tabiki… her neyse benim amacim dini açıdan ve yerlilik(600 yıllık degerlere, düşman algısının degistirilmesine dikkat kesmek) açısından şu anki durumu anlatmak, düşündürmek gelin bu toprakların değerlerine yani bu sahih dine(kuran,sunnet,icma) uymaya HİZMETE …siz bilirsiniz hesap günü var.ahirette bakin sizin gibi dünya ile tehdit etmiyoruvw kimsenin günahını yolsuzluklarini savunmuyorum

      • Siz İstanbul’da yaşamıyorsunuz galiba ? Eskiden İstanbul’un bir ruhu vardı, şimdi ise mekanik, beton ve ruhsuz bir şehir oldu. Son nefesini vermeden (Kanal İstanbul yapılmadan) kurtulsun istiyoruz. İmamoğlu olmasa da gerçekler böyle böyle …

          • fkt Allah’tan takiyye yaparak 1923 yeterli degil,rabbim ona doğru yolu göstersin.aman aman siyasi anlamda degil hidayet manasında.islam dışı,itikadi o kadar sapiktan sonra durduğu yeri savundukları icin ….biliyorum onlar kibirli ,ne olursa olsun bildiklerinden şaşmazlar… Kur’an ve sahih sunnet ve bu ummetin on beş asırlık icma edilen sahih islama uymaxsa bile….

  13. Seçime iştirakin düşük nisbette olması, mevcut rartilerin vatandaş nezdinde karşılığının ve itibarının olmadığınn göstergesi olacaktır

  14. Tamamen ilgisiz olabilir, ama ben Fehmi Bey’in seçimi E. İmamoğlu’nun kazanması halinde bunun bir erken genel seçime kapı aralayacağını ima ettiği izlenimine kapıldım.

    Bence olacaklar -daha önce birden çok kez dile getirdiğim üzere- belli: CHP’nin adayı net bir farkla seçimi kazanacak, Devlet Bahçeli üzerine düşen geleneksel rolü yine yerine getirecek (yani Cumhur İttifakı’nın kalesine altın golü bırakacak seyircilerin “WOW!” haykırışları arasında) ve sonbaharda erken seçimlere gideceğiz : )

      • “….sandıktan kim çıkarsa çıksın, alınacak sonuç şimdi akla gelmeyen pek çok başka konuyu daha gündeme taşıyacaktır.”
        Cümlesini kastetmiştim.

      • Merhaba Baran. Yorumumda da belirttiğim üzere, benmikisi “tamamen ilgisiz de olabilir” diye paylaştığım bir izlenim. Ama, sayın Koru’nun dikkatli okurları, sonuca ilişkin öngörüsü her ne olursa olsun, böyle bir değerlendirme yazsında, onun “kim kazanırsa kazansın” türünden ifadelerle olaya mesafeli bakan bir dili yeğleyeceğini kestirebilirler.

        Ben, bu vesileyle, 7 Mayıs, 24 Mayıs ve 27 Mayıs günlerinde burada yazdıklarımı tekrarlamış olayım -dikkatle okumanı öneririm 🙂

        7 Mayıs: “23 Haziran İstanbul seçimleri, tıpkı Başkanlık sistemi gibi, dönüp Erdoğan’ı vuracak. Erdoğan, sadece yeniden seçim yenilgisine uğramakla kalmayacak, partisi darmadağın olacak. (. . .) Bu metnimi gelin bana yedirin eğer öngörülerim yanlış çıkarsa.”

        24 Mayıs: “Devletin, halk tarafından 23 Haziran’da gelecek Osmanlı toktatından haberi yok. Duygusal bir idda değil benimki. Bilgi ve gözleme dayanıyor. CHP’lierin sözünü ettikleri ne idüğü belirsiz kamuoyu araştırmalarıyla da ilgisi yok: AK Parti ve Erdoğan’ı ağır bir yenilgi bekliyor 23 Haziran’da. Seçim yenilgisi demiyorum, *ağır bir yenilgi* diyorum söcüklerimi dikkatle seçerek. Önümüzdeki günlerde, güvenilir kamuoyu arştırma şirketleri, araştırmalar yapacaklar, birer birer paylaşacaklar bulgularını kamuoyu ile. Göreceksiniz, hepsinden İmamoğlu önde çıkacak.”

        27 Mayıs: “Önümüzdeki haftalarda, seçime 10-12 gün kala, havuz medyası dahil, 23 Haziran seçimiyle ilgili olarak üzerinde en çok konuşulacak konu başlıklarından birisini şimdiden haber vereyim ben: İstanbul’daki MHP’li seçmenler. Çok hatırı sayılır MHP’li ülkücü, B. Yıldrım’a oy vermeyecek. Benim bu iddiamı bir kaç hafta kadar sonra, yaptıkları araştırmaların bulgularından söz eden kamuoyu araştırma şirketleri de söz etmeye başlayacaklar, tüm Türkiye bu konuyu konuşacak. Buradaki AK Parti’liler ve MHP’liler, İstanbul’un MHP’li ülkücülerini benim kadar tanımıyorlar. . .”

      • Bence senin dikkati çektiğinden daha kritk olan cümleyi gözden kaçırmışsın, Baran Kardeşim: “İşin ilginç yanı, seçimi İstanbul’dan Anadolu’nun başka illerine taşıma girişiminin ilk CHP adayı Ekrem İmamoğlu‘ndan gelmesidir..”

        Soru (1) Fehmi Bey neden “ilginç” bulduğu bu durumu okuruyla paylaşıyor?
        Soru (2) E. İmamoğlu neden “seçimi başka illere taşıma girişimini İLK BAŞLATAN oldu?

        Bu konudan bağımsız görünen iki soru daha ekliyeyim:

        Soru (3): Buradaki Cumhur İttifakı seçmenleri Erdoğan’ın 39 ilçede miting yapacağına inanıyorlar mı gerçekten? : ) Peki senin öngörün ne, Baran? Sence Erdoğan çıkacak mı meydanlara daha önce ileri sürüldüğü gibi?

        Soru (4) Neden Meral Akşener, adeta alay edercesine, “Nerde mitil? Hani nerde mitil?” diye vurgulu bir şekilde yüklendi rakibi Devlet Bahçeli’ye? Yoksa bir bildiği mi var Meral Akşener’in? Yoksa Bahçeli’nin ortalarda pek gözükmeyeceğini, bunun da Binali Abi’nin seçim kampanyasındaki sözde Kürt-dostu kampanya stratejisine gölge düşürmekten sakınmaktan çok daha farklı bir nedene dayandığını görüyor mu, M. Akşener?

        • Bilemem hocam.
          Aslında güzel sorular sormuşsunuz da.. ben pek konuşma taraftarı değilim (kendi adıma)

          Ertuğrul ölmüş, diriliş Ertuğrul final yapmış, Derdimiz büyük yani!

          Bu arada hakikaten de sandıktan kimin çıktığının çok önemi yok, kim çıkarsa çıksın büyük sorunlar bizi bekliyor.

  15. Milli takım İzlanda da yapılan saygısızlığa inşallah sahada cevap verecektir…Yarın ki maçta bir galibiyet yolu yarılar… Rabbim yar ve yardımcıları olsun inşallah….

    • Türkeş kardeşim tamam Türk milli takımı İzlandaya saygısızlığın cevabını sahada verecekde Diyarbakırda Binali yıldırımın Pe Ke Ke ,Kürdistan saygısızlığına Sayın Bahçeli ve sen ve Hagayret arkadaşın ne diyecek acaba bekliyorum.Özür dileyebilecekmisiniz acaba !

      • Ben de sana şöyle deyim o zaman;
        Ordu valisine Ekrem “it”dedi…. sen de bütün valilerden ve devlet büyüklerinden özür dilicekmisin…… peki bütün pkk lıkarın oyu kandilin açıklamaları ekremi destekleyeceğiz diyor.. bu nasıl oluyor…..
        Biz niye özür dileyeceğiz adamların yerine… varsa bir durum millet hesabı keser… senin ki de iş mi şimdi…

        • it dediğini duydun mu yoksa işkembeden mi atıyorsun.yoksa başkasının düdüklüğünümü üstlendiniz.
          düdüklüğünü üstlendiğiniz kişiye dikkat edin.akp li olmadan evvel ağzından balmı damlıyordu sanıyorsun.

        • İş çığırından çıktı … Milletin yarısına illet-zillet dediler. Onlardan sadece bir kişiye hakaret etmek ne ki ? Vicdan terazisi bunu hissetmez bile !
          Ayrıca siz belki MHP’li olabilirsiniz fakat bu halet-i ruhiye ile ‘ülkücü’ olmadığınız kesin. Nereden mi biliyorum, biz de bu ülkede yaşıyoruz herhalde …

    • Amin!
      Ülkemizde güvensizlik ortamı hakim iken Galatasaray UEFA kupasını almıştı. Bu bir değişimin habercisi olarak görülebilirse eğer; ardından akp kurulmustu, sonrada milli takım Kore’yi yenerek dünya üçüncüsü olmuştu, bu da ülkenin akp ile iyileşme göstereceğinin habercisi sayılabilir. Bu mantığın devamı için milli takımımızın ard arda galibiyet serisi yakalaması tek temennim. Ah birde tribünler taşkınlık yapmasa umudumuz zedelenmiyecek.

    • Erdem kardeş… sen yazınca izledim daha şimdi… endişelenmiştim… ne demek istiyor diye…. öyle sizin ima ettiğiniz bi durum yok şükür…. sadece…. kurtuluş savaşı sırasında Atatürkün bölge mebuslarının ankara ya çağrılıp kurtuluş mücadelesini başlatma çağrısıymış…… Ama ekrem açık be açık itlik bahsediyor… O nun yerine sen özür dileme kardeşim… Boşver gitsin…

      • Son üç günde toplam 9 ‘yorum’ yazdın. Bunlardan 5 tanesi “İmamoğlu valiye it dedi mi demedi mi” muhabbeti, 2 tanesi Canan Kaftancıoğlu muhabbeti, 2 tanesi milli futbol takımı üzerine.

        Al sen de bu videoyu izle bakalım, sonra da gel bize anlat ortada bir hakaret var mı yok mu:

        https://www.youtube.com/watch?v=pBMXWAolQJ8

        • Hayırdır buranın horozu sen misin bilader…. onu dedin bunu dedin.. sanki sen farklı bir şey diyorsun döngel hepsi aynı nakarat… sıralamaya bak bakim…milli takıma başarılar dileyelim dedik sonraki sataşmalara bak bakim….sataşmak isteyene var tabiki cevabımız…… ben yine başa dönüp milli takıma başarılar dieyim arada kaynamasın…… Hayırdır kaftancıoğlu ve ekrem e bir şey demeye gelmiyor yani…. Ne de olsa sevgi pıtırcıkları… demiş mi it…demiş… eee.. sen niye üstüne alıyon

          • İt (= kelp) dediyse ayıp etmiş!…. Aşağıdakine uyarlanması gerekirdi bu atışmaların….. Ama, nerede o ince zekalar bugün! Bakarsın bir köşe yazarı bu işin üstüne gidebilir.

            …..
            Tahir Efendi bana kelp demiş,
            İltifatı bu sözde zâhirdir,
            Malikî mezhebim benim zira,
            İtikadımca kelp tahirdir.
            …..

    • Efedamat… düdüğün sesini duydunmu…Ulan bi milli takıma başarılar diyelim dedik nereye çekildi iş….Allah Allah…

  16. Fehmi bey cumhurun adayı geldiği hiçbir koltuğu yarışarak anlamıştır hep siz derseniz o doğrudur diye ek geldiğini biliyorsun ama kurnazlık yapıp sanki mücadeleci biriymiş gibi yazıyorsun biraz daha dikkatli yaz seni takip edenler senin kadar bu piyasaya hakim olduğunu unutma

    • Alın size yazara “SEN” diye hitap eden ve -pek alıştığımız üzere- kendini Türkçe ifade etme özürlüsü olan bir başka trol daha! Seçim günü yaklaştıkça yorum sayfalarının bu türden “bir-iki satırcı” ‘sıkı Fehmi Koru okurları’ (!) ile dolup taşacağından kuşkum yok benim.

      Kardeşimiz hem “piyasaya hakim” hem de ana diline! : )

    • Mustafa adlı yorumcu açık açık belli etmiş Fehmi korudan farklı düşündüğünü… Birbirimizden farklı düşünmek trollük olamaz. O zaman birçok trol çeşidinden bahsedebiliriz… kendimiz gibi düşünmeyenleri yaftalayabiliriz….mesela….

      Kendisi trol olup millete trol diyenler…

      Seçim zamanı ortaya çıkanlar….

      Chp olmayıp chp yi destekleyenler…

      Önceden Ak partiye verdiydim diyenler….

      Bu seçimin sonucundan çok kurulacak yeni parti için alttan alta yoklama yapanlar…

      40 yıldır fehmi bey i takip ediyorum o’nu en iyi ben anlarım.. diğerleri kenara çekilsin bakim diyenler….

      Kendi gibi düşünmeyenleri “bunlar havuzcu,, yandaş” yaftası yapıştırıp kendi yandaşlığını belli etmeyenler….

      “Burası benim çöplüğüm ha” başka horoz istemem iması yapanlar…

      Farklı düşünmek farklı fikir beyan etmek farklı konuşmak iyidir…Hakaret varsa iftira varsa yaftalama varsa kibirlilik varsa büyüklük taslama varsa…orda bi durmak lazım

  17. Öncelikle Ekrem imamoglu’nun ordu valisine SARF ettiği kelime çok yanlıştı. Bu davranış Ekrem beye hiç yakışmadı. Özür dilemesi ona bir şey kaybettirmez.
    Siyaset de futbol maçı gibidir. Rakibinizin bir zaafı bulduğunuzda, hep oraya odaklanirsiniz. 2 haftadan az bir süre kaldı ve Ekrem imamoglu bu tür olaylarla karşı karşıya geleceğini düşünüyorum.
    Seçim kampanyası 31 mart seçimi ile mukayese edilince daha sakin ılımlı ve aklı selim olarak devam etmektedir. Kim kazanırsa kazansın İstanbulda 16 milyon kişiyi kucaklayacagindan hiç şüphem yoktur.
    AK Parti bütün kozları ortaya koyuyor. Önce imrali açılımı daha sonra Diyarbakır’da Kurdistan ve pekeke açılımı…
    Sayın Binali Yıldırım’ın ağzından çıkan bu cümleler Ekrem imamoglu ağzından çıkmış olsaydı; şimdi belki de Ekrem imamoglu Edirne’de Selahattin Demirtas’in oda arkadaşı olurdu.
    Selam ve dua ile….

Yoruma kapalı.