Seçimin sonucunu -ve yapılacağı tarihi de- OHAL belirleyecek

3
Reklam

Hayata hep ihtiyatlı yaklaşanlardanım. Çalıştığım her kuruma oradan emekli olacakmışım gibi bütün emeğimi sunarken, hep yarın kapının önüne konulacakmış hissini üzerimden atamamışımdır.

Ayıptır söylemesi, çoğu kez olaylar o hissimi doğrulamıştır.

Politikacının tecrübelisi de seçim konusuna ihtiyatlı yaklaşır; uzun yılların gözlemiyle şunu rahatlıkla söyleyebilirim: Seçim zamanında olacakmış gibi çalışır tecrübeli politikacı, bir yandan da her an erken veya baskın seçim olacakmış gibi tedbirini alır.

Doğrusu da budur.

Menderes’ten Erdoğan’a seçim tarihimiz

Çok partili hayata geçtiğimiz 1950 sonrasında yapılan seçimler bu gözlemimi doğruluyor: Ülkemiz Adnan Menderes, Süleyman Demirel, Turgut Özal, en son üçlü koalisyonda Devlet Bahçeli eliyle erken seçimlere gitmiştir.

“Tayyip Erdoğan farklı” diyorlar, evet Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önceki siyasetçilerden pek çok yönden farklılıkları olduğu bir gerçek; ancak 7 Haziran (2015) seçiminden sonra gittiğimiz 1 Kasım (2015) seçimi neydi?

Erken seçim değil miydi?

ABD’de erken seçime izin vermeyen ülkenin siyasi geleneğidir; Avrupa ise bizden pek farklı değil. Avrupa’da da birçok ülkede iktidar partileri gerekli gördüklerinde erken seçime gitmekten geri durmazlar.

Reklam

İlk burada dile getirildikten sonra gazetelerde ve televizyonlarda hararetle tartışıldığını görüp izlediğim konu hakkında, AK Parti sözcüsü Mahir Ünal’ın yaptığı “Erken seçimi düşünmüyoruz” açıklamasını da bu tespitler ışığında ihtiyatla karşılıyorum.

Onun açıklaması bugün için doğru olabilir, ama politikada şartlar çok çabuk değişebiliyor.

CHP’nin her an seçime gidilebilecekmiş gibi tedbirler almakta olduğu belli.

Meral Akşener ile birlikte yeni bir parti kurmak için yola çıkanlar da ellerini çabuk tutsalar iyi olacak.

Parti kurmak İçişleri Bakanlığı’na verilen bir dilekçeye bakar. Sanırım, yeni parti için yola çıkanlar, her an bunu yapacak şekilde kuruluş dilekçesini ceplerinde taşıyor, ancak sağlam bir kuruluş için de tedbirli davranıyorlar.

OHAL tedirginliği

Her an her şeyin olabildiği bir ülkede politikacıların her an seçim olacakmış hazırlığı içerisinde bulunması da doğaldır.

Erken seçim olur mu?

Olabilir de, olmayabilir de.

Reklam

Seçim tarihini erkene alıp almama üzerinde düşünen/lerin şu sıralarda en fazla kafa yordukları konunun, 15 Temmuz hain darbe girişiminin hemen ardından, kısa süreli olacağı bildirilerek ilan edilmiş, ancak bir yılı aşkın kesintisiz devam eden Olağanüstü Hal (OHAL) konusu olduğunu sanıyorum.

Nasıl gidilecek seçime, OHAL ortamında mı, OHAL kaldırıldıktan sonra mı?

Biliyorum, teröre muhatap ülkelerden Fransa da OHAL ile yönetiliyor ve orada cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerine OHAL varken gidildi. Bizde de istenirse seçim OHAL’li ortamda yapılabilir.

Nitekim anayasa değişikliği referandumunu (16 Nisan 2017) OHAL sırasında yapmadık mı?

Yapılabilir, ama OHAL’li ortamda gidilecek seçim iktidarın lehine mi sonuç verir, yoksa?..

Referandumda ‘Evet’ sonucu kıl payıyla alınabildi; özellikle büyük kentlerin tavrı düşündürücüydü.

AK Parti’ye vücut veren, daha kurulur kurulmaz ilgi çekmesini sağlayan, büyük kentler belediye başkanlıklarına sahip oluşuydu; aynı kentlerde anayasa değişikliği referandumunda ‘Hayır’ oyları ‘Evet’ oylarından fazla çıktı.

Sebebi OHAL olabilir mi?

Olabilirse, OHAL’li ortamda gidilecek erken veya zamanında seçim/ler de benzer bir kazaya uğramasın?

İktidar çevresinde “Milletvekili seçimini zamanında mı yapalım, yoksa seçimin tarihini erkene mi alalım?” konusu tartışılırken OHAL konusunun bu bağlamda açılmamış olması imkânsız.

Yanlış anlaşımasın, içeriden haber alıyor değilim

Son yazılarımı okuyan dost çevremden bazıları, erken seçim konusunu erkenden gündeme taşıdığımı görünce, “Sen hâlâ içeriden haberler alıyorsun” demeye başladılar.

Bu yazımı okuduklarında.. ve OHAL konusunun seçim tarihinin belirleyicisi olabileceğini kayıtlara geçirdiğimi fark ettiklerinde.. bu kanaatlerinin iyice pekişeceğinden endişe ederim.

İçeriden haber almıyorum.

Ya ne yapıyorum?

Cumhurbaşkanı, başbakan ve AK Parti ileri gelenlerinin konuşmalarının satır aralarını okuyarak sonuçlar çıkarmaya çalışıyorum.

“Erken seçimi düşünüyorlar, fakat OHAL’li ortamın seçimi ne şekilde etkileyeceği konusu onları tereddüde düşürüyor” sonucuna öyle vardım.

“Tereddütleri varsa OHAL’i kaldırsınlar o zaman” mı dediniz?

Siz ne dediğinizi bilmiyorsunuz.

Üzerinde düşünün diye soruyorum: OHAL’in bulunmadığı ortam seçimde iktidar partisi için daha iyi bir ortam mı olacak?

ΩΩΩΩ

Reklam

3 YORUMLAR

  1. İsrailoğulları Haçlı Seferleri sonrasında zenginleşmeye başlayınca derebeylerle kilise işbirliği ile karşılaştı. Önce derebeyleri yıktı ulusal krallıkları oluşturdu sonra ulusal krallığı yıktı demokratik diktatörleri oluşturdu. Sonra imparatorlukları yıktı müstemlekeciliği icat etti. Sonra ekseriyet seçimi ile partilerle insanlığı yönetmeye başladı. Nasılsa dolarım var. Halkın ekseriyetini her zaman elde ederim varsaydı.
    Bu varsayım başta Türkiye’de olmak üzere her zaman sonuç alınamadı. Dolar her zaman başarılı olamadı. Askerler her zaman Sermaye’yi dinlemediler. Halk her zaman doların arkasından koşmadı. Evetlerde dolara arka çıkmadı. Halk basınla dolduruşa getirildi. Bugün Sermaye demokrasi ile insanlığı yönetemeyeceğini anladı ve yollar arıyor. Sizin anlayacağınız seçimsiz yol arıyor.
    Evetli anayasa işte bu amaçla çıkarılmıştır. Türkiye’de seçim olacak mı sorusuna cevap, seçim hiç olmayacak. OHAL içinde güçlü devlet başkanının parti başkanı olduğu bir ülkede seçim ancak Hitler’in seçimi gibi olabilir. Planlanan ve beklenen budur. AK Parti’nin seçimleri kaybetmesini kesinleştirmek, sonra da seçim yapmama yahut 1946 benzeri seçim yapmaya ikna etme.
    Bu oyunu başaracak mıdır? Sermaye’nin bu oyunu başarması zordur.
    a) Türkiye’de Şemseddin Günaltay tarafından yapılmış bir seçim kanunu var. %10’dan fazla hile yapılamıyor.
    b)Türk halkı demokrasiyi benimsemiştir. Baskı ters tepki verebilir. Hitler yenilmiş ve çökmüş Almanya’yı güçlü bir devlet yapmıştır. Türkiye’de böyle bir durum yoktur. Uzan denemeleri, Anayasa oylamaları, 7 Haziran ve 1 Kasım seçimleri göstermiştir ki Türk halkı oyunu bilinçli kullanıyor. Böyle bir deneme seçimi Sermaye’nin desteği ile olsa da başarılı olmaz.
    c) Türk Ordusu da demokrasiyi benimsemiştir. Eskiden CHP, Özal gibi dayanaklarla hareket ediyordu 2000’den beri milli iradenin emrindedir. Seçimsiz bir Türkiye’yi Türk Ordusu’na kabul ettiremezsiniz.
    d) AK Parti’nin içinde de yarıya yakını demiyorum ama asgari dörtte biri böyle seçimsiz Türkiye’ye izin vermez. Evetlerdeki yanılmam gibi yanılmıyorsam Muhterem Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan da buna izin vermez. Muhalefet de buna razı olmaz.
    O halde çıkış nedir? 2019’a kadar seçime gitmemek ve AK Parti’nin aracılığı ile Akevlerde hazır bulunan geçiş anayasasında partiler arası uzlaşma ile yeni anayasa yapma. Süleyman Akdemir ile çıkardığımız kitapta gerekçesiyle, maddesiyle her şey hazırlanmıştır. Partiler hakemler aracılığı ile bunun üzerinde uzlaşabilir.

  2. AK Parti iktidarlarında ilk erken seçim Temmuz 2007’de olmuştu. Normal şartlarda o seçim Kasım 2007’de olacaktı. E-bildiri seçimin öne alınmasına neden oldu. Kasım 2015 seçimini ne ölçüde erken bir seçim olarak görebiliriz, kanımca tartışılır.
    Erdoğan’ın bir özelliği de kamuoyunun beklentisi dışında hareket etmesidir. Bakanlar Kurulu değişikliklerinde bunu sıkça görmekteyiz. Kabine değişimini ne beklenildiği gibi zamanında yapar ne de ismi tedavülde olan bakanları değiştirir. Bu konularda halkı ve basını ters köşe yapmaya bayılır. Aynı durumun seçim konusuda da geçerli olacağını düşünüyorum. Zaten sizin de yakından takip ettiğiniz üzere parti adına konuşmaya yetkili olan kişiler de aynı şeyi söylüyor.
    Siyaseti iyi bilenler için bir erken seçimin yapılmasının kaçınılmaz olduğu ortada. Hem Meral Akşener öncülüğünde kurulan parti hem de ekonominin durumu bize bunu söylüyor. Lakin tüm bunlara rağmen Erdoğan kamuoyunda erken seçime zorunlu olarak gidiyor düşüncesine fırsat vermeyecektir kanımca. Makul olan 2018’in baharı ya da en geç sonbaharında yapılacak olan bir seçimdir. 2019’a kalacak olan seçim AK Parti için daha elverişsiz koşullarda olacaktır. Parti içi dalgalanmalar, son seneye girildiğinde bir daha seçilme şansı bulamayacak vekiller yüzünden daha fazla artması beklenebilir.
    En iyisi bekleyip görmek;)

  3. Zaten OHAL li seçimler için koydular,onun için kaldırmazlar.
    Refarandumuda oy çokluğu ile değil OHAL ile kazandılar.
    Şimdi seçime gidecekler ama kazanmayı garanti edebilecek mağduriyet bahanesi ariyorlar.
    Ha sahi refarandumdan hayırmi çiktıda bizden sakliyorlarmi? Terör kesilmedide. Hani refarandumdan evet çıkarsa terör kesilecekti ya.

Yoruma kapalı.