Su uyur terör uyumaz; Ankara’da meydana gelen saldırı hafife alınmamalı

10
Reklam

Dün Meclis’in yeni çalışma yılının ilk günüydü. Bu önemli günde milletvekilleri, yeni yasama döneminin açılışında Meclis’te yer alacak, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın içe-dışa mesajlar yüklü konuşmasını dinleyecek, akşamında da bu vesileyle TBMM başkanı tarafından verilen davette devletin diğer kurumlarının temsilcileriyle bir araya geleceklerdi.

Aynı günün sabahı erken saatlerde bir sürpriz gelişme yaşandı: İki militan Kayseri’de çaldıkları bir araçla geldikleri başkentte, İçişleri Bakanlığı binası girişinde kanlı bir eylemde bulundular. Biri nizamiyede bulunan polisler üzerine ateş açarken diğeri üzerindeki bombayı patlattı…

Meclis’in yeni yasama yılı teröristlerin kanlı eylemiyle başlamış oldu.

Canlı bomba olay yerinde öldü, diğer terörist etkisiz hale getirildi.

Pek çok yönden akıl almaz bir girişim bu.

Girişimin ardından ‘‘PKK eylemi’’ açıklaması yapıldığı için, faillerin kimliği ve onları eylem mahalline gönderen örgütün hangisi olduğu resmen biliniyor demektir.

Ayrıca PKK adına da eylemin üstlenildiği duyuruldu.

PKK zaten bu tür olayların ‘olağan şüphelisi’ olduğu için adres herhalde doğrudur.

Reklam

Ancak yine de olaya başka ihtimalleri de düşünerek yaklaşmakta yarar var.

Her şeyden önce, terör örgütleri arasında geçişliliğin mümkün olduğunu akılda tutmakta yarar bulunuyor. Bir örgüt kendisini belli etmemek amacıyla bir başka örgütün militanlarını devreye sokabiliyor. Geçmişte ‘sol’ damgası taşıyan nice eylem aslında ‘sağ’ görüntülü bir örgütün eseri, üzerinde ‘sağ’ etiketi bulunan bazı eylemler de ‘sağ’ ile alakasız, bambaşka amaçlar taşıyan örgütlerin işi olabilmişti.

İtalya’da bir dönemi karanlık eylemleriyle hayatı yaşanmaz hale getirenlerin gerçek kimlikleri ancak yıllar sonra açığa çıkartılabilmişti.

Akılda tutulmasını beklediğim ilk nokta bu.

Bir başka nokta da, hedef alınan devlet kurumunun -İçişleri Bakanlığı’nın- son zamanlarda gündemde olmasını getiren özelliğidir.

Hükümet seçim sonrasında yeniden oluşturulurken en dikkat çekici atama İçişleri Bakanlığı makamına yapıldı. İstanbul valisi Ali Yerlikaya bakan olarak atandıktan kısa süre sonra, daha önce fazla üzerine gidilmeyen bazı olaylar gündemin ilk sırasına tırmandı. Mafya-türü olarak bilinen yapıların üzerine gidilmeye başlandı.

Mafya-türü yapıların kendini en belli etmeyeninin lideri ve bazı iş arkadaşları derdest edildiler. Bu gelişme üzerine ortaya dökülen bilgiler, örgütün devletin hassas kurumlarından isimlerle yakınlığını gösteriyor. 

İtalya örneği bu açıdan da önemli benzerlikler taşıyor.

Reklam

Ankara’daki eylemin ardından bakanın yaptığı açıklamada da, kendisinin mafya-türü örgütlere göz açtırmama kararlığı ile kanlı girişim arasında ilinti kurulması, üzerine resmen ‘PKK eylemi’ etiketi vurulmuş olmasına rağmen, eylem konusunda farklı kuşkulara sahip olunduğunu da düşündürüyor zaten.

Mafya-türü bir örgütün liderinin karga tulumba yakalanması ve adamlarının da tutuklanması, ülkemizde varlıkları bilinen ve muhtemelen yeni bakandan önce üzerlerine gidilmemesinin rahatlığı içerisinde sanatlarını icra eden başka benzer yapıların da tedirginlik yaşamalarına sebep olmuştur.

 Örgütler böyle ortamlarda birbirleriyle işbirliğine giderler.

Uzun yıllar önce bir Türk tetikçi tarafından girişilmiş Papa’ya suikast eyleminin azmettiricilerinin gerçekte kimler olduğu bugün bile bilinmiyorsa, sebebi, eylemin öyle bir işbirliğinin sonucu olması yüzündendir. Eline silah tutuşturup kendisini Roma’ya kadar götüren sürecin arkasında kim/ler/in olduğu gerçeğini muhtemelen Mehmet Ali Ağca bile bizzat bilmiyor.

Önümüzde yine kritik bir seçim var ve böyle ortamlar terör örgütlerinin varlıklarını hatırlatmaları için uygun fırsatlardır.

Kendisini öldürecek kadar fanatik eylemcileri bulunduğunu göstermek terör örgütlerini böyle ortamları kullanmaya yöneltir.

Geçmişte şimdikini andıran ortamlarda da kanlı eylemler sahneye konulmuştu.

PKK veya değil, hangi örgütün eseriyse, dün yaşanan eylemin devamının gelmemesi için her türlü tedbiri almak devletin görevidir.

Umarım, tekrarlanmaması için gerekli bütün tedbirler alınır.

ΩΩΩΩ 

Reklam

10 YORUMLAR

  1. YENİ YASAMA DÖNEMİ VE SALDIRI
    1 Ekim günü TBMM’nin yeni yasama dönemi başladı.
    Saldırı da aynı gün yapıldı.
    Saldırı Kayseri’de bir veteriner katledilerek gaspedilen bir araç ile gerçekleştirilimiş.
    Öncelikle hayatını kaybedenlere rahmet yaralılara acil şifa diliyorum.
    Yeni yasama döneminin en önemli konusu, Cumhuriyetimizin 100. yılı nedeniyle genel af olacaktı.
    Birleri tansiyonun devamlı yüksek tutulmasını istiyor.
    İnsanların normal düşünebilmesini istemiyor.
    Devletin hukuk eksenine dönmesini istemiyor.
    Ülkemizde o kadar at izi it izine karıştı ki, kimin eli kimin cebinde belli değil. Örgütler de kokteyl hale geldi.
    Evet asıl soru ve sorununuza gelelim:
    – Kim bu birileri?

    • Dün birileri koskoca tabelalarını saklama çabasına girdi ve “biz akpartiyiz” dedi😂😂😂

      • Kılıçdaroğlu: “Niye belediyecilik üzerinde fazla durdum? Çünkü, belediyecilik bizim işimizdir. Belediyecilik CHP’lilerin işidir” dedi.

        Yorumlamak benim kapasitemi aşar…

        Abilerim ablalarım yardım edin!..

        • Siyasi parti liderlerinin her dediklerini yorumlamaya kalkarsak işi gücü bırakıp sadece onların dediklerini takip etmemiz gerekir. Oysa ben sadece olaylarla örtüşen açıklamalarıyla ilgileniyorum.

    • Aslında bakarsanız PKK imiş, DAEŞ’miş şuymuş buymuş, taşeronun kim olduğu yalnızca kriminal bir ayrıntı. Zira ‘mesajın’ İçişleri Bakanlığı binasının hemen karsışındaki TBMM’nin açılış törenine yetiştirilmeye çalışıldığı açık.
      27 Mayıs’tan sonra ülkeye dönüş, hapisten çıkış, ABD kuklası devlet kurmak gibi ümitleri hepten tükenen, birbirine düşen malum çevrelere bir moral vermek istediler ama ellerinde patladı.
      Önüne bakan, bölgesel ve küresel çıkarlarına odaklanan, enerjisini ekonomi başta olmak üzere gerçek sorunlarına çözüm bulmaya kanalize eden Türkiye’yi yeniden terörle meşgul edemeyecekler.
      Bu arada oylarımızla parlamentoya soktuğumuz siyasi partilerin, üyesi oldukları TBMM’ye yönelik bu terör eylemi karşısında nasıl tavır aldıkları şüphesiz faile dair bize sağlam ipuçları verecektir. Takip ediyoruz.

  2. Halkın herşeyi ayrıntılarıyla bilmesi gerekmeyen konular vardır.
    Milli güvenlik mesela. Ekonomik tedbirlerin detayı mesela. Nereye rant açılan arsa vb (kanal ist örn) para işleri vs..

  3. İster, siyasi kılıflı örgütlerin saldırısı olsun…
    İster, suç örgütlerine ait bir saldırı olsun…
    Bir ülkeyi huzursuz kılan her saldırı, her eylem o ülkenin düşmanları tarafından korunur, kollanır ve sahneye itilir.
    Bunu böyle bilmeli…
    Ve agâh olup dikkatli gözlerle “dışarı”ya bakmalı!
    Hangi devlet, hangi güç ilişkileri Türkiye’nin seçtiği yolda ilerlemesini istemiyor?
    Kim “Türkiye Yüzyılı” hedefinden derin biçimde rahatsız?

  4. Burada , şahsen benim en çok dikkatimi çeken nokta , bu teröristlerin, Kayseri’de bir veterineri öldürerek gasbettikleri aracıyla Ankara’ya gelip bu eyleme kalkışmalaridır .
    Bir kere bunlar Kayseriye nerden geldi , nasıl geldi , o patlayıcıları nerden temin ettiler , veterineri katledip aracını alıyorlar, Ankara’ya kadar elini kolunu sallaya sallaya geliyorlar ve hiç kimsenin ruhu duymuyor !
    Ben onu bunu bilmem arkadaş , devlet buradaki büyük zaafiyeti açıklamak zorundadır , yayın yasağı koymakla üstü örtülemez !

    • Saldırıda kullanılan aracın Kayseri’den temin edildiği tespit edildi. Kayseri’nin Develi İlçesi Çataloluk Köyü’ne bağlı Avlağa Mezrası’nda yaşayan Veteriner Teknikeri Mikail Bozlağan’ı öldüren teröristler hafif ticari aracını gasp ederek Ankara’ya gelmiş.

      Çataloluk Köyü, Adana sınırında Toros Dağları’na çok yakın. Soruşturma derinleştikçe teröristlerin Suriye’den Türkiye’ye sızan PKK/YPG terör örgütü militanları olduğu büyük ihtimalle netleşecektir.

      Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasında örgüt ismi telaffuz etmese de Suriye’nin kuzeyini işaret etmesi ve “bir gece ansızın geliriz sözü kulaklardan eksik olmamalı” demesi saldırının faillerini de işaret ediyor. Cumhurbaşkanı, Ankara’daki saldırının arkasındaki faillerin bilindiğini ve bunun bedelinin çok ağır bir şekilde ödetileceğinin mesajını açıkça verdi.

      Terör örgütünün 90’larda başlayan ve 2010’lara kadar devam eden o altın yılları geride kaldı. İntihar saldırılarıyla şurada burada bomba patlatarak eski günleri geri getirmeleri imkânsız. Türkiye son yıllarda büyük gelişim ivmesi yakaladı ve büyük bir sıçrama yaptı. Terör saldırılarıyla Türkiye’ye istikamet vermek, siyasete yön çizmek artık imkânsız. Bu gerçeği terör örgütü ve ona güvenen bütün iç ve dış çevreler eminim çok geçmeden kavrayacaktır.

      • Afganistan dan İranı elleri kollarını sallaya sallaya geçen afganlı gençleri gördükçe kendimi sizin kadar güvende hissetmiyorum.
        Kaç tanesi ABD nin Talibana karşı özel olarak eğittiği gençlerden acaba.
        gelenlerin yanında kadın çoluk çocuk yaşlı yok.
        Afganlardan başka kayıtsız kaç tane suriyeli mülteci var.
        devlet yetkilileri bile farklı rakamlar veriyor.
        İstanbul dan kayıtlı oldukları illere gönderileceklerdi şu ana kadar bununla ilgili bir gelişme kamuoyu ile paylaşılmadı.

Yoruma kapalı.