Bizde siyasiler gizemli işler yapmayı, gizemli sözler söylemeyi seviyorlar.
Herhalde bizlerin aklına güvendikleri için…
En son örneği, AK Parti Genel Başkanı da olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğanpartisinin grup toplantısında verdi.
Devlet Bahçeli’nin Kürt sorununa yeni yaklaşımı konusunda görüşünü açıklaması bekleniyordu.
Özellikle de en çok merak edilen, konuşmanın, PKK’nın silah bırakması çağrısını Abdullah Öcalan’ın Meclis’e gelip DEM grubundan yapması ve buna karşılık ‘umut hakkı’ kolaylığından yararlandırılması bölümlerini nasıl değerlendirdiğiydi.
Merak ediliyordu, çünkü her iki teklif de MHP’nin, özellikle de Devlet Bahçeli’nin siyasetteki varlık sebeplerine aykırıydı.
Cumhurbaşkanı konuşmasıyla bu iki konuya açıklık getirebilirdi.
Hayır, getirmedi.
Öcalan adını ağzına almadı bile Cumhurbaşkanı…
Çağrıdan ve çağrının Meclis’e gelinip DEM grubundan yapılmasından da söz etmedi.
‘Umut hakkı’ konusuna da değinmedi.
Devlet Bahçeli’ye teşekkür etmeyi unutmadı ama.
Özgür Özel’e de desteği için takdirlerini iletti.
Aldı mı beni bir merak: Bahçeli’nin günler boyu üzerinde konuşulan tekliflerinin gereği yapılacak mı, yapılmayacak mı?
Eminim, eğer konuşmanın öncesinde bilgilendirilmediyse, ben ve konuya ilgi duyan milyonlarca yurttaş gibi, MHP lideri de, aynı merakı duyuyordur.
AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sorunu çözme formulü, öncesinden bir milim bile değişmiş değil. Sorunun varlığı kabul ediliyor, ancak onu teröristlerle değil milletle çözmekten yana.
Şu birkaç günde yaşananlardan Abdullah Öcalan’ın kısmetine, 43 aydan sonra görüşmesine izin verilmesi sonucu, yeğeninin İmralı’ya gelmesi düşebilir yalnızca.
CHP’nin nasibine ise, daha önce yalnızca Güneydoğu’daki DEM partili belediye başkanlarının başına getirilen ‘kayyum atama’ adetinin, İstanbul/Esenyurt’un CHP’den seçilmiş belediye başkanı Prof. Ahmet Özer’e uygulanması düştü.
Tam anlamıyla gizemli bu durumun çözümü için, Agatha Christie’nin ünlü dedektifi Hercule Poirot’nunki gibi gri beyin hücrelerine ihtiyaç var.
Poirot’luk iddia edemem, ama iyi bir Christie okuyucusu olarak onun tekniğine vakıfım. Gizemi ortadan kaldırmak amacıyla, elde büyüteç şu 15 günde yaşadıklarımızı yeniden gözden geçirdim.
Sonunda hiç değilse kendim için gizemi çözebildiğimi sanıyorum.
Gizemin çözümü, konuşmanın Öcalan, onun Meclis’e gelmesi veya PKK’ya yeniden silah bırakma çağrısında bulunması bölümlerinde değil.
Öcalan, gönderdiği mektup ve görevlendirdiği kardeşi ile, on yıl kadar önce, PKK’ya, “Silahları bırakın” tavsiyesinde bulunmuştu zaten.
Çözüm, Devlet Bahçeli’nin konuşmasının ‘umut hakkı’ ile ilgili cümleciğinde.
Ne denilmişti, okuyalım:
“Şayet teröristbaşının tecridi kaldırılırsa, gelsin TBMM DEM Parti grup toplantısında konuşsun. Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın. Bu dirayet ve kararlılığı gösterirse, ‘umut hakkı’nın kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın.”
Gizemi çözmeme yardım eden cümlecik şu: “Umut hakkıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın.”
Herhalde, Bahçeli kullanıncaya kadar ‘umut hakkı’ kavramını içimizde bilen pek yoktu.
‘Umut hakkı’, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin (AKBK) Türkiye’den yasalaştırılmasını istediği ve bu konuda Ankara’dan gelen itirazların hepsini teker teker reddederek talebinde ısrar ettiği bir düzenleme.
En son, 19 Eylül 2024 tarihli toplantısında, AKBK, Türkiye’ye bir yıl daha süre tanımış.
Son süre.
Nedir ‘umut hakkı’?
‘İdam’ cezası kaldırılınca onun yerini alan ‘ağırlaştırılmış müebbet’ cezasına çarptırılmışlar ölünceye kadar cezaevinde kalmak durumundalar. Cezalarında indirime gidilmiyor, ne sebeple olursa olsun cezaevinden çıkmalarına izin verilmiyor.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) birden fazla gerekçeyle bu uygulamanın yanlış olduğu kararını vermişti. AKBK de üye ülkelerden cezaevlerinde 30 yıl kalanlara böyle bir hak tanınmasını istiyor.
Hükümet herhalde üzerinde çalışılan yargı paketine ‘umut hakkı’ tanıyan bir madde eklemeyi düşünüyor.
Tarife uyabilecek konumda tek bir kişi var cezaevlerinde: Abdullah Öcalan…
Yeni düzenlemeden bir tek o yararlanabileceği için tepkiler gelebilir düşüncesiyle, MHP’den bu konuda yardım talep edilmiş, MHP lideri de yardımı böyle yerine getirmiş olabilir.
Ben bu yazıda yanılma hakkımı kullandım.
[‘Umut hakkı’ ile Türkiye’nin macerasını ayrıntılı öğrenmek isteyenler, Türkiye’yi AİHM’de yargıç olarak temsil etmiş Rıza Türmen’in T24’teki yazısına başvurabilirler.]
ΩΩΩΩ