"Türkiye Kürtleri katledecek" zırvası ile ülkemize gelen ABD temsilcisine inat, safları sıklaştırmak gerekiyor…

24
Reklam

‘Diplomasiden anlamayan diplomat’ diye bir sıfatın yakıştığı nadir diplomatlardan biridir ABD başkanı Donald Trump‘ın geçen yılın başlarında ulusal güvenlik danışmanı olarak atadığı John Bolton.
George W. Bush‘un başkanlığı sırasında bir süre ülkesini Birleşmiş Milletler’de temsil ettiği dönemde de, Bolton, burnunun dikine söylem ve eylemleriyle dikkat çekmişti.
Dış görünüşü bakımından Türkiye’yi ‘yeniden’ kazanma amacıyla çıktığı ziyarette ilk durak olarak İsrail’i seçmesi ve “Ankara’nın Suriye’de Kürtleri katletmesine izin vermeyeceğiz” mesajını oradan duyurması, yazımın girişindeki ‘diplomasiden anlamayan diplomat’ sıfatının Bolton üzerine ‘cuk’ diye oturduğunun ispatı sayılabilir.
O cümle Türkiye’ye olduğu kadar İsrail’deki ve İsrail dışında İsrail’in her yaptığına onay vermeye hazır şahinlere “Merak etmeyin, biz sizlerin yanınızdayız” mesajıdır.
Diplomasiden anlamayan birine ‘diplomat’ denilemeyeceğini, böyle davranıyorsa ‘diplomat’ kimlikli kişinin niyetinin sorgulanması gerektiğini de unutmamamız gerekiyor.

Başkaları katletti, Kürtlere Türkiye sahip çıktı

Türkiye’nin Suriye’deki Kürtleri katletmek gibi bir niyeti olabilir mi?
Kürtler diye adlandırılan etnik grubun yakın tarihte trajik bir kaderi var: Sürekli katledildi Kürtler… Her katil hadisesinde ABD’nin -çoğu kez sessiz seyirci olarak da olsa- bir biçimde rolü var. Buna karşılık, ne zaman zorda kalsalar, Kürtlerin sığınmak için akıllarına gelen ilk ülke Türkiye oldu.
1950 öncesinde Ruslar’dan gördükleri ilgi sayesinde İran topraklarında kurdukları (1946) Mahabad Kürt Cumhuriyeti, ABD’nin İran’la vardığı mutabakatın sonucu ve Sovyetler Birliği’nin desteğini Kürtler’den çekmesi üzerine kısa zamanda yıkıldı. Çok kan dökülen bir sonuç oldu bu.
ABD’nin İsrail’i de kullanarak kışkırtmasıyla Irak’ta baş gösteren Barzani isyanı, İran Şahı‘nın Irak devlet başkanı Saddam Hüseyin‘le Cezayir’de vardığı (1975) mutabakat üzerine kanlı bir biçimde bastırıldı. ABD-İsrail cephesi katliamı sadece izledi.
Dökülen yine Kürt kanıydı.

Halepçe.. Bu fotoğrafı Ramazan Öztürk çekmişti..

Saddam‘ın Kürtlere reva gördüğü muamele ise belleklerde çok taze. Halepçe‘de (1988) kullanılan kimyasal silahlarla 5 binden fazla Kürt hayatını kaybetti.
Bu olayların her birinde, Türkiye sınırları dışında yaşayan ve o ülkelerin gadrine uğrayan Kürtlere Türkiye kucak açtı.
Kürtler her seferinde ABD’ye güvendiler ve her olayda büyük hayal kırıklığına uğradılar.
Tarihi gerçeklerdir bunlar…
Evet, Türkiye’nin bir ‘Kürt sorunu’ var. Kendi topraklarından bir başka devlet çıkmasının önüne geçmeye çalışırken, Türkiye Cumhuriyeti, vatandaşı olan kalabalık Kürt toplumuna, kendilerini daha rahat hissedecekleri bir ortam oluşturmaya gayret de ediyor. Zaman zaman bunu nasıl gerçekleştireceğini bilmez gibi davranıyorsa da, son 15 yıl içerisinde gerçekleşen açılımlar iyi niyetin hakim olduğunun da göstergesi.
Daha ötesinin gerçekleşememesi on binlerce insanın hayatına kastetmiş bir terör dalgasının ülkedeki varlığıdır.
PKK’nın terör eylemleri demokratik açılımların önünü kesiyor.
Benzer bir durumun -yani ülkesinin toprak bütünlüğünü tehdit edecek bir terör dalgasının- bu defa sınırları dışından boy göstermesini arzu etmiyor Türkiye ve bunu sağlamak için de tedbirler alıyor.
Suriye politikasının ana eksenini de bu hassasiyeti teşkil ediyor.
Hassasiyetin zaman zaman fotoğrafın bütününü zedelediğini, görüş zaviyesini kapattığını da kabul etmemiz lazım. Suriye’de iç-savaş çıktığından bu yana Ankara tarafından izlenen politikaların -düz bir çizgi olmadığı için ‘politika’ yerine ‘politikalar’ sözcüğünü kullanıyorum- en büyük zaafı da bu.
Kendi sınırları içerisinde her zaman başını çıkartabilecek bir terör örgütünün varlığı, onunla irtibatını övünç kaynağı gibi kullanan sınır-dışı bir örgüte (PYD/YPG) tavrını da belirliyor Türkiye’nin.
Ancak o tavrın ‘Kürtleri katletme’ yaftasını hak edecek bir boyuta ulaşacağı yavesi tamamen bir yıkıcı propagandadır.

Kürtler Türkler’in nesi olur?

Türkiye’nin bölgemizdeki Kürtler ile olan tarihe dayalı ilişkisi böyle bir duruma izin vermez. Ayrıca bölgedeki geçişkenliği düşündüğümüzde, böyle bir görüntüye mahal verecek herhangi bir gelişme, Türkiye’nin iç güvenliğini doğrudan tehdit edeceği için de akıl dışıdır.
Derdini anlatmada zorlanıyor Türkiye ve bu yüzden art niyetli yıkıcı propagandalara maruz kalabiliyor.
Yıldıray Oğur‘un önceki gün New York Times‘ta (NYT) çıkan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan‘ın makalesinden hareketle bugün isabetle Karar gazetesinde yazdığı gibi, iç politikaya yarasın diye kullanılan dil ve üslup ile NYT makalesine yansıyan serinkanlı dil ve üslup arasındaki çelişki de ülkemizin aleyhine çalışıyor.
İlişkileri iyileştirsin diye ülkemize gönderilen John Bolton gibiler de, kötü niyetle ilişkileri daha da bozmak için, bu durumu kullanıyorlar.

[John Bolton’un Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ilgili saplantılı görüşleri önceki bir yazımın konusuydu.]

Türkiye, Türklerin olduğu kadar Kürtlerin de eşit yurttaşlar olarak katkıda bulundukları bir ülkedir. Bu ülkeyi yönetenlerin Cumhuriyet’in kuruluşu sırasında belirlenmiş dengeyi bozacak herhangi bir davranışa yönelmeleri ve ‘Kürtleri katletmek’ diye yaftalanacak bir girişime onay vermeleri için zerre kadar akılları olmaması gerekir.
Öyleyse ne oluyor?
Donald Trump‘ın “Askerlerimizi Suriye’den çekeceğiz” açıklamasını yaptığı günden başlayarak, ilk bakışta Suriye’ye ait bir niyet olarak görülse bile, bunun Türkiye’yi zor duruma düşürmek amaçlı bir yeni hamle olabileceğini yazıp duruyorum.
Bu oyuna gelmememiz gerekiyor.
Türklerin de Kürtlerin de…
ΩΩΩΩ

Reklam

24 YORUMLAR

  1. Yıldıray Oğur un yazısını referans vermişsiniz ama o yazıda baştan sonra algı
    Erdoğan on NY times a yazdığı yazı baştan aşağı diplomatik ve siz çekilin biz sizin dostunuzun biz hakkederiz yazısı yoksa ABD ye müttefiğiz deyince onların darbe yapmaya çalışan ve tüm kartlarını Türkiye aleyhine oynayan bir devlet olduğu gerçeği kaybolmuyor Türkiye de bunu yemiyor bu sadece Bolton un İsrail açıklamalarına diplomatik bir cevap yani
    Bunu bile Yuldıray Oğur almış ve madem öyle bak ABD sizi yukmaya çalışmıyor siz düşman yaratıyorsunuza getirmiş
    İçerde F tipi yapıtında siz asılsız suçluyorsunuza kadar götürecek yani diplomatik bir yazıyı bile
    Kısaca cımbızla ve slgı yönetimi yap nereye kadar merak ediyorum

  2. Bence bundan böyle Erdoğan Cumhuriyeti ABD yi dize getirir.
    Nasilmi?
    Erdoganin çiçeği burdundaki danismani AMERKALI MARIAM Kavakçi sayesinde.
    Şimdi daha iyi anliyorum… Neyimi?
    A Gül ve ekibini terorist ilan etmelerinin sebebini.
    Sahi Mariam neden babasinin soy adini değilde annasinin soy adini kullaniyor…..?

    • Kendisini tebrik etmiştim ama yanılmışım. Hala Fehmi Bey in yazılarını doğru okuyup yanış yorumluyormuş. Bir de T Cumhuriyeti demeyi bırakmış cesaretlenmiş. niyetini hasıl etmiş. Birtek cumhuriyet var kızım o da Türkiye Cumhuriyeti. Kişiler gelip geçer. Şimdi sizinkiler ele geçirseydi. F Cumhuriyeti mi olacaktı burası.

      • Sayın başbuğum, nurdan hanımın kusuruna bakmayın; kendisi yaşça ya sizden biraz küçük ya da yaşıttır. Bi dediği öbür dediğine uymasa da genellikle tutarsızlık konusunda istikrarlıdır. Onun dışında bi tek çerkes ırkçılığından sapma göstermez! Yoksa bugün sizi yanıltmış değil kendisi; gelişi güzel yazıyor işte, doğal hali böyle yani:) Bazen de vardiyalı falan yazıyorlar, ya da zencisi vardır bilemem… Rahat uyuyun siz!

    • Abdullah Gül terörist ilan edilmiş, bak sen,
      protokollere neden davet ediliyor o zaman? Çok merak ediyorum uydurmadığınız bir şey kaldı mı?

  3. En iyi kürt ,devletine itaat eden ayrılık istemeyen , özerklik,ana dilde eğitim istemeyen kürttür. Cumhuriyet kurulduktan sonra Misakı milli sınırları içinde yaşayan herkes Türktürler ilkesi etrafında bu gün yaşayan kürtler in çocukları kürtçe bilmez bilsede uç beş kelimeyi geçmez. İstanbul da kalabalık akrabalar var çocukları kürtçeyi unutmuşlar. Şimdi asimile ye karşı bir damar canlanıyor bu sorun nasıl çözülecek sorun bu …

  4. Sevgili arkadaşlar ve Sayın Koru Türkiye’nin Suriye topraklarına girmesinin ve girmek istemesinin en büyük sebebi orada yaşayan kürtlerin herhangi bir statü, hak veya kısmi özerklik elde etme ihtimalidir. Çünkü benzer olayları daha önce kuzey ırak referandumunda da gördük. Söz konusu kürtlerin hak/statü elde etmeleri olunca Türkiye komşularla siyasi/askeri olarak çok hızlı bir araya gelebiliyor. Ypg elbetteki sıkıntılı gayrı demokratik ve hatta pkk bağlantısı dolayısı ile terör örgütüdür. Ama Türkiye’ninde kürt meselesini dünyada bilmeyen pek yok artık maalesef..

    • Sn. Kara, kuzey ıraktaki kürdistan yönetimi özerklik statüsünü türkiyenin açık desteğiyle elde etmiştir. Suriye kürtlerinin bırak özerklik statüsü almasını ceplerinde bi kimlikkartları bile yoktur! Türkiye iş bilmez feodallere ve terör örgütlerine rağmen tümüyle kürtlerin yanındadır…

      • Türkiye kuzey Irak Kürt’lerine Hiç bir zaman destek vermemiş oradaki statüyü ABD zoru ile kabul etmek zorunda kalmıştır. Ayrıca Suriy de kimliği olmayan Kürt’ler zamanında Türkiye den kaçmak zorunda olan 300bin civarında ki aslında TC vatandaşı olan kişilerdir yazık ki.

  5. Hep söylüyorum söylemeye de devam edeceğim: Büyük Ortadoğu Projesi çalışmaları ABD ve İsrail birlikte sürdürmeye devam ediyor. Belki biraz ağır gelecek ama; istesek de istemesek de ABD ve İsrail Büyük Ortadoğu projesi gerçekleştirecek. Zaten Ortadoğu Osmanlı Devletinin çöküşü ile birlikte Fransa İngiltere sumurgesi halinde gelmişti. Şimdi de ABD ve İsrail kendi menfaatleri doğrultusunda hareket ediyorlar.
    Kürtlere yeni Devlet kurma hayaliyle avutup asıl amaç: BOP yani Büyük Ortadoğu projesidir.

  6. Kur’an düzeninde çözüm
    Türkiye, Irak ve Barzani hükümetleri ile anlaşmalıdır. İsteyenler Irak’tan Türkiye’ye göç edebilmeli, isteyenler de Türkiye’den Irak’a göç edebilmelidir. Bu iki ülkenin halkları devletlerini seçme özgürlüğüne sahip olmalı.
    Göç edenlerin mallarını hakemlerin taktir ettiği fiyatla devlet satın almalı, diğer devlet yani göç edilen devlet ödemeli. Göç alan devlet bu meblağla göç edenleri yerleştirmeli.
    Türkiye yüz lojmanlı apartmanlar yapmalı ve göç edenleri Türkiye’nin değişik yerlerine yerleştirmeli.
    Beş sene sonra eğer Türkiye’ye göç eden Iraklı çok ise o nispette toprağı Irak Türkiye’ye vermelidir. Eğer Türkiye’den Irak’a göç eden çoksa Türkiye o kadar toprağı Irak’a vermelidir.
    Böylece iki ülke halkı istediği devlette yaşama şansına sahip olmalıdır. Benzer işlemi Suriye ile de yapabiliriz.
    Türkiye’ye gelmek isteyen Iraklı ve Arapları Türk olarak kabul eder ve ülkemizin yapısını onlarla zenginleştiririz. Bizi istemeyenleri de ülkelerine göndeririz. İçimizde sorun çıkarmalarını önleriz. Aramızda sınır çekişmesi de sona erer.
    İnsanlık barış düzenine gidiyor. Devletler savaşla değil barışla kurulacak veya yıkılacak.

    • Önemli bulduğum bu konuda fikrimi ifade etmek isterim:
      Allah’ın kulu, insan marka müslüman olmak veya Allah’ın kulu müslüman marka insan olmak yetmiyorsa Kürt olsan ya da Türk, neye yarar? En nihai analizde bu coğrafyada içinde yaşadığımız Evreni var eden Allah’ın DiNİ’ni layık olduğu evrensel seviyede temsil etme heyecanı aklı başına gelmiş Türklere de yeter Kürtlere de. Akıl-İman sentezi seviyesinde Allah bilinci, müslüman toplum genelinde yıkıcı bir güç (buna terörizm de diyebilirsiniz) veya ortada bariyer teşkil etmesi halinde etnisitenin her türlüsünü yerle bir eder; hem teoride ve hem de pratikte. Kuran’ı Kerimde ve Allah katında her kutsal kitab kırıntısındaki ayetlere göre şeytan vardır. Bu dürttükçe, etnik sorunlar alevlenecek ve ateş bacayı saracaktır. Esasen şeytan bunun için vardır.
      Her cins etnisitenin, şeytanı değil de birbirini düşman olarak gördüğü anda Allaha kulluk bitmiş, şeytana kölelik başlamıştır.
      Kuran proaktif olmayı tembihliyor, 2*2 = 4! Bu tür zorca konularda ilahi bilgilerden fikir ve ilham alarak kürt sorununu ulkemizde radikalleşmekten korumalı. Bu gelecek nesillerin haklarini devamli gaspedecek potansiyelde kronik bir sorundur. Tarihi olarak bu sorunu aşabildik mi? Hayır! Sayın Karagülle hoca proaktif olmanın bir çözüm örneğini vermiş. Ve gayet makul. Kuran zengindir-Kuran engindir. Başka çözümler de olabilir. Kuranı Kerime bakılırsa başka çözümler de üretilebilir. Şüphesiz, daha geniş kapsamlı çözüm komşu ülkelerin katılımıyla da olur. Ancak bu konuda her ülke “peki o zaman, elini taşın altına koy, rolünü oyna” dendiğinde, taze bir gelin gibi “benim yerin dar” der gibi nazlanmakta, çözümü uzun vadeyle zamana bırakmaktadır. Bu ise meydanı kısa vadede müslüman olmayanlar icin bir fırsata dönüştürmüştür. Teknoloji üstünlüğüyle bir dereceye kadar kontrol edilebilen bu zaman aralığı ise İsrail ve ABD planlarına adeta gebe durumdadır. Müslümanlar olarak bizim bu iç işlerimizde onlar bize örnek olamaz. Biz onlara örnek olmakla mükellefiz.
      Yani ya Allah’a kulluk,
      Ya da şeytana kölelik..
      Tercihiniz, varlık sebebiniz,
      Bu görüşe ne dersiniz siz?

  7. Kimlerin nasıl gördüğü ya da nasıl göstermek istediği hiç önemli değil artık. Çünkü bu devlet Kürt vatandaşlarına onların tümünü terörist olarak görmediğini anlattı, gösterdi ve ikna etti, önemli olan budur. Bu yüzden abd destekli terör örgütünü ülkeden ve ülke dışından kazıma gayretlerinde, Kürt vatandaşlarımız devletin haklılığını takdir ediyor ve destekliyor. Birilerinin göstermeye çalıştığı gibi hükümet de abd ye ne inanıyor ne kanıyor ne de güveniyor. Sadece gerektiğinde uluslararası ve reel politika gerçekleri sebebiyle planlarında günün ve konjonktürün gerektirdiği ayarlamaları yapıyor. Diplomatik oyun kurmayı beceriyoruz artık. Kim nasıl göstermeye çalışırsa çalışsın Türkiye iç ve dış sorunlarını kendi halkının yararları doğrultusunda çözmeyi becerecek, kimsenin uşağı ve maşası olmayacak bir konuma geldi çok şükür. Tabii kimse birilerinin bunu kolayca kabul ve ifade etmesini beklemiyor.

  8. Trump, her ne kadar bir güne, ortalama on beş yalanı sığdıran biri olsa da, bugün söylediğini yarına kalmadan değiştirse de, bir ticari kişilik olarak o da dünyayı okuyabiliyor; Ortadoğu’da bu saatten sonraki gelişmelerin ülkesi lehine olmadığını biliyor ve ülkesinde bunun, iç politika malzemesi olarak aleyhine kullanılacağına da kanidir.
    Suriye’den çekilme kararını Trump, Erdoğan ile görüşerek açıklaması da tek başlarına alınmış bir karar olmasa gerek, lakin Trump bunu yaparken, ülkesinin diğer Amerikasından mal kaçırır gibi bir fırsat olarak gördü ve seçim döneminde sözünü vermiş olduğu kararını açıkladı.
    Pentagon ise, Trump ile Dışişlerinin birlikte aldığı bu kararı sindiremedi ve sanırım Bolton ve ekibini de ayartarak çekilme kararının üzerine yatmaya çalışıyor. Bu yüzden kendilerince insani(!) ve fakat sonuç alma adına böyle bir cinneti Türkiye’nin üzerine yıkmaya çalışıp gündem oluşturuyorlar.
    Malumdur ki Türkiye’nin, tarihi ve sosyal misyonu ve müktesebatı dahilinde insani(!) olma noktasında, değil ABD ve Avrupa, bölgesinde bile ”eline su döke(bile)cek” başka bir ülke dahi yoktur. Bu, bizim milli ve dini bir hasletimizdir.
    Safları sıkılaştırmaya gelince: Safların eskisinden -yakın zamandaki geçmişten- daha da sıkı olduğunu müşahede ediyorum. İki-üç yıl öncesine oranla şimdi, Kürt halkı, bölgedeki gelişmeleri de dikkate alarak akılcı davranıyor ve milli ve manevi değerler potasında bir ülke tahayyül ederek örgüt ve kullanıcıları
    ile arasına mesafe koyuyor. Bunu yaparken de CHP, MHP ve sol tandanslı ”ulusculuk” söylemleriyle değil Erdoğan’ın meşrebindeki dini ve muhafazakar etiketi baz alıyor.
    MHP ve AK Parti koalisyonu bunu göreceli olarak zayıflatsa da Kürtler Erdoğan’a ve onun meşrebine hala güven duyuyorlar. Menfi milliyetçilik söylemleri, yolsuzluk, yalan, sözünde durmama, kaynakları çarçur etme ve ekonomide ki geri gidişle bunu zayıflatmamak gerekir.
    Neticede, biz bir milletiz, et ve tırnak gibi; ama tırnağımızı çekerek bize işkence ediyorlar.
    Allah selamet versin; Taha Akyol bir oturumda şunu söylemişti: Türkiye’nin bölünme değil, ”bölünememe” sorunu var.
    Bolton’un seyahati ve Kürtlere güvence istemesi, bunu bahane ederek, İsrail’in mızmızlığına bir çare bulmak ve PYD/YPG’yi biraz daha da kullanmak.
    Buna direnmeli…

  9. Fehmi bey, Siz zaten bugünlerde yaşananları önceden yazmiştıniz.
    Bazı okuyuculaliriniz Sizi bir yazar olarak değılde muhalefet lideri gibi sizi eleştiriyorlardı.
    Bizde bu zihniyet olduktan sonra! idarecilerimizi, Trump gibi menfaatçı ve yalancilar her zaman aldatir.
    Allahtan Trump’a BİZİMKILER hariç! ABD li politikacilarda dahıl diğer devletlerin liderleri ve politikacilari inanip güvenmiyorlarda dünyayı pek kariştiramiyor.
    MAŞALLAH adam sanki yalan makinesi ve Adem Aleyhiselama secde etmeyi red eden iblisin kardeşi.
    Kürtler Bediüzaman Saidi Nursi Hz, örnek alsalar! Trump olsun İran olsun kimseler onlari kullanamaz.
    Aslinda Kürtlerin 1 numaralı duşmanı İran.
    Batılilarda onları kullanarak, Türkiyenin beceriksiz ve koltuk sever politikacilari sayesinde, nerdeyse bir asırdır, batıli ülkelerın ve Iranin ekmeyine yağ süriyorlar.
    Onların oyunlarinı bozabilecek Türkiyenin başina Akilli ve koltuk sevdasi olmayan Kürt kökenli bir lider gelse iyi olur.
    Şimdiki yoneticilerin görevleri! Milleti bölüp, dostlaride düşman etmek olduğu içın tavsiye ve uyarilara karşı kulaklarına kurşun dökmuşler.
    Trumpin kazandiği gün zafer kazanmiş gibi sevinenlerden hayirlara vesile olacak birşey beklemek saflık olur.

    • Saidi nursi hazretlerinin adını sömürmeye hala doyamamışız bakıyorum! Kürtleri bilmem ama bediüzzaman hazretlerini örnek aldığını iddia eden haşhaşilerin geldiği son durum ortada:) ırak gibi türkiyenin tepesine de havadan bir kürt cumhurbaşkanı konsa (hemi de akıllı ve koltuk sevdası olmayanından:) tabii ki tadından yenmezdi, ama nerdeee… Selocan mapus damında “seni başkan yaptırtmayacaaaz!” diye böğüre dursun; yorumcu zeki de lider diye apoyla idare etsin artık:) Haksız mıyım nurdan?

    • Nurdan ilk defa Fehmi Bey’in yazısını doğru okuyarak farklı yorum yapmamış. Vay be, bir de T Cumhuriyeti gibi bir ifade kullanmamış. Kendisini tebrik eder, Allah zihin açıklığını bol eylesin

  10. pkk/ypg yi ”kürtler” olarak tanımlamamak gerektiğini bu yorum köşesinde sokaktaki insanlar olarak bizler bile kaç defa yazdık, çizdik. bazıları dikkatsiz ise de bazıları son derece dikkatli ve bilinçli olarak, altını çizerek bu terör örgütlerini kürtler olarak tanımlıyor. amacı da hep yazdık çizdik. sonrasında hedef şaşırtmaca oynuyorlar, teröristleri değil, masum kürt halkını tsk nın katlettiği yalanını yayıyorlar. burada bile bunlardan var. bu yorum köşesinde bile fitne-fücur yayıyorlar. lakin nereye baksanız aynı cümleler, aynı hedefler…artık tanımamak mümkün değil. aynı nefret, aynı öfke, aynı Erdoğan düşmanlığı, aynı kendi milletini karalama, aşağılama, tc diye betimleme, aynı suçlamalar. bir tornadan çıkmış gibi. aynı haberleri paylaşıyorlar. kimi dışardan yetişiyor, kimi içerden. sizin hangi konudan bahsettiğinizin önemi yoktur o yine konuyu kendi nefret objesine taşır. ateş sadece evlerine değil, yüreklerine de düşmüş. ne kadar yazık.
    her yorumumda yazıyorum, hala itiraz edenler oluyor, kasıtlı değilse enteresan.
    kürtler bizim eşimiz, dostumuz, arkadaşımız, kardeşimiz canımız, ciğerimizdir. tarih iki tarafında birlikte olduğumuz zaman kazandığımızı, olmadığımız zaman kaybettiğimizi gösteren sayfalarla doludur. bugün ulus devletlerin tamamı tehlike altındadır. bir kürt devletinin oluşması zor, yaşaması ise imkansızdır. kurdurulan devlet, yıkılmak için kurdurulmaktadır. israilin amaçlarına hizmet etmektedir, öyleyse neden? bunu dağdaki çoban da bildiği halde pkk ve ypg de olan kişileri kürt diye tanımlamak nasıl mümkün olabilir? doğrusunu sağduyulu kürt halkı bilmektedir. hdp nin sokak çağrılarına uymamış, devletine kırgın olsa da sağduyudan ayrılmamıştır. onlara çok şey borçluyuz.
    fehmi beyin bugünkü yazısı değerli bir yazıdır. işaret ettiği noktalar son derece önemlidir. içerde aklı başında herkesin safları sıklaştırması gerekir, abd nin de batının da alicengiz oyunları bitmez. ve içimizdeki fitnefucur amerikalılara da dikkat edelim.

Yoruma kapalı.