Ülke bugün böyle.. Yarın iktidar değişirse her şey bugünden ne kadar farklı olabilecek?

20
Reklam

Dün bir gazete kocaman harflerle manşetinden şunu duyuruyordu:

“Suça bulaşmış ‘binlerce’ polis sokaklarımızda dolaşıyor.”

Bugün de bir başkasının sıra sıra polis şapkalarının yer aldığı kapağından duyurduğu haber şu: “Suç mücadelesi yapanlar arasındaki suçlular.”

Hemen tahmin edebileceğiniz gibi, o manşeti atan her iki gazete de bizim ülkemizde çıkmıyor. Suça bulaşmış binlerce polisin sokaklarında dolaştığı ülke de Türkiye değil. Ülke İngiltere, gazeteler de günlük satışı 1 milyon olan Daily Mail ile 400 bine yaklaşan Daily Telegraph… [Kapak bu yazının tepesinde, manşet de yazının altında.]

Gazetelerin ikisi de muhafazakar yazarlara sahip, İngiltere’de iktidarda Muhafazakar Parti bulunuyor.

Gazetelerin manşetlerinden duyurdukları, ülkedeki yanlışlıklara dair ilk ve tek haber bu değil. Ülkenin emniyet müdürünün görevden ayrılmasına kadar varacak eleştirel manşetleri hafızalarda canlı her ikisinin de. Boris Johnson’u istifaya sürükleyen skandalları okurlar gazetelerinde gün be gün okuyabildiler. Liz Truss’ın başbakanlıkta ömrünün 40 günle sınırlı kalmasını getiren süreçte de, Guardian ve benzeri muhalif gazeteler kadar, onlar da etkili haberler ve yazılarla okurları karşısına çıktılar.

Orada bir süre yaşadığımdan bilirim: İngiliz halkı için polis evin çocuğu mesabesindedir. Gazetelerin okuru olup da, güvenliği sağlamak için sokakta görev yapan polisler arasından birilerinin ‘suça bulaşmış’ olduğu haberinden hoşlanmayanlar mutlaka vardır.

Belinde silahı bile yoktur İngiliz polisinin…

“Vay, ülkenin polisine nasıl töhmette bulunursun” diye dünkü bu haberlerinin sonrasında gazetelerin üzerine gitmeyi düşünen olmuş mudur? Kral? Başbakan? İçişleri bakanı?

İçişleri bakanı Suella Braverman bunu düşünecek durumda değil zaten. Daily Mail ile Daily Telegraph‘ın da aralarında bulunduğu gazeteler -neredeyse bütünü-, yeni bakanın kısa süreli önceki görevi sırasında sergilediği yönetim anlayışını şiddetle eleştirerek, kendisinin o göreve layık olmadığını okurlarına duyurmakla meşguller.

Kadın politikacının yanlışlığı, ‘gizli’ bir belgeyi görüşünü almak istediği bir milletvekiline göndermesi ve bunu yaparken resmi e-posta adresini değil kendi özel e-posta adresini kullanması…

Liyakat ölçüsü arasında devletin kurallarına uygun davranmak da var o ülkede.

Konu neden dikkatimi çekiyor?

Şundan: Bizde olduğu gibi, kendilerini partilere yakın hisseden gazeteler ve o gazetelerin manşetini atan yöneticiler ile görüşlerini onların sayfalarından paylaşan yazarlar İngiltere’de de var. Onların konulara gazetenin manşetinden veya köşelerinden eleştirel yaklaşımı, politikacıların hoşuna eminim orada da gitmiyordur. 

Gazeteciler ile politikacılar arasındaki fikir yakınlığı, yanlışlıklar karşısında susma, olanı görmeme sonucu doğurmuyor.

Politikacılar kendi görevlerini yapıyor, gazeteci milleti de kendi görevini…

Polis de, görevini yaparken, emirlerini yerine getirmekle mükellef olduğu politikacıların yanlış yaptıklarında kendilerini korumayacağını, onlarla fikir yakınlığı bulunan gazetecilerin de yanlışlıklarını manşetlerinden duyuracaklarını biliyor.

[Gazetelerin manşetlerine konu olan polislerin bulaştıkları suçu da yazayım: Bir cani iki genç kadını hunharca öldürüyor. Cinayet mahalline gelen iki polis kanlar içerisinde yatan kadınların fotoğraflarını çekip sosyal medya hesaplarından yayınlıyor. Bizde olsa “Kabahat” denilip geçiştirilecek bir olay yani.]

Haberleri değişik kanallardan izleyen, çeşitli günlük gazeteleri de göz hizasında tutan herkes, bizdeki durumun, oradaki ile taban tabana zıt olduğunu biliyor.

İktidara yakın bilinen gazeteler ile TV kanalları ve onlarda görüş açıklayanlar, her olaya “Bunu ele alır, haberleştirirsek bizimkiler ne der?” kuşkusuyla yaklaştıklarını belli ediyorlar. O tür gazeteleri okuyan, gelişmelerden bilgi sahibi olabilmek için yalnızca  belli kanalları tercih eden insanlar, nice önemli olaydan bu yüzden habersiz kalabiliyorlar. Gazete okudukları ve TV izledikleri halde Sedat Peker adını hiç duymamış pek çok insan bulunduğundan eminim.

Tersi de doğru bunun. 

Muhalefete yakın gazeteler ile TV kanalları da, okurları ve izleyicileriyle, madalyonun yalnızca tek tarafını paylaşıyor. 

Böyle bir ülkede birileri, kendi alanlarına giren konularda, kurallara sıkı sıkıya bağlı kalarak, yasal sınırlar dışına çıkmadan görev yapıyorlarsa, onları alkışlamak gerekir.

Politikacılar, devlet görevlileri -memurlar- ve medya mensupları arasında olması gereken ilişki biçimi, ülkelerde işlerin doğru-yanlış gitmesini belirler.

Çoktandır bizde, politikacılar “Yanlış yapanı haberleştirmeden, haklarında yazmadan önce bize bildirin, gereğini yapalım” diyor, devlet adına hareket edenler anayasa ve yasalarla belirlenmiş kurallar yerine politikacıların ağzına bakarak görev yapıyor, gazeteci tayfası da gelişmelerden işlerine geleni görüp diğerlerini es geçiyorlar.

Yanlış da olabilirim, ama gözlemlerim bu yolda.

Böyle bir ülkede işlerin düzgün gitmesi beklenemez.

Konuyu iktidar-medya ilişkisi üzerinden ele almış görünsem de, beni bu yazıyı yazmaya sevk eden, ilk seçimde iktidara gelmeyi bekleyen muhalefetin de, bekledikleri olur ve devlet yönetimini ele alabilirlerse, bugünkünden farklı bir işleyişte bulunacaklarından fazla emin olmayışımdır.

İktidarın medyası var.

Muhalefetin de medyası var.

Politik yelpazenin her iki tarafı -iktidar ve muhalefet- benzer davranışlar içerisindeler. İktidar değiştiğinde -değişirse- sadece şahıslar değişmiş olacak, bugünün iktidar medyası neleri öne çıkartıyor ve neleri gözlerden saklıyorsa, yarınki iktidarın medyası da aynen öyle yapacak.

Politikacılar da kendilerinden öncekilerin “Benim memurum” ve “Benim gazetecim” arayışını ve ayrıştırmasını devam ettirecek.

Ne yapayım, gelişmeleri izliyor ve insanları gözlüyorum, bana öyle olacakmış gibi geliyor.

O zaman?

Bir süreliğine iktidarın anlayışının değişmesini bekledim, şimdi de muhalefetin topluma daha fazla güven telkin edecek bir ilişkiler biçimi benimsemesini bekliyorum.

Hem de, “Böyle gelmiş, böyle gitmez” anlayışı hakim hale gelene kadar ülkenin içinde debelendiği kısır döngüden kurtulmasını beklemenin hayal olduğunu bile bile.    

Yine de beklemeye devam.

ΩΩΩΩ

Daily Mail’in dünkü manşeti..
Reklam

20 YORUMLAR

  1. İyi beklemeler…
    1- Yazarımıza (Bekleyen/sabreden derviş çatlamış ölmüş)
    2- KK severlere (Altılı Ganyan Masasının hiç yarış kazanamayanı-yine nal toplayacak)
    3- Reis severlere (Demokrasi amaç değil araçtı- amaç gerçekleşti/gerçekleşmek üzere; batan gemide hep birlikte boğulacağız)
    4- TC severlere (Lafla peynir gemisi yürümez)
    5- Laftan anlamayanlara (TC’nin selası gece yarılarında verilmişti, duymadınız mı?)

  2. Tarih tekerrür ediyor işte:
    Başbakan astıkları 27 Mayıs Darbesi’nin ardından bebek ve köpek davaları gördük biz. “Tonlarca altınla kaçacaklardı” denildi. Gençlerin kıyma makinalarında katledildiği yalanları atıldı.
    Bu günün dünden tek farkı, toplum dirençli artık!

    • Soru bu ? Bugün eğer merhum Adnan Menderes tekrar yargı önüne çıksa idi akape ve vatancıların ağırlıkta olduğu bir hakimler, savcılar silsilesi acaba hangi cezayı uygun görür ve sizi buraya tıkan güç böyle istiyor derken neyi kast ederlerdi? Acaba!

      • 15 temmuz akşamı bu cevap verildi.
        Bir daha asla halkın adamlarını kimse yargılayamayacak.
        Haçlıların kuacağındaki piyonlarda vatansız olarak ABD de nalları dikecek

  3. İngiltere ülkelere kimaysal iftirası atıp sonar işgal etmeyi iyi bilir .Bakınız Irak.
    Yakın zamanda atılan “Tğrk ordusu kimyasal kullandı” ,”Türk devleti uyuşturucu ticareti yapıyor” ifitiraları masum değil.
    Her ne kadar yazar “polisin içinde suçlular var” gibi okun ucu hiçkimseyi göstermeyen bir boşluğu gösteren ve muhakkak doğruluk payı da olan ,aslında haberin içeriğine yöneltilmek isteen bir başlık ile , “Türkiye uyuşturucu ticareti yapıyor” direk TC hedef gösteren ifitrayı aynı kefeye koymaya çalışıp olayı araştırılsun belki vardır bandına çekmek istemiş.

    suçlana belli ,suç yenilir yutulur değil,bilgi belge yok.

    Bu başlıklar Irak ta kimayasal silah var ,işgal altyapısınn bire bir taklitleri.Failleri ,destekçileri , kullanılmaya hazır işbirlikçileri aynı.

    da Türkiye Irak değil.

  4. İktidar yandaşları iktidarın suçlarına getirilen eleştirilere cevap dahi vermiyorlar. En iyi defans saldırıdır modundalar ve sabah akşam muhalefet eleştirisi yapıyorlar ve yazarı da eleştiriyorlar. Sanki muhalefet yada yazar icraatın başında. Siz eleştirilere cevap verin. Ülkede bu kadar mafya, uyuşturucu şebekeleri, suç odakları, yolsuzluk ağları cirit atıyor. Her taşın altından pislik çıkıyor. Nerede savcılar, nerede mahkemeler. Hepsinin tepesinde bir kişi var. Kendisi öyle söylüyor. Bu kadar ülkeyi pislik ve müsilaj götürürken, sorumlu da bir kişiyken yapılacak belli. Kıral çıplak diye bağıracak herkes ve bu gerçeği herkesin gözüne sokacağız.

    • Kemal Bey aday olacak. Ama Özgür Özel bir açıklama yaptı benim bile aklım karıştı!
      ‘Kemal Bey ufacık bir sorun olsa fedakarlığı seçer’ dedi.
      İyi de ortada ufacık değil kocaman bir sorun var. Meral Hanım, Kemal Bey’in aday olmasını istemiyor.
      Neyse. CHP’ye, İP’e gönül verenler düşünsün. Ne adayları belli, ne projeleri.
      Otomobili üreten Üsküdar’ı geçti.

  5. “Suç mücadelesi yapanlar arasındaki suçlular.”
    KİLİSE PERSONELİ DE BUNLARA DAHİL MİDİR?
    YANİ İNSANLARA EMRİBİL MARUF NEHYİ ANİL MÜNKERLE VAZİFELİ VATİKAN ÇALIŞANLARI ARASINDA ALIP GİDEN YÜZ KIZARTICI SUÇLAR DAHA MI AZ ÖNEMLİDİR?
    YA DA ÜLKEMİZDE SUÇA BULAŞTIĞI İÇİN YARIM KALAN HATİMLERİNİ MAPUSDAMINDA TAMAMLAMAK DURUMUNDA KALAN BİNLERCE ÜNİFORMALI TOSUNCUK HAKKINDA YAZMANIZA ENGEL OLAN NEDİR Kİ?

  6. Vaaayyy.. ki ne vay !
    Devletin polisi nasıl bu şekilde suçlanabilir !
    O gazetenin emniyet ve dahi candarma tarafından mahkemeye verilmesi gerekir .
    O da yetmez , derhal maliye müfettişleri gönderilmeli!
    Mahkemece yayın yasağı getirilmeli !
    Hatta emniyet tarafından gazete binası abluka altına bile alınabilir!
    Yani bu Ingilizler de çok vurdumduymaz adamlar vesselam .
    Aslında son paragrafta Fehmi Bey zaten teşhisini de koymuş; ‘ ülkenin içinde bulunduğu kısır döngüden kurtulmasını beklemenin hayal olduğu ‘ ne yazık ki gerçeğin taa kendisidir !
    Ama Türkiye Yüzyılı bize büyük ümitler de vadediyor , biz de içini doldurduk mu tadından yenmez gari !

  7. Bana göre bu ülkede muhalefetin en çirkini, en rezili, en omurgasız olanı yapılıyor. Bir hükümetin icraatını eleştirebilirsiniz. Ama işi tutup da bu ülkenin en fedakar, en cefakar, en kahraman kurumları olan asker ve polise getirip, onları kara çamurlarla sıvamaya getirirseniz, her bilinçli vatan evladı gibi ben de karşınıza dikilip, “Orada durun bakalım!” derim.
    Daha Türk Tabipler Birliği Başkanı Fincancı’nın Türk Silahlı Kuvvetleri’ne “Kimyasal silah kullanıyorlar” diye attığı çamurun izi kurumadan bu kez CHP Lideri Kılıçdaroğlu sahneye çıkıp Türk Polisi’nin uyuşturucu baronlarıyla işbirliği yapıp “hazineye katkı sağladığını” iddia etti.
    Sizin sırf siyasi menfaat sağmak için yerden yere vurduğunuz, iftiralara boğduğunuz asker ve polis her sabah evden çıkarken ailesiyle helalleşiyor, haberiniz var mı? Kafasında üç paraya ev geçindirme kaygısı, lojmanda yer bulabilme endişesi ile kahpe kurşunların önüne atıyor kendisini… Sayın Kılıçdaroğlu, bu rezil iftirayı seslendirirken, daha 10 gün önce uyuşturucu satanlarla girdiği silahlı çatışmada şehit olan polis ve onun geride bıraktığı acılı ailesi hiç aklına gelmedi mi? Hiç kimseden, hiçbir şeyden utanmıyorsan, bari onlardan utansaydın…
    Bir gün hakimlere, öbür gün askerlere, diğer gün polislere iftira atmayı muhalefet sayanlara soruyorum: Sizce “vatan haini” kime denir? Cevabınız var mı?

    • bu iftiraları atanlari öyle gayri ahlaki düzmece videoların içine koyup fikir özgürlüğü diye servis edeceksin ozaman anliyacaklar .
      Çamur at izi kalsın mantığını.
      Adam ülke yönetmeye aday yediği naneye bakin .
      Bu işi iyi biliyor başkan olmak için çektirdiği otel odası klibinden belliydi.
      Sonra da helalledecekmis
      !!!

    • Muhalefetle de iş bitmiyor. Ülkede doğru dürüst medya olabilseydi bu suç şebekeleri daha iyi incelenebilir ve suçlular daha kolay ortadan kaldırılabilirdi. Bu ülkede muhalefetin ve medyanın da görevini bir kişi, Sedat Peker, üstlenmeye kalktı bir süre. Bir mafya baronuna kaldı işler. Başına gelmeyen kalmadı. İddialarının üstüne bile gidemediler. Çok açık suçlar ve suç ağları ayan beyan ortada olduğu halde. İşin içinde siyasiler, medya, iş adamları, asker, polis, istihbarat, iç dış tüm bağlantılar ortada. Savcıların elini kim tutabilir zannediyorsunuz. İddiaların hedefindeki eski iç işleri bakanı mafya baronları ile gazetelere poz veriyor bu ülkede. Bu baronlardan bir tanesini iktidar ve ortağı hapisten çıkarmak için kanun çıkarıp hırısız katil kim varsa saldılar hapisten. Yani hangi birisini sayalım. Herşey gözününde oluyor. Şimdi söyleyin, kim vatan haini. Susanlar bence. Ve bu düzeni koruyanlar.

  8. Türkiye’nin kaderini değiştiren seçimin üzerinden 20 yıl geçmiş. Bu 20 yılda pek çok değişim yaşandı. Değişmeyen tek şey, “muhalefetin siyaset yapma tarzı” oldu. Kendileri açısından büyük ama Türkiye vizyonu açısından küçük hamleleri birbirini izledi. İşin en vahim yanı ise iktidar olma uğruna yaslandıkları odaklarda ve siyasetin zehirli dilinde düğümlendi. Milletten ziyade, millete rağmen Türkiye tasarlayan çevrelerle -FETÖ, HDPKK, derin ABD, AB büyükelçileri vb.- işbirliği arayışı hiç bitmedi. Her seferinde -şükür ki- hüsranla sonuçlandı.

    • Unutmayalım hiç bir başarısızlığın bahanesi olamaz. Siz de biz de biliyoruz ki bu iktidar başarısız. Her alanda duvara toslamış bulunuyor. Şimdi istediğiniz kadar bahane uydurun, dış güçler deyin, içerdeki hainler deyin. Sonuç değişmiyor. İktidar başarısız. O halde demokrasilerde yapılacak belli. At değiştiriyorsunuz. Bu kadar basit. Muhalefet de başarısız denek saçma. Onlar icraatın başında değil. Görevleri iktidarı eleştirmek o kadar. Bundan memnun olmamız lazım. Yoksa alternatif kalmaz. Aynı köhne düzene ve aynı beceriksiz iktidara mahkum kalırız. İyi ki öyle değil. Alternatif çok. Hadi o zaman seçelim ve yola devam edelim. Alternatifler bizi bekliyor. Bu at değiştirmeyi sık yapabilseydik aynı istasyonda bekleyip durmayacaktık. İktidar da kendini yenileyebilecekti muhalefette. Ama iktidar öyle bitkin düştü ki artık kendini de ülkeyi de bitme noktasına getirdi. Bu durumda atlara ne yapıyorlar biliyorsunuz. Yazık halbu ki. Ülkemiz siyasi parti çöplüğünden geçilmiyor bu sebeple.

      • Ender bey “Görevleri iktidarı eleştirmek o kadar.” demişsiniz de; sorun da orda zaten, eleştiriyi bile adam gibi yapamıyorlar, o kadar beceriksiz bir muhalefeti kim naapsın?

  9. insanların canını malını korumak! değil belkide.
    yada 🌞 batmayan güneşin korunmaya ihtiyacı yok! 🤗, olabilir mi?
    böyle gelip böyle gitmek yada
    kısır döngüden kurtulmak..
    -basit gibi görünse de bazı şeyler yapmak gerekir bu seviye değişikliği için:
    -siyasetin giderlerini ayarlamak düzene sokmak
    -kamu da para yatırmak transfer ödeme vb -şeyleri yok etmek! (bankadan otomatik yada aylığından kesinti yolu mesela)
    😠hayatımız para ödemek le geçiyor! elektrik doğalgaz akaryakıt su okul taksidi kira vergi emlak vergisi köprü yol geçişleri, araç – egzoz muayene parası!..
    vee daha sonra bu paracıkları bankaya yatırmak için güvenlik önlemleri görevlileri ..
    para yatırmak olmazsa silahlı güvenlik önlemleri nede ihtiyaç olmayabilir mi mesela?
    bir site güvenliği silahlı korumayla niçin yapılır ki????!!!???

  10. Sayın yazar CHP millet vekilleri mahkeme basıyor onunla ilgili bir yazmıyorsun ama dürüstlükten çok bahsediyorsun

    • hukuk kendisi korunası hale geldiyse!.. (senin çapaklı gözlerinle şafak vakti gördüğün gibi) vay ki ne vay halimize!
      burası bir hukuk devleti, laik demokratik bir cumhuriyet ülkesi.
      bu durum bundan sonraki yüzyıllarda da aynen daha gelişerek sürecek tasalanma .
      İzmir kordona git günbatımı nı da izle.
      Yunanın ayak izi kalmışmı bak denize

  11. Jandarma Kılıçdaroğlu’na dava açmış, bizi töhmet altında bırakıyor diye. Yani bu Jandarma ve Polis içinde çürük elmalar yok mu? İlla ki var. Ülkede bu kadar uyuşturucu baronları, mafya cirit atıyorsa, bu polis ve asker desteği olmadan olmaz. Siyasi destek olmadan da olmaz. O halde bu yanlışları söyleyen siyasilerin peşine düşmek yerine kendi içlerindeki çürük elmaların niye peşine düşmüyorlar. Çok basit bir sebeple. Tepelere kadar bu ilişkiler ağı gittiği için. Balık baştan kokar hesabı. O yüzden büyük bir temizlik gerekiyor. Temiz eller operasyonu. Susurluk’tan beri yapılamayan operasyon. Ama illa yapılmalı. Yoksa demokrasiye asla ulaşamayacağız. Peker buna okkalı bir laf ederdi ama ben susacağım. Editör izin vermiyor.

Yoruma kapalı.