Yaş günüm değil, ama bir yaşıma daha girdim. YSK seçimi yenileme kararı verirse bir yaş daha alırım…

97
Reklam

Bir yaşıma daha girdim.

Hayır, doğum günüm değil bugün, o anlamda yaş almış olmuyorum; şaşkınlığımı en güzel ifade ettiği için bu eski deyime başvurdum.

Günlerden beri İstanbul özelinde seçimi konuşuyoruz. Üçüncü haftadayız ve hala ülkemizin en kalabalık kentinin belediye başkanını belirleyemedik. Kim bilir kaçıncı kez oylar sayıldı ve bir sonuca ulaşılamadı. Yüksek Seçim Kurulu (YSK) ortaya çıkan tablonun gereğini yerine getirmekte AK Parti İstanbul seçimine temelden itiraz edecek diye zorlanıyor, itirazı bekliyor…

Daha doğrusu düne kadar bekliyordu; AK Parti itirazını dün yaptı. Hem de üç bavul içerisinde taşınan belgeler eşliğinde…

Bavulları YSK’ya götüren partinin genel başkan yardımcısı yazılı sundukları itirazlarını bir de sözlü olarak basınla paylaştı.

Buna itiraz denemez

Aa, o da ne? AK Partili yetkilinin itirazlarını sıraladığı her cümleyi “Ben CHP’yi suçlamıyorum” ve “Sorumlu CHP demiyorum” kanaat ifadesi izlemiyor mu?

Zaten, “İstanbul seçimi iptal edilsin” anlamı taşıyan itirazlarının hemen hepsi seçim sürecini yürüten kamu kurumlarının eksikleri ve hatalı tasarrufları üzerine oturuyor.

Reklam

Sandık müşahitlerinin sayısı eksik bildirilmiş… Kurulda kamu görevlilerinin yer alması gerekirken görev yanlış kişilere verilmiş…

İtirazlar arasında günlerdir kamuoyunun meşgul edildiği geçersiz oylarla, AK Parti oylarının CHP’ye yazılmasıyla, yanlış sayımla, seçimde hile yapıldığı ile ilgili tek bir sözcük bile yok.

YSK’ya “Seçimi kaybetmemizin sebebi senin bazı tasarrufların, bu yüzden seçimi iptal etmelisin” demiş oluyor AK Parti…

Şu sözler dün AK Parti’nin üst düzey yöneticisi tarafından kameralar karşısında söylendi:

“Ben CHP demiyorum, CHP’yi suçlamıyorum burada. Aslında ‘Demokrasi olmadan bir şey olmaz, demokrasiyi lekelemeyelim diyor CHP’nin Sayın Genel Yardımcısı Muharrem Bey (Erkek)’. Aynı şeyi söylüyoruz. Demokrasi lekelenmesin, demokrasi şaibelerin gölgesi altında kalmasın. Orayı temizleyelim, arındıralım. Demokrasi bizim en önemli değerimiz. Madem bütün bunlar oldu, daha çok muhalefet partileri bunu takip etmesi gerekir. Dünyada bu böyle. Maalesef Türkiye’de bu böyle olmadı, olmuyor.”

Alın, buradan yakın.

İyi de, hatayı onu yapan kurum ödesin; yoksa vatandaşı hiçbir günahı olmayan bir konuda yeniden sandık başına götürmek ve bu arada seçimi kazandığı anlaşılan kişiyi göreve başlatmamak hangi akla hizmet etmektir?

Hata yaptığı iddia edilen kurumların ilk sırasında yer alan YSK’nın üyelerinin görev sürelerini bir yıl daha uzatma kararını AK Parti hükümeti almadı mı?

Reklam

Devlet kurumlarının görevlerini titizlikle yerine getirip getirmediklerini denetleme görevi de icra organı olan hükümetin değil midir?

Öyleyse, neden farklı kişi ve kurum ve vatandaş, itiraz dilekçesinde hatayı yapmış olduğu iddia edilen kurum eliyle cezalandırılmak isteniyor?

Kusura bakılmasın, işte bu yüzden “Bir yaşıma daha girdim” diyorum.

Bu açıklama sonrasında CHP’nin “Biz bütün bunlara rağmen kazandık” demeye hakkı var.

Üç bavul değil 33 bavul dolusu belge olmayan belge de taşınsa, böyle bir itirazı bırakın ciddiye almayı, yetkili kişinin açıklamasını hep birlikte dinledikten sonra, YSK üyelerinin, hemen o anda görevi bırakmaları gerekir.

Burası Türkiye değil de herhangi bir demokratik ve hukukun üstünlüğü kavramına sahip başka bir ülke olsaydı, emin olun, heyet kendini bu davadan derhal çekmişti.

Mazbatayı sahibine verdikten sonra…

Bu yine de bir ihtimal…

Acaba bizde ne olacak?

YSK itirazı ciddiye alıp görüşecek ve itirazın gereğini yerine getirip İstanbul seçimini yenileyecek…

İhtimallerden biri de bu.

Hangi ihtimal daha güçlü sizce?

Kanunun öngördüğü itiraz süresi sona erdiğine göre, YSK, bugün Ekrem İmamoğlu’na mazbatasını verip göreve başlamasını mı sağlayacak, yoksa “İtiraz yerinde” deyip seçimin yenilenmesi kararına mı varacak?

Size sorar gibi yazdığıma bakmayın, aslında etrafa kulak verdiğimde bu iki ihtimalden hangisinin daha güçlü olduğuna dair konuşulanları ben de duyuyorum.

“AK Parti İstanbul’u kesinlikle bırakmayacak” deniliyor. Bu tez için pek çok gerekçe de sıralanıyor. “YSK’nın direnme gücü yok, itirazı ciddiye alıp inceleyecek ve sonunda seçimi yenileme kararı verecek” deniliyor. “Kırıkkale’nin Keskin ilçesi için yenileme kararını zaten İstanbul için vereceği karara hazırlık olsun diye aldı” da deniliyor.

Deniliyor da deniliyor.

Ancak ben yine de “Ankara’da hakimler var” demekten vazgeçmiyorum. [YSK üyeleri her biri mesleğinin zirvesinde hukukçular çünkü.]

Beklediğimin tersi gerçekleşirse, ardından yazacağım yazıyla bir yaşıma daha girmiş olurum.

ΩΩΩΩ


Reklam

97 YORUMLAR

  1. Seçimlerden önce, seçim sonuçlarını face sayfamdan paylaştım,öyle iddialı yazılar yazdım ki, kelimesi kelimesine,seçim sonuçları Türkiye geneli aynı çıktı. İstanbulu İmamoğlu alacak, Ankara Mansur Yavaş vs vs dedim, sayfa arkadaşlarım benimle iddia ettiler,ben de tahminlerim tutmazsa Taksim meydanında, bağırmasına,caiz olmadığını bile bile iddiaya girdim. Nasıl bukadar emin olabildim ? Siyasi analizleri iyi yapabilmek için,siyaset bilimi okumak yetmez. Şahsen İmamhatip lisesi mezunu, mesleği marangozluk olan siyaseti sıkı takip eden, müslüman Türk milletimin emperyalist tuzaklara düşmemesi için dertlenip fikir üretmeye gayret eden sıradan bir vatandaşım. Her fikirden yazarları okumaya gayret ediyorum, yazarları okudukça,siyasi analizlerimi etkileyebilecek derinlemesine bir yazıya bugüne kadar rastlamadım. Bir yayın kuruluşundan maaş alıp satır doldurmak, gazetelerin satışına katkı sağlamaktan başka bir iş yaptıklarını düşünemeyecek duruma getirdiler beni.
    Özet olarak diyeceğim o ki; ülkemiz üzerinde emperyalist güçler ve derin sermaye tarafından okadar ustaca oyunlar kurgulanıyor ki, biz karşı hamleler ile bozduk sandığımız oyunlara yıllar sonra düştüğümüzü, elimizin kolumuzun bağlandığını gördüğümüzde, hiç olmazsa zaman kazandık tesellisine sarılmaktan başka çare bulamıyoruz. Bana göre İmamoğlu nun seçilmesine, başı sermayenin kumpasından kurtulamayan üst düzey yöneticilerimiz sevinmiştir. İmaoğlu nun; zaman geçtikçe, kendilerinden çok sermayenin kumpasında olduğunu gördükleri vakit, eyvah para etmeyecektır. Uluslaraarası derin sermayenin Türkiye deki az buçuk yetenekli gördüğü her bireyi mercek altında,kontrol altınada tuttuğu hissi ağır basıyor bende. Yazarların çizerlerin çoğu bu durumu hissettiklerini sanıyorum, benim gibi bodoslama anlatamayıp, köşelerinde top çevirmeye devam ediyorlar. Bu gidişatın sonu ne olur ? Öncelikle; Devletin menfaatlerini iyi analiz ederek, sermaye nin’de birden bire ayağına basmadan; yazarlarımızın, ufak ufak, top çevirmeyi bırakıp, milli yörüngeye girmeleri, milleti doğru bilgilendirip biliçlendirmeyi vazife haline getirip, helal lokma yemeye başlamaları gerekir. Büyükşehirlerin sol partiye geçmesi, kominist başkanın parlatılması, dindar kesimin üretimden uzak,beceriksiz lanse edilmeye çalışılması, sol kesimin başını okşasa da, 2 yıla kalmaz, önüne geçilemez problemlerle,sağcısı solcusu,ateisti, farketmez,ülke olarak, içinden çıkılamaz problemlerle karşı karşıya kalacağımız kesindir. Çözüm ne peki ? Çözüm Adil düzen projesi ni bazı belediyelerde uygulamalı devreye sokmak, yapılacak hizmetlerin her kesimden insanın refahına vesile olduğunu uygulamalı yaşatarak, Dünyada eşi benzeri görülmemiş huzur ve refahı ortaya koyduktan sonra, Türkiye ye Adil DÜZEN otomatikmen sorunsuz gelecek ve dış güçler dahil, herkes bu düzene zaman içerisinde adapte olmak zorunda kalacaklardır,çünkü, doğru tektir ve doğrunun karşısında hiçbir yanlış duramaz. Günümüzde Dünya; kanalızasyonda balık avlayıp geçimini sürdürmektedir. Faiz = kanalızasyon. Faizli düzen e etap etap dünyaca son verilecektır. Bu geçiş sürecinde,kansız geçiş için,dünya devletleri ile istişare ve menfaatlerin korunması adına onları ikna etmek gerekir. İkna olmazlar da savaş açacak olurlarsa, savaşmaktan başka bir vazifemiz kalmamış olur. Mesele İmamoğlu nun seçimi kaznması, Ak parti nin kaybetmesinden öte bir meseledir. Mü min bir kişi nin başkan olacağı yerde, öyle hizmetler yapılmalı ki, karşısına aday çıkmaya insanlar utanmalı. Arzu ettiğim belediyecilik ve Devlet başkanı budur. Cumhurbaşkanımız ve partisi oy kaybediyorsa, ilk günlerdeki ihlaslı arkadaşlarını ve o yıllardaki ihlasını,şuurunu,bu günkü durumu ile karşılaştırmalı. Kalın sağlıcakla.

  2. Perinçekçi M. Kemal askeri H. Gayret, nerelere toz oldun yine? Bak ben başlarına neler geleceğini her söylediğimde, “Yok canım, olur mu öyle şey?” tadında tepkiler veriyor Bekir Bey ve Necip Bey. Saadetliyim diye bana inanmıyorlar. Gel sen anlat bu arkadaşlara liderin Perinçek o kasetleri ne zaman ve hangi gazeteler, hangi Internet siteleri aracılığıyla dökecek ortalığa, senden duysunlar da ikna olsunlar! 🙂

    …………….

    Şimdi, gelelim tepenizde patlayacak yeni bombalara: Ne demişti Doğu Perinçek? Nasıl bir taneniz bile ağzını açamamıştı onun iddiasını buraya tam 7 kez taşıdığım halde?

    “Elimde Erdoğan’ın 38 adet yolsuzluk kaseti var, kılını bile kıpırtdatamaz.”

    Geldi mi bir yalanlama liderinizden? Ağzını açabildi mi Soylu bakanınız? Göstermelik bile olsa, bir şikayet dilekçesi verebildi mi dünya lideriniz bir mahkemeye?

    Elbette hayır!

    Siz ve Perinçekçi küfürbaz kankanız H. Gayret, ben Perinçek’in o iddiasını burada dile getirdikçe nasıl kaçacak delik arayıp ortadan toz oluyorsanız, liderinizin de söyleyebileceği bir şey yok.

    O halde?

    Birer birer, tadına vara vara salacaklar o kasetleri ortalığa. Ama, bu işlerin acemisi Gülenciler gibi “hepsi birden üç beş günde” şeklinde değil. Ara ara, birer birer. . . Birisine cevap yetiştirmeye çalışırken, BAM! BAM! BAM! tepenizde patlayacak bir diğeri.

  3. Fehmi abi,sen bir yaşına girerim diyorsun ama ben de diyorum ki Türkiye de 70 yıldır olmayan şey herhalde yapacaklar.Türkiye de CHP yi ve sol partiyi iktidara getirecekler.Bunu da kimler yapacak?Kendini AKP liyim zanneden AKP ye hizmet ettiğini sanan Televiyonlarda ve medyada kendine yer tutmuş köşelerde kendini yazar çizer sanan kişiler.17 gündür beri İstanbul da bir tuhaflık izliyoruz.Hükümette sen olacaksın içişleri bakanlığı sana bağlı adalet bakanlığı sana bağlı cumhurbaşkanlığı size bağlı ağzını açtığın da da Yeni türkiye diyeceksin.Türkiye ilk seçimi yaptıgında da o zamanın şartlarında bu kadar zor oldumuydu acaba?
    Ben fazla okur yazar değilim ama acaba nasıl olmuştu ona merak ediyorum.
    İYİ AKŞAMLAR

  4. Başkan ERDOĞAN adına buradaki yorumları okuyanlar varsa,
    LÜTFEN SAMSUNLU YÜCEL’in YORUMUNDAN aşağıdaki kısımları, kendisine
    bizzat OKUSUNLAR İbret alsın ve Aynaya baksınlar ki, bilahare -attan inince ;
    ” ömür boyu Allah için hizmet ettim, diyerek NEFSE HİZMET ETMEYİ
    sürdürmesinler “, BEDEVİ KÜLTÜRÜ ile – daha İSLAMIN kabuğunu bile delemeden –

    ” ADALET BU MU, EŞİİTLİK BU MU. MÜSLÜMANLIK…. İNSANLARIN
    UMUTLARIYLA OYNUYORLAR,GELECEKLERİNİ VE HATTA UMUTLARINI
    YOK EDİYORLAR.NE YAZIK Kİ AKP DE SİSTEME ENTEGRE OLDU VE
    HATTA SİSTEMDE (Kİ), DİĞERLERİNDEN DAHA İLERİYE GİTTİ….

    EN KÖTÜSÜ ÖBÜRLERİ DİNİ DEĞERLERİMİZİ BU KADAR KULLANMAMIŞ
    VE DE YIPRATMAMIŞTI. AKP DİNİ KULLANA KULLANA DEĞERİNİ, KURALLARINI
    YOK EDİYOR. YAZIK YAZIK….. AYRIŞTIRMAYIN BU MİLLETİ. VATANIN
    BÖLÜNMEZLİĞİ BÜTÜNLÜĞÜ MİLLETİN BÜTÜNLÜĞÜNDE VE DE
    İÇİNDEKİ İMANDADIR UNUTMAYIN …… “

  5. fehmi bey merhaba! son birkaç gündür, hem siz, hem de diğer islamcı yazarlar, yani karardaki yazarları kastediyorum, daha net görüşler bildiriyorsunuz. Bunlara çeşitli hukuk profesörlerinin, barolar birliklerinin ve daha birçok kişinin tavrını da eklemek lazım.
    – Ülkemiz, çok çok zor bir dönemden geçiyor. bu dönemde atılan herbir adımın, yaşanan herbir olayın, söylenen herbir sözün çok büyük önemi var. bu nedenle de, atılan herbir adım, yaşanan herbir olay, söylenen herbir söz için net tavır ve düşünce belirtmek çok çok çok önemli.
    – Sizleri, artık net duruş göstermeye başladığınız için hem tebrik eder, hem de kendilerine daha iyi bir yaşam kurma ihtimali ortaya çıkan çocuklarım için teşekkür ederim. tabii diğer net duruş sergileyenler için de aynı duygu ve düşünceleri beslediğimi belirtmek isterim. saygılarımı sunuyorum.
    – Daha önce mhp-akp arasındaki satranç hamleleri ile ilgili bir yorumda bulunmuştum. bugün de sayın özhaseki bir hamle yaptı. şu seçimler bitene kadar ittifakın süreceğini, sonrasına ise çok hızlı bir bilek güreşi ve çatışma yaşanacağını düşünüyorum.

  6. Birisi, AK Parti Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’na, “Bize terbiyesizliğin, halktan kopmanın, hem akıl hem ahlak yoksunu olmanın ne olduğunu bir dakikalık konuşmada ibret verici bir şekilde gösteriniz, Efendim” demiş herhalde.

    “Asgari ücretli çalışan kişi 5 kişilik ailesine günde 3 öğün simit yedirse, ayda cebine 1.120 lira para kalır, iyi değil mi?” diye soruyor utanmak arlanmak bilmez adam:

    https://www.youtube.com/watch?v=EDsYfXTR_6Y

    • ben, ömrüm boyunca, bu halkı bu derece hakir gören, halka bu derece tepeden bakan, halkı bu derece aşağılayan başka bir yönetim ve kişil (ler) görmedim.

      • O videodaki AK Partili kadar akıl yoksunu olanına inanın ben de hiç rastlamamıştım -rezillikte açık ara önde gidiyor.

  7. Necip ve Bekir Beyler: 15 Temmuz gecesi eşi Erol Olçok ve oğlu Abdullah Tayyip Olçok’u kaybeden Nihal Olçok, hararetle ileri sürdüğünüz iddialarınıza ilişkin olarak bakın neler söylüyor -partinizin Genel Başkan Yardımcısı Ali. İ. Yavuz’a göndermede bulunarak:

    “Kamu görevlisi olmayan FETÖ’den ihraç edilenlerin yakınları sandık görevlisiydi demiş sayın Yavuz. Mazbata krizinde akrabalık bu kadar önemliyse Sayın bakan Pakdemirli ve tutuklu kardeşi, sayın İsmail Kahraman ve firari damat, Lahey büyükelçimiz Şaban Dişli ve tutuklu kardeş???”

    Tokat gibi cevap bence: Ne dersiniz?

    • Fetönün tam temizlenmesi gibi hepimiz biliyoruz. Seçim kurullarındaki olaylar, bu vesileyle oradan başlayarak ilişkileri çözüp tüm siyasette fetönün temizlenmesini yolunu açabilir. Tabii ki bu arada parti içindekiler de beraberinde temizlenir. Kimse Akp içinde yoklar demiyor zaten, sadece daha gizliler, diğer partidekiler rahatça muhalif görünümünde çalışırken, içeridekiler daha sinsi çalışıyorlar. Ama bu seçim açık olmalarını sağlamış da olabilir. Her şerde hayır olması böyle bir şeydir.

      • O temizlik olmaz, olursa da partinizden geriye kim kalır, bilinmez. Neyse, madem her şerde bir hayır vardır, diyorsunuz, bana da size “Hayırlı işler!” demek düşer -biliyorsunuz, sizin partide şer bir hayli çok 🙂

        • Çoktan çok azdan az gitmesi tarihi bir gerçek. Ama az gidenlerden bazıları tam yok olabilir bu temizlikte. Özellikle seçim kurulları meselesi Chp nin canını çok yakabilir.

      • Hoşgeldiniz Necip bey. Umarız bu iş için en iyisi Hukuk ve Yargıyı da “Akıl*İman Sentezi”yle sağlama almak. Gerek içerde gerek dışarda AK’la Kara’nın ayırdedilmesi işi kolay olmasa gerek. Genel bir temizlik şart. Ancak, genel manzaraya göre kirliliğin önemli bir kısmı da kirli işlere bulaşmış olmak gibi bir algı var. Temizleme işi kolay gelsin.

        Umarız parti kendine ayar çeker içerden,
        Bakarsın böylece kurtarır kendini şerden….

  8. İlk paragraph, ilk cümle ve ilk kelime: «”Yaratmak” fiilini özelinden gayri kullanmayı ne düşünür ne de severim» 17 Nisan 2019 at 11:12

    Hasan bey bende de benzer bir duygu ve tereddüt var(dı). Bu konu din, bilim-teknoljinin, sanatın ortak paydası niteliğinde felsefi bir konu. Başka bir vesileyle ayrıntılara girilebilir.

    “Gına geldi, yine mi yahu” denebilir ama, bu durum “Akıl*İman Sentezi”ne ulaştığımızda sorun veya tereddüt olmaktan çıkacaktır sanıyorum. Bu olduğunda “mağduriyet” algısını tekrardan oluşturmağa çalışanlar klasik bir maşa olarak bunun bir işe yaramadığını görecekler, gün gelecek perde arkasına kaçacak halleri kalmayacaktır. Durum sorun ve tereddüt olmaktan çıkacaktır dedim, çünkü ilişkisi olsa da bu, klasik iman-izan ikilemesinden daha köklü ve işlevsel bir kapasiteye sahip. Tabi bunu anlayacak izana ve imana sahip olamayan zat yadırgadı, zorlandı ve alaya aldığını sanarak işi model yakıştırmalara kadar götürdü. İçine düştüğü durum biraz da bu yapısıyla ilgili. Nice ufak işlerle uğraşıyor. Sizde ise nitelik ağır basıyor. Bence de onun durumuna düşmezsiniz.

    • “Yaratmak” kelimesi sadece teolojik anlamıyla değil bir işe yaratmak, faydalı hale getirip kullanmak, kullanışlı hale getirmek anlamında da kullanılır. “Ben dut ağacını saza(bağlamaya) yaratırım” gibisinden…

  9. Halk TV, İBB binası önündeki otobüsün üstüne çıkmış İmamoğlu’nun konuşmasını naklen yayınlıyor. İmamoğlu’nun konuşması yer yer “M. Kemal’in askerleriyiz!” bağırtılarıyla kesiliyor. . .

    Doğu Perinçek ve Vatan Partisi’nin tutkulu ve küfürbaz militanı H. Gayret’in, yerleştiği koltukta ekranda akan o görüntülere sırıtarak ve mutlulukla baktığından hiç kuşkum yok.

    Bu adamlara uydunuz, Saadetli kardeşlerinize küfrederken sustunuz.

    Bu adamlara uydunuz, kendi insanlarımız el kadar bebekleriyle Meriç Nehri sularında beşer onar yitip giderken zil çalıp oynayan bu sefillerin hamset oyunlarına aldandınız, en büyük üstünlük olan vicdan, ahlak ve adalet duygularınızın elinizden çalınıp gitmesine izin verdiniz.

    İnanın daha bunlar bir başlangıç. Artık etrafınızda toplanmış ve sizden görünen bu tiplere yüzünüzü dönün, ve doğrudan gözlerinin içine bakın. . .

    • “M. Kemalin askerleriyiz bağırtısı” CHP nin kamburuna güç mü katıyor, yoksa içine dışardan sokulmağa çalışılan işlevsel bir parazit mi? Böyle giderse İmamoğlunun işi kolay değil. Klasik maşalar, bir değil iki değil. Gerginlik sancıları artabilir. Acaba, provokatör gazının kaynağı bizim yerli kurufasulye mi? Kilosu kimbilir kaç TL oldu… Allah, bu kalabalığa da “Akıl*İman Senztezi” nasip eylesin (aynı ezberine müslümanlara olduğu gibi).

  10. Fehmi Bey’in adeta “hata varsa da düzeltilmesin, İmamoğlu kazanmadıysa
    bile mazbatası bir an evvel verilsin” dercesine acele etmesini gördükçe bir yaşıma da ben girdim.

    Herkesin bir yaşına daha girme sebebi başka başka oluyor demek ki.

    • Fehmi Koru’ya yönelik bu alaycı ve baştan sona cehalet kokan takılmalarınızla, yerli yersiz sitemlerinizle bu hallere düştünüz. Akıllanacağınız da yok.

      Mazbata Binali Yıldırım’a gitseydi, sizi ve partinizi bekleyen yazgıdan sakınmak mümkün olacak mıydı, Bekir Bey?

      Recep Tayyip Erdoğan ile Ekrem İmamoğlu arasında geçen yarışın kafa kafaya gitmesi ve o şekilde sonuçlanması zaten hezimet değil miydi?

      Şu kafayı değiştirn de benim de artık bir yaşıma girme sebebim ve şansım olsun!

      • Muhatabım Fehmi Koru’dur.Yazdıklarımı
        yayınlamak zorunda
        değil bu site.

        Kimin ne tarafta,kimin yanında yer aldığına işaret
        etmek,bir tespitte bulunmak hakkımızdır.

        Kimin kimin yanında yer aldığı benim dünyamda önemsiz bir ayrıntı değildir.

        • Bu kamusal alanda yazdığınız sürece muhattabınız BÜTÜN okurlar ve yorumculardır, Bekir Bey.

          Tespitte bulunmak sizin hakkınız, bulunduğunuz tespitin imaları üzerine yorum yapmak da benim ve herkesin hakkı.

          Kankanız H. Gayret’in lafıyla bitireyim: Terlemekten korkan mindere çıkmasın!

        • Bekir bey, Editör buradaki “Molla Kasım”. Ancak önyargıları az bir Molla Kasım. Yazdıklarınız hakkınız.

          O burada ne bir düşman ne de bir hasım,
          Zaten bakın hakkınızı veriyor “Molla Kasım”!

          Kimin kimin yanında olduğu konusu. AK’ın yanındaki “Kara” lar var diyenlerin de kaygısı… Kafalar epeyce karışık herkeste. Bir anlam yakalamağa çalışıyor herkes her seste. Sizinki de bir ses…

          • Fehmi Bey,burada yazan her yorumcunun bu siteye bir katkı sağladığını
            takdir edecek zeka ve tecrübeye fazlasıyla sahip
            bir yazar.

            Efitör,yazdığım bir yorumu yayınlamak zorunda olmadığı gibi,ben de yazmak zorunda değilim.
            Sosyal medyada görüş beyan edecek tek mecra
            da burası değil.

            Ama söyleyecek sözü olana bu site de geniş bir imkan sunuyor.Eleştirilere
            tahammül de var.
            Her zaman için çok sesliliğin daha ilgi çekici olduğu da bir gerçek.Ayrıca bir yazara kendini eleştiren yazıların,
            görüşünü destekleyen yazılardan biraz daha fazla
            katkı sunduğu kanaatindeyim.

          • Fehmi bey kimin kimin yanında olduğuna bakmadan çok sesliliğe imkan tanıyor. Doğru da yapıyor. Yelpazeyi geniş tutmakla okur ve yorumcu sayısını arttırıyor. O halde yazmağa devam. Her yazılandan nasibini alan alır, belki düşüncede yeni bir boyut kazanır. Eleştirel düşüncesi varsa yazar. Farklı düşünceler çarpışır bu da ortak aklın şekillenmesine ve benimsenmesine yardımcı olur. Haksız mıyım Bekir bey?

  11. D. Bahçeli, dört gün önce, partisinin Kızılcıhamam’daki toplantısında, MHP’nin 31 Mart seçimleri sonucunda Türkiye genelinde erişmiş olduğu oy oranını %18, 81 olarak açıkladı. Benim, güvenilir analizlere bakarak uluştığım bulgu, bunun %14 ya da %15 olduğuna işaret ediyor. Bu, şu anlama geliyor: AK Parti’nin bugünkü oy oranı %37-38 dolaylarında.

    A. Davutoğlu, bundan sadece 3 yıl 5 ay önce yapılmış olan 1 Kasım 2015 seçimlerinde %49,5’lik oy oranına ulaşmış, 317 milletvekili ile parlamentoda mutlak çoğunluğu elde etmişti. İstanbul’daki Boğaziçi yalılarından birinde üs kurmuş Pelikan çetesinin internette dolaşıma soktuğu, trollerle beslenen bir bildiri sonucu, yeni bir post-modern darbe ile devrildi, itibarsızlaştırıldı.

    Çetenin, hamsetten başka hiçbir şey bilmeyen, hayatı buyunca kendi geçimini sağlayacak bir iş yapmışlığı bile meçhul bir üyesi İbrahim Karagül. Eski bir PKK hükümlüsü olan Kurtuluş Tayiz’in elinden tutup Akşam Gazetesi’ne yerleştiren Pelikancılar Kraliçesi H. Kaplan, bu adamın da elinden tuttu, Yeni Şafak Gazetesi’ne Genel Yayın Yönetmeni yaptı.

    Başkanlık seçimlerinden sadece 10 ay sonra, Ankara, İstanbul, İzmir başta gelmek üzere, pek çok büyükşehir CHP’nin eline geçti, CHP uykusundan uyandı, İmamoğlu Ekrem’i cumhurbaşkanlığına da taşıyacak görünüyor.

    Başkanlık seçimlerinden sadece 10 ay sonra, AK Parti, 31 Mart’ta Erdoğan doğrudan kendisini ortaya koyduğu halde, &38’e geriledi. Üzerine titrediği İstanbul’u, “kenar ilçe belediye başkanı” diye küçümsediği İmamoğlu Ekrem’e kaybetti.

    Karagül’ün, E. İmamoğlu’nun mazbatasını aldıktan sonra attığı twit mesajını okusun bütün Ak Partili’ler. Ve şu sözü akılda tutsunlar: O twitteki sese kulak verdikçe sürekli kaybedeceksiniz!

    Bütün bu süreçlerde yazar F. Koru’ya efelenen, Reisçiliğin ardında kotarıla işleri göremeyen AK Partili arkadaşlar olan biteleri anlasınlar artık. . .

  12. Ben onu bunu bilmem.Şunu bilirim:İstanbul’daki tüm sandıkların sayılmasından
    İmamoğlu’nun ödü koptu.
    Sayım kendi partisinin görevlilerinin huzurunda yapılacak olmasına rağmen.
    Çünkü her sandıkta 1 tek oy hatası tespit edilse sonuç
    değişebiliyor.

    Kendine güvenen kişi sayımdan niçin korksun?

  13. Erdoğan gene yapacağını yaptı! Neme lazım adam ne pahasina olursa olsun Milleti uyutmasıni iyi biliyor.
    Dolar yüksekmiş ekonomo çökmuş Onun umurundami? Tabiki değil.
    17 gündur Dünyayi ve Türkiyeyı istanbula kilitledi doğu-da HDP nin mazbatalarini iç etti.

    Tipki Damadi gibi! Nasil Damat bey Enerji bakani olduğu seneden başlayarak yılın 6 ayini millette saat uygulamasi bahanesi ile karanlikta yaşamaya mahkum etti.

    Daha sonrada Hazine bakani olup hazineyi takir takir boşaltı…..

    Nasil olsa kendilerini Trollerin de yardimi ile temize çıkaracak ve suçu günah kecilerine yikarak temize çıkarmak garantileri var.
    Insanın ar damarı çatlamaya görsün, insanlarin gözünün içine baka baka hiç sıkılip utanmadan kendi yaptiklarini iftira ile başkalarina mal etmek için 40,000,000 değıl miliyarlarca takla atiyorlar.

  14. Sayın yazarın endişe edeceği bir durum yok. Bir yaşına daha gireceğini de zannetmiyorum. Ak Parti’nin İtiraz dilekçesinde yazılı olan hususların bir kısmı zaten ilçe seçim kurullarınca , dikkate alınarak, işlem tesis edilen ve düzeltilen işlemler.

    YSK itirazla ilgili bu gün yarın kararını açıklayacak.Önemli olan karardan çok ,seçmenin sandık sonuçlarına
    güven algısının yıkılmasının önüne geçmek…

    Bu açıdan YSK hızlı karar alma sürecini işleterek , seçmendeki bu şüpheye dayalı algının önüne geçmeli…

    Siyasetçilere düşen görevde bu yapının zarar görmemesi adına açıklamalarını siyasi söylemlerden öte belge ve deliller üzerinden yapmalarıdır.Cumhurbaşkanlığı seçiminde “adam kazandı” cümlesini de bu açıdan okumak yerinde olur.

    Belirsizliğin bir an önce ortadan kalkması milletin tek isteğidir diye düşünüyorum.

  15. Erdoğan, zenginliklerine ve dokunulmazlıklarına zarar gelmeyeceği vaadi karşılığında kendisini çoktan satmış olan Pelikancılar çetesinin gerçek yüzünü yeni yeni görmeye başlıyor. Bunların kimlerle iş tuttuğunun farkına varamadı kaç yıldır. Sadece mazbatayı kaptırmadı, iki hafta boyunca kimi zaman mızıkçı, kimi zaman yanlız, kimi zaman gerçeği kabullenmiş, kimi zaman geri çekilip Pelikancıların oy torbaları arasında göstermelik eşinmesinden bir şey çıkacağı umuduyla bekleyen, kontrolü ve inisiyatifi kaybetmiş bir lider durumuna düşürüldü, seçim sonuçlarından sonra, bir de seçim-sonrası süreçte İmamoğlu Ekrem’den gelen şutu kalesinde gördü. . . Bütün bu ‘aksi giden işler’den sonra, o kadar yorgun ve o kadar moralsizken, şimdi de çok yakında partisi içinden gelen çatlak seslerle, Pelikancı çeteye bayrak açacaklarla uğraşmak zorunda kalacak.

    Üzücü -ama hiç, hiç mi hiç şaşırtıcı değil. . .

    • Bernar Bey,
      “Erdoğan,.. Pelikancılar çetesinin gerçek yüzünü yeni yeni görmeye başlıyor…Bunların kimlerle iş tuttuğunun farkına varamadı kaç yıldır.”
      Bu ifadenize iştirak etmiyorum.
      ‘Pelikan Çiftliği’ ruhsatsız mı kuruldu?
      Çiftlikte yapılan üretimin hasılatı kimin kasasına giriyordu ?
      Kimler aşağılandı,kimler uzaklaştırıldı ?
      ‘Bunların kimlerle iş tuttuğunun farkına varamadı’ ifadeniz, 3-5 ay içinde (Tayyip Bey hariç tutulup,)’ niye bu hâle düştük’ diye buralarda krampon eskiten 3-5 kişinin, mazeret ararken-sayarken söyliyecekleri ( yüzlerce) mazeretten (!) biri belki olabilir.
      Mazereti,önce çevre şahsiyetlerde,bilahare tam merkez şahsiyette arıyacaklar.Şu plasebo etkisi bir geçsin bakalım..
      ‘ Pelikancılar çetesinin gerçek yüzünü yeni yeni görmeye başlıyor’ sözünüzle, oluşturduğunuz ‘masumiyet karinesi’ ile , (en azından bu konuda) :’masumiyetinden dolayı masuniyeti’ parantezi açmışsınız sanki.
      Şunu deseydiniz : ” Pelikan Çiftliği ile maksadı hâsıl olmuştu.Maksadı hâsıl olduğunda Çiftliği kapatmadığı için taktik hatâ yaptı” derseniz amennâ..
      ” Bütün bu ‘aksi giden işler’den sonra, o kadar yorgun ve o kadar moralsizken, şimdi de çok yakında partisi içinden gelen çatlak seslerle,PELİKANCI ÇETEYE BAYRAK AÇACAKLARLA uğraşmak zorunda kalacaklar” demişsiniz. ” Pelikancılar çetesinin gerçek yüzünü yeni yeni görmeye başlıyor” ise , ” Pelikancı çeteye bayrak açacak olanlara (onlarla uğraşması değil ) hak vermek zorunda kalacak.” deseydiniz eyvAllah…
      Kolay gelsin…

      • Burada yorumlara göz atan ya da yorumlarıyla katkıda bulunan arkadaşlar, zaman zaman, her şeyi bldiğini sanan, dediğidedikçi, şımarık bir adam olduğumu düşünebilirler. Böyle bir izlenim varsa,doğru olmadığını söyleyebilirim.

        Yorumuma karşı yazdığınız yorum metninize hiç itirazım yok. Baştan sona haklı ve yerinde bir düzeltme, sayın Bayındır.

  16. 31 Mart Yerel Seçim Sonuçları iddialarıma (ve sizin iddialarınıza) hiç girmiyorum, Necip Bey. Siyasal süreçlere ilişkin daha önceki öngörülerimi size (ve elbette ki Bekir Bey’e) hatırlatıyor, şu iddiamı bir kez daha yineliyorum: “AK Parti ve Erdoğan iktidarı, en çok iki yıl içinde yapılacak erken seçimler sonucu iktidarını yitirecektir.” Yine tarihe bir not düşmek için itirazlarınızı şimdiden kaydedelim 🙂

    ……………………..
    3 Haziran 2018 at 12:19
    “Ben, 24 Haziran seçimlerinin sonuçlarının her durumda fazlaca bir önemi olmayacağını düşünüyorum. Asıl ilgiye mazhar olması gereken seçimler bir sonraki seçimler. (. . .) Bence herkes bir sonraki seçimde siyaset arenasında yaşanacak depreme hazırlansın. . .”

    Bernar 4 Nisan 2019 at 10:10
    “F. Koru okurları arasında muhalif olup yorumlara da göz atan, “Acaba bir şekilde seçimi B. Yıldırım’ın kazanmış olduğu ilan edilir mi?” sorusunu sorup kaygılanan var mıdır, bilemiyorum. Varsa eğer böyle okurlar, şunu söyleyeyim: Bu mümkün DEĞİL.”

    Bernar 8 Nisan 2019 at 16:21
    “Ben hala Erdoğan’ın Sabah Gazetesi ve Pelikancıları düşkırıklığına uğratacağı iddiamı koruyorum -evet, bugün ülkeden ayrılmazdan önce yaptığı basın açıklamasında söylediklerine rağmen böyle düşünüyorum. Binali Bey her durumda mazbatadan çok, ama çok uzak -bu duruma pek üzüldüğü kanaatinde de değilim.”

    • Bernar bey , ben kendim hazırlamadığım ya da hazırlananları bilmediğim takdirde, ileride olabilecekler hakkında kesin konuşamam. Bu yüzden 2 yıl sonrası için bir şey diyemem. Sadece Ysk nın önümüzdeki günlerde veya iddiaların soruşturma sonucu çıkabilecek adli süreçte önümüzdeki aylarda, farklı gelişmeler olabileceği kaydının düşülmesi gerektiğini söyleyebilirim.

      • Size, o sözünü ettiğiniz adli süreçlerden hiçbir numara çıkmayacağının, İBB Başkanlığı’nın da E. İmamoğlu için ‘ileriye doğru’ (!) bir sıçrama tahtası olacağının garantisini verebilirim, Necip Bey.

        Birileri, adeta alay edercesine alıyor rövanşı, gerçekten göremiyor musunuz?

        Demek halkın içinden gelen bir adamınız var, öyle mi? Alın size E. İmamoğlu!
        Demek siyasi yükselişi İBB’den başlayan bir adamınız var, öyle mi? Alın size E. İmamoğlu!
        Demek bütün bir medyanın önünü kesmeye çalışmış, her türlü hukuksuzlukla yoluna taş konmuş bir adamınız var, öyle mi? Alın size İstanbul seçim-sonrası süreci!
        Demek CHP mızıkçı, siz demokrasi ve seçim şampiyonu, öyle mi? Alın size dalga dalga “CHP’lier seçimlerde hile yaptılar” yaygaraları!
        Demek bir gazeteciye bavul içinde teslim edilen belge, kanıt, öyle mi? Alın size dört bavulla YSK kapılarına dayanan AK Partili resimleri!

        Allah nasip ederse, erken seçim öncesi ve sonrası da yine burada olacağız, Necip Bey.

        • Fazlaca taklit olduğunu siz bile gördünüz yani. Sadece samimiyet eksik yalnız, o da zaman içinde açığa çıkar.

          • Taklit maklit derken atı alan Üsküdar’ı geçiyor, Necip Bey.
            “Sıkıntı yok, biz merkep üzerinde gitmeye devam ederiz”derseniz, o merkebin de yakında silkinip sizi üzerinden atacağını üzülerek söylemek durumunda kalırım.

          • Atı çalan daha Üsküdarı geçemedi Bernar bey, süreç devam ediyor. Belki öyle zanndilmesi daha uygun görülmüş olabilir. Hangi hesapların nasıl bozulursa daha uygun olacağını resmin bütününü görüp bilenler daha iyi takdir eder.

          • O zaman, siz kendinizi “olmayacak duaya amin demek” misali umutlarla oyalayadurun, yakında birer birer gelecek bombalara hazırlıksız yakalanın yine.

            Seçim sonuçları asla değişmeyecek, Necip Bey. Dahası, artık partiniz şuna işaret etmiş, bunu talep etmiş, tartışmayacağız bile. YSK kestirip atacak.

            Şimdi, gelelim tepenizde patlayacak yeni bombalara: Ne demişti Doğu Perinçek? Nasıl bir taneniz bile ağzını açamamıştı onun iddiasını buraya tam 7 kez taşıdığım halde?

            “Elimde Erdoğan’ın 38 adet yolsuzluk kaseti var, kılını bile kıpırtdatamaz.”

            Geldi mi bir yalanlama liderinizden? Ağzını açabildi mi Soylu bakanınız? Göstermelik bile olsa, bir şikayet dilekçesi verebildi mi dünya lideriniz bir mahkemeye?

            Elbette hayır!

            Siz ve Perinçekçi küfürbaz kankanız H. Gayret, ben Perinçek’in o iddiasını burada dile getirdikçe nasıl kaçacak delik arayıp ortadan toz oluyorsanız, liderinizin de söyleyebileceği bir şey yok.

            O halde?

            Birer birer, tadına vara vara salacaklar o kasetleri ortalığa. Ama, bu işlerin acemisi Gülenciler gibi “hepsi birden üç beş günde” şeklinde değil. Ara ara, birer birer. . . Birisine cevap yetiştirmeye çalışırken, BAM! BAM! BAM! tepenizde patlayacak bir diğeri.

            Herhalde o 38 adet yolsuzluk kaseti arasında bol miktarda İBB ile ilgili olanlar da vardir -ne dersiniz?

          • Kimsenin buradan toz olduğu yok. Ama 3 yorumumun yayınlanmadığı günden beri buraya uğramadığım doğrudur. Demokratlık konusunda buranın da pek ileride olmadığını öğrenmem, bu siteye bakışımı ve yazma iştahımı kesti. Bugün de söyle bir baktım aslında.

  17. CHP: Ak Parti açıklamalarına böyle devam ederse Cumhurbaşkanının mazbatası iptal edilebilir.
    ****
    CHP: İmamoğlu mazbatasını almak üzere İstanbul İl Seçim Kurulu’na çağrıldı.

  18. Fehmi Bey :
    ” Yaş günüm değil, ama bir yaşıma daha girdim. YSK seçimi yenileme kararı verirse bir yaş daha alırım…”,
    ” Beklediğimin tersi gerçekleşirse, ardından yazacağım yazıyla bir yaşıma daha girmiş olurum.” demiş.

    Fehmi Bey, olanlarla 1 yaşına,muhtemel olanla da +1 yaşına daha girecekseniz,bundan sonra sıradaki olacakları tahmin etseniz,kısa zamanda ‘dalya’ diyebilirsiniz.

  19. Bernar 4 Nisan 2019 at 10:10
    “F. Koru okurları arasında muhalif olup yorumlara da göz atan, “Acaba bir şekilde seçimi B. Yıldırım’ın kazanmış olduğu ilan edilir mi?” sorusunu sorup kaygılanan var mıdır, bilemiyorum. Varsa eğer böyle okurlar, şunu söyleyeyim: Bu mümkün DEĞİL.”

    Bernar 8 Nisan 2019 at 16:21
    “Ben hala Erdoğan’ın Sabah Gazetesi ve Pelikancıları düşkırıklığına uğratacağı iddiamı koruyorum -evet, bugün ülkeden ayrılmazdan önce yaptığı basın açıklamasında söylediklerine rağmen böyle düşünüyorum. Binali Bey her durumda mazbatadan çok, ama çok uzak -bu duruma pek üzüldüğü kanaatinde de değilim.”

  20. Adalet arayışının şahit ve gazileri değil hâkimiyet savaşının kazanan ve kaybedenleri var….seçimin yenilenmesinden korkmamak lazım… bir acayiplikler dönmüşse de dönmemişse de ortaya çıkar…. Herkes kendi görüşüne göre bir karar çıktığında adalet değilse adalet yok olmamalı….ha ysk karar verdi yenilenme yok diyorsa da hayırlısı olsun artık…Sonuç nasıl çıkarsa çıksın kazanan millet olmalı….

  21. Seçim gecesi saatler geceyarısına yaklaşırken, sonuçlar hemen tüm Türkiye’de belli olmuştu. İstanbul dahil, oylar hızla sayılmış, sonuçlar tıkır tıkır TV ekranlarına akıyordu. İlk tuhalığı, saat 22:30 gibi yaşadık. Binali Bey kısa bir konuşma yapıp kendisini çevreleyen gazetecilere soru sorma fırsatı vermeden seçimi kazandığını ilan etti. Bunu, önceden hazılanmış devasa büyüklükte “Teşekkürler İstanbul!” dövizlerinin tüm İstanbul’u süslemesi takip etti. Sonra, İmamoğlu’nun aradaki farkı kapattığı ve öne geçeceği pek çoğumuz tarafından kolayca kestirilebildiği bir anda, 23:20’de, Anadolu Ajansı’na bir şeyler oldu, ortalık karışır gibi oldu. YSK Başkanı kameralar karşısına geçip, hayli gergin bir şekilde, aradaki farkı da vererek, İmamoğlu’nun seçimi önde götürdüğünü söyledi.

    Ertesi gün, hepimiz gerçeğe uyandık: Meğer her şeye kadir FETÖ yine bir operasyon çekmiş, Binali Bey’in hakkını yemiş, seçimi onun elinden alıp İmamoğlu Ekrem’e vermişti.

    Şimdi, başta ekonomi gelmek üzere, Cumhurbaşkanı ve bakanlar, bütün memleket işlerini bir kenara bırakmış, FETÖ operasyonunu boşa çıkarmak için ölesiye bir mücadele sürdürüyorlar. Aradan geçen 17 gün gibi hayli uzun bir zamana bakılırsa, FETÖ’nün belinin kırılmış olduğu koca bir yalanmış.

    FETÖ, yakalamış koca Türkiye Cumhuriyeti’nin burnundan, 17 gündür sürümsürüm süründürüyor, bizleri ele güne rezil kepaze ediyor. . .

  22. 31 Mart seçimlerine beş kala, bu ülkenin Cumhurbaşkanı, seçim güvenliğinden birinci dereceden sorumlu İçişleri Bakanı, bu ülkede yaşayan tüm insanlara dönerek şunu söylediler: “Türkiye, seçim güvenliği açısından dünyanın en güvenilir ülkesidir.”

    Yalan mı söylediler bizlere?

    Yalan söylemiyorlardıysa eğer, daha bu ülkenin en kritik, en önemli şehrinde seçim hilesinin önüne geçme becerisini gösteremiyorlarsa, ülke savunmasından ekonomiye, eğitimden tarıma, bu ülkeyi yönetme iddiasına nasıl sahip olabiliyorlar?

  23. “…Ancak ben yine de “Ankara’da hakimler var” demekten vazgeçmiyorum. [YSK üyeleri her biri mesleğinin zirvesinde hukukçular çünkü.]

    Beklediğimin tersi gerçekleşirse, ardından yazacağım yazıyla bir yaşıma daha girmiş olurum…” mesleğinin zirvesinde olduğu söylenen hukukçulardan kendi beklentilerimize göre karar vermelerini beklemek; hatta aksi bir tasarufta bulunurlarsa hızlı yaşlanmaya başlarım haa diye tehditler savurmak pek bana göre bi tutum değil..:)

  24. Akp’nn ”bu işte Chp nin olduğunu düşünmüyoruz” benzeri açıklamaları, Chp ye bu işten sıyrılması için bırakılmış bir açık kapı olabilir. Çünkü bugünkü basın toplantısında detaylı olarak bahsedilen ve çoğu delillendirilmiş görünen iddialar çok ciddi olarak ilçe seçim kurulları ile fetö bağını ortaya çıkarır nitelikte. Zaten ilçe seçim kurullarının dahli olmadan sonuçlarla bu kadar oynanabilmesi pratikte imkansız. Vatandaş içinde gerginlik yaratmadan, seçim konusunda yaratılan durumdan çıkabilmenin yolu Chp’nin rıza gösterdiği bir çözümün uygulanması olacaktır. Bakalım Chp bu fırsatı kullanabilecek mi, yoksa siyaset-fetö ilişkisinin açığa çıkarılması fırsatı veren bu durumdan en fazla zararı almayı göze alarak mı davranacak, göreceğiz.

  25. Günlerdir İstanbul seçimindeki gelişmeler ile ilgili olarak hem Akp hem de Chp yetkililerinin tvlerdeki tüm canlı yayın ve açıklamalarını kaçırmadan takip ediyorum. Şu iki sorunun cevabını fena halde merak etmeye başladım.
    1. İstanbuldaki yaklaşık 31000 sandıkta, seçim kanununa göre ilçe seçim kurulları tarafından atanan ve memur olması gereken toplam 62 bin sandık başkanı ve üyesinin 20 bin kadarının, memur olmadığı, kanuna aykırı olarak atandığı tespit edilmiş. Bu iddiaya dair Chp nin hiçbir görüş ve yorum ifadesini ben şu ana kadar konuşan İmamoğlu ve diğer yetkililerin ifadelerinde bulamadım. Neden bu konuyu görmüyor, duymuyor ve konuşmuyorlar acaba?
    2. Akp yetkilileri yabancı basın dahil tüm gazetecilere açık ve saatler süren sorulu cevaplı toplantılar yaparken, Chp sadece kendi şakşakçılarının bol bol alkış yaptığı, kısa süreli, ayaküstü ve sorusuz toplantılar yapmayı tercih ediyor. Chp Akp nin şu ana kadar defalarca yaptığı gibi uzun süreli, tüm basına açık, sorulu cevaplı ve şakşakçılarının olmadığı bir basın toplantısı neden yapmıyor?

    • Velev ki partinizin -sizin bizlere “yapılmış”,”edilmiş” ile biten cümlelerle aktardığınız- iddiaları, ciddiye alınır ya da doğru iddialar. Bu durumda, şu soruları sormak da, sizden akla yakın yanıtlar beklemek de kaçınılmaz hale geliyor:

      AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz’un şu an ekranımda açık olan Hürriyet Gazetesi’nin aktardığı sözlerine bakarsak, o sözünü ettiğiniz “kanuna aykırı olarak atandığı” tespit edilmiş inanlar, “FETÖden ihraç edilien kişiler.” Bu durumda:

      (1) Performanslarını pek bir iyi bulup yasalara aykırı olarak görev süresini uzattığınız YSK üyeleri size bir FETÖ operasyonu mu çekiyorlar?

      (2) Böyesine karmaşık, gizli, kapsamlı bir operasyonu nasıl oldu da seçimlerden önceki uzun haftalar boyunca göremediniz de seçimi takip eden günün öğle saatlerinden itibaren tespit edebilir hale geldiniz?

      (3) Neden, partinizin ve liderinizin buyruklarına itaat etmekte hiçbir tereddüt göstermeyecek olan YSK üyelerinin önüne, şöyle gerçekten ciddiye alınıp inandırıcı kılınabilir gerekçeler koymakta bu kadar zorlanıyorsunuz? Adamlar günlerdir seçim iptali için kendilerini az çok savunur kılacak gerekçeler üretmenizi bekliyorlar can havli ile. Devlet çarkı da elinizde olduğu halde, bu konuda bu kadar zorlanmanızın, “Yaw bulun hem sizi hem bizi kurtaracak bahaneleri de şu seçimleri yenileyelim” diye gözünüze bakan o yüksek yargıçların gönlünü yapmakta niye bu denli güçlük çekiyorunuz?

      (4) Hadi bir yolunu buldunuz ve seçimleri iptal ettirmeyi başardınız. Mazbata İmamoğlu’na verilmedi. Bunu başarı mı sayacaksınız? İstanbul Belediyesi’nin başına kuşkulu bir seçim-sonrası süreç sonrası getirilmiş bir AK Partili belediye başkanının partinize ve liderinize neler kaybettireceğini görmeniz bu kadar güç mü?

      (5) Meşruluğu sorgulanır, “topal ötesi topal” kılınmış bir AK Partili İBB Başkanı, inandırıclığını ve sahiciliğini neredeyse tümden yitirmiş bir parti lideri ile 2023’e erişebileceğinize inanabiliyor musunuz gerçekten?

      Mazbatanın kime gideceği de, İstanbul’da olan ve olacaklar da umurumda değil. Bana ne elin CHP’sinden.

      Ben, adeta bir piranalar havuzuna düşmüş partinizin seçmenlerinin hal buyken meleklerin cinsiyetini tartışan Bizans papazlarının durumuna düşmüş olmasına şaşıyor ve üzülüyorum.

      • Açıklamalardan benim edindiğim intiba eğer varsa seçime fetö müdahalesinin özellikle ilçe seçim kurullarında yapıldığıdır. Bu iş iki ayaklı gözüküyor; Birincisi, sandık başkanı ve üyesi olarak atanan ve kamu görevlisi olması gereken 62000 kişinin 19500 kişisinin kanuna aykırı olarak kamu görevlisi listesi dışından atanmasıdır. Bu kişiler sayım sonuçlarının işlendiği tutanaklarının hazırlanması ve ilçe seçim kurullarına tesliminde yetkili ve sorumlu kişiler. Sonuç tutanaklarına sayım cetvellerinden yapılan rakam aktarmalarındaki Chp lehine yer değiştirmeler büyük ihtimalle bu kişilerce yapılmış olabilir. İkincisi, sandık sonuç tutanaklarının Ysk sistemine girerken ilçe seçim kurullarındaki elemanlar eliyle Chp lehine değişiklik yapılması ihtimali. Ayrıca Akp nin haklı görülen birçok itirazı da ilçe ve il seçim kurulları tarafından reddedilmiştir. Buradaki işleyişlere Ysk nın hemen müdahale imkanı yoktur. Ysk sadece itiraz halinde bazı aksaklıkları düzeltebilmekte veya seçimi yenileyebilmektedir. Diğer dediklerinize ben yorum yapamam, beni sadece İstanbulda kazanıp belediye başkanlığı koltuğuna oturan kişinin, herkesin içine sinebilecek bir sonuçla kazanması ilgilendiriyor. Esasında en doğrusu baştan sayımın düzgünce tekrarlanmasıydı. Çünkü ben yapılan oynamalar olmasa, Binali Yıldırımın kazanacağını düşünüyorum. İlk akşam erkenden kendisinin kazandığını ifade eden açıklama da, kendi ellerindeki esas oynanmamış tutanakları topladıklarında sonuca göre kazandıklarını görmelerinden dolayı olmuştu. Olay da burada patladı zaten çünkü daha önceki tüm seçimlerde Ysk ile tutan bu sonuçlar Ysk sistemine oynanmış sonuçlar girildiği için bu sefer tutmadı. Sayım tekrarlansaydı gerçek oyların sonuçları doğruyu gösterecekti ama bu konuda yapılan itirazları ilçe ve il seçim kurulu kabul etmedi ve yeniden sayım yapılamadı. İş bu kadar çatallanınca da artık en doğrusu temizce seçimi yenilemmek. Gerisi her partinin kendi iç muhasebesi olur.

    • Bugunku chp sozcusunun yaptigi konusmayi dikkatle dinlemeniai oneririm hersey o kadar acik ve netki ! Tipki ak parti grup baskan vekilinin simit-cay hesabi kadar net (!)

      • Sandık başkan ve üyeleri hakkındaki kanunsuzluk iddiaları hakkında Chp 3 maymunu oynuyor, çünkü iptal gerçekleşirse bu en büyük sebep olacaktır.

  26. sayın koru bende diğer bir kaç yorumcu gibi şaşkınlığımı belirtmek istiyorum. ne olduğunu anlamışsınızdır heralde. yazınızdaki eleştirinin netliği tabiki… sanırım ve üzülerek söylüyorum bir yaşınıza daha gireceksiniz… allah hayırlı uzun ömürler versin…

  27. Reis Partisi’nin küpeştesinde fareler birer birer ortaya çıkmaya başladı. Reisçi Parti’nin -hemen hepsi seküler dünyanın ikbal peşinde koşmuş olan- ekran yüzlerinden Nagehan Alçı, köşesinden İmamoğlu Ekrem’e gülücükler gönderiyor. İmamoğlu’nun, “Maçlara gitmemi engellemek için kulüpleri arayıp tehdit ettiler” iddiasını doğrulamak için, “İmamoğlu’nun iddiası doğru, telefonları açan da Bakan Soylu!” demeğe getiriyor. Yandan çarklı Laz takası tandında ‘cesaret'(!) abidesi bu hanımın yazdıklarından beni en çok eğlendiren şu sözleri oldu:

    “Açıkçası kimsenin gerçeklerin peşinde olmadığı, herkesin bulunduğu cepheye göre otomatik tavır takınarak hayatını sürdürdüğü şu günlerde zamanın ruhuna inat bu soruların peşine düştüm.

    Herkesin bildiği gibi benim de bir dünya görüşüm ve desteklediğim siyasi parti var. Fakat bu durum adaletten ayrılmadan objektif gerçekleri ortaya koyma arayışıma engel olamaz.”

    Adaletten yana olmak, objektif gerçekleri ortaya koymak, iktidarın devlet bankasının kıyak kredileri sayesinde yalı sahibi olmuş bu çakma gazeteci hanımın aklına yeni gelmiş!

    Demek ki neymiş: En Reisçi görünenler, su almaya başlayacağından korkulan gemiyi ilk terk edenler olacaklar -çalıp çırptıkları da yanlarına kar kalacak!

    Bir, “Çok güzelişler bunlar!” da Star’ın Kekeç Ahmet’inden gelecek -artık üç vakte kadar mı, beş vakte kadar mı, orasını bilemem. 🙂

  28. Benim gördüğüm sandıkta AKP vardır, milletin iradesi sonuçlara aksetmemiştir. CHP nin tavrı da bunu göstermektedir. Bütün sandıklar tekrar sayılsaydı sorun çözülürdü. Seçim iptal edilirse mağdur edilen partinin desteklenmesi gerekir yani AK partinin. CHP nin milli bir çizgisi yoktur, onlar her şart altında kendi menfaatlerini milli menfaatlerden önce savunurlar. Milletvekili seçimlerinde CHP li seçmenden HDP ye oy verilmesi talimatını ve HDP nin bağımsız olarak meclise girmesine vesile olunmasını unutmamak gerekir.

    • Daha yazıyı okumadım ama bakıyorum sayın yazara dürüstlük dersleri başlamış bile..! Dürüstlüğü yolda görseniz tanır mısınız acaba..?

  29. Sebilürreşad’ın sahibine, MECELLEnin hükmü DAM’a atılalı, nerdeyse
    asırlar oludu. Zaten, çektikleriniz bundan değil mi ? Mü’minim diyenler yeniden
    İMAN ETMELİ, onun gereğini öğrenip, ona göre yaşamalı. Yoksa, bu YALAMA,
    ifsad edilmiş din ve hükük anlayışı ile KORU da sizler de daha çook YAŞ alırsınız.
    Koru – böylesi dedikodu yazıları yazacağına – müslüman bir entellektüel
    olarakFAZİLET MÜCADELESİ veren kişilerin ÖRNEK HAYATINI ve İBRET
    noktalarını dillendirsin, istiyorum. Tabii, öylesi yazılar emek ister, çile ister ;
    dolayısıyla fedakar yiğitler ister.
    Öğrencisinden – öf demeye – korkan ÖĞRETMENLERİN ve 10 adet
    SIFIR ÇEKMİŞ, fakat, sınıf GEÇEN ÖĞRENCİLERİN gırla gittiği (biliyorum,
    buna argo yaraşır) bir Ülkede FAZİLET arıyacaksınız, öyle mi ? Hergün
    HAYVAN ÖZGÜRLÜĞÜnün, KATİL SERBESTİSİNİN yaşandığı REZİLET bir ülkede
    FAZİLET arıyacaksınız. Körü körüne PARTİCİLİK (parti malı), tarafgirlik yapılan
    bir Ülke’de, bir kanunlar manzumesinde ADALET arıyacaksınız !
    Yönetici, BİZDEN olsun da, ÇAMURdan olsun. Yeter ki, AZ GELİŞMİŞLERİ
    Güdecek yutturmacalardan biri olan Demokrasi, Özgürlükler yaşasın.
    Dinini tanımadan, düşmanı tanımadan odun gibi yaşamanın karşılığı böyle
    bir tuzak SİSTEM olacaktır. Sana, her yeni gün, ölümlerden yeni bir ölüm
    beğendirecekler.
    İmrendiğimiz, yalakalığını yaptığımız, medeniyet ve bilim diyarı
    dediğimiz BATI kurnazlığı bu ; gerek olan yerde, YENİDEN Krallığa da
    döndürür, führerliğe de, putlara da. Çünkü YAHUDİ üstün IRK olduğu gibi,
    BEYAZ (yakalı !) adamlar da ÜSTÜN IRK’tır.
    Bu Ülkede, güçlüler (elinde Milletin Emanet SİLAHINI ve Makamını
    tütanlar) suçlu da olsa her daim HAKLIDIR. Demokrasi de bunun kılıfıdır,
    ayı oynatma usullerinden8 biridir. Yarın, aynı imkan ötekilerin eline geçse
    ne değişir, sanıyorsunuz. l946’da nasıl işlemiştir, demokrasi.
    T.C. Vatandaşları bu Cumhuriyetin Cümhurbaşkanını NE zaman kendi
    HÜR İRADESİ ile SEÇEBİLMİŞTİR ?
    Nurdan hm’a sormak isterim; yarım değil, sözde TAM Demokrasi
    ile idare edilen ABD ve İSRAİL’de, Trump ve Netanyahu karşısında,
    O Parti ÜYELİĞİNDEN kaç kişi istifa etmiştir. O dikdatörlere DOKUNABİLEN
    çıkıyor mu ? İşte, burada söz, Karagülle Hocamızın oluyor :
    beynelmilel ” SERMAYE “.

    Amerika’ da SİYAHİLERE – hiç olmıyan – Özgürlüğün YOLUNU açan,
    HALKI HÜRRİYET uğruna, insanlık uğruna AYAĞA Kaldıran hamile KADIN;
    ROSA PARK. Ondan ASIRLAR önce, kölelere, zayıflara, mazlumlara
    HÜRRİYET ışığını gösteren YÜCE insan HZ. MUHAMMED (s.a.v)
    (Veda Hac’cındaki İnsan Hakları EVRENSEL BEYANNAMESİNİ okuyun, lütfen).
    HABEŞ KRALI Necaşiye sığınan müslümanların TEMSİLCİSİ nasıl olur
    – nasıl müslüman kazanılır – , savunmasını okuyun, lütfen) ; Tayyar
    ibn-i Ebi Talip (Talip oğlu Tayyar).
    ABD’ye hayran olanlar – bilhassa – ABD’de FAZİLET MÜCADELESİ
    veren kişilerin Hayatını OKUMALI : VATAN ; uğrunda ölen varsa vatandır
    Fatih ALTAYLI evvelki gün gece Her meslekten insanımıza sayıyordu.
    Güfte yazarı gibi, “batsın bu duünya, bu insanlık, diyordu galiba

  30. Hem İLÇE hemde İL başkanlığı seçim pusulasının olduğu zarfta İBB seçimlerine yönelik hile yapanalar İlçe seçim pusulalarında neden bir şey yapamadı da AKP 25 İLÇEDE BELEDİYE BAŞKANLIĞI KAZANDI? AKP’nin İSTANBUL’da 25 ilçede ipi göğüslemesi bile İstanbul’da seçimin hilesiz olduğunun ama kendi seçmenin AKP’Ye İBB başkanlığı üzerinden mesaj verdiğinin açık ve net kanıtı. Akp’li yetkililer ısrarla bu mesajı görüp iç işlerinde düzelmeye gideceğine ısrarla hatalarını kabul etmeyip işin içinde başka bir şeyler arayarak süreci sabote etmeye çalışıyorlar.

  31. YSK’NIN ÜYELERİNİN GÖREV SÜRELERİNİ BİR YIL DAHA UZATMA KARARI CHP’NİN ALIŞILAGELDİĞİ ÜZERE SANDIKLARA SAHİP ÇIKMAYACAĞI ÜZERE ALINMINMIŞ BİR KARARDI AMA BU SEFER ATI ALANIN ÜSKÜDAR’I GEÇMESİNE MÜDAHALE EDİLDİ.

  32. Yenileme
    Yüksek Seçim Kurulu’nun seçimi yenileme kararı alacağını sanmıyorum. Yüksek Seçim Kurulu seçimi kurallar içinde geçirmiştir.
    AK Parti’nin kapatılması davasında Anayasa Mahkemesi saat 10’da kapatma kararını aldı. Komutanlar komutanlıkta gizli kamera ile görüşmeyi takip ediyorlardı. Kararın akabinde bir kurmay, Anayasa Mahkemesi’ne gidiyor, “Ülke çıkarları için kapatılmaması gerekir.” diyor. Dinlemiyorlar. Baykal devreye giriyor da sonunda bir asker hakimin oyu ile AK Parti kapatılmaktan kurtuluyor.
    Yüksek Seçim Kurulu yenileme kararı alırsa buna benzer bir müdahale vardır demektir. Hoş karşılamamız gerekir. Bizzat İmamoğlu’nun hoş karşılaması gerekir. CHP de Kılıçdaroğlu’na sadakatle bağlı kalmalı ve cumhurbaşkanlığına hazırlamalıdır.
    CHP AK Partiye muhalefet etmekten vazgeçmeli, üçüncü bin yıl uygarlığına adım atmalıdır.
    AK Parti CHP’yi suçlamıştır. Seçimi suçluyor. Yani düzeni suçluyor. Demek ki doğru dürüst seçim yapılamıyor. Seçim yasaları değişmelidir. Başkan Yıldırım olsun veya İmamoğlu, hiçbir problemi çözemezler.
    Düzen değişmelidir. Adil Düzen çalışanları 50 yıldır bunu dünyaya anlatıyor. Er geç kulak vermek zorundadırlar. Ekseriyet sistemi sorunları çözmüyor, kendisi sorun oluyor.

    • Sayın hocam, azınlık diktasını da önceden denemiştik zaten; kayyuma mı devretsek memleketi..?

  33. DEMOKRASİ BİR BİRLİKTELİK BİR YARIŞ OLMALI;OLMALI Kİ İNSANLARIN ALTERNATİFİ OLSUN.BİZ DE MAALESEF DEMOKRASİ VARMIŞ GİBİ GÖSTERİLİYOR.SEÇİM YAPIYORUZ DAYATMA ADAYLARA(MİLLETE SORULMADAN PARTİ BAŞKANLARINCA GÖSTERİLEN ADAYLAR!)MİLLETE OY VERİN DENİYOR.SONRA SEÇİM ADAYLARIN,PROJELERİNİN TARTILDIĞI EKİBİNİN TARTIŞILDIĞI SEÇİMDEN ÇOK MİLLETİ AYRIŞTIRILDIĞI YERLERDEN VURARAK OYLARINI ÇALIYORLAR.DAHA SEÇİM OLMADAN DİN ÜZERİNDEN,MİLLİYETÇİLİK ÜZERİNDEN,ATATÜRK ÜZERİNDEN VS.MİLLETİN OYLARINI ÇALIYORLAR;YETMİYOR SANDIKLARDA DA ÇALIYORLAR TÜRLÜ HİLELERLE.EN GÜZEL ÖRNEĞİ 2014 ANKARA SEÇİMLERİ DEĞİL Mİ?AYNI FUTBOL DAKİ GİBİ.BU SENE KİMİ ŞAMPİYON YAPACAKLARSA HER TÜRLÜ HİLE İLE RAKİPLER DOĞRANIYOR.GS NASIL BUGÜN İSYAN EDİYORSA YILLAR ÖNCE GENÇLERBİRLİĞİNE 8 GOL ATIP DA NASIL ŞAMPİYON OLMUŞTU VEYA BAŞKA BİRSÜRÜ ÖRNEKLERİ VAR ONLARA BAKSINLAR.SİYASİLER DE AYNI GEÇMİŞTE KENDİLERİ DE NELER YAPTI,YAPIYOR BİR BAKSINLAR AYNAYA…NERDE KALDI YARIŞMAK,HAK EDENİN HAKKINI ALMASI…BU MU ADALET BUMU EŞİTLİK BUMU MÜSLÜMANLIK…BU KOCA İNSANLAR BUNLARI YAPARAK İNSANLARIN EMEĞİNİ ÇALIYORLAR EKMEĞİYLE OYNUYORLAR,GELECEKLERİNİ VE HATTA UMUTLARINI YOK EDİYORLAR.NE YAZIK Kİ AKP DE SİSTEME ENTEGRE OLDU VE HATTA SİSTEMDE Kİ DİĞERLERİNDEN DAHA İLERİYE GİTTİ GİDİYOR.BURDA EN KÖTÜSÜ ÖBÜRLERİ DİNİ DEĞERLERİMİZİ BU KADAR KULLANMAMIŞ VEDE YIPRATMAMIŞTI.AKP DİNİ KULLANA KULLANA DEĞERİNİ,KURALLARINI YOK EDİYOR.YAZIK YAZIK..MİLLETİMİZİ BİRLEŞTİRMEYE GAYRET EDİN LÜTFEN KENDİ ÇIKARLARINIZ İÇİN BU MİLLETE YAZIK ETMEYİN.AYRIŞTIRMAYIN BU MİLLETİ.VATANIN BÖLÜNMEZLİĞİ BÜTÜNLÜĞÜ MİLLETİN BÜTÜNLÜĞÜNDE VE DE İÇİNDEKİ İMANDADIR UNUTMAYIN EY SİYASİLER,YÖNETENLER VEDE YÖNETMEYE TALİP OLANLAR…

  34. ”Yaratmak” fiilini özelinden gayri kullanmayı ne düşünür ne de severim lakin, İmamoğlu özelinde uzak olmayan uzun vadede şunu diyebilirim: Siyasi arenada yeni bir mağduriyet üzerinden bir ”mağdur siyasi lider” üretiliyor. Onun doğum sancısı yaşatılıyor ülkeye sanki. Sancı; acı-macı ama neticesi (kimine göre) tatlı bir sancı!…

    Vaktiyle aynı türden bir mağduriyet üzerinden Erdoğan’ın doğumunu kutlamıştık, bu da ona benzer bir nitelik arzediyor.

    İstanbul seçiminin yenilenmesi kararı aldırılıp seçime gidildiğinde, ne yapıp edip bu AK Parti lehine sonuçlandırılacaktır ki, bu İmamoğlunun mağduriyetini katmerleştirecek ve o artık İstanbul için değil Türkiye için bir siyasi figür etiketine kavuşacaktır. (Yaşananlara bakılınca…)

    Hal bu olursa; İmamoğlu CHP’nin değil belki de yeni bir siyasi oluşumun lideri olarak karşımıza çıkarılacak (demeyeyim); karşımıza çıkarılması için bas bas bağıracağımız ve ”Onu isteriz” diyeceğimiz bir lider konumuna yükselmiş olacak. Çünkü o bir mağdur! Allah var, millet olarak mağdurun hakkını yedirmeyiz de; o yücelttiğimiz mağdurlar gün gelir ‘mağrur’ olur, emeğimizi! de bellerler!

    Türkiye (siyasetini dizayn edenler), uzun süren bir iktidar döneminden sonra yorulan ve erken yaşlanan Erdoğan’ın yerine geçe(bile)cek bir lider arayışında…

    Onlara göre, Gül, Davutoğlu, Babacan vesaire, aşina ve kanıksanmış yüzler olarak pek heyecan üretmemekte ve tek yanlı olarak muhafazakar- demokrat yapılarına karşılık, İmamoğlu’nun kişiliğinde mündemiç, hem sosyal demokrat ve hem de muhafazakar bir görüntü daha ”yeğ” geliyor.

    Hasıl-ı kelam dostlar; bin(diril)mişiz bir alamete sürüklen(diril)iyoruz bilmem nerelere! Yani biz seçmeler, sadece önümüze konulanı seçme hakkımızı kullanıyoruz.

    Neticeyi büyükler belirliyor. Bir nevi ”açık oy gizli tasnif”…

    Yaş günümüz olmamasına rağmen bir değil, bir kaç yaş birden alıyoruz.

    • Siyaseti, bu yorum sayfalarında sık rastlamadığımız bir dikkatle ve serin kanlılıkla izliyorsunuz gerçekten. Yorumunuzu iki kez, sindire sindire okudum. Benim yazınızdan anladığım, birilerinin, (muhtemelen IMF damgasını taşıyacak) acı reçeteyi uygulayabilmek için, halkta en yüksek düzeyde kabul ve rıza üretebilecek taze bir lider, taze bir seçenek arayışında olduğu.

      • Bernar bey; Türkiye 80 milyonluk nüfusu ile Batı ve gelişmiş olan ülkeler için devasa bir pazar.
        Son gelişmelerden gördüğümüz; bu devasa pazar işlerliğini-canlılığını kaybetti. Bu da, yabancı sermayeyi kullandık ta kullandık ve aldığımızdan fazlasını (sermaye faizini) olarak ödediğimizden elde bir şey kalmadı.

        Şimdi sıcak para (hem de en pahalısından) bulmak zorundayız..bulamıyoruz. Bu yüzden derecelendirme kuruluşları kredimizi düşürdüğü gibi farklı ekonomik çevreler Türkiye ekonomisinin resesyondan çıkış sürecinin gecikeceği notunu düşmekteler.

        Bu durumumuz ülkemize hem içte hem de uluslararası siyasi baskı aracı olarak kullanılıyor. Nato ve S 400 sorunu, Doğu Akdeniz de ABD, Rum ve Yunanistan ittifakı Mısır’ın katkısı ile gerçekleşiyor. Kuzey Suriye ve Suriye gelişmeleri aleyhimize işliyor. İçeride de yeni bir siyasi oluşumun sancısını ”dış eller” artırıyor.

        Bu etkenler v.b. üzerinden Türkiye yeni siyasi dizayn anaforuna girdi giriyor. Acizane…

        • Hasan bey, serinkanlılıktan ziyade sanki beyne giden damarlarda bir pıhtılaşma sözkonusu:) hala şu beklenen salih zat gibi 15yıldır gelemedi gitti şu ekonomik kriz; böyle giderse sen de tendonlarını kesip kendi krizini kendin başlatırsın, benden söylemesi…

          • Tecrübelerinizden menkul uyarılarınız için teşekkürlerimi iletirim H. Gayret Bey. Sizin durumunuza düşmemek için gayret edeceğim!

  35. YSK üyeleri mesleğinin zirvesinde hukukçularmış…
    Bu ülkede 365 skandalına imza atanlar da öyleydiler bu ülkede…
    Yesinler sizin zirvenizi …
    Bizde herkes güce tapar

  36. ********
    ….
    Durum belki gözüktüğünden vahim!..
    Derler ya «bir de şöyle düşünelim»

    İşin içinde yine bir iş var gibi….
    Bir kuyu var ortada, görünmez dibi!..

    Ve kuyuya yine taş atmış bir deli..
    Kim bu çılgınlar yahu, kim bu zırdeli?

    Bir deli ki ona göre hava hoştur,..
    Koştur babam koştur, ortada koştur!..

    Şu taş şimdi kuyudan nasıl çıkacak?!
    Ve kimbilir bu iş kime yarayacak!…

    İş içinde iş çeviren acep kimler?!
    Ne kadar farkında bu işin hakimler…

    Bizim ülkemiz bu, her halt işlenebilir,
    Ancak nihai analizde şu da denebilir;

    Nefse musallat olurken daima şeytan,
    İşin içinden çıkacak olan azim ve iman!..

    Ya Allah bismillah, O’nun BİRliğine,
    Hu diyelim yahu, ülke dirliğine!…
    ….
    *******

    AKP’nin itiraz etme hakkı var ve o da masumane bir şekilde şansını deniyor (sahne 1). CHP’yi suçlamamaya gösterilen bir özen var (sahne 2). Bu özen sırıtırken seçimlerin yenilenmesi için öne sürülen, YSK kurallarının ihlallerine dayandırılan bahane türü şeyler var (sahne 3). Ve şimdi “yahu biz gerçekten bu seçimlerde kural ihlallerine göz yumup uyuduk mu” muhasebesi yapmağa hazırlanan bir YSK hali var (sahne 4). CHP suçlanmıyorsa yapısal sorunların varlığı üzerinden koparılan yaygara var (sahne 5). Yani, değişik sahneleri olan oyun içinde oyun, suni zorlamalar var. Poker pek bilmem ama, bu oyun oynanırken birileri sanki “kazan kazan stratejiisi” ile kuyuya bir taş attırdı durum ne olacak diye seyrediyoruz. Taşın bişeyden haberi yok! AKP kazanma hamlesi yaparken kaybedebilir. CHP de kazandım zannediyorken kaybedebilir. “AK Parti İstanbul’u kesinlikle bırakmaycak” denilenler seçmen oy tabanı mı, yoksa bunları temsil ettiğini sanan milletin AK Partisi mi? Yoksa yoksa bunların ikisinin de vız geldiği ve bunlar üzerinden ipleri elinde tutan mayfa türü karanlık bir menfaat gurubu mu? Buna Karagülle, hayat boyu önsezgisiyle “sermaye ajanları” diyor, bazıları derin devlet diyor, diğer bazıları perinçekgil falan diyor. Bunlar kim olursa olsun ülkenin bir sonraki seçimlere kadar daha da gerilip radikalleşmesine hizmet ederken kazananlar. Ülkenin ve içindekilerin kaybı bunların kazancı…

  37. AKP İstanbul seçimini kayıp etti etmesine de buradaki hazımsızlık ve çelişkili tutum davranışı ülkedeki itibarını ve de dünyadaki imajını demokrasiye olan güvenimizi de sömürmeye başladı.

  38. Aman Dikkat Edin, Mayınlı Bölgedesiniz!
    Sayın Koru çok doğru şeyler söylüyor ama ben kendisini buradan uyarmak zorunluluğu hissettim. İBB Başkanlığı sanıldığı gibi sadece 16 milyonluk bir şehrin belediye başkanlığı değil. Bunu anlamak için şöyle 4,5 sene öncesi yaşanan 17-25 Aralık soruşturmalarına bakmak yeterli.
    Bu tartışma bana uzun yıllar önce gördüğüm bir karikatürü hatırlattı. Karnesindeki bütün notları 0 veya 1 olan öğrenci, bir elinde karne diğer elinde babasının fotoğrafı ile öğretmenine “Bunu bana nasıl yaparsın öğretmenim? Şu babamın resmine bak” diyor. Resimdeki adam ise pos pıyıkları sarkmış, rüyada görseniz uykunuz kaçacak birisi. Şimdi bizim vakaya gelirsek, olay bir belediye başkanlığını vermek değil ki veresin, olay bütün dünyada rantın merkezi olmuş ve özellikle Arap ve İslam dünyasından paranın arsalara, binalara aktığı bir şehirin belediye başkanlığını vermek meselesi, nasıl veresin? Olay her yönüyle bir beka meselesi anlayacağınız. Dört sene önce “400 milletvekilini verin, bu işi güzellikle çözelim” dendiğinde biz anlamamıştık da sonra neler oldu görüyorsunuz. Üstelik konuşmaya bile korkuyorsunuz bunları.
    Nasıl ki İstanbul’u da içeren rantın ve rüşvetin soruşturulması koskoca ülkeyi rayından çıkardı, yolsuzluğu soruşturmak hatta yazmak “hükümete darbe” oldu ve müebbetle cezalandırılıyor. Şimdi “sandık darbesi” yapıp o şehri almaya kalkmak ne anlama gelir, buna teşebbüs edenleri ve destekleyenleri “öyle bırakırlar mı”, bekleyip göreceğiz. Ama ben İstanbul’un bir muhalefet partiliye hele de Ekrem İmamoğlu gibi birine verileceğini sanmam.
    Seçimden önce bunun seçim olarak nitelendirilmesinin zor olduğunu yazmıştım. Aynı yerdeyim. Seçim yenilenecek ve muhtemelen bu arada çok şeyler olacak. Plan başarılı olur mu? Eğer olmazsa demektir ki “son başladı” ve derinlerde yeni bir süreç pişiriliyor. Ama unutmayın en çok telefat bu aşamada olur. Zira organize ve düzenli gelire alışmış bir topluluk iktidarlarını bırakmamak için eski ortakları ile de olsa ölümüne kapışırlar ve çok zayiat verilebilir. Allah masumları korusun.

    • Aylar önce, adeta bozuk bir pikap gibi hep aynı şarkıyı çalıp duran sözde ana muhalefet partisinin tarih dışı kalmışlığı yüzünden, Erdoğan’ın vasat ve öngürüsüz bir lider olduğunun açığa çıkmadığını, verili koşullarda AK Parti’nin elbette ki girdiği her seçimi kolayca kazanan parti konumunu elinde tutacağını yazmıştım. CHP’nin kiyafetsizliğinin, bir lider ve bir siyasetçi olarak Erdoğan’ın sıradanlığını gizlediğini öne sürmüştüm.

      Doğru bir adım attı CHP, ilk kez hep Erdoğan’a kazandırmış, en kusursuz örneğini bir kasaba politikacısı olan Muharrem İnce’de bulan tutumundan uzaklaştı, dramatik sonuçlarını hep birlikte görüyoruz.

      Bir hafta kadar önce, “Şu siyaset ustasının, şu stateji dehasının kendisini düşürdüğü duruma bakın: Mazbatayı İmamoğlu’na verse de kaybediyor, alıp onu Binali Bey’e versede kaybediyor. Her durumda kaybeden o” diye yazdım.

      Üç dört gün önce, “Erdoğan mazbatayı İmamoğlu’na verirse kendisinin ve partisinin siyasi ömrü 2 yıl, seçimleri iptal etme yanlışına düşerse, kendisinin ve partisinin siyasal ömrü 1 yıldan az olur” diye yazdım.

      Kendisine Bahçeli eliyle başkanlık sistemi sunulduğunda bunun üstüne atlayan Erdoğan, siyasi öngörüsüzlğünün güçlü bir işaretini vermişti bizlere. 31 Mart seçimleri öncesindeki seçim stratejisi ve seçim propagandası baştan aşağı yanlış kurgulanmıştı, göremedi. Kutuplaşma sayesinde, iktidarının tüm başarısızlıklarına rağmen, Cumhur İttifakı’ndan Millet İttifakı’na oy geçişkenliği yaşanmıyordu, ama, AK Parti giderek artan bir biçimde MHP’ye oy kaybediyordu. Bunu da göremedi, Soylu bakanların peşine takıldı.

      Erdoğan, düşündüğünün aksine, devlete sahip değil -hiçbir zaman da olamadı zaten. Kendisinin ve partisinin sonuna gidecek süreci hızlandırmak için, hızla “devlete sadece görünürde sahip bir devlet partisi” konumuna düşürüldü. Dindar muhafazakarlar ve Kürtler başta gelmek üzere, halk yığınlarıyla köprüleri çoktan atmıştı zaten. Kendi bekasının ve kendi zenginlerinin çıkarı dışında hiçbir şeye aldırdığı yoktu. Dindar muhafazakarların, kendi kitle ve kadro partisi olan AK Parti’nin ilk dönemleri eliyle kaydetmiş oldukları başarıları bir mirasyedi gibi birer birer yedi tüketti Erdoğan. Dindar muhafazakarların kendisi ve partisi üzerinden itibarsızlaştırılmasına izin verdi salt kendi bekasını kurtarabilmek için. Siyasetin yeniden dizayn edilebilmesi için, birilerinin para musluklarının başına yeniden gelebilmesi için, dindar muhafazakarların toplumsal gücünün ve onların ahlaki üstünlüğünün Erdoğan ve onun Reisçi Partisi üzerinden kırılması gerekiyordu. Büyük ölçüde başarıldı bu. Süreç, bir erken seçimle tamamlanacak.

      Bütün bu süreçte bir mağduriyet var ise, bu ne Erdoğan, ne CHP ne de bir başka partidir. Mağdur ve istismar edilen dindar muhafazakarlarla, hendek savaşı kepazeliğinin ardından üzerindeki PKK vesayetini törpüleme şansını ele geçirmiş olduğu halde o şansı kullanma hakkı elinden çalınmış Kürt halkıdır.

      Dindar muhafazakarlar, kendilerin oyunun dışında bırakmaya yönelik oyunu görmeli, kendilerini gerçek anlamda temsil edecek gerçek bir kitle partisini kurmalı, ya da Saadet Partisi çatısı altında toplanmalıdır. Kürtlerin tüm demokratik haklarını cesaretle ve eksiksiz savunmalı, onları ceberrut devlet ile PKK vesayetini kırma becerisi gösteremeyen HDP arasındaki sıkışmışlıktan mutlaka kurtarmalıdır.

      Türkiye siyasal tarihini ve toplumsal süreçleri okuma becerisi gösterebilen tüm liberaller ve demokratlar, dindar muhafazakarların öncülüğündeki kitle partisinin saflarında yerlerini almalıdır. HAK, HUKUK, ADALET şiarı, sesimizin kısılıp boğulduğu yerden tekrar ve güçlü biçimde haykırılmalı, hep birlikte aydınlık geleceğe yürünmelidir.

      Hepimizin üzerinde onbinlerce mazlum başta gelmek üzere, her defasında kaybettirilen, sefil bir asgari ücrete, sonu gelmek bilmez geçim mücadelesine, işsizliğe, gülünesi ücretlere ve sefil bir emeklilk hayatına yazgılı kılınan halkın vebali ve sorumluluğu var.

      Ne mutlu ahlaki kirlenmede üzerine çamur sıçramasına izin vermemiş, HAK, HUKUK, ADALET mücadelesinde karamsarlığın çukurna yuvarlanmayı reddetmiş olanlara. Ne mutlu oyanan oyunu gören ve sorumluluktan kaçma korkaklığından kendini sakınma cesaretini gösterenlere.

      Ne mutlu dindar muhafazakar yığınların kitle partisi için “Bir çakıl taşı da benden olsun” diyenlere, diyebilecek olanlara. . .

      • Eskiden trilyon götürüp particilik yaparlardı; demek işi tektaşa kadar düşürmüşler haa..?

  39. devleti bırak beyaz masaya bile bir aksaklık bildir, sorunu çözmek için değil, yapmamak kıvırmak için binbir cevap geliştirmişler. yönetenler kendi üstüne birşey almıyor. bir aksaklık varsa ilgili kişiler sorgulanıp sonuçları kamuoyuna açıklansa birçok problem tekrarlanmaz. adam suyu geçerken at değiştiriyor!, heryıl her yeni gelene göre yönetim maddeleri değiştiriliyor. 100 yıllık cumhuriyet tarihinin tecrübeleri yok sayılıyor. ”seçim ile ilgili kanunların ne kadar önemli olduğu birez daha ortaya çıktı”. yazıktır bu millete size oy veriyoruz vekil seçiyoruz. bizi eniyi yönetecek bilgili liyakat sahibi, onun bunun değil ülkemiz insanı ve nmefaati için çalışan yöneticiler istiyoruz artık. imamoğlu mazbatayı alınca mecliste kim hangi oylama için el kaldırmış herkes görecek. şeffaf yönetim bu olsa gerek.

  40. ANKARA’DA da hiçbir yerde de hakimler yok! Hakimler iktidarın gözünün içine bakıyor. Yüzbinlerce insanın hayatı “siyasal gerginliği” korumak amacıyla mahvedildi, mahvediliyor. Hakimmiş, hukukmuş, AİHM’miş… miş miş de miş miş…
    Umutsuz vakayız vesselam. Siz yine de umutlu olun. Olalım. Belki güneş doğar…

    • O işleri, dilekçe yazmayı bile bilmeyen avukat taslağı fetöcü mutemetleri bir çırpıda hakim savcı yapıveren eski bakan müsteşarına ve hsyk üyesi yağbeyinlilere söyleyeceksin.

  41. EVET nihayet safınızı ilk defa net ve açıkca göstermişsiniz ben bir yaşıma daha girmedim çünkü malumun ilanı olmuş…

  42. ÇOK,ÇOK,ÇOK,ÇOK… DEĞERLİ SAYIN FEHMİ KORU BEY. BAZI İNSANLAR İSTANBUL SANDIKTAKİ OY HIRSIZLIĞINI VE SANDIK BAŞLARINA KONULAN YETKİSİZ VE KANUN DIŞI KİŞİLERİ GÖRMEYECEK KADAR KÖR OLMUŞLARDIR. BUNLARIN KÖRLÜĞÜNÜN TEDAVİSİ YOKTUR. ÖYLE DEĞİL Mİ SAYIN FEHMİ KORU.

    • Yok,bence kendi hatalarına körülük üzerinden KILIF uyduruyorlar.Zira sandıkta körlük yada hile hurda olsa AKP İstanbul’da 25 İLÇEYİ nasıl kazansın?Büyükşehir başkanlık seçiminde kör olan Akp’li sandık görevlileri 25 ilçeyi kazanırken birden GÖRÜR mü olmuşlar yoksa 🙂

  43. Devleti yönetirken nasıl oyun oynuyorlarsa burada da ergen davranışı sergiliyorlar oyun oynarken.Çok üzülesi bir durum ülkemiz adına.

  44. Karar’dan Akif Beki, bugün/17.04.2019
    ….
    Hele Gümülcineli İsmail adlı muhalif milletvekilinin meşhur hikayesi var ki evlere şenlik. Her hileye rağmen önünü sandıkta kesemeyeceklerini anlamış iktidar sahipleri. Çareyi, seçimden önce adamı askere almakta bulmuşlar. Hem de belli olmasın diye bütün akran sınıfıyla birlikte silah altına çağrılmış. Selanik üzeri ıssız bir köprü başında seçim bitene dek fuzuli nöbet tutturmuşlar, seçimden sonra da alayına terhis…
    İktidara önerim budur işte(!).
    Hatta seçimden sonra da nöbete devam etsin Sn.İmamoğlu ve bütün akranları. Savunma Bakanlığı arada sırada askerliğini de yaktın bunların. 2023 Mart ve haziran seçimlerinden sonra terhis edilsinler.
    Ya bu iktidarın rahat etmek hakkı yok mu bu memlekette?

  45. Dönem dönem kelali, kılıçali,savcı egesel gibi sui misal zevat memleketimizde temsil ettiği hukuk mevkisinin zirvesinde yer alıp vicdanları ve cüzdanları arasında sıkışmışlık; ki burada cüzdan rüşvet, irtikaptan ziyade makam ve mansıb anlamında kullanılmıştır, nedeniyle vicdani hukuk dışında şaibeli, tartışmalı ve tarih tarafından merdud kabul edilen kararlar almıştır. Eğer YSK böyle bir karar alacak olursa bu karar ile bugün için zevahiri kurtaracak bir suni teneffüs hamlesi olarak bürokrasi pompasından iktidara oksijen pompalasa dahi, arkadan gelecek mağdur imamoğlu söylencesi bolu beyine kafa tutan köroğlu gibi dilden dile, ağızdan ağıza yayılacak bir efsaneye dönüşmesine engel olamayacaktır. Kötüden emsal olmaz mecellede ayan beyan ifade bulmuştur ve hak ve doğruluk indiAllah keyfe göre eğilip bükülebilen bir şey değildir.
    Son söz:
    ” Bugün, doğrulara, doğruluklarının yarar sağlayacağı gündür.” Maide -119
    ”Sonra gelecekler arasında beni doğrulukla anılanlardan kıl.” Şuara – 84

    • Tunç soyerin babasını yazmayı unutmuşsun sebilüzzerzevat..! Çifte standart yok..!

  46. Evet bende bir yaşıma girdim diyecem ?sayın koru yıllardır sizi okumaya çalışırım ilk defa diyebileceğim bu kadar net açık anlaşılır sorular sormuşsunuz hayret iyi çalışmalar selamlar

  47. Bu ülkenin bilgili, tecrübeli, dürüst, ahlaklı, faziletli insanlara ne kadar çok ihtiyacı var.

  48. Sadece Maltepe sayimlari 1
    Bir haftadır sayılmadı. Şimdi de 3 bavul evrak gönderildi. Sanırım bu üç bavul 2023’e kadar değerlendirilir! YSK sınıfta kalmıştır ve bütün üyeler istifa etmelidir. Halk, Ekrem imamoglu’yu sevdi. Bütün İstanbul’u kucaklıyor. Gün geçtikçe taban; imamoglu’yu daha çok sevmeye başlıyor. Seçim yenilense bile imamoglu yine kazanacaktır. Eğer hilesiz bir seçim olursa tabiki…..

  49. İBB SEÇİM YENİLEME İSTEĞİ.
    Yenilecek seçim den kim kazançlı çıkar.
    Bence hiç kimse.
    Başta iktidar velev ki bir şekilde seçimi bu sefer kazansa bile.
    Belki ancak bir PİRUS zaferi kazanabilir.
    Bu aralar güvenilir anket firmaları sürekli mesaide.
    Bütün kurumlar ve özellikle iktidarin; seçim yenilemenin maddi manevi sorumluluğu boynuna asılı kalacak.
    Ülkemiz kaybedecek.
    İBB İmamoğluna bırakıldığında İBB sadece iktidardan destek almadığı gibi çoğu durumlarda engellemelerle karşılaşacaktır.
    Daha önce iktidar partisi mensubu olmayan belediye başkanlarının karşılaştığı neyse o olacak.
    Birde uzun yıllar bütçesinin çok fevkinde harcama ve borç sarmalına girmiş belediyelerin başarılı olama şansı çok zor.
    Kaybedilen B.şehir belediyelerinin eskiden yapılan hizmetleri bu imkanlarla yapması imkansız.İstanbul halkı beş yıl belediye hizmetlerinden uzak tutulmaya çalışılacak olduğundan kayıp yıllar olabilir..
    Gelecek başkanlık seçimi için bu durum kurtarıcı görevi görebilir.
    İşte gördünüz bunlar beş kazı güdemezler.
    Birde başkanlık istiyorlar deme fırsatı bulunacak.
    Böylece gelecek başkanlık seçimi için ,İktidardaki B. şehirlerdeki partili başkanın başarısı bu belediyelerdeki başarısı ile ölçülecektir.
    Bu gün ki iktidar,25 yıl önce devraldığı belediyelerin zor şerait altında yönettiği belediyelerde gösterdiği başarı, önceki belediyelerin iktidar desteği olmasına rağmen kötü yönettiği belediyelerin başarısızlığı sayesinde olmuştu.
    Şimdi kendini ispatlama dönemi mualıf parti belediye başkanlarına düşüyor.
    Seçim yenileme durumu olursa başta sorumlu kurumları yönetenler(YSK ,içişleri bak. , adalet bak.,)istifa etmezler.
    Bizde böyle ;sorumluların istifa etme devlet geleneği yoktur.
    Suç;suçsuzlara ve güçsüzlere yıkılacak günah keçisi bulmakta zorlanılmaz.
    Ülkemizde sorumlu kurumların başında olanlar ,kurumun hata yaptığında istifa etme geleneğine kavuştuğumuz zaman bir üst lige çıkmışız demektir.
    Bir yerde her ne oluyorsa, orada yaşayanların ekseriyetinin hak ettiğinden ne eksik ne de fazladır.

    • imamoğlu beylikdüzünü yönetirken tüm meclis toplantılarını canlı verdi. hangi üyeler ne oy verdi gördük. bakırköy-silivri metrosuna başlıyoruz:red edenler? diye sorsun bakalım ne olacak?

      • İbb meclisinde yapılan imar planı değişiklikleri ve rant getirici imzalar her zaman iktidar ve chpli üyelerin oybirliğiyle geçer cansın:) o yüzden pek heveslenme; ister imamoğlu ister papazoğlu olsun, sözkonusu istanbula hizmetse herkes birbirinin sırtını kaşır yani..:) Sana gene de bi kamera hattı da açarlar, aynı beyaz mada gibi; izlersin ordan meclis salonundaki koltukları..:)

    • Meclis toplantılarında İmamoğlu, Ankara’da Mansur Yavaş’ıın yapacağını yapacak yani halka açık ve canlı yayınlanacak.Böylece halk hizmeti kimin engellediğini AÇIK AÇIK görecek.

  50. AKP yetkililerinin yaptiklarini tam değil yarım demokırası ile idare edilen ülkelerden herhangi birisinin devlet yetkileri yapmış olsaydı! O partinin üyelerinin hepsi üyelikden istifa ederek onları protesto ederdiler.

    Bunlar resmen ya milleti sokağa dökmek için uğraşiyor yada milleti tam bir gerizekalı yerine koyuyorlar.
    Her 6 ayda bir yapılan seçimlerin propoganda sı için Devlet tam kadro ile sökağa inerek Türkiyenin bütün kaynaklarını AKP lehine muhalefet ve Turkiye aleyhine kullananlardan,bu ülkeye hızmet ve ADALET beklemek akıllara ziyandan başka birşey değildır.
    Millete Ağaç kökü saraya dünya mutfağından özel hazırlanmiş doğal yiyecek ve ıçeceklerden oluşan menü.

    Bu arada Erdoğan’ıde doğru söylediği için tabrik etmekde bizim boynunumuzun borcudur.
    Yıllar önce ne demişti! “Benim bu yüzdükten başka sermayem yoktur eğer birgün olursa bilinki ben………………!!!!!!”
    Doğruyu söylemiş birisi için bizede ancak yiğidi öldür hakkını yeme demek düşer.

  51. “Olmaz demeyin, şansınızı deneyin.” (Milli Piyango reklam filminden).
    Ilkeler, araçlar, korkular, hırslar, niyetler bir bulamaç halinde. En önemlisi hangisi? sorusuna ortak yanıt vereceğimiz bir akla/ahlaka kavuşuncaya kadar her günümüz yeni bir yaşa girdiğimiz gün.
    Öyle görünüyor ki günü kurtarmaya çalışmaya yoğunlaşanlar geleceği kaybettiklerinin farkında değiller. Merhum Erbakan, Refah Partisi’nin kapatılma kararı sonrası hem tarih hem toplum karşısındaki sorumluluğunun farkındalığıyla (karar baştan sona haksızdı ve o dönem Refah Partisi bulunduğu konuma tırnaklar kazınarak gelmişti) konuşmuş ve davranmıştı. Ahlaki üstünlüğü, araçsal üstünlüğe yeğlemişti. Ahlaki üstünlük hiçbir menfaatle değiştirilemez, tarih bunu gösterdi. Farklı olabileceği ihtimalini değil denemek akla bile getirmemek gerekirdi.
    Bu arada Sayın Koru, doğum gününüz olmamasına karşın sağlıklı, uzun ömür dileklerimi kabul edin lütfen.

Yoruma kapalı.