Aşı oldum, fakat yine evde hapisim.. Hislerim karma karışık…

7
Reklam

Kısa süre önce ben de aşılı olanlar kervanına katıldım.

“Sıra 70 yaş grubunda” duyurusundan birkaç gün sonra aşı için gün almamız gerektiği haberi cep telefonu mesajı olarak geldi; internet üzerinden randevumuzu mahallenin sağlık ocağını tercih ederek aldık ve eşimle birlikte o gün aşılarımızı olduk.

Onar dakika arayla randevu veriliyor.

Sabah trafiği çok yoğunmuş, biz öğleye doğru gittiğimizde etrafta fazla kişi yoktu. Dakika sekmedi, aşılarımız yapıldı.

Kullanılan aşı kapsülünde QR kodu var ve kime hangi kapsülün kullanıldığı kayda geçiriliyor.

Aşı olunca yan etkisi bulunup bulunmadığından emin olmak için 15-20 dakika daha aynı mekanda vakit geçirmek gerekiyor; o süreyi de tamamladıktan sonra ‘yeni aşılılar’ olarak sağlık ocağından ayrıldık.

Eşim kısa süreliğine baş dönmesi ve mide bulantısı yaşadı, aşının benim üzerimde herhangi bir olumsuz etkisi olmadı.

Bir ay içerisinde ikinci doz için davet alacağımız bildirildi.

Reklam

75 ve üstü yaştakiler aşı konusunda ikirciklilermiş. O yaş grubundan aşıya davet edilenlerden çağrıya icabet eden az olmuş. Öyle deniliyor. Ya etrafta dolaşan ‘riskli yaş grubundakiler için aşının riskli olduğu’ söylentisinden etkilendikleri ya da internet üzerinden randuvu alma gereğini şahsen yerine getiremeyecek durumda oldukları için pek çok yaşlı aşısız durumda.

Üzücü bir durum bu. Aşısızlık ileri yaş grubunda riski daha da büyütecektir.

Gelmeyen veya gelemeyenleri evlerinde ziyaret ederek aşıyı özellikle ileri yaş grubunun tamamında gerçekleştirmek şart.

Alman aşısı, İngiliz aşısı, Çin aşısı, şimdilerde de Rus aşısı çeşitleri arasında kafaların karıştığını biliyorum. İki Türk bilim insanının ürünü aşının tek dozunun bile insanlar üzerinde koruyuculuğunun yüzde 90 olarak belirlendiği duyuruldu. Çin aşısında ise iki dozu da kullanmak gerekiyor; koruma işlevi bize yapılan aşıda da fena değil.

“Ne yapmalı?” sorusuna aşı öncesinde cevap ararken şu kanaate vardık: Üretim tekniği bakımından hayatımız boyunca maruz bırakıldığımız çeşitli aşılardan farksız olduğu için Çin aşısı zararsız ya da hiç değilse zararı varsa bile diğerlerinden fazla değil; buna karşılık yararı dokunma ihtimali var. ‘Kâr-zarar hesabı’ yaptık ve aşı olmaya karar verdik.

Kıtalar arası farklılaşma tehlikeli

Aşı olduğumu neden olur olmaz burada paylaşmadım?

Eminim sizlerin de etraftan işitip durduğunuz aşı alehytarı görüşler doğal olarak beni de etkiledi. O sebeple aşının kendi üzerimde bırakacağı etkiyi yaşayarak görmek ve sonrasında paylaşmak istedim.

Reklam

Herhangi bir konuda spekülasyon yapmakla sağlık alanına giren konularda kafa karıştırıcı iddialı görüşlerle insanlar karşısına çıkmak arasında büyük fark var. Dünyanın en ileri ülkelerinden sayılan ABD’de bir yıl içerisinde yarım milyon insan salgından hayatını kaybetti. Bizde her gün virüse yakalananların sayısı hâlâ 10 binin altına düşürülemiyor.

Parti kongreleri devam ettikçe sayı da yükselmesini sürdürecek.

Bu işin şakası yok.

Ayrıca yeryüzünde herkesin aşılandığı bir ortamda aşısız olanlar arasında kalmak iyi bir şey midir, emin değilim. 

Bu konuda da sizleri yanıltmak istemem. Aşı konusunda dünya kesinlikle ikiye ayrılmış görünüyor: Zengin ülkeler harıl harıl insanlarını aşılarken fakir ülkeler sıralamada gerilerde kalıyor. Kıtalar arasındaki fark akıl almaz boyutlarda. Kuzey Amerika’da her 100 kişiden 12’si şimdiden aşılanmışken, bu oran Afrika’da ne kadar, biliyor musunuz?

Orada bu oran yüzde değil binde 2.

Afrika’da şu ana kadar her bin kişiden yalnızca iki kişi aşılanabildi.

En hızlı aşılanan ülke İsrail. Önceki güne kadar halkının yarıya yakını (yüzde 48.7’si) aşılanmış durumdaydı. Onu İngiltere (yüzde 26.5 ile) izliyor. ABD’de bu oran yüzde 14’ü bile bulmadı.

Türkiye? Türkiye sahaya hayli geç çıktı, ama arayı kapatmak için ciddi bir çaba sarf edildiği görülüyor. Türkiye’de aşılanmış olanlar nüfusun yüzde 7.4’ünü buldu.

[Sağlık bakanına özür diletecek yanlışlıklar devam etmese iyi olacak.]

İsveç, Fransa, Almanya, İspanya, Yunanistan gibi ülkelerde aşılananlar nüfusun yüzde 5’inin altında.

‘Yeni normal’ beklentisine en kısa yoldan cevap verilebilmesi için kıtalar ve gelir grupları arası farklılıkların aşı konusunda ortadan kalkması ve dünya vatandaşlarının büyük çoğunluğunun aşılanması gerekiyor.

“Biri yer biri bakar” durumu salgın konusunda tehlikeli.

Herkes aynı gemide

Kıtalar arası eşitsizliğin iyice göze battığı ortam insanların salgından gereğince ders çıkarmadığını gösteriyor. 8 milyara yaklaşan insan ‘dünya’ denilen küçük bir köyde yaşıyor. Herkes tek bir geminin yolcusu. Kıtalar arası yol aşan gemilerde sınıf farkı olabilir de, her köşesi aynı salgının pençesine düşmüş dünyamızda benzer bir farklılaşma mümkün değil.

Zimbabve’de korona izleri kalırsa halkının bütününü aşılamış ve kendisini güvende sayan ABD’de veya İsrail’de veya Türkiye’de insanlar rahat ve huzur içerisinde gündelik hayatlarını sürdüremez.

Duvarlarla kendisinden ve dünyadan tecrit ettiği Filistinlilerin aşısızlığına göz yummasının İsrail’i zora düşüreceğini tahmin edebiliyorum. Sonunda onlar da bunu anlayacak, ama iş işten geçmiş olacak.

Her ülkenin ve insanlarının kendilerine özel sorunları olabilir, ama korona her ülkenin ve insanlarının ortak sorunu.  Adı üstünde salgın.

“Aşı oldum ve kurtuldum, ben artık yeni normalin bir parçasıyım” denilemiyor. Hâlâ maskeliyiz ve riskli yaş grubuna girenler olarak yine evde hapisiz. 

Bir teklifim olacak:

Kısıtlayıcı tedbirleri tersine çevirene, aşı olanları olmayanlardan daha rahat hale getirene kadar sıkıntıların ortadan kalkması galiba mümkün olamayacak. Henüz aşı olmayanları aşılanma sırası onlara gelene kadar evlerinde tutmalı, günlük işleri rahat hareket etmelerine müsaade edilmiş aşı olanlardan yeterliler üstlerine almalı.  

Şaka gibi gelebilir, ama herkesi bu teklifim üzerinde düşünmeye davet ediyorum.

ΩΩΩΩ

Reklam

7 YORUMLAR

  1. Sağlıkta dünyada en iyi ülkelerinden biriyiz ve bu süreci en iyi yöneten ülkelerden biri ama diliniz varmamış olsun.

  2. Dünyan’ın en iyi toprağına sahip 4 mevsimi olan ve yaşam için gerekli her ürün yetişen bir ülkeyi! Öğle bir duruma getirdilerki ! Ürün yerine terörist üreten bir ülke yaptılar.
    Şimdi millet yiyecek kuru ekmek bulamaz hale geldi.Hadi! Açlık konusunu çözmek bizim ülkemizde kolay ve onu hergün tonrlarca çöpe giden ekmekleri toplayip yiyerek gidere’ bilirler!
    Fakat, bu sefer millettın havasına göz diktiler ve havayı yasakladılar.
    Oysaki bu vürüsün düşmanı açık hava.
    Bilim adamları, 2 saat açık havada yürümek şöyle dursun,oturmak dahi,10,000 adim yürumeye eş değer. Olduğunu tesbit ettiler.

    Osmanli gitti savaşlar bitti, Düşmanlar dost oldu, ve medeniyet ilerledi, AMA biz halen daha savaşmak için ölümüne mucadele veriyoruz.
    Çünkü Tarihten bu tarafa dunyadaki muhteşem saraylar insanların kanılari ve canları ile inşa edildiği için bugün de onu devam ettirenlerın ülkeleri…. galkeri neyse nasıl olasa ortada yazmaya gerek yok.

  3. ”Çin aşısı zararsız ya da hiç değilse zararı varsa bile diğerlerinden fazla değil; buna karşılık yararı dokunma ihtimali var. ‘Kâr-zarar hesabı’ yaptık ve aşı olmaya karar verdik.”
    yazarın yazısındaki buda bir düşünme tarzı.
    -on kişi aşı yaptırdı fakat bir kişi yaptırmıyor! o bir kişi coronalı ise?..
    onun diğer on kişiyide hasta etmesi, daha vahimi ölümüne sebep olması halinde ne olacak? kim suçlu kim hesap verecek?
    -bir sigara tiryakisi, devletin tütün yasakları sıkılaşınca,
    ”bana kimse karışmasın ben özgürüm!! benim sağlığımı düşünmeyiiinn” diye basbas bağırıyordu.
    Bende dedim ki: ben astım ve kalp hastasıyım, eşm hamile, annem yaşlı koah hastası evde camı açamıyoruz, balkona çıkamıyoruz. senin sigara dumanın yan masada açık havada benim üstüme geliyor dumanını ben içime çekiyorum.
    alt kattaki kokoreççinin manga dumanı ve misss!gibi kokoreç kokusu evin içine doluyor. koltuklar kasaptan alınmış ikinciel eşya sanki…
    biz ÖZGÜR DEĞİLMİYİİİZZZZ? BİZİM DE YAŞAMA NEFES ALABİLME HAKKIMIZ YOKMU? diye cevap verince sesi birden kesildi olayı anca o zaman anladı ve utandı.
    -zenginler aşı yaptırdı da, afrikadan gelen filistin kimliğ taşıyan sana hediye olarak firüs getirirse bunu nasıl önleyeceksin? kapıda çıplak aramamı yapacaksın her defasında? hiç olmazsa 50 yüz aşıda onlara gönder çok akıllı dünyalı.
    -hadi yine bencil insanlar için bir önerim olsun:iki doz yapılan bir ilaç demekki tedbiren daha bir güvnlik-tedbir konusu öne çıkmış olabilirmi? tedbirli oluyor çünkü sorumluluk sahibiler demekki.
    -ellisini geçmiş.. bizim gibi insanların ne gibi bir yan etkiden çekincesi olabilr ki? bir yan etkisi olursa hastneler herşeyiyle 5..
    yada çocuğum olmaz korkusu yayılmıştı bir ara ::)) benim bildiğim bu ülkede tek bir eşle evleniliyor, her onbeş senede bir ”kimlik” değiştiriliyordu eskiden.
    NOT:hes kodu uygulamasına bir şık eklenebilir:
    AŞI OLMUŞTUR. (çözüm budur)

    • Belliki siz alınan bazi kararlardan haberiniz yok, Gelişmiş! demokirası Yani AB ve ABD gibi ülkeler aşı alamayacak fakir Afrika ülkeleri için rakamıni tam hatırlamiyorum o ülkelere aşı bağışlama kararı aldılar ve aşıc yardım yapacaklar.

      Bu arada AB dicital aşi pasaportu uygulama kararı aldı, Ama! Aşıların arasında Çin aşısı yok. Yani, o karar uygulamaya geçtiği zaman çin aşısı olanlara AB vizesi verilmiyecek.

      Birde bu gibi düzenlemeleri DSÖ yapması gerek fakat onlar Çinin virüsün’ün dünyaya yayılmasının 1 numarali sorumlusu. Çünkü DSÖ zamanında dünyayı uyarmadı.
      Bulara politikacılaride ekledikmi güç ve para için nasıl miliyolarca insanın ölümüne sebep olduklarına şahit olduk.

  4. İnsanlık tarihi boyunca dünyada , bu güne kadar 7 milyar insanın savaşlarda hayatını kaybettiği söylenmektedir ; buna herhalde salgın hastalıklar dahil değildir . Özellikle son iki cihan savaşında , gelişen teknoloji nedeniyle cephe gerisinin de savaş alanına dahil edilmesi yüzünden meydana gelen maddi ve manevi zayiatın haddi hesabı belli değildir !
    Avrupa ve ABD bütün bunlardan ibret alarak elele vermiş , işbirliği ve güçbirliği yaparak birlik beraberlik içinde ,insanlara huzurlu ve müreffeh bir hayat yaşatmaya gayret ediyorlar.
    Ancak bu son korona salgınında , maalesef bu birlik ve beraberliğin çok da samimi , gerçekçi ve sağlam olmadığı görüldü ; herkes bariz bir şekilde kendi derdine düştü !
    Aslında Hocamızın dediği gibi dünya artık eski dünya değildir , ulaşım ve iletişimin olağanüstü gelişmesi sayesinde adeta bir köy haline gelmiştir. Bu nedenle özellikle dünyaya yön veren büyük ve egemen devletler başta olmak üzere bütün ülkelerin her konuda elbirliği yapması ,destek ve yardımlaşmanın sağlanması, yani bütünleşmek şarttır !
    Ama ne yazık ki bazı bencil , dar görüşlü , hala eski zihniyeti taşıyan bir çok liderin maalesef
    henüz bu gerçeği anlayamadığı görülmektedir.Tabii ki bu konuda BM teşkilatının çok çok büyük bir vebali vardır ; bu konuda öncülük etmek , harekete geçmek öncelikle BM in asli görevidir !
    Ne diyelim ,inşallah bu salgın belası insanoğlunun aklını başına devşirmesine vesile olur !
    Herkese sağlıklı , huzurlu günler dilerim
    NOT: Ben de aşı oldum, ne bende ne de çevremde bir olumsuzluk görmedim .Bana göre hiç olmamaktan ve eli kolu bağlı beklemektense olmak daha akıllıcadır.

  5. Teklifiyle Sn. Koru, aşılama yaygın hale getirilinceye kadar tam kapanma öneriyor gibi anladım. Doğru mu?

    Ülkemizi ele alırsak henüz aşılanma oranı nüfusun yüzde 7 küsur kadarına tekabül ediyor. Bu oran öyle kısa zamanda artırılamayacağa benziyor. Nüfusun yarısından -yeni kutuplaşma gibi bir şey- biraz fazlasının aşı yapıldığını düşünsek bile bu epey zaman alacak.

    Bir yılı aşkın oldu salgın ile tanışalı, uygulanan kısıtlı kısıtlamaların bile toplumu ne hale getirdiğini görüyoruz. İşsizler ordusu katlandı, esnaf tükendi, fabrikalar tam kapasite çalışmıyor veya kapananlar var; zayıf olan ekonomi daha da bir zayıfladı ve gelen zamlar ücretlerin alım gücünü yarıdan fazla düşürdü, iş ve gelir kaybına uğrayanların hali ise içler acısı…

    Salgına rağmen ülkeler arası silahlanma yarışı devam ediyor. Dünyanın geri kalmış ülkeleri belki insanını doyuramazken üstüne, gelişmiş ülkelerin sürekli baskısı ve tehdidi altında; pandemiden en olumsuz etkilenenler de yine onlar.

    Bu negatif ayrım/ayrımcılık ki, yüzyıllardır bu böyle; hem sömürülen ülkeler bunlar hem de gelişen dünyaya aktardığı paydan nasiplenemeyen ülkeler…Bu ülkelerin kaynaklarını kendi insanın refahı için sömüren ülkeler ve dünyamız bir sonuçla karşı karşıya: Salgın.

    Pandemiden kurtulmanın yollarını arayan dünya henüz ondan kurtulacağı bir yola giremedi.
    Fakir ülkeler, pandemiden ari olsaydı, oralarda hastalık olmasaydı, medeni dünya, herhalde oralara vatandaşlarını gönderir veya ora ülkelerini bir nevi işgale bile yeltenirdi.

    Bunu neden mi söylüyorum? Bencil uygarlık! Baksanıza, aşıda bile bencil davranıyor. Parası -gücü- olan düdüğü çalar gibi… Dünya nimetlerini paylaşmaya yanaşmayan, hatta hep kendine isteyen uygar dünya, yaşananın -salgının- bir sonuç olduğunu akledemiyor.

    Hadi İsrail dar alana kıstırdığı Filistin halkını tecritte yeni boyutlar uygulayabilir; yüksek, aşılmaz duvarlar örer dört bir tarafına halkın, giriş çıkışa izin vermez (bunu hep yapıyor zaten), peki ya dünyanın geri kalanı… Kendi kıtasında komşu fakir ülkelerin insanları salgından kırılacakta onlar bundan etkilenmeyecekler. Öyle mi? İran salgınla boğuşurken Suudi Arabistan, Rusya, Türkiye rahat mı yaşayacak…Bangladeş veya Çin… Veya Polonya ile AB? Olacak şey mi?

    E, bunu o ülkeler yönetimleri bilmiyor olamazlar. Biliyor, biliyorlar da, dünyayı bu salgından kurtaracak ortak eylem planı, ortak girişim, ortak maliyet, ortak konsorsiyum, ortak niyet gösteremiyorlar. Neden?

    Bu sorunun cevabı başka bir salgının olduğunu orta yere seriveriyor. “İnsaniyet sorunu salgını” (diye isimlendirsem doğru olur mu acaba?); evet ben buna bu adı veriyorum: “Dünya İnsaniyet Sorunu Salgını”…

    Ülkeler arası sorunlar, çatışmalar, savaşlar kaçınılmazdır belki ama, insanlığa kıyamet yaşatabilecek silahlanmaya harcanan kaynak, dünya gelir dağılımındaki adaletsizliği ortadan kaldırmaya, her bir dünya insanının insan onuruna, haysiyetine yaraşır şekilde yaşamasına harcanırsa bu daha iyi olmaz mı?

    Bilim adamları yeni aşılar üzerinde çalışmaya başlarsa bu daha iyi olacak; Dünya ülkelerini, dünyayı yöneten yöneticilere, dünya liderlerine uygulanacak bir aşı üzerinde… Bu aşı yöneticilere/liderlere şunu düşünmelerini/yapmalarını sağlayacak: “Dünya vatandaşımız olan her bir insanın, insan onuruna, haysiyetine yaraşır şekilde yaşama hakkı vardır, insan olduğumuzda ötürü bizim öncelikli görevimiz budur” diye.

    Bu gerçekleştiğinde COVİT-19’muş, 29’muş, bilmem 109’muş, 1009’muş, vız gelir tırıs gider. Değil mi yani?

    Aman aşı olmayı hiç birimiz ihmal etmeyelim olur mu!

Yoruma kapalı.