Hakaret etmeden de konuları irdelemek mümkün: “128 milyar dolar nerede?”

57
Resim: Elif Hayvacı..
Reklam

Kime inanacağımı şaşırdığım için haberi ihtiyatla size aktarıyorum: Manileri arasına ‘128 milyar doları’ da katan Ramazan davulcusunu bulmak için seferber olunmuş…

Bulunca ona da ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ davası mı açılacak?

“128 milyar dolar nerede?” yazılı pankartlar asıldıkları yerden indirilmekle yetinilmiyor, onları asan kişi/ler hakkında davalar da açılıyor…

Cumhurbaşkanına hakaret davaları…

Önce dava açılma haberine inanmak istememiştim; fakat hemen her gazetede karşıma çıkınca sonunda doğruluğuna kani oldum.   

Anlamakta zorlandığım nokta şu: Muhalefetin gündemde tutmaya çalıştığı kampanyanın konusu olan 128 milyar dolar ile Cumhurbaşkanı arasında nasıl bir irtibat var ki, konuyu pankartlarla kitlelere duyurmak isteyenler hakkında hakaret davaları açılabiliyor?

Davalarla aslında kolay kolay kurulması mümkün olmayan irtibat akıllara getirilmiş oluyor; bunun farkına varılmıyor mu?

Benim aklımı zorlayan konulardan biri de ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ konusu… Herhangi bir kişi ülkesinin en zirve yöneticisine nasıl olur da hakaret edebilir? Bunu anlamakta zorlanıyorum. 

Reklam

Söylemlerini veya icraatlarını beğenmeyenler, bu sebeple eleştirenler çıkabilir; ama insanlar bunu yaparken, hakkında söz söylediği, yazı yazdığı, Twit attığı kişinin makamını düşünüp saygıyı elden bırakmaz.

‘Hakaret’ içeren sözlü-yazılı açıklamaları yapanların akıl sağlığından kuşku duyarım.

Bizim hukuk sistemimizde, başka bir çok demokratik ülkeden farklı olarak, bayağı ağır cezalar öngören ‘Cumhurbaşkanına hakareti’ yasaklayan yasal düzenleme var çünkü.

Aklı başında olan insan, ülkesinin yöneticisine hakaret etmez, çok kızmış bile olsa yasak olduğunu bilir ve ceza almamak için hakaretten kaçınır.

Hakaret ediyorsa?

İşte o tiplerin aklından şüphe ederim. 

128 milyar doların muhatabı Merkez Bankası

Ben böyle diyorum ama 2014’den 2019 sonuna kadar 63 binden fazla kişi hakkında ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ davası açılmış ülkemizde.

Reklam

Haklarında dava açılanlar arasında bilinen isimler de var.

Anlamakta zorlandığım konu, “128 milyar dolar nerede?” sorusu ile Cumhurbaşkanı arasında kurulan irtibat. 

Muhalefetin öğrenmek istediği, doların değerini TL karşısında düşük tutmak için Merkez Bankası (MB) tarafından bozdurulan Hazine’ye ait yabancı paraların akıbeti. İhraç edilen ürünlerden, turistlerin ülkemizde bıraktıkları harcamalardan, yurtdışında çalışan vatandaşların ülkeye taşıdıkları tasarruflarından, şirketlerin başka ülkelerde gerçekleştirdikleri kârlardan oluşan yabancı para girdileri ülkemizin döviz rezervini teşkil ediyor.

Devletin hazinesinde ne kadar fazla yabancı para bulunursa o devlet ekonomik olarak o kadar güçlü kabul ediliyor.

MB’nin muntazaman açıkladığı rakamlar son iki yıl içerisinde rezervlerde ciddi bir azalmaya işaret ediyor. 128 milyar dolar rezervlerin azalan bölümü.

Verilere göre döviz rezervlerimiz eksiye düşmüş.

Yerli kaynak eksiye düştüğü gibi, değişik yöntemlerle yabancı para ihtiyacı karşılanmaya çalışılmış, bunun için de borçlanılmış. 

Hesabı sorulan dolar cinsinden azalma.

Sonunda Hazine ses verdi

İlgili-ilgisiz pek çok kişi ‘açıklama’ imiş gibi bir şeyler söyledikten sonra, dün -nihayet-, konunun doğrudan sorumlusu olan Merkez Bankası durumu açıklığa kavuşturdu. Açıklamadan, Hazine’nin yabancı para stokunun, ülke içi ve dışında meydana gelen gelişmelerin dayattığı zorunluluklar yüzünden yapılan işlemler için kullanıldığı anlaşılıyor.

MB olanı şöyle özetlemekte:

“Bunun sonucunda, finansal istikrarın korunması, ödemeler dengesi finansmanı ve döviz arz-talep dinamikleri kapsamında işlemler gerçekleştirilmiştir.”

Resmi açıklama böyle. MB yapılanın ne işe yaradığını da açıklamasına eklemiş.

Okuyalım:

“Bu sayede ülkemiz ekonomisinin üretim, istihdam ve ihracat kapasitesi korunmuş, reel sektörün, finansal kesimin ve kamu kurumlarının döviz likiditesine erişim ve dış ödemeler noktasında herhangi bir sorunla karşılaşmaması için gerekli tedbirler alınmıştır.”

Güzel. Ancak muhalefet “128 milyar dolar ne için harcandı?” diye sormuyor. O biliniyor zaten: Rezervler TL karşısında doların değerini düşük tutabilmek için kullanıldı. Merak edilen, hangi sebeple yapılmış ve yapıldığında hangi sonuç doğmuş olursa olsun, başlangıçta Hazine’de bulunan 128 milyar doların nereye gittiğidir.

Soru şu: MB’den çıkması uygun görüldüğü için satışa çıkartılan yabancı paralar kimler tarafından satın alındı?

Tabii, satış işlemlerinin hangi kurdan yapıldığı da önemli.

Daha önce sözlerine itibar etmemiz gerekecek kişiler tarafından yapılmış açıklamalardan 1 tek doların bile kaydının tutulduğunu öğrenmiştik; dolayısıyla muhalefetin 128 milyar dolar olduğunu iddia ettiği miktardaki rezervlerin satışıyla ilgili kayıtlar mutlaka vardır.

Son açıklama ile 128 milyarın hangi amaçla elden çıkarıldığı, işlemin neye yaradığı öğrenilmiş oldu. Şimdi sıra, el değiştiren dolarların Hazine’den çıkınca kimlerin eline geçtiğinin öğrenilmesinde…

Görüyorsunuz, bu konunun Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile görünür bir ilişkisi yok.

Ramazan davulcusunun peşine düşmektense esas soruya doğrudan cevap teşkil edecek yeni bir açıklama yapılırsa, eminim, davulcu onu da dolaştığı mahallelerin halkını uyandırmak için yine manisine konu edecektir.

ΩΩΩΩ 

Reklam

57 YORUMLAR

  1. Acaba SIçarın rafinerisinin parasını buradan mı ödediler. Cari açık felan da hiç kapanmadı. Biraz köprülerin açığını felan kapatıp birazda makam uçaklarına arabalara da harcamışlardır. Jöleli de biraz bir yerlere kapatmıştır.

  2. CHP, ne güzel bir şey tutturmuştu!

    “128 milyar dolar nerede” diye…

    *

    128 milyar doların hortumlandığı algısı yaratılıyordu.

    Ve bu algı, zihinlere kazınıyordu.

    *

    İşgüzar kamu görevlileri, asılan pankartları polis ve zabıta marifetiyle anında engelleyerek…

    Ne yaptınız İlhan Bey

    Bu algının daha da pekişmesine olağanüstü katkı sunuyorlardı.

    *

    Derken… Birden…

    CHP’li İlhan Kesici, üstelik CHP’ye yakın bir TV kanalında…

    Bütün sihri bozan bir çıkış yapıverdi.

    *

    “128 milyar dolar kaybolmaz” dedi. “Okumayı bilenler girerler Merkez Bankası bilançosuna, ne olup bittiğini görürler” dedi. “Her şey kayıt altındadır. Devletin kayıtlarındadır” dedi.

    Dedi de dedi yani.

  3. Bir yorumcu diğer yorumculara hakaret ederken, “karı kılıklı” diyerek kadınlara hakaret etmiş, hızını alamamış parantez içinde “travesti” diye açıklamış, travestilere ayrı bir hakaret etmiş. İşte İstanbul sözleşmesi bu zihniyete sahip yerli ve millileri durdurmak için vardı. Ama iktidar bir gece kararıyla sözleşmeden çıktı. Son dört haftada 27 kadın öldürülmüş, bu da ödülleri olsa gerek. Bu kadar insan haklarının ihlal edildiği, hiç bir vatandaşlık hak ve hukukunun tanınmadığı bir ülkede yaşamak gerçekten zor.

    • Ender bey! O yorumcu o kadar korkak ve cahılkı H Gayretin romuzunu kullanmış! Fakat ben onun kim oldüğünü biliyorum. H Gayret hakaret etse dahi her zaman Nurdan abla diye yazar.

      O ucube’ nın yazısından bir önceki yorum H Gayrete aitti. Ha gayret ayni yoruma neden iki yorum yazsın.

      Demekki o onu doğuran anasını insan olarak görmüyorki kendi anasına dahi hakaret ediyor.
      Zaten burada sürekli yazmamın sebebide onlar gibilirini’in caheletlerini kendiletine isbatlatmak.
      Zaten Türkiyeyi getirdikleri durum ortada. Karadenizliler hem Kadınların sirtindan geçinirler hemde kadınları küçümserler.
      Kadınada Hanimefendi değıl karı diye hitap ederler.
      Kaç tane onun gibileri geldi geçti.
      Korkak oldukları için caseretlide değiller.
      Zaten Cesaretleri olsa başkasının lakabını kullanmazlar.

  4. Karşıyaka CHP’nin balonlarla 128 pankartı uçurması da zekice olmuş. Bravo CHP’ye nihayet biraz zekice siyaset yapmayı öğreniyorlar. Balonlarla heryerde pankart uçurmak iyi fikir aslında. Bu sefer AKP damadın dronelarıyla pankart avına çıkar herhalde 🙂

    Akp sadece yasaklarla uğraşıyor. Verecek cevap olmayınca. Pankartları da pandemi sebebiyle yasaklamışlar. Ne alaka? Pandemide lebaleb kongre yapmak serbest ama. Yatacak yerleri yok bunların.

  5. Kaçan kaçana. Malatya’daki AKP’li belediyeden sonra pek çok belediyenin aynı marifetle insan kaçakçılığı yaptığı nihayet haber olmuş ve son anda bir kaç tanesi önlenmiş. İnsanlar güruh güruh batıya gri pasaportlarla kaçırılıyor. Böyle bir rezalet göz göre yıllarca yapılıyor. Ne içişleri ne dışişleri ne saray dur demiyor. Bakıyorlar havaya her zaman olduğu gibi. Herhalde gri pasaportlulara da vize ister yakında Avrupa. Vizesiz Avrupa da toptan hayal olur. AB zaten milyonlarca Suriyeli gelmesin diye Türkiye’ye sürekli mali ve siyasi rüşvet veriyor. Ülkenin rezil hallerinden seçip beğenip alın. 128 milyarı puf ediyorlar bir yıl gibi bir zamanda. Kimsenin ruhu duymuyor. Bu kadar rezillikler olurken ne gazetecilik var bunu ortaya çıkaracak, hepsi havuza girmiş şakşakçı olmuş, ne de doğru dürüst hukuk ve emniyet. Tesadüfen yaşıyoruz.

    • Ben AKP özelikle Erdoğan Gülen cemaatının içerisine hemde baş imam okullarına Müdür olarak hemşerilerini yerleştırmış bunu ben 2017’den bu tarafa yaziyorum.
      Burada Gülen çartır okulunda müdür Anası babası 6 ay yaz orda 6 ay kış burdalar. Aileside her yaz Yürkiyeye gidip geliyor. Hiç kimse onlara dokunmiyor, faka bank asyanın önünden geçenleri terörist olarak ilan ediyor.
      Yazsam yayınlanmaz ABD,Kanada, ve Ingilterede nelere şahit oldum. ABD ‘de yaşiyorum fakat son bir yıl hariç Kanadaya çok sık gidiyorum, ingiltereyede arada bir ABD li arkadaşla onun işi için yanında gidiyorum.

  6. 128, 104, 53. Son iki haftanın önemli rakamları. Bunları bilmiyorsanız dünyadan haberiniz yok. #128nerede?

  7. İlhsan kesici yi okuyun nerde olduğunu anlarsınız diyeceğim
    ama kara propaganda çin herşeyi yapacak tayfa dinler mi ki.
    Neyse bir zamanların HDPKK nın algı soruna soralım “Hurşit Külter nerede”

  8. CHP Karşıyaka İlçe gençlik kolları 128 miliyar dolar nerede yazılı pankart’ını balonlara bağlamışlar, polis gelince balonları serbest bırakmışlar ve pankrat gök yüzünde kayıp olmuş.
    ×××××××
    PANKART NEREDE?… UÇTU HERHALDE”

    CHP Karşıyaka İlçe Başkanı Serdar Koç, “Gençlik kolları üyeleri, 128 milyar dolar nerede diye sorduğunda uçtu herhalde diye cevap vermiştim. Pankartı almaya gelen güvenlik güçlerimiz pankart nerede diye sorduğunda da yine aynı cevabı verdim; uçtu herhalde” dedi.

    “AFİŞ DE TIPKI 128 MİLYAR DOLAR GİBİ UÇUP GİTTİ”

    CHP Karşıyaka İlçe Gençlik Kolları Başkanı Burak İnanır ise, “Afişlerin asılması yasaklandı, uçurulması değil. Şimdi de tutanak tutulup astığımız afişe el konulması gerekiyordu ama afiş de tıpkı 128 milyar dolar gibi uçup gitti” diye konuştu.
    ××××××

  9. Ramazan davulcusu! Olayı batıda her hangi bir ülkede olsaydı.
    Ertesi gece bütn halk ellerinde davulla mülkiye amirlikleri ve bakanların evlerinin önunde
    , 128 miliyar dolar nerde diye sorar-dılar.

    Ben Ankarada olsaydım, sahur zamanı hiç toplamasam en az 300 hanım arkadaşı toplar tencere ve kepceler ile 128 miliyon dolar nerede diye kepçeleri çubuk tencereleri davu olarak Aksarayın önünde çalardım.

    Aslında o işi buradada yaparım fakat CA gidemen, bana uzak ve oradakı türkleride tanımıyorum. Kanada, yakın oranında sınırı kapalı, yoksa Vancouver’da TC konsolosluğunun önünde yapardım.

    Ordaki görevliler çok iyi insanlar incitilecek insan değiller. Fakat gende yapardım.

    Bunu bir tarafa yaziyorum ilk fırsatta tencere ve kepçe ile gidip hem ingilizce hemde türkçe. Uyanın ey vatandaş Sahur zamanı biliyorum yiyeceğiniz yok bizi yiyenlerden 128 miliyardolar’ın hesabını soralım güm, güm, güm, 128 miliyon dolar nerede?nerede? nerede?
    Güzel bir fikir, tek başıma dahı yapsam, dünya duyar.
    En iyisi şimdiden hazırlanayım.

    • Nurdan abla “Ramazan davulcusu! Olayı batıda her hangi bir ülkede olsaydı.” demişsin de; bi denesene allaaşkına, almanyada, hollandada geceyarısı boynunda davul elinde tokmak sağa sola bağırıp çağırsan; bakalım kaç dakika ya da saniye içersinde polis kurşunu beynini patlatıyor?
      Sizin bu fikrinizin yanında Mat rakbaşının hikayemsileri haltetmiş:)

  10. Artık havada bulut var deseniz, bana ördek mi dedin diye hakaret davası açacaklar. Beceriksiz yönetimlerin varacağı yer burasıdır. Halkı susturarak, hesap vermeyerek gidebilecekleri yere kadar giderler. Çok uzağa gidemeyeceklerini kendileri de görüyorlar artık.

    Ancak bu tek adam yönetiminin tecrübeleri keşke herkese ders olsa. Bir daha böyle kepazelikleri yaşamasak. Halkın birikimleri çalınıp çırpılmasa, daha ileri gitsek, daha mutlu ve refah bir ülke olma yolunda gitsek. Kavgadan gürültüden uzak olsak.

    Keşkelerle geçti yıllar. Bir arpa boyu yol alamadık.

  11. Hac ziyaretinden dönen köylü vatandaş ; köyün girişindeki yol kenarında , giderken sürüsünü emanet ettiği komşusunun , arkadaşlarıyla birlikte kendilerine ziyafet çektiklerini görür. Selamünaleyküm deyip yanlarına sokulur. Karşılıklı halhatır sorulduktan ve kısa bir hoşbeşten sonra durumdan oldukça kuşkulanan hacı , komşusuna sürüsünün akıbetini sorar. Komşusu ‘Ahhh , ah ‘ diyerek dizlerini dövmeye ve bir yandan da olan biteni anlatmaya başlar,
    – Hiç sorma hacım ! Senden sonra bir gün bir kıyamet koptu ki anlatamam ! Yağmur , fırtına derken her tarafı sel aldı ! O selde 40 yakın koyun sele kapılıp telef oldu gitti , bir o kadarına da yıldırım çarptı ! Derken o esnada büyük toklu şaşkınlıkla kayadan aşağa düştü, bir kaç tanesi de onun ardından yuvarlandı gitti mi !
    Şaşkınlıktan ağzı açık kalan hacı ne diyeceğini bilemez bir halde sadece bir ‘ eee…! ‘ diyebildi. Komşu ise anlatmaya devam eder ,
    – Ve nihayet birini sattım kasaba, birini sayma hesaba , dün öldü birisi , burda öbürünün derisi ! İşte böyle hacım !
    Durumun vahametini anlayan ve nevri dönen hacı yanı başında duran içi yoğurt dolu bakracı aldığı gibi adamın kafasına geçirirken bir yandan da türlü türlü hakaretler yağdırır !
    Adam ise o kadar pişkin , arsız , utanmaz ki adeta bu durumu fırsat bilir ve dalga geçercesine şöyle der,
    – Bak işte hacım ! Üstüm başım bembeyaz , gördüğün gibi bu işten yüzümün akıyla tertemiz
    çıktım işte !
    Selamlar ,iyi günler

  12. İte sormuşlar; günde kaç taş yersin diye?
    Mahallenin puştuna bağlı demiş!
    İlk taşı en cahil olanı atıyor; elbette en irisinden…
    Sayın yazar da tutmuş “Hakaret etmeden de konuları irdelemek mümkün” diyor; elhak öyledir!
    Yalnız özellikle sözde muhalif yorumcuların burda sabahtan akşama ortama kustukları muzahrafatı irdelemek pek de mümkün değil.
    Öylesine kof, öylesine ezberlenmiş, öylesine tutarsız, öylesine cahilane ve öylesine yılışık zevzeklikler sergileniyor ki “insan bazen gerçekten hayret ediyor!”
    En basitinden, bunlar ne olabilir acaba diye şaşıp kalıyorum çoğu zaman:
    Uçsuz bucaksız cehaletleriyle allamelik taslayan bu kopillere haşerat ve nebatat dergisi sızıntıdan başka bir ilaç yok gibi… Temmet

    • İlginç bir tipolojisin kardeşim.
      Sanki aynaya bakıp konuşuyorsun.
      Her yazının her yorumun altında abuk sabuk şeylerin savunması ile ne için mücadele veriyorsun anlamak zor. Senin kadar muhlis, bu devrin başka trolü görmedim daha. Eminim böyle adanmış (yorum adanmışlığı da başka absürd bir nokta) olamanın senin için çok geçerli bir gerekçesi vardır. Tamam vatan sevgisi felan filan da. İnsan zalim hukuksuz yöneticilere bu kadar fetişistçe sapkınca da bağlanmaz ki. Allah yardımcın olsun.

    • Amanııın … ! Ne günlere kaldık , kıyamet mi kopuyor yoksa !
      Galiba dünya tersine döndü ! Gözlerime inanamıyorum !
      H.Gayret , yahu arkadaş bunları gerçekten sen mi söylüyorsun ! Bir insan kendini ancak bu kadar güzel anlatabilir de…!
      Vallahi elhak çok doğru söylüyorsun , ben de aynen katılıyorum ! Ağzına sağlık !

    • H.Gayret üstadımız yüksek bir dehanın ürünü olan yorumlarınızı büyük bir şevk ve heyecanla takip ediyorum büyük ve güçlü Türkiyeye olan inancımız sizin yorumlarınızı okudukça dahada artıyor iyiki varsınız sizin gibi vatansever ve uyanık evlatları olan bir ümmet dış güçler karşısınds diz çökmeyecek inşaallah

  13. Menderes Te öğrencileri kıyma makinesinde kıyma yapıp asfalt makinelerine koyuyordu
    Rte de aynı Kesin bilgi
    adalet liyakat ..
    Para gemicik
    Halk cahil
    Türkiye de darbe mi olmuş hepsi tiyatro
    Tweetleer beşe katlansın Haçlılar namusunuza dokunmaz kesin bilgi yayalım

  14. 83 milyon vatandaşın her bu birine toptan fiyatı birer TL den 10 ar kilo patates 10 ar kilo sağan versek 184 milyon 444 bin dolar ediyor. Suriyelilere de 20 şer kilo versek 200 milyon dolar eder.

  15. Merkez Bankasi Baskaninin verdigi cevaptan alinti yaptiginiz halde, sordugunuz “kime satildi” sorusu biraz tuhaf degilmi?
    Buyurun verilen cevaba:
    SORU: Bu döviz satışlarının nasıl bir yöntemle yapıldığı konusunda daha fazla detay verebilir misiniz? Çünkü “Kime satıldı?” diye soranlar oldu.

    CEVAP: Piyasanın işleyişini çok iyi bilmelerine rağmen, bazı uzmanların “Kime satıldı“ diye konuşmalar yaptığını görüyoruz.

    Söz konusu döviz işlemleri, işlem platformları üzerinden o günkü piyasa koşulları ve piyasa fiyatları çerçevesinde gerçekleştirilmiştir. Alıcı ve satıcı tarafın işlem gerçekleşene kadar bilinemediği otomatik işlem platformlarında, doğrudan bir karşı taraf belirlenmeksizin mevcut piyasa kotasyonları üzerinden işlemler yapılmıştır. Dolayısıyla herhangi bir kesime, banka veya firmaya ayrıcalıklı döviz işlemi gerçekleştirilmesi söz konusu değildir. Otomatik işlem platformlarında gerçekleşen bu işlemlerin karşı tarafları yurt içi ve yurt dışı piyasa yapıcı bankalardır.
    Tabi herkez üstlendigi görevi icra etmek durumunda.

    • Cahil bir adamı getirsen döviz satışla kur düşmez olduğunu söyler.

      Alanlar düşük kurdan döviz satıldığı için alıyor. daha sonra değerleneceği bildiği için alıyor.

      Misal merkez bankası 7 tl’den sattı, Alan bekledi kısa bir süre içinde kur %15 değerlendi 8 tl oldu Kısa bir zamanda %15 karı cebe indirdi.

      128 milyar dolarda bunu uygulasalar %10 kar etseler 13 Milyar doları kısa bir zamanda cebe indirmişler.

      Sizce bunu yapan kim olabilir?

    • nasıl yani? şimdi merkez bankası rezerv paraları otomatik olarak alım satım işlemlerine açık halde mi bekletiliyor? rezervleri azaltıp artıran alım satim kararlarını veren kimse yok mu? he yani türk ekonomisi otomatik pilota mı geçti. türk ekonomisi otomatik pilotta yoluna devam ediyor diye bir açıklama duydunuz mu siz hiç?

      az biraz düşünüp öyle yazsanız ne yazacaksanız? komiklik olur da bu kadar da komiklik olur mu ya!

      • Baran komiklik mi arıyorsun sen? Bak nurdan abla ne diyor yukarda: “Ramazan davulcusu! Olayı batıda her hangi bir ülkede olsaydı.”
        Sence ne olurdu o saatte?

  16. “Söylemlerini veya icraatlarını beğenmeyenler, bu sebeple eleştirenler çıkabilir; ama insanlar bunu yaparken, hakkında söz söylediği, yazı yazdığı, Twit attığı kişinin makamını düşünüp saygıyı elden bırakmaz.

    ‘Hakaret’ içeren sözlü-yazılı açıklamaları yapanların akıl sağlığından kuşku duyarım.”
    Sizin cümleleriniz saygı değer efendim.. Sanırım bir ironi var burada. Umarım öyledir. Çünkü konuyu tersinden düşünce başka doğrularla karşılaşıyor insan. Örneğin:
    İlki; ülke insanına en âlî makam olarak öğretilen insani kariyer durağı makam kendiliğinden mi önemli, değerli, saygıyı hak eder? Öyle ise eğer bu durum, makamı kutsallaştırmak olmaz mı? Yeni bir tabu, yeni bir kült, yeni bir tapınma alanı gibi bir şey olmaz mı? Dahası; o makamlarda bulunan zevat, asil, onurlu, kanun ve kurallara uymada örnek; hakkaniyet ve adaletli olma konusunda çok hassas; ayrımcı, ötekileştirici olmadan insan ve ülke kaynaklarını hakça, dengeli ve toplum refahı için kullanan; yaşam tarzı ile kitlelere örnek olacak; temel insan hakları konusunda var olan kanunlara en büyük hassasiyet ve dikkatle uyması gereken; ülkesindeki herkesin ama bütün grup, inanç, parti, cemaat, tarikat, suçlu-suçsuz herkesin idarecisi, temsilcisi, sorumluluğunu üstleneni olmak durumunda değil mi? İlgili kanunlarda bile benzer görev tanımları yok mu? Asıl saygı bu tür konulardaki eylemlerin sonucunda doğal olarak gelişen ilişki biçimi değil midir? Yani saygı kazanılan, emek ve duruş, insani oluş biçimiyle hak edilmesi gereken bir şey değil midir? Hak etmeyene (makamlar kişilerle kaimse) neden saygı duymak bir zorunluluk olsun ki?
    Bahse konu makamlarda bulunan zevatta saygı hak edecek özellikler yoksa ne olacak?
    İkincisi: Saygı duymamız istenen, yasama/yürütme ve yargı alanındaki her hangi bir makam, mevki, her hangi bir kliğin/tarikatın/ideolojinin/partinin/etnisitenin âidiyetini bağıra bağıra üzerinde taşıyan tarafsızlık ilkesinin zerresi olmayan birileri tarafından işgal edilimiş ise, bu durum bütün açıklığı ile ortada görünür ise yine saygı mı beklenecek? Böylesi bir beklenti zorbalık, otoriter ve diktatöryal rejimlerde olur sadece diye biliniyor tarihi tecrübede..
    Üçüncü olarak: Yargı, yasama ve yürütmede birileri kendilerine yönelik, bütün dünyada bolca örneği görülen ve hiç suç sayılmayan, eleştirel bakış açısını hakaret sayma yetkisini çıkardıkları kanun, yönetmelik ve yasalarla kendilerinde toplayarak bir algı kontrolü yapıyorlar, herkesleri susturarak itiraz ve eleştirileri duymak ve duyurmak istemiyorlar, bunda da kısmen başarılı oluyor gibi görünüyorlar diyelim.. Peki, en çok tarafsız, kanunlara saygılı ve uygulayıcısı/denetleyicisi olan kurumsal kişilik kimliği taşıyan zevatın kendileri başkalarını, mesela; gazetecileri, akademisyenleri, öğretmenleri, iş insanlarını, esnafı, üniversite öğrencilerini vs.. Bozuntu, müsvedde, şarlatan, uşak, ajan, terörist, hain, yobaz, gerici, yavşak, beyinlerini satmış, bela ve benzeri ağır, onur kırıcı, insanlık dışı hakaretlerle kitleler huzurunda damgalayarak aşağılıyorsa.. Bunları bir meziyet gibi narsizme varan egolarını teşhir etme pahasına, bulunduğu makam ünvanı olmasa birisini bile söyleyemeyecek/yapamayacak ucuz kişiliklere ve işgal ettikleri makamlara da saygı duymak mecburiyeti var mıdır sahi?
    Son olarak; 56 yaşındayım. Çok azı hariç yazarlık /gazetecilik sürecinizdeki bütün yazılarınızı okumuşumdur diyebilirim. Hayranınız falan da değilim. Ama, insan onurunu incitmeden, diğeri olan her kimse saygı duyarak, mümkün olduğunca ve gerektiği kadar objektif/mesafeli, mutlaka araştırma, belge ve bilgiyle dayalı, kolaycılığa, fırsatçılığa kaçmayan, hiç bir zaman yartakçı, saray soytarısı olmayan üslubunuzla size saygı duyuyorum. Şahsi teşhis ve tesbitlerle diyebilirim ki bunu gerçekten hak ediyorsunuz çünkü.. Bırakın da salık verdiğiniz makam/mevkidekiler de hak etsinler kitlesel saygıyı. Çünkü insan olarak saygı duyma potansiyelimiz de çok sınırlı. O sınırlı potansiyeli yerli yerinde kullanma becerisi kazanmayı umuyorum.
    Saygı ile efendim.

    • Sayın, Dikmen! Yazım üslubunuz erkek üslubuna benziyor fakat yanıla bilirim diye size bey diye hitap etmedim.
      Sayın yazarın bu günkü yazısına, yazdığınız bu yorum ile miliyonların sesi olmuşsunuz. Tebrikler, ve teşekürler. Elkerinize sağlık.

  17. Nurdan abla, matrakçıbaşının yokluğunda sebil beyin ve avam arkadaşın yorumlarını tavsiye ederim size; bak ne diyor kara halktan olanı:
    “Bedava bekleyenler ya tanrıdan yada tanrının temsilcisi olduğuna inandiği faniden bekler.”
    Kainat imamı da fani midir acaba?
    Kendisi müzevihanesinde talebe yetiştirmekle mi meşgul?
    Elhak öyledir!!!

  18. 128 Milyar dolar’dan Erdoğanın haberi oldu; Bakan Albayrak istifasını istedi.

    Erdoğan şifreli şekilde konuştu. Albayrakın affı kabul edildi Dedi.

    Acaba, Beni zor duruma düşürdün yinede affın kabul edildi veya Ben Allah tarafından gönderilen mehdiyim, Affeden ben olurum gibi mesajmıydı bilemedim.

    Şifreleri Fehmi Koru iyi çözer bizede anlatır faydalanırız.

    Tahminimce, Böyle büyük para normal ekonomide yok olmaz SAVAŞ EKONOMİSİNDE yok olur.

    öso ve libya askerlerin maaşı gibi. Büyük savaş giderleri gibi.

    128 Milyar dolar ABD gibi devletler’de ÇEREZ PARASIDIR 10 yıl sürekli bu parayı harcasalar yinede Ekonomisine birşey olmaz.

  19. Sayın Koru ,
    itiraf ediyorum efendim. O paranın bir kısmını ben aldım. On yıldan fazla süredir ithalat yapıyorum . Satıcıya mal bedelini göndermem gerektiği zaman MB kurlarını takip ediyorum . Düşük fiyattan almaya çalışıyorum. Bu süre içerisinde hiç öyle özel bir muamele görmedim ki MB kurunun altında bir fiyattan döviz alabileyim. Zira bu işlemler uluslararası teamüllere uygun ve şeffaf olarak gerçekleşir.
    Ülkeye döviz girişi yukarıda saydıklarınız dışında bankalar ya da şirketler yurt dışından borçlandığı zaman da borç olarak gelir. Getiren bu tutarı MB na verir karşılığında TL alır. Bu para gelince kurlar düşer. Yılbaşından sonra olduğu gibi yüksek faizden istifade etmek isteyen yurt dışındaki yatırımcılar para getirdikçe yani döviz bollaştıkça kur düşer. Piyasa da ben gibiler daha da düşecek diye beklentiye girer. Parayı getirenler tam bu nokta da Swap işlemi ile vadeli kur bağlar. O vadeye kadar TL ye çevirdikleri paralar için faiz geliri elde ederler . Vade dolunca da daha önceden bağladıkları kur fiyatından MB den döviz alır paralarını ülkelerine götürürler. Bu aşamada kurlar tekrar yükselir. Bu kuralı ortodoks politika olarak belirleyen finans dünyası gelişmekte olan ülkelerin üzerinden böyle para kazanır. Bunun önüne geçmek için swap kanallarını kapatır , hafta sonu MB başkanını degiştirirseniz o yatırımcıları kendi silahı ile vurursunuz. MB bir depodur . Buraya döviz girer TL ya da döviz çıkar . Gelen dövizi satın almak için para basar. Dövizi geri alınca da o paraları tedavülden kaldırır. Bu işlem artık dijital olarak yapılıyor. Ülkenin toplam döviz geliri ki buna borç ile gelen dahil , toplam döviz gideri arasındaki fark sebebiyle cari fazlamız olmadığı için döviz borcumuz artar. 128 milyar dolar da bu borçların ödenmesinde kullanıldı.
    Türkiye cari açık veren bir ülke olduğu için bu tutarların borçlanarak finansmanı en kolay yoldur. Ancak bu durum ilanihaye gitmez. Döviz krizi gelir . 2001 de olduğu gibi. Bunu önden görenler tedbir alırlar. Ancak mesele sadece kur değildir. işsizlik, yatırım , enflasyon uğraş dur.

  20. Sayın yazar “Hakaret etmeden de konuları irdelemek mümkün” diyor; elhak öyledir!
    Bi deneyelim:
    “Ender
    17 Nisan 2021 At 03:05
    Kapıkule’den çıkınca sağda solda malikaneler, şatolar, muhteşem binalar görürsünüz Avrupa’nın tamamında…”
    Saray yaptırmayla demokrasi oluyorduysa; bozkırın ortasına biz de millet sarayını yaptırdık ama sizin gibiler habire niye sövüyor ender bey?

    • Devlet yaptırınca olmuyor bu işler. Halk zengin olacak. Bak İngiltere’de Başbakan 10 numaralı evcikte oturuyor, koskaca ABD başkanı bir minik beyaz evde oturuyor. Ama halkları zengin ve malikaneleri şatoları ülkelerinin her yerinde. Ülkeyi zengin yapan halkının zenginliği, biz de vatandaş patates soğan yiyor, sultanın ise neler yediğini bilemiyoruz. Fark burada. Demokrasi farkı yani. 128 nerede bu arada?

  21. 128 milyar dolarım olsa.
    Türkiye gibi yıllık dolar üzeri %6 veren ülkelere borç versem, param 7 milyar 680 milyon dolar artarak bir yıl sonra 135 milyar 680 milyon dolar oluyor.
    Her gün birer milyon dolarlık bir ev bir de araba alsam 720 milyon dolar ediyor.
    200 yolcu kapasiteli bir adet Eirbus yada Boeing yolcu uçağını 250 milyon dolara alıp, en iyisinden 50 milyon dolara modifiye ettirsem 300 milyon dolar ediyor.
    Boğazdan 100 milyon dolara bir yalı, tatil beldelerinden değil bir yazlık 5 yıldızlı bir oteli 1 milyar dolara alsam, toplam harcamam 2 milyar 120 milyon dolar ediyor.
    Harcadıkları mı yıl sonundaki paradan düşersem 133 milyar 560 milyon dolar uluyor.
    Saçıp savurmak, harcamak bile mümkün değil.
    Adeta harcadıkça artıyor.

  22. Vallahi bu chp ye helal olsun algıda , yalan üretmekte , satmakta çok becerikliler biden gibi iktidara da gelebilirler ,malum DEVİR ALGI DEVRİ … HERZAMAN SÖYLÜYORUM MUHALEFET YALANI PARAYLA SATIYOR … İKTİDAR DOĞRUYU BEDAVA SATAMIYOR … MAALESEF

    • deveye sormuşlar neden boynun eğri o da nerem doğru ki demiş.
      işte bu vecize tamda bu ülkeyi yöneten iktidarın tanımına şakkadak oturuyor.

  23. İyi de; dolarların kime satıldığı, kimin aldığı ortaya çıktığında bunun ne önemi/etkisi olacak? Bundan muhalefetin eline ne geçecek?

    Belli ki, bu kadar yüksek miktarda dövizi elinde yüksek miktarda TL olanlar almıştır, karşılıksız verildiğini düşünenler olmalı ki “128 milyar dolar karşılığı TL nerede?” diyenlere de rastlıyoruz.
    Haksız da değiller hani, TCMB’nin döviz rezervini yeniden tesis etmek için borçlanma yoluna gideceğini de bu yazıda okumuş olduk. Yani hem borçlanma yoluyla bir artı bedel -faiz- öde, hem de yeniden alacağın dövize sattığında ucuza giden bir farkı, yeniden aldığında da kurdan doğan farkı bir bedel olarak öde. hesaplandığında ortaya çıkan miktar 128 milyar doların da üzerinde bir maliyet gibi duruyor. Gerçekten bir muamma!

    Dedim ya; kimlerin aldığı ortaya çıkınca ne olacak; aslında muhalefet parti yöneticileri köşesinden kıyısından bunların kimler olduğunu -zannımca- biliyor; bir kaç isim açıklamamasının nedeni hükümeti buna zorlamak olmalı, kendisi açıkladığında hükümetin açıkladığı kadar etkisi olacağını, kendi hanesine kar yazılacağını ummadığından böyle davranıyor olabilir.

    Aslında mesele çok ciddi; ancak kıtlık, büyük salgın veya savaş v.b. gibi hallerde MB’nin satışa çıkarabileceği döviz rezervi veya ihtiyat akçelerini satmış olması, anılan durumlardan biri kadar ülkemizi olumsuz etkileyen bir olgudan ötürü olabilir…Kıtlık yok, savaş hali yok, pandemi desen, bununla ilgili bu derece yüksek miktarda döviz karşılığı bir TL harcaması ne iş ve gelir kaybı yaşayan halkımıza tam kapanma adına dağıtıldı ve ne de aşı için böyle bir harcama yapıldı.

    Geriye MB’nin açıklamasında değindiği gibi “Bu sayede ülkemiz ekonomisinin üretim, istihdam ve ihracat kapasitesi korunmuş, reel sektörün, finansal kesimin ve kamu kurumlarının döviz likiditesine erişim ve dış ödemeler noktasında herhangi bir sorunla karşılaşmaması için gerekli tedbirler alınmıştır.” ifadesi bize ekonominin dibe vurduğu gerçeğini haykırıyor ki; ne istihdam, ne ihracat kapasitesi, ne de üretim artışı gerçekleşmediğine göre -açıklamada kapasite korunmuş deniyor ama- asıl cümle içindeki şu bölüm bize gerçeği haykırıyor: “…reel sektörün, finansal kesimin ve kamu kurumlarının döviz likiditesine erişim ve dış ödemeler noktasında herhangi bir sorunla karşılaşmaması için gerekli tedbirler alınmıştır” ifadesi. Buradan da anlaşıldığına göre hükümet “tefeciye düşmüş” ekonomi dibe vurmuştur. (Bu son ifadeyi yazarken Sn. Bahçeli gibi konuştuğumu hissettim).

    Vahim bir durum gerçekten.. Muhalefet bu büyük meselede, bildiğini sandığım bir kaç ismi açıklayamıyor. Demek, 128 milyar dolar nerde? sorusunun cevabından daha vahim bir durum var başımızda; ülkede etkili bir muhalefetin olmayışı! Ülkeyi yönetmeye talipsen eğer bu büyük meseleyi didik didik araştıracak, ilgili kurumların yakasına yapışacaksın, “nerede bu dolarlar, kimlere sattın açıkla bakayım” diye açıklama alacak ve bunu millete sen açıklayacaksın. Hükümet yediği herzeyi niye açıklasın ki?..

    Hükümet bu isimleri açıklamaz, açıklayamaz; çünkü onlardan tekrar borç almak zorunda.
    Haydi!.. Ülkeyi yönetmeye talip bir gerçek muhalefet oluşturalım hep beraber.. Başka da çaresi mi var?

    • Hasan bey dün yandaştın, bakıyorum bugün yine coşmuşsun; elde muhalefet bayrağı, en önlerdesin? Ha gayret!!!

  24. MUHALEFETİN HALİ PÜRMELALİ :
    ŞUBAT 2021…
    Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Meclis kürsüsünden sesleniyor:
    “Sen soğan üreticilerine para verip ürünlerini aldın, fakir fukaraya dağıttın, biz karşı mı çıktık?”
    Nisan 2021…
    Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Meclis kürsüsünden sesleniyor:
    “Vatandaşa soğan dağıtıyor şimdi. Patates dağıtıyor şimdi. Şu akla bakın. Şu mantığa bakın”.
    NEDEN AKP HALEN DESTEKLENİYOR ANLADINIZ MI ŞİMDİ ????

    • bir yıl kadar önce soğan patates depolarını basıp üreticinin malına el koyan bunu da havuz medyasında stokçulara karaborsacılara operasyon diye çarşaf çarşaf haber yaptıran da akp iktidarı şimdi vali yardımcısı kaymakamla türk bayraklı kamyonlarla patates soğan dağıtımı yapıyor.
      muhalefet pür mehal değil de iktidar pür telaş neyse yakında aya gideceğiz ya.

  25. Sayın Koru, “128 Milyar nerede” sorusuna verilen tepkiler aslında kurulan “Yeni Türkiye”nin nasıl bir yer olduğunu gösteriyor. Daha önce yazmıştım, tekrar yazayım. Şu anda Türkiye’de Erdoğan’a sadakat gösteren biri için hiç bir suç yada zarar verme önemli değildir ve mecbur kalınmadıkça bu kişi(ler) soruşturul(a)maz. Yani bir kişi Erdoğan’a sadık ise isterse bin kişiyi öldürsün, mümkünse soruşturulmaz, araştırılmaz, mecbur kalınırsa bu işten nasıl sıyrılacağı araştırılır. Değilmi ki tescilli mafya babaları affa mazhar olup serbest bırakıldı, gazeteciler suçlama olmadan hapiste tutuluyor, gerisi boş laf.
    Bir Ayvatoğlu vakası yaşadık ama “Ayvatoğulları” vakasını ne hikmetse anlamak istemiyoruz. Muhalifler hala “yarım ağız” ve “mıy mıy” birşeyler söylüyorlar. Bu sistemin makbul adamları bu Ayvatoğulları’dır, tıpkı komünist yada nazist bir sistemdeki parti üyeleri gibi. Bu sitede trolluk yapan Ayvatoğulları dahil, bu sistemden nemalanan bir güruh var ve bunlar için hiç bir ahlaki kriter yok, ve yönetimle aralarında açıklanmamış bir bağlaşıklıkları var. Hiçbiri mecbur kalınmadıkça hesap vermez ve korunur, bunlar için komünist sistemden beter bir koruma var. Komünistlerin bile bazı ölçüleri vardı bunların tek ölçüsü tarafgirlik. Bu Ayvatoğlu eğer Erdoğan muhibbi olmasaydı bu lüks hayatının hesabı sorulmaz mıydı? Ve torbacılık yaptığı açığa çıktığı halde bırakılır mıydı? Son olarak Hizmet Pasaportu ile 45 kişiyi (bazıları çok daha fazla olduğunu söylüyor) yurtdışına gönderenler niye soruşturulmuyor dersiniz? Hepsi aynı Ayvatoğullarından olduğu için. Artık tuz kokmuş. Bırakın sanki ülkede hukuk varmış, Anayasa varmış, demokrasi varmış havalarını.

    • Hakan bey hem devlet belediyeler eliyle “Son olarak Hizmet Pasaportu ile 45 kişiyi (bazıları çok daha fazla olduğunu söylüyor) yurtdışına vatandaş ihracediyor diyorsunuz hem de “Bırakın sanki ülkede hukuk varmış, Anayasa varmış, demokrasi varmış havalarını.” diyorsunuz!
      Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu???

  26. Fehmi Bey yazılarınızı mobilden okumak istiyorum ama harfler çok küçük, okurken zorlanacak kadar küçük. Gözler perişan oluyor. Rica etsem yazıları büyütme seçeneği de ekler misiniz yazılarınız?

    • Mobil cihazinizin ayarlarından harfleri büyütebilirsiniz. Bilen birisinden yardim alin.

  27. Bursa’da tarihi Ulu Camiye balyozla saldırıda bulunduktan sonra gözaltına alınan T.Ö.’nün emniyette verdiği ifadede, “Ben, Hz. Yakup’un oğluyum. Bana emir geldiği için bunu yaptım. Penceredeki demirler, haç işaretine benziyor. Bana onları yok etmem söylendi. Ben de evden aldığım balyozla kırmaya çalıştım. Bana gelen emirleri kedi ve köpeklere de anlatıyorum. Pişman değilim” dediği öğrenilen bu milliyetperver arkadaşımızı neden yüksek güvenlikli tımarhaneye koyuyorlar fakat neden yetkililerimiz gavurun yüz yıl önceden yerleştirdiği subliminal mesajları görüp kedi köpeklerle paylaşan balyozlu vatan evladını çakır gözlü goebbelsin trol ekibine veya tiger moon pelikan çetesine dahil etmezler. Kadro yok diyorsanız partinizin bursa belde başkanı bir güzellik yapamaz mı? Bu yazı Matrakçı isimli yorumcuya nazire olsun diye yazılmamıştır bizatihi bu kıvamda çok kara halktan trol tanıdığım için yazılmıştır.

  28. ””’Son açıklama ile 128 milyarın hangi amaçla elden çıkarıldığı, işlemin neye yaradığı öğrenilmiş oldu. Şimdi sıra, el değiştiren dolarların Hazine’den çıkınca kimlerin eline geçtiğinin öğrenilmesinde…””’
    SN KORU ticari sır denen bir olgu var bugün hangi bankaya gitseniz bir başkası hakkında bilgi alamazsınız. Sonuçta döviz satıldı ise sistemi dengede tutmak için ve ihtiyaç dahilinde satılmıştır.
    Bu satışın yasal ve gayri ahlaki olduğu iddia ediliyor herhalde PEKİ ŞU neden sorulmuyor.
    Kim satın almak istedi de merkez bankası satmadı ? Sanırım bu soru tüm soru işaretlerini ortadan kaldırır. Muhalefet bunun cevabını vermeli.

    • Yakın da seni Akp ye danışman olarak alırlar.Kimbilir belkide zaten kalın bir danışmansındır da müstear isim kullanıyorsundur.
      128 milyar doları ne kadarını kimlerin hangi kurdan aldığını kamuoyu bilecek sır mır sökmez.
      muhalefet cevabını vermeliymiş hadi oradan sen kendini akıllı alemi sersemi sanıyorsun.

      • Ben AKP nin parti binalarının yakınından bile geçmeyen sadece daha iyisini bulamadığım için ona oy veren vatanını seven bir vatandaşım.Partiyi de futbol takımı tutar gibi tutmuyorum .Son dönemde yapılan algı operasyonlarını iyi incelerseniz muhalif ekonomistlerin bile 128 milyar olayının nekadar normal bir operasyon olduğunu anlarsınız. Mesela İlhan
        Kesiciyi bir dinleyiverin .Yukarıda bir arkadaşımız bahsetmiş muhalefet birkaç isim biliyormuş ucuz döviz alan firma ismini. peki neden açıklamıyor ? Uç koyun gütmemiş insanların çıkıp 128 milyar doları kime sattınız gibi aptalca haberleri yapanlara sesleniyorum .Bu ülkenin binasına bir taş koyun bir işe yarayın hadi bunu yapamayacaksınız bari gölge etmeyin yeter.
        Dün köprüyü yaptırmıyordunuz , dün ford otosana arsa verdirmiyordunuz .Fayda zarar hesabı yapın ama ne gezer siz 2 kere 2 yi beş yaparsınız. Daha ne diyeyim.

        • CHP Dolar’ları kimin aldığını açıklasa inanacak mısın sanki. CHP’liler de çözdü artık akp milletini, o yüzden Erdoğan’ın kendisine açıklatmaya çalışıyorlar haklı olarak ve de son çare olarak.

  29. Fehmi bey diyorki ****Anlamakta zorlandığım nokta şu: Muhalefetin gündemde tutmaya çalıştığı kampanyanın….****
    Bu kampanyayı valla ben gündemde tutmuyorum.Hepsi muhalefetin işi. Davulcuya para verip okutmuşlar. Şimdi davulcular savaşı başlasın iyi mi. Yarın gece davulcuya para verip amirallerin darbe bildirisi okuturlar şimdi. Veya bir başkası davulcuya para verip Chp nin tecavüzcüleri diye maniler diziverirler gari.Ne vaa bunda canım. 
    Bu kampanyayı  muhalefet  gündeme getiriyor, benim suçum yok valla.Zaten merkez açıklamış ne olduğunu banane ya. Valla ben gündemde tutmuyorum, davulcu tutuyor.Hergün yazılarımı sabahları sitede yayınlarken, davulcu gibi sahurda mı yayınlıyorum. Aaaa imsak girmiş bak. Sahurda değil yani. Bu kampayanın gündemde kalması için ugraşıyormuyum yok valla.bu kampanya muhalefetin işi, davulcunun işi. Çok ayıp çok ayıp küfretmeyin.Aaaa niye küfredenlere dava açılıyor canım. Deve kuşu gibi kafanızı niye gömüyorsunuz.Valla bu kampanyayla benim alakam yok.Babacan olsaydı,Abdullah gül olsaydı böyle mi olurdu canım.Deniz feneri de deniz feneri.başınızı yesin deniz feneri. ziz başkan olsaydı böyle mi olurdu fenerin hali.Neşeli günler kumpası pardon kampanyası. Yok yok kampanyanın benimle alakası yok. Hepsi muhalefetin işi.Davulcu ben değilim.Parayı o alıyor.

  30. Fehmi koru diyor ki **,Benim aklımı zorlayan konulardan biri de ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ konusu… Herhangi bir kişi ülkesinin en zirve yöneticisine nasıl olur da hakaret edebilir? Bunu anlamakta zorlanıyorum. Hakaret’ içeren sözlü-yazılı açıklamaları yapanların akıl sağlığından kuşku duyarım.**
    Algılarla, yalanlarla besle milleti, gaza gelsinler,aaa millete bak hakaret etmiş.Nasıl böyle bir şey yaparlar.Çok ayıp.Şaşırdım valla. Ömrümde görsem inanmam.
    Ülkede bütün eylemeler,gösteriler,darbeler böyle göstere göstere gelmedimi. Kitleler böyle kışkırtılmadı mı. Algılar böyle zihinlere kazıtılmadımı ki. Yalanları hergün yazarak milletin kafası karıştırılmadımı ki.
    Bahar mevsimi geliyor malum. Ayvalar çiçekler açmaya başladı.Kiraz mevsimi geliyor. Çok güzel günler gelecek,kışın sonu bahar imitasyonları. Bırakın gençler yürüsün -Boğaziçi tutmadı.Burdan yürüyelim-. Aaaa niye gençler yürüyor. Ağaç eylemi bakmışsın olmuş sana gezi eylemi.Ortalık savaş alanı. Aaa gençler niye küfrediyor.Çok ayıp çok ayıp. Nerdeki bu paralar, gemilelerle yurt dışına mı çıkarıldı ki. Yurt dışına kaçacak ön hazırlık yapıyor. Gemilere yüklemişler paraları. Çok ağır gelmiş, Gemi su almış,dolarlar ıslanmış.dolarların yarısı Ege denizine dökülmüşmüş.Onu getirip yargılayacağız.Hesap soracağız. Gençler niye hakaret ediyorsunuz çok ayıp. Anlamıyorum ben sizi. Aklınızdan zorunuz mu var. Akıl sağlığınızdan kuşku duyarım.

  31. ZURNANIN ZIRT DEDİĞİ YERİ SORMAYIN.
    Temel istanbulda cinayet işlemiş.
    Hakim soruyor,anlat olay nasıl oldu.
    Temel anlatıyor karadenizden yola çiktim,fırtına çiktı döndüm geriye,
    Sonra bildiğiniz gibi her seferinde fırtına çıkıyor ve tam istanbula gecekken geri dönüyor.
    Hakim kızıyor,tamam anladık şu istanbula bir gel artık ta cinayeti nasıl işlediğini anlat bakalım.
    Temel hakime;Geleyim istanbula da as beni değil mi,diye cevap vermesine benzetiyorum
    TCBM başkanının açıklamalarını.
    Herkesin bildiğini ve sormadığına güya cevap vermeye çalışarak komik oluyor.
    Milletin derdi,merkez bankasının dövizleri kimlere ucuz fiyattan satılmış.
    Kuru döviz satarak durdurmak için birkeç yüz milyar dolar gerekeceğini az biraz ekonomiden anlayan bilir.
    Bu rezervler ödenmesi gereken vadesi gelen borçlara yatmeyeceğini herkes biliyordu.
    Burada önemli olan revervler bittikten sonra dövizin çok yükseleceğini herkes bilirde,
    Döviz alma işlemi bildik imtiyazli kişilere devlet bankalarının sağladığı ucuz kredilerle
    kimler tarafından alındığı?
    İşte bütün mesele.
    Yanılmıyorsam 2001 döviz krizinde o zaman sabit kur rejimi var.
    Devalüasyondan önce kimler anormal döviz satın alanların listesi yayınlanmıştı.
    Şimdi ticari sır kapsamına alınması kanunlar değiştide bizim mi haberimiz yok acaba.
    Ticari sır kalkanı arkasına kimse bu konuda saklanamaz.
    Milletin çok merak ettiği bir konuda tatmin edici bir cevap alamazsa tepkisi çok dramatik
    sonuçlara yol açar.
    Aslında her konuda olduğu gibi ,bu konuda da görünürde tek etkili ve yetkili olan(pratikte)
    kişide herşey düğümleniyor.
    Bütün yetkileri bir fanide toplarsanız , sonunda bütün yollar bir fani ye çıkar.
    Kendi düşen ağlamaz.
    Biz sırtüstü yatıp uçurulacaktık beklentisinin sonucu yine uçmak olur.
    Resimde görüldüğü gibi.
    Bedava bekleyenler ya tanrıdan yada tanrının temsilcisi olduğuna inandiği faniden bekler.

  32. Bugünlerde herkeste bir merak bir merak; bi şeffaflık bi transparanlık; sanırsın alem maymun şeyi gibi mal meydanda dolaşıyor da biz farketmemişiz!
    Ben de zaman zaman merak etmişimdir;
    tuhaf ama gerçek; banka sahibi de olan bir partimiz var değil mi?
    Chp iş bankasından elde ettiği gelirleri nerelerde ve nasıl değerlendiriyordur veya yönetim kurulundaki üyeleri eliyle sağa sola kullandırdığı “uygun faizli” kredileri kimler, hangi işadamlarımız alıyordur?
    Bilen, gören ya da duyan var mıdır aramızda?
    Tdk ve ttk ya bağışlıyor diyen olursa; yumurta yesinler:))))

  33. “Devletin hazinesinde ne kadar fazla yabancı para bulunursa o devlet ekonomik olarak o kadar güçlü kabul ediliyor.”
    Bu görüşü sorgulama vakti sizce de gelmedi mi?
    Türkiye konu komşuyla yerel para(milli döviz) cinsinden alışverişe başlayalı çok oldu; boşuna mı bu kadar altın stoklandı? Takas dahil her türlü alışverişe evet! Elalemin dolarıyla iş tutarsan, hazinei hassayı dolara bağlarsan; sahibi gelip içini dışını karıştırıp speküle ediyorlardı…
    Buyrun, gelip karıştırsınlar bakalım, ellerine ne geçecek?
    Yuan alır mıydınız?
    İsterseniz ruble verelim?
    Ya şikel?

Yoruma kapalı.