ABD ve Avrupa’nın ‘ırkçı terör dalgasını’ ciddiye alması için daha ne kadar eylem yapılması gerekiyor?

32
Reklam

Almanya’nın Hanau kentinde ‘ırkçı terörist’ Tobias R.’nin genellikle Türk gençlerin devam ettiği iki kafeye düzenlediği silahlı saldırıda dokuz kişi hayatını kaybetti.

Bu olay önceki gün yaşandı.

Dün de, Londra’da Regent’s Park’taki merkez camiine giren bir saldırgan, o sırada namazını eda etmekte olan yaşlı bir zatı boynundan bıçakladı.

Acaba o da ‘ırkçı bir terörist’ eseri mi?

Sorum boşuna değil. Batı Dünyası başına ‘İslami’ sıfatı yerleştirilmiş terör olaylarını olağanüstü ciddiye alıyor; ancak o tür terör eylemleri artık Batı’yı değil daha çok İslam Dünyası içerisinde yer alan ülkeler halklarını hedef alıyor.

New York’yaki ikiz kuleler ile Pentagon’u hedef alan 11 Eylül (2001) uğursuz eylemleri sonrasında başlayan global tedirginlik el-Kaide ve IŞİD (DEAŞ) türü örgütlerin varlığını herkesin zihinlerine kazıdı. 

O uğursuz eylemlerden bugüne kadar (2001-2020 arasında), ABD’de, el-Kaide veya IŞİD türü örgütlere sempati duyanların gerçekleştirdiği eylemlerde hayatını kaybedenlerin toplam sayısı 107. Aynı süre içerisinde, yine ABD’de, Almanya’nın Hanau kentindeki kıyımı gerçekleştiren Tobias R. türü ırkçı teröristlerin Müslüman ve Yahudi hedeflere saldırarak öldürdükleri kişi sayısı daha fazla: 110.

Irkçı teröristler ABD’de -ve Avrupa ülkelerinde- can alıcı eylemler yapıyorlar; buna pek aldırılmıyor.

Reklam

Batı toplumlarını ve oralarda yaşayan Hıristiyan olmayan insanları hedef alan ‘beyaz ırkın üstünlüğü’ sapık inancıyla diğer ırklardan insanların yok edilmesi gerektiğine şartlandırılmış fanatiklerin teşkil ettiği tehdit giderek büyüyor.

Önceki gün Almanya’da görülen eylem tam bir ‘ırkçı terör eylemi’. İngiltere’deki de muhtemelen öyle. Almanya’da, Hollanda’da, Fransa’da ‘ırkçı’ teröristlerin yaptığı eylemler çok sayıda insanın hayatına mal oldu.

Yeni Zelanda’da Avustralyalı bir ırkçı fanatiğin iki ayrı camide namaz kılanları hedef alan silahlı eyleminde bir yıl önce (Mart 2019) tam 51 kişi ölmüştü. 

Eylemleri yapanların ilişkilerine bakıldığında, farklı ülkelerden olmalarına rağmen, aralarında ortak noktalar bulunduğu fark edilebiliyor.

Avustralyalı ırkçı terörist, eylemini gerçekleştirmeden önce, herhalde hedef seçmek düşüncesiyle olacak, Türkiye’ye de gelmişti, fakat esas dikkat çeken uğrak ülkesi Ukrayna’ydı.

Ukrayna’da ‘Azov Taburu’ adlı beyaz ırkçı bir örgüt var ve dünyanın değişik köşelerinden fanatikler eylemler konusunda eğitilmek üzere iç-savaş halindeki Ukrayna’yı mutlaka ziyaret ediyorlar. 

Yeni Zelanda’daki iki camiyi hedef seçen Avustralyalı terörist Brenton Tarrant, eylemini, ‘Azov Taburu’ simgeli üniformasıyla gerçekleştirmişti.

Amerika’da da varlığı bilinen ırkçı terör örgütleri var. Bunlardan en bilineni ‘Base’ ve onun bir uzantısı olan ‘Atomwaffen Division’. Bir diğeri de ‘Vanguard America’. ‘Vanguard’ın bir kolu olan ‘National Action’ örgütü de İngiltere’de eylemler yapıyor.

Reklam

‘Vanguard’a mensup biri iki yıl önce Charlottesvill’de bir protesto eylemi sırasında kalabalığın üzerine aracını sürmüş ve bir kişinin ölümüne yol açmıştı. ‘National Action’ örgütü de, 2016 yılında, İngiltere’de, parlamento üyesi genç bir kadın olan Jo Cox’u öldürdü. 

Her dört örgüt de sempatizanlarını silahlı eylemler konusunda eğitim almak üzere Ukrayna’ya gönderiyor.

Bu yazıdaki bilgilerin büyük bölümünü yakınlarda New York Times’ta yayımlanan bir makaleden öğrendim ve size oradan aktarıyorum. Makalenin iki yazarı var: Eski bir asker olan Kongre üyesi Max Rose ile vaktiyle FBI’da görev yapmış bir terör uzmanı olan Ali H. Soufan.

Rose Yahudi, Soufan da Müslüman.

Makalelerinin en başında örgütlerini mercek altına aldıkları için ‘ırkçı teröristler’ tarafından alenen hedef seçildiklerini özellikle belirtmişler. ‘Base’ örgütü her iki yazarın görüntülerini içeren bir video yayınlamış. Kuzey Avrupa ülkelerinde faal bir ırkçı örgüt olan ‘Nordic Resistence Movement’ da ‘Yahudi Max Rose’ ile ‘Arap FBI ajanı Ali Soufan’ diye sıfatlarıyla adlarını da bir açıklamalarında ifşa etmiş. [Anders Behring Breivik adlı Norveçli ırkçı terörist 2011 yılında 77 kişinin hayatını kaybettiği bir eylem gerçekleştirmişti. Adların ifşası bu yüzden önemli.

Verdikleri en önemli bilgilerden biri de şu: 1980 sonrasında el-Kaide’yi de doğuracak bir gelişme olarak değişik ülkelerden Sovyetlere karşı savaşmak üzere işgal altındaki Afganistan’a gidenlerin sayısından çok daha fazla yabancı savaşçı şu sıralarda Ukrayna’daki iç-savaşa katılmış durumda.

Ukrayna’ya bilhassa dikkat çekilmesinin sebebi bu. El-Kaide türü örgütlerin 1980’ler ve 1990’larda gürbüzleşmesine Afganistan, Bosna-Hersek, Suriye gibi savaş alanları nasıl sebep olmuşsa, Rusya’nın müdahalesinin yol açtığı Ukrayna’daki iç-savaş da Batı dünyasındaki ırkçı örgütler militanlarının yetişme alanı oldu .

El-Kaide ve IŞİD hem ABD’de hem de Avrupa Birliği ülkelerinde ‘terörist örgüt’ olarak tanımlanmaktalar; buna karşılık ABD de dahil olmak üzere Batı ülkelerinin hiçbiri kendi vatandaşlarını hedef alan ‘ırkçı’ terör örgütlerini resmen ‘tehdit’ olarak tanımlamış değil.

Böyle olduğu için de, aslında örgütsel ilişkiler içerisinde gerçekleşen eylemlere bireysel gözüyle bakılıyor ve bu yüzden büyük resim gözden kaçıyor.

[NYT yayınladığı makalenin internet sitesindeki versiyonuna sonradan şu notu ekledi: “Bu makalenin yayımlanmasından bir gün sonra, Temsilciler Meclisi’nin güvenlik ile ilgili komitesi, üyelerinden Max Rose’un ‘Ülkeler arası beyaz ırkın üstünlüğü aşırılığıyla ilgili gözden geçirme’ teklifini oybirliğiyle kabul etti. Tasarı şimdi yasalaşması için Temsilciler Meclisi’nin dikkatine sunulacak.]  

Almanya’daki dokuz cana mal olan son eylem Avrupa’yı da sarssa ve ‘ırkçı terör eylemleri’ Avrupa’da da ciddiye alınmaya başlansa iyi olacak.

ΩΩΩΩ

Reklam

32 YORUMLAR

  1. *******
    ….
    Irkçılık bir cehalet, bilgi yokluğunda zan!…
    “Bilenle bilmeyen hiç, bir olur mu” der Kur’an!
    Bizler ne biliyorduk, ne de öğretebildik,
    Cehaletten türedi, işbu kadar kalpazan!..

    *******

  2. Ayrıntıları yazacaktım vaz geçtim. Önce bir yalnışı düzeltmem gerek.
    Düzeltme: (En son) değil O arada Sivasli bir ailenin evini yakmıştilar 3 çocuk Anaları ile birlikte o yangında can vermişti.
    Ben evi yakani yazmıştım fakat makaslandı; buda gösteriyorki! Yakani yazmak Sakıncalı, zaten ayrıntılarda onda gizli; onun için yazmiyorum. Yananların içinde aileden biri noksan! Ne şanslı imiş…..DEĢILMI?

    Dünkü katliami yapan ne hikmetse hem kendini hemde annesini öldüriyor:
    Delileri kendi eli ilemi yok ediyor?
    Bahsi geçen ailenin katilini polis bir iki hafta içinde bulup ortaya çıkarmiştı.

    Eğer bir olayda derin devletlerin parmagı yoksa katıler hemen bulunur; parmaklar olunca katiler bulunmaz tetikçiler bilinirse onlarda kendi kendilerini imha ederler.

    Bugün burada Türklükleri tutanlar o õlenlerin içinde Babası TC tarafindan terõrist olarak kabul edildiği için Türkiyeye giremeyenlerden birini oğlu.YANI Kürt! õrnek o baba Selahatin Demirtaş gibi birisi.

  3. ‘Beyaz ırkın üstünlüğü’ kavramı adından yeterince anlaşılmıyor. Zira Türkler hatta Araplar bile beyaz ırktandır fakat Avrupalılara göre genellikle daha esmerdir. Fakat esmer Avrupalılar da var hatta Hitler bile sarışın Almanlara göre esmer sayılırdı.

    Üstün ırk, teni beyaz ve dini Hristiyan olanlara deniyor sanırım. Ortodoksları/Slavları da biraz dışlayacak şekilde kullanılıyor. Bu kavramın çok eskilere gittiğini de sanmıyorum, Sanayi Devrimi sonrası üstünlüğü ele alan gelişmiş Batı’da İmparatorlukların çöküşü ile başlayan Milli (Ulus) Devlet süreçlerinde ortaya çıkıyor.

    Batı’daki ırkçı terör ile ‘İslami terör’ farklı niteliklere sahip. İslami terör dinde reform yapamayan Müslüman toplumlarda geleneksel dinin şeriat hukukundan ve kültüründen kaynaklanıyor. Adamlar resmen Allah’ın emrine uyarak bu eylemleri yaptıklarına inanıyorlar.

    Batı’daki ırkçı terör ise esas itibariyle yabancı işçiler ile göçmenlerden oluşan ve giderek artan yabancı nüfusa bazılarının duyduğu nefretten kaynaklanıyor. Bir yandan pis ve zor işleri yaptırmak için az gelişmiş ülke insanlarını alıyorlar sonra da onların yaşadığı kültürel sorunlar göze batıyor. Yani bu Batı’nın bir açmazıdır.

    Not-1 : Almanya’daki Türk düşmanlığı veya korkusu sadece halkta yoktur, Alman derin devleti de giderek artan Türk nüfusundan rahatsızdır. Almanya’daki Türklerin doğurganlık oranı Almanların seviyesine inmedikçe bu rahatsızlık devam edecektir.
    Not-2 : Suriyeli mülteciler Hristiyan olsaydı başlarına neler gelirdi diye bir fikir jimnastiği de yapılabilir.

    Evet şüphe yok ki ırkçılık çok kötü ve iğrenç bir davranış. Fakat çözüm isteyenin nedenlerini de doğru okuması gerekir.

  4. İngilizin karşısında eğilmişsin, fransızın karşısında ezilmişsin, italyana bile diş geçirememişsin, öküz gibi sürekli toprak kazmışsın, araba üreticisi olmuşsun, avrupayı parayla dize getirmişsin; yunanı, arnavutu, sırpı, bulgarı kendine köpek etmişsin ama bir avuç misafir işçi türke diz çöktürememişsin! Kuyruk acıları büyüktür, hun atalarımızdan beri, gotlar–vizigotlar döneminden kalmıştır nefretleri; hatırladıkları tek şey atalarımızın tunada vistülde sulayıp macar ovasında yayılttığı savaş atlarımızın nal sesleridir! Bırakın bütün avrupayı almanlaştırmayı bugün hemen yanıbaşlarındaki nice slav halklarını dahi ellerinden türkler kurtarmıştır. Cermen ırkı cüce kalmıştır lakin kini büyüktür! Dünya bir yana hunların ettikleri bir yana, türke düşmanlıkları, kinleri, nefretleri bitmez; çünkü tarihte diğer avrupa halklarını yiyip yutmalarına biz mani olmuşuzdur! O yüzden balkanların bugünkü iri ufak bit yavşak halkları bile pek osmanlıdan hazzetmez ya..! İngilizin, fransızın yanında cüce kalmış cermenler, kendi aşağılık komplekslerini türk kanıyla tatmin etmek istiyor; istediğiniz turtayı alacaksınız!!!

    • Bay H. Yazdıklarınız doğruysa Almanların Türkleri harcaması makul gibi duruyor! Adamların büyümesine engel olmuşuz da şu turtayı anlamadım doğrusu.
      Roma İmparatorluğu da Attila’nın fena halde zayıflatması nedeniyle daha sonra ikiye bölünmüştü (Batı Roma-Doğu Roma). Keşke yazmasaydım bunu, şimdi İtalyanlar da bizimkilere saldırmaya başlamasın!
      Hamdolsun Erdoğan’a helal olsun. Hepsine dersini veriyor elhamdülillah. Şamda Emevi Devletini kurduktan sonra İspanyada Endülüs Emevi Devletini kuracakmış diyorlar. Yapar alimallah. Zaten Katalanlar ne ki bildiğin Kat Alan Türkleri işte. Erdoğan onları da Sünni Müslüman yapar evelallah. Cebelitarık boğazına asma köprü, altından tüp geçit, İspanya-Portekiz arasına yap-işlet-devret (yolcu garantili) otoyol, yeni havalimanları, AVM’ler… hepsinin projesi hazırmış. Berat Paşa söyledi, kulaklarımla duydum!

  5. İstanbul’da çocukların % 42 sinin ayağındaki(günlük kullandıkları) ayakkabılarından başka ayakkabıları yok.
    Özde milliyetçilik bunu dert etmektir.
    Ekonomik nedenlerle intiharları dert etmektir.
    Ne hikmetse sözde milliyetçilerle, sözde Allah’a inanıp özde devlete inananlar aynı kişiler.

  6. Kansızlıktan büyük hastalık mı var? Mahallemiz kundaklanırken, haçlı sizin bilmem neyinize ilişmez diyerek aynada saçını tarayan kahpelere bir sözümüz yok. Yedi koldan türklüğe karşı hücuma geçtiler yine; kimi dürzi, kimi yamyam kimi bilmem ne bela..! Halepte, trablusgarpta, yemende, kırımda çoktandır savaş var, artık avrupa içlerindeki son etnik uzantılarımıza karşı da soykırım başlattılar. II.savaşta yahudi katlediyoruz diye ne kadar hazarlı musevi türk varsa hepsini gaz odalarında yakıp sabun yaptılar, şimdi de geri kalanları temizliyorlar. Böyle giderse kuzenlerimiz olan macarlar da namlunun ucunda demektir; macaristandaki türkçü yönetim ve elitlerle dayanışmamızı daha da arttırmalıyız! Kızılordu bünyesinde moskowayı, stalingradı savunurken ölen biziz, alman ordusu içindeki türk lejyonuyla moskofun karşısına çıkıp çarpışan yine biziz; savaştan sonra kırımdan kafkasyadan hayvan trenlerine doldurulup sibiryaya sürülenler yine biz! Uyan ey türk; haçlı her fırsatta senin ellenmedik yerini bırakmıyor, kendine gel..! Varşovanın çocukları işgalci nazilere karşı nasıl direndiyse, polonyanın bağımsızlığı ve özgürlüğü için nasıl kendilerini alman tanklarının önüne attıysa işte öylece direnmektir insan olmak! Bırakın müslümanın bilmem nesine dokunup dokunmamayı, gavurun birbirine ettiğine bakarmısınız; varşova isyanında alman bombardımanlarında vatanı için toprağa düşen gençlik, ruhunuz şad olsun! 15temmuzda gözünü kırpmadan abraha tanklarının önüne çıkan yiğitler, idlipte vatanı için yere düşen memet, hanau’da sırtından vurulan gurbetçiler; kanınız yerde kalmayacak..! Türk milleti sen çok yaşa; türk devleti sen çok yaşa!

    • Son cümlene eyvallah da öncesi bir acayip olmuş doğrusu. Yazdıklarını okuduktan sonra Turancılar birkaç fraksiyona bölünmüştür herhalde.

    • Türk milleti yaşıyor zaten. Endişeye mahal yok, sayın H. Gayret. Gece karanlığından mezarlıktan geçerken ıslık çalma babından, endişelenip, “Vallahi de billahi de biz çok yaşayacağız, devletimiz de çok yaşayacak!” diye birbirimize gaz vermeye de gerek yok yani. Ama semt pazarcıları tezgahlarını toplayıp gittikten sonra yerlerden çürük domates toplar, ama faturaları ödedikten sonra elinde kalan birkaç yüz lirayla simidini çaya bandırır yer, mutlaka bulur yaşamanın bir yolunu Türk dediğin insan.

      Sürüngenlerin, doğanın ölüme en direngen yaratıkları arasında oldukları söylenir -genel olarak doğrudur da. Ortalama IQ durumumuz nedir, bilemem, ama bu açıdan DNA’mız sağlamdır yani.

      Devletin yaşayamayıp yıkılacağı varsa da yıkılsın bence -zaten o ilkelliği içinde miyadını çoktan doldurdu. Sıfırdan yeni bi tane daha kurarız. Bilirsiniz, bazen bir yapı öylesine çürümüş yan yatmıştır ki, başını kıçını onarıp adam etmeye çalışmak yerine külliyen yıkıp sıfırdan yeniden inşa etmek daha az maliyetlidir. Tek sakıncası, toprak bakımından biraz daha küçülmektir -e o kadar kusur kadı kızında da olur herhalde.

      Gülden Karaböcek, sevenimiz olmadığı gibi seven bir kalbimizin de olmadığını, ellerimiz bağrımızda perişan kaldığımızı, bir gün değil her gün (elin Amerikalısına Rusuna) yalvardığımızı, ve dolayısıyla ayaklar altında süründüğümüzü söylerken yalan söylemiyordu her halde!

  7. Hatırlatma! 1990 ların sonlarına doğru Almanyadaki Türklerin evlerini yakiyirdular! En son Sivasli bir aileni evini yakmıştilar 3 çocuk Anaları ile birlikte o yangında can vermişti.
    Ayrintıları sonara yazarım.

  8. Çok beklenmediği söylenemeyecek gelişmeler oluyor maalesef. Dünyada yükselen ırkçıklık ve şiddet dalgası Batı demokrasilerini de etkilyor. Elbette ırkçılık, ayrımcılık, bölücülük gibi işler çok aşağılık eylemler ama aynı zamanda bir çeşit aptallık. Bir psikiyatr dostumuzun tabiriyle “aptallığın tedavisi yok”. Türkiye’de ayrımcılık ve ırkçılık toplumun kahir ekseriyeti tarafından içselleştirildiği için yapılanların farkına bile varmıyoruz. Şimdi o bahse girmeyelim ama Suriye’lilere bakış açımız yeterli kanaat oluşturuyor.
    Avrupa’da müslümanlara ve özellikle Türklere yönelik antipati doruk noktaya çıktı. Sebebi malum, dünyadaki trendi hızlandıran eylemler Türkiye’den geldi. Yurtdışında yaşayan Türkleri oy kullandırmak ve sonra bu ülkelerde milliyetçilik ve din üzerinden siyaset yapıp o ülkelerdeki ırkçı çevreleri tahrik etmek suretiyle bunu başardık. Almanya’da Türklerin yaşadığı mahallelerde seçim sonrası Türk bayraklarıyla sokak kutlamaları yapan gençleri görmek yeterli fikir veriyor. Hükümetimizin günbegün artan dozdaki milliyet ve din eksenli söylemleri oy olarak geri geldi ama böyle yan etkileri de ortaya çıkmaya başladı.
    Bu konuda yapılan uyarıları dikkate almayan Avrupalı Türkler şimdi kırılanları nasıl toplayacaklarını düşünüyor. Avusturya bu konuda başı çekti, birçok camiyi kapattı, yabancıların hareket alanını daralttı. Şimdi Fransa devreye girdi, emin olun Fransa Avrupa’nın fikir üreticisidir. Onların yolundan başkaları da devam edecek. Son beş yıldır Avrupa siyasetini belirleyen en önemli etken göç ve yabancı karşıtlığı. Ama keskin müslümanlar olan “Ümmetin lideri” ve çevresindeki tuzu kuru ekibi bu ateşi harlandırmak için ellerinden geleni yaptılar. Böyle üç oy için ateşe odun atan Türk büyükleri olunca meyvelerini hep beraber topluyoruz. Bizim büyükler çoktan “ey Avrupa, Ey Almanya, Ey Merkel” diye başlardı ama İdlib probleminden dolayı şu ara Avrupa’ya ihtiyacımız var. O nutukları daha sonraya saklıyoruz.
    Almanya’da toplumun % 80’i ırkçılık karşıtı ama şiddet her yerde mümkün. Çözüm elbette herkesle insanca diyalog kurmak ve hoşgörüyü yaygınlaştırmak. Yoksa buradan Avrupa’ya hakaret yağdırmakla hiç bir problem çözülmüyor. Oradaki soydaşlarımızı da daha fazla mağdur ediyoruz. Ama Türkiye’den atıp tutanların derdi alacakları birkaç oy ise ona birşey yapamayız.

  9. Uzun bir yazıdan kıslatma alıntı:Irkçılık-Milliyetçilik; şekilciliktir, şabloncu olmak zorundadır. Sistematik bir düşünce metoduna sahip olmayan her hareket, geçmişten kendine yadigâr kalan şekillerin ve imgelerin arkasına sığınarak var olmaya çabalar. Ve her şeyi kendisine benzetmek için saldırgan bir pozisyona sahip olur, çünkü şekilci yaklaşımlar karşısındakine tahammül edecek bir tabiata sahip değildirler. Güçlü bir bilimsel arka planları da yoktur. Bilimselleşmek için yapabilecekleri en makul(!) şey; kafataslarının geometrik ölçümlerinin ötesine geçememektedir.
    Aynı zamanda ırkçılık; taraftarlarını heyecanlandıran militarist karakterli bir yönelimdir, zira bir çeşit “psikolojik fanatizm”in zaman içinde kuşaklara devredilmesini amaçlar. Fanatizm, karşısındaki olguyu anlamaya çalışmaz, çünkü anlamak için yeterli miktarda belirleyici kavram kodlarına sahip değildir. Fanatizm karşıtı ile sürekli bir savaş (açık-örtük) halindedir ve her zaman “yok etmek” amacıyla hareket eder. Aklını kullanamayanların, geriye yapabilecekleri tek şey vardır, o da kaba güçten medet ummak ve bunun propagandasını gütmek. Silah üzerine yemin etmek, kan üzerine siyaset gütmek, herkesimle bilinçli bir kavgayı ‘gürültülü’ biçimde sürdürmek, tehditlerin korkutuculuğuna güvenmek; bu propagandanın bazı örnekleri olarak ortada durmaktadır. Irkçılık, düşünmeyi ve akletmeyi gerektirmediği için kolay bir pratiğe de sahiptir. Sembolleri (bayrak, toprak, atalar, savaşlar, kültür, marş, hatta hayvan-kurt sembolizmine varacak kadar) kültleştirip, bunların adına mücadele etmeleri ve diğer tüm yaklaşımların samimiliklerini bu ölçütlerle değerlendirmeleri onlar adına yeterli bir uğraştır. Yani, özden ziyade taklidi bir kalıpla örülüdür.
    O nedenle tüm dünyada ırkçı-şoven edebiyatın teması, genel anlamda propagandist savaşlardan ve kaostan oluşmaktadır. Milliyetçi edebiyat; savaşları ön plana çıkarıp, geride azametli, hırçın bir edebi miras bırakmıştır-bırakmaktadır.
    Anlaşılmaz bir biçimde, kendi ırkının üstünlüğünü savunan her milliyetçi yönelim, ırkını pir-u pak addeder ve bunu da tüm dünyaya yutturmaya çalışır. Saldırganlığı da ‘kahramanlık’ olarak değerlendirmelerine şaşmamak gerek. Çünkü ırkçı yaklaşımlar, yerellikten öteye geçemeyen bir yapıda oldukları için, taraftarlarının da böylesi bir zihinsel zindanda boğulmaları normaldir. Bu tarz bir zindanda yaşayanların, her şeyi kendi varlıkları için bir tehdit olarak algılamaları, ufuklarının darlığının başka bir emaresidir.”Alıntı kaynağı: Onulmaz Bir Hastalık: Irkçılık / Adil Özyiğit.

  10. Bu saldırı başta almanya olmak üzere ab tarafından türklüğe karşı gayri nizami harp ilanıdır; vaktiyle güneydoğuda yürüttükleri düşük yoğunluklu savaşı, türkiyenin suriye ve ırakta sağlamış olduğu saha üstünlüğünden dolayı kendi topraklarına(almanyaya) taşımak zorunda kaldılar ve kendi evlerinde yeni bir cephe açtılar. Yurtdışındaki, özellikle ab deki türklerin güvenliğini sağlamak amacıyla devletimiz sınırötesi olağanüstü hal ilan etmelidir. Acil olarak gri rütbelilerden oluşacak sathı müdafaa timleri/müfrezeleri kurulmalı ve saldırılara eş zamanlı olarak karşılık verilmelidir. Yoksa bugün hanau yarın berlin derken öbür gün viyanayı da birkez daha kaptırabiliriz, benden söylemesi…

  11. Irkçılık hakkında bir hadis:”Kim hevâsına uyarak bâtıl yolda cenkeder, kavmiyetçiliğe (asabiyet) çağrıda bulunur veya kavmiyetçiliğin sevkiyle öfke ve tehevvüre kapılırsa, câhiliyye ölümü üzere (kâfir olarak) ölür.” (İbn Mâce, Fiten 7)

    • Çağrımız sadece küfre karşı değil mürtedlere de karşıdır ertav; o yüzden artık her yerde ama hiç kimse güvende değildir..!!!

  12. Suçlunun psikolojik profili suç öncesi, suç sırasında ve suç işledikten sonraki davranışlarının tamamının örüntüsüdür.
    İçsel yaşantımız suç işlemede etkindir. Peki, içsel yaşantımız nasıl oluşur? 1- genetik, 2-aile, 3-çevre, 4-okul, 5-rol model, 6-eğitim(hangi işi yapıyorsa onun eğitimi ve eğiticisi, öğrenci-öğretmen, usta-çırak, anne baba-çocuk). İnsan aile, çevre, okul ve çevresi, akran grubu, etkileşim ve iletişimde bulunduğu diğer kişiler, usta çıraklık durumu ve zaman ile yaşı büyüdükçe kişiliği tamamlanır.  Ailede, çevrede, okul ve çevresinde suç işlenecek ortam ve suçta kullanılacak malzeme, alet var mı?
    Her suçlunun kendine has bir suç işleme yol ve yöntemi vardır. Bu yol ve yöntem bir suçluyu diğerinden farklı kılar ve bizim de suçluları birbirinden ayırt etmemize yarar. Suç soruşturmacıları ve kovuşturmacıları buna İmza demektedir. Bu işaret suçlunun olay yerinde bıraktığı ve genel karakter taşıyan izidir. Kaynak:Suç ve suçluya dair psikolojik analiz,Haydar Şentürk.Adıyaman Emniyet Müdürü.

    Bu alıntı şablonu, Türkiye nin partili cumhurbaşkanı R.T.Erdoğan nın üstüne koydum.Bakın neler çıktı?Erdoğan ın yapmadığı hata,suç,artniyetli fiileri hemen hemen yok.Mesela:Erdoğan ın Fetöcü dedikleri ile irtibat ve işlbirliği ,onları 15 temmuz dan sora terör örgütü sayması;suç öncesi ve suç sırasındaki davranışıdır.Bu davranışını nasıl sergiledi?Fetullah Gülen i eleştirenleri payladı.Gülen cemaat ne istedi ise verdi.Devletin en mahrem hatta kılcal damarlarına varıncaya kadar nüfuz etmeleri için herşeyi yaptı.Suçu işledikten ve Gülen cemaatı ile iktidar savaşına girdikten sonra (15 temmuz sözde darbe girişiminden sonra),önce siz ne istediniz iseniz size verdik sözlerini söyleyerek hayıflandı ve Fetullah Gülen i terörist başı cemaatını da terör örgütü ilan etti.
    Erdoağnnın içsel yaşantısına bakarak onun suçluluk profilini çıkaralım.1-Genetik faktörü:”Türkiye de kim kimdir”isimli kitabın yazarı Oğuz Hakan Göktürk,ismiin verdiğim kitabında,Erdoğan ın ataları Gürcü Batratuniler (Bakatoğulları) e dayandığını ve bu Gürcü Batratuniler(Bakatoğulları)in Osmanlıya hiç itaat etmediklerini,asilzadelerinin sürgün edildiğini,bir kısım ailelerin ise İstanbul da esaret altında tutulduğunu yazmış.Demek ki,Erdoğan ın suç işlemede genetik faktörü var.

    2-Aile faktörü:Ailesi,osmanlınya hiç bağlı kalmamış Batratuniler(Bakatoğulları) olduğuna göre suç işleme alışkanlığı aileden geliyor.
    3-Çevre faktörü:Okul yıllarında dini çevre ile haşir neşir olmuş.Arkadaş çevresi de bu bu camiadan.Necip Fazıl ın toplantılarına katılmış.Necip Fazıl ın ”Büyük Doğu”fikrinden etkilenerek,islamdevleti kuruyorum ayakalrı ile saltanatını kurdu.Çevre faktörü Erdoağn ı etkilemiş. 4-Okul faktörü:Erdoğan,güya imamhatip lisesi mezunu.Güya dinin öğretildiği yer.Ama bakıyorsunuz en gariz hakaretleri yapıyor.Dini siyasete alet edip oy çalıyor.Yolsuzluk,rüşvet,hırsızlık,baskıları adeta meşru sayıyor.Devleti elegeçirme zihniyeti ile sonradan terör örgütü kabul ettiği Fetöcü dedikleri ile bile işbirliği yapmaktan kaçınmadı.Hatta fakülte diplomasında bile sahtekalrlık yaptı.Demek ki Erdoğan ın suça meyillimolmasında imamhatip lisesinin faktörü var.
    5-Rol model aldığı belli biri yok.Dünyada diktatör bilinen lişilerin eylem,icraar ve fiilerini aynen uyguluyor.Mesela itler,Stalin,General Franko,Mussolini gib diktatörler onun rol modeli.Bazan d a Atatürk e özeniyor,onun gibi olmaya çalışıyor,ama ona karşımolan düşmanlığını gizleyemiyor.Rol model karmaşası yaşıyor.
    6-Eğitim, imamhatip lisesi ile başlamış,ayrılkçı ve kutuplaştırıcı fikirleri oradan edinmiş;iktisadi ilimler yüksek okulu mezunu ama iktisattan ve ekonomiden hiç çakmıyor.Ha bir de fakülta diploması yolsuzluğu var.

    Vücudun yalan söyleyen kişiyi ele verdiğine dikkati çeken uzmanlar, “Sözsüz davranışlar, sözlü davranışlar kadar kontrol altında tutulamaz. Mimik duygularla ilgilidir ve yönlendirme denemelerine açıktır. Yüz kaslarının şuurlu olarak kullanılması birbirine zıt sinyallerin ortaya çıkmasına, mesela sahte bir gülüşe sebep olabilir. Bu tür gülümseme gerçek bir gülümseme gibi simetrik değildir. Çoğunlukla iletişim esnasında sakin görünmek için jest ve mimiklere hakim olmak istenir. Ama asabi bir ayak sallayışı bizi ele verir” .
    ”Vücudumuzun ayak ve bacakları ellerden, eller de yüzümüzden daha fazla yalan konusunda ipucu verir”
    Aşırı gergin ya da içine kapanık insanlar yalan söylerken daha az gülümserler, bu yüzden yalan işaretlerini gizlemeye daha az yatkındırlar.
    Yalan söylerken onaylayıcı baş sallama hareketi ile ayak ve bacak hareketleri artar. Ses yüksekliği, kendine güveni ve baskınlığı gösterir. Yalan söyleyen ya da gergin kişilerde ses seviyesi düşer. Otururken sallanma, el hareketleri ile ayak hareketlerindeki artış kişinin rahatlığını gösterir. Vücudun yalan söylerken verdiği tepkiler artar. Yalan söylemekte usta kişiler, önce kafasında tasarladığı kurguya kendisini inandırabilen kişilerdir. Kurgu inanılır olduğunda ya da kaynak kendi kendisini ikna edebildiğinde, vücut doğal olarak karşı tarafa herhangi bir sinyal vermez”Kaynak:İHA,Onur Aktaş.
    Bu şablona göre acaba, Erdoğan doğrucuu mu ,yalancı mı veya usta yalancı mı ?Siz karar verin.
    Saygılar.

    • Erdoğan’ın nasıl bir kişilik olduğuna dair o kadar çok delil var ki karar vermekte zorlanmıyoruz.

  13. Irkçılık maalesef bir fasit daire.
    Yani olaylar hem ırkçılığın bir sonucu, aynı sonuçlar yeni bir ırkçılık dalgasının bir nedeni.
    Yani sebepler ve sonuçlar birbirlerini besliyor.
    Sayın Koru’nun bahsettiği olaylar aynı etkiyi gösterecek.
    Türkiye’de Siyasal İslamcı bir iktidar, Avrupa’da Brexit, ABD’de Trump’ın seçilmesi gibi daha büyük olaylar ırkçılığın lokal olmaktan çıkıp küresel bir problem haline gelmesine neden oldu ve olacak

  14. Her türlü ırkçılığı şiddetle kınıyorum. Bu olayın tek bir nedeni var: islamafobi.

  15. Dün bir tv kanalından öğrendim.AKP ‘nin sadık uşaklarından Numan Kurtulmuş,CHP ve onun genel başkanı Sayın Kılıçdaroğlu’nu ve CHP lileri Fetöcülükle suçladı.Ustası Erdoğan’da aynı suçlamayı yapmıştı.Numan Kurtulmuş demecinde,15 temmuz dan önce Fetö dedikleri ile AKP camiasının münasebetleri olduğunu,ama o zaman Fetö’nün henüz terör örgütü olarak kabul edilmediğini söyledi.15 temmuz dan sonra Fetullah Gülen cemaatı,terör örgütü kabul ve ilan edilmiş. Peki kim onları 15 temmuz dan sonra terör örgütü kabul ve ilan etti?Erdoğan değil miydi onları terör örgütü olarak kabul ve ilan eden?Dışarıdan başka bir otorite veya devlet mi onları terör örgütü kabul ve ilan etti de ;sizler de buna uyun mu dedi?Niçin 15 temmuz a kadar bekledi Erdoğan?Onların terör örgütü olarak kabul ve ilan edilmesi için;Erdoğan ın kakışma diye uydurduğu o sözde silahlı darbeyi yapmaları mı gerekiyordu?Bize dokunmadıkları sürece terör örgütü değildir mi diyorsunuz? Sözde silahlı darbeyi yaptıklarında mı aklınız başınıza geldi?Bu duruma göre;silahlı darbeye teşebüs edenler terör örgütü oluyor ,silahlı darbeye teşebbüs etmeyenler terörist ve terör örgütü üyesi olmuyor.O halde ,geziciler silahlı darbe teşebüsü yapmadılar.Bunun böyle olduğu ,geziciler ve Osman Kavala için beraat kararı veren mahkeme kararı ile ispatlanmış oldu.Yandaş ve yalakalarınız ne kadar geziciler ve Osman Kavala darbe teşebbüsü yaptı deseler de ;onlar gösteri haklarını kullandılar.Mahkeme kararı ve Avrupa İnsan Hakları mahkemesi kararı var ortada.Geziciler ve Osman Kavala terörist veya terör örgütü üyesi olmadığına göre;Erdoğan ,onu yeniden niçin tutuklattı?Yine bu mantığınıza göre,silahlı darbe teşebbüsü yapmayan hiç kimse terörist ve terör örgütü üyesi değildir.AKP ye ve Erdoğan a yalakalık yapmayan ve sizlerin icraatlarınızı eleştirenler de terörist ve terör örgütü üyesi değildir.O halde,demokratik eleştirisini yapan bunca muhalif,bunca kesim,bunca gazeteci ve basın mensubu,bunca rakiplerinizi niçin terör ve terörist suçlaması ile haklarında soruşturma yaptırıyor ve onları gözaltına aldırıyor,hatta hapse attırıyorsunuz?Onların hiçbiri silahlı darbe teşebbüsünde bulunmadılar ki.15 temmuz dan sonra Fetullah Gülen için;o sahte peygamberdi,o deccaldi,o gaddar ve acımasızdı vs. gibi bir dizi söylemlerde bulundunuz.Darbeye teşebbüsü milat olarak aldığınız 15 temmuzdan önce; Gülencilerin bankası Bank Asya ya para yatırmış olanları, onlara selam verenleri,hatta Bank Asya nın önünden geçenleri anasından doğduklarına pişman ettiniz;başta reisiniz Erdoğan ve onun yancıları ve yalakaları olarak sizler.O kişilerin Fetö dediklerinizle ilkişkileri sizin milat kabul ettiğiniz 15 temmuz dan önceydi.Bir sürü suçsuz ve masumların kanına girdiniz.Madem,Fetullah Gülen sahte peygamber,deccal,gaddar ve acımasız vs vs idi;niçin bile bile onunla işbirliği yaptınız?Size dokunmuyorlar diye mi?Kendinizi ele verdiniz Numan Kurtulmuş.Numan Kurtulmuş un bir iddiası daha oldu demecinde.CHP,Fetöcüler terör örgütü olarak kabul edildikten sonra onları korudular dedi.CHP liler ne yaptı?aranan hakiki Fetöcüleri evlerinde mi sakladılar?Fetöcü kılıfı ve uyduruk suçlamar ile kabahatı olmayanları gözaltına aldırdınız,hapse attırdınız,işlerinden ettirdiniz,aç bıraktınız,ellerindeki para ve mal kaynaklarını gasp ettiniz,bazıların intihar etmelerine eden oldunuz;hükümetinizin icraatı olarak.İşte CHP liler, bu durumlara itiraz etti.Adalet ve hukuktan sapmayın diye sizleri uyardı.Yanlış ve kasıtlarınızı dile getirdi.Haksızlığa uğrattığınız kişileri savundu.İnsan olanın yapması gereken haklarını yerine getirdi.Bunun için; CHP lileri Fetöcüleri kollamak ve arka çıkmakla suçlamanız, hedef saptırma ve baskın çıkma girişiminiz olmuştur.Hiç dürüst değilsiniz ,AKP cephesi olarak.Her zaman olduğu gibi;tekkeniz düştü,keliniz yine göründü,AKP cephesi olarak.Yine AKP cephesi olrak,kendi kendinize ele verdiniz Numan Kurtulmuş.Suçlu birgün kendini ele veriyor ve mutlaka ortada delil bırakıyor çünkü.AKP hükümeti ve Erdoağan ın peşinden gidenler,her türlü ayırımcılık ve ırkçılığı kılıflara uydurarak yaparken Avrupayı ve başkalarını ayırmcılık ve ırkçılıkla suçlamak baskın çıkmanın daniskası olmuş.İddianız doğruysa eğer,buna sebep olanlar;AKP/MHP/Erdoğan/Bahçeli ve onalrın peşinden gidenlerdir.Bunca yıldan beri böyle işler gözükmüyordu.Niçin AKP iktidarı sırasında oluyor?Sizi kıskandıkları için mi?Çocuk mu kandırıyorsunuz?Hela boy aynasına bakın bakalım, neler neler göreceksiniz kendinizde.Saygılar(kimlere sagılar dediğim malumdur herhalde).

  16. Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan,yeniden tutuklattığı Osman Kalava için o Soros ‘un Türkiye ayağı suçlamasını yaptı.Erdoğan ın basında demeci var.Peki soros nedir,kimdir?

    SOROS KİMDİR?
    Paranın sihirbazı ve renkli devrimlerin arkasındaki gizemli güç olarak tanınıyor. Macar ve Yahudi asilli ABD’li finans spekülatörü ve liberal girişimci. Yugoslavya, Ukrayna gibi doğu Avrupa ülkelerine yaptığı yardımın tutarı, bu ülkelere Birleşmiş Milletler tarafından yapılan yardım miktarını aşmıştır. Bu yüzden kimi çevreler onu “hayırsever” olarak tanımlamaktadır. Ancak bu yardımların siyasi amaçla yapıldığını savunanlar da vardır.
    Soros’un yardımlarının “sosyal” olmaktan çok “siyasal” özellik taşıdığını iddia edenler, onu, parasal gücünü kullanarak ülkelerin iç işlerine karışmak ve o ülke siyasetine yön vermekle suçlamaktadır. Soros bu konuda, “Bu renkli devrimlerle suçlanmamın nedeni aslında Rus propagandasıdır.” diyerek kendini savundu.KAYNAK:internethaber.com
    CHP sözcüsü Engin Altay,dünkü TBMM de yaptığı basın toplantısında,2003 ‘te Davos ‘ta çekilmiş bir fotoğraf paylaştı.Fotoğrafta,R.T. Erdoğan,eski AKP veliki Egemen Bağış,AKP sözcüsü Ömer Çelik,söz konusu kişi George Soros ve onun yakındaki isimler var.CHP sözcüsü Osman Kavala Soros un Türkiye ayağı ise, peki fotoğrafta görüntüsü olan sizler ne ayaksınız?sorusunı yöneltti.Osman Kavala ‘yı yargıyı müdahale ederek tekrar tutuklatan Erdoğan,Kavala için bir bahane daha ileri sürdü:Soros’un Türkiye ayağı dedi.O zaman ben Sayın Engin Altay ‘ın sorusunu tekrarlıyorum.Peki Erdoğan,fotoğraftaki Soros ile olan samimi pazunuzun nedeni Soros ‘un Türkiye ayağı olduğunuzla mı ilgili?”Belge gösterin ,belge!”Diye tutturan sizlerdiniz Erdoğan.İşte size belgeyi Engin Altay gösterdi.Söz savunmanın!

  17. AHI ALAN ÜSKÜDARI GEÇTİ
    Ne güzel başka ülkelerde katliam olunca herkes rahatça yazıyor. Hele Hristiyan bir ülkedeyse cihatçı müslüman damarlarımız harekete geçiyor ve demediğini bırakmıyor.
    Müslüman coğrafyanın tamamında herkes birbirini “Allahu Ekber” diyerek kesiyor, öldürüyor, havaya uçuruyor.
    Afganistan’dan Libya’ya kadar. Suriye, Irak.
    Kendi güzel yurdumuzda milyonlarca insanın hayatı mahvedildi.
    Niye?
    Banka’da hesabın var. Bankayı sen açtın.
    Derneğe üyesin. Derneği sen açtın.
    Abant’ta konuştun. Hepiniz Abant’ta konuştunuz.
    Öğrenciler, kadınlar, çocuklar, bebekler zindanlarda inim inim inliyor.
    Kanser hastası insanlar perişan.
    Bu insanların darbeyle terörle ne ilgisi var.
    Hukuk yok.
    Kabile hukuku var.
    Suriye’de, Libya’da ne işimiz var.
    İçerideki sorunları unutturmak.
    Hukuku iyice yerle bir etmek için.
    Allah devlete millete zeval vermesin de, millete akıl versin.
    Müslümanlıktan önce birçok şahsın önce insan olması lazım.
    AHI ALAN ÜSKÜDARI GEÇTİ. Allah var ve herkes O’nun divanına çıkacak.

  18. Bu olaydan sonra artık almanya veya diğer ab ülkelerindeki soydaşlarımızın can güvenliğinden tc sorumludur. Yeni uygulamaya geçilene kadar da soydaşlarımız kendi güvenliklerini sağlama hakkına sahiptir.

  19. Almanyadakı 9 kişının õldürülmesi! Bana biraz garip geldı. Müslümanlar, öldürülenleri müslüman oldukları için öldürdüler, diyiyorlar, Türkler Türk oldukları için, kürtler Kürt oldukları içn öldürüldüklerini söyliyorlar.
    Bu işte bir bit yeniği var. 9 kışının öldürülmelerinin
    sebebi! Neyse yazmaktan vaz geçtım.
    Ölenlere Allahmet Rahmet ailelerinde.sabır dilerim.

    • Nurdan hn O bit yeniğini açıklasaydınız. Ama sizden önce merkel açıkladı . 2. Dünya savaşındaki milyonlarca yahudiyi yakan, solingen de on küsür Türkü açımasızca yakan , Irkçı , faşist damarlarında akan kan bu eylemi gerçekleştirdi.nasıl ki milyonlarca Iraklıyı yok edip ülkeyi tarumar eden batı zihniyeti neyse almanyada
      yaşanan da o. Nasıl Deaş belasını üretip binlerce müslümanı katlettiler ise , nasıl Talibanı üretip binlerce afgan Pakistanlıyı yok ettilerse mantık aynı mantık .Doymayan kana susamış materyalist batı hristiyan zihniyeti.

      • ne güzelde yazmıştın oysaki yazını, cevabını ta ki; ”o son cümle” yi sana yazdıran şeytan yanına gelmeseydi..
        bir odun da sen attın kaynar kazanın altındaki yanan ateşe ey benim müslüman kardeşim.

Yoruma kapalı.