Adil Öksüz’ün yerini biliyoruz” dendi.. Yaşadığı yer mi, yoksa yattığı yer mi biliniyor? Görüşler muhtelif…

34
Adil Öksüz, Kışla Jandarma Karakolu'nda..
Reklam

Türkiye hiç kuşkusuz ilginç bir ülke, insanları daha da ilginç. Başka ülkelerde üzerine titrenen bazı özellikler bizde fazla önemsenmiyor, buna karşılık ortaya atılan anlamsız konular üzerinde mürekkep tüketiyor, çene yarıştırıyoruz.

Ülkenin dışarıda da ismi bilinen kıdemli bir yazarının pasaportuna el konuluyor, son seçimde bir siyasi parti tarafından cumhurbaşkanı adayı gösterilmiş bir siyasetçisinin rahatsızlığı söz konusu oluyor, sadece birkaç kişi bu iki gelişmeyi ciddiye alıp yazılarına konu ediyor, ama o yazılara ilgi duyan da yok zaten. 

Buna karşılık, “Bir CHP’li Külliye’ye çıktı, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la görüştü” haberi, yalan olduğu hemen ertesi gün anlaşıldığı halde, gündemi haftalar boyu işgal edebiliyor.

Oysa insanların özgürlükler konusunda duyarlı olması, ‘yalan haber’ duyduğunda da tiksinmesi, en azından onu duymazdan gelmesi gerekmez mi?

İnsanımızın bu tercihleri içeride ve dışarıda birilerini sahte gündemler üretmede yarışa geçiriyordur doğal olarak. 

Meşgul olacağımız gündemlerin bize hediye edilmesi bu sayede sıklaşacaktur 

Adil Öksüz yeniden gündem

Alın, size yepyeni bir gündem konusu daha: Adil Öksüz

Reklam

Öksüz 15 Temmuz (2016) hain darbe girişiminin kilit ismiydi. Kamuoyu onun ceketli-kravatlı fotoğrafını da gördü görmesine, ama onu daha çok gözetim altındaki yarı-çıplak fotoğrafıyla tanıdı.

Meşum gece, en hareketli darbe mekanı olan Ankara’nın Kazan (şimdiki adı Kahraman Kazan) ilçesindeki Mürted (Akıncılar) askeri üssünde gözaltına alınan başkalarıyla birlikte çekilmiş fotoğrafıyla… 

Sorgusunda “Ne arıyordun askeri üste?” sorusuna muhatap edildiğinde “Arsa bakmaya çıkmıştım da” cevabını vermişti Öksüz.

Askeri üste, hem de gecenin bir vakti, arsa bakma gerekçesi kendisini sorgulayanlar tarafından makul görülmüş olmalı ki, o gece kendisiyle birlikte aynı fotoğrafa giren diğerleri sonradan en ağır cezalara çarptırıldıkları halde, Adil Öksüz, kısa sürede serbest bırakılmıştı.

Darbecilere akıl veren kişi olduğu kısa sürede ortaya çıktı, ama kendisini ara da bulasın…

Bugün bir gerçeği daha biliyoruz: Adil Öksüz’ün şimdilerde FETÖ diye anılan örgütün askerlerle ilgilenme görevlisi olduğu, aynı örgütten kopmuş kişiler tarafından devletin ilgili birimlerine, darbeden en az iki yıl önce bildirilmiş…

Devletin bildiği bir isimmiş, ama darbe gecesi üste yakalanmasına rağmen, sorgulandığı da halde, aynı devlet kendisini bırakabilmiş…

O gün bugündür ortada yok.

Reklam

AK Parti’den milletvekilliği de yapmış bir futbolcu Kaliforniya’da görüntülendi; bir gazetenin kaçak yayın yönetmeninin ABD başkentinde Uber şoförlüğü yaptığı tespit edildi. Öğrenildiğine göre, değişik ülkelerde örgütle irtibatlı 80 kişi operasyonlarla derdest edilip ülkeye getirildi.

Fakat Adil Öksüz hala bir muamma…

Almanya’da mı yoksa yerin altında mı?

Konunun şimdilerde gündemin birinci maddesi haline gelmesi, içişleri bakanı Süleyman Soylu’nun durduk yerde, “Adil Öksüz’ün nerede olduğunu biliyoruz, ama neresi söylemem” açıklamasının sonucu. 

Devletimiz Adil Öksüz’ün saklandığını ve nerede saklandığını biliyormuş…

Yeni Asır’da ^İşte Öksüz’ün yaşadığı ev’ diye yayımlanan fotoğraf..

Bir gazete (İzmir’de çıkan Yeni Asır) “Adil Öksüz burada yaşıyor” diye bir fotoğraf bile yayımladı. Almanya’nın Berlin kentinin Mitte adlı bölgesindeki iki katlı bir evin alt katında yaşıyormuş Adil Öksüz

Acaba?

Hakkında kitap (Saygı Öztürk, ‘Hayalet İmam’, Doğan Kitap) yazacak kadar kendisiyle ilgili bir gazeteci, devlet adına yapılmış bu açıklamaya rağmen eski görüşünü koruduğunu açıkladı.

Okuyalım:

“İçişleri Bakanı’nın ‘Yerini biliyoruz ama açıklamam’ sözleri, hiçbir iz bırakmaması, sağ ise yerinin bir türlü belirlenememesi ‘Yeşil’ gibi Öksüz’ün de öldürülmüş olabileceğini akla getiriyor. ‘Çok şey bilen’ dahası darbe girişiminin bütün kritik konuşmalarının yapıldığı telefonlar da, flaş bellekler de kim bilir kimlerin elinde…”

Öldürülmüş olduğunu düşünüyor yazar… Yine de, hani “Bakan boş konuşmaz, yarın bakarsınız getirirler” diye düşünmüş olmalı ki, bu açıklamanın, Adil Öksüz’ü, “Demek yerimi öğrendiler” telaşıyla saklandığı yeri değiştirmeye zorlamak ve böylece izini bulmak amacıyla yapılmış olabileceğini de ihtiyaten yazısının sonuna eklemeyi ihmal etmemiş.

Bence öyle bir ihtiyata hiç gerek yoktu.

Peki açıklamanın tek amacı gündem değiştirmek midir?

Belki Almanya ile sürdürülen görüşmelerde böyle bir açıklamanın şimdi yapılması yararlı olur diye düşünülmüştür.

Cumhurbaşkanı Erdoğan da, NATO Zirvesi için gittiği Londra’da aynı konuda şu açıklamayı yapmış:

“Şu anda ona benzer yüzlerce binlerce biliyorsunuz FETÖ’cü terörist buralarda yaşıyor. Biz bunların hepsini istedik. İstedik ama adreslerini vererek istedik. Buna rağmen buraların yönetimleri bu FETÖ’cü teröristleri bize bugüne kadar teslim etmedi. Edenler yok mu? Edilenler de var. Edildiği zaman açıklamasını da yapıyoruz. İçişleri Bakanlığımız yapılacak herhangi bir operasyonla karga tulumba alır getirir mi, o ayrı bir konu.”

Londra’da Alman Şansölyesi Angela Merkel ile de görüştü Cumhurbaşkanı.

ΩΩΩΩ 

Reklam

34 YORUMLAR

  1. “Bu kadın” lafı ancak seni doğuran anaya yakışır bana değıl.

    Nasıl olsa õnünüze geleni terörist ve vatan hainliğı ile suçladığınız ayni zamandada bu günku gibi önùnūze geleni tehdit ettiğınız yazılarınız batırmak isteyip de batiramadığınız arşivlerde koruma altında. Çokta iyi olur. Vatan severliliğınızı isbatlamak Açısındanda…

    • Nurdan abla, kadınlık ne zamandan beri utanılacak bi durum oldu ki? Yoksa siz de mi üçüncü dünyadan oralara sonradan göçmüş asyalılar arasında sıkça rastlandığı gibi şu modaya kapıldınız? Tevekkeli feminizm bile üzerinizde biraz rüküş duruyordu demek ondanmış..! neyse allah beterinden saklasın; çevreniz ne diyor, alışabildiler mi bari..?

      • h gayret hakkısınız! yazının ortası sansüre takılip makaslanınca, manası de üslubide değışmış.

  2. Bir makalede New York Times dan.
    Özgürüz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar, Erdoğan’ın Türkiye sınırları dışında yaşamak mecburiyetinde kalmış önde gelen muhalif isimleri suikastle bertaraf etme yoluna gidebileceğini yazdı.
    Ìstiyen okuyabilir bayağı donatımlı bir makale.

  3. Önceden linkini verdiğim Ingilizce yayın yapan Nordic Monitor o yazıda ele geçirdiği belgeyi yayınlamıştı.

    İşte 15 Temmuz’un gözaltı listesi: Herkes var, Adil Öksüz yok!
    İngilizc Nordic Monitor haber sitesi 15 Temmuz 2016 darbe girişiminin hemen akabinde yapılan gözaltıların listesine ulaştı.

    Genelkurmay tarafından Jandarma ve Emniyet’ten gelen bilgilerle oluşturulan liste, 15-18 Temmuz 2016 tarihleri arasında tüm Türkiye’de gözaltına alınanları kapsıyor.

    Resmi makamlara iletilmek üzere hazırlandığı tahmin edilen listede asker-sivil toplam 7 bin 23 kişinin ismi yer alıyor.
    Fakat Adil Östürkün ismi yok.
    Neden Acaba?
    Bakalım buna nasıl bir kulp bulacaksın.

  4. Yazar elif çakır,bugünkü yazısında,ali babcan ın habertükteki mülakatını yazmış.babacan ın şehir üniversitesi konusundaki tavrına kafayı takmış.konuyu, şu alıntı ile pekiştireyim ,yorumum alıntının sonundadır,sayın elif çakır: BİZİM ARTİSTİMİZ
    Cahit, Necip Fazıl’ın evinde bir sohbet meclisindedir. Herkes pür dikkat üstadı dinler ama yerinde duramayan Cahit ayağa kalkar ve evin içinde dolaşmaya başlar. Necip Fazıl’ın kitaplığına bakan, plaklarını karıştıran şair liseden bu yana Aristo olan sonra lakabı Necip bundan sonra ‘Artist’ olacaktır. Cahit’in evin içinde dolaştığını ve kitapları karıştırdığını gören Necip Fazıl ona şunları söyler: “Yahu burada muhteşem bir konser varken sen notalarla meşgulsün artist.”
    “Artist” söylemi Nuri Pakdil tarafından da daha sonra tekrar dile getirilecek, Nuri Pakdil “Yedi güzel adam içerisinde en artist mizaçlı kişi Cahit Zarifoğlu’ydu.” diyecektir.
    KAYNAK:Fikriyat.
    YORUM:Sayın elif çakır,ortada muhteşem bir babacan konseri varken ;sen ,niçin notalarla meşgulsün?sen, artist misin?

  5. Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ 15 Temmuz için “Baştan başarısız olacak şekilde planlanmış bir darbe girişimi” demişti. Numan Kurtulmuş ise daha çok yakında “15 Temmuz olmasaydı FETÖ’cülerin devletten temizlenmesi 2030 hatta 2040’ları bulurdu” diyerek operasyonu gerekçelendirmişti.

    Adil Öksüz ise Gülen Cemaati’nin ordu imamı (sorumlusu) sandığı gerçekte ise MİT’e veya CIA’ya veya her ikisine birden çalışan bir ajandı. 15 Temmuz gecesi darbeyi başarılı kılmak için değil, kazara başarılı olmasın diye Akıncılar üssünde görevli bulunuyordu. Görevi bittikten sonra da bu nedenle serbest bırakıldı.

    Devlet içindeki iktidar savaşının bir tarafı değilim ve bu nedenle şöyle düşünüyorum. Ne Gülen Cemaati nede Ergenekoncu Paşalar terörist falan değildir fakat birbirlerini (maalesef) terörist olmakla suçlamışlar ve hasım gördüklerinin defterlerini dürmek için her yolu mubah saymışlardır. Kanaatimce her iki taraf da Türkiye için daha iyi olduğunu düşündükleri projeleri uygulamak için fedakarca fakat akılsızca çalışan idealist gruplardır. Erdoğan ise Türkiye ile ilgili olmayan ümmetçi bir davaya sahiptir ve sıkışınca da kolayca taraf değiştirebilmektedir. Nitekim daha önce Gülenci iken daha sonra sıkışınca Ergenekoncu oluvermiştir.

    Daha önce bazı yorumlarımda bir “milli (ulusal) üst akıl” olması gerektiğine değinmiştim. Türkiye ekonomik ve askeri olarak küçük-orta büyüklükte bir ülkedir fakat tarihi geçmişi ve hinterlandı nedeniyle ‘büyük ülkeler’ statüsündedir. M.K.Atatürk sağ iken resmi devleti de derin devleti de (üst akıl) temsil ediyordu ve söz konusu sorunlar yaşanmıyordu. Ancak onun vefatından sonra devlet yönetiminde ve devlet-halk dengesinde belirsizlikler oluşmuştur.

    Asker ağırlıklı bazı mihrakların kendi kararlarıyla devlet ve halk üzerinde bir vesayet rejimi kurması ne kadar yanlışsa, seçilmiş siyasilerin kendilerince doğru buldukları her şeyi yapabileceklerini iddia etmek de başka bir yanlıştır. Sağ, sol ve merkez unsurlardan sağduyulu ve birikimli insanlarımızın oluşturacağı bir üst akıl oluşumunun testi kırılmadan yol göstermesine ihtiyaç vardır. Aksi takdirde kendi içinde aptalca ve ahlaksızca çatışmalara sahne olan bir ülkenin aklı kullanmakta mahir emperyal ülkelerin yönlendirmesine ve kullanmasına açık olacağı aşikardır.

    Diğer önemli bir husus da şudur. Emperyal ülke yöneticileri önemli bir hata yapsa bile o ülkeler çok güçlü ekonomileri ve silahlı kuvvetleri ile bu hatayı telafi edebilirler. Türkiye ve benzeri ülkeler ise telafi edemez. Suriye sorununu Türkiye’nin başına Erdoğan bela etmiştir, eğer tarif ettiğim şekilde bir milli (ulusal) üst akıl olsaydı bu hata yapılamazdı.

  6. Peki adil öksiz kim hiç ona yaklaşan yok FETÖ örgütünün Üyesi.
    her şeyi ile kanıtlı.
    Papaz ın dizinin dibinde artıklarını yiyen biri.
    ama sorarsan cemaat (!) bu işte yok.
    Kılıktan kılağı girmiş haşhaşileri de her detaydan bir sürü çelişki türetiyor ,suları bulandırıyor.
    Bu papazı ABD neden 20 yıldır Besler ve tüm Türkiye yi yönetecek güce getirir.
    ses yok.vay efendim devlet biliyorda niye oyle yaptı niye böyle yaptı.
    asıl soru Papaz nerede niye orada

  7. Bazı kişiler sürekli darbenin siyasi ayağından bahsediyor.Halbuki darbelerin
    siyasi ayağı olmaz.Çünkü darbe siyasilere
    karşı,iktidara karşı yapılır.Ancak darbeciler
    ülkeyi yönetmekten,ekonomiden,dış politikadan anlamadıkları için,başarılı olduklarında bu görevlere kimleri getireceklerine dair projeler hazırlarlar.
    İktidarı devirdikten sonra göreve getirecekleri kişileri muhalefetin içinden seçerler.Bu nedenle darbecilerin başbakan ve bakan yapacakları kişileri muhalefetin içinde aramanız gerekiyor beyler.Buna dair ipuçları da var.17/25 Aralık’tan sonra,
    15 Temmuz’dan sonra,kimler fetönün ağzıyla konuşmaya başlamışsa,kimler
    fetönün montaj tapelerini servis etmişse,
    kimler 15 Temmuz’a senaryo demişse,
    kontrollü darbe demişse merak ettiğiniz siyasileri onlar arasında arayacaksınız.

    Arayan bulur demişler.Bi zahmet siz de işaret ettiğim yerde arayın.Hiç zorlanmadan bulursunuz hem.

    • Allah nazardan saklasın seni. bu yaşta bu zeka. inanılır gibi değil.
      – Bu ülke 3 senedir düşünüyor ama böyle bir cümleyi bulamamıştı. Hiç kimse “ne siyasi ayağı! siyasi ayak mı olurmuş. zaten siyasilere karşı yapılıyor” demeyi akıl edememişti.
      – Herhalde siyasi ayağı olduğu için olsa gerek.
      – Bank asyanın önünden geçen kişi suçlu ama, darbe yapanları belli makamlara getirenlerin, çeşitli işbirliği yapanların hiçbir suçu yok.
      – Zalim bekir! işiniz gücünüz üçkağıt, dalavere. bir tane düzgün cümleniz yok.
      – Sen çok zeki bir arkadaşsın. Söyle bakalım. Bu darbeye katılan, “tatbikat var” diye kandırılan askeri okul öğrencileri dahil, kaç kişi var?
      – Öyle “bank asya sokağındaki kuruyemişçiden alışveriş yapmışın” sistemi ile sayım yapma. gerçekten kaç kişi bu darbeye katılmış?

    • Despot hamza!Aslında senin yazdıklarına cevap olarak eleştirdiğin yorumum yeter.
      Bir kez daha okumalısın yorumumu.Ama bir kaç cümle daha yazayım.Darbeler kesinlikle iktidara karşı,yani siyasetçilere karşı yapılır.Bazı siyasetçiler darbeyi teşvik ve tahrik eder.Mesela 27 Mayıs CHP’nin ve CHP’li medyanın eseridir.Yani sizin adamların eseri.CHP’nin teşvik ve tahrik etmediği darbe yoktur.Darbeyi yaptırıp,3 siyasetçiyi astırdıktan sonra darbe gününü aşkla, şevkle,zevke bayram olarak kutlamışlar ve millete de kutlatmışlardır yandaşı olduğun senin gibi despot siyasetçiler.Darbelerin arkasında siyasi ayak arayacaksan adamlarınızın arasında arayacaksın.

      • senin bütün nöronların şeytan tarafından ele geçirilmiş. resmen şeytanın makamına göz dikmişin.
        – şeytana darbe yaparsan şaşırmam.
        – kaç kişi diye soruyorum cevap veremiyorsun.
        – benim gördüğüm kadarıyla öyle onbinlerden bile bahsedilmiyor.
        – tsk natonun en büyük ordularından bir tanesi.
        – birilerinin birkaç bin kişi ile darbe yapmaya kalkışması için ya beyninin seninki kadar çalışması gerekir ya da birilerinin “siz köprüyü tutun. biz de şuraları ele geçireceğiz” demesi lazım.
        – yani senin zekana göre söylemek gerekirse: ya senin zekan düzeyindekiler darbeye kalkışmış ya da birileri bunları oyuna getirmiş.

        • ilave!
          -2 tane daha ihtimal var:
          1- bir şekilde bunların bağlantıları koptu ve birileri erken davrandı, diğerleri de gelişmeleri görüp, bu işin olmayacağına karar verip hiç harekete geçmemiş olabilirler.
          2- bunlar harekete geçmeden önce, darbeyi önlemeye yönelik çalışma yapılmış ve bazı unsurlar hareket kabiliyetini kaybetmiş bu nedenle de darbeye aktif katılmamış olabilirler.
          – bu ihtimallerin haricinde birşeye inanmak pek mümkün değil.
          – adil öksüzün mit ajanı ya da fetöcü olması birşeyi değiştirmez. sadece, darbe yapacakken sonradan vazgeçenler veya diğerlerini kandıranlar varsa onlar ortaya çıkabilir.
          – ancak, birkaç bin kişi ile natonun en büyük ordularından birisini + polisleri + halkı kontrol edebileceğini bekir düzeyindeki biri bile düşünmez.

          • ilave 2!
            – bekirin burda, birkaçbin kişi ile birileri darbe yapmaya çalışması, bekirin, birilerinin birkaçbin kişi ile natonun en büyük ordularından birisini + polisleri + halkı kontrol edebileceğini kabul ediyor gibi yazmasının nedeni, bunun mümkün olabileceğini düşünmesi değil, düşünmemesidir.
            – insan düşünmeyince, türkiyenin uçtuğunu, aya 4 şeritli milli yol yapılacağını bile yazabilir.

  8. Adil Öksüz’ün eşi Aynur Öksüz ve kayınbiraderi de ABD’de yaşıyormuş.
    Anadolu Ajansı görüntülerini yayınlamıştı
    bir süre önce.

    Aynur Öksüz’ün babası Cevat Yıldırım ile kardeşi Emine Şennur Şen’in yargılandığı davada sanıklar, “FETÖ üyesi olmak” suçundan 6 yıl 3’er ay hapis cezasına çarptırılmıştı.

    Adil Öksüz’ün mit elamanı olduğu ima ediliyor.

    Şayet öyle ise Adil Öksüz,fetö üyeliğinden hüküm giyen kayınpederi ve baldızının
    faaliyetlerini de mit adına izliyor muydu acaba?!

    Öte yandan Aynur Öksüz niçin ülkesine dönmüyor?Kocası mitçi ise çekinecek bir durumu olmaması gerekmez mi?

    Şahsen bu konuları analiz etme konusunda zorlanırım,bu işlerden pek anlamam.

    Bütün bunları Fehmi Bey nasıl yorumluyor
    acaba?Yazılarında bu ayrıntılara pek değinmiyor.Adil Öksüz konusunda şüphe
    ızhar etmekle yetiniyor sürekli.

    • Birgün evinizde oturuyorken hiç birşeyden habersiz, telefonla aranırsınız. Telefondaki kişi sizin en iyi oyuncu seçildiğinizi ve ödülünüzü almanız için tören salonuna davet ediyordur. Halbuki siz bir oyuncu olmadığınız gibi kimseye fotoğraf bile vermemişsinizdir.
      Ya da hikayeyi şöyle de kurgulayabilirsiniz;
      Hayatınızı hiçbirşeyden habersizce sürdürürken bir patırtı gürültüyle şaşkınlık yaşadığınız anda kendinizi karakolda bulabilir ve 15 temmuzun kilit ismi olarak sorgulanıyor olabilirsiniz.
      Evet günümüzde artık bunlar mümkün.

      • Baransu, bi düşünsene; bi sabah uyandığında bakmışsın ki evini bi çukulata yumurta fabrikasının görevlileri rosto tavuk folyosuna sarmışlar ve içeriye de ateşler salıvermişler..! Telefonla filan aramış olsalar neyse; götürüp tüm paranı ve bileziklerini en yakın çöp kovasına bırakır gelirsin, olur biter ama nerdee..? Şakası bi yana da kurgu nasıl ama..? Günümüzde daha neler neler mümkünmüş hep birlikte görelim inşallah.

  9. POTPORİ:akp iktidar mensupları,adil öksüz ün yeini biliyormuş.s.soylu öyle dedi.insan ,birşeyi koyduğu yeri bilmez mi?cem uzan türkiye ye geliyormuş.herhalde yaptığı hortumlar unutulmuş.cem uzan ın ,yeni hortumlara yelken açması için,türkiye de verimli rüzgâr var zaten.niçin gelmesin?erdoğan,termik santraller için; filitre koyma süresi olan 2 yıllık süre konusunda , akp nin düzenlediği tasarıyı ,veto etmiş.veto etmesinde ne yapsın?oy potansiyeli eriyor.17 yıldır erdoğan yaparmış.ne yapar?şaibeli mal varlığını ,abd ye taşır.tek yüzükle siyasete girdiğini söyleyen erdoğan ın ,mal varlığını nasıl edindiği, ayrı bir şaibe konusu.siz, başka ülklerde beyin ölümü aramayı bırakın; kendinize bakın.memleketiniz ölmüş de, cenazesini kaldıran yok;ortalık pis kokudan geçilmiyor.bayar ın eşi,hapisane yollarında ölmüş.şimdikiler ,zindan duvarlarında ölüyor.zindanda hasta olanlar,ölsün de kurtulalım politikası ile, muayeneye gödermemek için alicengiz oyunları oynuyor. 1960 lı yıllarda,hapiste olan siyasiler 3-5 kişiden ibaretti;şimdi, hapishaneler doldu taştı.vekiller,gazeteciler,yazarlar,akademisyenlerle dolu.atom bombasını hitler değil de ,türkiye bulsaydı ne olurdu?dünya da bir değil ,türk menşeili düzünelerce hitler olurdu. erdoğan a gerek kalmazdı.rahmi turan konusunda, chp niçin dava açmıyor?erdoğan gibi, sindirme balyozlu şov yapmak istemiyor.türkiyesiz nato düşünelemezmiş.nato yu, kimler ne için kurdu?o zaman,biz türkiye olmadan hiçiz mi dediler?türkiye ,nato ya girebilmek için ;kore de sınav vermedi mi?türkiye eğitimde nal topluyormuş.eskiden hiçbirşey yoktu,herşeyi biz yaptık, diyordu erdoğan.bakın işte,görün eğiitimin halini.erdoğan eğitimde, geride nal toplayan öğrenci yetiştiryor.herşeyi imamhatipliler için yaparsa böyle olur.?türkiye-fransa gerginliği varmış.erdoğan,germedik bir fransa yı mı bırakmış?hayret!saygılar.

  10. Yukardaki şu fotağrafa sadece bakmak bile bazılarına Orhan Veli’nin aşağıdaki ifadelerini hatırlatıyordur sanırım :

    «Neler yapmadık şu vatan için!
    Kimimiz öldük;
    Kimimiz nutuk söyledik…»

    Kimimiz de darbe yapmakta geri kalmadık..

    İnsanın insana yaptığını insan insana yapmazmış. Yapılanlar izafi değeri olan şeyler. Allah’ın mutlaklığı dışında her şey izafi(dir). Sorsan teşhir edilen bu adamlara, yaptıkları şeyin vatanın selameti için yaptıklarını söyleyebilirler (İnanıp inanmamak ayrı konu tabi). Tüm darbe veya teşebbüslerinde gereçke M.K. Atatürk’e refarans ile “laik TC vs…” işlerine dayandırılır. Askercilik oynayan çocukların silah dışında kullandıkları bir başka oyuncak ta bu gerekçede yatıyor. Besmele gibi işin anahtarı sanki…

    Başbelası bu sözde laikliği kaldıralım gitsin bitsin. Anayasada diyelim ki, misal :

    “Türkiye’de hakim din İslam’dır. Dini vicdan özgürlüğü dokunulmazdır. Bütün dinler insan haysiyeti ve saygı sınırları içinde özgürdür. Olası bir ihtilaf durumunda, herhangi bir tarafa karşı, kamu hayatı veya mülküne zarar vermediği sürece kanuni bir işlem anayasaya aykırıdır. Ancak Devlet, ihtilaf halinde olanları adliyede bir araya getirme hakkına sahiptir. İfadelerinin kayda geçirilmesine müteakip taraflar “Senin dinin sana, benimki bana; inada inat, hata ettiysek affola” diyerek karşılıklı barış tokasından* sonra serbest bırakılacaktır”

    *Bu Türk usulü (alaturka) özel bir tokalaşmadır (yarışmaya açılıp demokratik olarak da belirlenebilir)..

  11. Öksüzün kullandığı bu “Arsa bakmaya geldim” sözü bir parola mı idi acaba?..aradan bunca zaman geçti; bu sözün bir parola olabileceği daha yeni aklıma düştü.

    Hani belki de Öksüz, bu sözü söyleyerek “asıl oğlan” olduğunu Akıncı’daki devlet görevlilerine deşifre etmiş ve ona göre muamele görmüştür.

    Her Adil Öksüz konusu açıldığında yeni yeni şeyler düşüyor insanın aklına.

    Başka ne olacak ki?

    Elimizde ne belge var ne de bilgi… Biz, sadece basın-medyada çıkan ile ya da konuyla ilgili bir kitap veya makale yazılmışsa ancak onlardan payımıza düşen kırıntılar ile değerlendirme yapıyoruz. Ama devlet böyle mi..tabi ki değil.

    Devletin istihbari, güvenlik kurumları var ve bunlar belge ile konuşurlar (yeri zamanı geldiğinde).

    Öksüz’ün tekrar yakalanması ve ülkemize getirilip teslim edilmesi 15 Temmuzla ilgili neyi açığa çıkaracak?

    Madem darbenin beyni Ök(s)üz ise ona eşlik eden el-kol, ayak ve diğer organlar, işledikleri cürümler ile devletin elindeler zaten..bunlardan yola çıkılarak “beynin” hangi komutları neye/kime dayanarak verdiği zaten ortaya çıkmıştır. Onun -Öksüz’ün- vücuduna/cesedine ulaşmak bizi neye ulaştırır artık bunca zamandan sonra?

    Sanırım bizim (avam) için bu konular boş, malayani şeylerdir.

    Hadi biz işimize bakalım: Çalışalım, üretelim, vergi verelim; zamları sineye çekelim, askere gidelim; gidemeyenlerimiz bedelini nakit ödesinler!..

    15 Temmuzvari darbelere karşı sivil direniş geliştirip canımızı da feda edelim!

    Vatan sağ olsun!

    Darbelerin “siyasi ayağı” ve bazı elit (sivilleşmiş) asker katılımcılarda açığa çıkmasın ki Demokrasimiz işlesin!

    Hadi hepimize kolay gelsin.

  12. Sizede iyi günler.
    Türkiyede duyulmasını istenmeyen haberler, aslında Türkiyenin aleyhine değil lehine. Adil Öksüzün gerçek kimliğini açıkliyor.
    Diğeride 15 Temmuzu yaziyor.
    İsterseniz geçen hafdaki yazılarına bir göz atın. Videolar da var.
    Türkiye aleyhide yazanlar zaten belli Havuz. Yazdıklari yazıları, yalan ve iftiraar ile allayıp pullayıp millete yutturuyorlar.

  13. Turkiye’nin yakalamayacagi bir suçlu yoktur. Mühim olan yakalandıktan sonra ne yapacağıdir. Abdullah Öcalan yıllardır hapiste yatıyor. Selahattin demirbaş hapiste yatıyor, gazeteciler hapiste yatıyor. Şimdi Adil öksüz, Fethullah gülen getirildiği zaman nerede bakılacak sorusunu sormak lazım. Hiçbir suçlu Adaletten kaçmaz, kaçan varsa da tıpış tıpış getirilir. Sırf laf olsun diye Adil öksüzun yerini biliyoruz deyip devamını getirmemek olmaz.

  14. Aslında tutarlı olmak lazım. Eğer darbe kötü ise (Ki kesinlikle kötü ve aklını vicdanını yitirmemiş hiçbir kimse darbeyi meşru bir yöntem olarak savunamaz) 27 Mayıs 1960 darbesinin bildirisini radyoda okumuş, darbecilerin oluşturduğu cuntanın başlangıçta bir parçası olan bir kişinin kurduğu bir parti neden bugün iktidarın ortağı? Üstelik ki o darbe sonucu dönemin Başbakanı, Dışişleri Bakanı, Maliye Bakanı asıldı. Yüzlerce milletvekili Kayseri hapishanesinde yıllarca tutuklu kaldı. O dönemki darbecilerden hiçbiri sonraki dönemlerde de yargılanmadı ve cezaya çarptırılmadı. Unvanları ellerinden alınmadı.

    Darbecilik kötü ise biz neden Suriye’de Esat’a yapılan darbeyi destekledik? Muhalifleri Esat’a gül mü attı? Suriye’de 15 Temmuzda ölenlerin 2000 katı insanın hayatını kaybetmesinde, milyonlarca insanın yerinden yurdundan olmasında hiç mi payımız yok?

    Darbecilik kötü ise zamanında “Tek yok devrim” diyerek var olan hükümetlerin gerekirse kanlı olarak (insan öldürerek) devrilmesini savunanlar neden bugün iktidarın ortağı?

    Sorular uzayıp gidebilir. Tutarlı olmak herkese nasip olacak bir şey değil.

  15. on binlerce insanın pasaportuna el kondu bir şey olmadı. Kanser hastası 8 yaşındaki Ahmet’i yurt dışındaki bir klinik tedavisinı kabullendigi halde annesinin el konulan pasaportu verilmiyor, babası da hapis. Bir şey olmadı. İnsanlar yıllardır pasaport meselesini, aylardır da ahmet in annesine pasoportunun verilmesini konuşuyor. Kimse duymuyor.
    İşkenceye maruz kalanlardan hayatını kaybedenlerin sayısı 100’e ulaşmış, hapishanelerde tutuklu insanlar insanlik dışı kötü muameleler neticesinde hayatını kaybedenlerin sayısı 400’ü bulmuş. Kimsenin rahatsız olduğu yok.
    Savaştan kalan esirleri ne yapalım ya Rasulallah diye sorulunca esirlerden okuma yazma bilenler her biri on Müslümana okuma yazma öğretsin bilmeyen esirler de imkanları nispetinde şu kadar fidye versinler serbest bırakın, içlerinde hem okuma yazma bilmeyenler hem de fidye veremiyecek kadar fakir olanlar var onları ne yapalım diye sorulunca onları da serbest bırakın talimatı veren hz.Peygamberin ummeti olan insanlar hemen tamamı tesettürlü müslüman kadinlar savaş esiŕiymis gibi 40arli 50şerli gruplar halinde zincirlere vurulurcasina kelepcelenerek hapishanelere tıklıyor. herkes seyrediyor.
    Hamile kadınlar hapislerde feleğin çemberinden geçiyor herkes seyrediyor.
    Doğumuna üç gün kalmış hamile kadın hastahanede olması gerekirken hapishaneye götürülüyor sırf işkence olsun diye hücrede tek başına doğuma zorlanıyor. Kimse duymuyor. Hamile kadın hapishanede kötü muamele sonucu karnındaki bebek ölüyor hastaneye gitmek istiyor izin verilmiyor ölmüş bebek anneyi zehirliyor anne de ölüyor. Kimselerin umurlarında olmuyor.
    Bütün bunlara sebep olan tek bir delil ortaya konulamayan “fetö”iftirası.
    Bu “Fetö” iftirasını bu millet öyle sahiplendi ki teker teker herkes bu iftiranın bedelini ödüyor olduğu halde yahu bir dakika bu saçmalık nereye kadar buna bir dur demek lazım diyen var mı o da yok.
    O zaman kime sitem edeceğiz.
    Benim sitemim kendime..

    • Barancım bir de beklenen salih zata sitem etmeyi dene; belki sana da bi terli gömlek ya da kokmuş iç çamaşırı falan gönderip içini yumuşatır biraz..? Hatta dümdüz küfürü kalayı bas gitsin, çekinmeyin demiş ya zaten..! Yoksa artık nurdan ablanın gündüz düşlerini paylaştığı yorumsakları filan da mı haz vermez oldu sana..? Yalnız şu sıralar çok dikkatli olun; kargocunun her getirdiği paketin başına çoluk çocuk toplaşıp “aa gene mi para gelmiş” diye açmayın..! Maazallah siyanürdü şarbondu derken cümleten gümlersiniz; biliyorsun artık sabah sabah memlekette ne tuhaflıklar yaşanmıyor ki değil mi..? Anlaşılan lise diplomasını da dışardan filan aldın galiba; ifadelerin daha bi arsız ot kıvamında yani, aferin sana…

  16. Yorum sayfasının güzide insanlarına selamlar, saygılar…
    Merak insanoğluna verilmiş bir anahtardır. Bu anahtarla nice sırlı kapılar açılır: kainattaki sırlar, bizi yaratanla ilgili sırlar, dünyadan sonraki hayatla ilgili sırlar, bilime dair sırlar…
    Lakin insanoğlu bu duyguyu kendisini ilgilendirmeyen konularda kullandığı için ömrünü zayi eder. Dedikoduluk bir malzeme arar durur.
    Bir muhabir Allah’ın habir sıfatını taşıyor demektir. Onun yaptığı her doğru iş Allah’ın bu sıfatını ortaya çıkardığından fevkalade kutsal bir görev üstlenmiş oluyor. Haberi yayınlayan kaynaklar bu yüzden çok önemli.
    Bizler de bizi ilgilendiren konuları güvenilir kaynaklardan öğrenmeye çalışmalıyız.
    Keza haber değeri taşıyan bir bilgi bize ulaştığında onun doğruluğunu sorgulamadan yaptığımız her yorum kendimize zarar vereceği gibi toplumsal çatışmalara, infiale de sebep olabilir düşüncesindeyim.
    Fehmi Bey’in bugünkü yazısı da çok çetrefilli, muammalı bir haber aslında. Bu konuda bilgi kirliliği o kadar fazla ki sağlıklı yorumlar yapılamıyor.
    Dolayısıyla Sayın Süleyman Soylu’nun yerini bildiği halde “gizlidir” ibaresi koyması bize dedikoduluk malzeme oluşturmaktan başka bir işe yaramadı.
    Devlet tarafından gereksinim duyulmazsa elbette bu haber ortaya atılmadı. Bir yerlere mesaj verilmek istenmiş olabilir diye düşünüyorum.
    Haberin doğruluğu ve değeri hakkında genel bir yazı yazmaya çalıştım, benim açımdan bu haberin çok kıymeti harbiyesi yok lakin herkes benim gibi düşünmeye ildir.
    Saygılarımla, sağlıcakla kalın…

    • Demirhan bey sağolun, inşallah biz de sizin gibi düşünmeye gayret ederiz tabii; hayırlısı bakalım…

    • İyi günler. Linkini verdiğiniz sitelerdeki haberlere ne ölçüde güvenebiliriz. Özellikle ikincisi sadece Türkiye aleyhine haber üretmek için yayında bulunuyor gibime geldi.

      • Ercan bey, soyadınızdan da anlaşılıyor ki gayet sağlamcısınız ama maalesef nurdan ablanın tek kaynağı vardır o da memleketi olan doğu vilayetlerimizden birinin dağ köylerinde çobanlık eden hısım akrabalarıdır, onlardan gayrısını bilmez anlamaz, göremez; çerkez değilseniz hayvan kadar bile önem veremez söylenenlere..! Ha, ingilizce bişeyler sallarsanız, sular seller gibi karşılığını alırsınız ona göre..! kopilemede üstüne yoktur ama; teşhir bağımlısı olduğu için daima video ve link paylaşır sağolsun…

        • Keşke çobanların tırnağı kadar, namuslu, dürüst, vijdanli, MERT, helel kazanip adam gibi yaşaya bilseyidiniz….keşke memleketi soyanlara 24 saat yalakalık yaparak yetimlerin hakki ile midenizi ateşle doldurmasaidiniz.
          “MERT” olun türkeş……!Mert…. Sizde zerre kadar kültür olsa kalkıp en helal kazanci olan bir mesleğe hakaret etme cüreti göstermek yerine onlarca takma isim kullanarak değılde Kendi isminizle yazardınız….

          • Nurdan abla bana diyorsan tamam da sayın başbuğun adını anarak yazdığınız için söylüyorum; kendisine siz mertlik öğütleyemezsiniz! Yoksa bunamışlık işte ne yaparsın, bazen karıştırıyorum artık derseniz başım gözüm üstüne; çünkü kendisinin hatası bile bizim doğrumuzdan daha makbuldür! Öptüm

          • Bu Kadın da kafayı yemiş diyorum başka bir şey demiyorum…Allah düşürmeye görsün…Dua etmekten başka bir şey gelmez…Acımaya başladım bunlara artık…H.Gayret kardeşim bunların gözü dönmüş…Islah da olmazlar artık emin oldum…
            Fehmi Koru da bütün ıp adresleri var…Artık olay savcılığa falan mı düşsün ne bileyim anlamadım arkadaş…Ama sizin anlayacağınız dilden gücüm yettiğince yazarım ondan emin ol Nudan…Allah vatansız eylemesin, Bunun attığı iftiraları Allah’ a havale ediyorum..

Yoruma kapalı.