AK Parti iktidarda ve birileri ‘ihanet’ ile suçlanıyor.. ‘İhanet’ iktidardan düşünce görülür…

32
Reklam

AK Parti genel başkanı sıfatı da bulunan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, kendisine sorulan bir soru üzerine televizyon ekranında söyledikleri, bir zamanlar yakın çevresinde yer alan önemli isimlerin tepkilerine yol açtı.

İsimlerini de vereyim: Ahmet Davutoğlu ile Ali Babacan’ın…

Gelecek Partisi lideri Davutoğlu o sözlerinden ötürü Erdoğan aleyhine dava açmayı bile düşünüyor…

Rahatsızlığa yol açan sözlerin ifadesine sebep olan soruyu Sabah gazetesi yazarı Okan Müderrisoğlu sormuş…

Soru şu: 

“Bir dönem sizinle yol yürüyen ve önemli makamlara gelmiş isimler ayrı partiler kurdular. Geriye dönüp bakınca onlar için bir tanımınız ya da değerlendirmeniz oluyor mu zaman zaman?”

Kimlerin kast edildiği belli: Ahmet Davutoğlu ile Ali Babacan

Tepki getiren cevap da şu: 

Reklam

“Onu onların düşünmesi lazım. Onların nasıl bir ihanet içerisinde olduklarını kendilerinin düşünmesi lazım. Onlar o makamlara kendileri layık oldukları için gelmediler. O makamlara getirildiler. Eğer onlara bakanlık verildiyse, başbakanlık verildiyse, onlara bir irade o makamları verdi. Onlar bunun kıymetini bilemedi.”

İki isim de üzülmekte haklı.

AK Parti’nin kuruluş dönemini yakından izledim. Öncesi, sırası ve hemen sonrasında yaşananlar hakkında ilk elden bilgi sahibiyim. 

Kurucu iradenin cevapta sözü edilen ‘irade’ olmadığını bilecek kadar…

Yalnızca ‘siyasi yasaklı’ olduğu için değil, kurucu kadronun uzun tartışmalarla belirlenmiş temel ilkeleri sebebiyle de, AK Parti’de o dönem her kararı Tayyip Erdoğan vermiyordu. İlk hükümette Babacan‘ı bakan yapan, sonraları Davutoğlu‘nu dışişleri bakanlığına danışman atayan da Tayyip Erdoğan değildi.

Partinin kuruluşunda, yönetim kadrolarında veya hükümetlerinde bakan olarak yer aldıkları halde sonradan yollarını ayırmış olanlar Davutoğlu ile Babacan’dan ibaret değil.

Neredeyse kurucu kadronun bütününe yakını artık AK Parti saflarında yer almıyor.

Severek kullanılan bir ‘tren’ metaforu var, onu kullanacak olursam, dışındakilerin çoğu trenden kendi rızalarıyla inmiş değiller; inmek zorunda bırakıldıkları için bugün AK Parti dışındalar…

Reklam

AK Parti’nin kuruluşu sırasında ve sonrasında davet edilen isimler arasında Davutoğlu ve Babacan bulunuyordu. 

Davutoğlu makul sayılan mazereti sebebiyle siyasete girmedi, daha sonra yakın çalışma grubuyla istişare ederek, onların yönlendirmesiyle danışmanlığı kabul etti. 

Babacan ise, daha dar bir dost grubunun da teşvikiyle daveti kabul etti ve ilk günden kolları sıvayarak kuruluş amaçlarının başarıya ulaşması için elinden geleni fazlasıyla yaptı.

Kıymet bilinmemesinden söz ediliyor ya, galiba bunun tersi doğru: Partiden ayrılmak zorunda bırakılanların kıymetleri bilinmedi, hâlâ bilinmiyor.

Parti saflarında, yakınlarında, medyasında bugün yer alanların geçmişi bilmesi mümkün değil; çünkü hemen hiçbiri kuruluşta yoktular. Çoğu AK Parti’nin içte ve dışta takdirle anıldığı başarılı dönemlerine tanıklık edecek yakınlıkta değildiler; bazısı resmen karşısındaydı AK Parti’nin…

Ayrılmak zorunda bırakılanlardan farklı partilerde siyasete devam edenleri iki isimle –Davutoğlu ve Babacan’la- sınırlı saymak kolaycılık; bugün DEVA ve Gelecek partilerinde ‘eski AK Parti kurucusu ve bakanı’ çok sayıda isim var.

Siyasette kullanılması âdetten olmayan bir sözcüktür ‘ihanet’

Partiler evet iktidara gelmek için kurulurlar, ancak iktidara gelince tek bir amaç vardır: Ülkeye ve millete hizmet… Ortak sorumluluk söz konusudur ve kişileri de partileri de aşan bir başarı için çalışılır…

İktidar hizmet için ulaşılması gereken bir hedeftir.

Tabii demokrasilerden söz ediyorsak bu böyledir.

Demokrasi olmayan ülkelerde iktidara farklı anlamlar yüklenebilir ve çeşitli kademelerde görev alanlardan değişik beklentileri yerine getirmeleri istenebilir.

Türkiye demokratik bir ülke. Öyle olduğundan, içinde yer aldıkları partilerin izlediği politikalar ile kendi düşünceleri arasında farklılaşma gören siyasilerin kendilerine yeni yollar aramaları hiç yadırganmamalı.

Sadece iktidar cephesinden değil, muhalefet saflarından da siyasiler ayrılır, partiler kurar ve görüşleri istikametinde bir yönetim için iktidara gelme mücadelesine girerler…

CHP’den ayrılan siyasiler tarafından kurulmuş bugün de birkaç parti var. Birinin genel başkanı, bir önceki seçimde CHP’nin cumhurbaşkanı adayıydı…   

İYİ Parti’nin çekirdek kadrosu geçmişte MHP’de yer almış siyasiler…

Vaktiyle parti içerisinde yönetici olarak veya bakanlık koltuğunda görev yaparken yolları ayrılmış insanları değerlendirirken, onlardan sonra parti ile hükümetin icraatına bakmak ve iki dönemi mukayese etmek daha doğru olur.

AK Parti iktidarı bugün 2002-2014 döneminden daha başarılı mı? 

Her alanda?

Neden AK Parti lideri dolmamış meydanlara konuşmak zorunda kalıyor? 

Partiler iktidardayken ondan ayrılanları ‘ihanet’ ile suçlamak anlamsız, o sözcük esas partileri iktidardayken yanlışlıklara ses çıkarmayan ve iktidardan düşünce seslerini yükseltenler için kullanıldığında bir anlam taşır.

AK Parti henüz iktidarda…

ΩΩΩΩ 

Reklam

32 YORUMLAR

  1. Erdoğan bir dönem daha kazansa iyi olur. Çünkü çok geçmeden AK SARAYA 21 pare top atışı eşliğinde geldiği gibi değil laik olduğu gibi gider.

  2. Bana Yazarın, Bugünkü yazısı. Meral Akşenerin ne kadar ileriyi gördüğünü ve kimler ile çalışmak ismediğı kararında 100% haklı olduğun’nu hatırlatiyor.
    Erdoğan bundan bir kaç yıl önce Akşener için
    (neresi olduğunu hatırlamiyorum Antalya olbilir)
    “bu kadın partimizin kuruculari arasındaydı. AKP kurucularının Antalya toplantısı için oraya gelmesine rağmen toplantıya katılmadi ve bizi sattı.DEMIŞTİ

    Son 20 senenin en akılli, ileriyi gören ve Erdoğani çok iyi Taniyan 3 kışinin başında geliyor.
    1.Akşener
    2.A. Şener
    3. First Lady Gül.
    Bu liste gösteriyorki Kadınlar geleceği erkeklerden daha iyi biliyor.

    BU görüşüm ERDOGĞANİ AYAKTA TUTAN KADINLAR dan oluşan kendi menfaatlari ıçın zamanında ABD ve dünyaya Türkiyeyi şikayet edip vatandaşlıktan çıkan daha sonra menfaatlari için sülalece Sarayda saltanatlarını sürdürenler ve trol bayanlar için değil.

  3. Sayın yazar
    Bıkmadan usanmadan canla başla aralıksız ERDOĞAN aleyhinde yazılar sizi yormuyormu? Kolay olmasa gerek.

  4. Siyaset velayet değil, vekalet müessesidir. Siyasilerin cam evde oturması, şeffaf olması, hesap sorulabilir,
    denetime açık ve hesap verebilir olması gerekir.
    Kamu malı, yetim malı gibidir.
    Kolektif kul hakkı sözkonusudur.
    Bu düşünceyi paylaşan herkese herzaman saygım sonsuzdur.
    Oy’umu bu düşünceleri kanıksayıp uygulama yönünde hareket edenlere kullanacağım.
    Seçilmemiş olsa bile, bu milletin refahı için bir nokta kadar iyilik düşünenin yanındayım.
    Taş üstüne taş koyanın bir hatası varsa! ve hatasından dönerse!!!
    bunu deklare edip özür dilerse,
    affetmek Allah’a mahsus!..
    bize sevmek övmek düşer🤗.

  5. Demek ki neymiş, liyakatın hiç önemi yokmuş. Önemli olan biat ve iradesini tamamen ipotek altına vermek. Banka yönetim kuruluna güreşçiyi getirirsen sonuç bu…

    • Halil bey böyle üniversiteden kovulmuş ama sonra da dünyanın en zenginlerinden, işverenlerinden, ceolarından olmuş o kadar çok tanıdığım var ki aklın hayalin şaşar:))))

  6. “Partiler iktidardayken ondan ayrılanları ‘ihanet’ ile suçlamak anlamsız,(İHANET DEĞİL RAHMET SAYILIR!) o sözcük esas partileri iktidardayken yanlışlıklara ses çıkarmayan ve KOLTUKTAN düşünce seslerini yükseltenler için kullanıldığında bir anlam taşır.”
    Kİ DOĞRUDUR AMA NEDENSE BU ELEMANLARIN DİLİ KOLTUKLARINI KAYBETTİKTEN EPEY BİR SONRA ÇÖZÜLDÜ!
    BELKİ BİR PARÇA DAHA KEMİK DÜŞER Mİ DİYE HERALDE?
    ÇÜNKÜ
    AK Parti henüz iktidarda…YDI.

  7. Türkiye demokratik bir ülke…

    İngiltere’de demokratik bir ülke.

    Erdoğan’ın Davutoğlu ve Babacan hakkında söylediklerinin benzerini Boris Johnson, kendisini istifaya zorlayan bakanları için söyleseydi, siyasi hayatı bitmiṣti…

    Erdoğan, makamlara getirdiği insanlardan liyakat değil itaat bekliyor. Bu nedenlede ülkede yozlaṣmayan kurum ve değer kalmadı gibi. Aslında bunlar bilinen ṣeyler ama, son zamanlarda ilginç bir durum daha dikkati çekiyor…

    Erdoğan son zamanlarda muhalefeti suçlarken kendi yaptıklarından bahseder gibi bir hali var.

  8. Partiler evet iktidara gelmek için kurulurlar, ancak iktidara gelince tek bir amaç vardır: Ülkeye ve millete hizmet…😁😁😁 onu geç.Kadir bile inanmaz.

    • Ben de “Partiler evet iktidara gelmek için kurulurlar,” kısmına çok güldüm,
      halen aktif parti sayısını bilmiyorum ama yüzlercesi vardır,
      hiçbirinin iktidar olmak istediğini de sanmıyorum, bir istisna olarak mhp de iktidarı paylaşabildi tabii…

  9. Yıllarca değişik partilere oy verdim şimdiki düşüncem benim oyumu alacak parti daha kurulmadı Türkiye’de. Oy vermeyeceğim bir fikrimi paylaşmak için Türkiye’nin sıfır bilmem kaç oy almış partisinin genel başkan yardımcılarına bile ulaşamadım ben onlara ulaşamıyorsam onlar bana hiç ulaşamaz kesinlikle hiçbir partiye oy vermeyeceğim.

  10. Yöneticinin dikkatine durmadan iç çamaşırlı kadın reklamı çıkıyor iki satır Fehmi Koru yazısı okuyalım diyoruz dünya kadar günaha giriyoruz buna bir çare bulun

    • Bu tür reklamlar otomatik olarak çıkıyor. Hangi reklamın çıkacağını yapay zeka belirliyor. Bu tür reklamlarla karşılaşmamak için ilgilenebileceğiniz bir ürün araması yaparsanız ekranınızda aradığınız ürünle ilgili reklamlar çıkar. Örneğin araba modeli aramışsanız araba reklamları çıkar, kitap aramışsanız kitapçı reklamı çıkar karşınıza. Site yöneticisinin reklam seçmesi gibi bir durum söz konusu değil zannediyorum. Bir de çıkan reklama kazarak tıklamışsanız sürekli benzer reklamlar çıkar. Bunu tamamen siz yönetebilirsiniz.

  11. ‘ Onlar o mevkilere lâyık oldukları için gelmediler , bir irade tarafından getirildiler ‘ ifadesi , şecaat arz ederken merdi kırptı sırkatin söyler vecizesine ne kadar da uygun düşüyor Allahım!
    Bir insan ancak bu kadar samimiyetsizligini ele verebilir!
    Başka söze gerek var mı !

    • Merak ettim. Acaba şimdi layık olmadığı halde atanan kaç bakan ve bürokrat var. Ve yine merakın devamı… acaba onları atayan hangi irade? Herhalde Tayyip bey değildir. Çünkü O, liyakatsisz, kifayetsiz muhterisleri atayacak kadar çizgiden sapmamistir diye düşünüyorum. O zaman da ülke aleyhine kumpas kuran “kirli bir iradeye ‘ boyun eydiği anlamı çıkar ki bu da ayrı bir problem. Çıkamadım işin içinden

      • İşin içinden çukabilen yok ki zaten:))

        Bu konularla meşgul olup da görüş bildirmek için ekranlarda konuşanlara gazeteciler önceki söylediklerini hatırlatınca yeminler eşliğinde kendi sözlerini inkar ediyorlar. Herbiri her gün her saat meşgul oldukları konuları hemen unutuverip hiç bir şeyden haberleri yokmuş gibi yapma telaşıyla şekilden şekile girmelerini izlemek çok eğlenceli oluyor.

    • Bu tıynetteki insanlar parti kuruyorlar, davaları olduğunu söyleyip, millete vaatte bulunuyorlar.
      ‘Deva’ ve ‘Gelecek’ olduklarını söylüyorlar.
      Davalarına deva ve gelecek olamayanlardan ne beklenebilir?
      Millet, bunların davalarının, dibinden deldikleri ve boş bıraktığı çuval olduğunu gördü. Daha doğrusu kendileri gösterdi.
      Bu millet, ‘şecaat arz ederken sirkatin söyleyenlerin’ peşinden gider mi?

  12. !!!Onlar o makamlara kendileri layık oldukları için gelmediler. O makamlara getirildiler.!!
    Ne kadar yanlış bir ifade layık değiller idiyse neden getirildi.
    Özür kabahatinden buyuk
    Peki onu oraya kim getirdi?????

  13. yani erdogan in ifadelerinden sunlar anlasiliyor. bir makama getirilen kisinin liyakatli olmasina luzum yok. istenilen kisi isteyen tarafinda istenilen goreve getirilir. liyakat bilgi tecrube durustluk bunlar onemli degil. vay halimize vay. kimler bizi yonetmis

    • Henüz AK Parti üyesiyken, partisinin genel başkanı Sayın Erdoğan aleyhine sinsi sinsi çalıştığını (2018’de Cumhurbaşkanlığı seçiminde Abdullah Gül’ü desteklediğini; aday olması için CHP, İP ve HDP ile gizli gizli masaya oturduğunu) itiraf ettiği günden beri bu böyledir.
      Erdoğan’ın arkasından iş çevirdiğini, “Görünür değildim ama tam göbeğindeydim” ifadesiyle faş etmekle, nasıl bir sıfata sahip olduğunu bizzat kendisi anlatmıştı. Fazla söze hacet yok!
      Hiç değilse Kılıçdaroğlu bunlar gibi arkadan iş çevirmedi, kendisini gizlemedi, hep görünür haldeydi. Erdoğan sayesinde elde ettiği hiçbir makam da yoktu. Tam aksine, onun yüzünden muhalefette çakıldı kaldı.
      Hülasa, Başkan Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na her defasında yenilgi tattırmaktan başka bir şey vermedi.
      Babacangillere öyle mi ya? Başbakanlık dahil rüyalarında bile göremeyecekleri makamlara getirdi.
      Karşılığında, Erdoğan düşmanlığında Kılıçdaroğlu’yla yarışıyorlar, hatta çokluk geçiyorlar.
      İbretle izliyoruz!..
      Kılıçdaroğlu’nun “şedit muhalefet” tarzı nihayetinde anlaşılır bir şey. Erdoğan’a vefa göstermesi için zaten hiçbir neden yok. Kaldı ki, “Hiç kimse benim ağzımdan, benim dilimden, benim zihnimden Cumhurbaşkanı’mız aleyhine tek bir söz duymadı, duymayacak…” gibi herhangi bir söz de vermiş değildi. (Gerçi sözüne sadık kalmak gibi bir sorunu zaten yok ama konu bu değil.)
      Bu nasıl hırs, bu nasıl kin, bu nasıl nefrettir ki nerede Erdoğan düşmanı varsa kenetlenmeye çalışıyorlar.
      Geçenlerde…
      Davutoğlu’nun vaktiyle “Ahlaki formasyon eksikliği var” dediği Kılıçdaroğlu, “Tarihimizin en çapsız bakanıdır” dediği Davutoğlu ile yan yana gelip “Erdoğan karşıtlığı formasyonlarına” level atlattılar.
      O kadar ki tastamam kaynaştılar.

      • Biliyorsun Muzaffer kardeş ; bir zamanlar birbirlerine karşı en ağır hakaretleri savuran Bahçeli , Soylu, Kurtulmuş da şimdi RTE ile dostlukta level atlattılar ! (Ne demekse ? )
        Samimi ve dürüst olmamak işte insanın ayağına böyle dolanır ya Muzaffer Sever !

      • islam akidesine gore kul vesiledir. esas olan ALLAH tir.
        birilerinin sayesinde bir yerlere gelenler birilerinin sayesinde de ordan gittiler… milletin sayesinde bir yerlere gelenlerde milletin sayesinde bir yerlerden gittiklerinde o zaman yanlis ve dogruyu gorecegiz.

  14. BABACAN’A BİR ELEŞTİRİ DAHA
    Babacan’ı daha önce parti kurulurken kız kardeşinin başörtüsünden bahsederken ağlamaklı tavrı nedeniyle çok sert bir şekilde eleştirmiştim.
    Bir de Anayasanın değiştirilemez maddelerinin tartışılabileceği anlamındaki ifadelerini eleştirmiştim.
    Ancak bu ifadelerinin yanlış anlaşıldığını daha sonra beyan etmişti.
    Şimdiki eleştirim ise, Davutoğlu’nun kamuoyu önünde değil, birebirde ortak deklarasyon talebine, birebir yerine, önce kamuoyuna açık ve aleni şekilde cevap verilmesi
    Aleni bir talep olur ise, bu talebe aleni cevap verebilirsin.
    Partinin yetkili organlarında talebin değerlendirilmesine kimse bir şey diyemiyeceği gibi, bu değerlendirme yöntemi deklare ettiğiniz yönetim biçiminize de çok güzel örnek.
    Ancak talebe cevap verme şekli çok eleştirdiğimiz “Kabile Reisliği Hükümet Sistemine” uyar.

    • Erdoğan’dan ne kadar nefret ederseniz edin şu sorudan kaçamazsınız: ABD’ye “Kanlı ellerinizle tarih yazıyorsunuz” diyebilen yeryüzünde kaç tane lider var?
      ABD emperyalizmine karşı çıkmadıktan sonra o meşhur dizideki “İçerde misin evlat?” repliği misali, “İçerdesiniz” demektir. İçerde olmak da bir nevi Babacan olmak, yani bulunduğunuz yere ihanet etmek demektir.

      • Sn M Sever! Erdoğan o lafi! Ne zaman söylemış ve hangi yetkili aracığı ile ABD devletine iletmış? Size zahmet tarihi ve delilleri ile buraya aktarın.
        Ona bakarsan ABD Devlet yetkilileride hemde Erdoğanın yüzune demedikleri laf kalmamasına rağmen halen daha ABD ye yatırım yapiyor.
        Herhalde Trump mektubunuda Aptallik etme Akilli ol kelimesini Erdoğana değil banami dedi?

  15. “Davutoğlu makul sayılan mazereti sebebiyle siyasete girmedi, …… onların yönlendirmesiyle danışmanlığı kabul etti”!!!!
    “Babacan ise, daha dar bir dost grubunun da teşvikiyle daveti kabul etti ve…….. elinden geleni fazlasıyla yaptı.”🙂
    “…Partiden ayrılmak zorunda bırakılanların kıymetleri bilinmedi, hâlâ bilinmiyor.”!!!!
    Böyleymiş meğer!
    Kardeşimin…
    Siyaseti çağırmayla çığlık atmayla bağırmayla küfürle…. Bilimum saçmalıklara yapmaya niyetlenen varsa….
    Bundan sonra o yola girmeden geri dönsün!!!!
    Hapishane de booolll bol var artık!
    Mahkeme de!
    Uyarmadı demeyin, sorarlar! Yargılarlar, atarlar içeriye!!!…
    Teeekk teeekk hemde!
    (Heleki terör merörör işine varsa bir işiniz hesabı kesin canınızı belki kurtarırsınız)
    Demedi deme🤗.
    Yeni dönemde yeni bir Türkiye.
    Zzzzzzzzzz (bu da yeni nesil Z lerin vızıltısı).

  16. KENDİ LİYAKATSİZLİĞİNİN DE İTİRAFI
    “Onlar o makama kendileri layık oldukları için gelmediler”
    Demek ki, neymiş?
    Daha atama yaparken layık olmadığını düşünüyormuş.
    Atama yapmadan liyakatsiz olduğunu biliyormuş.
    Daha önce ehil ve liyakatli diye düşünüp atama yaparsın. Ancak düşündüğün gibi çıkmaz. Her zaman olduğu gibi yine kandırılmış olursun, yanılmış olursun, mağdur edilmiş, milleti de mağdur etmiş olursun o ayrı bir mesele. Bu durumda da esasen bir liyakatsizlik vardır.Zira bakanlık, başbakan yardımcılığı ve başbakanlık gibi bir makama karambole bir atama yapamazsın. Bu makamlara atamadaki bir isabetsizlik de liyakatsizlik demektir.
    İşin “başında ehil olmadığını düşünerek ” atama yapmak “edilen tüm yeminlere” tamamen aykırıdır.
    “En hafif deyimiyle” bu şekilde bir atama,
    “kendi liyakatsizliğinin bir itirafıdır”
    Sayın KORU mükemmel bir tespitte bulunuyor:
    “Siz asıl ihaneti koltuğu kaybettiğinizde göreceksiniz”
    Açıkça bunu demiyor. Ancak özet bu.
    Zaten şimdiki ihanet ithamı neden doğru olsun ki?
    Bir partiden istifa edip, ayrı bir parti kurmak niye ihanet olsun ki?
    Kaldı ki, AKP ye zarar verebiliriz endişesi ile partilerini kurmak için 2019 mahalli seçimlerinin geçmesini beklediler. Bu davranışları benim için samimiyetlerinden şüphe sebebi.
    Şayet partilerinden istifa edip başka bir parti kurmak ihanet ise bu durumda yine bir itiraf vardır:
    Kendileri de demek ki merhum Erbakan’a ihanet etmişler.
    Şu günlerde “ihanet” o kadar kolay kullanılıyor ki.
    Herkesin bildiği akıl hastaları vardır.
    Bu akıl hastaları önüne gelen herkes için şu sıfatı kullanır:
    –Deli
    Sayın KORU diyor ki “turpun kalını heybede”
    Ben de aynen katılıyorum.
    Asıl gümbürtü başbakanlıktan alınan birinin hangi projede yer almak istemediği için alındığı ortaya çıktığında kopacak. Şimdilik projeyi kabul eden sadece “hoşuna gitmediğini” açıkladı.

    • Biri Avrupa’da herhangi bir ülkede en fazla büyükelçi olabilirdi, “başbakan” oldu. Diğerini kimse tanımıyordu, “bakan” oldu. Ötekini sorarsanız anca başbakanlık hayali kurabilirdi, “cumhurbaşkanı” oldu.
      Bu makamlara gelmelerini sağlayan “liderleri” bunların da bedelini ödedi.
      Mesela, “Gül benim cumhurbaşkanım değil” diyen o CHP’li yazarçizere bile ayar verdi.
      “Otoriter” olduysa, biraz da bunların hakkını hukukunu savunurken oldu.
      Ne ki, bunlar dehrin sefasını sürerken cefası ona kaldı.
      Hedef hep o oldu; kumpaslara tuzaklara, suikastlara maruz kaldı, velhasıl, ölümlerden döndü.
      Şu hale bakar mısınız:
      Ekmeleddin İhsanoğlu’nu cumhurbaşkanı adayı gösterip “tıpış tıpış oy vereceksiniz” diyen, CNN Türk’e çıkanı partiden atarım yollu racon kesen ve her seçimde yenilen Kılıçdaroğlu’na onlar sadakat gösterirken, bunlar, her seçimde kazanan Başkan Erdoğan’ı adeta sırtından hançerlediler!
      Pardon, “sırtından hançerlemek” ifadesi biraz ağır mı oldu?
      “Sattı” diyeyim… Bu da mı ağır oldu?
      Peki “Yusuf’u kuyuya attılar!” diyeyim, başka ne diyeyim?!

    • Sayın yk “Kendileri de demek ki merhum Erbakan’a ihanet etmişler.” derken a.gülün isyan çıkardığı fazilet partisini mi kastediyorsunuz, biraz daha açar mısınız?

  17. Türkiye’de yaşanan her seçim, bir öncekinden daha önemli olmuştur. 2023 seçimleri Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en önemli seçimi olacaktır. Bütün seçim ve referandumlarda Türk halkı hep en doğru karar vermiştir. 2023 seçimleri de böyle olacaktır. Hele Ukrayna olayı ibret olarak gözümüzün önünde dururken seçmenin hata yapacağını hiç tahmin etmiyorum.

    • Evet Ukrayna örneği iyi bir örnek!
      Adamlar savaşıyor buna rağmen enflasyon %16 bizde ise malum resmi rakam 5 katı.

      • Erdoğan bir dönem daha kazansa iyi olur. Çünkü çok geçmeden AK SARAYA 21 pare top atışı eşliğinde geldiği gibi değil laik olduğu gibi gider.

Yoruma kapalı.