Alınan gazeteler, okunan gazeteler.. Tartışma yersiz, İsrail ile ülkemiz birbirine hiç benzemiyor…

15
Haaretz'in Jack Straw'un yazısında kullandığı fotoğraf..
Reklam

Geçen iki hafta boyunca Meral Akşener’in Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı İsrail başbakanı Benjamin Netanyahu ile kıyaslayan bir cümlesi de tartışıldı. Sonunda cümle dava konusu da oldu galiba.

O cümle vesilesiyle olsun İsrail’de neler olup bittiğiyle ilgilenilmeli, ülkeler arasında benzeyen/benzemeyen özellikler üzerinde durulmalıydı; fakat o olmadı.

Bende bazı yeni bilgiler var.

İngiltere’de uzun sayılabilecek bir süre (2001-2006) dışişleri bakanlığı yapmış Jack Straw, İsrailli bir tanıdığının orduya katıldığında karargâha günlük gazeteleri taşıma görevini üstlendiğini öğrenince, komutanlara hangi gazeteleri götürdüğünü ve hangilerinin okunduğunu sormuş

Sorunun ilk kısmına Yedioth Ahronoth ile Israel Hayom başta olmak üzere pek çok gazetenin adı verilmiş. Hepsi de Netanyahu’yu destekleyen gazeteler… Israel Hayom yakınlarda ölen Amerikalı kumarhaneler kralı Sheldon Adelson’un Netanyahu için çıkardığı, ülkede bedava dağıtılan bir gazete.

Adelson ABD seçimlerinde Trump’ı desteklemekteydi.

Netanyahu şu sıralarda pek çok suçtan yargılanıyor, suçlamalardan biri Adelson’la yakınlığı…

Bunlar komutanlara sunuluyor, ama okunan gazete onlar değil; tek bir gazete okunuyormuş: Haaretz

Reklam
İsrail gazetesi Haaretz’in manşeti: İsrail saldırılarında Gazze’de hayatını kaybeden 67 çocuk..

İsrail’in Gazze’ye son saldırıları sırasında Filistinlilerin tepesine inen bombalarla hayatını kaybeden 67 çocuğun fotoğraflarını tek tek birinci sayfasına yerleştiren gazete…

Ben de her gün İngilizce versiyonuna aksatmaksızın göz gezdirdiğim için biliyorum, eğer yeni hükümet Netanyahu’dan başkası tarafından kurulacaksa bunda Haaretz’in İsrail halkını uyaran yayınlarının payı büyük.

İsrail kendisine sempatiyle bakanları kaybediyor

Gazze’ye saldırı, Netanyahu ve onun havuz medyası ne kadar “Önce onlar füze attı” dese de, hem mevcut hükümetin sonunu getireceğe, hem de İsrail’e bakışın dünya genelinde sorgulanmasını sağlayacağa benziyor.

Saldırılarda 250’ye yakın Filistinli öldü. 12 de İsrailli, İsrail’den ölenler arasında da çocuklar var.

İsrail yanlılığında en ön safta yer alan insanların yaşadığı ABD’de bile İsrail-Filistin sorununa bakışta ciddi kaymalar yaşanıyor. Son saldırılarda İsrail’i kolladığı için Joe Biden de bu yeni gelişmeden olumsuz etkilenmekte; bu yüzden ABD politikasında İsrail veya hiç değilse Netanyahu ile araya mesafe koyma eğilimi fark ediliyor.

Birkaç gün önce (27 Mayıs) sonuçları açıklanan kamuoyu yoklaması İsrail için şoke edici. Biden’i seçen Demokrat Partili seçmenler arasında Filistinlilere İsraillilerden daha olumlu yaklaşanlar çoğunlukta. Cumhuriyetçilerde ibre İsraillilerden yana, ancak onlarda da Filistinlilere bakışın değişmeye başladığı görülüyor.

Amerikalıların dörtte üçü Filistinlilerin de İsrailliler ile eşit haklara sahip olmasından yana (Demokratlar %80, Cumhuriyetçiler %67). Büyük çoğunluk ‘iki devletli çözüm’ yanlısı; buna karşı çıkan Amerikalıların oranı yalnızca %12.

Reklam

Değişen havaya bir örnek: Yael Lotan…

Yael Lotan 37 yaşında bir İsrailli anne. Tel Aviv’de yaşıyor. Çok genç yaşında her İsrailli erkek-kadın gibi o da orduya katılmış. Görevi, Gazze sınırına kurulu yüksek çözünülürlüklü kameralara yansıyanları izleyip ellerinde silahlarla müdahale için bekleyen askerleri herhangi bir kuşkulu durumdan uyarmak imiş…

İsrailli aktivist anne, Yael Lotan..

“Benim görevim Gazze’de kenar mahallelerde yaşayan fakir fukara takımı insanları gözlemekti” diyor Yael Hanım. “Kendim kimseye ateş etmedim, ama o insanların ölü veya diri kalmalarına karar vermek benim görevimdi. Güvenliği tehdit eden birini görüp uyarmam o kişinin öldürülmesini sağlardı.”

Öyle bir olay yaşanmış da. “Üzerine ateş açılmasını sağladığım ihtiyar kaçarak kurtuldu” diyor Yael Lotan.

“Filistinlilerin tehdit değil bizler gibi birer insan olduğunu anlamam uzun sürmedi” noktasına gelmesini de yine kameraları izlerken gördüğü bir yaşlı kadın sağlamış. 

Ordudan terhis olmasından sonra kendisiyle aynı çizgide buluşan eski askerlerin oluşturduğu barıştan yana ‘Breaking the Silence’ örgütüne girmiş, şimdi örgütün başkan yardımcısı. Kendisine seçtiği hedefi ‘işgali sona erdirmek’ olarak açıklıyor.   

Yael Lotan’a ait şu sözleri ben dün İngiliz Observer gazetesinin pazar ekinde okudum, oradan aktarıyorum:

“Son birkaç hafta bir türlü bitmeyen şiddet kullanımı yeniden başladı. İki yaşındaki oğlumla kendimi sığınakta bombalardan korunmaya çalışırken buldum. Korku ve endişe içerisindeyken bu şiddet sarmalını bir an önce bitirmenin en önemli önceliğe sahip bir değişiklik olduğu hissi bana hakim oldu. Benim korkularım Gazze’deki genç Filistinli annelerde de aynen var. O da benim gibi, ama bir farkla: O genç annenin bombalardan saklanabileceği bir yeri yok… Akıl alır gibi değil.”

İsrail bir dönüm noktasında. Devlet olarak başka devletleri kendi aşırı politikalarını destekler hale getirmekte zorlanmasa bile o devletlerin halklarını kaybediyor.

Bizde durum ne?

Jack Straw’un yönelttiği soru beni bizdeki durum üzerinde düşünmeye sevk etti.

Ülkemizde de çok sayıda gazete çıkıyor; bunların büyük bölümü birbirine çok benzer bir yayın çizgisi izliyor. Önceki gün üç-beş gazete tıpkısının aynısı dev manşetlerle çıktı. 

Acaba ülkemizin karar alma mekanizması içerisinde yer alan siyasiler, bürokratlar, iş dünyasından insanlar okumak için hangi gazeteleri tercih diyorlar?

Yoksa onlar da pek çok insan gibi gazeteler ve haber kanalları yerine bağımsız kalemlerin yazdığı siteleri takip ediyor ve YouTube üzerinden yayın yapan haber kanallarını mı izliyorlar?

Sedat Peker’in dün sonuncusu yayınlanan sekiz videosunun toplam izleyici rakamı 100 milyonu geçmiş… 

İsrail ile ülkemiz arasında benzerlik veya terslik aranacaksa bunları şahıslar üzerinden yapmak yerine başka alanlara bakmak daha sağlıklı olur.

ΩΩΩΩ

Reklam

15 YORUMLAR

  1. Kan uykusu belgeseli,
    Iki bõlüm halinde yayınlanmıştı. 2.bôlümün sonunda harcanan paraları ve bir teröriistin öldürûlmesi’nin Türkiyeye kaça mal olduğunu ve savşin neden bitrilmedığini açıklıyor.

    Dünyadaki bütün savaşlar rantcilar için yapiliyor.
    Neyseki en azından sıradan ve vijdanlı Yahudiler bunu çok iyi anladılar ve Suçu tamamen siyasetcilerin üzerlerine attılar.
    Ya Fılıstınlı sıradan vatandaşlar. Halen daha Hamasa,Hizbullaha, ve Filistin hükümetının parası bitince İsrailı imdatlarına çağırianlara inaniyorlar.
    Şu an camilerde, kiliselerde, sosyal medyada Filistine yardım yağiyor.

    Sanki filistinde adam kalmamış 86 yaşındakı Mahmud Abbas her 4 veya 5 yılda bir, yiye yiye bir türlü doyuramadığı midesini Filistinli çocukların kanları ile tıka basa dolduruyor. Bunlar Netenyahu gibileri ile
    perde arkasında çok iyi dostlar ve İranın emrindende çıkmiyorlar.
    Çünkü bunları yaşatan Ortadõunun kepcesi, irandan başkası değıl.

    Bizim PKK nın gizli desdek’cisi
    Her PKK yi bitirme olayında bizimkiler İranla bozuşmiyallm diye operasyonu durdurtiyorlar. Rahmetli bir dost iki sene takip ederek yerini tesbit ettikleri Öcalani getiremeye gittiklerini. Tam operasyona başladıkları an demirelden geri dönün emri geliyor.

    Komşu devletler terörle ve iç savaşla uğraşırken. İrana hiç birşey olmiyor..!!!!????

  2. İsrail ırkı ; dünyada , MS ki tarih boyunca , Amerika ve Avustralya hariç hemen hemen dünyanın her tarafında , genel olarak Hrıstiyanlar ve Müslümanlar tarafından ama özellikle bazı ülkeler tarafından akla hayale gelmeyen ezacefaya , katliamlara ve nihayet soykırımlara maruz kalmıştır. Tarih boyunca böylesine topyekûn bir kötülüğe maruz kalan İsrail’in , bu gün aynısını kendisinin yapmasına gerçekten akıl mantık ermiyor ; bu davranış ne ile ve nasıl açıklanır , bilmek mümkün değildir . Trajikomik gelin kaynana kavgalarında olduğu gibi acaba içgüdüsel olarak intikam mı alıyorlar ? Ama burda zavallı Filistin’in hiç bir suçu günahı yok ki !
    Ben oldum olası bu İsrail -Filistin kavgasına hep bu açıdan ve doğrusu ibretle ,büyük bir acıyla bakarım !
    Herkese selamlar ,Allah Filistin’e merhamet ve yardım etsin

  3. Eskinin yöntemleri için çok laf söylenebilir ama çağ değişti, her tür faaliyet sosyal medya kullanılarak gerçekleştiriliyor.

    Şu “aşağı-yukarı” meselesini ele alalım.

    Detaylara daldığınızda FETÖ’nün hala bu ülkenin muhalif kesimlerini elinde oyuncağa çevirdiğini göreceğiz.
    Bu kampanyanın ilk işaret fişeği Ahval haber sitesinde atılıyor.
    http://ahval.me/tr/bogazici-universitesi/polisin-asagi-bakin-komutu-esliginde-gozalti-yapmasina.. 1 Şubat saat 01.47’de ilk haber yayınlanıyor.

    Bu habere uydurma birkaç site eşlik ediyor, sonra devreye BirGün ve sol yayınlar giriyor.
    Twitter kampanyasını başlatan Heval görünümlü  “kısaca tırtıl” ismindeki anonim bir hesap. 1 Şubat saat 18.00’de ise #AsağıBakmayacağız başlığı ile hashtag açılıyor.

    Pek çok isimsiz hesabın desteğiyle yavaş yavaş hareketlenen hashtag için devreye ne olduğu ve kime hizmet ettiği bilinmeyen Onedio haber sitesi giriyor.
    Artık ateşimiz epey harlanmış durumda. Saat 18.44

    Odun atıcılar teker teker meydana çıkıyorlar.
    Saat 19.37, Serra Kadıgil Facebook’ta ortaya çıkıyor. https://www.facebook.com/serak…

    Boğaziçi Direnişi adlı bir hesabın paylaşımında bu kez polisin çatıya keskin nişancılar yerleştirdiği yalanları servis ediliyor.

    Saat 20.18 CHP’nin sicilli eylemcisi Sezgin Tanrıkulu, Facebook üzerinden topa giriyor.
    Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat ve Belediye resmi hesapları da kervana katılıyorlar.
    Gürsel Tekin ve benzeri CHP’nin ağır topları geri kalmıyorlar tabi, hepsi Heval’in ipine tutunuyorlar.

    Aynı saatlerde sözlüklerde, marjinal sol yayınlarda benzer haberler kopyala yapıştır yöntemiyle devreye sokuluyor.
    İki gün boyuncu bu hashtag çalışması Türkiye gündeminde kalıyor.

    Tıpkı gezi olaylarında olduğu gibi “şirin ve cevval çocuklar” etiketinin altına sığınan ne kadar marjinal varsa bu 5. Kol faaliyetlerinin gönüllüsü durumundalar.

    O zaman yapan yaptığı ile kalıyor, maruz kalan mallığı ile…

    • “aklımı tatile gönderdim” diyen Sedat Peker gibisin Fatih! hadi o canının derdine düşmüş, kendini kurtarmaya çalışıyor, sen neye çalışıyorsun? :))))

  4. 2013 haziran temmuz agustos  Gezi olaylarının  sonra eylül aylarından itibaren twiter kampanyaları başlatılmıştı.
    Dersanede çalışan ögretmen bir yakınım sıkı bir Fuat Avni takipçisiydi. Kendisi bu hesabın herşeyi bildiğini, hatta kendisinin “dayı” diye tabir ettiği Fethullah Gülenin bu hesabta müslüman cinleri kullandığına inandığını ifade etmiş ben de sırıtmıştım ona. Saftirik işte.

    Cemaat-Hükümet savaşının etkisindeydi.Ona göre kendi tabiri ile “uzun adam” dersaneleri ve kolejleri kapatacak zalimdi.Hatta Erdoğana taktıkları isim bir ara ” Ebu Süfyan dı”. Doğal olarak cemaatin yanında duruyor, bizlere, akrabalara inanılmaz şeyler anlatıyordu. Bakanlar kurulundaki çoğu kişinin İran bağlantılı “kuma” sının olduğunu,  coğunun buraya gidip geldiğini, Melih Gökçeği mecburen belediyeye aday gösterdiğini Melih gökçeğin elinde Ankara otel odalarında Erdoğan ile ilgili kasetleri olduğunu gibi saçma sapan şeyler anlatıyordu. Hatta övünerek bunların ömrünün az kaldığını hepsinin kaçacak yer bulamayacağını, kendisini alacak yerler için devlet başkanları ile görüşmeler yaptığını, az kaldı az kaldı diyordu.
    2013 eylül ayından itibaren twiterda dünya gündemine hep birinci çıkıyorlardı.Uzun zaman görmedim kendisini, telefon açtığımda yoğunluk falan diyordu. Sonra bize ziyarete geldiğinde, dersane yönetiminden şikayet etmeye başlamıştı.Uhud savaşındaymışlar, tepeyi terketmemeleri isteniyormuş, her akşam söylediğine göre İzmir merkezli bir site gündem belirliyor akşam 8 den 12 ye kadar 5 farklı hesaptan bu atılan tvitleri dünya gündeminde 1 numara yapmak için dersane müdürü mesai koymuş. Ben de kendisine girmek zorunda değilsin dediğimde ” olurmu diyerek” hergün dersane bitiminde kim kaç tane tvit attı tek tek ögretmen toplantısında hesap veriyorlarmış müdürlerine.5 ayrı hesaptan kaç tvit atıldıği tek tek soruluyormuş. Sonra hergün veli ziyaretleri yapilmasi isteniyormuş.Veli ziyaretini bitirenlere ise kendilerine yakın esnafı ziyaret etmeleri isteniyormuş. Sonra da bilgisayarın başinda tvit bombardımani. “Zaten”  diyor gün boyu dersteyiz bir de bunlar iyice bunaldık diye dert yanıyordu. O kadar etkilendik ki derslerde bile bunlardan söz etmeye başladık.Biyoloji yi anlatırken birde bakmışım öğrencilere bu olaylardan söz etmeye başlamışım diyordu. Bırak kardeşim bunları git başka başka dersane ve okul var dediğim de “nasıl bırakayım biliyorsun eşim de burda çalışıyor çocuklar malum kolejde indirimli okuyorlar, düzenimi bozmam çok zor” diyordu. Zaten sendikaya istemediğim halde üye yaptılar sendika nedir bilmezdik, hayatımda hiç eyleme katılmamıştım adliye önüne savcılar için eyleme götürdüler, şimdi de arabamı satışa çıkardım. “Niye” dediğimde Bank Asya ya para yatırılması isteniyor. Parası olanlar yatirıyor 20 bin tl limit koydular. En az bu kadar yatırılması isteniyor. Hergun bunun da hesabı soruluyor kim yatırdı kim yatırmadı Bankadan elemanlar geliyor kim ne kadar yatırmış ellerinde dökümanlar var, kaçamıyorsun, mecbur hissetiriyorlar. Arabası veya parası olmayanlara ise başka bankalardan kredi alması isteniyor. Diyorlar 3- 5 ay sabredin işler düzelecek tekrar arabanızı daha iyi model de alırsınız, kredinizi toptan geri yatırirsiniz merak etmeyin diyorlar. Bir kaç kişi faizle kredi çekmek olmaz falan dediyselerde Uhud u hatırlatıyorlar. “Madem bu kadar zorluyorlar bırak git başka yerde çalış” dediğimde kendisi de istiyordu ama dışarda nasıl yapayim diyordu bir de herhalde onların itaat sadakat mevzulari vardi. Bu konuda sıkı markajdaydılar. 2013 17-25 aralık mevzuları olduğunda ilk başta bende de bir duraksama oldu ne oluyor ne bitiyor. Sular durulmaya başlayınca mevzunun geniş boyutlarda olduğu görmeye başlıyoruz. 
    2014 mart yerel seçimlerinden öncesinde yine ziyaret etti. Zulüm dahada buyudü diyordu. Bunların cumhurbaşkanligi secimlerinde sarsılmasi için yerel seçimlerde yenilmesi gerekiyor diyordu. Benden “burda Chp güçlü” onların kazanması için Chp ye oy vermemi istiyordu. Anlatiyordu, anlatıyordu. Dersaneye 3 gün ara vermişler dersane öğretmenlerini memleketlerine göndermişler herkes kendi akrabalarını ve yakınlarını ikna edecekmiş. O ilde kim güçlü ise Hdp ise Hdp, Mhp ise Mhp, Chp ise Chp ye oy verdirmek için çalışmalar yapıyorlarmış. Dersanedeki ögrencilerin veli ziyaretini bitirmişler onlara bunları anlatmışlar şimdi bizlere bunları anlatmaları için memleketlere geldigini belirtiyordu.
    Ben kendisine şöyle demiştim 2011 refarandum için yine gelmiştin O zaman evet dememiz gerektiğini anlatmıştın.Büyüğünüzün imkan olsa mezardakiler kalkıp oy vermeli dediği anlatmışın, Sonra ne oldu tvitleri ikiye katladınız,Olum siz nesiniz ya hani gençlik, iman, din mevzuları içindeydiniz. Siyasetin ortasına otağınızı kurmuştunuz. Size ne Fuat avni den polisiye işlerden, yargı işlerinden, askeri işlerden. Hani siz siyasetten uzak duruyorsunuz ne oldu sizlere nasıl bu duruma geldiniz, daha bir sürü şeyler diyerek ben de onu ikna için konuştum. Gittiğiniz yol yol değil dedimse de kendim anlattım kendim dinledim. Sonra 2014 cumhurbaşkanlığı seçimi için 2 ay falan sonra bu sefer gelmedi.telefon etti birşeyler demeye çalıştıysada oralı olmadım, halini hatrını sorarak konuşmayı sonlandırmıstik.
      Şimdilerde, herkesin bildiği mahkeme işleri ile uğraşıyor, ceza yedi sanırsam, istinafda dosyası.Bylock’tan yemiş.
    Bu ve benzeri kişilerin durumu sakat. Çatışmanın ortasında kalmış kişiler.Bazıları bilerek ve isteyerek bazılari ise itaat  ve vefa duygulari ile hareket ederek etmişler. Büyük çogunluğu bence yem edilmiş. Öne sürülmüşler.Haksızlıklara ve zülumlere ugradıklarını düşünüyorlar. Sorun burada başlıyor. Yargi veya hükümet bunların inlerine girdiklerine girildiğini düşünüyor.  İşten atılanların çoğu cemaatin bilerek sendikaya üye yaptığı veya bankaya para yatırttığı kişiler, çoğu toplumun önündeki memur ve esnaf.         
    Esas mesele yurtdışına gidenlerde. Tekrardan Türkiyede ki sosyal medya çalışmalarıyla yaptıkları işleri gölgelemeye çalışarak bu magdur edilen kesmi tekrardan toparlamaya çalışmaları ve bunun üzerinden algı çalışmaları. Bu kısmın çözülmesi gerekir.
    Tüm Türkiye yi ilgilendiren mesele diye görüyorum.

  5. Doğrudan yazının konusu ile ilgili olmamakla birlikte herkesin bir vicdanı var.
    Ancak her insanın vicdanı aynı olmakla birlikte sesi tamamen farklı frekansta çıkıyor. Bazen de ses tamamen bastırılmış.
    Araçların doğal olarak bir taşıma kapasitesi var. Doğal sınırın altında bir de güvenli olduğu yasa ile kabul edilen bir taşıma sınırı var. Buna “istihab haddi” deniyor
    Vicdanların sesi ile ters orantılı olarak her insanın bir de “günah/suç istihab haddi ” vardır.
    Örneğin 3 erkek şahıs hırsızlığa çıkarlar. Daha sonra bir kadın görürler. Akıllarına tecavüz gelir. Birisi ” biz hırsızlığa çıktık tecavüz etmem” der. İkisi tecavüz eder. Bu kez kanıtları yok etmek için kadını öldürmek akıllarına gelince tecavüz edenlerden birisi “tamam tecavüz ettim ancak öldüremem” der.
    Dolandırıcı MÇ arkadaşı ile gerçekleştirdigi tüm eylemleri itiraf ediyor. Bunları neden anlatıyorsun deyince arkadaşı için ” bu kadar da olmaz, arkadaşım babası emekli öğretmen olarak ölmüş bir kızı evlenme vaadiyle önce iğfal ediyor, sonra tek evini sattırıp parasını harcıyor, son olarak ta dolandırdığı paraları kızın hesabına yatırttırıp kıza bu paraları çektirip elinden alarak kızı suçlu duruma getiriyor” bu nedenle arkadaşı ile tüm yaptıklarını anlattığını, arkadaşının ceza alması için kendisinin de her türlü cezaya razı olduğunu söylemişti.
    Buradaki anahtar kelime tabii ki “bu kadar da olmaz”
    Yani vicdanım daha fazlasına dayanamadı demektir.
    Yani benim günah/suç istihab haddim doldu, daha fazlasını taşıyamam demektir.
    Belki Peker olayında da kısmen böyle bir durum olabilir.
    Bir kişiye karnını doyurması için para veriyorsun. O da gidip bir bıçak alıp birini öldürüyor. Para vereni cinayetten sorumlu tutuyorsun. Hukukta bu örnek ” nedensellik bağında şart teorisi” için kullanılır.
    Ancak ülkemizde uzun süredir yaşanan daha ekstrem(sıradışı) çok sayıda bu teori için örnek var.

    • Sedat Peker ile birlikte Ukrayna’ya sığınan Nurettin Gökhan Bozkurt ve Brezilya’ya sığınan Serkan Kurtuluş 3’ü de ilk akla gelen örnekler. ortak özellikleri can derdine düşmüş olduklarından ölümden kaçmak için sığındıkları ülkelerde kimden kaçtıklarını tüm dünyaya duyururlarken karıştıkları suçları ve kendilerini bu suçlara azmettirenleri anlatıyorlar. Serkan Kurtuluş Ahmet Nesin’e “Birleşmiş Milletler’den sığınma talep ettiğini bunun için 13 gündür ölüm orucunda olduğunu ve sığınma talebine gerekçe olarak azmettirenler tarafından öldürülmeye çalışıldığını bunun için türkiyeden ekipler gönderildiğini anlatıyor. her şeyi anlattığı kayıtlar hazırladığını ve bu kayıtları da sığınma talebi kabul edildiğinde veya ölümü halinde yayınlanacağını ifade ediyor.

      ortaya çıkan büyük suçlara rağmen hiç bir soruşturma açılmıyor. işte İsrail ile Türkiye arasındaki tek benzemezlik bu. geri kalan her şeyimiz benziyor. bu bakımdan İsrail’i geçtik, çok ilerledik çook.

  6. Yeryüzünde hiçbir hrıstiyan ve hiçbir müslüman nüfusa sahip bir ülke yoktur ki devlet politikası zamanımızdaki Netanyahu hükümetinin gaddarlıkta gösterdiği kadar ileri gitmiş olsun. Bu haller bunların neden lanetlenmiş oldukları konusunda ipucu verdiği gibi, onca etnisite varken Almanya’daki talihsiz olaylara mahkumiyetin piyango gibi onlara isabet ettiği konusunda da ipucu vermektedir. Şüphesiz aralarında Yael Lotan gibi iyi insan örnekleri vardır. Umarız sayıları ciddi bir değişime sebep olacak kadar. İsrail istese Ortadoğu kangölü olmaktan bir anda kurtulur ve dünyada huzur rüzgarları esmeğe başlar.

    • Sayın,HB! Yahudilerin lanetlenmiş olduğu’na dair kaynak gösterir’misiniz.”Bu haller bunların neden lanetlenmiş oldukları konusunda ipucu verdiği gibi, onca etnisite varken Almanya’daki talihsiz olaylara mahkumiyetin piyango gibi onlara isabet ettiği konusunda da ipucu vermektedir.”
      Eğer sapik ninesi yahudu olan hitlerden bahs ediyorsanız õnce aynaya bakmamíz gerkmezmı? Asırlardır islam alemi olsunu Hırıstiyan alemi olsun idarecilerinin her biri birer değil ikşer úçer hitler ederler.

  7. Bugün Hocanın yazısıda başka güzel.

    Allah için yönetim şekilleriniz önemli değil.
    Adaletli ve huzurlu yönetmeniz önemli.

    İster Krallık olsun, ister padişahlık olsun, ister sultanlık olsun, ister başkanlık olsun ve isterse cumhurbaşkanlık olsun.
    Halkını adelet ve huzurlu yönetmeli.
    https://www.ocakmedya.com/din-siyaset-iliskisi/

  8. Dünya Köy olmuş, Artık uzak mesafeler uçakla 1-2 saatte ulaşılıyor. Haber kanalları ve youtube sayesinde Papua Yeni Gine’de Kişinin Kafası arısa öğreniyoruz.

    Diğer ülkelerin içinde de vicdanlı insanlar ve vicdansız insanlar var.
    Dürüst insanlar ve sahtekar insanlar var.
    Doğru söyleyen ve yalan söyleyenler var.

    Herkesin derdi Evini geçimini düşünmek.

    Genelde popülüst, para hırsı olanlar Bu dünyayı cehenneme çeviriyor.
    Bunun kadar iletişim vasıtası ile er-geç insanlar gerçekleri öğreniyor.

    Dünya kime kalmış, insanı Er- geç Toprak paklar.

    Bak tarihe Firavunlar, karunlar, yezitler , Nemrutlar ve ne kadar Zalim hükümdar varsa Toprak oldu.

  9. okuduğum en güzel yorumlarınızdan biri.
    içinde eser miktarda da olsa umut var.
    çünkü olan biteni, sürmekte olan yanlışı sadece halklar düzeltebilir.
    gerçeklerin farkına varan insan sayısı arttıkça bir şeylerin düzeleceğine olan inancımız da artar.

    “Filistinlilerin tehdit değil bizler gibi birer insan olduğunu anlamam uzun sürmedi”
    bir toplum mühendisliği var, filistinlilerin ve dahi müslümanların kötü, düşman ve tehdit olarak algılanmasını sağlayan bir algı mühendisliği…
    bunu insan psikolojisini yakından tanıyan insanlar yapıyorlar. toptancı, bütüncü bir tehdit algısı oluşturuyorlar. en ilkel duygumuza seslenip, insanları gelip sizi yok edecekler diye korku psikolojisinde yaşamasını sağlayıp, her şeyi kabullenir hale gelmememizi yani her hukuksuzluğu, adaletsizliği, yolsuzluğu görmezden gelip başımızdan eksik olmasınlar yoksa dış güçler gelip bizi ham yaparlar hissetmemizi sağlıyorlar. popülist liderler halkı korku ikliminde yaşatır, düşman gruplar belirler, bu gruplar üzerinden halkı böler, kışkırtır, insanları bir tehdit ikliminde yaşatırlar, her an ülkenin üstüne bir düşman çökecekmiş, tek teminat kendisiymiş algısı oluştururlar. o nedenle insanları bölüyorlar, kamplaştırıyorlar, kutuplaştırıyorlar, o nedenle kendileri dışındaki herkese hain, vatan düşmanı, proje, ajan ya da terörist diyorlar. yanlarında duranlar iyi, temiz karşılarına geçenler toplum düşmanı ve dış güçler haline getiriyorlar.

    “Filistinlilerin tehdit değil bizler gibi birer insan olduğunu anlamam uzun sürmedi”
    bizler gibi insan olduğunu anlamış, yani bir canavar değil, bir yaratık değil, bir insan, sadece bir insan. üstelik taşı, sapanı dışında hiç bir silahı olmayan bir insan. kendi toprağında oturan, evinde, yolunda masum bir insan…

    bu anlayış sadece umut olabilir, bu anlayış arttıkça çoğaldıkça umutlarımız artabilir. israil ve filistin barışını, iki halkın birlikte yaşama ümidini sadece bu anlayış inşa edebilir. barışı, huzuru halklar, toplumlar sağlayabilir.
    iş yönetenlere kalırsa onlar barıştan beslenmiyorlar. onların adaletsiz ve yolsuz işleri var, ve bu işler savaş, çatışma, karşıtlık, kutupluluk gerektiriyor.
    barış, huzur, sakinlik işlerine gelmiyor.
    israil bir dönüm noktasında,
    hepimiz öyle…

  10. AKP-Mafya kirli ilişkilerini sadece Sedat Peker olayı ile bakmak hatalı olur.AKP bütün mafya üyeleri ile işbirliği yaptı.Örneğin Alaattin Çakıcı.Çakıcı,hem Erdoğan ve Bahçerli yi hem de Kemal Kılıçdaroğlu tehtit etmişti.Kılıçdaroğlu na yaptığı tehtiti o bir ikazdı şeklinde kendini savunmuştu.Tehtitin adı ikaz olmuş.Erdoğan a yaptığı tehtitten 10 yıl hapis cezası almasına rağmen,Erdoğan ,Bahçeli nin ısrarı ile Çakıcıyı af ettirip çıkarmıştı.Bir insan kendini tehtit eden mafya liderini af ettirip hapisten niye çıkarır?İnsanlık için mi?peki Çakıcı nın hedefinde olanlar insan değil mi?Belli ki,Eerdoğan ile Çakıcı arasında kirli işbirliği var.Sebebi ortaya çıkmamış bir nedenle ayrılmışlar,Çakıcı onu tehtit etmiş.

    Sedat Peker in 8.vidiyosunu dün akşam izledim.Ayrıca Can Dündar ın vidiyosunu da izledim.Peker,hâlâ pek çok konuda tam açıklama yapmıyor.”Ek kük!” gibi geveleme yapıyor.8.Vidiyoda ifşa ettiği olaylarda devletin bizzat terör örgütü El Nusra ya silah ve mühümmat yardımı yaptığı ortada.Peker e göre ,kendisi sadat tarafından kullanılmış.İşin içinde Mit tırları da var ama onu gizliyor Peker.Sadat nedir?Erdoğan ın yasa dışı milis gücü adını verdiği cihatçı , radikal terör örgütüdür.Sadat ,Suriye de yapılan sözde ticaretin orgasizyon merkezi.Terör örgürlerine silah gönderiyor karşılığında Suriye deki terör örgütlerinden gümüş,ham petrol gibi hayati mallar alıyor.Mallar Suriye devletine ait.Paralar yandaşlara akıyor.,Suriye talan ediliyor.Sedat Peker in itiraflarında var.Mit tırları davasında,Can Dündar ,Mit tırlarında iddia edildiği gibi silahların Suriye deki Türkmenlere değil El Nusra ya gönderildiğini açıkladığı için; devlete ait sırları ifşa ettiği ve vatan hainliği suçlaması ile hapse tıkılmıştı.Ayrıca Mit tırlarını durduran Jandarma komutanı ,savcı ve diğer devlet görevlileri de aynı suçlamalarla hapse atıldılar.Üstelik hain,fetöcü,ajan gibi asılsız suçlamalarla.Aktoller de bunun yayagarasını seve seve yaptılar.

    El Nusra ya silah ve mümümmat yardımını bizzat Erdoğan ,sadat örgütü ile ve Sedat Peker aracılığı ile yapmış olduğu,bunun orgazisyonunu ve silahların naklini Türkiye in istihbarat teşkilatı Mit in yaptığı açıkça ortada.Sedat Peker ,devlet suçlu olmasın diye bunu gizliyor.Devlet suç işlemiş.Bunu gizlemek doğru olmaz.Bu durumda Erdoğan ın terör örgütlerine,üstelik Türkiye in terör örgütü olarak ilan ettiği El Nusra terör örgütüne silah ve mühümmat yardımı yaptığı ortada.Miti de kullandığı ortada.Kangıren olan yer kesilip atılazsa,bütün vücut kangıren olur.Saygılar.

  11. Dün yine İstanbul’un fethi kutlandı birkez daha. daha nice zamanlarda kutlayabilmeyi nasip etsin yüce Allah.
    Filistindeki halk neyi kutlar yıllaar yılları kovalarken acaba?
    üç dinin de önemli bir merkezi olan nadir yerlerden birisi..
    kazma bile vuruken, tüm dünya milletinin olması gerekmez mi haberi?
    istanbulda kutlarken imamoğlu kılıçtaroğlu meral bacı,
    hançer saplamak felan dedi.
    açtım yandaş bilinen bir kanalı: bir bilen 25 yıl sonra halkın olacak dedi.
    garibim spiker uyardı, bu süre zarfında ödenecek…
    ve geçti.
    yazarda şimdi diyor ki:”Netanyahu şu sıralarda pek çok suçtan yargılanıyor,”
    bizede sadece haberleri dinlemek kalıyor.

Yoruma kapalı.