Ayasofya yeniden cami oldu.. “Neden Ayasofya?”, “Neden şimdi?” sorularına cevabımdır…

47
Reklam

Ayasofya uzun yıllar boyu ‘müze’ olarak varlığını sürdürdükten sonra dün alınan bir mahkeme kararı ve Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile beş yüzyıla yakın ifa ettiği eski kimliğine yeniden kavuştu.

Danıştay 1934 tarihli bakanlar kurulu kararını dün iptal etti, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da o kararın hemen ardından Diyanet İşleri Başkanlığı’na “Ayasofya cami olacak” talimatını verdi.

Olanı ve meydana getirdiği sevinç halini anlamakta zorlananlar olabilir; bilinmesinde yarar olan gerçek şudur: Benim de içinde yer aldığım bir kitle için Ayasofya bir tür ‘kızıl elma’ idi. 

Milli-manevi değerler sisteminin ülkeye yeniden hakim olduğunu gösterecek en önemli simge…

İstiklal Marşı’nda ifadesini bulan ülke ve ülke insanı kimliklerinin ete kemiğe bürünmüş halidir Ayasofya…

Kararın öncesi ve sonrasında yapılan tartışmalara kulak vermişseniz fark etmişsinizdir: “Müze olarak kalsın” görüşünü savunanlar bile Ayasofya’nın cami olmaktan çıkarılmasının sebeb-i hikmetini anlatmakta zorlanıyorlar.

“Yeniden cami olsun” diyenlerin ve bu amaçla TBMM’de veya dışında çaba gösterenlerin bazıları ise, ‘müze’ oluşu sağlayan Kasım 1934 kararının aslında hükümsüz olduğunu ileri sürüyorlar. Atatürk’ün karardaki imzasının sahte olduğu, kararın hiçbir zaman Resmi Gazete’de yayınlanmadığı bu çevrelerin iddialarının gerekçesi.

Kafa karıştırıcı bir durum bu.

Reklam

Oysa bugünden geriye bakarak değerlendirdiğimizde, Ayasofya’nın o zaman (1934’te) neden müzeye dönüştürüldüğünü ve bugün (2020’de) neden sürecin tersine çevrilebildiğini kolayca anlayabiliriz.

O günlerin şartları

Türkiye Cumhuriyeti Anadolu’yu kurtarmak amacıyla yürütülen ve yedi düvele karşı verilen bir savaş (İstiklal Savaşı) sonrasında kurulmuştu. Öncesinde, Osmanlı’nın başkenti bile yabancı askerlerin işgali altındaydı. 

Savaştan sonra yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin Osmanlı’dan farklı temel esaslara sahip olduğunu dosta-düşmana göstermeyi hedefleyen bir dizi önemli adım atıldı. ‘Osmanlı kimliği’ yerini alacak yeni bir ‘kimlik’ inşası söz konusuydu. 

İstanbul yerine Ankara’nın başkent yapılması da o adımlardan biriydi.

Ayasofya eski başkentin ‘Osmanlı kimliği’ ile özdeşleşmiş en önemli simgesiydi. Onu cami olmaktan çıkarmanın, ‘yeni Türkiye’nin kimliğini açıklamak için o günlere kadar başvurulan faaliyetlerin hepsinden daha büyük etki yapacağı kesindi.

Nitekim ‘müze’ye dönüştürülen Ayasofya ile o etki sağlandı.

Herhalde o karara varmak kolay olmamıştır, ama sonunda Ayasofya o günlerin şartlarının gerektirdiğine inanıldığı için cami olmaktan çıkarıldı.

Reklam

Uzun yıllar milli eğitim bakanlığı da yapmış Hasan Âli Yücel’e ait o günlerin ruh halini çok iyi ifade eden bir şiirden bir dörtlüğü bu gözle okuyalım:

“Eskiyi unut / Yeni yolu tut / Türklüğe umut / Sen ol çocuğum.”

Tutulanın yeni bir yol olduğunu en çarpıcı biçimde anlatmak için müze yapıldı Ayasofya.

Dışarıdan da bu yolda telkinler olduğunu biliyoruz.

Olayın arka-planı bilinince bugün gelinen noktayı, Ayasofya’nın yeniden eski görevine döndürülmesinin zeminini de daha kolay anlayabiliriz.

Bugünün ‘yeni Türkiye’si

Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin dayandırıldığı yeni kararı veren Danıştay’ın, hem de aynı dairesinin, birkaç yıl önce, tam tersi bir görüşten yana olduğu biliniyor. Yapılan başvuruyu o zaman reddetmişti Danıştay.

Şimdi görüş değiştirmesini, bugünün şartlarının ‘müze’ye dönüştürüldüğü dönemin şartlarından farklı olduğu tespitiyle ilgili sayabiliriz.

‘Kimlik’ yenilenmesi söz konusu. İktidarda bulunanların gözünde daha kendine güvenen bir ülke bugün Türkiye. Bunun içeride ve dışarıda da bilinmesi arzusu var. 

Ve Ayasofya bu zemin üzerinde yeniden cami hüviyetine kavuşturuldu.

Muhtemelen zamanlamanın doğru oluşundan kuşku duyanlar vardır; ancak kararı verenlerin zamanlama konusunda onlardan farklı düşündüğü aşikar. 

“Neden Ayasofya?” Ve “Neden şimdi?” sorularına benim cevabım bu.

ΩΩΩΩ

Reklam

47 YORUMLAR

  1. Ayasofya Güçlendirmesi Mimar Sinan a aittir. Eğer güçlendirme yapılmış olmasa zaten günümüze kadar sapasağlam kalması imkansızdır.
    Dolayısıyla yeniden inşa edilmiş sayılır ve tamamen bize ait bir yerdir.
    Bu cami de Türk atalarımın alın teri var ve onlar nasıl ve ne şekilde ne amaçla bırakmış ise o şekilde de ilelebet Kalacaktır.

  2. Fatih S. Mehmed ve M.Kemal Atatürk Paşa:

    Bu iki tarihi şahsiyet değişik açılardan ele alınabilir. Ancak ayrıntılara girip durumu uzatmağa gerek yok. En basitinden, H.K. usulü ele alınırsa ilki “Anadan doğma Devlet Adamı ve aynı zamanda Asker” ikincisi ise “Asker ve sonradan olma Devlet Adamı”. Fetih işi sacede Türklerin sevdası değil. Zamanının gözde şehri Istanbul değişik zamanlarda çeşitli devlet/imparatorluklar tarafından 7-8 defa kuşatılmış, fethedilmeğe çalışılmış ancak bu işin başarılması Fatih’e nasip olmuş. İşin içinde Din ve İman var: Hadis var (itirazı olan var mı ?!). Kuşatan başkalarının gücü yetmemiş. Fatih aklını kullanmış, hem de kimsenin kullanmadığı şekilde; yani düşüncesinde orijinalite var. Başka bir değişle başarı, “Akıl*İman Sentezi”nin bariz ve kaçınılmaz bir sonucudur.

    Daha sonra Osmanlılar (eski Devlet) zamanla “Akıl*İman Sentezi”den uzaklaşmış. Bu uzaklaşma gerileme devrinde en çukura doğru yol almış, sonuçta doğal olarak başarısızlıklar… İçerden dışardan elbirliği ile (Devlet) yıkılmış. Yıkanlar “Akıl”cılar veya öyle geçinenler. M.Kemal Atatürk Paşa, ölümünden 3-5 yıl önce sembolik değeri olan Ayasofya’yı Müze haline getirmiş. Bu aslında “Akıl*İman Sentezi”ndeki “iman” bileşeninin Müzeye kaldırılması demek oluyor! Sonra iman zafiyeti karşımıza CHP ile “laikçi mezhebi”ni ortaya çıkarıyor ve bu da neticede AKP’yi doğuruyor (bu konuyu değişik zamanlarda kendime has bir uslupla anlatmağa çalışıp durdum-itirazı olan?!). Bu AKP döngüsüne gelindiğinde iyi başlanmasına rağmen epey bir “Akıl” gerilemesi oluyor ve ezbere iman modunda, ülkede ekonomik olarak işin içinden zor çıkılır hale doğru gidiliyor. Bu dönemde de bileşik kaplar esasına göre “Akıl*İman Sentezi”ndeki iman bileşeni öne çıkıyor ve ağırlık kazanıyor. Bir önceki yorumumda kutup değişikliği derken işin mekanizmasında bu nokta var.

    Demek ki neymiş? Özetle, bizimkiler için “Akıl*İman Sentezi” başarı için çok önemliymiş. Bugün için, Ayasofya’nın Müze olarak kalacağına, Cami yapılacak olması bir nebze daha iyidir. En azından bir süre sonra hem müze ve hem cami statüsüne geçilmek açısından bu bir ara kademedir. İddia ediyorum! bugün, Fatih S. Mehmed’in ve M.K. Atatürk Paşa’nın fikri sorulabilmiş olsa kesinkes “Hem Cami ve Hem Müze Projesi” için H.K. ye destek verirler (Zaten, ikincisi genel olarak verdi. Birincisi henüz rüyama girmedi ama girebilir!) Akıl*İman Sentezi”ne göre, ekonomik katma değeri en yüksek, hem madden ve hem manen; hem ülke, hem coğrafi bölge ve hem de bütün dünya için en iyisi budur (Ayrıntılar için bknz: http://u0i.626.myftpupload.com/bu-yazimda-anlayamadiklarimi-paylasiyorum-belki-sizler-anlarsiniz-diye/ & http://u0i.626.myftpupload.com/dort-yildir-durmadan-yaziyorum-galiba-biraz-dinlensem-iyi-olacak/ ).

  3. Yukarıda sayın Koru’nun yazısını ve altında da okurlarının yazdıklarının tamamını da okuyunca gördüm ki; bu ülkede, haset ve kıskançlık, bütün inançlardan ve kadirşinaslıktan varestedir.

    Ayasofya’nın açılmış olması ama destekledikleri dışındaki bir lider tarafından açılmış olmasına göre değişik duygulara sürüklüyor insanları.

    Farz-I muhal, bu eylem Erdoğan tarafından bugün değil de, 10-12 yıl önce, mesela Koru’nun Başbakanlık uçağında ağırlandığı dönemde olsa idi… Ya da rahmetli Erbakan tarafından açılsaydı. ..

    Yukarda okuduğumuz yazı ve yorumlar bu uslup ve duyguda mı olurdu sizce?

    Söyleyeceklerim bu kadar…

  4. Sizin de içinde yer aldığınız kitle için Ayasofya bir tür ‘kızıl elma’ ise iki türlü trajediye kavuşmuş mu oluyorsunuz?!
    “Hayatta iki türlü trajedi vardır: Biri istediğini elde edememek, diğeriyse istediğini elde etmektir.”-Oscar Wilde

    • Fatih hemen sonra vatikan ve panteona doğru kızılelmayı güncellemiştir cenk bey, dikkat ederseniz bugün oralara da çok uzak değiliz hani, hatta bir taş atımı mesafedeyiz diyebilirz, vatikandan çıt çıkmadı gördüğünüz gibi…
      Kızıl elma fatihin ayasofyaya girdikten sonra yere sapladığı sancağıyla kubbeye doğru attığı okun arasındadır; bir buna “demirkazık” deriz; yeri göğü bi arada ve dengede tutar… bir ucu tepede kutup yıldızıdır, öbür ucu taa yerin dibindedir, biz çadırımızın yani yurdumuzun tepe deliğinden o yıldıza bakıp göktanrımıza hamdederiz!

      • Fatih döneminde ‘kızıl elma’ güncellenmişse, bu çağda Ayasofya’yı ‘kızıl elma’ olarak görmek Fatih’in gerisinde kalındığını göstermez mi?!
        Satırlarınız üzerinden diğer bir husus, Allah herşeyi yaratan, kuşatansa ona mekan atfetip Göktanrı ne demek doğru?! Buu da diğer bir soru işareti.

        • Kızılelma yerde değil gökte, göktanrı ise her yerde:)
          Bize düşen hilali yeryüzünde gezdirmektir!

  5. Ayasofya’nın cami olması hayırlı olsun. Bu iş bir açıdan M.Kemal Atatürk Paşamızı büyük bir vebalden kurtarmış oldu. Zaten imzası sahte deniyordu. Üstüne üstlük Fehmi Beyden öğrendik ki müzeye çevrilme kararı resmi gazatede bile çıkmamış. Bu bir sahtekarlıksa nasıl bir şey acaba, bir çakır-keyf durumunda işi karambole mi getirdi bizim kemalistler?

    Şimdi bazı ihtimalleri ele alalım. Her şeyden önce, bu bir sahtekarlıksa sahtekarlık yapanlar önünde sonunda sahtekarlığın bedelini öderler. Belki de Paşa’nın kendisi bu konuda bizzat farklı bir imzasını kullanmıştır, yani bilerek. Hani olur ya bazen, kişi yalan söyler veya yalan yere yemin eder, ama bir taraftan da bunun büyük günah olduğunu az-buçuk bilir. O bakımdan bu işi tek ayağını yerden kaldırarak yapar. Yani bu eylem bireysel bir siyaset örneğidir. Fatih’in bedduasından payını almamak için farklı imza kullanılmış olma ihtimali, ihtimal dışı olabilir mi?

    Bir başka açıdan Fehmi beyin de işaret ettiği gibi, Müze kararı alındığı dönem çok farklı; “laikçilik mezhebi”nin, başka bir deyişle seküler düşüncenin siyasi tatbikatının ülkede adeta monte edildiği bir dönem. Dolayısıyla, ülkede (“dua”mış – “beddua”mış…) «yahu kim takar Yalova kaymakımını» rüzgarlarının estirildiği bir dönem.

    Bugün esen rüzgarlar çok daha farklı. Bu kararla, bir kutuptan diğerine geçilmiş oldu. Ancak, daha farklı ne olabilir(di), işin o yanını Tarihin iki önemli şahsiyeti Fatih’in ve M.Kemali’in dünyasını aynı kriter temelinde ele alarak yapmak gerekir ki bu da bir sonraki yoruma kalsın….

  6. Fehmi Bey;
    Başkasının kendi inancına göre mabed diye yaptırdığı bir mekanda namaz kılmanın ekstradan sevabı mı var?

    • Ekstrasını bilmem ama girip içinde bira falan içilmezse iyi olur tabii; kimin niye yaptırdığından çok ruhsatı önemlidir işletmelerin…

      • Sorunun cevabını bilememek, ama cevap verme gayreti görüyorum.
        Bu gayreti sorunun cevabını aramak için beraberce bilenlere sorarak göstersek?
        Ne dersiniz?

  7. Hani bir söz var ya bed dua sahibin’indır, diye Doğuda biz buna (kargış)deriz.
    Evet bu söz doğru! Peki neden doğru?
    Genelde suçlular kargış ettikleri için, bed duaları kendilerine döner..
    Pekı mahsunların bed duası tutarmi?
    Mahsunlar herkesi kendileri gibi zannettiklerinden dolayı kolay kolay bed dua etmezler..
    Ya ederseler ne olur?
    Nemi olur? Kargiş ettiklerını öğle çarparki asırlaraca kendilerine gelemezler.
    Bu kargış olayına ben şahıslar değel Devletlerin başna gelenerden örnek vermek istiyorum.

    Bunada sonucudan başlamak istiyorum..
    Allahu Taâla Dünya lideri yani eskiye göre İmparatör olan Amerika Birleşik Devletleri’nin başına
    öğle bir bela verdiki hemde bu belayı ABD halki kendi iradeleri ile seçtiler! Dünyanın #1 yalancısı ve dolandırıcısı Trump belasından bahs ediyorum..

    Oğul Buşh’un batırdığı ABD ekonomisini Obama ancak 8 yılda rayına oturttu..
    Trump hazıra konup bunu kendine mal etti.
    Bu sefer sizmisiniz yalancıları ve sahtekarlari başa getiren; alın size 2. Virus Korona Kodi19.
    Şimdide seçtikleri Trump virusle başa çıkmak şöyle dursun virüsle birlikte ülkede ne kadar dolanci ve hırsız arkadaş varsa onlari aff ederek ABD halknı hem öldüriyor hemde soyuyor.
    Modern Yüz yılın imperatorluğu.
    İngilizlerin güneş batmayan İmparatorluğu! Osmanlının 3 Kıtaya Hüküm eden imparatorluğu! Roma imparatorluğu Denize kanal açmış muhteşem mimari ve sanatlara imza atmiş Fars imparatorluğu!

    Mahsunların
    Kani ve hakkı ile abad olanın sonu berbat olur.
    Gelecek nesillerinede geçmişte şimdiye kadar ne oldu ise öyle olur.

    • Twitter de paylaşılan gundeme dair inciler.

      Reis ne demiş?
      “O kadar istikametimi kaybetmedim” DEMIŞ şimdi değil geçen sene demiş

      Ayasofya’nın ibadete açılmasıyla ilgili Reis’in geçen sene söyledikleri sosyal medyayi salliyor.

      “Siz önce Sultanahmet’i bir doldurun, ondan sonra bakarız. Bu işin siyasi boyutu var.”
      Reis bu nedenden dolayi Ayasofya’nın ibadete açılmasını istemiyormuş

      Başka bir programda dada şunları söylemiş: “Ayasofya’yı açmanın bir götürüsü var. Açılmasını isteyenler, yurt dışında camilerimiz var, onların başına ne gelir hiç düşünüyor mu? Ben bir siyasi olarak bu oyuna gelecek kadar istikametimi kaybetmedim…”?

      Haa şimdi hatırladım! Neyi hatırladığımı merakmi ettiniz?
      Yurt dışındaki camilerin etrafındaki Hemşeriler ait iş yerlerini.
      Camileri iş yeri yaparlar.
      Mâlum faizle yapılmış Cami olmaz ama iş yeri olur…

  8. “Neden Ayasofya?” Ve “Neden şimdi?” sorularına benim cevabım bu.
    diye bitirmiş yazısını sayın koru…
    Yani böyle kırk detden su getirip açıklamaya çalışacak ne vardır bu konuda bilemiyorum ama minareyi çalan kılıfını da yapıyor işte.
    Eskiden türkiyeye nato yardımı veya hibe edilen silahlarla terörle mücadele edemezsin diye ambargolar filan konurdu almanya tarafından, galiba bu ayasofya konusu da öyle olmuş:
    Cami olmaktan çıkarıp müze yaparsanız(yeniden kilise yapılamiicaana göre) ya da kullanmayıp harap bırakırsanız size borç para filan verelim demiştir büyük ihtimal batılı dostlarımız; bizim tekpartili chp iktidarı da vur deyince öldürmüştür…
    Ya da şimdi rusyadan satın aldığımız S400leri elimizden almak için arsızca açık arttırma yaptıkları gibi dalavereyle o zamanlar ayasofya üzerinde bi atpazarlığı yaşanmış anlaşılan.
    Bikaç karşı hamlede bulunduğu için (geleneksel ezan formuna dönüş gibi) demokrat partili yöneticilerin idam edilmesi de cabası tabii…
    Neyse hasta adam gitti ve muhteşem türk sihalarıyla geri döndü!
    İtirazı olan?

    • ayasofya biz müslümanlar için kabe neyse ortdoks hristiyanlar içinde odur.fatih istanblu fetih ettiğinde ilk gittiği yer ayasofyadır.ve orasını savaş ganimeti olarak kendine almıştır.ve orasını kıyamete kadar camii olarak kalması için vasiyette bulunmuştur.1934 te zamanın şartı beni ilgilendirmez zorla müze yapılmıştır.ispanyada endülüs devletinin yapmış olduğu kurtuba camii hristiyan ispanyolların işgali sonrası kiliseye çevrilmiş ve hala kilise olarak kullanılmaktedır

    • Doğu perinçek itiraz ediyormuş bir tek;”Ayasofyanın ibadete açılmasının hem ekonomik hem de siyasi yaptırımı olur” diyormuş. Şimdi benim gözler perinçekgillerde ne yaptıracaklar acaba?

  9. Artık ayasofyayı ziyaret etmek ücretsiz olduğuna göre burdan doğacak olan döviz kaybını artık çamlıcadaki anten kulesini ziyaret eden turistlerden fazlasıyla çıkartırız inşallah… yanlış anlaşılmasın, bodrumun chpli belediye reisi gibi gelen yabancı turistleri söğüşleyelim demek istemiyorum, feragat edilenden daha fazlasını anten kulesinden kazanabiliriz yani…

  10. Ayasofya nın açılmasını içtenlikle gurur ve sevinç duydum.Buna sebep olanları gönülden tebrik ediyor ve kutluyorum.Özellikle Reisi kutluyorum.Teşekkür ediyorum.Üstat ın yazdığına göre(kendine göre)açılış ve kapanış nedenlerini yazmış.Kendine göre bir açıklama yaparak.Doğru olabilir.Ama ben neden kapandı neden açıldı kendime göre bir cevap bulamıyorum.

  11. Daha önce defalarca ret edilen Ayasofya-cami taleplerinin bu sefer Danıştay tarafından kabul edilmesi kararı siyasidir. Danıştay Avrasyacı derin devletin baskısıyla bu kararı almıştır. Erdoğan’a kalsa Ayasofya müzesinin muazzam döviz gelirinden memnundu. (2 yıl evvel “Siz önce Sultanahmet’i doldurun” demişti)

    MHP ve arkasındaki Avrasyacı derin devletin Ayasofya’yı cami yapmak istemelerinin dinle hiçbir alakası yoktur. Temel hedefleri olan Batı’dan kopma politikaları için yaptıkları bir yatırımdır.

    • Sayın fkt, artık camilerimizde koronadan dolayı safları sıkı değil seyrek tutuyoruz; bu da adam başına boş 4metrekare demek oluyor; hesabın güçlüdür; artık hiç durmadan cami yapsak bile yine yetişemeyiz ideal sayıya, öyle değil mi?

  12. Bahçeli bazen çok komik sözler sarf ediyor. “Ayasofya’dan çan sesi değil Allah’ın izni ile ezan sesi yükselecektir“ deyiverdi. Ne ülkücü ama, pes doğrusu! Ayasofya’da çan çalınmadığından haberi yokmuş.

      • Çavbellayı da çanı çalan da aynı kişiler. Ha çavbella ha 28 Şubat sürecindeki Fadime. M.K.Atatürk böyle yöntemler kullanmazdı, bunlar kripto devşirmeler. Tabi sen cukkana bakmaya devam et, tasası bize düşüyor.

  13. Giderek ağırlaşan hayat pahalılığı ve işsizlik karşısında AKP=Erdoğan şunu demeye getirdi:

    “86 yıllık esaret bitti; Ayasofya namaza açıldı. Daha ne istiyorsunuz. Kılın namazınızı, kesin avazınızı…”

    • Peki size göre hayat pahalıymış ya! Heykeller mı kurtaracak hayat pahaliliginizi yâda onlar mı doyuracak aç karnınızı da 80 senedir atatürk ve heykeller üzerinden siyaset yapıp onları savunuyorsunuz?

      • Size göre hayat ucuz demek ki !
        Ne mutlu Reisçiyim diyene diyorsun yani.

        Not : Taraftarı olduğum bir parti hiçbir zaman olmamıştır. Fakat çizmeyi aşan iktidar veya muhalefet partilerine hep karşı çıkmışımdır.

  14. vallahi şu yorumların bazılarını okudum.gördümki ayasofyanın tekrar camii olarak açılması bazılarını da acaip sallamış.siz daha çok ağlarsınız

    • Sn. FKT’nin dünkü yorumunu okumanızı tavsiye ederim. Bakalım gülecek misiniz yoksa ağlayacak mısınız?

  15. Bu köşenin müdavimleri gelmeden düşüncelerimi söyleyeyim yoksa sonra ağzımı açamam ! Önce yukarıdaki Ahmet kardeşime yorumundan dolayı şahsen teşekkür ederim,her şeyi çok güzel ifade etmiş .Ben de özet olarak şunu söylemek istiyorum ki bu karar ; kim ne derse desin,gerekçesi ve amacı ne olursa olsun bir siyasi şov,tipik bir popülizm örneği ve şark zihniyetinin ilkel bir tezahürüdür. Selam ve saygılarımla .

  16. Kaleminize sağlık sayın koru.
    Bana kalırsa bu yazı bir tamlık yazısıdır,
    ne bir şey çıkarmaya ne de eklemeye gerek vardır.

  17. Sadece Türkiye için söylemiyorum. Dünya insanına kültürel yönden geçmişin izini hatırlatan ve dünya genelinde geleceği güçlü bir şekilde kuran birlik, beraber duygularını güçlendirerek dünyaya ve dünya insanına maal olmuş kültürel ve dini sembollerin üzerinde oynamak şahsi fikrim yanlış. Bu tür sembolleri, yapıları insanların kutsal saydıkları yerleri hem dini, hemde siyasi duygulara karıştırarak dünya liderlerininin masaya koymaması insanlığa büyük hizmet olur.

    • Sevim hanım yazdıklarınızdan tam olarak bi anlam çıkarmak mümkün değil ama siz isterseniz bu söylediklerinizi bir de güneydeki sevdiğimiz ülkenin yöneticilerine anlatın en iyisi… efendim? Otoriteye saygılı mı olunsun?
      Onlarınki otorite de bizimki bostan korkuluğu mu?

      • Bu jargonu çok sık kullanıyorsunuz. “Onlarınki bostan korkuluğu da bizimki otorite mi” ne demek?

  18. Daha önce Danıştay’a müracaat olduğunu bilmiyordum. Demek bugüne nasipmiş. Hayırlı olsun.

  19. Inanç özgürlüğü hristiyan toplumlarda gittikçe önem kazanırken, Almanya‘ da kilise papazları bile cami açılmasına yardımcı olurken, biz Ayasofya’yı cami yaptık.

    Merak ettiğim bir nokta Almanya’da Ayasofya adını tașıyan camilerdeki müslümanlar halka açık günlerde dindar Alman ziyaretçilerine camilerinin ismini nasıl izah edecekler?

    • Dinlerarası diyalog falan gibi bitakım açıklamalarla idare edilebilir heralde almanyalı arkadaş.

  20. Önce ayasofya kendi kimliğine kavuştu bu günleri gösterenlere sonsuz teşekkürler.ALLAH cc ye sonsuz şükürler olsun .yanlız birşey dikkatimi çekti başkan canlı yayında konuşurken halk tv yi açtım canlı yayındakiler malum koro ,nun yüzlerinden düşen bin parçaydı adeta kohrolmuş vaziyet teydiler . NEDEN ACABA ÇOK MERAK EDİYORUM

  21. Ayasofya, baro ve iktidar tarafından gündeme getirilen her mesele, istisnasız her konu freni boşalmış kamyon gibi yokuş aşağı gidişi gözlerden uzak tutma çabasıdır. Masa başında uydurulmuş istatistiki bilgilerle, hamasetle batmakta olan ekonomiyi, bitirilen özgürlükleri, rant uğruna yok edilen doğal kaynaklarımızı, insanlık dışı kadın, çocuk, hayvan istirmar suçlarındaki artışı, yok edilen adalet duygusunu, her yıl Dünya’nın en gerilerine doğru giden eğitimimizi gizleyemezsiniz. Geçilmeyen köprü ve yolların, uçulmayan havaalanlarının borçlarını on yıllarca ödeyecek oluşumuzun farkında olmayanların GAYRETLERİ beyhudedir.

    • Borçlarını ödemeyenler lütfen yapılan mega projeleri kullanmasınlar ve faydalanmasınlar; utanmadan kullanırız diyorsanız parasını da ödersiniz yahya bey…

  22. Bana göre olay şöyle cereyan etti:
    AKP durup dururken Ayaysofya mevzusunu açtı.
    Amaçları gündemi değiştirmek hayat pahalılığı ve geçim sıkıntısı konuşulmasın bu mevzu konuşulsun idi.
    Muhalefetin de zaten karşı çıkacağını düşünüyorlardı.
    Bir süre tartışılır sonra gene unutulurdu.
    Ama bekledikleri gibi olmadı. Muhalefet açacaksan aç elini tutan mı var dedi.
    AKP bu sefer köşeye sıkışmıştı.Açsa bir türlü açmasa bir türlü.
    İşin içinde karizmayı çizdirmekte var.
    Sonunda topu Danıştaylara filan atarak ıkına sıkına bu karara vardılar.
    Hayırlı olsun.
    Bir hikayenin daha sonuna geldik.
    Bundan sonra İslamcıların elinde bayrak olmaktan kurtuldu Ayasofya.
    Haydi şimdi namaz vakitlerinde camimizi dolduralım, öksüz bırakmayalım, keyfine varalım.

  23. Üstad meseleyi ana mecrasında ele almış fevkalade güzel izah etmiş. Benim kafamda tam oturdu. Artık bize Ayasofya caminin dinin temel öğretilerinin hayatın her alanında yaşama geçirilmesine vesile olması için dua etmek düşer.

  24. Ayasofyanın OGUN müzeye çevrilmesi de yanlış bugün tekrar camiye çevrilmesi de yanlış. Çözmemiz gereken okadar çok büyük meselelerimiz varken gündeme bu konuyu getirmek dünyadaki imaj açısından oldukça hatalı .Güç gösterisi egemenlik gösterisi böyle yapılmaz .Ozaman şunu sormak lazım neden şimdi , neden 18 yıl önce değil. demek ki 18 yıl önce sen millete güvenmiyordun korkuyordun vs vs…
    İktidarı ile muhalefeti ile boş boş şeylerle uğraşmayı bırakıp gerçek gündemimize dönmeliyiz. Neden daha iyi üretemiyoruz . Neden kaliteli eğitim veremiyoruz.
    Boş işlerle uğraşıyoruz. BARO 2 tane olsa ne yazar 1 tane olsa ne yazar :meslek kuruluşları asli görevlerini yapmadığı sürece isterseniz bölün isterseniz bütün bırakın.
    Bugün biliyoruz ki tüm meslek kuruluşları körü körüne siyasete bulaşarak ya iktidara tam destek yada tam cephe alarak asli görevi olan üyelerinin sorunlarını , gelişimini göz ardı etmekteler. Düşünün bir mimarlar odasını kaçak yapılaşmaya karşı çıkar ama kendi çalıştığı binaya kaçak inşaat yapar. meslek kuruluşlarının hali budur. İşçi sendikasının lideri işçinin hakkını savunmak yerine , ultra zenginlerin bile kullanmadığı son model araçlara biner. İşçinin hakkını böyle mi korur. Tüm sistemin baştan aşağı yenilenmesi gerekiyor.
    Yenilenir mi elbet yenilenecek ayak uyduramayanlar ise yok olup gidecek

    • hadi orda öncede yanlıştı,şimdide yanlış doğru olan ne sana söylecek çok güzel cümleler var ya editöre şükret

      • Mustaa bey genellikle bizim müzmin muhalifler hiçbir şey yapılmamasından yanadır; onlara göre yanlış olması için herhangi bişey yapılmış olması yeterlidir…

Yoruma kapalı.