‘Bayram’ sözcüğü herkeste hemen hemen aynı hisleri uyandırır; bu yönüyle de farklı eğilimden, inanıştan, gelir seviyesinden insanları bile kendi duygu alanına çeker bayramlar…
Ülkede hayat bayram günlerinde durur çünkü.
Okullar kapanır, devlet daireleri tatile girer, kimsenin aklına o günlerde alış-veriş gelmediği için dükkanları açmanın ve AVM’lere gitmenin de bir anlamı olmaz.
Ya evde oturur yakınlarınızın ziyaretinize gelmesini beklersiniz, ya siz sizden daha yaşlıların ziyaretine gidersiniz, ya da son yıllarda alışkanlık haline getirenlerin yaptığı gibi tatil beldelerine uzanır, kafanızı dinlersiniz.
En önemli özelliği de bence şu: Bayramlar bir yandan enerji depolamaya yarar, bir yandan da düşünmeye…
Belki de bu sebeple hayata bayram aralığı veriliyor.
Günlük hayatın dağdağası sebebiyle gözden kaçan pek çok ayrıntı bayramların sükunetinin verdiği dinginlik içerisinde göze çarpmaya başlar.
Kimseler pek fark ettirmez, ancak her bayram sonrasında önemli değişiklikler gündeme gelebilir.
İddialar kaybolur, inatlardan vazgeçilir, zorluklar yerini kolaylığa terk eder.
Belki de öyle olmasını istediğim içindir; ancak geriye dönüp değerlendirme yaptığımda, kendimde ve etrafımdakilerde böyle bir özellik görebiliyorum.
Politikacılar bizden farklı insanlar. Onların kolayından tavır değiştirmelerini beklememeyi öğreneli uzun zaman oldu. Sıradan insanlar, bizler, günün akışına daha kolay uyum sağlayabilir, keskinliklerimizi yumuşatabilir ve geçmişin yanlışlıklarına sünger çekebilirken, onlar çoğu kendilerinin eseri olan yanlışlıkları terk etmede zorlanırlar.
Oysa ne güzel olurdu, ülkemiz politikacıları, bu bayramı vesile bilip izledikleri yol ve gelecekle ilgili tasavvurları konusunda kendilerini hesaba çekebilselerdi…
Muhalifler neden iktidarda değiller, neden ülkeyi onlar yönetmiyor, neden ülke insanı oylarını onlara yöneltmiyor?
İktidardakiler orada bulunmalarının sorumluluğunun gereklerini tam anlamıyla yerine getirebiliyorlar, verdikleri sözleri tutabiliyor, yalnız kendilerine oy verenlerin değil oy vermeyenlerin de motivasyonlarını doğru değerlendirebiliyorlar mı?
Ülkemizin gündemi yoğun, bu yoğunluk içerisinde gereksiz ve bir çok bakımdan zararlı sonuçları olabilecek kararlar da alınabiliyor. Hamasetle bezenmiş sözcükler gerçekleri görmeyi engelleyebiliyor. Nereye sürüklenildiğini fark etmeden uzak durulması gereken tercihlerde bulunulabiliyor.
Var mı öylesine konular bugün?
Bence var.
Görmesi gerekenler görebiliyor mu yanlışlıklarını?
Maalesef, göremiyorlar.
Yanlışlıklar başa dert getirir, ülke, iktidar ve insanları için zararlara yol açar mı?
Hiç kuşkunuz olmasın.
Peki ne yapmak lazım?
Bugün bayramın henüz üçüncü günü. Herkesi bu konu üzerinde düşünmeye davet ediyorum.
ΩΩΩΩ