Bekir Bozdağ toplumun bölündüğünden, fitneden bahsetti. Ben de ondan cesaret bularak…

22
Reklam

Türkiye yakın tarihinin en hâin olayını 15 Temmuz gecesi yaşadı. Hâin, çünkü ‘darbe girişimi’ en beklenmeyen yerden geldi.

Devletin kurumları içerisinde de varlığı bilindiği halde göz yumulan bir dini grup fena halde işin içindeydi.

Demokrasi içerisinde kendisine ayrılan alanda siyasi mücadele vermek yerine, ülkemizde daha önce dört kez denenmiş ve zamanında o grubun kendisinin de şiddetle kınadığı ‘demokrasi-dışı’ ve başarılı olsaydı demokrasiye son verecek bir yöntem denendi.

Başarılı olmaması ülkemizin şansıdır.

Tedbir var, tedbir var…

Sonrasında yaşananlar benzer bir girişimin bir kez daha tekrarlanmasını engelleme amaçlı tedbirlerdir.

Öyle olması gerekir.

Peki öyle mi oluyor?

Aslında tedbir konusunda karar-verici mevkilerde bulunan siyasiler, güvenlik bürokrasisi, alınan tedbirleri uygulamakla görevli yargı ve Emniyet mensupları kendi çevrelerinde konuşulanlara kulak verseler, en yakınlarına kadar erişen yanlış örneklerle ilgilenseler yukarıdaki soruma gönül rahatlığı içerisinde “Evet, öyle oluyor” cevabını veremezler.

Reklam

Kendilerini ölesiye destekleyen çevreler de rahatsız; her yapılanı kayıtsız-şartsız onaylayan kalemler de artık uyarıda bulunma ihtiyacı duyuyorlar.

Demokrasi 101

Demokrasiler özünde halka dayandıkları için büyük tedirginliklere yol açacak uygulamalardan kaçınırlar. Belâları def etme mekanizmaları, demokrasilerde, ‘hukuk devleti’ ilkeleri içerisinde gerçekleştirilir. Demokrasiye son verme amaçlı girişimler bile ‘demokratik hukuk devleti’ ilkeleri çerçevesinde ele alınıp onlarla böyle mücadele edilir.

Neden?

Şu sebepten: Demokrasi aslına bakılırsa ince hesaplarla örülmüş bir denge sistemidir; üzerine titrenmez, hoyratça yaklaşılırsa, bozulacak dengeler demokratik yönetimlerin önüne baş edilmesi neredeyse imkânsız zorluklar çıkarır.

Yönetimler de ‘demokrasi’ olmaktan uzaklaşır zaten…

Örgüte yardımcı olduklarına inandığınız kişileri temizlemek için bürokraside büyük çaplı tasfiyeler yaparsınız… Örgüte destek çıktığını öngördüğünüz işadamları hakkında zecri tedbirlere başvurursunuz… Yanlışlıkları gerçek gibi sunduğu kanaatinde olduğunuz medya organları ile sosyal medya imkânlarını sınırlarsınız… Örgüt propagandası yaptığını gözlemlediğiniz gazeteci ve yazarları tutuklayıp, yaptıklarınıza hak verdirmek için karşı-propaganda yoluna başvurursunuz…

Bütün bunları yapabilirsiniz.

Normal şartlarda yapamazsanız, şartları zorlarsınız. Demokrasilerde demokratik düzeni yıkmaya çalışanlarla mücadele için de ‘hukuki’ yollar vardır; o yollar istediğiniz sonucu vermezse veya vermeyeceğini düşünürseniz ‘olağanüstü’ yöntemler de sizi bekler…

Reklam

Türkiye’de son 4 aydır yapıldığı gibi…

Yaparsınız, fakat uyguladığınız ilâcın yan etkileri sistemin dengesini bozabilir. Genellikle de bozar. Dengeler sarsılır. Sarsılan dengeler aldığınız tedbirlerin amaçladığından farklı yöne götürür ülkeyi…

Ekonominiz, dış politikanız, hatta halkınızın günlük hayatı bundan etkilenir.

Hem de derinden etkilenir.

Bozdağ ne dedi?

Konuya bugün girmemin sebebi, Adalet Bakanlığı koltuğunda oturan Bekir Bozdağ’ın son konuşmasının ilginç bir bölümü.

Şöyle demiş Adalet Bakanı:

“Fetullahçı Terör Örgütü maalesef toplumumuzu böldü, aileleri böldü. Karıyla koca arasına fitne soktu, ana babayla evlat arasına fitne soktu, devletle vatandaş arasına fitne soktu, herkesi birbirinden ayırdı, birbirinin karşısına dikti.”

Bekir Bozdağ, devletin şimdilerde bir arındırma politikası yürüttüğünü, hükümetin büyük samimiyetle çalıştığını, propagandalarla yıpratılmak istendiklerini de söyledi.

FETÖ bunları yapmasına yaptı, ancak bugün yapılanların bu doğru tespitin ışığı altında hayata geçirilmesi, toplumu bölmeyecek, karı ile koca, baba ile evlât, devlet ile vatandaş arasına sokulmuş fitneyi ortadan kaldıracak, ayrışmış ve birbirinin karşısına dikilmiş insanları yeniden biraraya getirecek türden olması gerekmez mi?

Kişiliği, aile yapısı, çevresi düşünüldüğünde, bu soruya aklı başında bir cevap verebilecek kişiler listesinin en başlarında Bakan Bozdağ’ın geldiğini düşünüyorum.

Denge sarsıldı mı böyle sonuçlar ortaya çıkar işte. FETÖ’nün yaptığı gibi…

Sarsılan denge yalnız aile ilişkilerini, komşulukları, ticari bağları olumsuz etkilemekle kalmaz, hükümetin dış politikasından ülke ekonomisine kadar hemen her alanda gerilemelere sebep olur.

Liste kabarık

Irak’ta daha az yanlışlıklar yapılsın diye Başika’ya gönderilen askerin varlığına verilen tepkilere bile…

Bütün göstergeler ekonominin darbe girişiminden ciddi biçimde etkilenmediğine işaret ederken, gazetelere manşet olan “Kapalı Çarşı’da dükkânların üçte biri kapandı, esnaf İstiklâl Caddesi’nde müşterisizlikten kepenk kapatıyor” veya “AVM’ler kan ağlıyor” veya “Açılan kampanyalara rağmen mesken satışları yok derecesinde” türü haberlerle karşılaşırız.

“PKK ile irtibatınız tespit edildi, biz polisiz, banka hesabınızı kapatıp daha güvenli bir yere birlikte yatıralım” sahtekârlığının yerini “FETÖ’cü olduğunuz söyleniyor” ile başlayan cümleler eşliğinde geliştirilmiş yeni dolandırıcılık söylemi alır.

Daha da başarılı sonuç verir bu söylem.

Gazeteler, televizyonlar kapatır, ‘FETÖ bağlantısı’ ile suçladığınız gazeteci ve yazarları cezaevlerine gönderirsiniz, ortaya çıkan sessizlik, olumlu yayınların etkisini sıfırlamaya başlar.

Washington Post gazetesi, dün, bir tek örnekten hareketle Türkiye’de medya ve sosyal medya özgürlüğü olmadığını yazıyor ve buna bir fatura çıkarıyordu.

Hem de başyazısında.

ABD Başkanı Obama’nın özel temsilcisi Brett McGurk’ün ‘Başika’ ile ilgili Türkiye’yi suçlayıcı açıklaması Washington Post’un başyazısı ile irtibatsız mıdır sizce?

“İki Almanya birleştiğinde Doğu’da istihbarat örgütü Stasi’ye muhbirlik yaptıkları ortaya çıkan 500 bin kişinin işine son verildi” diyenler var, biliyorum. Kulağa hoş geliyor bu tür iddialar…

O durumda alınan her tedbir kulağa hoş gelir.

Balyoz başarılı olsaydı...
İddia yukarıda: Balyoz başarılı olsaydı…

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yeniden açılmasını istediği ‘Balyoz davası’na esas teşkil eden ‘tatbikat semineri’nde, idareye el koymayı planladığını teybe de kaydettirmiş komutan, “Gerekirse 200 bin kişiyi tutuklarız” diyordu.

‘28 Şubat süreci’ne gidilen yolda, bazı askerlerin “Hiç göz yaşına bakmaz, icabında 5 milyon insanı…” dedikleri öğrenilmişti.

Bu tür tedbirlerin konuşulabildiği bir ülke Türkiye…

15 Temmuz fitnesini planlayanlar da, hiç kuşkum yok, girişimlerinde başarılı olabilselerdi, 28 Şubat ve Balyoz gibi darbe planlarında öngörülen türden en aşırı uygulamalara başvurabilirlerdi.

Şimdiki tedbirler biraz da “Onlar başarılı olsalardı bize neler, neler yaparlardı” gerekçesi göz önünde bulundurularak alınıyor; bunu da biliyoruz.

Ancak, alınan ve alınacak tedbirlerin demokratik sistemin kabul edebileceği sınırlar içerisinde kalması, dışarıya izahı zor olan uygulamalardan vazgeçilmesi, dengelere riayet edilmesi de gerekiyor.

Tabii bütünüyle farklı bir yol tutulmayacaksa…

Farklı yol hesabı –eğer böyle bir hesap varsa– iyi yapılmalı.

ΩΩΩΩ

Reklam

22 YORUMLAR

  1. Fehmi Bey, ben tam tarihini bilmiyorum fakat yaklaşık 30 yıldır her gün basını ve ülkemdeki gündemi takip ediyorum. Muhafazakar bir insanım. Ayhan Songar, Necati Özfatura, Nevzat Yalçıntaş, Nazlı Ilıcak, Ergün Göze, Ahmet Turan Alkan, Ali Bulaç, Mümtazer Türköne, İlhan Selçuk, Emin Çölaşan, Cengiz Çandar, M. A. Birand, Şahin Alpay ve Mehmet Altan zatı alinizi ülke gündemini her daim takip edenlerdendim. 28 şubattan sonra da ara ara Ahmet Taşgetireni takip ettiğim oldu. Bugünki Putin severler yazınızı da okudum. Cemaatla ilgili yazılarınızı da takip ediyorum. Daima hedefe koyduğunuz net bir kitle yok yazılarınızda! Cemaatle ilgili adaletin kenarından yaklaşıp geri adım atıyorsunuz anlayabiliyorum, fakat biliyorsunuz adalet etmek için her iki tarafa da haksızlık etmemek lazım.
    Ahmet Taşgetiren saf degiştirmiş ve onun, adalaletten uzak cemaati siyasal olarak hedefine koyanlarla aynı safta dikkate alınacak tarafı olduğunu düşünmüyorum!
    Gelelim 15 temmuz’u Cemaat mi yaptı, yaptırdı? Sade bir vatandaş olarak, Cemaat’in böyle bir akılsızlık ve ihanetin içinde olacağını asla düşünmüyorum. Çünkü Cemaat savunmasız kalmış, ne yaparsa yapsın çaresi yok. Siyasal iktidar da onu suçlu ilan etmek için her türlü yola baş vuruyor, bir çakı dahi bulamıyor! Bunun bir tek yolu var: İktidar için Cemaatin böyle bir çılgınlık yapıp intihar etmesi. Siz de Cemaatin bunu yaptığını ima ediyorsunuz. Şunu deseniz anlarım; aldatılmış cemaat taraftarı gibi görünen bazı insanlar, ya aldatılmış yada içerdeki kumpasçıların gazına gelmiş olabilir veya askeri hiyerarşi ile karışmış olanlar olabilir. Bunlar kişisel kararlar. Yahut hiyerarşi içindeki erler bu işe nasıl karışabiliyor ve en önsafta erler yer alabiliyor??? Kişisel olarak bir Ast’ın bunları yapması imkansızdır. Vatandaş olarak cemaat mensubu bir insanın bunu asla yapmadıklarını ve yapmayacaklarını düşünüyorum. Sade bir vatandaş olarak şunları düşünüyorum:
    1- Ülkede %50 iktidar var.Tabanını cemaat aleyhine trolleştirme seviyesine çıkarmış. Belki siz bunu göremiyorsunuz, ama bu gerçek. 15 temmuzda da görüldü. Cemaatler yıllarca çekemedikleri, cemaati yok etme fırsatını bulmuşlar. İnanın bu cemaatlerden bunu görünce yeryüzünde cemaatleşmiş egitimsiz insanlardan nefret etmeye başladım. Bu tür insanlardan tiksiniyorum. Kendimi de bu konuda sorguluyorum, yanlış mı düşünüyorum diye. İslam’ın ve Müslümanlığın böyle olmadığını; adaletsiz ve taraflı düşünen bir zihniyetin de yeryüzündeki insanlığa vereceği hiçbir şeyi yok diye düşünüyorum.
    2-Muhalefet topyekün cemaatin yok edilmesi için suspus olmuş, arkaplanda da iktidara destek veriyor.
    3-Cemaat, tabanı sadece Türkiye’de olan değil, dünyada 170 ülkede olan bir cemaat. Dünya bu tür bir ayaklanmayı asla kabul etmez, hele her yerde hoşgörü ve sevgi türkülerini çağıran bir cemaat için.
    Bunların sayılarını çoğaltabiliriz.
    Cemaatin bu kadar gözü dönmüş ve bütün dünyada kendini imha edecek bir teşebbüste bulunması akıl dışıdır, bunu yapanlar cemaate kumpas için yapmışlardır. Zaten siz de belirtiyorsunuz: Yapılan; bir darbe misyonu degil, profesyonel eller tarafından yapılan bir kumpastır. Seyrettiğim an Eyvah! dedim, kumpas çok büyük.
    Cemaatin büyük bir eğitim kadrosuna sahip olması herkesçe malum. Böyle bir şeyin içinde olması, havuzun dediği gibi beyinlerini enerji ile başkasının yönetmesi lazım; ki o da safsatadan başka bir şey değil!
    17-25’i eğer cemaat yaptı ise bunu yapan 3 -5 savcı ve 10-20 polistir. İktidarın da çok güçlü olduğu aşikârdır. Bu polisleri ve savcıları alıp bunlarla beraber hareket edenleri de suçlarını ispat ederek almazlar mıydı? Alırlardı ve toplumu topyekün nifaktan arındırabilirdi. Bunların hiç birini yapmadılar, tam aksini yaptılar ve suç işleyenleri de açık açık akladılar. Her gün cemaati şeytanlaştırmak için bütün havuzu kullandılar ve insanlara düşünme fırsatı bile vermediler. Sanki fırsatı buldum, beklediğim an bu andı, o da geldi. Kurbanlıklar gibi hiç şansınız yok dediler ve cemaat mensupları da bu algıyı doğru algıladı ve durduğu yerde durmaya çalıştı. Çünkü ayrılsa da sonuç degişmeyecekti. 15 temmuzda yüzbinlerce insanın işine son vermek de bunun en zahir ve net göstergesi oldu. İnsanların yanlış algılamadıkları 15 temmuzla ispatlandı.
    15 temmuz dan sonra da adaletle alakası olmayan büyük kumpaslar devam ediyor. Fetö diye de bir kuyu açtılar. Kim muhalifse at Yusufun kuyusuna, nasıl olsa orda ölür ve geçmişi silinir, mantığı var. Elinde kalem olanlar bunu görmezden gelmiyorlar ve yazmıyorlar, yazsalar da kıyısından köşesinden yazıyorlar.
    -Ben ilkokul mezunu, mütevazı bir esnafım. Hayatıma pazarcılık yaparak başlayıp ticari hayata başladığımdan beri 35 yıl geçti. Hayatım; kazancımdan talebe okutarak, burs vererek, hayırlı işler yapanlara her daim destek olmakla geçti. Devlete bir kuruş vergi borcum olmadı. Belediyeden bir tek ihale almadım. Devletin hiçbir rantına göz dikmedim, yetim malıdır diye. Hiçbir hakim-savcı-polis tanıdığım olmadı. Kanunsuz hiçbir vukuatım olmadı bugüne kadar. Akp’nin kuruluşundan 2013’e kadar Akp’ye durmadan dua eden, hayatın bütün ünitelerinde ona destek olan, Kabe’de her gidişinde ona bizzat isim isim dua eden biri olarak; şimdi Akp tarafından emekli maaşıma dahi tedbir konulmuş bir mağdurum. Elbette Hakk’ın divanında bu hesaplaşmaya gideceğiz çünki bu dünyada yapacağımız hiçbir şey yok. Elimizde nur var topuz yok. Kardeşe kılıç çekilmez. Yüzbinler kurbanlık gibi boyunlarını uzattılar, Akp de kelepçeyi vurdu…
    Not: En tepesinden ve en tabanına kadar binlerce Akplinin cemaati ve Fethullah Hoca’yı öven videolarının dikkate alıp onların da maaşlarına ve servetlerine ipotek koyabilecek bir savcı çıkabilecek mi?

  2. “Bekir Bozdağ toplumun bölündüğünden, fitneden bahsetti. Ben de ondan cesaret bularak…” başlıklı yazınızı ve öncesinde muhtelif yazılarınız okudum ve de takip etmeye çalışıyorum. Yorumlarınız noktasında genelde aynı çizgide olduğumuzu dahası kafamdaki bazı sorulara verdiğiniz cevaplarla da taşların yerine oturduğunu ifade etmek isterim.
    Benim merak ettiğim ve kendi kendime komplo teorisi olarak kurguladığım bir gelişme hakkındaki fikrinizi merak ediyorum.
    Malumunuz geçtğimiz günlerde balyoz ve ergenekon davaları ile ilgili kumpas dosyaları 15 temmuz yargılamalarına dahil edildi ve bu kapsamda, kumpas davaları ve dolayısıyla bunların dayanağı olan darbe davaları, soruşturma makamımca “15 temmuz darbe teşebbüsü”nün hazırlık safhası olarak kabul edildi.
    Ben bu gelişmeyi tv’den öğrendiğimde, bu gelişmeyi “meşhur siyasi sorumluluk” noktasında dile getirilen ancak bir türlü uygulama safhasına geçmemiş bulunan süreç ile ilgili bir hamle olarak algıladım. Yani bu mantık silsilesini izlersek; soruşturma makamları kumpas dosyalarını 15 temmuz soruşturması kapsamına aldığında, pek tabi ki emniyet, yargı, medya,iş dünyası vs nin yanında, siyaseten ve bu anlamda hukuken sorumlu olan herkesi de soruşturmaya dahil edeceğini zımnen ifşa etmiş oldu. Ben bu durum ile ilgili olarak, Akparti ve hükümetin de mevzuya uyanmadığı kanaatinde idim.
    Şimdi ise Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından balyoz vs davalarla ilgili verilen beraat kararına karşı itirazda yapıldığını öğrendik. Her ne kadar itirazın içeriğimi bilmesem de, ben bu itirazın siyasi/hukuki sorumluluğa muhatap olacakların bir şekilde mevzuaya uyanmalarının sonucunda bir karşı hamle olduğu kanaatine vardım. Zira görünüşe göre, ana dosya ile ilgili süreci tekrar diriltip, “milat”ın 17-25 öncesine sıçramasına mani olmak gibi bir düşünce var. Tabi burada itirazı yapan savcının siyasi görüş, meşrebi vs hakkında herhangi bir fikrim olmamakla birlikte, bu itirazı bahsettiğim saikle yapmış olması, kurguladığım komplo teorsinin bir gereği olan savcının siyaseten hükümetten taraf olduğunu varsaymak gerekiyor.
    Dolayısıyla, zannımca hükümet iki cephede birden mücadele ediyor ve bu nedenledir ki, fetö ile mücadelede bazen “bu da mı fetöcü” dediğimiz örneğin “laikçi” insanlar kamudan veya toplumdan el çektiriliyor.
    Fazla uçmuş olabilirim, malum komplo teorisi devreye girdi mi aklın ayakları yerden kesiliyor.

    Selam ve saygılarımla.

  3. Merhaba Fehmi Bey,
    Ülkemizin parça parça bir millet halinde olduğu günleri yaşadığımız âşikar. Bu konuda sayın bakanımız ile mütâbığız. Fakat hatırlamamız gereken bir meseleden bahsetmek isterim. Dünyada her şey azâmi derecesine vardığında kendi aksini doğurur. Araba hızlandıkça tekerlek geriye dönermiş gibi görülür, su dondukça, soğudukça yakmaya başlar gibi örneklerle bunu somutlaştırayım. Ülkemizde de demokrasi eksikliği, insan hakları ihlalleri, liyakatsizlik, ayrışma ne yazık ki azami seviyelerine ulaşmak üzere. Şüphesiz ilâhi sistem burada da kendisini gösterecek ve bu meselelerin aksini göreceğiz. Fransız ihtilâli, Magna Carta gibi önemli tarihsel olayların zeminini hazırlayan gelişmelere bakarsanız mezkûr ilâhi sistemin ve ya sosyolojik reaksiyonun emârelerini görebilirsiniz. Saygılarımla.
    MY

  4. Sn Fehmi Bey,
    Bu yazdıklarınızı inanarak mı yazıyorsunuz? Tam olarak endişeniz nedir? Sizi tanımayan biri bu tür yazıları okuduğunda bu Ada’m FETÖcünün daniskası der.
    Öyle değilseniz Allah aşkına bu pislik yuvası Taraf gazetesinden alıntılar neler? Onlarla ilgili uygulamalarla ilgili savunmasımsı yazılar neyin nesi?
    Yazınızda katıldığım bir cümle yok gibi. O kadar çok katılmadığım ve net olmayan ifadeler, çelişkiler var ki… Bunların sadece birkaçını sıralayayım.
    1. Bu olağanüstü hale neden bu kadar taktınız? Türkiye’de yaşananlar başka bir ülkede yaşansa ohal ilan edilmeyecek miydi? Ohalin Nasıl zararlarını gördünüz ya da beklediğiniz zararları var mı size?
    2. Tedbirlerin onlar bize neler yapacaktı neler düşüncesiyle yapıldığını bildiğinizi söyleyip duruyorsunuz. Bunu nerden biliyorsunuz? Okuyucularla da paylaşır mısınız? Yoksa bu sizin peşin hükmünüz ya da iktidarı eleştirme malzemesi olarak kullandığınız bir söylem mi? Tedbirler bunlara fırsat vermeyelim birdaha böyle birşey yapamasınlar düşüncesinden hareketle yapıldığını biliyorum ben de, siz yapılmadığını nerden biliyorsunuz?
    3. Her seferinde yazıya yanlış kişiler haksız yere tutuklanıyor nidalarıyla giriş yapıyorsunuz sonra bütün tutuklamalar yanlış der gibi yapar yapmaz ohal zaten kötü deyip demokrasi mükemmelliğinden bahsediyorsunuz.
    Siz şimdi neye karşınız? Fetöcü olmayıp da tutuklanan insanların haksızlığa uğramasına mı? Fetöcüler dahil herkesin tutuklanmasına mı? Fetöcülerin ohal ile görevden alınmasına mı? Zaman stv vs. Bin kapanmasından mı? Muhterem demokrasinin zedelenmesine mi? Rahatsızlığınızı net olarak paylaşır mısınız?
    4. He bir de fetöcüsünüz sahtekarlığı konusu ile kapatacağım. Şimdi FETÖcünün ülkeye verdiği zararları, darbe girişimini, vatan hainliğini, vesayet herşeyi geçtik bu soruşturmaların neticesinde yaşanmış bir kaç dolandırıcılık hadiselerine takıldık öyle mi? Bir yerde çok ciddi bir sorun var. Dolandırılan uyanık olsun dolandırılmasın, dolandırmanın da Allah belasını versin de ne yani şimdi bu haberlerden dolayı Fetöcüleri salsınlar mı? Ne diyorsunuz Allah aşkına? Bu Nasıl bir mantıktır ki bu basit noktayı yazıya taşır? Hem de üzerinden baya geçmişken bu bir iki dolandırılıcık hadisesisin. Hem de PKK üyesisisiniz dolandırıcılığından daha çok işe yarar diyorsunuz, nerden biliyorsunuz? Denediniz mi? Fetöyle pkk ikisi de teror örgütü değil mi? Bu kıyaslama nedir?

  5. “Türkiye’de son 4 aydır yapıldığı gibi…” daha üç ay dolmadı ama!!! sehven yazıldı galiba..

  6. Agah kardeşim,
    Emin ol o ülkeler özensiz bir biçimde memur tasfiyesine gitmezlerdi. Masumu-suçluyu ayırırlardı. Bankada hesabın var, sendikada üyeliğin var diye memuru sokağa atıp Fetoyle mücadele ediyoruz diye kendilerini kandırmazlardı…

  7. 15 Temmuzdan bu yana darbeye karşı olmayan kimseye rastlamadım. herkes darbeye karşı. fakat neden suçlu suçsuz ayırımı yapılmadan insanlar cezalandırılıyor. Evet o gece hayatını kaybeden ve yaralanan insanlarımızı unutmamalıyız. onların acılarını küçümsememeliyiz. Peki terörle hiçbir işi olmayan binlerce insanın terörist ilan edilmesi (yargılanmadan, ifade bile almadan) önemsiz mi? Öğretmen, polis, imam ya da başka bir kişiyken birden sen teröristsin demek insanı, onun çocuğunu nasıl bir travma geçirtir. Ve inanın şimdiye kadar tanıdığım hiç bir khk mağduru terörist değil.

  8. Fehmi bey
    Azonce boydak kardeslerin cenazeye kelepceli katilimlarini izledim
    Icim burkulmadi degil
    Ama durusumu burada yorumlarimi okuyan herkes bilir
    Cok saglam ikinci elden duydugum u paylasacagim
    Fetonun ve onun kisvesi altinda saklananlarin tek amaci var hala da devam eden ulkede nifaki artirmak ve bizi bize kirdirmak
    Bu uzun surecek bir surecin baslangici
    Nasil bu hain 40 yil plan yapti
    Simdi bu ikinci etap baslangicini yasiyoruz “vatandas X idevlete dusman etme politikasi” aramizda ajanlar var dikkat aman
    Fetoculuktan isten atilan yuksek kademe lerde devlette calisan X, fetoylada hicbir alakasi olmayan sadece universite doneminde tanidigi fetocular tarafindan yalniz birakilmayan (SUREKLI toplantilara davet etc)
    Caresiz hicbir geliri yok, yurtdisi cikis yasak
    Fetocu damga yi yemis
    Su an tam fetoculara harika bir yem
    Nasilmi
    Yine fetocular calmis kapisini
    ” seni devlet isten atti,cirilciplak ortada kaldin, bize katilmadigin halde.”
    Can alici nokta ;
    Simdide mi katilmayacaksin
    Cok yakinda daha guclu gelicegiz, katil bize inat etme,
    Caresiz vatandas eger fetoyu anlamissa azbucuk ve bu zamana kadar katilmamissa bundan sonrada katilmaz
    Ama
    Tabani ibadet dediklerimiz katilirmi katilmazmi
    Iste burada cozum uretmek gerek
    Sizden cozum konusunda huc birdey duymadik
    Eminim sizi okuyan larin %70 fetocu ama kendine cikis ariyor
    Ne derseniz ona gore hareket edecek
    Sadece talihsi darbe demek le sorunluluktan kacamazsiniz
    Talihsiz se darbe yapanlari hicbirdekilde okurunuza tanitmazsanis nerede durdugunuz konusunda cokta isik vermis sayilmazsiniz
    Darbenin elebasi hakkinda hic ama hicmi bilginiz yok
    Cok insan hakkinda yazdiniz
    Ingiliz ajanlari amerikali ajanlar etc ki darbelerle ilisigi tan tesbit edilmemis insanlar
    Hatta ny ve bostondaki bombalamalardan bahsettiniz
    Nasil bir tuzak olduklarindan ve kimler tarafindan organize esildiklerinden
    Ama koskoca turkiyeyi kana bulayacak bir darbenin anotomisini maalesef veremediniz okura
    Hep sirin gorunmek niye?
    Ali bayramoglunun isten atilmasi bence topyekun turkiyenin bolunmesini planlayan teror basindan daha onemli olamaz
    Neden fetoyada bir baslik ayiramazssiniz
    Ibadet tabanindanmi korkuyirsunuz
    Ihanet tavanindanmi

    Sizin gibi kalemler sustukca fetonun hasta kisiligi hakkinda bu saf taban ibadet ugruna mesihlerine iman etmeye devam edeveklerdir
    Cirpinmaniz bosa
    Saygilar

  9. Fehmi Koru markasını taşımaya layık, özlediğimiz, beklediğimiz bir yazı bu ..teşekkür ve dua ile devamını temenni ederim.Cesaret kaynağınız olarak Bozdağ”ı göstermenizi yadırgadım.Bakarsınız geçmişte olduğu gibi yarın söylemini değiştirir, cesaretiniz kırılır. Referans kaynağınız sağlam olmalı

    İnanç ve yaşantı yönünden kendisini mahkum edenlerden üstün olduğuna inandığım yüksek Makine Mühendisi oğlum Ankara Sincan kapalı cezaevinde tutuklu.. Biz yetişkinlerin görüşemeyişi sineye çekililiyorda, 6 ve 4 yaşındaki çocuklarının, “Babam ne zaman gelecek, çok özledik” dediklerinde ağlamağa başlayan anneleriyle birlikte ağlamaları kronik kalp hastası bu ihtiyar(74) dedelerini de dilhun ediyor. Suçu, “Kimse Yokmu” Derneğine kurban parası göndermek, bir resmi işlem için üç aylığına Bank Asya”ya 5 Bin Tl.yatırması.. Önce açığa alındı, kısa bir süre, işinden aşından ettiler(ihraç) ve Zulüm pik yapsın, kin ve öfke tatmin olsun için, TUTUKLANDI. Açığa alınma, ihraç sürecinde, denize düşen yılana sarılır kabilinden ByLock “belasına bulaşıp, bulaşmadığını bilmiyorum.

    Bunlar ve düşünce açıklamalar, Türkiye dışında suç teşkil etmez.(sadakatsizlik SUÇU hariç!)

    Üç aya yaklaşan bir süreçte”darbe kalkışması” felaket başlangıcı olmasından başka bilinmeyenlerinin, bilinenlerinden çok fazla olduğu esrarengiz hiyanet sonrası oluşan kaos ve kargaşa ortamıdır asıl, fitne ve sosyal travma sebebi olan. Hükümet, sürek CADI AVINdan, başını kaldırıp, şu hayati önemi haiz sorulara açıklıkla cevap veremiyorsa, OHAL DE erken seçime gidilmelidir.

    CEVAP BEKLEYEN SORULARDAN BAZILARI.

    BİR. Darbe haberini birgün önceden Rusların verdiği söylenti sayılsa da, MİT”in haberdar olduktan sonra, niçin kendilerine karşı sorumlu olduğu makamlara haber verip, gereken tedbirleri almamıştır?
    İKİ. Bu soru, Başbakan tarafından daha sonra kendisine sorulduğunda niçin susmuştur?
    ÜÇ. Saat 18.00″de darbe girişiminden haberdar olan Genel Kurmay Başkanı, İkisi Istanbul, biri de Ankara”da düğünde olan kuvvet komutanlarını telefonla haberdar edip, acele olarak Genel Kurmaya çağırmamıştır?
    DÖRT. Genel Kurmay Başkanınca isyancıları iknayla görevlendirildikten sonra darbedilen eski Hava Kuvvetleri Komutanı AkınÖztürk”ün gerçek durumu nedir?
    BEŞ. Görevinin gereğini yapmadığı halde, MİT müsteşarı niçin görevden alınmıyor
    ALTI. Darbe girişimini haber aldıktan sonra,Gene Kurmay Başkanı Birlik komutanlarını arayıp,kalkışmaya katılmayan kuvvetlerin duruma vaziyet etmesini niçin istemedi?
    YEDİ. Köprüye çıkan az sayıda isyancı askerlerin, isyancı olmayan kuvvetlerce çember içine alınıp, teslim olmalarını sağlamak yerine, niçin halk sokağa çağrılarak acı tablo yaşanmıştı?
    Bu ve benzeri soruların cevaplandırılması inşaallah bizden sonraki kuşaklara kalmaz.

  10. Agah bey böyle bir olay o ülkelerde yaşanmaz zaten. O ülkelerde böyle bir olay yasanmayacagi için zaten o ülkeleri örnek alıyoruz. Böyle bir olay orda yaşanmış olsaydı kanunlari uygulayacaklardi adil öksüzü ellerinden kaçırmaz yurta sulh konseyinin üyelerini tespit eder ve tüm darbenin şablonunu 2 ayda çıkarırlardi. 1971 cemal madaloglu darbe teşebbüsunde devlet madaloglunu bile yargilamadi. II.dunya savaşı sonrasi üst düzey naziler kaçtığı için devletler alt tabakayı yargiladi 100 binlerce insan yargilandi sonra yanlış yapıldığı anlasilinca hepsini geri bıraktılar. Burda üst düzeyi elinden kaçırmicaksin niye ekrem dumanliyi saldilar hepsini göz yumdular adamlar bavullariyla kaçtı. Cetin dogan alevi ve tskdaki alevi askerler ile o da darbe teşebbüsü yaptı şimdi tüm alevileri devlet temizlesin mi ? Devlet dediğin kanundur kanun açık suçluyu cezalandirabilirsin binlerce insana potansiyel suçlu diyemezsin açıp da kalbini mi yardin derler.

  11. FETÖ şunları yapmış:

    “Fetullahçı Terör Örgütü maalesef toplumumuzu böldü, aileleri böldü. Karıyla koca arasına fitne soktu, ana babayla evlat arasına fitne soktu, devletle vatandaş arasına fitne soktu, herkesi birbirinden ayırdı, birbirinin karşısına dikti.”

    Dahası var: FETÖ kendisinden olmayan amiri amirden, memuru memurdan, insanı insandan, müslümanı müslümandan saymamış. Varsa yoksa kendi elamanları, kendi adamları.

    Bütün bu olanların, devletin, FETÖ elamanlarını cezalandırması ile bir alakası yok. Bunlar zaten olmuş, bitmiş.

    Karşımızdaki yapı, FETÖ ile hiç alakası olmayanları FETÖ’cü diye ihbar edecek kadar sinsi. Hatta FETÖ’ye küfürler savurdukları bile söyleniyor.

    Öte yandan suçsuz insanların cezalandırılmasını isteyen hiç kimse yok.

    Suçluların hak ettikleri şekilde cezalandırılmaması ise bu topluma saygısızlık olur.

    Konu mağduriyet ise, 241 kişinin katilleri, binlerce kişiyi yaralayan caniler de kendilerini mağdurlardan sayıyorlardır.

    • Bekir beyin yazdıklarını doğru buluyorum.
      Ayrıca; Fehmi Koru’nun sorduğu sorunun (…ancak bugün yapılanların bu doğru tespitin ışığı altında hayata geçirilmesi, toplumu bölmeyecek, karı ile koca, baba ile evlât, devlet ile vatandaş arasına sokulmuş fitneyi ortadan kaldıracak, ayrışmış ve birbirinin karşısına dikilmiş insanları yeniden biraraya getirecek türden olması gerekmez mi? Kişiliği, aile yapısı, çevresi düşünüldüğünde, bu soruya aklı başında bir cevap verebilecek kişiler listesinin en başlarında Bakan Bozdağ’ın geldiğini düşünüyorum.) cevabını -Sn. Bozdağ’dan ziyade- yine Sn. Koru’dan bekliyoruz. Mevcut temizlik uygulamalarından doğabilecek mağduriyetleri Fehmi Koru nasıl önlerdi?

  12. At iziyle it izinin karıştırılmaması lazımdı, karıştırıldı. Ben demiyorum Sn. Cumhurbaşkanı diyor bunu. Gözümüzün önünde alakasız insanlar ekmeğinden ediliyor. Ülkücü’ yü Fetö’ den gözaltına alıyorlar. Alevi alınırsa sahip çıkanı var ama Ülkücü’ nün veya aidiyeti olmayanın sahip çıkanı yok. Sanırım birileri her zaman kurtulmaya çalıştığı milliyetçi – muhafazakar camiayı daha doğrusu mütedeyyin insanları temizlemek için ateşe dokunmadan birbirine kırdırıyor. Duman kalktığı zaman geride korkarım ” Selin önündeki çer çöp ” gibi perişan olmuş ümmet kalacak. İşte o zaman başımızı vuracak taşı kimin tutacağını çok merak ediyorum.

  13. Fehmi bey sizin sayenizde biraz tarafsiz yazi okiyoruz sizin yazulariniz olmasa kimden dogrulari öyrenirdik iyki varsiniz ellerinize saglik. Fehmi bey siz Türkiyenin iç sorunlarindan yakiniyorsunuz bundada yerden göye kadar haklisiniz, fakat disarda yasayan Türkleri bence daha büyük tehlikeler bekliyor. Bir Örnek, The Globe and Mail bu Canadanin Genel Gazetesi(Federal) burdaki Türkleri Türkiyenin Toronto bas konsolosu camileri dolasarak halki nasil kiskirtigini ve camiye Gülen taraftarlarini koymadiklari gibi evlerini isaretleyip tehdid ettiklerini vede Canada vatandasi olan iki ailenin ne kadar etkilendigini hanimlarinin türk medyasinin kocalarina nasil iftira atilarak hapise atildiklarini eslerinin hiç bir suçu olmadigi halde hapis edildiklerini ve çocuklari ile birlikte çok perisan olduklarini yaziyor. Canadaya Türkiye heyet göndermis bunlari bize teslim edin okullarini kapatin vb vb. Simdi hal böyle iken bu insanlari tehdid edenlerin bu ülkelerde en agir cezayi verirler Tūrkiye Gülen ci diye hapise atiyor burdada suç islemekten Erdoganci diye hapise atilirlarsa, atilanda var. Bunu dünyaya inandiramazlar. Burdaki kanunlar hiç kimseye sen bucusun diyerek hakaret edenleri affetmez vede en agir cezayi verirler. Ben sahsen hiç bir Türkle görüsmiyorum çocuklarimada görüsmemelerini tavsiye ediyorum. Nedenine gelince bizim millet bir araya geldiginde ya politika konusur yada futbol arkasindanda kavga ederler. Hosça kalin.

  14. Fehmi bey ve diğer yorumculara Tüm samimiyetim ve cahilligimle soruyorum 15 temmuz da yaşananlar hukuk devletinin dünyadaki ornek ülkelerinden olan A.B.D ,İngiltere, Almanya, Norveç bla bla bla gibi ülkeler de yasansaydi sonrasında ne gibi önlemler alırlardı lütfen maddeler halinde sade bir dille suyun bulanıklığı artırmaya değil de azaltmaya çalışarak yazrmisiniz saygılar…

    • Gerçek demokrasi ile idare edilen, dünyanın medeni ülkelerinde darbe olamayacağı gibi adından da bahsedilemez.

    • Bahsettiğiniz ülkelerde bu tür şeyler olmaz. Sistem ve devlet yapısı eğilip bükülmez, kişiye göre kanun uygulanmaz. Irkınız mezhebiniz partiniz mensup olduğunuz cemaat size ayrıcalık sağlamaz. Yani onlar gerçekten devlettir. Önemli nokta budur ve de darbe girişimi türü olaylar sonrası alınacak önlemlerde bahsettiğiniz ülkelerde neden böyle şeyler yaşanmadığının cevabı uygulamalar olmalıdır.

    • Sorunuzun içinde cevabı var zaten ABd ingiltere norveç almanya gibi ülkelerin asgari standartlarında bir demokratik ülke olamadığımız için darbelere cuntalara planlara operasyonlara maruz kalıyoruz. Türkiye de devlet iktidarı ele geçiren hükümet tarafından yağmalanıp talan edildiğinde sadece kendi yandaşlarına hayat hakkı özgürlük tanıdığında kendisine muhALİF OLANLARI baskı altına alıp her türlü maddi manevi hakdan mahrum bırakıp ülkeyi açık hava hapishanesine çevirdiğinde kıyamet kopar.

    • kıymetli yorumcu agah efendi bu siteyi takip edenlerin ve yorumları ile katkı verenlerin gerçekten bu ülkeyi seven ve düşüncelerinde samimi olan ülkesi adına endişe duyan insanlar olduğunu görüyorum. Bu nedenle samimi sorunuza samimi bir cevap vermeye karar verdim.

      üstadım her demokrasi dışı müdahale kendi içinde ve dışında sebeplere bağlı olarak içerideki yönetimin yöneticilerin halk bağından uzaklaşması yöneticilerin çalışanları(asker,bürokrat,memur vs.) ile bağının zayıflaması.Savunma ihtiyaçlarının yeterli karşılanamaması ki esas güvenlik tedbirleri bunlardır (istihbarat zaafiyetleri ve ülkenin dış siyasetinin iç dinamikler adına harcanarak gereksiz yere düşman edinmesi) ve siyasi ikbal hesapları vs sebepler biraraya gelmeden kimse kimseye darbe yapmaz yapamaz.
      bla bla ile saydığınız ülkelerde bu gibi hassasiyetler korunuyor bu nedenle böyle bir ihtimal söz konusu değil. Bunların kendi içinde yaşadığı dış siyasi manevraları adına içlerinde yaşatılan olaylarda ise hücum kendi halklarına değil sadece ve sadece hukukun tespit ettiği yerleredir. Mesela Üsame bin ladinin lideri olarak kabul edildiği bir örgütün Amerika da ki faaliyetleri ki hala aydınlatılamadı bu süreçte bile ailesinin Amerika da ki ve diğer ülkelerdeki ekonomik faaliyetlerinde herhangi bir sıkıntı olmadı. olması gerektiği gibi evrensel hukukta kimse bir başkası yüzünden cezalandırılamaz.
      özet; yönetemezseniz birileri dışarıdan içeriden sizi yönetmek için fırsat kollar.
      benimde size bir sorum olacak:bla bla diye bahsettiğiniz ülkelerde bu denli vahşi bir yönetime el koyma gayretini gösteren bir yapının farkında olupta sonrasında halkından özür dileyerek kurtulabilecek lider varmı

  15. Maalesef, üzülerek söylüyorum benim hukuka, hakka inancım kalmadı. 2013 yılında manevi hassasiyetten ötürü çektiğim krediden dolayı hiç bir alakam yokken FETOCU ilan edildim… Yıllarca FETÖya imkan verenler, her istediğini verenler, Türkçe olimpiyatlarına ücretsiz otobüs hizmeti sunanlar, maddi manevi destek olanlar elini kolunu sallayarak geziyor; nice masumlar evde kara kara dusunuyor. Halk korktuğu için iş de vermiyor. Şimdi biz ne yapacağız? Emin olun intihar etmek bile daha kolay, bir çok kişinin aklından geçiyordur. Kimi cesaret edemiyor, kimi Allah korkusundan, kimisi de ailesini düşündüğü için yapamıyor. Son sözüm; zulm ile abad olanın sonu berbad olur. Allah benim gibi masumların hakkını kimsede bırakmaz…

Yoruma kapalı.