CHP’den ve yakın çevresinden yükselen Abdullah Gül karşıtı sesler siyasi akıldan yoksun…

19
Reklam

CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun işi gerçekten zor. Cumhuriyet’ten yaşlı bir partinin başında ve onu günümüzle barıştırmaya çalışırken hem partisi içerisinden hem de parti üzerinde etki kullanmaya alışık çevrelerden gelen anlamsız eleştirilere muhatap. 

Onu her dinlediğimde dev dalgalar üzerinde sörf yapan birini izlediğim hissine kapılıyorum.

Dev dalgalarla boğuşmak büyük maharet ister.

Kılıçdaroğlu’nun siyasete atılmadan önceki meslek hayatı genellikle sayılarla boğuşarak geçmişti. Hesap adamı olması gerekiyor ve öyle olduğunu siyasette de belli ediyor. Yakın-uzak dostları ise, hiç değilse sesleri yüksek çıkanları, sonuç almak için kendilerini feda etmeye hazır kamikaze pilotları gibiler. 

Onlara rağmen ülkenin içine düştüğü -düşürüldüğü- karmaşadan bir başarı hikayesi çıkarmayı başarabilecek mi Kılıçdaroğlu?

Her geçen gün bu soruya cevap vermede biraz daha zorlanıyorum.

Türkiye’nin gündeminde en önemli madde ekonomi görünse de, ekonomi de dahil ülkenin karşı karşıya kalınan hemen her sorununun çözümünü kolaylaştıracak gündem maddesi ufukta kendini belli eden seçimler…

Milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçimleri…

Reklam

Kılıçdaroğlu, kendi partisi ve içerisinde yer aldığı Millet İttifakı için girdiği ilk sınav olan yerel seçimlerden, İstanbul ve Ankara başta olmak üzere çok sayıda büyükşehir belediyelerini kazanarak, alnının akıyla çıktı.

Bunu İstanbul’da ‘sağ partili’ bir aileden birini, Ankara’da daha önce MHP’den aday olmuş birini aday göstermeyi partililerine kabul ettirerek sağlayabildi.

İki seçim önce de, MHP’nin telkin ettiği cumhurbaşkanı adayını partililerine destekletmişti Kılıçdaroğlu. [O seçimde aday gösterdikleri Ekmeleddin İhsanoğlu genel kamuoyunca hiç tanınmadığı halde yüzde 38.44 oy alabilmişti.]

Şimdi, 2014’te o tercihi yaptığı için, önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi aday belirleme sürecinde sağlıklı karar alması gerektiğinde, manevra alanı daraltılmak isteniyor. 

Arada yapılan (2017) anayasa değişikliği referandumunda yüzde 51.41 oyla kabul edilen yeni sistem –Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi– ile birlikte seçilebilmek için ‘yüzde 50+1’ şartı getirildiği için, Cumhurbaşkanlığı seçimi eskisinden çetin hale geldi.

Sonrasında yapılan (2018) ilk seçimde Kılıçdaroğlu’nun partisi CHP’nin kendi içerisinden çıkartılan adayı ancak yüzde 30.64 oy alabilmiş, MHP’nin desteklediği iktidar partisi AK Parti’nin adayı ise yüzde 52.59 oyla anayasanın öngördüğü çıtayı rahatlıkla aşabilmişti.

Cumhur İttifakı’nın gelecek seçime yine aynı adayla girmesi bekleniyor.

Üç yıl önceki seçimde yüzde 52’nin üzerinde oy alarak ilk turda seçilebilmiş adayıyla…

Reklam

Millet İttifakı’nın adayı kim olacak?

Bu soruya şimdilik bir isim telaffuz ederek cevap verilemiyor; ancak yine de doğal aday-adaylarının kimler olduğu biliniyor. En fazla telaffuz edilenler CHP’den isimler; parti içerisinden veya medyadan sıkı CHP’liler Kemal Kılıçdaroğlu’nun kendisinin aday olması gerektiği görüşündeler.

İttifak’ın en çok alabilen partisi CHP olduğu için adaylıkta onun hakkı olduğu düşünülüyor…

Olacak mı?

Bilemiyorum. Ancak bildiğim ve Kılıçdaroğlu’nun kendisinin de bildiğini umduğum, Millet İttifakı kendisini aday gösterdiği takdirde sandıkta bir kez daha yenilgi yaşanmasının kaçınılmaz olacağıdır.

Her seçimin olduğu gibi ufukta belirmiş olan bundan sonraki seçimin de bir aritmetik gerçeği var. Arada kurallarla oynanmayacaksa önümüzdeki seçimde de geçerli olacak aritmetik, adayların ‘yüzde 50+1’ alarak seçilebileceği kuralıdır. Millet İttifakı adayını seçtirmek istiyorsa, HDP’lilerden de oy alabilecek bir isim bulmak zorunda. Bu da yetmez, adayları karşı ittifakın içerisinde yer alan partilerin -AK Parti ve MHP’nin- tabanlarından da önemli miktarda destek çekebilmeli.

Kemal Kılıçdaroğlu veya CHP’li kimliğe sahip bir başkası bu aritmetiğe uygun mu?

Türkiye’de seçmenlerin üçte ikisinin ‘muhafazakar’ genel başlığı altında toplanabilecek özelliklere sahip olduğu bilindiği ve son seçimde aday olarak sunulmuş CHP’linin alabildiği oyun yüzde 30’da kaldığı görüldüğü için, yanlış bir adayla girilecek önümüzdeki seçimin sonucunu da şimdiden tahmin edebiliriz.

Millet İttifakı’nın paydaşları, bir sonraki cumhurbaşkanının kendilerinin aday olarak belirledikleri kişi olmasını istiyorlarsa, akıllarına ilk gelen isim üzerinde ısrarcı olmamak, seçilebilecek birini aday olarak çıkarmak zorunda.     

Bu zorunluluk Cumhur İttifakı için de geçerli.

İlk seçimde cumhurbaşkanı seçilebilecek adayın, karşı ittifakın tabanından da oy alabilecek biri olması mutlak şart.

Zaten bu yüzden, konunun ilk gündeme geldiği günden başlayarak, Cumhur İttifakı ve yandaşları, karşı tarafa aday benimsetmek çabasına giriştiler. Onların belirlediği, Millet İttifakı’na yakıştırdığı aday, CHP içerisinde ve çevresinde yer alanların da üzerinde ittifak ettikleri kişi: Kemal Kılıçdaroğlu

Herhalde bu aykırıların zihin buluşması Kemal Kılıçdaroğlu’nun da dikkatini çekmiştir diye umuyorum.

Türkiye’nin bugün boğuştuğu sorunların üstesinden gelinebilmesi için bir iktidar değişikliği yaşanması gerektiğine inanıyorum. Aynı gereklilik 2002 yılında da vardı ve o günün şartları AK Parti iktidarının önünü açmıştı.

Bugün de benzer şartlar yeni bir iktidar için elverişli.

Yeter ki, sevgi ve nefret gibi siyasette yer almaması gereken hislerin yerini siyasi akıl alsın.

Soru şu: Dev dalgalarla sörf yapan hesap adamı mı, kendilerini feda ederek sonuç almak isteyen kamikaze pilotları mı süreci belirleyecek?

ΩΩΩΩ  

Reklam

19 YORUMLAR

  1. Siyasetle ilgili hala ümit ve beklnti içinde olan ve hala yorum yazan yorumcular deniz bitti görün artık , Abdullah GÜl mü ? Kılıçdaroğlu mu ? bu memleketi kurtaracak ? Batacağı kadar batırdılar. Enflasyon ta ayda , çalınan eski gayda derdi ozan. Ama hala eski gaydacıları dinlemek isteyen çok kişi var hala.Bence Merkeli ikna edelim gelsin bağımsız aday olsun onu seçelim. Buyrun burdan yakın.

  2. Her kesimden oy alabilecek isimler sıralandığında sayın Abdullah Gül’ün ismi ilk sıraya konmalıdır.
    Cumhur ittifakı trollerinin özellikle CNN Türk te ısrarla sayın Gül ün adaylığına itirazları yanısıra halk tv gibi CHP’ye yakın yayın organlarında sesi çok çıkan azınlığın, “aday Kılıçdaroğlu olmalı, aksi takdirde oyumuzu Tayyip Erdoğan’a veririz” tarzı manipülatif yayınların, halkın nezdinde karşılığının olmadığını düşünüyorum.

  3. siyasî isimler hakkında konuşmak bana hak değil elbette ama yazının başlığı da okuyanı bir şeyler söylemeye heveslendiriyor.

    Gerçekten de “CHP’den ve yakın çevresinden yükselen Abdullah Gül karşıtı sesler siyasi akıldan yoksun.” Bu çok doğru tespitin bir de Abdullah Gül tarafına bakan yönü var.

    Abdullah Gül’ün Türk siyasetinin ağır abilerinden biri olduğu konusunda hiç kuşkum yok. Fakat o kadar ağır ki Türk siyasetini aşan bir ağırlığı var. Bu ağırlığı Türk siyasetinin terazileri çekmez, terazinin kırılma riski var.

    Her ne kadar ayrılıp kendi partilerini kuran eski ak partililer millet ittifakını oluşturan CHP-İYİ partileriyle uyumlu çalışmaları olduğu görülse bile henüz bir ittifak söz konusu değil, bu sadece siyasal islam kanadı ile milliyetçi ve Atatürkçü kanat arasında eskiden kalma cephelesmenin kırıldığını gösterir. Bir kaynaşma söz konusu değil.

    Ak partide tamamen yok olmaktan geriye kalan eser miktarda özgül ağırlığını da kendi elleriyle yok eden Bülent Arınç son açıklamasında Kemal Kılıçdaoğlu’nu överken bile “benim CHP’de siyaset yapmam söz konusu değil tabi” cümlesi de bu dediğimi doğruluyor.

    Bir tarafta CHP’yi dış güçlerin maşası olmakla suçlayan va devlet kurumu olan DEİK’in kapısını CHP’lilerin yüzüne kapatıp denetleme hakkını gasp eden ak parti, “devleti size teslim etmeyeceğiz” gibi kural dışı söylemlerle de çatışma ortamı hazırlarken diğer tarafta da CHP nin tabanını oluşturan Atatürkçü brokratları uydurdukları örgüte hayali üyelikle itham edip KHK ile memuriyetten men edilirken “ülkemize dış güçlerin müdahalesi var, herkes Ak parti genel başkanına yardımcı olsun” diye açıklama yapan biri CHP’nin cumhurbaşkanı adayı yapılmak istenirse, eskiden kalma cephenin savunucuları ya da KHK’lıların yakınları olan CHP’lilerin “koskoca CHP’de adam yok mu da bir ak partiliyi aday yapalım” demeleri kadar normal başka ne olabilir. Üstelik KHK genelgelerini cumhurbaşkanı olarak imzalayıp bu kapıyı Erdoğan’a açtığı bilindiği halde.
    Küfretmediklerine şükretmek lazım.

    Peki Abdullah Gül’ü Millet ittifakının cumhurbaşkanı adayı yapmak isteyenler bunu başaramazlar mi?

    Bence mümkün.

    Esasında Abdullah Gül cumhurbaşkanlığı süresi dolduğunda aktif siyasete dönüp Putin-Medvedev örneğinde olduğu gibi akparti kongresini erkene alıp başbakan olma hayaline engel olunduktan sonra doğru soluğu CHP’de alabilirdi, sanırım buna kimse itiraz etmezdi, ya da kendi partisini kurup aktif siyasete kaldığı yerden devam edebilirdi. ama o bu yolu seçmedi.

    Tamam, o zaman yapmadı, ama şimdi yapabilir. Deva partisinde aktif siyaset yapabilir ya da gerçekten de ülkesi için bir şey yapabileceğine başta kendisi inanıyorsa o zaman yapılması gereken belli: muhafazakar kesim ile Atatürkçü sosyal demokrat kesimin kaynaşmasını sağlama amacıyla üye olup CHP’de hizmet edebilir bence çok da faydalı olur. sizce de olmaz mı.

    Ama Abdullah Gül bunu yapamaz, çünkü o çok ağır bir abi. Cumhurbaşkanlığından sıradan bir parti üyeliğine düşüremez kendini.

    Bu durumda benim önerim, Türkiye seni kurtarmaz abi, sen devletler arası organizasyonlarda görev almalısın.

  4. Sn. Kılıçtaoğlu’nun işi gerçekten zor; cumhurbaşkanı adayı olmayı istemekle partililerini mi sevindirsin, karşı ittifakın müntesiplerini mi? Ya da millet ittifakı içinde yer alan paydaşlarını mı?

    Yeni sistem, 50+1 oranını zorunlu kılan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi (CHS), ülkeyi içinden çıkılmaz veya zor şartlarda çıkılabilecek bir siyasi çıkmaza sokmuş durumda. Bu, çoğunlukla, siyasi olarak ülkemiz seçmen yapısının üçte ikisi muhafazakar diye tanımlanan kitlenin siyasi tercihlerinden kaynaklı. Muhafazakar görüşlü olarak kendimi tanımlayacağım biri olarak, yakın çevremden de biliyorum; muhafazakar kitle CHP’nin başını çektiği bir siyasi liderliği zinhar kabul etmiyor.

    (Arada bir, AK Partili iktidar dönemlerinde içi boşaltılan, yozlaştırılan manevi değerlerin yeniden nevşü nema bulması ve muhafazakar- dindar kesimin yeniden bu değerler üzerine titremesi için o bilindik CHP zihniyetinin hortlaması gerekiyor gibi düşünmüyor da değil insan(lar), ne çare; 20 yılın sonunda İslam adına titreyen politik kadroların böyle bir siyasi sonuç verebileceğini nerden bilsinlerdi.)

    Kısa yolda sizlere bir şey söyleyeyim mi: İçi boşalan manevi değerlerin hala savunucusu gibi duran muhafazakar-sağ cephe seçmeni, mevcut iktidardan kaçış yolu arıyor ama “Ne yani, oyumu din düşmanı CHP’ye mi vereceğim” diye, millet ittifakına akışının önündeki birinci engel olarak CHP ile Kılıçtaroğlu’nu görüyor. Onların elinden bu argümanı almak gerekiyor.

    Allah var; Sn. Kılıçtaroğlu bu yolda çok mesafe kat etti, partili şahinlere ve tabanına rağmen bir çok yeni söylem ve hatta eylem geliştirdi, sonuç da aldı; buna rağmen hala yaranabilmiş değil. Doğru, bu öyle bugünden yarına olabilecek bir şey değil, bagajı çok dolu ve kirli bir CHP var bu kesimin zihninde. Hem öyle kişisel söylemlerle boşalmıyor bu bagaj, bu daha ilk adımlar ve bir başlangıç. Zamana ihtiyaç var.

    Önceleri de bu minvalde belirtmiştim: CHP -hatta HDP bile-, muhafazakarların ülkeyi getirdiği bu noktadan, bu siyasi sistemden çıkarıp parlamenter sisteme dönmekte ve ülkeye bir iyilik yapmak niyetinde iseler, -kendi nefisleri için- şartsız ve koşulsuz, yine sağ-muhafazakar kesimin eliyle ülkeyi daha güçlü bir parlamenter sisteme -bu şartla- kavuşturmak için Cumhur İttifakın karşısına daha güçlü bir sağ-muhafazakar blokun/ittifakın çıkmasına destek olmalılar. Madem cumhurbaşkanı adayı için “nefsini arındırmış biri” gibi bir şartı var Kılıçtaroğlu’nun, önce o arınmışlığı kendinde gösterip bunu deklare etmelidir.

    Şu olmalıdır belki; CHP ile HDP kenarda durup oluşacak yeni bir sağ-muhafazakar bloka/ittifaka destek vermeli, siyasetini bu yönlü yapmalıdır. Netice itibariyle yüzde 50’nin beşki daha fazlasının parlamenter sisteme dönülsün gibi bir talebi var ama onu buna taşıyacak bir blok hareket henüz oluşmuş değil.

    Belki Kılıçtaroğlu’nun şu anki eylemleri bunun içindir, bilemiyoruz, lakin mevcut siyasi ve ekonomik konjonktürde muhalefetin tek tek değil, bir ittifak hüviyetinde milletin sesi soluğu olması gerekir.

    Demem o ki; Millet İttifakı artık ete kemiğe bürünmeli ve sahaya inmelidir.

    Sizlere bir şey daha söylemiş olayım mı: Bana hala öyle geliyor ki, Millet İttifakını taşıyabilecek, halk önünde onu temsil edebilecek, seçim sonrası, tecrübesiyle devleti hem yönetecek hem de temsil edebilecek bir politik kişi olarak hala aklımda Abdullah Gül var.

    Ne var ki ben de bunu uzun zamandır dillendirmeme rağmen henüz kendilerinin halkta makes bulacak kararlı bir çıkışına rastlamış değilim.

    “Kardeşim, devleti biliyorsunuz, tecrübeniz sabit, politikanın ta en dibinden geliyorsunuz; e hadi ne duruyorsunuz?.. Siyasi olarak düşünmüyor olamazsınız ama en ehemmiyetli olan şey bir “devlet adamı olduğunuzdur”. Sorumluluk almanız gerekir. Bakınız efendim, bir kaht-ı rical içerisindeyiz” . Diye, diyesim geliyor demeyeceğim. Diyorum!

    Ben böyle görüyorum işte.

    • Hasan “Bakınız efendim, bir kaht-ı rical içerisindeyiz” . Diye, diyesim geliyor demeyeceğim. Diyorum!” demiş, elhak öyledir!
      Ama ender beye soracak olursanız piyasada adamdan bol bişey yok, her taraf alternatif lider adayı kaynıyor falan diyor…
      Öyle mi değil mi, bi karar verseniz artık nasıl olur???

  5. 2.SORUMLU
    Şu anki tablonun birinci sorumlusu malum.
    Bana 2. Sorumluyu şöyle deseler Abdullah Gül derim
    Cumhurbaşkanlığını tarafsız şekilde icra etmedi.
    Göstermelik birkaç iade dışında tüm kanunları onadı.
    Kırılma noktalarından biri olan Adalet Bakanına HSYK(şu an HSK) üyelerinin dairesini değiştirme yetkisi veren yasayı onayladığında, gazeteci siz bu yasayı Anayasaya uygun mu görüyorsunuz sorusuna:
    – Ben de Anayasaya aykırı görüyorum. Ancak onayladım. Muhalefet Anayasa Mahkemesine götürüp iptal ettirsin demişti.
    Anayasaya uygun görebilirsin. İse bir şey diyemez.
    Bahsettiğim yasa HSYK üyelerini neredeyse Adalet Bakanın memuru haline getiriyordu. O yüzden Anayasaya uygun deme şansı yoktu.
    Bu şekilde, akla ziyan düzenlemeler yapan çok sayıda kanunu onayladı.
    2018 başkanlık referandumunda da net bir tavır sergilemesi. Ortaya karışık bir açıklama. O kadar.
    Kendisinin red oyu verdiğini, yurt dışında bulunan oğlunun oy kullandığı sandıkta, iki oy olması ve ikisinin de red oyu olması nedeniyle anlayabildik.

  6. sayın koru nun gül aşkı depreşti yine … birde imamoğlu .. yavaş sayı erdoğan dan fazla oy alıyormuş … ne hayaller ama .. millet istanbul da oturmaktan vazgeçecek imamoğlu yüzünden … yavaş ta sayın gökçek e havale edildi .. adama o kadar yükleniyor bi telefon et daaaaaaaaaaaa

  7. Yazının başlığında yer alan A.Gül’ün ismi, yazının içeriğinde hiç geçmiyor ; enteresan !
    Evet, bu konu daha önceki yazılarda da yer almıştı .
    A.Gül; iyi bir insan, ağırbaşlı, dürüst ( Erbakan’ın affı hariç ), çalışkan ve ciddi bir devlet adamı ancak maalesef iyi bir siyasetçi değil!
    Her şeyden önce mücadeleci değil, siyasette çok pasif kalıyor !
    Cumhurbaşkanlığından sonra kenara çekildi , olan biteni sadece seyrediyor !
    Böyle birinin susmaya hakkı yoktur ; ‘ kötülükleri ya eliyle veya diliyle düzeltmek’ zorundadır!
    Susarak seyirci kalması , onu vebal altına sokar ; bunu da kendisinin iyi bildiğini zannediyorum .
    Selamlar, saygılar

  8. “..onu günümüzle barıştırmaya çalışırken hem partisi içerisinden hem de parti üzerinde etki kullanmaya alışık çevrelerden gelen anlamsız eleştirilere muhatap.”
    Tespitler yazardan.
    – millete ittifaktan bir başgan! mı derdimiz?
    – cehape zihniyetini mi önce düzelteceğiz?
    Bize ne ondan bundan? İmamoğlu mu, Yavaş mı olsun başgan?
    Hayır birazda Kılıçdaroğlu yandan kenardan..
    Bağzı! ları anlayamamış ne durumu ne olayı☺️
    *Mevcut sistemde “50+1” alacak!!!!!! Kişi seçilecek******
    *Sonrası için ise ektra larç ekstra larç!!!
    Türkiye de ki tüm insanlardan! İnanç, etnisite, cinsiyet, yaş, durum, mevki ayrımı yapmadan!
    İşsizi fakiri hatta zengini! Çocuğu öğrenciyi kısıtlı (özürlü vb) hepsini düşünmeyi,
    Herkese eşit gözle bakabilmeyi beceren!!!?
    Başa geçer mi geçmezmi bilemem.
    Ondan sonrası,
    O sizin sorununuz!!!
    Becerebilirseniz! bir arada durabilmeyi!
    Devam edersiniz, yoksa sizde gidersiniz☺️

  9. Kavala’yı Sorosçu olmakla suçluyor birileri şimdi de. İyi de bunu mahkemeye niye delil olarak sunmuyorsunuz. Gezi’den girdiniz, casusluğa, oradan 15 Temmuza yapıştınız. Adama suç bulamadınız hepsini birleştirdiniz. Utanmasanız ekonomide becerisizliğinizi de ona yamayacaksınız.

    Daha da önemlisi Soros niye hiç bir mahkemede yargılanmıyor, kırmızı bültenle aranmıyor. Milleti salak yerine koyuyorsunuz ama bize yutturamazsınız. Hadi başka kapıya.

  10. Valla bu muhalefet isterse berat beyi aday göstersin, bu saatten sonra artık akibetleri değişmez:)
    “Millet İttifakı’nın paydaşları, bir sonraki cumhurbaşkanının kendilerinin aday olarak belirledikleri kişi olmasını istiyorlarsa,”
    mebusluktan topluca istifa edip “sineimillete” dönsünler, belki milletin gönlüne girebilirler, yoksa başkanlık seçimin sonucu şimdiden belli…
    A.gül ise bu kısır muhalefet için on gömlek fazla gelir!

  11. Kılıçtaroğlu Helalleşme çağrısını niye yaptığı ortaya çıkmaya başladı.

    Meğer Kılıçtaroğlu Chp lilerin Abdullah Gülü benimsemesi için yapmış.

    Hadi bakalım Chp liler. Samimiyetinizi görelim.
    Eğer Chp Abdullah Gülü aday gösterebilirse samimi oldukları ortaya çıkar.

  12. Evet pandoranın kutusu açılıyor. İsim telaffuz etmeyerek şeytanı azapta bırakan, millet ittifakının istişare heyeti bütün trolleri ve soğanın cücüğünü yiyip, deveyi hamudu ile götürenleri gıcık etmeye devam ediyorlar. Kimler yok boğazına kalkan kılçığı takılmış gibi gıcıktan öksürenler arasında kılıç artığı amiral gemisinin goygoycuları ile büyük laz orotoryosu halinde onu tahrik edin aday olsun, bunun çapı yetmez o olmaz, o hesapçıdır onun adı çoktan unutuldu, şunun devri geçti, bunun sırası gelmedi diyenlerin millet ittifakı üzerinden alınmış kararı açık ettirmeye çalışanlar arasında. Su gibi akışkan ve girdiği kabın şeklini hemen alan MA bile incimad derecesinde ahdini kırıp bozduğu zamandan sonra artık nedamet etmiş durumda. Adayın adı söylenmeyecek seçim kararına kadar bu böyle olacak, propaganda başkanlığı ile pelikan gudikleri kime saldıracağını günlük anket sonuçlarına göre şimdilik ayarlamaya çalışadursun. Millet ittifakı adayı için bir terzi keskinliğinde bir gömlek diken KK açıklaması ile kimin aday olup, seçimlerde cumhur ittifakına karşı ateşten gömleği giyeceğini sarih bir şekilde ifade etmiş aslında: “Cumhurbaşkanı kriterlerimi saymıştım. En önemlisinin altını çizmek istiyorum: Millet İttifakı’nın adayı, nefsini terbiye etmiş biri olmak zorunda. Başkanlığın verdiği muazzam yetkilerle yozlaşmayacak, gücünü hızlıca Meclis’e ve Başbakan’a teslim edecek bilgelikte biri olmalı. Ülkeyi Cumhurbaşkanı değil, Başbakan yönetecek. Bu tarihi adıma ancak nefsine hakim olabilen ve kendinden önce ülkesini düşünen bir Cumhurbaşkanı vesile olabilir.” Teemmel

    • Sebil bey “Adayın adı söylenmeyecek seçim kararına kadar bu böyle olacak,” buyurmuş, elhak doğrudur!
      İyi de önceki seçimlerde de muhalefet aynı taktiği uygulamıştı ve sonuçlarını hatırlıyoruz:)

      “Başkanlığın verdiği muazzam yetkilerle yozlaşmayacak, gücünü hızlıca Meclis’e ve Başbakan’a teslim edecek bilgelikte biri olmalı.”
      Aslında bu tarife uygun bir aday biliyorum ben, hatta eskiden meclisteki tüm partilerin desteğiyle cb bile seçilmişti, tecrübeli yani…
      Ama bu nefis meselesine pek belli olmaz yani; kafanıza anayasa kitabını yediğinizde anlarsınız ne demek istediğimi:))))

  13. İhsanoğlu CHP +MHP (bugünkü iyipartide o zaman MHP deydi)+16 parti adayıydı.öyle 38 aldı.ince sadece CHP adayıydı 30 aldı.Kemal bey kendi aday olmak için çalışacak kampanya ya başladı zaten.Anketlerde kesin kazanacak noktaya gelirse aday olur.Gelemezse ya Ekrem bey ya Mansur bey aday olur.Mansur beyin Hdp den firesi olur ama MHP nin çoğu Mansur beye kayar.ekrem bey CHP iyiparti Hdp nin hepsinden güle göre çok oy alır.

  14. DERDİM AŞKIM GÜLÜM BENİM:)))

    Bazen devirler değişir içinde yaşayanların haberi olmaz. Liyakatsizliği lakaytlığının önüne geçmiş geleceğin başbayanı yüzünde rabbiyessir gördüğü, gençlere bedava bira dağıtmakla meşhur buşoncu imamoğlunu öne itmek istemişti de kılışdaroğlu otursun oturduğu yerde meailnde bir söz itmişti.

    Eski çamlar çoktan yandı, sağdan aday arama günleri muhalefetin iktidara gelme ihtimali olmadığı günlere ait bir modaydı. Şimdi biden destekli, avrupa kurma köstekli adaylar moda. Orman masalında olduğu gibi, her seçimde kaçan kılışdaroğlu ben! ben! diye ortada gezmesi boşuna değil.

    Beyhude aday kim daha iyi olur diye ortada gezmeyiniz, 2023 cumhurbaşkanımız kılışdaroğludur, beklentisi olanlar kapısında şimdiden kuyruğa girebilir.

    • günler ne kadar da hızlı geçiyor, bu gün cuma olduğunu, cuma mesajı eksik kaldığını unutmuşum.

      CUMA MESAJI

      Cuma tövbe günüdür
      Nice günah örtülür
      Açar Rabbin gülüdür
      Cümleten Cumamız mübarek olsun

      Diren diril her Cuma
      Kabe Kudüs kol kola
      Selam der İstanbul’a
      Cümleten Cumamız mübarek olsun

  15. CHP’nin Kılıçdaroğlu’nu aday göstereceğini sanmıyorum. CHP istese bile “bir hesap adamı olduğunu” söylediğiniz Kılıçdaroğlu’nun kendisinin de aday olmak isteyeceğini sanmıyorum. Mansur Yavaş ve İmamoğlu gibi şu andaki anketlerde de Erdoğan’ın önünde görünen adamlar varken hesap adamı birisi bu alternatifleri zaten gözden uzak tutamaz. Geçmişte bu yarışa girebilecekken girmeyip İhsanoğlu ve İnce’yi aday göstermiş birisinin şimdi kendini aday olarak göstermesi de zaten uzak bir ihtimal. Yavaş ve İmamoğlu’nun ikisi de sağ seçmenden oy alabilecek adamlar.

    Abdullah Gül’e gelince;kendisinin mutlaka konuşması gereken şu hengâmeli zaman diliminde çıkıp da ortaya güncel konulara,memleket meselelerine,iktidara dair ciddiyet arzeden hangi bir eleştirisine rastlayabildik? Biz Abdullah Gül’ün şu anda ne düşündüğünü kestirebiliyor muyuz? Muhtemelen bazı rahatsızlıkları var ama onları kamuoyuna açıklama cesareti yok.

Yoruma kapalı.