Cinayetler, suikastlar, soru çalmalar.. ‘Olağan şüpheliler’ olmasa halimiz haraptı…

18
Reklam

Yakın ailemde artık sınavla işi olan tek kişi kalmadı; çocuklarım yaşlarını başlarını aldılar. Ancak bir süre sonra torunlar yarışa katılacaklar. Bu sebeple bile KPSS sınavının iptaliyle sonuçlanan soru skandalını derin bir endişeyle karşıladım.

Büyük oğlum sınav mağdurudur.

İlkokulu bitirdiği yıl katıldığı Anadolu lisesi sınavı sorular çalındığı için iptal edilmiş, gereksiz bir ikinci sınav sıkıntısı yaşamak zorunda kalmıştı. Liseyi bitirdiği yıl ise, iyi hazırlandığı üniversite giriş sınavı, bir gün önce sorular çalındığı gerekçesiyle ertelenmişti.

KPSS sınavına giren gençlerle ailelerinin şimdi yaşadıkları ruh bunalımı bu sebeple hiç yabancım değil.

Devlet gemisi kolay batmaz, ancak sınav heyecanı yaşayan gençler ve aileleri nezdinde uğradığı itibar kaybı onu batmış olmaktan beter hale getirir.

Sınavı kimin hangi amaçla çaldığı polisiye bir vakadır; bu tür olaylarda önemli olan devletin güvenilirliğinin zedelenmesidir ki, bunun getirdiği kaybın telafisi hayli zordur.

Bereket geçmişte yaşanmış benzer olaylara konulmuş hazır bir tespit var, aranan suçlu ‘olağan şüpheliler’ arasından hemen bulunup ilan edilebiliyor. ‘Yanlı’ ve ‘farklı yanlı’ medya mensuplarına göre, bu son olay da ‘FETÖ işi’ veya FETÖ gibi -hatta onun yerini alma çabasındaki- bir ya da birkaç cemaat ile tarikatın cürmü…

AK Parti iktidarının en başında, daha henüz o sıralar ‘cemaat’ diye bilinen yapıyla irtibatlı bilinmenin devlette görev alamamak için yeterli sebep sayıldığı bir dönemde işlenmiş bir siyasi suikastın ‘FETÖ’cü çete’ tarafından işlendiğine inanılan bir ülke burası…  

Reklam

“Nasıl olur?” diye sorulması bile kaşların çatılmasına sebep oluyor bu ülkede.

Daha da ötesi, cinayeti işledikleri şu yakınlarda suçüstü yapılmış gibi ayan beyan belli halen gelen grubun taban tabana zıt özellikleri bile görmezden gelinebiliyor.

Bunun için de, infaz talimatı verdiği anlaşılan grup liderine daha önce hiç bilinmeyen ve adamın üzerine de oturmayan özellikler atfedilmesi yetiyor.

Çantasından seccadesi eksik olmazmış… Arapça bilir, Kur’an tefsiri yaparmış… 

Yıllar önce, AK Parti iktidarının o suikastın fail veya faillerini yakalama konusunda sergilediği aczi sorgulama ihtiyacı duyduğumda, daha önceki bir dönemin sorumlularından biri, bana, suikastın üzerine gitmesi beklenen devlet görevlilerinin, failler ile korumakla görevli oldukları devlet arasında irtibat kurulmasından çekindikleri için böyle davranmış olabileceklerini söylemişti.

Yeni gelişme önceden böyle uyarıldığım için beni hiç şaşırtmadı.

Duvardan sökülecek tek bir tuğlanın duvarın yıkılmasıyla sonuçlanabileceği tespiti, devlet için -ve tabii devletin itibarının zedelenmemesi konusunda titizlik gösterdiğine inanmamızı bekleyenler için de- cinayet ve suikastların faillerinin yakalanmasından daha önemli bizde.

Zaten bu sebeple, 1990 yılında Prof. Muammer Aksoy ile başlayan ve yakın zamana kadar nice aydının hayatlarını siyasi suikastlarda kaybetmelerine yol açan bir düzineden fazla suikast olayı ile failleri meçhul kalmış sayısız cinayet bu ülkede gerçekleşebildi.

Reklam

Oğlumun yedi yıl arayla -AK Parti iktidarı öncesinde- girdiği iki sınavın başına gelenlerin sorumluları bulundu mu?

Galiba üzerlerine fazla gidilmediği için bulunmadı.

Ancak daha sonra, AK Parti’nin iktidara gelmesi ve o sıralar ‘cemaat’ diye anılan yapının farkına varılması ile birlikte, pek çok sınavdan duyulmaya başlanan şaibelerin üzerine, olayların hepsi ‘olağan şüphelilere’ mal edilerek gidildi.

Hırsızlıkların hiç değilse bazısı, tarikatsal bağlantılar sebebiyle değil de tamamen duygusal sebeplerle -para kazanma hırsıyla- yapılmış olamaz mı? Suçlananlar ve bu yüzden yargılanıp ceza alanlar hakikaten hırsızlık yapanlar mıydı?

Belki. Belki de değil.

Çünkü ülkemiz için kanaat hakikatten çok daha önemli.

KPPS sınavı ile, eğitim hayatları geride kalmış devlette görev almak isteyen genç insanlar bunu sağlamalarına yarayacak bir sonuca ulaşmanın peşindeler. Devlet, son sınavın sorularına hakim olamayarak, bazı soruları önceden öğrenmiş birileri olabileceğini akla düşürmüş oldu.

Daha önce aynı sınava girmiş ve başarılı olamamış yüz binlerce gencin adalet duygusu bu olayın ortaya çıkmasıyla yerle bir olmuş mudur?

Sınavın iptal edilmesi, sınava girip ter dökenlerin gerçek ortaya çıkınca bozulan ruh hallerini düzeltmeye yarayacak mıdır?

Her iki sorunun da cevabı belli.

Cevabını en fazla merak ettiğim sorular ise yukarıdakilerden farklı.

Onları da sizlerle paylaşıyorum: 

Sınav soruları sınava girmeden önce kendilerine iletilmiş ve o sayede hakları olmadığı halde eğitim kurumlarına ve üniversitelere girme, devlet memuru olma şansına kavuşmuş olan kişiler, hayatlarının daha sonraki dönemlerinde nasıl insanlar oldular?

Başkalarının haklarına el uzatan, kendisine ait olmayan, hak etmediği şeyleri hak gibi gören birer varlığa dönüşmüş olabilirler mi?

Akademik hayatta, devlet kademelerinde, siyasette, değişik alanlarda sınav hırsızları sayesinde önü açılmış ne kadar kişi vardır ve onlar sonradan bulundukları yerlerde nasıl davranmaktadırlar?

Çalınmış sorulara erişimi bulunmadığı için kendilerini geride bırakılmış, hakları ellerinden alınmış hisseden gençler üzerinde bu olayların ne gibi bir etkisi olmuştur? 

Ve son sorum: 

Ülkenin bugün karşı karşıya kaldığı sorunların çözülemez olmasında, sıkça meydana gelmiş soru hırsızlıklarının payı ne kadardır?

Jürili yargı sistemlerinde, sanık hakkındaki iddialarını birbiri ardına sıralayan savcı, sözlerini “Diyeceklerimi bu cümleyle bitiriyorum” gibi bir ifadeyle [Amerikan filmlerinde “I rest my case” denilerek] sona erdirir.

Benim de yazımın burasında aynı cümleyi tekrarladığımı farz ediniz.

ΩΩΩΩ

Reklam

18 YORUMLAR

  1. Mülakat!
    Ö ile L ile K ..başlayan sınav sistemi!
    ÖSYM gibi bir kurumun sanırım var oluşu (tan konuya vakıf değilim bu konuda).
    ….
    Bunlar hep sorunsa, kaldırılsa ya!!!
    Kaldıramazlar😊.
    Örnek, diyanet bakanlığı kurulsa!…
    RTÜK yerine nerdeyse tamamen TV yi kapatan ve ceza kesileceği kanunla belirtilen! Kurallar konsa!!!
    Sihalarımız yeter! Orduyu🤗😊🤗😂😂😂😂
    O kadar da değil yani. (Paralı asker diyeceğim ama…).
    Yoksa,
    Çaldı çırptı ihaleyi ona değil buna verdi..
    Onlar aslında terörist değil uzantısı uzantısı🙁
    Vergi kaçıran yok! Bu vergiden kaçınma kaçınma!😯
    Yaaa, nolcek İngiliz almış cetveli şurdan elli metre kesmiş!!! Eeee
    Şurda 50 +1 gramda sen tartıversende götürmeden çadırın içinde veriversen gari🙁🙃

  2. Giderayak yaşanmamış rezalet kalmasın tadında günlerden geçiyoruz,
    satılmadık yer kalmamıştı,
    yapılmadık israf ta.
    harcanmadık para da.
    onlar o makamlara layık oldukları için gelmediler ülkesinin bir ahlaki çöküş yaşamasına şaşırmamamız lazım ama bu denli büyük bir çöküş karşısında insan yine de bir inanmazlık yaşıyor maalesef. saklanmış gerçekler, makyajlanmış rakamlar, hasır altı edilmiş skandallar ortaya çıkınca ne yaşayacağız bakalım? dış güçler hikaye, devede kulak, asıl din istismarcısı, dinbaz yobazlarlardan geliyor bütün tehlike.

  3. 2010-2015 yılları arasında ÖSYM’nin kozmik odası olarak bilinen soruların hazırlandığı birime alınan kişilerin tamamının FETÖ üyesi olduğu ÖSYM itirafçısı soruların nasıl dışarıya çıkartıldığını şöyle anlatıyor:
    “ÖSYM Başkanlığı Soru Hazırlama ve Güvenliği Daire Başkanlığı’nda elektrik ve elektronik mühendisi olarak sistem yöneticisi görev yaparken, 1 Eylül 2016’da yayınlanan KHK ile ihraç edildim. Bu konu ile ilgili dün (14 Aralık 2016) savcı refakatinde ÖSYM Başkanlığı’nda sınav sorularının ne şekilde alındığı ile ilgili samimi olarak yer gösterme yaptım. Şimdi detaylı olarak bildiklerimi anlatacağım.
    Abim Bekir Akçelik, ODTÜ Tarih Bölümü mezunu. 2012-2013 yılları arasında yaklaşık 6 ay süreyle eski milletvekili olan ve ‘FETÖ’ kapsamında halen cezaevinde olduğunu bildiğim İlhan İşbilen’in danışmanlığını yaptı. Lisedeyken Gülen cemaati ile tanıştım. Birkaç kez şu an yerini hatırlamadığım Erzurum’daki cemaat evlerine gittim. Erzurum Fen Lisesi’nden 2007’de mezun oldum. Mezun olduktan sonra ÖSS’ye girdim. ODTÜ Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Bölümü’nü bitirdim. 2007’de üniversiteye başladım, 2012’de mezun oldum. Üniversitede bulunduğum süre zarfında 5 yıl boyunca yine cemaate ait olan birkaç evde kaldım. ODTÜ’de okuduğum ve bölüm zor olduğu için ev abiliği yapmadım. İleride beni tanımamaları için evde kalanlarla sosyal ilişki kurmadım. 2012 Temmuz’da mezun olduktan sonra iş arayışına başladım. Bu sırada cemaatten olduğunu bildiğim ancak tanımadığım 40 yaşlarında bir erkek şahıs telefonla aradı. Balgat’ta görüşme yapmak istedi. Kabul ettim. Buluştuk, bana iş konusunda acele etmememi biraz beklememi söyledi.
    Bu şahıstan iş konusunda netice alamayınca, TÜBİTAK’a siber güvenlik araştırmacısı olarak başvurdum. Kabul edildim. 2012 Ekim ayı gibi TÜBİTAK – SGE Ankara yerleşkesinde işe başladım. İşe başladıktan kısa süre sonra Kağan isminde gerçek ya da kod adı olup olmadığını bilmediğim kişi ile tanıştım. Evime gelmeye başladı. TÜBİTAK’ta çalıştığım beş ay boyunca görüştüm. Bu görüşmelerde Kağan’la Fethullah Gülen cemaatiyle alakalı sohbetler yaptık. 2012’deki KPSS’den yüksek puan aldığım için Kağan bana ÖSYM Başkanlığı Uzman Yardımcılığı için açtığı ilan olduğunu ve buraya başvurmamı söyledi. Konuyu araştırdım, 2013 yılı başlarında ÖSYM’ye başvurdum. 2013 yılı Mart ayı gibi ÖSYM’de uzman yardımcısı olarak göreve başladım. Burada göreve başladıktan kısa süre sonra cemaat abisi olan Kağan beni Mahir kod adlı Bekir Şimşek ile tanıştırdı. Şimşek’le cemaat hakkında sohbetler yaparken bana, ‘ÖSYM cemaat için önemli bir yer. Cemaatçi olduğunu gizle. Kimseye belli etme. Bunun için namaz kılma, oruç tutma’ dedi.

    Bekir Şimşek’in dediklerini yapmaya çalıştım. Ancak buna rağmen orucumu tuttum. Şimşek’le tahminen 3 yıl kadar görüştüm. 2014 yılı başlarında Şimşek’in evinde ÖSYM Bilgi İşlem Daire Başkanlığı’nda görevli olan ancak Soru Hazırlama ve Geliştirme Daire Başkanlığı’ndaki odayı kullanan Süleyman Salın ile görüştüm. Süleyman Salın’ın 10 yıldır ÖSYM’de çalıştığını biliyordum. Ancak cemaat ile bağlantısını burada öğrendim. Şimşek, kendisinin Salın ile irtibatlı olduğunu ve Salın’la uyum içinde çalışmamı söyledi. Salın’ın dediklerini yapmamı istedi. Ben de kabul ettim. Daha sonra Şimşek’in evindeki sohbetlerde bana ‘2014 KPSS cemaatimiz için çok önemli’ dediğini çok iyi hatırlıyorum.

    Süleyman Salın, 2014 başlarında sistem yöneticisi olduğu için benden sanal sunucu kurmamı istedi. WSUS adlı sanal sunucuyu kurdum. Sanal sunucuyu kurmamı istemesindeki amacı sınav sorularının sır cihazına yüklendiği sırada, yüklenen dosyaların ProNMS yazılımı aracılığıyla bir kopyasının da WSUS’a atılmasını sağlamaktı. WSUS’a atılan soruların bir kopyasını almadım. Bir kez Süleyman Salın’ı içinde sınav soruları olduğunu düşündüğüm CD ile odadan çıktığını gördüm. Süleyman Salın, Soru Hazırlama ve Geliştirme Daire Başkanlığı’nda ortak olarak kullandığımız A-2009 numaralı sistem yöneticisi odasına genelde öğle arası geldi. Soruları da bu sırada aldığını düşünüyorum. Salın, sınav sorularını WSUS adlı sanal sunucudan alarak Fethullah Gülen cemaat abisi olan Bekir Şimşek’e götürdüğünü düşünüyorum. Korktuğumdan dolayı itiraz edemedim.

  4. etme bulma dunyasina hos geldiniz. burada gercekler disinda hic bir sey gecerli degildir. i rest my case…

  5. Hırsızlar içerdeyse kapı kilit tutmaz.
    Kriptolar hala varlığını sürdüyorsa bu ülkede olağan şüpheliler herdaim onlar olcaktır.
    Şimdiye kadar yaptıkları, yapacaklarının teminatıdır.

    Zaman gazetesi yazarı Ahmet Dönmez bu olayı ayan beyan etmişti. Yazı dizilerinin birisinde;

    Kesin konuşuyorum, evet.
    “Çünkü ‘soru çalma’ iddiaları gerçek, biliyorum.
    “Bilen başka binlerce insan gibi…
    “Geç de olsa öğrendim.
    “Daha önce ilk duyduğumda ben de bunu bir kaç düzdânenin marifeti sanmıştım.
    “Peki beni bugün bunun sistematik bir irtikap olduğu noktasına ne getirdi? diyerek kendisine ulaşan yurtdışına kaçmış kripto imamlar, itirafçıların ifadelerine yer veriyordu.
    ve ekliyordu;
    Cemaatin yüzde doksanının bunları bilmiyor oluşu, yeni yeni öğrenmeye başlayışı veya duyduğunda inanamayışı, bu işin yapılmadığının kanıtı değildir. Cemaatin dual yapısının kanıtıdır. Küçük ama çekirdeği teşkil eden, Hareket’in geri kalanından ayrışmış, bambaşka gündemleri olan ve yapıp ettiklerini en başta da cemaatin bu geri kalan diğer büyük parçasından gizleyen bir başka yapılanmanın kanıtı… diyordu.
    Aslında cemaati Ay’a benzetiyor. Dünyadakiler Ay’ın herzaman kendilerine bakan kısmı görürler. Arka kısmını hiç görmezler.

    • !!!!Cemaatin yüzde doksanının bunları bilmiyor oluşu, yeni yeni öğrenmeye başlayışı veya duyduğunda inanamayışı, bu işin yapılmadığının kanıtı değildir. !!!
      Ne guzel degilmi ?
      %. 90 icerde %10. Disarda
      İste sikinti bu adaletsizlik bu . Kul hakki bu
      Bunu ıdrak etmek onemlı
      Yoksa dıgerı cok kolay
      Ya vebalı!!!

  6. KPSS bunun ilk ayağı.

    Başkanlık sistemine geçişle birlikte liyakatin kaybolduğunu ve hiçbir bürokratın hesap verme sorumluluğu bulunmadığını, “Devletin bütün bürokratları biliyorlar ki bir takım hatalı ve yanlış uygulamalar yaptıklarında kendilerine hesap soracak ve onları denetleyecek bir mekanizma yok. Dolayısıyla kafalarına göre takılmakta özgürler…”.

    Yaşanan çürümüşlük halinin, devlette liyakatin, kalitenin buharlaşmasının bir sonucu olduğunu, “Eğer iktidarlar ‘hesap verilebilirlik’ kriterinden muaf hale gelmişlerse, o toplumda kirlilik ve çürüme kaçınılmazdır.”.

  7. Vah vah Ülkeme vah vah.
    Adelet yerlerde sürünüyor böyle bir ülkede huzur olurmu.

    Ülkeyi bölen dış güçler değil “adam bizden” lafı bölüyor.

    Adam bizden ne oluyor. Diğerleri Dış mihrak Çoçuğumu? Bu ülke çanakkale savaşınada katıldı ; Türkü ,kürdü, lazı, çerkezi, alevi, sünnisi bir arada bu ülkeyi savunmuşlardır.

    Vatan borcunu yerine getirilirkende kimliğine bakılmıyor; Ama sınavda “Adam bizden”.

    Peki mülakat şaibesi ne olacak?

    Reis kimdir gibi garip garip sorular?

    ‘Bu şaibenin altından kimse kalkamaz’ tepkileri sonrası KPSS iptal edildi. Sınavın iptali gerekli bir adım olarak olumlu karşılansa da adaletsizliğe yol açan asıl problemin mülakatlar olduğu hatırlatıldı. ‘Sınavdan geçen mülakatta eleniyor. Emekler, hayaller çalınıyor. Kayırmacılık ve ayrımcılık aracına dönüşen mülakat uygulamasına neşter şart’ çağrıları yükseldi.

  8. GAYYA KUYUSU
    Başlıktaki tabir yani gayya kuyusu cehennemin dibi için kullanılıyor.
    Daha önce zikretmiştim. Her şeyini anne babasının köyüne varıncaya kadar öğrendiğim öğretmen YK(ben değilim) görev yaptığı ilin girişinde aracıyla seyir halindeyken lise çağlarında bir kızımız tarafından durdurulur.
    Kızımız kendisine 50 TL vermesi halinde istediğini yapabileceğini beyan eder.
    Öğretmenin cebinde 250 TL vardır.
    50 TLsini kendisine bırakır. Kızımıza 200 TL verir ve “senden tek isteğim yoluna dosdoğru gitmen” der.
    Nereli olduğunu sorduğunda kendi ilçesinden bir köy söyler.
    Neden bu yollara düştüğünü sorunca “ailesinin sevdiğine vermediğini” söyler.
    Öğretmen kızın ailesini ve sevdiği çocuğu bulur ve nikâhını da yaptırır.
    Öğretmen şu anda “terörist” yaftasıyla cezaevindedir.
    Bu olaylar nedeniyle eşinden boşanmış ve dizlerinden çok ciddi ortopedik sorunlar da yaşamaktadır.
    Bahsettiğim kızlarımıza;
    “20 lira da, 25 lira da olmaz mı?” diyenler vatansever olacak, bu öğretmen terörist olacak öyle mi?
    “Bu ülke batar mı?” sorusu sorulamaz.
    Batmış, batmış.
    Hem de cehennemin dibi olan gayya kuyusuna kadar gitmiş.

  9. Devlet niye var.
    Madem bir ülkenin ta başta hakedene ve çalışanları ayıklayacak sınav sistemi hakkaniyetsiz işletiliyor, fazla söze gerek yoktur.
    1970 den beri tanik olduğum merkezi sınav sistemi zaman zaman duyulan şaibelerle iptal edilmiştir.
    Son zamanlarda,sosyal medya ve internet sayesinde bazı şaibeler daha kolay tespit ediliyor.
    Belkide,bizim bilmediğimiz nice yolsuzluklar duyulmadan olmuş bitmiştir.
    Bir zamanlar Ankara fen lisesi vardı ve hep ilk dereceler oradan çıkardı.
    Bir ülkenin vatandaşları hep bir dayı arayışı içinde ise o ülkede tuz çoktan kokmuştur.
    Her konuda liyakatsizlik liyakat haline gelmiştir.
    Gerçek liyakatlılar o ülkede yaşayamama ve ilk fırsatta uygun bir ülkeye kapağı atma peşine düşerler.
    Her konuda çürümüşlük had safhada.
    Ülkede,herşey bununla orantılı olarak, bütün alanlarda bozulmuştur.
    Ta başta adıl sınav yapamayanlar veya yapmak istemeyenlr ülkelerine en büyük kötülüğü yaparlarlar.
    Sorumlu bellidir.
    Yetkili kimse sorumlu o dur.
    Kendi dışında olağan şüpheli yaratmak,hedef şaşırtmadır.
    Senin görevin ne.
    Sen ne için maaş alıyorsun.
    Maaşlı bekçi tutan adamın evi soyulduğunda,bekçi hırsızlar yaptı deyıp işin içinden çıkması gibi.
    İhmali suç diye birşey var.görevi gereği ,görevini yapmayanlar için.
    Aslında toplumun her kesiminde var olan suçlular suçsuz,suçsuzlar suçlu dur şüphesi doğar.
    Devlet ,adaleti tesis edemezse veya etmezse başta yöneticiler o makamlara liyakatsiz getirilmişlerdir.
    O liyakatsizlar ise varis olarak kendilerine benzeyenleri birakmak isteyeceklerdir.
    Ülkenin geleceği olan gençleri,ülkesinden soğutacak başka ne olabilir.
    İyi işler becerecek gençleri cezalandır,dayısı olanları ödüllendirdiğin ülkeden ne beklersin.
    İlk düğme yanliş iliklenmiş.
    Sınav dan sonra mulakata dört beş katı aday çağırarak kendi yandaşlarını bulma ihtimallerini artırma.
    Sınav ne kadar güvenli sorusu da cabasi.
    Daha önce katsayı zülmü ile milyonlari gayretleri heba edildi.
    Şimdi,bazıları günümüzdeki yanlışlıklar üzerinde tepinirken o zaman o büyük haksızlığı alkışlıyorlardı.
    Herkes kendi cenazesine ağladığı sürece,firsat eline geçen ,sıra bende diyecek.
    Başarılı gençlerin ,ülkemizde bize yaşam alanı yok dediği ülkeden kimseye hayır gelmez.
    Gençler ,idarecilerinin adaletine,hakkeniyetine güveni kaybettiği an kaçacak yer arayacaklar.
    seçkinleri gidecek,gidemeyenler istemeden kalmaya devam edecek.
    Enseyı karartmamak lazım ama bütün kötülükleri yaşadıktan sonra yeni bir sayfa açılır mı.
    Eğer içe çökmezse ,kendi küllerinden dırılır.
    Karanlığın en kesif olduğu andayız umarım.
    Gerçek sorumluların cambaza bak taktıklerinden gina gelmedi mi.
    Gerçek sorumlular kendi çalip,kendileri oynuyor.
    Üzerlerine hiçbir şey yapışmıyor.
    Ellerindeki müthiş medya gücü ile halkı farklı mecralara yönlendiriyor aldattıklarını sanıyorlar.
    Bütün kesimlerin gittikleri bu yanlış yol bizi selamete çıkarmaz.
    Herkesim geçmişten beri yaptıkları hataları başta bir ikrar etsin artık.
    Belki ondan sonra bazı şeyler düzelmeye başlar.

  10. Maalesef ulkenin bugun karşı karşıya olduğu sorunların baş musebbibi :
    1 Yeteneksiz beceriksiz sol siyasilerin çözüm üretemeyip bizleri mufafazakar iktidarlara
    teslim etmesi
    2 Muhafazakar siyasilerin İslamı kulanarak halkın safiyane duygularını kullanarak kendi çıkar ve ikballeri için herşeyi mubah görerek , SOYGUN , KUL HAKKI YEME , ADALETİ YOK SAYMA , gibi her naneyi yiyerek ülkeyi bu hale getirdiler.
    Tabi bizler umarım akıllandık , umarım bir daha din iman bezirganlarına aldanmayız.

  11. SINAV SINAV MIDIR

    Son sınavlarla ilgili en belirgin özellik kör parmağım gözüne şeklinde yapılmış olmasıdır. Yani birileri sınavda yaptığı yolsuzluğu örtme amacı gütmeyi bir tarafa hemen ortaya çıksın amacındaymış. Sonrası, sonrasını gördünüz işte çok takipçili trol ordusu önceden hazırlanmış mesajlarla “memleketi bitirdiler” propagandasına giriştiler. Bu en başta akpartiye yapılmış bir komplodur. Biden çetesi 2023 te iktidarı alacak ama ülke galiba perde gerisindeki bir şer odağına teslim edilmeye doğru gidiyor.

    Yukarıdaki düşüncem genel bir kanaat, zira soruların çalınma şekli söylediğim ve herkesin gördüğü gibi olayın komplo olduğun doğruluyor. Tabi bu hali ile bile şer odaklarının işine yarayacak. Bu arada fetö ye karşı yöneltilen soruları çaldınız suçlamasında kapanıverdi. Zira bak biz yokkende çalınıyor diyecekler.

    Türkiyede tarih bitti, bu yüzden asıl anlatmak istediğim konuya geleceğim. Yıllar yıllar önce Denizli ye gitmiştim. Yaklaşık 30 yıl önce. Pamukkale ye çıktığımızda, Tiyatro yapılarına doğru çıkmak istediğimizde zebani kılıklı bir deveci yolu kesmiş grup halinde olmayan turistlerden zorla para alıyordu. Genç bir çift para vermeden geçip giden bir sürü insanı göstererek para vermek istemiyordu. Pis adam kızcağızın kolunu yakalamış birakmıyordu. Bu da yetmez gibi ağza alınmadık küfürler yağdırıyor, turistleri tehdit ediyordu. Gariban öğrenci olmamız ve yabancı ortamda olmamız nedeniyle müdahale edemedim. Hemen 20-30 m aşağıda bir minibüs dolusu polis vardı. Arkadaşlarıma şikayet edelim falan dedim. Onlarda “Onlar ortaktır bir şey çıkmaz, kaç yıldır bilmiyorlar mı sanki bu adamın haraç topladığını” diye engellediler. Yıllarca o iki turistin çaresizliği, uğradıkları taciz hakaret müdahale edememem nedeniyle içime dert oldu. Aynı olay şu anda galata kulesinde yaşanıyor. Şişhane tarafından galata kulesine girişteki sokağın başında pusuya yatmış ürkütücü tipte bir grup ellerinde darbuka vesaire ile gelen turistleri çembere alıp bağıra çağıra taciz ederek para istiyorlar. İnanın öyle müzik gurubu falan değil ağızlarının içine girecek şekilde yapışıyorlar ve kaçmaya çalışan turistleri bağıra çağıra aptala ederek çocuğunu eşini bu çemberden kurtarmak isteyenlerin paralarını alıyorlar. Ülkem adına utanç içinde kaldığım bu taciz yıllardır sürüyor ve istanbulun en merkezinde bu çirkinliğe kimse dur demiyor. Milyonlarca dolar verip kalkındırmaya çalıştığımız turizmimiz bir iki kendini bilmez tarafından heba edilirken yetkililerde tv ye çıkıp turizm yolu vs diye üst perdeden ahkam kesiyor. Nasıl bu mekanlar bu kadar kendini bilmezlerin insafına bırakılabilir, bir tane yetkili yok mu? Lağvetsinler turizm bakanlığını kardeşim, bir deveciyi getirsinler başına.

  12. Ben bu soru hırsızlığına ina miyorum. Kendi adamlarını yerleştirecekler dikkat dağıtmak için seneryosu önceden hazırlanmış filimi sahneliyaçekler.

    • Hayret yaa! inanmıyormuş. Fatihin yukarda isim vererek aktardıklarındaki sizin pensilvanya cemaatinin elemanları değilmi. Suç işleyip yurt dışında kaçamayanlar. Sizin Amerikada rahatınız iyi.

  13. TED Kolejinden dereceyle mezun olmuş, keza hukuk fakültesine de dereceyle girmiş ve dereceyle mezun olmuştu , arkasından hakimlik sınavına girdi , yüz üzerinden 95 puan alarak hakimlik stajına başladı.
    Bir yıl süren mükemmel bir stajdan sonra mülakata aldılar.
    Eveeet ve mülakatta kaybetti!
    Bu , benim çok samimi bir arkadaşımın kızı idi .
    Başka sorum yok, sanık sizindir !

  14. “…mensuplarına göre, bu son olay da ‘FETÖ işi’ veya FETÖ gibi -hatta onun yerini alma çabasındaki- bir ya da birkaç cemaat ile tarikatın cürmü…” diyerek herkes gibi yazarda malumu…
    Her neyse..
    Her nassı olmuşsa olmuş! ama, bitmemiş!!!
    Şimdi zehir hafiye dış güçler işinden iç güçler kısmısını da bırakalım Nurdan hn ekleme yaparak çözüme katkıda olur belkide 🤗.
    Görevden alınan nereliymiş, kimmiş, tarikat marirak bağlantısı varmıymış…
    Şu trolleri sakın engellemeyin…
    Lütfen..

    • Hafiye Kardeş, 🙂(ELHEMDULLILAH 71 yaşindan sonra hafiyelerlede Gardaş olduk ) Benim yorumlarım delilli isbatlı olduğu için yayınlanmiyor.
      Neyse ben bu işi isim değiştirip Twitter de halletmeye karar verdim.
      Yalnış anlaşılmasın.
      İsim değişikliğinin sebebi korku değil, mâlum bizdeki Troller ve ÜŞKAĞATÇI erkekler.
      6 ay Twitter kullandım vaktimi trolleri şikayet edip engellemek. ÜŞKAĞATÇI laride ivşa etmek için harcadım.
      Aslında şimdide pek araştırmaya gerek olmiyor. Sağ olsun 2012 ye kadar hem Erdoğan hemde onun birinci Avukatlari olan Cemaatın gazetecileri ile uğraşiyordu 2012 den sonra cemaatın gazetecileri Rubinin yazdıkları abartısız gerçekleşınce
      Rubini yakasını bıraktılar. Rubin 2014 ten bu tarafa camatçılara atılan iftiralaride açığa çıkariyor. Yani yalanliyor.
      Bizimkilerin tavşana kaç taziye tut oyunlarinin perde arkasıni açıklayip kendi devlet yetkililerini 2004 ten bu tarafa yaptığı gibi uyarmaya devam ediyor.
      Hakikatten Rubin muthiş bir araştırmaci yazar.

  15. Çok güzel sorular sormuşsun Fehmi bey aslında aynı soruları mülakat içinde değerlendirebilirsiniz

Yoruma kapalı.