You are currently viewing Cumhurbaşkanı seçimine partiler liderleriyle katılırsa.. seçim sonrası cümbüşe hazır olun…

Cumhurbaşkanı seçimine partiler liderleriyle katılırsa.. seçim sonrası cümbüşe hazır olun…

Seçime hangi partilerin girebileceği konusunda önem taşıyan verileri Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tutuyor; ancak oradan gelen listeyi gözden geçirip son şeklini vermek Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) görevi.

Başsavcılık YSK’ya listeyi göndermiş; o da bu konudaki açıklamayı yarın yapacakmış…

Aklı başındaki herkesin umudu, açıklanacak listede İYİ Parti’nin adının bulunması…

MHP anlaşılabilir sebeplerle İYİ Parti’nin yer almadığı bir seçim arzusunda; MHP yönetiminde yer alanlar bu arzularını ifade etmekten geri durmuyorlar. AK Parti’den de, herhalde ‘stratejik ortak’ hatırına, “Katılamasa daha iyi” anlamına çekilebilecek açıklamalar geliyor.

Yetkili ağızların “Kuralları değiştirecek ve bunun için yasa çıkaracak değiliz”dedikleri duyuluyor.

Geçmiş ve bugün

Oysa, Ak Parti’nin kendisi de, geçmişte, hukuki ayak oyunlarıyla, seçim yarışının dışında tutulmak istenmişti.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başvurusuyla Anayasa Mahkemesi, AK Parti’nin kapatılması konusunu görüşmüş ve bir tek oy farkıyla ‘kapatmak’ yerine maddi cezalar uygulama kararı vermemiş miydi?

Hukukun silah haline gelmesi demokrasiler için iyi bir tercih değildir.

Kaldı ki, toplumda karşılık gören bir siyasi çizginin önünün partisi kapatılarak kesilmek istenmesi günümüz şartlarında sonuç da vermiyor; YSK “Katılamaz”sonucuna varsa bile İYİ Parti’nin seçime katılma hakkı bulunan partilerden birinin listesinden göstereceği adaylarla seçim yarışına girmesi mümkün.

Başka bir parti kurup yoluna devam ediyor önü kesilen siyasi çizgi.

İYİ Parti’nin esas sorunu YSK’nın getireceği yasaklama değil, kurucu liderinin cumhurbaşkanlığına adaylığını koymasıdır…

Şaşırtıcı gelmiş olabilir, ama biraz sabırlı olmanızı tavsiye edeceğim.

Akşener ve Kılıçdaroğlu aday olur ve yarışırsa

AK Parti’nin itibar ettiği kalemler ve yorumcular cumhurbaşkanlığının tek kişinin hakkı olduğuna inanıyor; sadece inanmakla kalmayıp sonucun o şekilde tecelli etmesi için bayağı mesai de harcıyorlar.

İstedikleri, her partinin kendi içinden bir adayla seçime girmesi ve mümkünse genel başkanlarını bu yarışa sokması…

Meral Akşener adaylığını açıklayınca, en çok sevinen onlar olduysa, bundandır.

Kemal Kılıçdaroğlu’nu da cumhurbaşkanı adayı haline getirebilseler misyonları tamamlanmış olacak.

Parti başkanlarının aday olarak girdikleri seçimde sandığa “Bugün seçim olsa” sorusuna cevap teşkil edecek oylar düşecek ve büyük ihtimalle ilk turda, ama mutlaka ikinci turda, AK Parti ile MHP’nin adayı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan seçimi kazanmış olacak.

O yolla yalnızca cumhurbaşkanlığı seçiminin sonucu garanti edilmiş olmayacak, seçim sonrasında muhalefet partilerinin içlerini yeniden dizayn etme fırsatı da yakalanmış olacak.

Cumhurbaşkanı adayları milletvekili olamayacakları için…

Milletvekili olmayan liderlerin partinin başında kalabilmesi hayli zordur; partiler de dirliklerini koruyamazlar.

İYİ Parti ve Meral Akşener bunu nedense düşünmüyor.

İddialı olmak, iddiasını seçime yansıtmak siyasette iyi bir şeydir, buna hiç kuşku yok, ancak seçim de aritmetik işidir. Kimin, ne kadar oy alabileceğini, ipi göğüsleyip göğüsleyemeyeceğini hesap etmek sanıldığı kadar zor değildir.

Tek bir partinin adayının sandıktan galip çıkması söz konusu olacaksa 24 Haziran’da, hepsinin genel başkan düzeyinde adaylarla seçime katılmaları durumunda, o kişi AK Parti’nin adayı olabilir ancak.

İkinci turu ve muhalefet cephesinin o zaman oyunu ikinci adayda yoğunlaştırmasını beklemek, hayali fazla zorlamak anlamına geliyor.

Hesabı iyi yapmak lazım

Yeni kurulmuş bir partinin, lideri milletvekili de seçilememiş olacağı için, seçim sonrası türbülansa girmesi kaçınılmaz.

Bu yazımı isterseniz saklayın, Akşener’in aday gireceği seçimden sonra İYİ Parti’de yaşanacaklar sırasında çıkarıp bir daha okursunuz.

Hesabı İYİ Parti için yaptım, ama CHP için de aynı durum söz konusu. CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu hesabı yaptığı anlaşılıyor. CHP 16 Nisan referandumunda sandığa yansıyan ‘Hayır’ oylarını daha da yükseğe taşıyacağına inandığı bir aday arayışında ve bunu belli ediyor.

Bulur, bulamaz, kazanır sanılarak aday yapılan kişi başarılı olur olamaz, bunlar ayrı birer konudur; ancak muhalefet açısından doğru olan, bunu sağlamaktır.

Çok önceden burada ifade etmeye çalıştım: Genel seçimler partiler arası, cumhurbaşkanı seçimleri ise güçlü adaylar arası yarışlardır; cumhurbaşkanı seçilecek kişinin seçimden sonra kendisini iyi hissetmesi için de dişli bir veya iki adayla yarışması daha doğrudur.

Cumhurbaşkanı Erdoğan da herhalde bunu ister.

Seçimin sonucu, adayların kişiliği yüzünden, henüz sandık başına gitmeye iki ay varken bugünden belli olacaksa, bunun adına seçim denilebilir mi?

Ben de ne tuhaf sorular soruyorum, değil mi?

ΩΩΩΩ