Cumhurbaşkanı Cumhurbaşkanlığı danışma kurullarına danışıyor mu?

27
Reklam

‘Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi’ başka ülkelerden esinlenmiş olsa bile temel özellikleriyle bize özgü bir yapılanma. Yerli ve milli. İki yıldır bu sistemle yönetiliyoruz. İki yıl içerisinde meydana gelen gelişmeleri başarılı saymayan, bunu kanıtlamak için örnekler bulmakta zorlanmayan yorumcular var; buna karşılık sistemin sahibi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, içinde “En doğrusudur demiyoruz” türü cümleler bulunsa da, genelde yapılanları beğendiği hissini veren bir değerlendirmede bulundu.

Ayrıntıya girecek değilim. Üzerinde duracağım nokta, sistemin en önemli unsurlarından sayılması gereken, her konuda nihai kararı verecek olan cumhurbaşkanına en doğruya ulaşması için bilgi ve birikimleriyle yardımcı olacak insanlardan oluşan danışma kurulları…

Son zamanlarda birbiri ardına meydana gelen gelişmelere bakarak aklıma gelen bir soruyu sizlerle paylaşmak istiyorum.

Danışma kurulları danışılmak içindir

O soru şu: Cumhurbaşkanı Erdoğan, ciddi sonuçlar doğurabileceği her bakımdan belli olan herhangi bir konuda, kendi eliyle seçtiği kişilerden oluşan danışma kurullarına danışıyor mu?

Merak bu ya, sözgelimi “Bin yıllık komşumuz ve kardeşimiz olan Suriye halkı özgürlüğe, huzura, güvene kavuşana kadar bu ülkede kalmaya devam edeceğiz” cümlesinde formüle edilen görüş ile Libya’ya asker göndermeyle başlayan sürecin ana hatları, Cumhurbaşkanlığı çatısı altında oluşturulan ‘Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu’nda tartışılarak mı belirlenmiştir?

Ekonomi alanındaki kararlar ‘Ekonomi Politikaları Kurulu’ ile görüşüldükten sonra mı alınmakta?

Bu soruları sormak, sosyal medyayı hizaya getirmek amacını güden yeni yasa teklifine göz gezdirirken aklıma geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, önceleri kısıtlayıcı hükümlere sahip bir yasa çıkarılması taraftarı iken etraftan gelen tepkiler üzerine işi yasal düzenlemeye kadar vardırmaktan vazgeçtiği izlenimi vermeye başlamıştı. İktidar cephesinin diğer ortakları, MHP ve Vatan Partisi liderlerinin yönlendirmesiyle, bir baktık, hazır bekleyen tasarıyı yeniden benimsedi.

Reklam

AK Parti de, ‘İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun’ adını taşıyan 5651 sayılı kanun teklifini Meclis’e sundu.

Şöyle sıradan bir bakışla bile günümüz gerçeklerine ters düşen, uygulanması tarifi imkansız sorunlara yol açma ihtimalini içerisinde barındıran, Türkiye’yi bu alanda yan yana gelmek istemeyeceği ülkelerle eş değerli kılacak bir yasa bu.

Bir-iki kötü örneğe bakılarak bütün bir alanı sıkı bir disipline sokmanın makul bir sebebini bulmak zor.

Üstelik, uygulamaya başlandığında, AK Parti’nin geleneksel oy tabanınında yer alan kişi ve kesimleri bile siyasi tavır değiştirmeye sevk edebilecek bir düzenleme…

Sorum şu: Bu konu Cumhurbaşkanlığı çatısı altında oluşturulmuş ‘Bilim, Teknoloji ve Yenilik Politikaları Kurulu’nda görüşüldükten sonra mı yasal düzenlemeye dönüştürülmüştür?

Hangi ölçülerle oluşturulmuş olursa olsun, iddialı isimlerden oluşan bir kurul içerisinde yer alan üyelerin, kurul dışı bilim insanlarının açıklarını tespitte zorlanmadığı metin önlerine gelmiş olsaydı, onun bu haliyle yasalaştırılmak istenmesine izin vermeyeceklerini düşünüyorum.

Teknoloji yol gibidir

Bilineni bir kez daha hatırlatmakta yarar var: Bugünün teknolojisinin ürünü olan sosyal medya türü alışkanlıklar disiplin altına alınmaya gelmiyor. Kötüye kullanımı cezalandırmak ve bu yolu tercih edecek hasta ruhları caydırmak için tedbirler alınabilir elbette; ancak kullanımı zorlaştırmak, kullanılmaz hale getirmek tercih edilesi bir yol değil.

Reklam

Çin’i görüyoruz; Hong Kong sırf bu yüzden çıkarılmak istenen güvenlik yasasına direniyor.

Almanya bizim tasarıya da ilham kaynağı olduğu anlaşılan bir yasa çıkardı çıkarmasına, ancak daha ilk günden ortaya çıkan sorunlarla baş etmekte zorlanıyor. Alman hukuk ve adalet sistemi de yasanın aşırı uygulanmasına izin vermeyecek görünüyor.

Her ne kadar öncelikle Twitter, FaceBook, Instagram topun ağzında görünseler bile, onlar kadar hatta onlardan da fazla sıkı disipline sokulacak olan YouTube’dur ve o platformu alternatif medya olarak kullananların nefes borularının kesilmesi tahmini kolay sıkıntılara yol açacaktır.

Bunları, sosyal medya hesapları bulunsa bile onları kullanmaktan bilerek isteyerek uzak duran, o platformları kötüye kullananların saldırılarından muzdarip biri olarak hatırlatıyorum.

Wikipedia’yı rahatsız edici birkaç maddesi var diye yasakladık da ne oldu, o rahatsız edici maddeleri bizim dışımızda bütün dünya okudu. [İşin gerçeği, Türkiye’nin de onları okumasını sağlayıcı tedbirler almakta gecikmedi Wikipedia.

Halen mahkeme kararlarıyla erişime kapatılmış siteler var, yayınlarına hiçbir şey olmamış gibi devam ediyorlar ve isteyen onlara erişmenin yolunu buluyor.

“O yolları da kapatırız” der ve bunun tedbirlerini düzenlemenize yerleştirirsiniz, fakat başarısız olacağınıza iddiaya girebilirim.

Yunus Emre “Dağ ne kadar yüce olsa yol onu mutlaka aşar” diyordu; teknoloji de öyle bir şey işte: Siz onun önüne engeller koymaya kalkarsınız, fakat o onları mutlaka aşar.

Tabii, isminizin ‘sosyal medya yasakçısı ülke’ olarak yaftalanmasını istemeyeceğinizi de varsayıyorum…

Herhalde istemezsiniz. 

İşte bundan dolayı kritik soru aklıma sıkça geliyor: Şimdilerde birbiri ardına alınan kritik kararlar Cumhurbaşkanlığı çatısı altında oluşturulmuş kurullarda görüşüldü mü?

Suriye ve Libya politikaları ‘Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu’nda?

Ayasofya’nın camiye dönüştürülmesi ‘Kültür ve Sanat Politikaları Kurulu’nda?

Sosyal medyaya yönelik yasakçı yasal düzenleme ‘Bilim, Teknoloji ve Yenilik Politikaları Kurulu’nda?

Veya ‘Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu’nda?

Benimki sadece bir merak…

ΩΩΩΩ

Reklam

27 YORUMLAR

  1. Bu destansı yorumlardan bize pek sıra gelmiyor gelse de okunur mu bilmiyorum ,yine de çok kısaca değineyim .Hocam , bu danışma kurullarına danışılsa bunca yanlışlık , bunca hata ,bunca abuk sabuk işler olur mu hiç ! Selam ve saygılarımla .

  2. Yeniçağ Gazetesi yazarı Aslan Bulut bir yazısında ;AKP de yeni yönetim anlayışının temel ilkesinin “lidere kayıtsız şartsız itaat ve lideri savunmak” olduğunu açıklamış.Doğrudur.Zaten başta Erdoğan olmak üzere ,AKP parti sözcüleri ve Bakanlar da defalarca lidere kayıtsız şartsız itaat ve onu ölümüne savunma konusunda açıklamlar yaptılar.Kuruluşundan beri ,AKP de lidere kayıtsız şartsız itaat ve onu müdafaa etmek esası vardır. Kayıtsız şartsız itaat ;liderin kimseye danışmadan,kimsenin ne değinine bakmadan kendi isteklerini uymak ve uygulamakla ,onun peşinden gidenlerin de hür iradelerini lidere kayıtsız şartsız teslim etmekle olur.AKP cephesin yaklaşık 20 yıldan beri yaptığı da bu.AKP il,ilçe,gençlik ve parti teşkilatlarının slagonu olan:”İşaret aldığın gün Tayyip Erdoğan’dan, AKP’nin gençliği yürüyecek arkandan!”sözleri herşeyi itiraf ediyor.AKP de lidere itaat demek ;onu sorgulamadan ve eleştirmeden hür iradelerini lidere teslim etmek demektir.Sözde kurulan danışma kurulları,myk kurulu,herbiri servet değerinde astronomik maaş alan düzünelerce Cumhurbaşkanı danışman ve baş danışmanları sadece göstermeliktir.Herbiri,liderleri Erdoğan ın noterleridir.Erdoğan söyler ve emreder ; onlar tastik eder, onaylar ,emre uyarlar.Erdoğan işine gelirse danışma kurulları ve danışmanlarına danışır.Zaten onlar Erdoğan ın kendilerinden ne isitediğini bilir.Onun istekleri doğrultusunda görüş bildiriler.Erdoğan da ;”Bakın işte danışma kurullarımız danışmanlarımız bunu söyledi, şöyle karar verdi.” diye böbürlenir.Bunun adına da demokrasi ve çok seslilik diye yuttururlar.Erdoğan ın çoğu kez danışmak ,zaten işine gelmez.”Ben sizin liderinizim.Bana kayıtsız şartısız itaat edeceksiniz.”der.AKP içinden bazen ve çok ender olarak farklı sözler,ayrı söylemler,ufak tefek itirazlar,yapılan yanlışları itiraf edenler olur.Erdoğan derhal gereğini yapar bu kişileri istifaya davet eder.İsitfaya davet etmek;ya istifa et, ya kelleni alırım,başına bela olurum demektir.Bunu bildikleri için kavgaya tutuşma,parti içinde mücadele etme cesaretleri olmaz. Erdoğan ı savunma işini yapanlar ,Erdoğan ın yanlışlarını müdafaa eder. Başka ülkeleredeki demokrasi dışı örnekleri verirler.”Bakın o batılı ilkelerde veya ABD de şöyle yapılıyor.Filan kişiler şöyle söylüyor.Erdoğan yapmış ,söylemiş suç mu?” derler.Erdoğan ın yaptığı anlışların dayatılması ve amzur gösterlmesi için başka yerlerde yapılan yanlışları ve yanlış sözleri ,yanlış icraatları örnek verirler.Hele Erdoğan a karşı en ufak bir eleştiri yapan olursa ,Erdoğan a veya ailesine hakaret edildi derler.İster AKP li olsun ister muhalefetten;hemen yargı yoluna,yüklü tazminat yoluna,derdest edilip, susturulur, sindirilir, korkutulur.

  3. 2. dünya savaşının ortaları ve Almanya, İngiltere ve ABD’den sonra Rusya ile de savaş halinde. Rusya cephesinde bazı büyük kayıpların yaşandığı bir dönem. Hitler kuvvet komutanları ve en üst düzey subaylar ile toplantı halinde. Büyük bir masadaki kocaman askeri harita üzerinde Rusya savaşı üzerinde harekat planları tartışılıyor. 1. Dünya savaşında onbaşı olan Hitler’in bu toplantıda ne işi var diye sormuyoruz bile, adam Führer, herşeyi en iyi o biliyor. Neyse Hitler harita üzerinde şu birlikleri şuraya şunları da buraya kaydıralım diyor. Halbuki kısa bir zaman önceki savaşta o birlikler iyice telef olmuş, yok gibi. Ama kimse Hitler’e gerçeği söyleyemiyor, hemen vatan haini damgasını yersin zira. Bunun üzerine olmayan askeri birlikler Hitlerin dediği gibi harita üzerinde kaydırılıyor. (Bunlar söylenti falan değil, belgeli gerçekler)

    Almanya’nın 2.Dünya Savaşı’nı kaybettiği 1942 ortalarında belli olmuştu aslında. Buna rağmen savaşın gereksiz uzamasının nedeni Hitler’e itiraz edilemeyişi idi. Bu örneğe bakarak Erdoğan’ı Hitler’e benzettiğim sanılmasın. Hitler gibi bir adam ancak o kültürden-milletten çıkar, bizden çıkmaz. Fakat tek adam olayı küresel bir özelliktir ve hemen yerde birgün çıkabilir. (Bu konuda Anglosakson –İngiliz- kültürü avantajlı durumda).

    Tek adam rejimi hafife alınacak bir şey değil, çok bela sonuçlara yol açmaya gebedir. Ayrıca bizdeki tek adam dış politikada onu yönlendiren birilerinin kontrolünde. Yani bizdeki tek adam ikili bir yapıda. İş o hale geldi ki tek adamın arkasındaki destekçi adamlar “parayı nasıl bulursan bul, şu şu işleri mutlaka yapmamız lazım” diyorlar. Tek adam da şurayı satarım, burayı satarım, yeni borçlar swaplar yaparım, para basarım diyor. Tek olmayan adamlar da “ne yaparsan yap, beka için para lazım” diyorlar.

    Doğrusu ya “Türkiye Grönland’ın komşusu değil, Ortadoğu gibi sorunlu bir yerdeyiz” diye mevcut politikaları savunanlardan pek de umutlu değilim. Onlar 2. Dünya savaşının sonunu görmeden gerçeği göremeyen Almanlara benziyorlar.

  4. Türkiyede Siyaset sert kutuplaşma ve sert bir ideolojik üsluptan nemalanıyor. Akıl, bilim, bilgi, rasyonalite yerine önyargı ve duygular ağır basıyor. Gerçeklik yerine komplo teorileriyle bezenmiş kurgusal gerçeklikler etkili oluyor. Kendi inandığı değerleri salt doğru kabul edip farklı görüşler ortaya sunulduğunda yumruğunu sıkıp atağa geçiyor. Aydını da böyle aydınlanmamışı da böyle.
    İnternet sayesinde Dünya tek devlet olma yoluna doğru gidiyor.Esas savaş Abd ve Çin arasında. Dünyada sosyal medyayı tamamen kapatan, sadece Çin var. Çin Abd nin tek başına Dünyaya hükmetmesini istemiyor. Mümkün olsa kendisi hükmedecek.Hindistan Çin gibi kendi servis çalışmalarını başlattı. Google oraya hop 10 milyar dolar yatırım yaparak bu durumu engelledi. Geçen hafta AB ülkelerinde bu mevzuya el attı. Dünya da Google a alternatif olacak altyapıların kurulması gerekiyor.
    Türkiye de getirilmeye çalışılan 11 maddelik yasa nedir. Yeterince tartışılmadı bu mevzu. Gerekli mi değil mi? Abd, fransa, ingiltere, Almanya da durum nedir ki? insanların en merak ettiği şey özgürlükler kısıtlanacak mı sorusu. İnsanlar, hakaret içermese dahi hükümetin ya da belirli bir kesimin hoşuna gitmeyecek nitelikte olabilecek fikirlerini başlarına bir şey gelir korkusuyla otomatik olarak kendileri sansürleyecekler mi? Hiç birşey yapılmamalı mı.Sosyal medyada lince maruz kalanların hakkını kim koruyacak? Sosyal medya kanunu veya hukuku olmamalı mı.?Muhalefet partilerinin önerileri nedir? Ne yapmak gerekiyor, herşeyi akışına mı bırakılmalı? Milyarca dolar para dönüyor, bu pasta bir tek devlete mi akmalı.?

  5. Dİ Başkanı, Meclis’te grubu bulunan partilere ve milletvekillerini Ayasofya’nın açılışına davet etmiş HDP, TİP, ve DBP’ye davetiye göndermemiş

    DİB, A Erbaş, Meclis’te grubu bulunan AKP, CHP, MHP, İYİ Parti, BBP’yi 24 Temmuz günü Ayasofya’nın ibadete açılışına davet etmiş HDP, ve 1,2 millet vekili olan DBP, veTİP’e davetiye göndermemiş.

    Erbaş’ın vekillere giden davetinde şöyle yaziyormuş! “Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın teşrifleriyle gerçekleştirilecek Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerif’i açılış programına katılımlarınızdan onur duyarız”…

    Erbaş davetinde, birdeTevbe Suresi’ndeki “Allah’ın mescitlerini ancak Allah ve ahiret gününe inanan, namazı dosdoğru kılan, zekatını veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler iman eder. İşte doğru yolu bulanlardan olmaları umulur” yaziyormuş

    Saadet Partisi Genel Bakanı Temel Karamollaoğlu, Partisinin Eğitim Merkezi’nde basın toplantısí esnasínda, kendilerine Diyanet İşleri Başkanı Erbaş’tan bir davet gelmediğini açıklsyínca, geç saatlerde partiye davet gönderilmiş.
    Kendinizden olmayanları davet etmemeniz İyi gúzelde.
    O zaman onlardan vergide almayın….
    OH OH ne ala aldığın maaşta onlarín vergisi yokmu?
    Birde Kur’an’ı Kerim’den ayette yazmíş.
    Aslında biri A Erbaşa başkana, Rahmetli Osman Eskicíoğlu hocanın 24 sene õnce õğrencilerine verdiği bilgilerden bahs etse iyi olur.
    O zaman belki davetiyelere yazdığı ayetin ne demek istediğini anlardi..

  6. Bu Twitter bizim troller ve Trump’ın trolleri’ne kafayı takmış.
    Bunlardan ne istiyor’sa?
    Yazının bundan sonra tercüme kısmı bana ait değil kopi.:)) QAnonların 7 bin hesabí kapatılınca bizdeki 7 bin aklíma geldi.

    Sosyal paylaşım sitesi Twitter, ağırlıklı olarak ABD Başkanı Donald Trump yanlılarınca yayılan komplo teorilerini üreten QAnon adlı grupla bağlantılı binlerce hesabın kaldırıldığını açıkladı.

    Şirketten yapılan açıklamada, son birkaç hafta içinde bu kapsamda 7 binin üzerinde hesabın kapatıldığı belirtildi.

    Twitter, 150 bini aşkın hesabın sitedeki görünürlüğünü de azalttı.
    QAnon içeriği yayan tweetlerden bazıları ABD Başkanı Trump tarafından da paylaşılmıştı. Bu grubun üyeleri, QAnon sembolü bulunan giysi ve şapkalarla Trump’ın mitinglerine de katıldı.

    QAnon tarafından üretilen içerikler Twitter’ın yanı sıra Facebook, TikTok ve YouTube gibi sosyal medya mecralarında da yaygın olarak paylaşılıyor. Facebook da geçen Mayıs ayında QAnon ile bağlantılı çok sayıda hesabı kaldırmıştı.

    QAnon, FBI tarafından potansiyel bir iç terör tehdidi olarak tanımlanıyor.

  7. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kişilere veya kurullara fazla danışmadığı biliniyor, fakat biraz danışıyordur sanırım.

    Esas mesele bundan daha derinde. Varsayalım ki önemli bir konuda gerçek bir uzmana danışmış olsun. Bu danışmadan elde edeceği faydanın sınırı Mevlana’nın şu meşhur sözü ile açıklanmıştır.

    “Ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşındakinin anlayabildiği kadardır”.

    • Benim yazıda geçen konularla ilgili kime danıştığından haberim yok ama aşağıda alıntıladığım konuyla ilgili kime danıştığını çok iyi biliyorum.

      “yönetilebilir olmaktan çıkan ve kışkırtılan gıda-enerji-çevre reel krizlerinin kronikleştiği, etnik şiddetin tırmandığı, ‘yeni faşizmin’ iktidarı ele geçirdiği, insanların korkuyla yöneltildiği, askeri-endüstriyel komplekslerin kontrol sanayilerini ellerinde tutan ileri teknoloji sektörleriyle ittifaka girerek küreselleşip özdeşleştiği, finansın zehir üretmeye devam ettiği, kronikleşmiş bölgesel ve iç savaşlarla kana bulanan, ulus devletin yerini şehir-devleti ile çok uluslu şirketlerin aralarında paylaştıkları tarım ve kaynak alanlarına bıraktığı…Küresel kapitalizmin çok uluslu şirketlerin oligopollerini va müttefikleri dünyanın hakimi kıldığı bir gözetim-denetim toplumu.”

      Alıntıladığım bu bölüm “WİKİLEAKS yeni dünya düzenine hoş geldiniz” ismini taşıyan kitaptan. 2011 yılında basılan kitapta alıntıladığım bölüm yazarının geleceğe dair öngörüsü. kitabın iki yazarından biri Cemil Ertem, diğeri Özgür Uçkan rahmetli. Cemil Ertem Cumhurbaşkanı baş danışmanıydı.

      benim merakım, bir insan kabus gibi bir öngörüde bulunur bulunur da… insan hiç böyle öngörü gerçekleşsin diye çalışır mı ya?

      barolarla ilgili tartışmalarda biri ” önce 2000 avukat ayarla baronu kur sonra özerkliğini al” demişti ( şehir devleti)

      sonra delirince deli diyorlar.

      ( daha önce değerli bir okur bundan bahsetmişti. ondan aldığım bilgiyle kitabı almıştım, kendisine çok teşekkür ederim)

    • Mevlana müthiş anlamlı bir söz söylemiş, anlayana çok şey söylüyor. Anlamayanın da anladığı kadarıyla idare edeceğini söylüyor. Nedense bu söz bana “Celal’e anlatır gibi anlatmak” olayını hatırlattı.

  8. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ilgili kurullara danışması gerekmez
    Ancak 100 yılda bir gelebilen asrın liderine kim akıl verebilir ki?
    Erdoğan için en iyi müşavir Vakıfbank’taki güreşçidir
    Rakiplerinin sırtını nasıl yere getirdiğini ondan öğreniyordur
    Bir de melelere (Kürt Nostradamuslar) danıştığı söyleniyor
    Bisimit de akıl veriyordu ama onu küstürdüler ne yazık ki

  9. Ocak Medya! Yayın yönetmeni ve Yazarı Sinan Eskicioğlunun bugünkü yazısından bir bölüm buraya kopiliyorum.

    “Yıl: 1996

    Yer: D.E.Ü. İlahiyat Fakültesi

    Ders: İslam Hukuku.

    Hoca: Prof. Dr. Osman Eskicioğlu.

    Hoca, ta o tarihte ne demişti?

    ‘Gençler aklınızı kiraya vermeyin.

    Şucu-bucu olmayın, ALLAH’çı olun.

    Şucu-bucu olmak vallahi de günahtır, billahi da günahtır.

    Allah, bu dini yani İslam’ı hocalara, şeyhlere, imamlara rant elde etsinler diye göndermemiştir.

    Allah İslam’ı, aklını kullanan, iradesini elinde bulunduran insanlara göndermiştir.

    Ey Müslümanlar, İslam sizin tapunu malınız değildir.

    Siz İslam için çalışmazsanız, Allah’ın başka milletleri vardır….’

    Başka söze hiç gerek yok….”

    Sevgi ve Bilgiyle kalın

    Bu yazıda geçen İslam Hukuku dersinde Rahmetli
    Prof.Dr. Osman Eskicioğlu.
    Bugün o dersi anlatiyor olsaidi; acaba! Şimdiki DİN tacirleri’ne Biat edenlerın, o tacirler’e, ve (“merak bu ya”) onlar gibi olan dal kavuklara karşı öğrencilerine Kuran’I Kerim’de bu tipler için geçen ayetleri nasıl anlatırdı?
    Anlat’tıktan sonra! Troller ve Havuzdan hatta Diyanetten Ödülmü alırdı?
    Yoksa soluğu Silivridemi alırdı?

    Neyise! BU sorunun cevabını Oğul Eskicioğlu açıklarsa memnun oluruz.

    Not:Oğul Eskicioğlu Almanyada olduğu için, sorunun cevabını kendisinden rica ettim yoksa…!!!!!!
    Neme lazım.
    ŞEHLER, MÜRITLERI ve PERINÇEKGİLLERE yem ettirmek gibi bir hatay düşmdzdım.

    Benim inandığım ve uyguladığim dini inancım olan MÜSLÜMANLİK Rahmetli Prof.Dr.Osman Eskicioğlu’nun öğrencilerine anlattığ ve tavsiye ettiği İslam inancim budur…

  10. “İktidarın diğer iki ortağı MHP ve Vatan Partisi liderleri…” bu cümle de yazarımızın kaleminden çıktı ya!..

    İlgili yasa TBMM’e getirilmiş…
    Sizce, Meclis bunu detaylıca görüşüp değerlendirebilecek mi? Ve, muhalefet üyeleri ile birlikte aykırı bir karar alması, iktidar millet vekillerinin yapabileceği bir şey mi?

    TBMM’nin bir işlevinin kalmadığını biliyoruz zaten; Meclis’in, “TBMM” olarak yazılması neredeyse bir kural halindeyken işlevini yitirmiş olmasından olsa gerek Sn. Koru, yazısında onu sadece “Meclis” olarak yazmayı yeğ görmüş. E haklı..bu şekilde subliminal mesaj vermeyi de ihmal etmiyor yazarımız.

    Sosyal Medyayı -özellikle YouTube”ı- kısıtlamak, MHP ile Vatan Partisi liderlerini neden bu kadar ilgendiriyor? sorusunu sorsam, cevabı zor olmasa gerek: “Kaset furyası”…çoğunun canını yaktı bu mecra. Öyle devasa ve güçlü bir yapı ki, arşivi bile korkutacak cinsten.

    Sahi, bu Sosyal Medya platformları gücünü nereden alıyor? Küresel platformlar bunlar…Kanımca birincil görevi “Istihbarat toplama ve onu kullanma” olan bu kuruluşlar, diğer ülkelerde yayın yapabilmeye karşılık o ülke devletlerinin “iç istihbarat” yapamabilmesi gibi bir alt platform da sunuyor olduğundan, biraz da bu yüzden vazgeçilmezler. Rusya ve Çin gibi ülkeler de bu bağımlılığı ortadan kaldırmak için kendi internet altyapısını oluşturdu/oluşturmak mak üzere. Bizde de hem askeri açıdan hem de diğer şekliyle böyle bir platformu oluşturuyoruz galiba.

    Ne diyelim; “yollar yürümekle aşınmaz”…yani her şeye bir yol vardır, bulunur.

  11. Türkiyedeki internet ortamındaki küfür, hakaret, iftira, yalan konusunda Devlet; Fehmi Bey’in internet sitesindeki uygulamalara bakmalı veya örnek aılmalı.

    Yorumlarda hep beraber okuyoruz, Fehmi beyin sitesindeki bazı yorumların engellendiği, veya kırpıldığı ile ilgili durumları. Editör arkadaş uygun görmediği yorumlara gerekli müdahaleyi yapabiliyor.

    Fehmi bey in sitesindeki gibi, Her sitenin böyle ön alıcı uygulamaları olursa.Küfür, hakaret, iftira, yalan gibi durumların önüne geçilebilir.

    Herhalde sorun. Twitter, Facebook ve YouTube da bunun mümkün görünmediği. Fehmi bey in sitesindeki gibi,Otokontrol mekanizması yok oranın.

    Devletler sosyal medyayı özgür bırakmalı- aynı zamanda aynı zamanda akla gelmeyecek küfür- hakaret-yalan- iftira. atanlara da bir Fehmi bey in sitesindeki gibi bir engelleme mekanizmasını kurmalı.

    Facebook, YouTube ve Twitter artık insanların vazgeçilmezi. Sahipleri buradan elde edilen milyarlarca dolar gelirle dünyanın en zenginleri arasında.
    Bu siteler ülkelere göre kendilerini konumlandırıyorlar. Bir de bunların Türkiyede temsilcilikleri yok. Türkiye de Muhatap yok anlaşılan. ana batıdaki çoğu ülkede var. Dünyadaki her ülkeye temsilcilik açmalılar ve o ülkenin yasalarına göre hareket etmeliler ve vergilerini de ödemeliler.

    Fehmi bey in sitesindeki gibi gerekli müdahaleyi yapabilecek bir sistem kurulmalı. Danışma kurulları oluşturulmalı.

    • Editör..in fedaisi kısmını kırpmış olabilirmi diye kendimce bir esprik yaptım yorumu okuyunca.
      Bu yyılda yasaklar yasaklar.. yerine,
      Bir anormal durumda örneğin mahkeme kimden hesap isteyecek? Muhatap kim. Yada tazminat durumları ne olacak?
      Veya bir şerefli insan aile hk yalan haberler.. geri dönülmez bir zarar!
      En önemlisi bunların bir adresi olmalı bu ülkede
      Vergisini vermeli reklam gelirlerinin
      Ceza kestinse müeyyidesi bu ofis aracılığıyla resmiyete dökülmeli!
      Eğer üzüm yemekse niyet..

    • Fatih bey!
      – “bey” kısmını laf olsun diye yazdım. Öncelikle hatalı yazımımı açıklayarak yorumuma başlamak istedim.
      – İkinci olarak, otokontrol mekanizmamı çalıştırdığımı burdan bildirmek istedim.
      – Siz normal değilsiniz. onun için, yolda yürürken elinizi falan bağlamak lazım. sağa sola sataşma ihtimaliniz var. onun için, kontrolün zararı olmaz

  12. 1-Danışmanlara danışıp-danışılmaması ayrı bir konu
    2-Düşünce ve önerilerinin dikkate alınması ayrı bir konu
    3-Danışmanların ehil olması ayrı bir konu
    4-Danışmanların gerçek fikirlerini beyan edip-edememeleri apayrı ve herşeyden önemli bir konu.

  13. “Almanya bizim tasarıya da ilham kaynağı olduğu anlaşılan bir yasa çıkardı çıkarmasına, ancak daha ilk günden ortaya çıkan sorunlarla baş etmekte zorlanıyor. Alman hukuk ve adalet sistemi de yasanın aşırı uygulanmasına izin vermeyecek görünüyor.” diyor yazarımız.
    Yorumcumuz ergonun tabiriyle “harikulade bir gavur icadı olan internet”le ilgili yasayı da yine harikulade bir gavur memleketinden uyarlamışız ama niyeyse bazılarına bi türlü iş beğendiremiyoruz.
    Çünkü aslında “Alman hukuk ve adalet sistemi de yasanın aşırı uygulanmasına izin vermeyecek görünüyor.” muş!
    Ama bizde öyle mi ya?
    Alman yargısının bile doğru dürüst uygulayamadığı yasayı bakın bizimkiler nasıl da harfiyyen uygulatıyor!
    Ee, her şeyi de gavur harikulade yapacak değil ya…
    İtirazı olan?

  14. bir güruh ki danışman ve bürokratlardan oluşsa,
    nerede alkış, nerede sessizluk yapılsa dahi bilemese,
    ol dahi hünkarları emir eylemese, ellerini kaldırmaya mecal edemese,
    bu nasıl müşavere heyetidir kim bile,
    dört bir yerden maiş almaya en önde hepsi gitse, ata binmeye şol trol itmese,
    hem gayretli, hem kuzgun yan yana aynı masadan el etse,
    bu trol müdür? yorumcu mudur? belli değil ise,
    o senin gittiğin kuz-gun-cuk çarşısı değilse,
    sana troliçe denilmez evvelden rocker değil ise,
    trol gayret-i bana şefkat tokadı demişse,
    atanı bilmez isen yediğin belki zecr tokadı ise,
    zannedersin şefkat tokadı yedim diye,
    boş boş konuşana kim tokat aşketse,
    duyulacak boş teneke, aksi sedası ise,
    kim? gayret ile kuzguncukta tokat atar ki Size?

  15. Mısır’dan trajikomik bir haber.

    Mısır’da polisin göz altına aldığı ardından mahkemenin 3 yıl habis cezasına çarptırdığı Sama el Masry’in suçu sosyal paylaşım platformu TİKTOK’ta ahlaka muğayyir danslarını paylaşması olmuş. Ayrıca 300.000 mısır poundu para cezası verilmiş.

    Haberin içinde Mısır Hükümeti’nin ülkede sosyal medya hesaplarına çeşitli kısıtlamalar getirileceğinden de bahsediyor.

    https://www.egypttoday.com/Article/1/89022/Sama-el-Masry-sentenced-to-3-years-in-prison-on

  16. Minareyi çalan “KILIFINI”hazırlar!
    Fehmi bey Ayasofya yazınca, bugün Ayasofyanın halıları ile ilgili bir haber okumuştum onu hatırladım.
    Ayasofa camisine 4000 metre kare halı lazımmiş 24, temmuza yetiştirmek için en az 2000 MK döşenmesi gerektiğini söylemişler. Bunun imkansız olduğunu bilen gazeteciler halıları hazırlayan firmanın sahibine “10 Temmuzda, “siz bu halıları 24 Temmuze nasıl yetişdireceksiniz? Diye sorunca, firmanın sahibi “bize 3 hafta õnce siparış verildi” demiş..
    Yani mahkeme, Ayasofyanın camiye dõnüştürlme kararini vermeden önce halıları sıparış vermişler.
    İşte buda tek adam rejimini nimettlerinden biri.
    Mahkemenin ne kara vereceğini dahi biliyor.

    O danışmanlar maaş almaları için ordalar,zaten kararı bir kişi veriyor. 24 Hazıranda camiyi açma kararını aylar önce verdiği gibi.
    Bugün YouTube kanalında Davutoğluna cevap veren bombacı Hakan Şükürün video linkini kardeşime gõnederdim Türkiyede açılmiyormuş, malum yasak
    Bende YouTube kanaldan
    Direk vidiyoya aldım, onu gönderdim.
    Bacım fanatık MHPli, olduğundan dolayi
    O videoda Sinan Oğanın ismi geçtiği için merak etmiş bende öğle hallettim.

    • Merhaba Nurdan Abla,

      Websiteleri yaşaması için Reklam gelirine ihtayacı vardır. En kolay google firmasının google adsense reklam firmasına üye olunur.

      Yapay zeka vardır. Misal ayakkabı sitesine girdiysen sana diğer sitelere girdiğinde ayakkabı reklam ürünleri getirecektir.

      google’un youtube siteside böyle

      Dünya reklam gelirinin çoğunluğu bu firmada

      Amarika, Almanya…. hangi ülkelerden siteye girdiysen o ülkeye göre reklamlar gösterir. arada Türk sitelerine girdiğin için Türk reklamlarıda gösterir.

      Biz türkiyede reklamlara tıkladığımızda 20-30 kruş verir.
      siz Amarikan reklamlarına tıkladığınız için 2lira, 3lira hatta reklamına göre 5tl bile verebilir.

      sizin gibi yurdışından siteye gelen ziyaretcileri el üstünde tutmaları gerekirler.

      Abartmadan, ocakmedya sitesinde reklamlara 3 kez tıkla fehmikoru sitesindeki reklamlarada tıkla.

      siteye sık girenleri godaddy firewall algıyor bu kişiler içinde siteye zarar vermek isteyen olur diye bazen gecikmeli cevap veriyor.

      Bazen godaddy firewall sayfasını görmekteyip tekrar siteye daha sonra girmek için ziyaret edin diye mesaj karşılaşmaktayım.

      Bu godaddy firewall ayarını biraz düşürülmeli.

      Bu sitelerin, zararlı kişiler tarafından yönetim panellerine girilmemesi için:

      şifre en az 12 karekterli girilmeli 6 ayda şifre yenilenmeli.

      wordpress yeni güncel sürümü çıktıkça yenilenmeli.

      burute force saldırı için bilgi:

      https://tr.godaddy.com/blog/brute-force-kaba-kuvvet-saldirisi-nedir/

      • Merhaba Serdar bey bilgileriniz için Teşskürler.
        Evet aynen dediğiniz gibi oliyor,yalniz ben o godaddy’ yi ve onun gibi protection, sitelerini sevmiyorum.
        Daha fazla para kazanabilmek için durmadan üğelerine komut veriyorlar.
        Bunlarla uğraşmak için bu işin uzmanı olmasan dahi en azından azda olsa bu işi bilenlerden ders almak gerek.
        İki oğlumda ilk üniversitelerini bilgisayar muhendsliğ ikincisinide Maliye okudular.
        Maalesef beni ne zannediyorsalar birşey sorduğum veya bana İngilizce olarak şunu yazın dediğim zaman! “Yaho benim zamanim yok kendin yapsana” diyiyorlar.
        Oysaki İngilizceyi ve bilgisayari vb teknolojiyi ben onlar gibi Türkiyede ilk okuludan başlayarak teknoloji ve İngilizce gene yurt dışında üniversiteletde teknoloji ve ingizce okumadım.
        İlk yurt dışına çıktığm’de Yes no haricinde İngilizce bilmiyordum.
        Burda okula falana gitmedım ve idare edecek kadar İngilizceyi kendi kendime öğreterek öğrendim.
        Birde buralarda bu tip reklam ve protection adi altinda faliyet gõsteren guruplar ve ılaç ,Tıp malzemeleri vb gibi
        üretim firmalarına hatta bankalarda hiç güvenme.
        Herbiri (belki içlerinde iyileri çıka bilir) birer soyguncu.
        Güvenmediğim için buralada tutuna bildim.
        Sadece ilk zamanlar Dişçilerine güvendim bir yıl içerisinde 8 dişmi gitt.
        Bir õrnek:
        Kanadadaki oğluma benim $US kredi karti hesabimdan onun isminede
        buralara gelince kullanması için kiredi karti aldim.

        Geçenlerde bir kuruluşutan onun adına mektup geldi.
        Bir an düşündüm oğlumun benim adresimde oturması şöyle dursun Burada oturumu dahi yok, bunlar nerden biliyor?
        Hemen banka aklıma geldi ve aradım. Gerekeni söyledim, bankada çalışanlar bilgileri reklam şirketlerine satiyorlar.
        Hemde ABD nin guya en güvenilir banklarından biri.
        Açıkcası buralara sonradan gelmiş İran,Çin,Pakistan,Hindist-an ve buna benzer ülkelerin buralara göçmen veya iltica etmiş dolandırıcı halki sistemi çok güzel kullaniyorlar. Üstelik Bunlardan her meslekte haddinden fazla var. Dolandırıcı ülkelerin başında, İranlılar geliyor.
        En Dürüst iş yapanlar ise Ingiliz ve Yahudiler.
        Değerli katkılarınız için Tekrar teşekürler.
        Esenlikle kalın

  17. 1) Türkiye’de medya ne zaman düzgün, doğru, adam gibi idi?
    Kabaca 1950’den 2015’e kadar adam gibi idi. Çünkü çok sesli idi.
    Tehditle, şantajla, cebren ve hile ile basının bitirilmesi son yılların eseri.
    Fikir namusu olanların söyleyeceği budur. Fikri namusu olmayanlar bu iktidarın “medya” siciline laf etmekten kaçınırlar.
    Eski Türkiye’nin medyası gayet güzeldi. Kabaca 1950-2015 arası Türkiye’de basın diye bir şey vardı. Bu dönemde gazete kapatmalar, yazarların işine son verilmesi gibi şeyler oldu ama bu tablonun bütününü lekelemez. Çünkü çok seslilik ve muhalif olma özelliği devam etti. Her kim eski Türkiye’nin medyasını kötüler “biz ne medyalar gördük” diye sallamaya başlarsa biliriz ki o kişi fikir namusu, okuma zevki ve gazete keyfi olmayan bir troldür.
    2) “Bugün medya el değiştirdi gibi gözüküyor ama…”
    Medya el değiştirmedi birader. Medya büyük oranda bitirildi. Cebren ve hile ile, tehditle, şantajla yapıldı bu. Fikir namusun varsa kuracağın cümle budur. Fikirlere fikirlerle karşılık veremeyenler medyayı bitirmek istediler ve büyük oranda başardılar bunu. Tek sıkıntıları harikulade bir gavur icadı olan internet. Buna çare arıyorlar şimdi.
    3) Gazete; çok sesli ise, özgürce haber yapabiliyorsa gazetedir. Köşe yazarı; fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür ise yazardır ve adamdır.
    4) “Günümüzde sosyal platformlar ön planda. İkdidar yanlısı veya muhalefet yanlısı herkes kendine yakın medyayı takip ediyor zaten.”
    Okunacak gazete, izlenecek televizyon kanalı bırakmadıkları için internetteyiz. Gazetelerini okumuyor, televizyonlarını izlemiyoruz. Çirkef akıyor çünkü. İktidar yanlısı şahıslar iktidar medyasını takip ediyorsa trollere ne gerek var? Birbirinizi izleyip durun. Mesele vatandaş gerçekleri öğrenmesin hiçbir yerden beynine oksijen gitmesin ise o zaman Youtube’u hedefe koymak doğru bir hamledir.
    5) “Medya ve sosyal medya operasyonel güç gibi kullanılıyor…”
    Kendi medyaları öyle. Gerçekleri gizler, yalanları yazarlar. Trolleri her tarafa salmalarının nedeni de budur. Hakikati sulandırmak…
    6) Efendim biz bunları siyaseten yapıyoruz… Siyasi rekabetin bir sınırı olmak gerekir. O da edeptir. Karşındakine “illet, zillet, ihanet” diyorsan gazetelerin de bu lafı manşete çekiyorsa ölçü, sınır kalmamış demektir. Laf bitmiştir.
    7) Herkes tarafgir değil. Taraf olmak başka; yalancı, sahtekar, korkak olmak başka. Hanefi Avcı “Ahmet Altan’ın hapiste ne işi var!” der, Nedim Yüksel, yandaş yazarlar ve troller böyle bir şey diyemez. Yandaşlar dürüst olamaz, hiçbir konuda dürüst yaklaşım sergileyemezler. Çünkü kalemlerini satmıştırlar.
    8) Yaman Akdeniz: Sosyal medya düzenlemesiyle AKP’lilerin Fethullah Gülen ile olan fotoğrafları silinecek. Ankara ve İstanbul Belediye yolsuzlukları yok edilecek. Yolsuzluk dosyaları unutturulacak.
    Sosyal medyada böyle haberler ve iddialar var. Yandaş medyada var mı böyle haberler?

Yoruma kapalı.