‘Evet’ veya ‘Hayır’ konusuna politikacılar gibi yaklaşamayız.. Biz medyayız çünkü…

23
Reklam

 

Karı-koca olmak eşlerin her konuda aynı şekilde düşündükleri sonucunu doğuruyor mu?

Aynı veya benzer okullardan mezun olmak, aynı ülkede veya ilde oturmak, belli bir etnik kökenden olmak her konuya tek-tip bakmayı getiriyor mu?

Kardeşler, hatta babalar ve çocukları bile farklı farklı oluyor.

İnsanoğlu böyle yaratılmış, ne yapalım?

Gerçek bu olduğu halde.. neden referandumda eli kalem tutan herkesin.. herkes olmasa bile.. belli gazetelerde yazan veya televizyonlarda yorum yapanların.. illâ ‘Evet’ veya ‘Hayır’ çizgisinde görüşler açıklaması bekleniyor?

Bekleniyor, ama iyi ki beklendiği gibi olmuyor.

Kendilerine özel sebeplerle, ‘yandaş’ tabir edilen cephede de, onların karşısında yer alanlarda da, yakın oldukları varsayılan cephenin genel havasından farklı tavır alanlar çıkıyor.

Çıkmamasına şaşırmak gerekirdi.

Reklam

‘Parti disiplini’ dedikleri…

Böyle diyorum, ama Türkiye’nin durumu da ortada.

İktidar partisi anayasa değişikliği paketini tek fire vermeden Meclis’ten geçirdi.

Oysa başkanlık sistemine sahip ABD’de, her senatör ve Temsilciler Meclisi üyesinin önlerine getirilen konularda oyunu nasıl kullandığının kaydı tutulur. Herkesin sürü psikolojisiyle hareket etmeyeceği bilindiği için…

Etmezler de…

Bizde ‘parti disiplini’ parti liderinin gösterdiği istikamette tavır alınması olarak anlaşıldığı ve milletvekilleri de hayli zamandır liderler tarafından tek tek belirlendiği için, oy kullanmada sağa bakılıp hizaya geçiliyor…

Ancak bizde bile hayati konularda farklı davranışlar sergilendiği de olabiliyor.

Zaten anayasa da ‘hayati’ diye adlandırılabilecek konularda ‘gizli oy’ kullanılmasını emrediyor; herkes vicdanına göre oy kullanabilsin diye…

Reklam

AK Parti iktidarda henüz yeniyken ve Tayyip Erdoğan ‘siyasi yasaklı’ olduğu için henüz başbakanlığı üstlenememişken Meclis’in gündemine gelen ‘1 Mart tezkeresi’, anayasanın ‘gizli oy’ zorunluluğu sayesinde, milletvekilleri tarafından reddedilebilmişti.

İyi de olmuştu.

Son sözü halka bırakmak

Türkiye’nin 150 yıldır tanıdığı parlamenter sistemin yerini farklı bir sisteme bırakmasını öngören anayasa değişikliğini içine sindiremeyen tek bir iktidar partisi milletvekili çıkmamasının sebebini anlamak mümkün: Konuyu halkın hakemliğine bırakmak niyeti…

Halkın sağduyusunun bu sorunu çözecek güçte olduğunu düşünmüşlerdir…

‘Evet’ denilecekse de bunu halk söylesin, ‘Hayır’ denilecekse de…

Bu da önümüzdeki kampanya sürecinin önemini artıran bir unsur. Halkın kendisinden oy vermesi beklenen ‘anayasa değişikliği paketi’ ile ilgili bilgilendirilmesini sağlamak gerekiyor.

Kim yapacak bunu?

Partiler tuttukları çizgiyi kampanyalarda anlatacaklar, anlatmaya başladılar da… Ancak, partilerin aydınlatma konusunda her zaman gerçekleri söylemesini kimse beklememeli.

Dünyanın her yerinde, kampanyalar, bir çok yanlış bilginin, yalanın, çarpıtmanın, gerçekleri yamultmanın da meşheri haline gelebiliyor. Politikacı için tek ölçü seçimden veya referandumdan ‘muzaffer’ çıkmak olduğu için, o amaca hizmet edileceği düşünülen her yola başvurmaktan geri durulmuyor.

Bunu da doğal karşılamamız gerekiyor.

İyi de, halk nasıl aydınlanacak, doğru bilgiye, gerçeğe nasıl ulaşabilecek?

Sorunun cevabı tek: Açık tartışma yoluyla ve medya aracılığıyla…

Medyanın sayfaları veya ekranlarında yer verdiği değişik görüşten insanlar halkı aydınlatacak…

Şimdilerde ‘medya’ denilen ‘basın’ın birincil görevi bu değil midir zaten? Basına yürütme, yasama ve yargıdan sonraki ‘4. Kuvvet’ denilmesinin ve böyle olduğu için geniş özgürlükler tanınmasının sebebi, halkın haber alma hakkını sağlaması değil midir?

Görüş sahipleri yazacak, konuşacak.. halk da hangi tezi haklı bulduysa.. oyunu o yönde kullanacak…

İdeal ortamda olması beklenen budur.

Bunun tam anlamıyla gerçekleşmediği ortamlara ‘demokrasi’ denemiyor.

Tek-ses ters sonuç da verebilir

O halde, Türkiye’de sistem değişikliğini gerçekleştirmeyi amaçlayan bir konuda halkın hakemliğine başvurulmuş ve referandum sandığı ortaya konulmuşsa.. halkı doğru bildikleri ve ülke için hayırlı olacağına inandıkları görüşlerini açıklamak için kendilerine sütun ve ekran ikram edilmiş kişilerin.. tek taraflı bir yönlendirme ajanı gibi tavır almalarını mı beklemeliyiz?

Elbette hayır.

Nitekim çizgileri belli değişik yazarlar ile kanaat önderlerinin, özellikle bunun sorumluluğunu hissettiği geçmiş deneyimlerden bilinenlerin, bu defa da sürüye katılmadıkları görülüyor.

Görüş açıklayanlar arasında açık ifadelerle karşı saflarda yer alanlar da var.

Önemli bir örneğini ‘1 Mart tezkeresi’ tartışmaları sırasında görmüştük bu tür bir farklılaşmanın ve oylamada isteği yerine gelmeyen AK Parti sonuçtan yararlanan parti haline dönüşmüştü.

Aynı durum başka olaylarda, mesela bu referrandumda, neden bir kez daha yaşanmasın?

Zaten ‘tek-sesli’ görüntü halktan tepki de çekebilir.

Takım tutar gibi ‘Evet’ veya ‘Hayır’ cephelerinde yerlerini alanlar yok mu? Var elbette.

Onları da anlayışla karşılamamız gerekiyor.

ΩΩΩΩ

Reklam

23 YORUMLAR

  1. Türkiye sevdalıları ; pkk liderleri, dış ülkelerde Türkiyeye hakaret ve kaksızlık edenler, hapisteki terör yandaşları ve koruyucuları bir mesaj verdilermi bir yazı yazdıkları zaman Türkiyedeki taraflı gazeteleri o lafları övgü ile yayınlıyorlar. gazete okuyan Türkiye sevdaıları hangi gazete kimin mesajını nasıl veriyor onları çok iyi biliyor ve ona göre oy kullanacak . Ben ülkemin düşmanlarını sevindirmem. EVET diyeceğim.

  2. okan kardeşim ,Allaha şükür tabi herzaman Allah a şükürler olsun. kardeşim. HAYIR çıkarsa bu millet eski zillete herzaman düşmeye aday. kıtlık yokluk, karaborsa, yüzde 80-90 enflasyon, emekli, memur aylıkları ödeme tehlikesi mafya darbe ve muhtıralara hazır olmak içinmi HAYIR diyorsun? Bunların hiçbir olmaması için EVET diyelim kardeşlerim. hayırcı masabaşı oyuncuların yalanlarına inanmayın. Ülkemiz için, huzur için istikrar için EVET diyelim. vatandaş turuş

  3. Yapılan yorumlara, Fehmi beyin özellikle aleyhindeki görüşlerle ilgili herhangi bir yorum veya düzeltmede bulunmaması, ilk zamankinden farklı olarak artık yorumları okumuyor izlenimini oluşturuyor. Yazı hayatının ellinci yılındaki bir gazetecinin tecrübesinden istifade etmek için haftada bir de olsa yorumlardan bir ikisini cevaplaması hoş olurdu. Veya haftada bir, ayda bir online soru cevap şeklinde interaktif bir söyleşi yapılsa bizde yorumlarımızın canlı olarak cevabını alabilseydik. Fehmi bey, önceki yazılardaki eleştirileri ve yorumları dikkate almadığı belli aynı minvalde yazılar yazdığında, yorumlar da aynı minvalde oluyor genelde. Kafamdaki soruların onun ağzından nasıl cevaplandığını merak ediyorum. Bu olmadığında kendi çalıp kendi dinleyen müzisyenler gibi oluyor.
    Bu referandum meselesinde bilerek, isteyerek, araştırarak, taammüden “evet” diyeceğim. “Hayır”cı kesimden fikrimi değiştirecek, soru işaretleri uyandıracak, mantıklı makul bir eleştiri görmediğimden de muzdaribim. İş eninde sonunda “tek adam, diktatör”e ve süregelen “akparti, Erdoğan düşmanlığı”na bağlanıyor. 150 senelik parlementer sistem deneyiminde yemediğimiz darbe, çekmediğimiz kriz ve rezillik kalmadı, hala bu sisteme devam edelim diyenlerin en azından bunları da dikkate almaları gerekmez miydi. Yabancı doktorlardan aldığımız 150 yıldır ilacı tecrübe ettik, toplumsal hastalıklarımıza bir şifa bulamadık, yeni ilaçları denemenin zamanı gelmedi mi, illa hasta musallaya mı yatsın. Şok tedavi herkese iyi gelir.

  4. Hayatınız boyunca birkaç kez gazete haberlerine ya karıştığınız yada şahit olduğunuz bir olay konu olmuştur sanırım. İçinde bulunduğum, bir de şahit olduğum olay gazetelere konu oldu. Gerçeğiyle o kadar farklıydı ki hiçbir benzerliği yoktu gerçeğiyle. Somut bir olayı bile çarpıtan, yanıltıcı, yalan dolanlarla gündem oluşturmaya çalışan bu gazeteciler güruhu soyut düşünce söz konusu olunca mı toplumu aydınlatacak. Akli selim insanlardan kaçı gazeteciye itibar eder. Hele ülkemizde… Bir gazeteci ile akademisyen fıkrası vardı, hepimiz biliriz. Hani Almanya’da işsiz kalanlar vardı ya. Ülkemizden gidip de… İşte öyle. Temiz, dürüst, hakka ve halka hizmeti şiar edinenleri istisna tutarak… İtibarını gücünden alanlara yazıklar olsun.

  5. Adalet bence en önemli kriter olmalı, 2 yıllık bir hizmet sonrası emeklilik hakkına kavuş ve 8-9 bin emekli maaşı al. Rutin mesaide 20 bine yakın maaş, gayrısıhhi milli hasıla, diyelim 10 bin dolar. Biz 65 yaşını bekliyelim onlar anında kaymak. Az önce netten baktım milletvekili maaşının gayrısıhhi hasılaya oranı en yüksek ülke biziz. Yani avrupa devletleri arasında en az ciddiye alınan halk. Yorumum size sıradan ve avvam gelebilir, Sistem değişmeli otoritenin tek kişide toplanması tmm, ama sayıyı 600 e çıkar, memlekete ne fayda sağlıycak, zaten başkan ne derse o olucak, millet vekili maaşı 1500 dolar seviyesine inerse, biz 35-40 yıl hizmet edip emekliliğe hak kazanalım onlar 2 , neyin nesi ki bu, hadi tmm ,65 yaş şartı onlara da gelirse oyum evet, yoksa oy kullanmak için zahmete bile girilmez.

  6. Evet sonrası Türk siyasetinde iki ana eksen oluşacak olup birisi sosyal demokrat(chp+bdp)
    diğeri ise muhafazakar demokrat(AKP+mhp) .Siyasetteki iki ana eksen marjinal halka uzak elitist CHP yi
    törpüleyecektir.HDP nin ise Türkiye partisi olmasını sağlayacaktır.
    CHP sosyal d emokrat olmayı başarırsa ıktidar alternatifi olabilir(ecevit örneği)
    Sosyoloyik olarak cok etnik yapıya sahip ABD bizim ülkemize benzer ve sistemi 200 yıldır sorunsuz işliyor
    Peki bunca hayır kimin işine geliyor ? Yerli ve milli olmayı hazmedemeyen bölücü ve vesayetçi odakların
    Bunların dış bağlantılarıda aynı minvalde algı oluşturuyor.AB ülkelerinin Türkiyenin iç işlerine bu kadar karışmaları normalmi.?
    Demokrasimizin inşasındaki son tuğla bu referandum olacaktır.

    8

  7. Trump basını susturup gazeticileride hapise atamiyor. Hele hele onun taraftarlari arasında Trumpun yalnışlarını savunip bunedenlede meslektaşlarınıa hakaret veya küfür eden birtane gezeteci dahi bulamasınız.Trump yetkisini kullanarak çıkardığı kanunu sıradan bir hakim iptal etti, Trump ona diyebildimi?bizm için bu mahkemenin kararı geçerli değildir.
    Benim size nacizane bir tavsiyem olacak! Gösterdiğiniz örnekleri tarafsız basından okuyup araştırıp öğle gösterin.
    Esen kalın

    • Ben yukardakı o yorumu bekir beyin yazısının altındakı cevapla bölümüne yazmıştım!
      Burayami geçmiş.

    • Orda devlete düşman gazeteci var mı. Örneğin devletin sırlarını ifşa edenleri gazeteci olarak görürler mi. Yoksa ordan kaçıp başka ülkelerden sığınma mı isterler. Bir de orada mesela Trumpa oy verenlere “beyinsiz”, “bidon kafalı”, “makarnacı” diyen ve onyıllardır yazmaya devam gazeteciler var mı. Orada daeşin(bizdeki pkk ve fetö gibi) gazete ve televizyonu, bunu açıkça savunabilecek gazeteciler bulunabilir mi. Yoksa böyle bir binası olsa, binasıyla ve içindekilerle birlikte tepelerine bomba atmazlar mı. Ayrıca Türkiyedeki yeni anayasa teklifinde cumhurbaşkanının aynı abd de olduğu gibi, anayasayla belirlenmiş konularda kararname çıkaramayacağı yazıyor.

  8. “Türkiye Doğulu mu, Batılı mı? Yöneticisi, yönetileni; doğruyu düşünme ve gösterme kurumu olan Üniversitesi; halkının gözü, kalbi, dili olması gereken özgür basını var mı, yok mu? Yoksa düşünen insanlarının hep kırgın, küskün, karamsar olduğu bir ülke olarak mı kalacak?”

  9. Bir kaç internet gazetesinin dışında, özellikle yazılı basında kimin ne yazacağı önceden belli. Televizyonların durumları da farklı değil. Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafsız olması gerekirken, toplu açılış, halkla buluşma veya muhtarlarla toplantı adı altında günlük politika yapıyor. Basın bunu görmüyor. Önemli olan seçmenin oyunu almak, nasıl alındığı önemli değil. Türkiye’de seçmenin işi çok zor!

  10. Asil yazi konusu degil ama: 1 Mart Tezkeresi keske ciksa idi. Turkiye icin cok cok daha iyi olurdu. Hatta keske Ozal istedigi sekilde 1. Korfez savasina mudahil olunsaydi. Gercekten -sun aki durumla kiyaslanirsa- “bir koyup uc almis” olurduk uzun vadede.

  11. Epey zamandır milletvekillerinin lider tarafından belirlendiğini biliyoruz elbette.
    Bu, yasamanın etkinliğini azatlığı gibi lider ağzına bakan ‘’ lider vekili’’ türemesine de yol açtı ve millet de bunu kanıksadı.

    Basında, kendilerine ekran ve köşe ikram! edilenlerin ise, kerem sahiplerine müteşekkir olmaktan başka ne gelir ellerinden. Aksi halde kapı gösterilenlerden olacaklarını biliyorlar. Hele ağlayan-ağlatılan medya patronları da işin cabası.

    Medyada kendilerine yer verilmeyenlerin kendi ‘’köylerine’’ dönmesi, basın üzerindeki baskıyı ve yandaş basın tanımlamasının, ‘’4. Kuvvetin’’ kuvvetini halktan yan değil güçlüden yana kullandığının en bariz delili değil midir?
    Hal bu iken, bu gün basından halkı bilgilendirme işlevini yerine getireceğini ummak bana göre mümkün değil ki basının hal-i pür melali hepimizin malumu.

    Referanduma giderken satır aralarında iktidara, ne yapması konusunda tüyolar veren Koru, acaba anayasa değişikliğinin reddedilmesi halinde, ülkemizin siyasi istikrarsızlığa sürüklenebileceğini öngördüğünden mi bunu yapıyor ya da ‘beni de ‘’dost kuvvetler’’ den bilin’ için mi?

    İkincisi için olmadığına eminim.

  12. müsaade ederseniz dünkü yorumlara istinaden özellikle musaba bugün buradan cevap yazayım
    eveti savunanların parlamenter sistemdeki sorunları sıklıkla dile getirilmesiyle ilgili kullandıkları cümlelerin yaygın olmasının nedeni sistem değişikliğinin istenmesinin ana nedenlerinden biri oluşudur, cumhur-başkanlık sisteminin istenmesi ise buna mukabil oluşu değildir. yani parlamenter sistem iyi değil cumhur-başkanlık gelsin değildir. öyle olsaydı parlamenter sistem revize edilirdi…bahçelinin de en başta belirttiği gibi fiili durumun düzeltilmesi amaçlanıyor. bu da cumhurbaşkanı anayasal haklarının dışına çıkıyor bari durumu düzeltelim çarpıtması da değildir. bu durum şöyle açıklanabilir
    367 kodlamasından önce de 82 anayasasının çarpıklığından dolayı her zaman ki argüman ama bir gerçek olduğu üzere erkler arasında büyük sıkıntı vardı. ancak halkın seçtiği bir başbakan ve meclisin seçtiği bir cumhurbaşkanı vardı. tabii ki halkın seçmesi bir artı değer üretiyordu. ne zaman chp nin başörtülü cumhurreisi engellemesi gündeme geldi çoğunluğun niteliğini değiştirdiler günü kurtardılar iş meclisin seçtiği kişiyi halkın seçmesine geldi. halka bir kazanım daha verilmiş oldu. şimdi bu kazanımdan dolayı geriye dönük bir sistemden yani parlamenter sistemden ziyade olacak farklı bir sistem önerisi getiriliyor… çünkü fiili durumda halkın seçtiği bir başbakan ve yine halkın seçtiği bir cumhurbaşkanı oldu. şimdi güçlerden birinin pasifize edilmesi gerekir. ortaya çıkan ve kastedilen fiili durum da zaten budur. peki kim pasifize olacak. cumhurbaşkanlarının hiçbiri geri adım atmadı ve geçimli başbakanlarda fazla çıkmadı…referandum bunu cevabıdır. evet diyenler başbakanı hayır diyenler ise cumhurbaşkanını pasifize edecekler…bunu halka sormak en doğrusu değil mi… aksi halde cevabı kim verebilir. tam da bu nedenle MHP fiili durumu yeni sistemle revize edilmesi ve halka gitmesi gerektiği yönünde diye ısrar etti. sistemi akp ile revize ettiler topu da millete attılar…bizde kendimiz ve çocuklarımız için en doğrusunu tartışmalı, bilgilenmeli, karar vermeli bu edindiğimiz demokratik hakkımızı kullanmalıyız.
    güçler ayrılığı denge ve denetleme çoğulculuk konularını yeri geldikçe konuya göre tartışalım havada kalmasın. hepimiz iki cümle ile geçiştirmeyip bir blok yorum ayıralım.

  13. …anayasa değişikliğini içine sindiremeyen tek bir iktidar partisi milletvekili çıkmamasının sebebini…
    Soru doğru ancak eksik: “Niçin muhalefetten de bir tane evet çıkmıyor” diye de sorulmalı bağlantılı olarak…

  14. Sayın Koru,

    Ülkemiz, milletimiz ve dünyamız çok önemli günlerden geçiyor. Sizler gibi aklı selim düşünen ve bu düşüncelerini uslubunca dile getiren yazar-çizerimiz ne yazık ki çok az kaldı. Diyecek çok şey yok, insanız, korku insani bir duygu… yazamayanlara kızmıyorum. Sizin de korkma hakkınız var. Bunu da biliyorum.

    Her düşünce sahibi, kendi doğru düşüncelerinin başkaları tarafından da benimsenmesini ister. Buna sizin de dahil olduğunuza şüphe yok. Yazılarınızı yazıyorsunuz ve etkili de oluyorsunuz.

    Ne yazık ki, halkımızın %90’ı okumuyor. Bu da çok tuhaf değil. Ekranlardan izleyerek bilgi sahibi olmak daha zahmetsiz. %10’luk okur kesime haftada bir, hatta ayda bir yazı yazsanız da yeterli ama, %90’lık kesim tartmadan, muhakeme etmeden kendine ekranlardan gösterileni kabul etmek durumunda kalıyor.

    Eğer sesinizi daha geniş kitlelerin duymasını istiyorsanız, günlük 2-3 dakikayı aşmayan, ama hergün bir yenisi yayınlanan, görüntülü yorumlarınıza yer vermek zorundasınız…. başladınız ama devamı gelmedi. Çok zor olmasa gerek. Uzun bir yazı yazmaktan daha kolay olacağını düşünüyorum.

    Yoksa ileride ben yazmıştım, tarihe not düşmüştüm bu olacakları deyip, sadece kendi kendinizi tatmin edersiniz…

    Madem bir iş yapıyorsunuz tam yapın. Eğer bunun doğru olduğuna inanıyorsanız bunu yapmama seçeneğiniz yok…

    Selamlar….

  15. ben bir yerde ki boşluğa işaret edenin oradaki boşluğu doldurmayı da önce kendisinin iş edinmesini beklerim. fehmi bey de herkesin kendi duruşu üzerinden tartıştığı gibi, tercih ettiği muhalif kimliği üzerinden tartışıyor her zaman ki pek te suya sabuna dokunmaz uslubu ile. yanlış sanki diyerek…madem tarafsız tartışan yok diyorsunuz ama olmalı diyorsunuz işte metin işte ortam işte objektiflik…doğrusuyla yanlışıyla objektif yazmaya taraf olmadan tartışmaya ne engel var ???
    bu arada 1 mart konusunda da naçizane aynı fikirde değilim. büyük bir hata olduğunu ve bugün yaşadığımız bazı sorunların o günün bakiyesi olduğunu düşünüyorum…aynı yanlışı suriye de tekrarlamamakla da doğru davrandığımıza inanıyorum…

  16. Tam isabeti bir yazı. elbette Evet cilerde. Hayır cılarda.birbirini kırmadan hor ve hakir çirkin ifadeler kullanmadan tartışmayı başarmalıyız .

    Yalnız şu medya olayı ayrı bir konu bilhassa tv lerdeki tartışma programları istenen sonucu veriyormu yoksa insanların kafasını karıştırıyormu?

    Çünkü oraya çıkanların ekseriyeti idolojik olarak veya taraflı bakıyor meselelere tarafsız yorum yapan çok az

    Bu idolojik davranma bugünün eserimi ?eğer öyle olsaydı 12 eylül olmazdı bu ülkede ülke birliği deyil. idolojiyi ön pilana çıkarılıyo bu bir fikir. bir parti bir hizip bir ırk kimlik üzerinden oluyor genellikle inşallah bu hastalıklardan kurtuluruz biran evvel

  17. Referandum sonuçları değerlendirilirken, örneğin kazara hayır çıksa,anayasa değişikliğinin kabul edilmediğini söylemekle yetinmeyecektir muhalif kesim.Hemen Cumhurbaşkanının desteğini ve meruiyetini
    kaybettiğini söylemeye başlayacaktır.Hatta MHP liderinin konumunu bile tartışmaya açılacaktır.Aynı şekilde aksi de doğrudur. Güçlü bir evet sonucu,Cumhurbaşkanının, iktidarın ve MHP liderinin konumunu güçlendirecektir. Hatta 2019’daki başkanlık seçimleri için bile bir fikir verecektir.

    Bu sebeple gerek Ak Parti,gerek MHP seçmeni partilerini yalnız bırakmayacaktır.
    Tereddütlü olanların bile hayır oyu vermeye elleri varmayacaktır.İki büyük partinin blok oyları ve diğer küçük partilerin desteği ile güçlü bir evet sonucu çıkacağı kanaatindeyim.Türk seçmeni muhalif kesimi bir kez daha üzecektir.

    *****

    Tayyip Bey’in zaman zaman basına cevap
    vermesi,polemiğe girmesi yadırganıyor, eleştiriye uğruyordu.Şimdi aynı durum ABD’de yaşanıyor.Trump bazı medya kuruluşlarıyla adeta savaşıyor.Onlara yalancı
    basın diyor.Demek ki kendisine haksızlık yapıldığını düşünen insanların tavrı dünyanın
    her tarafında aynı oluyor.

    • Zaman zaman harf hataları yapıyoruz.
      Önceki yorumumdaki meşruiyet kelimesinin
      “ş”si çıkmamış.

    • Bekir bey dediğiniz gibi chp den meşruiyet tartışması beklerim. Fakat o meşruiyet tartışması ancak Akpartiye yarar. Chp ye değil.

      sayın bahçelinin meşruiyet sorunu zaten 1 yıldan fazla süredir var. referandumla değişmeyecek. Geçen sene yapılması planlanan mhp seçimleri mahkeme kararlarıyla iptal edildi. Meral hanıma fetöcü iftirası her yerde atılıyor. Milletvekili dahi olmadığı halde bu zamana kadar neden bir soruşturma dahi açılmadı. Onlar sadece propaganda olarak kaldı. Fetönün elinde meral hanımın görüntüleri filan var dendiğinde herkes meral hanıma destek veriyordu. Mhpye başkan adayı olunca fetöcü oldu garip…

Yoruma kapalı.