Barcelona İspanya’nın en fazla turist çeken kentlerinin başında geliyor. Tarihî ile moderni bir arada görebileceğiniz bir kent burası. Kentin ortasından, bizim İstanbul’aki İstiklal Caddesi ile Nişantaşı arası bir yere tekabül eden uzunca bir cadde geçiyor: Las Ramblas.
Dün o cadde turist kalabalığı üzerine hamle yapan bir minibüs yüzünden kanlara boyandı. Eylemde 13 kişinin hayatını kaybettiği, çok sayıda yaralı olduğu gelen haberler arasında.
Araçlar silâh olunca
Evet, bu bir ‘eylem’; IŞİD’in (DAEŞ veya DEAŞ da deniliyor) üstlendiği bir eylem.
IŞİD, 2014’ten beri, sempatizanlarını, araçların silâh olarak kullanıldığı eylemlere teşvik ediyor.
Bir araştırma kurumu 2014’ten bu güne araçla yapılmış 14 terör eylemi gerçekleştiğini tespit etmiş.
Eylemlerin en kanlısı, 14 Temmuz 2016 tarihinde, Fransızlar Bastille Günü’nü kutlarken, Nice kentinde gerçekleşti ve 84 kişi o olayda can verdi.
Araçlarını silah olarak kullananlar yalnızca IŞİD fedaileri değil; bu yılın haziran ayında, Londra’da, teravih namazı sonrası coşkusu yaşayan cami cemaati üzerine aracını kullanarak “Müslümanlara ölüm” avazıyla saldıran bir Hıristiyan fanatiği de çıkmıştı.
Önceki gün de, ABD’nin Charlottsville kentinde, beyazların üstün olduğuna inanan bir ırkçı, kendilerine karşı gösteri yapan kalabalığın üzerine aracını sürerek bir kadını öldürdü.
Las Ramblas bu bilgiler ışığında ideal bir eylem yeri. Günün her saatinde kalabalıkları çektiği ve insanların çevreye yönelmiş yoğun ilgileri sebebiyle eylemler konusunda en savunmasız halde bulunduğu bir yer olduğu için…
Can kayıpları her ülkeden olabileceğinden bayağı fazla gürültü koparan bir eylem oldu dün yaşanan…
Bazıları “Terörle yaşamaya alışmalıyız” görüşünde.
Terör örgütleri de zaten bu hissi yaygınlaştırmak için bu tür eylemler sergiliyor.
Aracını silâh haline dönüştüren fedai, eylemi sonunda ölmeyi de göze alıyor.
Son olayda araçlı terör eylemine bir ayrıntı daha eklendi: Aracın kalabalığa daldığı sırada elleri silâhlı birileri de eş zamanlı ortaya çıktı.
IŞİD yenildikçe…
Olayın IŞİD’in Suriye ve Irak’ta askeri yenilgiye uğramasıyla ilişkisi var mı?
Hiç kuşkusuz var. Bölgemizde her an genişleyebilecek bir ‘devlet’ yarattığı iddiasıyla dünya gündemine giren IŞİD, yakın zamanlara kadar bu iddiasını hayata geçireceği görüntüsü verebilmişti.
Görüntüsü bugün farklı.
Yenildi IŞİD. Yenildiği belli olmasın diye de, sadece Ortadoğu’yu değil dünyanın her yanını eylem hedefi haline dönüştürmeyi amaçlıyor.
Bu amaçla kullandığı tipler de Batı’da yerleşmiş, oralarda yaşayan Ortadoğulu veya Kuzey Afrikalı müslümanlar…
Avrupa ülkeleri vatandaşlığını kazanmış.. çoğu bir göçmen ailenin çocuğu olarak o ülkelerden birinde doğmuş.. eylemciler.. yaptıklarıyla “Müslümansa terörist olabilir” görüşünün dünyada yaygınlaşmasına hizmet ediyorlar.
Eylemini yapana kadar terörle mücadele radarlarına yakalanmamış tipler… Kimi bar işleticisi, kimi uyuşturucu batağına batmış bu insanlar, hayat tarzlarıyla IŞİD profiline de uymuyor.
Her eylem dünyaya bir mesaj vermeyi amaçlıyor; “Siz bizi bizim coğrafyamızda vurdunuz; biz sizleri her yerde vurabiliriz, vuracağız da” mesajını…
Sapkın ve modern bir ideoloji
‘İslâmi’ olma iddialı bu eylemler, ancak İslâm’ın temel ilkelerine tamamen ters. Kutsal kitabı “Bir insanı öldüren bütün insanlığı öldürmüş gibidir” (Maide suresi: 32) diyen bir din, toplu bir katliamı nasıl onaylayabilir?
Dikkat ederseniz, eylemlere hedef seçilen kalabalıklar münhasıran İslâm-dışı dinlerin mensupları değil; Nice’te hayatını kaybedenler arasında hatırı sayılır sayıda müslüman da vardı.
İslâm-dışı bir yöntem nasıl oluyor da İslâmi olduğu iddiasıyla müslüman kimlikli birileri tarafından gerçekleştirilebiliyor?
Eylemi yapınca kendisini ‘şehadetin’ ve dolayısıyla öbür dünyada mükâfatların beklediğine nasıl oluyor da inanıyor bu insanlar?
Modern ve sapkın bir ideolojik tercihle.
‘Cihad’ anlayışı yüzünden olmasın?
Hani, bizde en doğru biçimiyle anlatılsın diye orta dereceli okulların müfredat programına alınması tartışmalara yol açmış olan ‘cihad’ kavramı?
Beyinleri zaten hurdahaş olmuş, iyiyi kötüden ve doğruyu yanlıştan ayıramaz hale gelmiş birilerine, ‘Mançuryalı aday’ misali etkileme yöntemleriyle zerkedilen sapkın inanış, onları bu tür eylemlere yönlendiriyor.
Aksi halde kendisinin de ölümüyle sonuçlanacak bir girişimde neden bulunsun?
Ne kadar günaha batmışsa o kadar aşırı azgınlıkta bir militana dönüşüyor eylemci; o günahların bu yolla affedileceği safsatasına inandırılarak…
Yalnızca Türkiye’de ‘sahih İslâm’ anlayışının kitlelere eğitim yoluyla aktarılması yetmez; İslâm âlemi bundan daha fazlasını yapmak ve bu dönemi kana bulayan anlayışı reddetmenin bir yolunu mutlaka bulmak zorunda.
‘Sahih İslâm’ anlayışını vurgulayan eğitim sistemleriyle de…
Kafası karışıkların kandırılmasının önüne geçecek başka tedbirlerle de…
Öyle bir uyanış görüyor musunuz?
Son üç yılda 14 araçlı terör eylemi gerçekleştirildi; buna nokta koyacak bir uyanış?
Yok.. ama olmalı.
ΩΩΩΩ